27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Dr. Kenneth Moss, TürkABD ilişkilerini değerlendirdi Sahıbi Cumhunyn Matbaacıhk vc Gazetecıhk Türk Anonim Şırketı adına Nadır Nadi # Genel Ya>m Mudürü Hasaa Cental, Müessese Muduru Enyne l jaldıgıl, Yazı lşlerı Muduru. Ok*y Gonrosin. # Haber Merkezı Muduru YaJçn Bayet, Sayfa Düzenı Yönetmenr AU Aemr, • Temsılaler ANK.ARA: I Tan, İZMİR: H i k n e l Çrliakara, ADANA: Ccbü Ba^ianp^. tstanbul Haberlen. Erha» Akyıldız, Dış HaberlcT Eıgın Balo, Ekonomı Ceagiz Turtan. Kuhur Cetal Üsler, Spor Danışmanı Abdnlkadir Y u c r l m n . Duzeltme Rcfik Durbaç, Aıaştırma: Şakin Alpay. IşSendıka: ŞikI U Kcttaci. Yurl Haberlerı .Netdet D o g ı n . Dızı Yazılar Kcrnn Çalışkan, • Koordinatör Ahmel Korulsaa, • Mali Işler Erol Erkul. # Muhasebe Balent Ycncr • BfltçePlanlama Sevgı Osraanbt^oghı • Rüklam Ay?« Tonıa, Ek Ya>ınlar Hnlya Akyol 9 ldare H u r y i n G«rw, lşlrtme Onder Çelık, Bügjlşlem Naıl loal. Btaan vt Yayan: Cumhunjct Malbuohk vc Gazeuahk T A Ş Türt Ocajı Cad. 39/41 Caialoflu J4334 Isl PK 246Uunbul Tel 512 05 03 (20 hal), Tdex 22246 Fa* (I) 5M 60 T2 0 Bumlar Aakan: Zıya Gokalp Blv InkJap S No 19/4, Tel 133 II 4147. Td<x 42344 Fax. (4) 133 1 41/428 # Imir: H Zıya Blv 1352 S.2/3,1W 13 12 30, Ttlot 52359 Faı: (51) 19 53 60 1 • Ada«a: lnOnu Cad 119 S. No: 1 Kat I. Tel 19 37 52 (4 bat). TdcL 62155. Fax (71) 19 37 52 TAKVİM: 10 NİSAN 1989 Imsak: 4.56 Güneş: 6.26 Öğle: 13.10 İkindi: 16.50 Akşam: 19.44 Yatsı: 21.08 'Gösterdiğimiz Ugiyi dolarla 9 ölçmeyin müzakerelerinde Türk hukumetinin hep "belli bir rakam belirtenmesi" yolunda tavır aldığını kaydeden Dı. Moss, "Hiçbir Amerikan muzakere ekibi böyle bir laahhutte bulunamaz. Çunku Kongre, ABD'deki biitçe dunımuna ve diinya çapındaki yardım politikalanna göre rakamı belirleme yelkisine sahiplir" dedi. Şiire dönüşen resim tyem'in resimlerindeki köylü kadın başları, doğup büyüdüğü çevrenin, annesinin etkisiyle oluşmuş. Resmin ülkenin toprağında yeşermesi gerektiğini belirten Iyem, "Resmi bilmeceye dönüştürenler var. Batı'yı taklit ederek hiçbir şey yapılamaz" diyor. ALPAY KABACALI Atölyesinde ararken galeride buldum. 27 martta sessiz sedasız yeni bir sergi açmış lş Bankası Galerisi'nde. Yanlış hesaplamadıysam elli beşincı sergisi. Serginin tanıtmalığında, şiire dönuşmüş Nuri İyem resmi... Turgay Gönenç şiirinde, "Nuri İyem emegin tarihini yazarcasına çıkıyor yola" diyor. "Nuri İyem yaşamın çizgisiyle belirliyor yuzİeri / Ve bu suret degil de karşımızdaki / Emegin dokusuyla / Bfr insanın tarihi. / ... / O kadınlar ki bir sevda bir ana jumuşakhgıada yuzleri." Evet, Nuri lyem'in resmini dü Nuri İyem, resimde toplumsal gerçekçilikten yana Bııtto geliyor ANKARA (AA) Pakistan tslam Cumhuriyeti Başbakanı Benazir Butto 'nun, Başbakan Turgut özal'ın konuğu olarak 2427 mayıs tarihleri arasında Türkiye'yi resmen ziyaret edeceğı açıklandı. Dışişleri Bakanlığı 'ndan dün yapılan açıklamaya göre iki ülke arasındaki ömek dostluğu ve sarsılmaz bağları daha da kuvvetlendirecek olan bu ziyaret sırasında, iki başbakan, ikili ilişkiler, bolgesel ve uluslararası sorunlar uzerinde görüş alışverişinde bulunacaklar. PORTRE NURİ İYEM Unutulmaz portreler 1915'te tstanbul'da doğdu. Vefa Lisesi'ndeki öğrenimini yarıda bırakarak 1933'te Güzel Sanatlar Akademisi'ne yazıldı. 1937'de akademiyi birincilikle bitirdi. Kısa bir sure Giresun'da resim öğretmenliğinde bulunduktan sonra 194044'te akademinin yuksek resim bölumünde öğrenim gördu. Bugüne kadar Istanbul, Ankara ve tzmır'de elli beş dolayında sergi düzenledi, duvar resimleri uyguladı. 1988'de görsel sanatlar dalında Sedat Simavi Vakfı Ödülü'ne değer göruldü. Bir ara soyut resim çaJışmaları da yapan Nuri İyem, daha çok portreleri, insanlı peyzajlan ile Anadolu insanını "yaşadıkları çevre içinde, bir bakıma geçmişten geleceğe uzanan yasam deneylerinin yoğurup biçimlendirdiği fiziksel ozellikleriyle yansıtan" ozgun bir ressam olarak tanındı. n, sokaklar hep onlarla dolu..." Nuri İyem, kendini bildi bileli resimle iç içe. Tamdığı ilk ressam da Mardin'deki Suryani ilkokul arkadaşı Mikael. Çok güzel resim yapıyor: Meryem Analar, ceylanlar... Nuri tyem de yapıyor, ama onunki kadar guzel bulmuyor kendi yaptıklarını. Dörduncü sınıfta okuldan aynlıyor bu ressam arkadaş. Çok eski bir dostu yitirmek gibi bir şey bu. Araştınp soruşturuyor; ailesinin parasal durumu iyi olmadığı için, bir dişçinin yanına çırak verildiğini öğreniyor... Resim çalışmalanna geçmeden, on dört yaşına kadarki fırtınalı yaşamından kısaca söz etmek gerekiyor. "Antavutluk daglanndan Mardin çöllerine" uzanan yaşam diliminden... Üç yaşındayken annesi ve ablasıyla birlikte, Cizre'de bulunan babasının yanına giderler. Yedi yaşında, ablasını yitirdikten sonra annesiyle Diyarbakır'a geçerler. SıvasSamsun yoluyla tstanbul. tlkokula başlar. Ertesi yıl, dedesinden kalan miras dolayısıyla, annesi ve teyzesiyle lşkodra'ya (Arnavutluk) doğru yola çıkarlar. Orada önce mahalle mektebine, sonra bir ttalyan ilkokuluna yazılır. Dokuz yaşında tstanbul'a gelir. Yeniden ilkokul. Ve babası onlan Mardin'e aldırır. 1929'da annesiyle Istanbul'a döner, Gelenbevi Ortaokulu'nu bitirir. 1932'de önce Pertevniyal Lisesi'ne, sonra Vefa Lisesi'ne gider. Derslerine çalışacağı yerde sürekli resim yapar. 1933'te bütün çizdiklerini daha önceden "keşfettigi" akademiye, Nazmi Ziya'ya göturür. Hoca, resimleri inceledıkten sonra görüşünü açıklar: "Sen pekâlâ ressam olabüirsin." Akademi yılları... Nazmi Ziya, Hikmet Onat, Çallı hocalar... Ve Ahmet Hamdi Tanpınar. Tanpınar, estetık, sanat tarihi ve mitoloji okutur. Bir süre de Fransa'dan yeni gelen Leopold Levy'den öğrenim gördükten sonra, 1937'de akademiyi birincilikle bitirerek diplomasım alır. Sonra askerlik ve birkaç ay da Giresun'da resim öğretmenliği... 1940'ta akademinin yuksek resim bölümu açılınca, yeniden öğrencilik. Dört yıl daha... Nalbant adlı tablosuyla yanşmayı kazanır ve yine birincilikle bitirir. Yıl: 1944. ZAFER ARAPKİRLİ ABD'nin, savunma ve guvenlik konulannda onde gelen danışmanlık kuruluşlarından Wilson Center'ın, bilim adamlanndan Dr. Kenneth Moss, Turkiye'nin ulkesi için onde gelen muttefiklerden biri olduğunu, ancak "yardım" konusunun Turkiye'de yalrazca dolarla ölçulmesinin hatalı bir yaklaşım sayılması gerek1 tiğini söyledi. Dr. Moss, Türkiye nin "Avrupah bir mültefik 1 olarak" görulduğünu ve Avrupa nın "güvenlik birligT'nde olduğu gibi "ekonomik birligi" içinde de yer almasının doğal olduğunu kaydetti. Kolesterol ve kanser LONDRA (AA) Kolesterolü azaltılmış yağlarm herkes için iyi olmadığı ve Iskoçyada 12 yıldır sürdürülen bir araştırmanın, bazı kişiler için kanda bulunan düşuk kolesterol oranınm da kanser riskini arttırabileceğini gösterdiği bildirildi. İskoçyalı araştırmacılar, Britsh Medical Journal adlı haftalık tıp dergisinde yayımlanan araştırmalarında, kendilerinin de yuksek kolesterol oranınm kalp krizi riskini arttırdığmı belirlediklerini, ancak araştırmalarında kanda bulunan düşiik kolesterol oranınm da bazen yuksek kanser riski doğurduğunu tespit ettiklerini belirttiler. "Ülkenize gösterilen ilginin 61çıisünu dolar miktanyla gormemek gerek" diyen ABD'lı uzman, önumuzdeki yıllarda "açık konuşmak gerekirse para olarak çok fazla bir yardım beklenmemesi" gerektiğini de vurgulayarak, "Paradan başka şekillerde, orneğin (eknoloji, orAnkara ve tstanbul'da temas lak yatınmlar >e licari ilişkiler larda bulunmak ve "ABD Kong yoluyla da yardım düsunulmeli" resi'nin Avrupa Yaklaşımı" ko diye konuştu. nulu bir konferans vermek uzere Dr. Kenneth Moss, Turkiye'nin Türkiye'ye gelen Dr. Kenneth ulkesinde nasıl bir gozle gorulduMoss ile DoğuBatı ilişkileri, ğu yolundaki bir sorumuza da Bush yonetiminin dış politikası "Avrupalı bir güç, labii en başta ve Turkiye ile ilişkiler konulann bir mültefik" olarak yanıtını veda söyleştik. rırken, Avrupa'nın "güvenlik George Bush yonetiminin, biriigi" içinde yer alan bir TurkDoğuBatı ilişkileri ve silahsızlan iye'nin "ekonomik birliği" içinma konulannda eskı yönetimden de de yerinin olduğuna inanıyor. farklı bir politikası olup olmayaca£ı yolundaki sorumuzu, "Önemli bir fark olacagını sanmıyorum" diye yanıtlayan Dr. Kenneth Moss çok ufak değişiklikler olabileceğini, "Reagan doktrini" diye anılan vaklaşımın bıraz daha "gevşek" izlenebıleceğini kaydetti. ABD'nin, dış ticarı ilişkilerinde de köklu bir değişiklik beklenmediğini belirten Moss, "yönetimin, ticaret ve ekonomiyi, özellikle Dogu Bloku ile ilişkilerde önemli bir etkileme aracı olarak kullanma konusunda köklu kuşkuları bulundugunu" söyledi. Dr. Kenneth Moss, son yıllarda, Avrupa'nın ABD ile ilişkilerinde artık "dengeli bir güç" haline geldiği ve ekonomik olarak bazı alanlarda daha da guçlu bulunduğu göruşunde. Bu yuzden "Amerikan perspeklifinde Avnıpalılann daha fazla >ük omuzlayabilecek olduğuna inanılıyor" diye konuşan Moss, "Avrupa ile ilgjmjz arük yalnızca güvenlik sorunlan açısından degil, ekonomik bir bakış açısını da kapsayan daha karmaşık bir ilişkidir" diye konuştu. Amerikalı güvenlik uzmanı, NATO içinde son dönemin en çok tartışılan konusu olan nukleer modernizasyonun da oldukça "ihtiyatlT bir şekilde ele alınmasından yana. Dr. Moss bu konuda şunlan soyluyor: "Bence ABD yönetimi, Federal Almanya'nın, Lance modernizasyonu konusunda, başka bazı alanlarda tavizler almadan kabulde bulunmasını beklememeli. Eger onlan kuru bir evet ya da hayır demek zorunda bırakırsak, ilişkiler zedelenebilir. 1990'da bir sosyal demokrat hukumet gonırsek NATO modernizasyonu unutabilir. Çiinkü sosyal demokratlann hâkim güç olduğu hiçbir ülkede bunun kabul gorecegini sanmıyorum. Yaptlması gereken şey, kesin karan, daha iyi bir zamana ertelemek \e bunun Almanya'da bir iç sorun olmasını engellemek." Turkiye ile ulkesi arasındaki ilişkilere ve Türkiye'den gelen '•yardım miktarlanndan gereken payı alamadığı" yolundaki şikâyetlere de değinen Dr. Kenneth Moss, "Size haksızlık edildiğini hiç sanmıyorum. NATO uyeleri arasında ABD'nin en yuksek duzeyde vartJımını alan ülkesiniz" yanjtını veriyor. Son Savunma ve Ekonomik tşbirliği Anlaşması Nun İyem kendını bildi bilelı resımle iç içe şünunce, gozümuzün önune köylü kadın başları geliyor. Bıkıp usanmadan işlediği konu bu. Nedenini sordum anlattı: "Annem, bana hamile... Babam Van'a gitmiş, memur. Van'da Ermeni ayaklanması patlak verince, oradan aynlmış. Ben dogduğam sırada adı kayıplar listesinde... Sonra Diyarbakır'da çıkd karşımıza. Tifüse yakalandığı için bir köyde kalmış. Annemin söylediğine göre, iki üç >aşlannda>mışım. flkokulu bitirene kadar Mardin'de, Cizre'de yaşadım. Oranın insanlannı çok yakından tanıdım, iç içeydik onlarla. O insanlar bende çok derin izler bırakmışlar... Psikolojik bir neden daha var: Ben, yedinci çocuk olarak dünyaya geldim. Annem degil, on, on beş yas büyük ablam bakıyordu bana. Heran yanımdaydı, anneiik ediyordu. tlk çocuğunda oldü. Bu olay, anlatamayacagım bir acıya yol açtı bende. Annem yaşıyordu, ama annemi yitirmiştim. Çok güzel, temiz yüzlü bir insandı. Hep onu aranm. Zaman zaman onnn yüzünü, gözünü bulunım bu portrelerde... Aynca, çeşitli nedenlerle çok köy dolaştım. Zaten annem babam da köy kökenli. Şimdi ise 1972'den bu yana, her yıl Şile'deyim. Hele şu son birkaç yıldır altı ay kalıyonım. Sonra isterseniz tstanbul'da oturun, apartmanlann alt katla Osmanlı haraç mezat EDtP EMİL ÖYMEN LONDRA Ünlü Sotheby's Müzayede Salonu, bugün yine fslamOsmanh Kuranları, halıları, ıbrik, seccade, tuğra, Iznik işi çanak, Kütahya işi kupa, bardak, tombak, minyatür, el yazması, buhurdanlık, kavukluk ve hatta limon sıkacağı almak için ellerinde çek defteri ve kalemleriyle oturanlarla dolup taşacak. Kimi kesinlikle Türk görünümlü, kimi Ortadoğulu, kimi Akdeniz çehreli birbirinden şık bay ve bayanlar, heyecanlarım belli etmemeye çalışarak, kalıp gibi, kendilerine aynlan iskemlelere ilişecekler. Ellerinde Sotheby's salonunda müzayedeye katümalanna hak tanıyan üzeri numaraJı levhalarla. Bir kas kaldırmamn, bir kalem oynatmanın, bir baş sallamamn, muzayedeyi yöneten deneyimli görevlinin gozünden kaçmayacağını bilerek. Katılmayanlar, ya da bir kaş kaldırmanın, bir baş sallamanın, kendilerine mılyonlara mal olmasından korkanlar (ki öyle bir şey olmaz ashnda) salonun kenarlarında duvar diplerine sinecekler. Onların da arasında gayet şık ve rafine bay ve bayanlar olacak. Bir kısmı ıse telefon başında surekli "meçhul" müşterilerle. Artık alım satımlarm ille de yerinde olması şart değil. Telefonun telleri, rakamlara dönüşüp çek defterlerine geçiyor, banka hesaplarından çekiliveriyor. Müzayedenin her zaman bir sanat kitabı kadar kaliteh' (ve o denli pahalı) kataloğunu yayına hazırlayan görevliler de alıcılara bir bir kaldınp gösterilen "parça"ların yanında duracaklar. Kalabalık, ufak salona sığmazsa, yan salonlar da var. Öyle durumlarda metrekareye kaç milyoner ve sanat erbabı düştüğünün henuz istatistiği yapılmamış. Satın alan, işi biten, başkalarırun dikkatini çekmemeye çalışarak yüzünde maske gibi bir Tarihi parçalar Londra'daki Sotheby's'de müzayedeye çıkıyor Körfez'de hava kirliliği tZMlT (Cumhuriyet) Kocaeli'ne bağlı Kör/ez ilçesinde son günlerde ağaçların yapraklannı döktüğü, insanlarm gözlerinde yaşarma, boğazlannda yanma hissedilmeye başlandığı bildirildi. Körfez Belediye Başkanı Huseyin A vni Şirin, olayın Yanmca Gübre Fabrikası'ndan kaynaklanan hava kirliliğine bağlı olabileceğini belirterek "Gübre fabrikası 10 yıl önce fosforik asit üretimini durdurmuştu. İki ay önce tekrar başlattı. Havaya buradan fosforik asit kaçtığını zannediyorum" dedi. Ağırlıklı olarak minyatür ve elyazmalarından oluşan Osmanlı eserleri arasında kupalar, tombaklar, buhurdanlıklar, kavukluklar ve limon sıkacakları da bulunuyor. ifade ile salondan çıkmaya çabalıyor. Bazan yüzlerde "birkaç mUyon" ifadesi okunmuyor değil. Birkaç milyonu yüze aksettinnemek zor. Müzayededen sonra da salon yine kendi halinde. Duvarlarda fırmaya ait tablolarla, kırmızj kadife iskemleleriyle ve birbirinden güzel ve alımlı bay ve bayan görevlileri ile. tngiliz sınıf sisteminde, ortaüst tabakarun en rağbet ettiği işlerden biri müzayedecilik. Hem güzel insanlarla bir arada olma fırsatı hem sanat eserleriyle uğraşmak, bir Renoir kadar bir Safevf Kuranı'nı elinde tutmak, hiç olmazsa yakınında olmak, bunlara baha biçmek, güzel sanatlardan para kazanmak kısacası, ortaust tabaka için gayet cazip. Bir kaç yüzyıla dayanan müzayedecilik, Ingiltere'de henüz "ticarimenknl" satımı gibi algılanmıyor. Hâlâ geçen yuzyıldan kalma alışkanlıklar, "sözüm senettir" şeklinde el sıkışlar geleneğe dayalı sürrnekte. Bu yuzden ofislerde kompütürler varsa da mekanizma, yine centilmenler ve leydiler düzeyinde sürüyor. Ortaüst tabaka da eğitim, yaşantı, gelir ve bakış açısı nedeniyle "güzel" olmak zorunda. Dolayısı ile gerek Sotheby's gerek Christie gibi asırlık fırrnalann içine adım atıldığında sadece güzel sanatlar yok, güzel insanlar da var. tşte bunlara, bir ölçüde alıcıları da eklemek gerek. Bugun sabah saat 11 'de IslanıOsmanlı minyatürleri ve el yazmaları satılmaya başlanacak. Çarşamba gunu sabah ve dğleden sonra iki ayrı seansta da "kâgıt" dışında kalan her şey: Tombakdan buhurdanlığa, limon sıkacağından kavukluğa kadar. Ve bu, Londra'daki ne en önemli satış sayılacak ne de en son. Müzayede, hisse senedi borsası gibi. Hiçbir eserin tek bir kişinin elinde surekli kalması şart değil. Değeri arttıkça piyasaya yeniden süriilecek çünkü. Yeniler Grubu 1941 'de dokuz arkadaşıyla birlikte kurduklan "Yeniler Grubu", geniş yankılar uyandıran " I i m a n Sergisi "ni açar. Bu yeni topluluk, sanat ve kültur çevrelerinin bir kesimince desteklenir. 1933'te oluşturulan " D Grubn"na bağlı Batıcı ressamlar ile onlann yandaşlan ise "Yeniler"i küçümser. Böylece gunıimuze değin sürecek "cepheleşme" başlamış, birbirine karşıt iki resim anlayışı belirgin biçimde ortaya çıkmış olur. 1946'da bağımsız çalışma, geçimini resimle sağlama savaşımına girişir Nuri îyem. Tek resim galerisi bile bulunmayan İstanbul'da ressamlık yaparak yaşamak, üstelik "kendi sevdiğim resmi yapacağım, bu resmin izleyecisini hazıriayacagım, onlaria kuracağım diyalogla yolumu belirleyecegım" diyerek yola çıkmak, hiç de kolay değildir. Ama o, zor olanı başarır. Kahvehaneler sahura kadar açık ANKARA (AA) Kahvehanelerin sahura kadar açık kalacağı bildirildi. Turkiye Kahveciler Federasyonu ve Ankara Kahveciler Derneği Başkanı AU Paşa Aksu, yaptığı yazılı açıklamada, Ankara'da kahvehanelerin sahura kadar açık kalması için gereken iznin valilikten alındığını kaydetti. Kan torbaları Toplumsal gerçekçi Yolunu da belırlemiştir artık: Toplumsal gerçekçilik. "Ama bn kuru, ögüt veren, şu iyidir bu kötüdür tavnyla giden bir resim degildi" diyor. "Duyariığı olan, fantezisi, kıvraklıgı olan, yaşamdan kaynaklanan bir neşeyi, kederi de birlikte getiren bir resimdi. Beğenilmesinin nedeni de sanınm bunlar oldu. Bu yolda ilerleyebilmek için çok çalışmak, yılda 6070 resim hazırlamak gerekir." Adalet Cimcoz'un 1950'lerde açtığı Maya Galerisi'nin (tek galeri!) tutunması için harcanan çabaların boşa gittiğini anlatıyor Nuri İyem; resmin uzun bir süre yaşamda yerini alamadığım söyIüyor. Ve ekliyor: "Limonlukta sanat olmaz! Resmin, bu ülkenin topragmda yeşermesi gerek. Oysa resmi bilmeceye dönüştürenler var. Sakat olan şu: Batı'yı taklit ederek onlara benzemeye çahşarak, yıllarca onlann ardından koşarak hiçbir şey yapamazsınjz. Baü'ya sergi götürdügünüzde, orada gerçekten bir Türk resmi var mı diye bakıyoriar. Yoksa, dönüp gidiyorlar." ANKARA (ANKA) Başta Akdeniz anemisi olarak bilinen, Turkiye'nin güney illerinde sıkça görülen kan hastalığı olmak üzere, bazı kan hastalıklarında koruyucu işlevlere sahip olduğu öne surülen "cutter kan torbalan" Turkiye'de de kullanım alanına giriyor. Turkiye'deki bir flrma tarafından tanıtımma başlanan cutter kan torbaları için, bugün Ankara Hilton Oteli'nde bir toplantı düzenlenecek Türk minyatürleri Bugün ve çarşamba günü Londra'daki' Sothebys" salonlannda yapılacak açıkarttırmalarda Türk minyatürleri de satışa çıkarılacak. 16. yüzyılda yaratılmış "Hünername"nın ıkıncı cıldinde yer alan Huseyin Tahırzade ımzalı bir minyatür de açıkarttırmadakı parçalar arasında. Mınyatürde, bir toren sırasında Ibrahim Paşa Sarayı'nın önünden geçen padışah görülüyor Mınyatürün açılış fîyatı 3 5 milyon lira civarında. kurtamtun BODRLM (ANKA) Akdeniz Araştırmaları Merkezi Çalışma Grubu'nun duzenlediği, "1992 Avnıpası'nın Akdeniz Ülkelerioe Etkileri" konulu sempozyum sonrasında, Akdeniz'deki ekolojik yaşamın sürdürülebilmesi için tum bölge ülkelerini su, hava ve çevre kirlenmesine karşı işbirliğine davet eden uluslararası bir çağrı yayımlandı. 13 ulkeden bilim adamlarının katıldığı ve önceki akşam sona eren sempozyumda, oybirliğiyle kabul edilen "Bizim Denizimiz" başlıklı çağrı metninde, Akdeniz insanının ortak bir kültur ve kişilik yapısına sahip olduğu vurgulanarak şöyle denildi: "Akdeniz sadece bir iç deniz değildir. Akdeniz kendi içinde öyle bir dünyadır ki buna bir su cumburiyeti diyebüiriz. Ama bugün bu deniz, yavaş yavaş. ölüme gidiyor. Denizin tüm biyolojik canlılıgını yok edecek bu gidişe izin veremeyiz. Akdeniz bizi yardıma çagınyor. Bu sese kulak vermek her Akdenizlinin görevi olmalı." Akdeniz Araştırmaları Merkezi Çalışma Grubu'nun bir sonraki toplantısı, Malta'nın başkenti Valetta'da 24 Kasım 1989 tarihlerinde düzenlenecek. Abdülmecit Efendi'nin "Sultan Mahmut ve Çocuk" adlı tablosu açık arttırma ile satıldı Çekoslovakya 'da güzellik yurışması PRAG (AA) Çekoslovakya'da 22 yıllık aradan sonra ilk kez düzenlenen güzellik yarışmasında, Ivana Christova (18) güzellik kraliçesi seçildi. Prag'a 340 km. uzaklıktaki Ostrava kentinde, önceki gece 7 bin kişilik bir izleyici topluluğunun izlediği yanşmanın tüm ülkeye televizyondan yayımlandığı kaydedildi. Ödül olarak 3 haftalık bir Japonya gezisi kazanan Christova, bir F. Almanya dergisiyle de bir yıllık kontrat imzaladı. Halife ressaınuı tablosuna 65 milyon r ağdaş Türk Resim ve Heykel üzayedesi"nde 9'u heykel 231 yapıttan lS7'si toplam 567 milyona satıldı. Abdülmecit Efendi'nin tablosu adının açıklanmasını istemeyen bir kişi tarafından alındı. tstanbul Haber Servisi Son Osmanlı halifesi Abdülmecit Efendi'nin, "Sultan Mahmut ve Çocuk" adlı 114x 164 cm. boyutlarındaki yağlı boya tablosu dun 50 milyon liradan başlayan artırma sonunda 65 milyon liraya satıldı. Hilton Oteli'nde yapılan açık artırmaya telefonla katılan alıcı, adının açıklanmasını istemedi. Antik A.ŞÎnin 121. müzayedesi olan "Çağdaş Türk Resim ve Heykel Miızayedesi"nde 9'u heykel toplam 231 yapıt açık artırmaya çıkarıldı. Bunlardan 44 tanesi satılmazken, 187 yapıta toplam 567 milyon 795 TL. ödendi. Muzayede rekoru ise 65 milyon lira iîe Haiife Abdulmecit'in tablosunun oldu. Çağdaş Turk sanatçılarına ait yapıtların yer aldığı ikinci muzayede olan dünkü muzayedede ilgi yine de "Eskilerden bir kesil" başlığı altında satışa sunulan eski TUrk ressamiarının tablolarına idi. Bu bolumde artırmaya çıkarılan Hale Asafa ait 5 7 x 6 2 cm. boyutlarındaki tabloya 26 milyon lira ödenırken, Hikmet Onat'ın bir tablosuna 21 milyon, Naci Kavlukoğlu'nun Istanbul konulu yağlıboya tablosuna ıse 15 milyon lira odendi. Yine bu bölümde artırmaya çıkanlan "Kaymakam Halil" imzalı tablo için 12 milyon lira ödenirken, tbrahim Çallı'nın bir tablosunun fiyatı 11 milyon 500 bin Iirayı buldu. zılan alıcı bulmayan sanatçılar arasında Avni Arbaş, Bedri Baykam, Orhan Peker, Mustafa Ata, Komet, Nurullah Berk, Eşref t r e n ve Eren Eyupoglu gibi ad lar bulunuyordu. Ama müzayede sonrası görüşlerini aidığımız Yahşi Baraz, "Bir açık artırmada bazı ressamlann bazı tablolannın satılmaması ya da iyi fiyatlarla alı cı bulmaması onlann degerini düşurmez, çünku satışlar o anda orada bulunanlaruı begenilerine göre olmaktadır" derken Turkiye'de çağdaş sanatçılann yapıtlannın müzayede yoluyla satılmasını ise şöyle değerlendirdi: "Bu sevindirici bir şeydir. Çünkü çağdaş Türk resminin gelişmesi ıcin saglıklı bir şeydir. Devamını diliyonım." "Bir galerici olarak tablolann müzayede ortamında flyatlandınlmasını nasıl karşılıyorsunuz?" sorusuna ise Baraz şu yanıtı verdi. "Bazı arkadaşlar rahatsızlıklarını belirtiyorlar, ama bence bu tur açık artırmalar galericileri destekleyen bir olaydır. Aynı paralelde giderse saglıklı bir fiyatlandırma çıkacaktır. Çünkü bir lablonun gerçek degerini kamuoyu tayin eder. Ayrıca burada satışa sunulan tablolann yuzde 80'i alıcı bulurken galerilerde sergilenen eserlerin ancak yüzde 25'ini satabüirsiniz. Sonra tablolann sürekli el değjştirmesinde de yarar vardır. Tek elde kalan bir tablo gerçek degerini bulmaz. 78'ini değistirdiklen sonra gerçek degerine ulaşır." Çağdaş Turk sanatçılarına ait yapıtların bulunduğu ilk muzayedede 45 milyon 500 bin liralık rekor fiyatla bir naturmortu satılan Mahmut Cüda, dunku müzayede de "prim" yapan sanatçılardandı. Cuda'nın 71x18 boyutlarındaki "Nü"sü 18 milyon liraya satılırken 5 4 x 4 4 cm. boyutlarındaki natürmortuna 16 milyon lira odendi. Muzayedede tablolarından ba Abdülmecit Efendi'nin Sultan Mahmut ve Çocuk' adlı tablosu
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle