18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22MAYIS 1989 r CUMHURİYET/13 Papandreu Conzalez sosyalizıııi zorlanıyor dönemeçte MİNE G.SAULNIER STELYO BERBERAKİS ATİNA PASOK, iktidara geldiği 1981'den bu yana bu "Inırulıı dozeni" değiştirmek için oldukça yoğun bir faaliyet gösterdi. PASOK, kısa bir süre içinde özeilikle taşra kentlerini ve köy halkını "yerel yöaetim"i oturtmakla kendine çekmeyi başardı. Yerel yönetimlerin en büyük özelliklerinden biri ise köylerden büyük kentlere olan aRımı durdurmasıydı. Köy kooperatiflerinin özlü bir işlerlik kazanması, kadın ve gençlik kollarının sosyal açıdan faaliyet göstermesi, bürokratik ışlemlerin minimuma indirilmesi ve en önemlisi "potis denetimi" ve "fişJenme" gibi fikir özgürlüğune aykın işlemlerin bertaraf edilmesi, PASOK'un en çok başarı sağladığj alanlar oldu. Bu arada işçi sendikalannın faaliyetleri yoğunlastı. Yunanistan'daki İşçi Sendikalan Konfederasyonu'nun (GSEE) kısa bir süre öncesine kadar başkanlığını PASOK eğüimliler yapıyordu. Daha sonra hükümetin ülke ekonomisinin istikrannı sağlamak gerekçesiyle almış olduğu bir dizi ekonomik önlem GSEE'yi ikiye böldü. Komünist Parti eğilimliler çoğunluğa geçti. Ancak PASOK'un GSEE içinde halen önemli bir rolü, etkinliği var. PASOK, işçi sendikalanyla ilişkilerini, o çalışma yerindeki PASOK yanhlan aracihğıyla kuruyor. Her bir işyerinin bağlı olduğu sendikalar var. Sendika yönetim kurullannın siyasi eğilimini ise o işyerinde çalışan işçilerin eğüimt belirliyor. Ve duruma göre hükümetin izlediği ekonomik siyaset benimsenip destekleniyor ya da benimsenmeyerek karşı geliniyor. Yunanistan'da PASOK'a üye olmak için herhangi özel bir koşul aranmıyor. PASOK'a üye olabilmek için sadece PASOK'lu iki üyenin üye adayına olurnlu referans vermesi yetiyor. Kişi PASOK'a üye olduktan sonra "hareket" içindeki görevi saptanıyor. PASOK içindeki yöneticiler ise genellikle aydın tabakadan geliyor. Bu alanda en fazla faaliyet gösterenler avukat ve mühendislerden oluşuyor.. Yunanistan'daki parlamenter tarihin en ilginç yanı, partilerin koalisyon yapmakta güçlük çekrnesi.. Seçim sisterainin yardımıyla en fazla oy toplayan parti iktidara geliyor ve 300 sandalyelik parlamentoda çoğunluğa geçiyordu. Doiayısıyla herhangi bir ittifaka gereksinim duyulmuyordu. Bunda tek ayncauk, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde PASOK ile komünist milletvekillerinin aynı doğrultuda oy kullanarak gerekli çoğunluğu sağlamaJarı oldu. Ancak ne var ki 1989 seçimlerinde seçim sistemi " n i s p i temsil"e değiştirildi. Bu durumda en az yüzde 47 oy toplayamayan parti tek başma iktidara gelemeyecek. Bu konuda yürUtülen çeşitli tahminler var. PASOK ile komünist partiler koalisyonu da çok uzak bir olasılık değil. PASOK'un 8 yülık iktidan döneminde başanyia gerçekieştirdiği bir çalışması da yerel yönetimlere işlerlik kazandırması oldu. Yerel yönetimlerin gösterdiği faaliyetler taşradan, büyük kentlere akımı durdurdu. Taşralılara ekonomik olanaklar tanındı. Bürokratik işlemler minimuma indirgendi. Yunanistan taşrasının en büyük baş ağnsı olan sağlık sorununa yerel dispanserlerin açılmasıyla bir çözüm yolu bulundu. Ulaşılması güç olan dağ köylerine dahi asfalt yol yapıldı. Yerel yönetim, aynca halk eğitim merkezleri, kütüphaneler açtı. Taşradaki tiyatro faaliyetlerini geliştirdi. AT'den alman finansmanlann eşit bir şekilde dağılmasında büyük rolü oldu. BİLBAO tspanya, bu yılın ocak ayında yakın tarihinin en önemli görevini, AT baskanüğını üstlendi. Yanm yüzyıl Avrupa'ya sırt dönüp ABD'ye avuç açan bir diktatörlüğün ardından, Franko^ nun ölümünden on dört yü sonra, o demokrat Avrupa kulübüne sosyalist bir hükümet aracüığıyla sahip çıkıp yön vermesi gerekiyordu. YüNANİSTAN ISPANYA : 7 yıllık iktklarda yorgun düştü. siz AT dönem başkanlığı, haziranda bitiyor Bu başkanlıktan çok şeyler bekleyen bazı ulkeler ve bu arada Türkiye de bir bardak soğuk su içmek zorunda kaldı. PSOE iktidamun kendi kan (ya da oy) kaybını durdurmaya çalışmaktan başkalannın başım kaşıyacak zamanı olmadı. Peki Gonzalez ve kurmaylan, kaçan iktidar trenine yetişebildiler mi? O da önümüzdeki ay belli olacak. 15 haziranda öngörülen Avrupa Parlamentosu seçinıleri, PSOE için bir güven oylamasına dönüşmüş durumda. ğunluğu, eski faşist ve hâlâ kapitalist tspanya'yı sapına kadar demokrat ve nihayet sosyalist yapacak, NATO'dan da çıkaracaktı. Bütün seçim kampanyası süresince bunu haykınnıştı Felipe Gonzalez. AT'ye girerken liberalpolitikalara ağırlık veren Ispanyol Sosyalist işçi Partisi, Ispanyol işçilerinin son genel grevleri ile sarsıîdı. Parti, 2000'lerin programında refah vaat ediyor. İspanya'da borsa, banka, alım satım gibi alanlarda zenginleşmeye karşılık üç milyona yakın işsiz var. "Haydutluk ve esrar" Ispanya'nın güncel sorunlan arasında. hükümetin tutturduğu ekonomi politikasından hoşnut değüdi. Paninin içinde de PSOE Bask Bölge Başkanı Ricardo Garcia Damborenea adlı milletvekilinin başı çektiği bir grup muhalif belirmişti. Felipe Gonzalez ve Başbakan Yardımcısı Alfonso Guerra dizginleri bizzat ele aldılar. Gonzalez o dayanılmaz güzellikteki konuşmalanndan birini yaptı, muhalefet susturulmuştu. Neden hoşnut değildi bu rnuhalif grup, niçin homurdanıyordu sendikalar? Dış yatınmlar beş yüda üç kat artmış, dünya otoriteleri lspanya'yı "gelecegi çok parlak" bir ülke ilan etmişlerdi. Yabancı sermaye 1992'ye doğru tspanya1 da bir yer kapabilmek için birbirini çiğniyor, yeni holdingler üst üste dizilıyordu. pedüz rekabete dayalı liberal bir politika izleniyordu. PSOE yönetimi ülke ekonomisini emekçi sınıfıyla birlikte orta hızda kalkındıracak yerde, önceliği ekonomiye vermiş, Avrupa Topluluğu'nun en yüksek gelişme hızına erişirken, işciyi harcamışu yakıt yerine. İspanya'da semiren borsa, banka, alım satım gibi spekülatif zenginleşmeye karşılık, üç milyona yakın işsiz var. Sanayisini modernlestirmeye çaüşırken, diğer tüm Avrupa ülkeleri gibi toplu işten çıkarmalar yapılmış, bunun kaçınılmazlığmı bilen sendikalar anlayışla karşılamışlardı. Ama bu işsizlerin tümünü sosyal güvenceye kavuşturmak gerekiyordu. lirin daha adil dağılımına ve ülkedeki toplumsal gereksinime göre ekonomik plan yapılmasına garantör. Aynı maddenin ikinci fıkrası ise hükümetlerin yurt çapındaki ekonomi planlannı özerk bölge yönetimlerine, sendikalara ve benzeri meslek kuruluşlan ile işverenlerin yer alacağı bir "ekonomi üst kODseyinia" katkı ve onayıyla uygulamaya koyabileceğini belirtiyor. Oysa, yakın gelecekte ülkeye kazanç sağlanıaktan çok prestij açısından işlenebilir bir konum olan bu başkanlık, iktidar partisi PSOE'nin hiç hesapta olmayan, önemli bir dar boğazdan geçtiği çok ters bir zamana denk düştü. 14 aralık genel grevinden önce, Başbakan Fdipe GonzaJcz ve ekibinin niyeti; AT başkanlığını haziran ayındaki Avrupa Parlamentosu seçimlerine dönük bir reklam kampanyası, 1990 yılında yapılması öngörülen genel seçimlere de arttrenman alanı olarak kullanmaktı. Ama 5.5 milyonu işçi, toplam sekiz milyon Ispanyolun kollannı kavuşturduğu; yasanmışbğı soğumadan "mitos"laşan 14 aralık genel grevinden sonra gelişen siyasal çatışma tablosu içinde, söz konusu AT başkanlığı, PSOE yöneticilerini ellerinde kalan koca bir merdivenle, kaçmakta olan iktidar treninin peşinden koşmak zorunda bıraktı. Işbaşına gelince, NATO'dan çıkmanın, genç demokrasinin selameti açısından pek de hayırlı olmayacağı anlaşıldı. Ama bunu halka anlatmak iucelik istiyordu. Felipe'nin " k a a " çevirmesi tam dört yılını aldı, dilinde tüy bitti, ama 12 Mart 1986 gecesi, 9 milyon "NATO'ya evet" oyu düştü önüne. Bir milyon eksığiyle de olsa halkın desteği yine sosyalistlerden yanaydı. Aynı yılın 22 haziraSayılar sıkıadır. Ama bazı uzun nında ikinci genel secimler oldu ve gerçekleri kısaca anlatırlar. tspanPSOE bu kez oylann %44.31'ini ya Sosyah'st tşçi Partisi PSOE, ilk alarak iktidarını katladı. kez 28 Ekim 1982 seçimleriyle tüm oyların "%48.37'si demek olan on tlk bulutlar 1987 yılının sonunmilyondan fazla seçmenin deste da yapılan PSOE kumltayında beğiyle iktidara geldi. Muhalefet du lirdi. Partinin tabanını temsil eden Ama gelir dağılımını daha adil man olmuştu. Sosyalist hükümet Genel Emekçi Birliği UGT Sosya dengelemeyi öngören sosyalist bir tspanya'nın yengisiz ve yenilgi ve ardındaki dağlar gibi meclis ço list Sendikalar Konfederasyonu, ekonomiden çok uzaklasılmıs, dü 1978 yılında kabul edilen tspanyol Anayasası'mn böyle bir hüküm taşıması boşuna değil. Aynı anayasa, tspanyol devletini "so«yal demokrat" olarak tanımlıyor. Anayasamn kabulünden önce, 1977 yılında Moncloa Sözleşmesi diye adlandırılan anlaşmaya imza atan tüm demokratik güçler bu yönde görüyorlar Ispanya'mn parlak geieceğini. Kimier var bu güçler arasında? Komünist Parti de dahil olmak üzere tüm siyasal kunıluşlar, işçi ve işveren sendikalan var. NATO'ya evet Liberal politika ITALYA Craxi, Sosyalîstleri' toparhyor NİLGÜN CERRAHOCLU ROMA ltalyan Sosyalist Partisi (PSI) için ttalya'daki sürekli yükseliş graTıği gösteren tek siyasi parti denebüir. Son genel seçimlerde oylarınj ytizde ll'den yuzde 14.3'e çıkaran parti, 1988 yıh içinde yapılan yerel seçimlerde de bazı bölgelerde bu oranı yüzde 1718'e çıkarmayı başardı. Genel Sekreter Bettino Craxi'nin sözleriyle "uzun dalga" üzerinde olan partinin bu yükselişi, geleneksel olarak ttalyan seçmeninin üçte biri nin oyunu çeken komünistlerin oylarındaki düşüşle sağlandı. C m l SokJa parlak isim. 6 Demokrasiye yumuşak geçiş bu sayede gerçekleşiyor. PSOE, gerek komünist, gerek sosyalist işçi sendikalannın desteğiyle bu anlaşmada verdiği sözlere karşılık iktidara geliyor. Hükümeti kurduktan Parasız ve işsiz, üstelik genç bir sonra, sendikalarla işbirliği yapainsan ne yapar? Ya haydut olur ya rak hazırlanan "2000 Programı" da esrarkeş. Günümüz lspanyaL adlı plana göre de sosyal demoksında bu iki sorun olağanüstü ölrasi devletinin amaçlan şöyle açıkçülere varmış bulunuyor. lanmış: tspanyol Anayasası'mn 131. maddesine göre devlet, ulusal ge1. Toplumun refah düzeyini yükseltmek, 2. Karma ekonomi sistemini benimsemek, 3. Anayasada öngörülen Ulusal Konsey ve toplusözleşmeler aracüığıyla tabam işçi ve meslek örgütlerine dayalı bir yönetim uygulamak. PSOE iktidannm yedinci yılında, İspanya'da küçük bir aanlığın refah düzeyi olağanüstü artmış bulunuyor. Ücret artışlan yasam pahalılığının epeyce gerisinden gelmekte. Birçok devlet kuruluşu özelleştirildi. En son operasyonda, ulusal petrol işletmeleri REPSOL, "halka" açılmış bulunuyor. Telefon işletmelerinden madenlere dek her şey borsada alınıp satılıyor. PSOE'nin sendikalarla yaptığı işbirliği ise işçi kuruluşlarının 1988 mart ayında anayasada öngörülen Ulusal Konsey'den çekihneleriyle kadük oldu. Görüldüğü gibi son toplamda h'beral bir ekonomi sistemi benimseyen PSOE, yalııız sendikalann değil, kendisinin de imzaladığı anlaşmalan yerine getirmemiş oluyor. Ingütere'de bir Thatcher'm varhğı emekçi sınıfına ihanet sayümaz. Çünkü Thatcher iktidara, "Ben emekçi sıaıfım gözeteceğim, sosyal demokrasiyi kollayacagım" diye gelmedi. Tam tersine. Oysa tspanya'da PSOE, *|daha adil bir gelir dağılımı ve iscilerin onaylayacagı bir ekonomi politikası izleyecegi" sözu ve sendikalann aktif desteğiyle işbaşına geçtikten sonra çizgi değiştirmiş bulunuyor. İşte kiyamet bu yüzden kopuyor. Sosyalist parti iktidannm "Once zenginler doysun, sonra size de sıra gelir", yorumuyla gerçeklesen, "Önce makro, sonra mikro ekonomi" kuramının sosyal tabanda yarattığ hoşnutsuzluk, 14 aralık genel grevinden bu yana süren grev dalgalanyla kendini gösteriyor. Sendikalar yalnız belli bir sosyal refahın savaşını değil, gelir dağılımı daha adil bir toplumun kavgasını vermekteler. Toplumsal anlaşmanın yenilenmeyeceği kesinlik kazanan işçi ve hükümetin bir araya geldiği son buluşmadan sonra toplanan PSOE Federal Komitesi'nde söz alan Boyer'in devamcısı Maliye Bakanı Carlos Solchaga'nın sozleri, sosyah'st yönetim açısından yer.i bir çağuı başlangıcını vurguluyor: "Bir sendika kurumu, hükümetin göziinde avukatlar barosundan farklı bir yere sahip oimamahdır." Avrupa'ya evet, NATO'ya hayır PASOK hükümeti, iktidan devraldığında, Yunanistan 8 ay öncesinden, yani 1 Ocak 1981'den itibaren AT'nin asil üyeliğine geçmişti. AT'ye karşı sloganlanna rağmen, PASOK kısa bir süre içinde Ortak Pazar'm yararlarının bilincine vardı ve "şimdi çıkarsak daha fazia zarar görürüz" mesajını geniş halk kitlesine kabul ettirmeyi başardı. Ancak aynı başanyı üyesi olduğu NATO için gösteremedi. PABir kitle partisi olan PASOK SOK halen NATO'ya karşı yüiçindeki akımlar "ortanın s a | ı " zeysel denilebilecek bir politika İtalyan solunda güçler dengesi yavaşyayaş değişiyor. Komünist Partisi giderek oy yitirirken, Craxi önderliğindeki Sosyalist Parti oylarını arttırıyor. Son seçimlerde oylarını yüzde 143 'e çıkaran SP, kendini "sivil hakların partisi" 1992 'lerin partisi diye tanımlıyor. yara çıkan büyük bir şirkete" dönüşen Sosyalist Parti, tamamen genel sekreteriyle özdeşleştiriliyor. Craxi ise örgütçülüğü, yönetici yeteneği, kararlılığı, iş bitiriciliği ve mesajlarını kitlelere anlaşılır bir dille iietmekteki başansı ile tüm diğer ttalyan siyasi liderlerinden farkü, ayncalıkh bir konumda bulunuyor. tdeoloji, pragmatizm, etkinlik ve kolay iletişime dayanan ve 1988'i kazançla kapayan, "Cnud ve Crari şirteti"nin 1989 için ilk hedefi, son seçimlerde oylan yan yanya düşen küçük Sosyal Demokrat Parti'yi potasında erit Panhelenik Sosyalist Hareket PASOK, 1989 haziranındaki seçimlere hazırlamyor. 8yıllık iktidarında yerel yönetimler ve kooperatif konulannda başarılı olan Papandreu yönetimi, Koskotasskandalı ye . Y^kvelcurtpoli« a q seçimsınavınahazırianıyor. denilebilecek kesimden izliyor. 1981'den bu yana Yunan "Marksist" kesime kadar geniş Silahlı Kuvvetleri NATO'nun bir yelpazeyi içeriyor. PASOK, hiçbir tatbikatına katılmış değil. 1974'te kurulmuş bir parti olma NATO zirve toplantılarında Yusına karşın, işte bu akımların nanistan her zaman Danimarka çokça olması nedeniyle ancak gibi önemli çekinceler koyuyor. 1984 yüında ilk kunıltay çalışma Bu arada TürkYunan ilişkilerinsını yapabilmişti. Bu kunıltay ça deki gerginlik dönemlerinden hşmalanndan sonra PASOK'un ötürü NATO'yu sorumlu gössiyasi "çizgisi" itibanyla "aşın teriyor. sol" olarak adlandmlabilecek önemü bir gurup, PASOK'tan "ihraç" edilmişti. Yani bu kongPASOK, genel anlamda kenre, PASOK'un siyasi kişiliğini ortaya çıkarrmş oldu. Ne var ki dini 'sağ'dan ve 'sol'dan, "nçttnparti tüzüğüne göre her dört yıl cii yolun izlenmesi" gibi bir deda bir yinelenmesi gereken kunıl yişle ayırt ediyor. Yani PASOK'tay çalışmaları 1988 yılında ya un kapitalist sistemle uygulamalı pılamadı. En son 1989'un nisan sosyaÛzm arasından geçen bir or'ayında yapılacağı açıklandıysa ta yolda bulunduğu imajını yada ülkedeki skandal olaylarırun ratmaya çahşıyor. Zaten bu nePASOK içinde yarattığı yankılar denle oldukca yoğun eleştirilere dan olsa gerek, 2. kurultay çahş hedef oluyor. Soldaki, yani Komas belirsiz bir tarihe ertelendi. münist Parti ile ilişkileri zaman PASOK'un "parti programı" zaman bir moratoryumu, bazen ülkedeki siyasi gelişmelere göre de iki ezeli rakibin boğuşmasını fasiküller halinde yineleniyor. andırıyor. Komünistler PAAsünda "hareketin" 1974'te SOK'un fikir özgürlüğü, çağdaş"çizmiş" olduğu doğrultudan çı Iaşma ve demokrasi uğruna göskılmaması için büyük gayretler terdiği faaliyetleri desteklerken, sarf ediliyor. Ancak ne var ki, sermaye sınıfına ve işverenlere "AT'ye hayır", " A B D üsleri dı gösterdiği hoşgörüleri kıruyor. *an", "NATO'ya hayır" gibi sol PASOK'un "Yeşiller" olarak kesimin kulağına hoş gelen slo adlandırılan çevre korumacılaganlann gerçekJeştiriiememesiyle rıyla da arası pek iyi değil. BaşPASOK'un bu konuda "aykın" kent Atina'da çevre koruması Ue hareket ettiği gözleniyor. Ama ilgili yapılan çalışmalar yoğun sağlık, eğitim gibi Yunanistan' hava kirlüiğini önleyemediği için ın sosyal açıdan "baş a g n a " ola yetersiz karşılamyor. PASOK rak nitelenen konularda, parti içinde bulunan çevreciler, bu programı her defasmda gelişti doğrultuda PASOK yönetimine riliyor. yoğun baskılar yapıyor. Craxi'nin 1987 genel seçimlerinin ardından dediği gibi, iki parti arasındaki oran, "Her üç komünisle bir sosyaHst düşerken, ber üç komunisle iki sosyalist" olarak değiŞti. Sosyalist Parti'nin geleceğe dönük projelerini belirleyen başhca Etkin Repubblica Gazetesi'nin etken, ltal>an solundaki güçler sözleriyle, "Craxi ile birlikte 10 yıl dengesinde meydana gelen bu de içinde 10 müyarlık ciro « p a n miiğişme. 1976 yılında henüz 42 ya tevaa bir şirketten, ciroso 300 mil şındayken, tam da partinin Marksizmi rafa kadırdığı bir sırada, PSI'nın Genel Sekreterliği'ne seçilen Craxi, şimdi ilk fırsatta, komünistlerin oylarını aşarak solun liderliğini ele geçirmek istiyor. tdeolojik yaklaşımlan tamamen terk eden PSI, kendisini "sivü haklann partisi", "adakt, saghk ve mali reformlann partisi", "1992'nin partisi", kısaca, modern Jtalya'nın partisi olarak tanımlıyor. aralıksız kalmayı başaran ve boylece sık krizli ttalyan demokrasisi tarihinde gerçek bir rekor kıran Craxi, ttalyanlann hâlâ belleğinde olan bu basarının meyvelerini topluyor. önümüzdeki aylarda yapılacak olan Hıristiyan Demokrat, Sosyal Demokrat ve Komünist Parti kongrelerinin sonuçlarını görtneden, stratejisini açıklamayan ve kendi kongresini diğer parmek. 1987 seçimlerinde oylann tilerin ardından nisan ayında yapyuzde 3'ünü alan ve şu sırada yok mayı planlayan kurnaz Craxi için olup olmamak arasında mücade Avrupa Parlamentosu seçimleri le veren sosyal demokratlardan ge büyük bir sınav oluşturuyor. lebilecek oylarla Craxi'nin PSI, Craxi için kornünistleri "iollayüzde 1617 oranım garantiye alıyarak", ttalya'nın Mitterrand'ına yor. 40 yıllık muhalefet ve 10 yıldönüşmek arzusu, yoğun bir iklık krizden bunalan komünistlertidar tutkusundan öte 40 yıldır den gelebilecek oylarla da önütüm ttalyan soluna hâkim olan bir müzdeki haziranda yapılacak olan arayıştan kaynaklaruyor. Iktidann Avrupa Parlamentosu seçimlerinhiç el değiştirmediği tek Batı dede yüzde 20 duvanru aşmayı umumokrasisi olan ve şu ya da bu şeyor. kilde 40 yıldır daima Hıristiyan 198387 yıllan arasında Hıristi demokratlann damgasında yaşayan demokratlann çoğunlukta ol yan Italya, ilk kez Bettino Craxi duğu bir koalisyon hükümetine ile bu fırsatı yakalayabilmeyi başkanlık eden ve iktidarda 4 yıl umuyor. INGÎLTERE işçi Partisfnde siyaset arayışı EDtP EMİL ÖYMEN LONDRA Sol'un tngiltere'de en eski partisi olan İşçi Partisi, 1979'dan beri içine düştüğü çalkantıdan yavaş yavaş sıynlmaya, kendine çeki düzen vermeye basladı. özeliikle 1987 seçim yenilgisi ardından lider Neö Kinnock tarafından başlatılan "yeni siyaset arayışı", son günlerde meyvesini veriyor. Parti yönetim kurulu, partinin sol kesiminin karşı çıkmasına rağmen sosyalist eğilimli bir siyaset yerine daha ınmlı ve ortayolcn bir siyasette karar kıldı. İşçi Partisi'nde bunlar olurken, Avam Kamarası'nda sadece 3 milletvekili Ue sosyal demokrasiyi "savnnan" David Owen'ın "Sosyal Demokratik Parti"si de siyaset sahnesinden çekildi çekilecek bir aşamada. Son yerel seçimde partinin tam bir hezimete uğraması üzerine, artık ülke çapında faaliyet göstermekten çok, "geriBa takrikleri" uygulamasırun daha yararlı olacağım savunan Dawid Owen'ın yorgun ve bezgin yuzü gazetelere, televizyon ekran Üçiincü yol KİMOckHımlı sol çizgi. larına yansıdı. Owen'ın gerçek sosyal demokrat ilkeleri içeren ancak seçmenin ya itibar etmediği ya da anlamadığı görüşlerinden nasibi bile olma v an merkez parti "Sosyal ve Liberal Demokrat Parti" ise durumdan açıkça memnun. Owen'ın entelektüel yapısından çok uzak, eski bir komando olan parti lideri Paddy Asbdown, şimdi merkez oylann kendi partisine akacağım umuyor. Kendilerine "sosyal demokrat" deseler dahi, biri ölüm döşeğinde öbürü de koltuk değneği ile ayakta duran bu iki parti de lngiltere'deki potansiyel sol oylan toparlayacak durumda değil. Bu iş yine tşçi Partisi'ne düşüyor. 1979 yılından beri içine düştüğü çalkantı ve gerilemeyi aşmaya çalışan îngiliz işçi Partisi kendine çeki düzen veriyor. NeilKinnock tarafından başlatılan "yeni siyaset arayışı" sonucu, partide giderek daha ılımlıpolitikalar benimseniyor. Sonbahardayapılacak kurultay partinin yö'nünü belirleyecek. İşçi Partisi, kabuk değiştirme aşamasrnda: Üst üste üç seçim yenilgisi, parti siyasetini halkın benimsemedigirü, partiye güvenmediğini gösteriyordu. Thatcher'ın orta sınıfın belini doğrultan, cebine para koyan, güvenini arttıran, kişisel girişimi alkışlayan tutumuna karşılık, tşçi Partisi ne verecekti. Hâlâ 20. yüzyıl başmdan kalma bir nostaljik görüş savunarak "mavi rulumlu, başı kepli" işçi yıgınlanna mı hitap edecekti? Böyle "yıgııılar" kalmış mjydı artık? tşçi Partisi, 10 yıllık Muhafazakâr Parti iktidarının artık kurumsallaşmış dünya görüşünü değiştirebilecek miydi? örneğin, hisse senedi sahibi olmuş milyoniarca kişinin eünden bunlan geri mi alacaktı? Özelleştirilen ve un ufak edilen bazı kamu kuruluşlarını yeniden merkezi bir yapıya mı kavuşturacaktı? Savunma konusunda tngiltere'nin kendi bağımsız nükleer gücünü pazarhk konusu mu yapacaktı, yoksa kaldınp atacak mıydı? tşçi Partisi'nin karşısındaki seçenek şuydu: Ya iktidara gelme şansım hiç hesaba katmadan seçmene ters geldiği belli sosyalist görüş ve siyasetlerde ısrar etmek ve belki de seçim şansım tümden yitirmek ya da işi profesyonel ve pragmatik siyasetçiliğe döküp "çivi çiviyi s ö k e r " diyerek "piyasa" gereği seçmen ne istiyorsa onu vermek. Ama bunu Muhafazakârlardan biraz farklı yaprnak. "Yoktur aslında birbirimizdeo farkunız, ama biz tşçi Partisi'yiz" demek. tşçi Partisi, şimdi bu aşamada. Yönetim kurulunda ılımlı kesimin bonısu ötüyor. Sol kesimin oylan "sosyalizmi hannan gibi bjçen" yeni siyaset önerilerini değitirmeye yetmiyor. Kinnock'ın önünde şimdi en büyük engel, sonbahardaki kurultay. Sol kesim, partinin geleneksel görüşlerinden taviz vermemek için büyük savaşa girecek. öte yandan da Kinnock ve çevresi, partiyi soldan artık resmen merkeze doğru çekecek yeni siyasetleri benimsetmeye çalışacak. Partideki bu hareketiüik, kamuoyu yoklamalannda Muhafazakâr Parti ile sürekli ytizde 10 oranında seyTeden "ara"yı da kapatıyor. Ancak, partinin solunda kalan kesim, sesini nasıl duyuracak? İşçi Partisi'nin solunda yeni bir parti kurulsa bile seçilme şansı olabilir mi? Yoksa sol, artık sürekJi olarak merkez siyaset sahnesinin arkasında, berisinde, kenannda kalmaya mı mahkum? Yorgun Gonzalez Felipe Gonzalez, biraz da bu kararsızlığa güveniyor gibi. Son anda alternaüfsız, çaresiz ve ölünceye dek gönlü solda carpanlann yine de PSOE'ye oy vereceğini umuyor. Fakat kendisini de yorgun hissetmekte. Geçen nisan ayında, Fransız TV'süıin en önemli kültür programına Gonzalez, tspanyol edebiyat profesörü, güzel kansıyla birlikte davet edildi. Apostrophes adh progranun yöneticisi Bernard Pivot, dünyanın en ttnlü yazarlannı ağırlamış bilge bir insan olmasına karşın Gonzalez'in karşısmda heyecanlıydı. Başbakana içtenlikle, bunca işinin arasında bu programı nasıl olup da kabul ettiğini sordu. Felipe Gonzalez gülümsedi: "Siyasal olmadıgı için grldim. Kitaplardan, romanlardan konusalım diye." Gonzalez, gerçekten politikadan bıkmış gibi. Bir "etik" (siyasal ahlak) ve partiye vefa uğruna savaşıyor. Ama çok kalıcı değil. Yerine ise adı en çok geçen aday, yedi yıldır değişmeyen Savunma Bakanı Narcis Serra. Bir pazar yaasında anlatmıştık: Kalın camlı gözlüklerin, tersinden bakılan dürbun merceği gibi küçülttüğü gözieri var. Mozart ha>Tanı ve çok güzel piyano çalıyor. Ordudaki tüm Franko artıklannı temizledi; arutlan, madalyaları, faşist süs ve rütbeleri kaldırdı. Kadınları "eşil haklarla" askere aldı; kötü günleri arumsatan üniformaları yeniledi, gerçek bir devrim yaptı tspanya'daki "asker" anlayışında. Asıl mesleği iktisatçılık. PSOE'yi toparlayabilir. BELCIKA Hükümet ve parti PASOK içinde var olan akımlar zaman zaman hükümetin izlediği siyaseti etkiliyor. Örneğin sol kanat, "radikaller" olarak tanınırken daha ılımlılar "merkezciler" etiketini taşıyor. PASOK yönetimi geçen >il, partiyi hükümetten ayırmaya çalıştı. Ancak bunun ömrü kısa Sürdü. Bu operasyonda, hükümet üyeliğinden alman merkez komite üyeleri yeniden kabineye alıııdı. Buna neden, yine ülkedeki skandal olayları oldu. PASOK içindeki "Marksist" eğilimliler, PASOK taraftarlanndan oldukça büyük destek görürken, son yapılan nabız yoklamaiannda bugünkü Çalışma Bakanı Yeorgtos Yeaimatus, Papandreu dahil bütün PASOK üyeleri arasında "en popüler âye" seçildi. PASOK,'un din konusundaki görüşü, diğer Avrupa üikelerine benzemiyor. PASOK her ne kadar ttlkeye medeni nikâh kavramım yerleştümeye çalıştıysa da Ortodoks halkın halen kiliselerde evlenmeyi yeğiemesi dikkat çekiyor. Bu arada PASOK hükümetinin kilise yönetimiyle arasım açan büyük bir konu var. Kiiiseye ait onbinlerce boş arazinin kamulaştırılıp köy kooperatiflerine verilmesiyle ilgili almış olduğu karar, kilise ile hükümeti "savasın" eşiğine kadar getirdi. öyle ki Yunan Ortodoks Kilisesi bir ara "otosefalligini" kaJdırma>i ve Istanbul Fener Patriği'ne dahi baglanma düşuncesini bir tehdit olarak kullanmıştı. Nitekim kilise yönetimi ile hükümet arasındaki bu ihtilaf her iki tarafın ödün vermesiyle "latlıya" bağJandı. Ancak hükümetin din işlerine,kilisenin de hükümet işlerine karışmaması gibi birilke ilk defa gündeme getirilmiş oldu. MerkezHSol iktidarın bir ayağı HADİ ULUENGİN dönüşmesi oluşturuyor. BSP'nin kontrol ettiği FGTB sendikası, sosyal Hıristiyanlann kontrolündeki CSC'ye hemen hemen eşit üye sayısına sahip. Buna karşılık, ülkede özel kurumlardan oluşan sosyal sigortalarda, "Sosyalist Sigorta" en büyük kuruluş durumda. Aym şekilde BSP'nin yonettiği değişik kooperatiflerin sayısı çok kabarık. Günlük olarak yayımlanan üç sosyalist gazetenin durumu ise pek parlak değil ve bunlar partinin mali desteği ile ayakta durabilmekteler. Devlet mekanizması içinde de son derece güçlü bir örgütlenmeye sahip olan BSP'nin hemen hemen her bakanlık ve yerel kuruluşta, resmen kendisine bağımlı memur ve uzmanlan mevcut. BSP'ye yöneitilen eleştirilerden biri de, partinin böylesine "devletleşmiş" bir yapıya sahip olması Belçika Sosyalist Partisi'nde bugün hâkim olan "merkezsol" çizgi ise, esas olarak, "ekonomik krizi daha akıllıca atlatmaya" yönelik bir siyaset öneriyor. Yani, BSP'nin halk kitielerine sundugu ve "solpopülist" içerikli bir "mucize recete" mevcut değil. Parti buna karşılık, modern toplumun sorunlannı irdeleyerek, her geçen gün, "çevreci" kaygılan daha çok ön plana çıkartıyor. Bunda, "yeşillerin" Belcikalı sosyalistlerden " o y çalmasını" engelleyebilmek endişesi de büyük pay taşıyor. Aym bağlamda, BSP içindeki pasifist eğilimler de güç kazanıyor ve Belçika hükümetinin kısa menzilli NATO füzelerinin (SNF) modernizasyonuna her şart altında karşı çıkacağını açıkiamış olması, koalisyon ortağı BSP'nin bu konudaki karanndan ka>Mk* lanıyor. Belçika Sosyalist Partisi içinde çeşitli kanat ve fraksiyonlar da mevcut. Ancak söz konusu eğilimler, daha on yıl öncesine kadar olduğu gibi, esas olarak ideolojik farkhlıklara göre ortaya çıkmıyorlar. Çoğunluğunu sendikacıların oluşturduğu ve sınırh sayıdaki Troçkistin yönlendirdiği bir "sol kanat" yarsa da. bu fraksiyonun parti içindeki ağırlığı son derece sınırlı. Buna karşılık, il federasyonlarından oluşan değişik kanatlar BSP'nin ana fraksiyonlannı teşkil ediyorlar. Bu ayırımların ideolojik temelde olduğunu söylemek ise imkânsız. Farklıhklar, temelde, soz konusu federasyonlann kendi bölgeleri için daha çok yatırım yapılmasım talep etmelerinden ya da Flaman Wallon sorununda daha değişik siyasetler uygulamasım istemelerinden kaynaklanıyor. Her yıl ve her önemli karar arifesinde büyük kongreyi toplayan BSP yönetiminde, eğilim ve taudanslar, kongrede aldıkları oy oranında temsil ediliyorlar. Parti disiplini ise durum ve konuma göre elastiki bir biçimde yorumlanıyor ve ihraç mekanizmasına oldukça ender durumlarda başvuruluyor. Görüldüğü gibi, Belçika Sosyalist Partisi, bütün belli başlı Avrupa sosyal demokrat partileri gibi, esas olarak, büyük kitle niteliği taşıyan bir iktidar örgütü oluşturuyor. Belki bu yönden de VVallon sosyalistlerınin önderi Guy Spitaels'in şiarı, "sosyalizm macera değil yönetmektir" biçiminde şekilleniyor. 1987 seçimlerinde ülkenin en güçlü siyasal kurumuna dönüşen veşu anda iktidan Sosyal Hıristiyanlarlapaylaşan Belçika Sosyalist Partisi'nde "merkezsol" çizgi hâkim. Partinin siyaseti ekonomik krizi daha akıllıca atlatmaya yönelik. Çevreci kaygılar da on plana çıkıyor. BRÜKSEL 13 Aralık 1987 tarihinde yapılan erken genel seçimlerde 73 sandalye elde ederek ülkenin en güçlü siyasi kurumuna dönüşen ve şu anda iktidan Sosyal Hıristiyanlarla paylaşan Belçika Sosyalist Partisi, aynı zamanda Batı Avrupa'nın en eski sol kuruluşlanndan birisini oluşturuyor. Belçika Sosyalist Partisi'nin en büyük özelliklerinden birisini, son derece geniş bir kitle örgütü olması ve bir anlamda, "rical" (establishment) niteliğinde bir kuruma
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle