Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Görülüyor ki, Sayın özal'ın yaptığı baskıyı seç çimlerin erkene almabilmesi de mümkün değildir. menler aşmasını bilmiştir. SevinÛecek sonuçların Genel seçimler de beş yılda bir yapılır. Ancak Anayasa gereği erkene alınabilmesi mümkündür. başında kanımca bu gelir. Yerel seçimler daima genel seçimlerden sonra yaBasın ve kamuoyu etkileşimi: Kamuoyu oluşturmakta en etkili aracın basın olduğu demokratik ül pılmaktadır. Gerçekten 6 Kasım 1983'te genel sekelerde kabul görmüş kurallar arasındadır. Basına, çim, 25 Mart 1984'te yerel seçim, 29 Mart 1987'de yasama, yürütme ve yargı erklerinden sonra, dör erken genel seçim, 26 Mart 1989'da yerel seçim yapılmıştır. Görülüyor ki, ileriki yıllarda da durum düncü güç denilmesinin nedeni de budur. Acaba yerel seçimlerde basın etkili olabilmiş mi böyle olacaktır. Şu durumda yerel seçimlerde partilerin aldıkları dir? Kanımca hayır... Eğer etkili olabilse idi, bütün ılanlara ve basınımızın büyük bir bölümünün oy oranları değiştikçe (bu yıl olduğu gibi) erken setutmasına karşm, özellikle tstanbul'da Sayın Da çim gündeme gelmeli midir? Yanıt "evet" olursa, lan seçimi kazanırdı. Nitekim, basınımızın büyük yerel seçimler genel seçimleri belirleyen bir etken çoğunluğuna göre Sayın Dalan için seçim "banko" niteliği kazanır. Oysa, her iki seçim farklı amaçla * yapılır. Bunu önleyebilmenin çaresi il genel meclisi olarak görülmekteydi. Demek oluyor ki yerel seçimlerde ulus, basınımızı seçimlerinin yerel seçimlerle birlikte değil, milletvekili seçimleriyle birlikte yapılmasıdır. aşmıştır. Ne var ki, 26 Mart 1989'da ortaya çıkan tablo Kamuoyu araşürmalan: Son yıllarda kamuoyu araştırmaları yapan şirketlerin çoğaldığım görüyo "demokratik idare" Ukesine göre erken seçimin yaruz. Biri istisna edilirse, pek çoğunun yaptığı araş pılmasıru zorunlu kılmaktadır. tırmalann sağlıklı ve doğnı sonuçlan göstermediDemokratik idare ilkesini Anayasa Mahkemesi ği ortaya çıkmıştır. Hele saygın bir bilim adamının bir kararında şöyle açıklamaktadır. başında bulunduğu kuruluşun ANAfın tstanbul'da "Demokratik idarenin 'halkın balk tarafından %41, Ankara'da ^o33, Izmir'de %36.8, Adana'da halk yaranna yönetilmesi' demek olduğunda şiip%29.8, Bursa'da W 0 oy alabileceğini yayınlaması he yoktur. Buradaki özellikle 'halk tarafından' dehatırlanırsa, hata payım asan yanılmanın varbgı ka yişi, eldeki konuyu yakından ilgilendirmektedir. bul edilir. Devletlerin sosyal durumlannda çağlardan beri süYanılmada, yöneticilerin kendi siyasal eğilimle regelen degişiklik ve gelişmeler, halkın, yöneümi rine göre sonuç gösterme istemeleri söz konusu de bizzat elde lutmasına maddi ve fiili imkân vermeğilse, araştırmalann 2728 milyon seçmeni temsil diginden. temsikileri yoluyla idareye katılmalan zoden çok uzak sayı ile yapılması etkili olmuştur de nmlnlnğunun ortaya çıkbğı ve temsili rejimlerin bu nilebilir. zonınlulugun sonucu olarak kuruldugu bilinen vaSeçimler yerel seçiaı olarak degerlendirilmemiş kıalardır. Doğrudan doğnıya halk idaresinde baltir Seçmenler seçime "yerel seçim" gibi değil, ter kı, asıl halkın çoğunlagunu temsil edenlerin yönesine iktidara karşı "genel seçim" gözü ile bakmış timin başında bulunmalan gerekmektedir. Ancak lardır. Büyük çoğunluğun ekonomik bunalım içinde böyle bir temsili rejimin 'demokratik' niteligi var olması, keyfi idare, tek adam sultası, yaygın yolsuz sayılabilir. Halkın azınlığını temsil eden bir toplu luk ve çıkar sağlandığı kanısı, bakış tarzmda baş luğun yönetimine 'demokratik idare' vasfını vennek lıca etken olmuştur. Esasen muhalefet partileri baş mümkün değildir." (6.5.1968 tarihli ve 968/15 sakanları, büyük kent adaylannın olaya eğümeleri de yılı karar.) aynı doğrultuda olmuştur. Yüksek Mahkeme"nin tanımlamasına göre 290 milletvekiUigirun dayandığı oy, il genel meclisi oyYerel seçimerken seçim ilişkisi larına göre Vo36'dan %2Ve inmiş bulunduğundan, Ülkemizde yerel seçimler beş yılda bir yapılmak 'erken seçim" iktidann lütfu" degil, "demokratik tadır. Anayasa Mahkemesi karanna göre yerel se idarenin" gereği olarak kabul olunmalıdır. 10 NİSAN 1989 Seçim Soıuıçlannın Dü^ündürdiıkleri Seçmenler seçime "yerel seçim" gibi değil, tersine iktidara karşı "genel seçim" gözü ile bakmışlardır. Büyük çoğunluğun ekonomik bunalım içinde olması, keyfi idare, tek adam sultası, yaygın yolsuzluk ve çıkar sağlandığı kanısı, bakış tarzmda başlıca etken olmuştur. Esasen muhalefet partileri başkanları, büyük kent adaylarımn olaya eğümeleri de aynı doğrultuda olmuştur. OKURLARA... OKAY GÖNENSİN CUMHURİYET TKV Gazete ve Televizyon Y VURAL ARIKAN Eski Maliye Bakanı 26 Mart 1989 günü yapılan yerel seçimlerde, en oy kaybına uğramıştır. Sonuçta görülen, HP'nin büyük parti konumundaki ANAP %14 oy kaybı SODEP Ue birlesme, MDP'nin de fesih suretiyle orile üçüncü, ikinci parti durumundaki SHP yakla tadan kalkmasıdır. 1983 siyasi koşullanndan gerişık %S oy artışı ile birinci, üçüncü parti sayılan ye kalan tek parti ANAP'tır. O da son seçim veriDYP %6'yı aşkın oy fazlalığı ile ikinci parti dunı lerine göre kaybolacak görünümündedir. Şimdiye kadar ANAP'ı ayakta tutan neden de iktidar tutmuna gettnişlerdir. Acaba bu durumun sergilediği sonuçlar nelerdir? kahdır. öyle sanıyonım ki, güııdemde, yakın bir geSosyosiyasal açıdan bunu araştırmakta yarar ve lecekte 1980 öncesinin iki büyük partisi yerlerini alzorunluluk bulunduğunda kuşku yoktur. Araştır mış olacaklardır. manın derinliğine yapüması gerekir ise de biz bu Seçmenkr baskıyı aşmısön Sayın Özal seçim önyazımızda ilk izlenimleri ortaya koymaya çalı cesi TV'de yaptığı konuşmada ve gazetelere verdiği şacağız. ilanlarda ANAP'lı adaylara oy verilmediği takdirde halkın sıkıntı çekeceğini açıkça ifade etmiştir. Yapay partiler yaşayamıyorlar Amac, seçmene baskı yapmaktır. Budavranışın anaBUindiği gibi, 12 Eylül 1980'den sonra ülkeyi yö yasarun 67. maddesinde yer alan "seçinüerin sernetenler, eski partileri ve bu arada CHP ve AP'yi best oya" dayanması Ukesine aykın olduğunda kuşkapatmışlar, yeni partilerin kurulmasını istemişler ku yoktur. O kadar yoktur ki, Anayasa Mahkemedir. Ne var ki, her yeni kurulan partiye de izin ver si 6 Mayıs 1968 tarihli ve 968/15 sayıh kararrada memişlerdir. Büyük Türkiye Partisi'nin kapatılması bu konuda şu hükmü kabul etmiştir: gibi.. öbür partilere gelince, önce kurucuları veto "Serbest oy esasına göre yapılan seçim seçmenin edilmiş, her partinin seçime girmesine izin verilme oyunu baskıya, kanun dışı bir müdahaleye uğramamiş, seçime girenler de "Milletvekili adaylan, dan kullanabildigi bir seçimdir. Ancak bir eylemin uygundurdegildir" onayına tabi tutulmuştur. S o serbesl oy esasını zedelemesi için baslunın mutlanuçta MDP, HP ve ANAP seçime girebilmiştir. ka fiili ve maddi olması gerekmez. "Serbestlik" ilANAP iktidar olmuş, HP ana muhalefeti oluştur kesi aynı zamanda seçmen iradesine dolaylı yollarmuş, MDP üçüncü parti durumuna girmiştir. dan müdahalede bulunacak veya etki yapacak bir 25 Mart 1984 günü yapılan yerel seçimlerde engel ve tedbirin seçmen karşısına çıkartılamamaANAP büyük başan elde etmiş öbür iki parti ise sını da zorunlu kılar." EVET/HAYIR OKTSY AKBAL OKURLARDAN demekleri ile eşitlik arama, feminist çabalar olmadığı, başarıya siyasal yolları onlara açmakla ulaşılacağı üstünde Geçtiğimiz dünya kadınlar duruldu. Niçin kadın günlerinde kadmlann miüetvekilleri bütün partilerde durumuna duygusal, insanal, çoğaltılmasmdı, il genel sosyal yönlerden bakıldı da meclisleri ile belediye meclisleri konuya ekonomik açıdan pek kadın üyeleri arttınlmasmdı, yaklasılmadı. niçin bir Kadınlar Bakanlığı kundmasındı? Her ülkede kadın nüfusu ile erkek nüfusu eşite yaktndır. Kısa uzun bir çaba harcayarak Kadın daha ince yapılı Avrupa'da her kadın kendini olduğundan işçiliğe geçindirecek bir if bulabilir. çekingendir, çok yerin Onlarda kadının öylece parasal yasalarında korunmak yönden kisiliğini kazanması, istenirler, ağır işlere benliğini, kimliğini koruması sokulmazlar. Fakat zaman çok daha kolaylasmış olarak genellikle daha fazla olmak tadır. Kadın kendine çalışmak zorundadırlar, çünkü yetince onun disiliğinden doğa ve gelenekler ev işlerini ve yararlanma eğilimleri çocuk bakımmı da onlara azalmaktadır. Gerektikte kendi yüklemektedir. Yasamda kazancı ile yasama umudu var kadınlar daha sevecen, ö'zverili, oldukça, aile içinde kocaya daha sabırlıdır. Halkla bağımhlıklar daha az ekonomik ilişkilerde bulunmayı gerektiren ve daha çok sevgiye dayalı hale görevlerde kadınlar daha gelmektedir. Kadınlar çalışma basanlıdır. El inceliği isleyen yerlerini bu durumda isler için kadmlann erkeklere rastlantısal biçimde yeğumdiği bilinir. Yurt yakalayabilmektedirler. savunmalarında kadınla erkek Kadınlarımızın çalışma alanına ayn düsünülememekte olup iki amatörce girmesinin, işte grubun hizmetinde kesin olanlann ise bir an önce uyuşma bulunmaktadır. emeklilik isteme psikolojilerinin Bunlara karşuık kadınlar, her kaynağı temelde bu ortam toplumda alıskanlık olarak olmak gerekmektedir. ikinci sırada tutulur, ailede Yurdumuzda 56 milyonla erkeklerin baskısında, tüm hesaplanan ağır bir issizliğin yasamda erkeklerin hüküm sürdüğü ve onun ytldan egemenliğindedirler. Okuryıla azalma yerine sınırlı yazar nüfus içinde kadınlar yatırımların daha da kısılması ancak yüzde 38 olmak tadır. nedeniyle artma eğilimi Çalısan nüfusumuzun ancak göstermekte olduğu yaklaşık yüzde 33 'ünü kadınlar bilinmekıedir. Öylece oluşturmaktadırlar. kadmlann ücretli çalışma Kadmlann kurtulması olanağı bulmalan olasılığı daha çaresinin, onlara acıma ya da da zayıflamaktadır. tş ve tşçi sevgi ile bakma, kadın hakları Bulma Kurumu'nun bir Halkın Size Güveni Yok ki! Kimden güven istiyorsunuz? Yüzde 35 oyla Meclise soktuğunuz 290 kişiden mi? Yoksa yüzde 22 orandaki seçmeninizden mi? Kimden alacaksınız güvenoyunu? Hem Türk seçmeni size bildirmedi mi partinize güveninin kalmadığını? Ama anlamak istemezmişsiniz, ama hanedan saltanatını birkaç ay daha uzatmak sizler için daha yararlıymış! Olabilir. Ama Türk halkının size güvendiği yok. İstediğiniz kadar kendi grubunuzdan güvenoyu alın. Bay Turgut Özal yeni bir kabine kurdu. Yarın Meclis'ten güvenoyu isteyecek. isteyecek ve alacak. Hiç kuşku yok, alacak! 290 kişiden 225'i oy verse yeter. Hiç sanmıyorum altmış yetmiş ANAP'lı milletvekilinin olumsuz oy kullanacağmı, ya da Meclise gelmekten kaçınacağını... Belki oylamaya katılmayanlar olacak, belki birkaç ANAP'lı Özal'a güvensizlik oyu verecek, belki çekimser kalanlar da çıkacak. Ama Özal istediği güvenoyunu elde edecektir. Ama yeter mi bu? Bu başarıya, Pirus zaferi demezler mi? Halkımızın yüzde 7B'den fazlası 'Seni istemiyoruz' diyor, ama sen birkaç bakanını değiştirip yenilerle kadroyu doldurup karşımıza çıkıyorsun. Neymiş? Bu nükümet enflasyonu aşağı çekmekle ugraşacakmış! Oncekiler aynı işi yapamaz mıydı? Kahveci, Güzel, Tıtiz gidip de yerini MHP'li Zeybek, eski AP'li Akyol, yine bir başka MHP yakını Konukman alırsa işler daha mı iyiye gidecek? Pişkinliğin, vurdumduymazlığın, soğukkanlılığın, aldınşsızlığın bu kadarı olmaz! Bir iktidar yüzde 20lere düştü mü yapacağı bir tek şey vardır: Görevini bırakmak... En yakın tarihte yeni bir genel seçime gitmek... ANAP bugün Türkiye'nin üçüncü partisidir. On yurttaştan, ancak ikisinin destegine sahiptir. Onda iki oranda bir destekle nasıl ayakta kalabılir bir iktidar? ANAP 1983'te yüzde 45 oy almış. 1987'de de yüzde 36,1989'da ise yüzde 22'den daha az. Sürekli oy yitiriyor, sürekli saygınlık yitiriyor, sürekli bozguna uğruyor. Ama şimdi yeni bir hükümetle Meclise geliyor. Buna yüreklilik demezler, kendinibilmezlik derler. Bir politika lideri gülünç olmaktan kaçınmalı. Ben 'muhalefet olmam, olmam, olmam' diye direnen kişi ister istemez siyasa dünyasının dışına itilir. Muhalefet olmak da önemli bir durumdur. Demek ANAP lideri kendini muhalefete bile yakıştırmıyor! Çünkü biliyor ki muhalefete düştüğü gün, ne kendisi ne de yamalı bohçaya benzer partisi yoktur, dağılmıştır, parçalanmıştır. 80 öncesine dönüyormuşuz! Bunun üzerinde düşünmek gerekliymiş! Millet ne demek istiyormuş! Bunlan hesaplamahymış!.. Demirel'in dediği gibi sen kimsin ki milletin üstünde görüyorsun kendini!.. 80 öncesi, 80 öncesi! Bu, biraz da ömer Seyfettin'in Diyet öyküsüne benzemedi mi? İnsanın 'Ne varmış 80 öncesinde" diyeceği geliyor. İnsanlar öldürülüyordu. Terör vardı. Bir cjmhurbaşkanı seçılemiyordu. Şimdi de öyle değil mi? Yine insanlar öldürülüyor, yine terör olayları görülüyor, yine cumhurbaşkanını seçmek, günün içinden kolay çıkılmaz sorunu... 'Gittı Dursun, geldi Dursun edenler ettiğin bulsun' diye bir söz vardır. 80 öncesinin kişileri, kadroları yeniden ön yerlerde, etkili köşelerde. Partileri, liderleri hepsi! Ne yapalım, millet böyle istiyor, o zaman kimin ne diyeceği olabilir. Sayın Evren alanlarda bağırmıştı 'Yeni poiitikacılar gelsin' diye... Gele gele eskiler geldi. Içlerinde bir yeni olan var, inönü. Otekiler Demirel'i, Ecevit'i, Türkeş'i. Erbakan'ı, hepsi 80 öncesinin adamları. Ya Özal? O da 80 öncesinden yadigâr... Bir anlamsız çıkmazda direnmenin anlamı yoktur. Türk halkı yeni bir seçim istiyor, 12 Eylül'ün yarattığı sarsıntıdan kurtuldu. Kendi yazgısını oylarıyla kurmak özleminde... Bu bilinçli başkaldırışı kimse önleyemez. Yapılacak iş, en geç eylül ayında yurttaşın oyuna başvurmaktır. Demokrasiden yanaysak, tek çıkar yol budur. Kadın hakları ve işsiztik istatistiğinde kadın ve erkeklerin ortakça çalışabildiği kimyagerlik, mimarmühendislik, teknik ressamlık, bilgisayar operatörlüğü, daktiloluk, muhasebe işleri, büro hizmetleri, dokumacılık, terzilik mesleklerinde kurumdan iş isteyip kendilerine çalışma olanağı sağlanamayan işsizlerin yüzde 39.5'ini kadınlar oluşturmaktadır. Bu mesleklerde yeteneği olup yıl içinde kurumdan iş isteyenlerin ise yüzde 33.7'si kadındır. Başvurulardaki kadın oranından işsizlerdeki oranm daha yüksek olduğu görülmektedir. Bütün mtsleklerden bir işe girmek için başvuranlardan kadınlar ise toplamın %20.7 sidir. Dr. ISMAÎL ARIKAN tş ve tşçi Bulma Kurumu Eski Daire Başkaııı Toplu konut kredüeri Toplu konut kredüeri; kaloriferli ve kalorifersiz tüm projelere eşit olarak verilmekte. Aynı tarihte kredi hak eden kalorifersiz projeler diğerinden daha önce % 90 inşaat seviyesine gelerek 1 milyon tamamlama kredisini almak tadır. Kaloriferli projeler ise kalorifer giderlerinin maliyetteki payının yüksekliği nedeniyle ve kredi ödemede, kaloriferin 17 puanlık bir paya sahip olması yüzünden, % 90'lık inşaat seviyesine geç ulaşmaktadır. Kaloriferin bir dairedeki 1988 maliyeti 1.350.000 lira. Inşaatın gecikmesi maliyeti arttırmakta, dar gelirlilerin ev hayali uçup gitmekte, "Gecekondu Önleme Bölgelerinde" dar gelirliler için aynlan parseUer ekonomik gücü elinde bulunduranlara geçivermektedir. Sayın yöneticilerimiz: Çok kooperatife kredi açmaktan ziyade, az ve zamanında bitirilecek bir şekilde kredi açmalı; hedef, o yıl bitirilecek konut sayısını gerçekleştirmek olmalıdır. Kaloriferli toplu konut projelerine, ek kalorifer kredisi vermeli. KMoriferli konutlar, % 7580 inşaat seviyesine geldiği zaman bir milyon tamamlama kredisinden faydalanmalıdır. Banka elemanUamın verdiği hak edîş raporlan karşılığı olan krediler 23 ay gecikmemeli. İşi yapan fırmfilar kredi gecikmesini bahane ederek çahşmayı çok ağvdan alıyorlar. 1986 eylül ayında 5.6 milyar keşif bedeliyle ihalesi yapıhp temeli atılan kooperatif inşaatı bugün % 65 seviyesinde. Gecikme nedeni olarak hep kredi ileri sürülüyor. 1989 için: 3.5 milyar krediyi ileri süren firma, yeterli eleman çahşttnp ekim veya kastmda teslime yanaşmıyor. Kredisi geciken kooperatif sadece bizimki değil şüphesiz. Konut edinme hayaliyle bir kooperatife giren tüm dar gelirlilerin birer kooperatifzede olmaması için zamanında kredi akışı yapılamaz mı? HÜSEYİN AKARCA İstanbul azılı basının, hızla gelişen televizyon karşısındaki durumu bitmeyen tartışma konulanndan birisi. Ülkemizde daha özgül bir düzeyde, salt siyasal etkileme gücü çerçevesinde güncel olan konu Batıda bir yandan 1992'nin tek Avrupası diğer yandan bu tek pazar Avrupa'nın televizyon ve gazetelerinin Amerika ile rekabet olanaklan açısından tartışılıyor. Televizyonun hızlı haberlerini, kısa yorumlarını gazete okumaya tercih eden kitlelerin genişlemesi dünyanın her yanında kaygılı yorumlara yol açıyor. Ancak bütün yorumlar olumsuz değil, böyle bir rekabetin değişik bir bütünleşmeye yol açacağı ve yazılı basının ilerlemesine de önemli katkıda bulunacağını savunanlar da az değil. Televizyonun üstünlüğünü kabul ederek kendisini de bu veriye göre dönüştüren gazetecilik tarzının en başanlı örneği şu anda ABD'nin USA Today gazetesi. USA Today daha başından tasarlanırken içeriği ve estetiğiyle televizyonu kıstas aldı. Gazetenin yöneticilerinden biri stratejilerini şöyle özetliyor: "Kendimizi televizyonu birinci haber kaynağı olarak kullanan bir okuyucu kitlesine göre ayarladık. Hızlı, canlı, eğlendirici, rahat okunan bir gazete yaptık." USA Today bu stratejlslyle başanlı oldu, ama aynı ilkeleri uygulamaya çalışan pek çok gazete ise okur sayısını arttıramadı. Los Angeles Times'ın yorum sayfalarının yöneticisi Anthony Day bu konuda yazılı basın açısından farklı bir yorum getiriyor: "Amerikan gazetelerinin büyük bölümünün son yıllarda yaptıkları en büyük hata, televizyona kaptırılan okuyucuları, eğlendirici ve yüzeysel bir yayın tarzıyla geri alabileceklerini düşünmekti. Oysa bugün sadece iyi incelenmiş, derinlemesine haberleri gerçek alternatif, en azından televizyonu tamamlayan bir unsur olarak görenlerin rekabet şansı var" Televizyonu temel bir rakip olarak görmeyenlerin yinelediği bir slogan var: "Başlıklar televizyondan, tahliller bizden..." New York Times'ın yöneticilerinden James Terril'e göre de baş sorun "okuyucularm giderek azalan zamanı." Terrili "Gelecekte en önemli görevimiz okuyucuyu geniş makaleler paketinden yalnızca bir bölümünü okumasının yeteceğine ikna etmektir" diyor. ABD'nin en eski basın tekellerine sahip olan ünlü Hearst ailesinin üçüncü kuşak yöneticisi William Randolph Hearst III de zaman konusunu fiyattan fazla önemsiyor: "Biz okuyucunun gazeteye ödeyeceği 25 sent için mücadele etmiyoruz. Okuyucunun bize ayıracağı 25 dakika için mücadele ediyoruz. Bu da çok zorlu bir savaş." Hearst III yazılı basının geleceğini de farklı görüyor: "Gazetecilik dünyası radikal biçimde yeniden yapılanacak. Gazetelerin eğilimi özelleşme, televizyon genel haberleri verirken gazeteler özel haberleri verecek. Ama aynı zamanda gazeteler daha entelektüel ve eğitimli bir hedef gruba yöneliyor; giderek daha çok bir azınlığa, manevi seçkinlere hizmet verecekler. İlan verenlere de okurların sayısı değil nitelikleri satılmaya başlanacak." Yazılı basının televizyon karşısında en büyük avantajlanndan biri olarak doğası gereği daha az tutucu ve cesur olabilmesi gösteriliyor; çünkü televizyon habercillği şu anda dünyanın her yanında siyasal açıdan dar çerçeveler içine sıkışmış durumda, bu nedenle izleyicide sağlayabildiği yalnızca bir ilk etkilenme, kendisi haber yaratamıyor... Televizyon, hem tekniği gereği hem de çok geniş kitlelere seslenmek zorunda olması nedeniyle her olaya ancak ana hatlarıyla değinebilir, gazeteler her zaman kendi özelliklerine göre her haberi televizyonun verebileceğinden çok daha geniş boyutlara götürebilir, geliştirebilirler; dolayısıyla televizyonun yarattığı ilk etkilenme o haberi iyi işleyen gazete için her zaman önemli bir avantaj olabilir. Batıda, soruna en iyimser yaklaşım iki medyanın birbirini tamamlayacağı ve tamamlamak zorunda olduğu yolunda. llgili ilgilisiz, her kesimden, her yaştan herkese seslenmek zorunda olan televizyonların, okuyucu kitlelerini iyi belirlemiş ve doyurabilen gazeteleri sarsma şanslannın olmadığı bugüne kadarki gelişimle doğrulanmış bir görüş. Ûlkemize gelince, bu tartışmalann şimdilik epeyce uzağındayız. Ama 1992'nin tek pazar Avrupası da iletişim alanında önde giden Amerika da öncelikle televizyonlarıyla günlük yaşamımızda birdenbire önemli unsurlar olacaklar. Ve o günler hiç de uzakta değil. pazarSama a s AMAL'I* SUBESI ELEMANLAR ARIYOR SATIŞ ELEMANI: Yüksekokul mezunu, askerliğini yapmış, 30 yaşını aşmamış, MUHASEBE SORUMLUSU: Yüksekokul mezunu, askerliğini yapmış, deneyimli, MUHASEBE YARDIMCISI: Lise mezunu, daktılo bilen, bayan alınacaktır. Başvuruların şahsen aşağıdaki adrese yapılması rica olunur. ADRES: Abdi İpekçi Cad. No: 53/A ANTALYA Tel: 151549153007 re, Şirketimiz Antalya Bölge Müdürlüğü'nde görevlendirilmek üze VEFAT VE TEŞEKKÜR COŞKUN ailesinin değerli varlığı, Askeri Yargıtay eski üyesi Kd. Hâkim Albay tBRAHİM COŞKUN tutulduğu amansız hastalıktan kurtulamayarak 8.4.1989 cumartesi günü vefat etmiştir. Acımız büyüktür. Hastalığı süresince değerli çabalannı esirgemeyen T.C. İSKENDERUN SULH CEZA MAHKEMESİ Esas: 1988/3372 Karar: 1988/5320 Hâkim: Sermet Sevgili 23429 Katip: Necmiye Gülşen Davacı: K.H. Sanık MEHMET GÖÇMEN Ahmet ve Fatma'dan olma 1955 D.lu aslen Iskenderun Benlideresi köyü nüfusuna kayıtlı olup, halen Belen Mareşal Çakmak Caddesi No: 54'te mukim, fınncı, evli 4 çocuklu, okur yazar, sabıkasız T.C. İslam. Suç: Gıda Maddeleri Tüzüğü'ne aykırı davranmak. Suç Ta.: 18.7.1988 Gıda Maddeleri Tüzüğü'ne aykın davranmak suçundan yukanda açık kimliği yazılı sanık hakkında mahkememizde yapılan açık duruşma sonunda: GEREGİ DÜŞÜNÜLDÜ: İskenderum C. Savcılıgı'nın 4.10.1988 tarihli ve 1988/467 sayılı iddianamesiyle; sanığın işlettiği fırmından alınan numunenin analizinde, sanığın ürettiği ekmeğin etiketsiz olduğu ve tuz miktarımn yüksek oranlı olduğu ve böylece gıda maddeleri standartlarına uygun olmayan ekmek ürettiği ve atılı olan suçu işlediği iddiasıyla eylemine uyan TCK.nun 398 ve 402. maddeleri gereğince cezalandırılması istemi ile mahkememizde kamu davası açılmıştır. Sanık savunmasında fınnmdan numune alındığı gün hamurkar suyu hazırlamış tuzunu atmış, ancak o anda oradan aynlmış, bu defa yardımcı suya tekrar tuz atmış ve hamurunu yoğurmuş olup, bu nedenle tuz oranının yüksek çıktığını, olayda kendisinin kusuru olmadığını, aslında bütün ekmeklere etiket yapıştırıldıgını, numune alınan ekmekten etiketin düşmüş olabileceğini, suçsuz olduğunu savunmuştur. 21.7.1988 tarihli muayene ve analiz raporu ile de bu husus doğrulanmış olup, sanığın gıda maddeleri tüzününe aykın hareket ettiği ve cezalandınlmasının gerektiği ayrıca TCK.nun 402. maddesi gereğince kapatma cezası verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır. HÜKÜM: Yukarda açıklandığı üzere; 1 Sanığın eylemine uyan TCK.nun 398. maddesi gereğince üç ay süre ile hapis ve beş bin lira ağır para cezası ile cazalandırılmasına, 2 Sanığın duruşmadaki hal ve tavrı lehine takdiri indirme nedeni kabul edilerek TCK.nun 59. maddesi gereğinca cezasından 1/6 oranında indirme yapılarak iki ay on beş gün süre ile hapis ve dört bin yüz altmış altı lira ağır para cezası ile cezalandınlmasına, 3 Sanığa verilen kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezanın 647 sayılı kanunun 4. maddesi gereğince bir günü üç yüz liradan olmak üzere yirmi iki bin beş yüz lira ağır para cezasına çevrilmesine, 4 Sanığın aynı neviden olan ağır para cezalan TCK.nun 72. maddesi gereğince içtima ettirilerek neticeten YİRMİ ALTI BİN ALTI YÜZALTM1Ş ALTi LİRA AĞIR PARA CEZASI İLE CEZALAND1RILMAS1NA, 5 Sanığa verilen para cezasının miktarına göre 647 sayılı kanunun 5. maddesi gereğince birer ay ara ile beş eşiı taksitte tahsiline, taksitlerden birinin zamanında ödememesi halinde bakiyenin tamamının tahsiline, 6 TCK.nun 402/1 maddesi gereğince cürme vasıta kıldığı fınncılık mesleğinden 2 ay 15 gün tatiline, 7 gün süre ile işyerinin kapatılmasına, TCK.nun 402/2 maddesi gereğince karar kesinleştiğinde karar özetinin büyük harflerle yazılmak suretiyle ve kapatma süresi kadar kalmak üzere işyerinin göze çarpan bir yerine yapıştırılmasına, aynca karar özetinin masrafı bilahare sanıktan alınmak üzere Ankara, İstanbul veya İzmir'de yayımlanan ve tirajı 100.000'in Ü7"'inde olan bir gazetede veya aynca işyerinin bulunduğu yerde yayıniıanan mahalli bir gazetede derhal ilanı için C.Savcıhğı'na gönderilmesine, 7 Ajağıda dökümü yazılı 600 lira mahkeme masrafının sanıktan tahsiline, kanun yolu açık olmak üzere sanığın yokluğunda açıkça karar verildi. 19.12.1988 Basın 17790 prof. Dr UGUR DERMAN, Uz. Dr. Çiğdem PAPİLA ve Cerrabpaşa Hastanesi Onkoloji Kliniği hemşirelerine teşekkür ederiz. Dostlar sağolsun. COŞKUN AİLESİ KONYAEREĞLİ SULH CEZA MAHKEMESİ Esas No: 1988/186 Karar No: 1988/1927 HÂKİM: Hüseyin Sarraf / 21969 KÂTİP: Asuman Acar / 130 SANIK: HACI ALİKARTOĞLU, Hüseyin ve Hatice oğlu 1950 D.'hj Konya Ereğli Çakülar Köyü nüfusunda kayıtlı Ereğli Türbe Mahallesi Çakıllar Sok. No: 18'de oturur, evli, 4 çocuklu okuryazar, T.C. İslam, Tuz işletmecisi. SUÇ: Gıda Maddeleri Tüzüğü'ne aykınlık. SUÇ TARİHİ: 7 12.1987 Sanığın işletmekte olduğu tuz imalathanesinde sağhğa az veya çok zarar verecek tuz imal edip satmaktan eylemine uyan TCK'nın 3%. maddesi gereğince takdiren 3 ay hapis ve 5000 TL. ağw para cezası ile cezalandınlmasına, Sanığa verilen 3 ay hapis cezası 647 S.K.'mn 4. maddesi gereğince beher günü takdiren 300 lira hesabı ile 27.000 lira ağır para cezasına çevrilmesine, TCK'nın 72. maddesi gereğince sanığa verilen aynı nev'i para cezalan toplanarak 32.000 liıa ağır para cezası Ue tecziyesine, Sanığın cürme vasıta kıldığı meslek ve sanaunın ve ticaretim'n TCK'nın 402. maddesi gereğince 3 ay süreyle tatiline, işyerinin 7 gün süreyle kapatıtmasına, Sanığın taklit ve tağşiş edilmis tuz ima] edip satmaktan eylemine uyan TCK'nın 398. maddesi gereğince takdiren 3 ay süreyle hapis ve 5000 lira ağır para cezası ile cezalandınlmasına, Sanığa verilen hapis cezası 647 sayıh yasanın 4. maddesi gereğince beher günü takdiren 300 lira hesabı ile 27.000 lira ağır para cezasına çevrilmesine, Sanığa verilen aynı tür para cezalan TCK'nın 72. maddesi gereğince içtima edilerek 32.000 lira ağır para cezası ile cezalandınlmasına, Sanığın cürme vasıta kıldığı meslek ve sanatının ve ticaretinin TCK'nın 402. maddesi gereğince 3 ay süreyle tatiline, yedi gün süreyle işyerinin kapatılmasına, Sanığa verilen aynı nev'i cezalar içtima edilerek neticeten sanığın TCK'nın 72. maddesi gereğince 64.000 lira ağır para cezası ile tecziyesine, 6 ay süreyle sanığın cürme vasıta kıldığı meslek ve sanatının ve ticaretinin tatiline, 14 gün süreyle işyerinin kapatılmasına, Hüküm özetinin kapatma süresi kadar işyerinin göze çarpan bir yerine asılmasına, kararın kesinleşmesini müteakip hüküm Özetinin Ankara, İstanbul, İzmir ve tstanbul'da yayımlanan ve tirajı yüz binin üzerinde olan gazetelerden birinde yayınlanmasına, aynca mahalli bir gazetede de yayınlanmasına, hüküm özetinden bir adedinin C. Savcüığı aracıhğı ile Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı'na gönderilmesine, masrafların bilahare sanıktan tahsiline, 2.300 lira yargılama giderinin sanıktan tahsiline dair yasa yolu açık olmak üzere sanığın yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 10.11.1988. Basın: 19933 T.C. ADANA 5. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ Esas No: 1988/890 Karar No: 1989/65 C.Sav. Esas No: 1988/9781 Hâkim: Eyüp Karataş 19695 C.Sav.Yard.: Yüksel Erdinç 17856 Kâtip: Mehmet Şahin Davacı: K.H. Tanık: Niyazi Gökdoğan, Mehmet ve Tayyibe oğlu 1949 d.lu Adana Yüregir ilçesi Kiremithane mahallesi H: 126 C: 029/02 S: 63'de nüf. kyt. halen Adana Kiremithane Mahallesi 1234 sk. 120 sayılı yerde ikâmet eder. Evli, 7 çocuklu, okur yazar, T.C. İslam, sabıkasız, fınna. Suç: Noksan gramajh ekmek imal etmek. Suç tarihi: 20.9.1988 Yukanda açık kimliği ve isnat edilen suç yazüı sanık hakkında Adana Cumhuriyet Savcılıgı'nın 18.11.1988 tarihve 1988/2188697814855 hz. esas ve karar sayüı iddianamesi ile mahkememize açılan kamu davasırun yapılan açık yargılaması sonunda: Geregi düşunuldü: Olay tarihinde sanık Niyazi Gökdoğan'm işletmekte olduğu Adana Kiremithane Mahallesi'ndeki Gökdoğan ekmek fınnında noksan gramajh ekmek imal ederek satışa arz ettiği, iddia sanığın tevil yollu ikran, numune ahna ve durum tespit tutanağı ile muayene ve analiz raporu Ue tekmil dosya münderecatından anlaşılmış olmakla: Sanığın noksan gramajh ekmek imal ederek satışa arz etmekten eylemine uyan TCK.nun 363/1. maddesi gereğince takdiren altı ay hapis ve on bin lira ağır para cezası ile cezalandınlmasına, sanığa verilen hapis cezasının bir gün karşılığı 647 sayılı yasanın 4. maddesi gereğince takdiren 300 lira kabul edilerek ve para cezasına çevrilerek ellidörtbm lira ağır para cezası ile cezalandınlmasına, TCK.nun 72. maddesi gereğince sanığa verilen para cezalan içtima ettirilerek neticeten altmışdörtbin lira ağır para cezası ile cezalandınlmasına, TCK.nun 402/2. maddesi gereğince karar kesinleştiğinde, karar özeti C.Savcıhğı'na bildirilmek suretiyle masrafı bilahare hükümlüden alınmak üzere Ankara, tstanbul, lzmir'de yayımlanan ve tirajı yüz binin üzerinde bulunan bir gazetede ve aynca suç yeri itibarıyla Adana'da yayımlanan mahalli bir gazetede de derhal Uan edilmesine, (600) TL. yargılama giderinin sanıktan tahsiline, Yargıtay yolu açık olmak üzere talebe uygun olarak verilen karar C.Sava Yrd.sının huzunı ile sanığın yüzüne karşı açıkça okunup usulen anlatıldı. 14.2.1989 ADANA 5. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ KARAR Esas No: 1988/820 Karar No: 1989/9 C.Sav. Esas no: 1988/9003 Hâkim: Eyüp Karataş 19695 C.Sav. Yard.: Yüksel Erdinç 17856 Katip: Mehmet Şahin Davacı: K.H. Sanık: Mehmet Şengün, Ahmet ve Fatma oğlu 1942 D.lu, Sivrice köyü H: 25 C: 031/01 S: 58'de nüf. kyt. halen Adana Yavuzlar Mahallesi 467 sk. no: 41'de ikamet eder. Evli, 5 çocuklu, okur yazar T.C. İslam, sabıkasız, fınncılık yapar. Suç: Noksan gramajh ekmek imal etmek. Suç tarihi: 7.9.1988 Yukanda açık kimliği isnad edilen suç yazılı sanık hakkında Adana Cumhuriyet Savcılıgı'nın 28.10.1988 tarih ve 1988/1985990034463 hz. esas ve karar sayılı iddianamesi üe mahkememize açılan kamu davasımn yapılan açık yarılaması sonunda: GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: olay tarihinde sanık FAİK KAYA'nın işletmekte olduğu Adana Anadolu Mahallesindeki Can ekmek fınnında noksan gramajlı ekmek imal ederek satış araz ettiği, iddia, sanığın tevil yollu ikrarı, belediye zabıta görevlileri tarafından tutulan tutanak, belediye encümen karan ve tekmil dosya münderecatından anlaşılmış olmakla; Sanığın noksan gramajlı ekmek imal edip satışa arz etmek suçundan eylemine uyan TCK'nın 363/1. maddesi gereğince takdiren ALTI AY HAPtS VE ONBİN LİRA AĞIR PARA CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA, sanığa verilen hapis cezasının bir gün karşılığı 647 sayıh yasanın 4. maddesi gereğince takdiren 300 lira kabul edilerek ve para cezasına çevrilerek ELLİDÖRTBİN LİRA AĞIR PARA CEZASI İLE CEZALAND1RILMASINA, TCKİnun 72. maddesi gereğince sanığa verilen para cezalan içtima ettirilerek sanığın neticeıen ALTMIŞ DÖRT BİN LİRA AĞIR PARA CEZASI İLE CEZALAND1RILM ASIN A, TCSCnun 402/2. maddesi gereğince karar kesinleştiğinde, karar özeti Cumhuriyet Savcılığı'na bildirilmek suretiyle masrafı bilahare hükümlüden alınmak üzere Ankara, İstanbul, İzmir'de yayımlanan ve tirajı yüzbinin üzerinde bulunan bir gazete de vey aynca suç yeri itibariyle Adana'da yayımlanan mahalli bir gazetede de derhal Uan edilmesine, (1200) TL. yargılama giderinin sanıktan tahsiline, YARGITAY YOLU AÇIK olmak üzere talebe uygun olarak verilen karar C.Savcı Yrd!smm huzuru ile sanığın yüzüne karşı açıkça okunup usulen anlatıldı. 23.1.1989 19950