15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
26 MART 1989 KÜLTÜRYAŞAM CUMHURÎYET/5 SHMM...ÇKA/ YAYINUMA» Strusbourg'da ödül alanfılmler nisanda Istanbul Festivali'nde Sımr tanunayan siııema HAYVANLAR isıniL (;LU;E< EVEE7: B4MLIM ^ NB GiBi giZJM krÖŞEPfe YABAfJCI BiR CizeRiN 9ANPINI / HEMDC İĞJ?feN4r \ ^ DÜÎ>ÜNÜK*UMÇtt. ^ k K Sv Strasbourg Film Şenliği'nde büyük ödülü alan Tevfik Başer'in "Yanlış Cennete Elveda" ve ikincilik ödülüne değer görülen Polonyalı yönetmen Krzysztof Kieslowski'nin "Aşk Üzerine Kısa Bir Film" adlı yapıtlan önümüzdeki günlerde Istanbul Uluslararası Film Festivali'nde de görülebilecek. MEHMET BASUTÇU STRASBOURG Yere düşen bardak, raavi ve gri tonlann soluk, çiğ parlaklığı içinde parçalanıveriyor... Bir tıraş makinesinden çıkanlıp lavabonun kcnanna konulan jiletin soğuk karanhğı, genel görüntünün ana rengi olan beyazın donukluğunu tırmalayarak kirletiyor... Genç bir kadın, bileğini musluktan akan suyun altında ıslattıktan sonra yavaşça, sessizce eğilerek yerden bir cam parçası alıyor. Bu kadının adı Elif. Almanya'da, bir tutukevinin serin koğuşunda yapayalnız... Kendisini bekleyen özgürlükten kuşkulu, değişik endişelerin pençesinde kıvraruyor. lyiden iyiye kararnsar... Çiçeği burnunda bir delikanlı, iki parmağı arasına aldığı jileti, suyla dolu bir leğenin içine salıverdiği elinin bileğine doğru götürüyor... Bu gencin adı Tomek. Polonya'da, büyük bir kentte yaşamakta... Yüksek ve büyük bir binanın sayısız pencerelerinden birinin ardındaki banyosunda yapayalnız. Içi ezik, yüreği acılı ve yenik... Her ikisi de büeklerindeki atardamarı kesiyor. Ancak kamera yavaş yavaş yukanlara çıkmış bile. Karun ozgürlüğüne kavuştuğu arun rahatlatıcı acısını her iki kahramanın yüzlerinden koparıp alıyor. Elirin de, Tomek'in de başları yana düşüyor ağır ağır... Usta yönetmen Kryzystof Kieslowski ("Aşk Üzerine Kısa Bir SSs KİM KİME DUM DUMA Kf;///r /<K V^ H OLM4Z M< ^ ^ Zuhal (Ncar'ın inandtnct y a n i M Tevfik Başer'in "Yanlış Cennete Elveda" adlı filmınde Elifi Zuhal Olcay canlandınyor. Sanatmın olgunluğundaki Olcay, inandıncı yorumunun etki gücüyie filmin başansına büyük ölçüde katkıda bulunuyor. Film") ile genç Turk meslektaşı Tevfik Başer (" Yanhş Cennete Elveda") bu intihar sahnelerini görüntülerken aynı bakış açısınr yeğlemiş, aynı yumuşak ama acımasız yaklaşımda birleşmişler. EhTin de, Tomek'in de yaşamdan kopmak istemelerinin nedeni özde aynı. Korku ve kaygıları birbirine benziyor: Sevgiden, gerçek ve katıksız sevgiden uzak düşmek, katı kuralları olan bir toplumsal yapının içinde ezilip öğütülerek benliklerini, sevme yetilerini belki de yaşamlarım yitirrnek... Dünyaya küserek körlenip gitmek... Elif, kocasını öldürdüğü için altı yıla mahkurn olmuştur. Batı A1manya'da, dilini anlamadığı insanlann içinde tutukludur. Ancak, yavaş yavaş yeni bir dünyaya gözlerini açacak, demir parmaklıklar gerisinde kendisini, kişiliğini bulacak ve gerçek bir özgürlüğün tadını burada tadacak, yepyeni bir dayanışma anlayışım ve insan sevgisinin sıcaklığını burada bulacaktır. Elifi umutsuzJuğa düşuren olay, bu yapay ve yanlış "cennef'ten çıkarak "özgürlügüne" kavuşacağı günün gelip çatmasıdır. Ülkesine geri gönderilerek yeniden ceza yemek, ya da kan davasının acımasız kurallarına yenik düsmek, yeniden "cehennenT'e girmek demektir onun için. Bu nedenle yaşamına son vermeyi diler. Tomek, gündüzleri postanede çalışan, geceleri ise sınavlanna hazırlanan 19 yaşında öksüz bir gençtir. Odasuıı ona bırakan arkadaşının dürbünüyle camdan gözetlediği Magda'ya âşıktır. Güzel ve çekici bir kadındır Magda. Birden çok sevgilisi vardır ve perdelerini kapatmayı bilmez... Tomek delicesine tutkundur kadına. Onu bir an için de olsa yakından görebilmek için değişik oyunlar bulur. Olmayan bir havaleyi alması için postaneyeçağırır... Sabahları, mahallenin sut dağıtım işini yüklenirken amacı, bir kapı arasından, birkaç saniye için de olsa Magda'yı yakından görebilmektir. Duru ve çılgın bir ilk sevginin dışavurumudur bu davranışlar. Sonunda Magda'yla iletişim kurabilir. Ancak genç kadın anlayamamıştır ona. Evine davet eder, yatağını açar Tomek'e ama, davranışları onur kırıcıdır, aşağılayıadır... Bu nedenle bileğini kesecektir Tomek... Kieslowski ve Başer alabildiğine yalın ve ekonomik bir sinema dili seçmişler. Anlatmak istediklerini sözlerden çok görüntülerin yoğunluğunda arayıp bulmuşlar. Yakın planlarla izîedikleri Elifin ve Tomek'in yüzlerinde gezinen derin anlamları yakalayarak vermeyi başarmışlar. Kieslovvski dönemeçsiz, akıa bir anlatımı yeğlerken, Başer sık sık gerilere dönmüş, gerçeklerin ya da düş dünyasının zenginliğine dalarak simgelerle yüklü güzel sekanslar yaratmış. Bu arada, sanatmın olgunluğuna erişmiş bir Zuhal Olcay ile genç Olaf Lubaszenko'nun, inandıncı yorumlarırun etki gücüyle, her iki filmin başansına büyük ölçüde katkıda bulu.ndukları da unutulmamalı. (japıfrriti, geniş bir araş/ırma ı/ar Bir fez PİKNİK PİYALE MADK4 OTOBUSTE MEKKES a'GBİRl'NE VEP 150. yıl kııtlamaları Amatör fotoğraf dernekleri, fotoğraf yarışmalan birincilerini bir araya getirecek bir sergi duzenlemeyi planhyorlar. Ayrıca îstanbul Fotoğraf Günleri kapsamında, kutlama yılı için Ozel bir bölüm de aynlacak. ADANA (CumhuriyeC Giiney tlleri Biiroso) Amatör fotoğraf dernekleri, fotoğrafın 150. yılını yoğun bir programla kutluyor. Dernekler, kutlama yüı nedeniyle iç etkinliklerine yenilerini eklerken, fotoğraf yarışmalan birincilerini bir araya getirecek bir de sergi hanrlıyorlar. İFSAK tarafından düzenlenen Îstanbul Fotoğraf Gunleri'nde kutlama yıh için özel bir bölüm aynlacak. AFSAD ise gelenekselleştirdiği fotoğraf sempozyumlannın üçüncüsünü 150. yıl nedeniyle mayıs ayında gerçekleştirecek. AFAD da ilki mart ayında başlayacak ve yıl bitimine dek sürecek fotoğraf panelleri düzenleyecek. Amatör fotoğraf derneklerinden AFAD, AFSAD, IFAD, ÎFSAK ve Fotogen'in kutlama yüı bitimine dek izleyecekleri program şöyle: AFAD: Her çarşamba günü Handan Tunç Baler'in düzenleyeceği "Fotognrf Teorisi" konulu tarüşmalı söyleşi. Türkiye Doğayı Koruma Demeğinin düzenlediği sempozyumda, bütün amatör fotoğrafçılara açık "Çevre" konulu sergi ve gösteri. Her iki ayda bir Çukurova Universitesi Büyük Anfı'de fotoğraf paneli (ilki mart ayında); her on beş günde bir dernek salonunda sergi. Devlet Tiyatrosu fuayesinde her üç ayda bir üyelerin karma sergileri. Salı ve cuma günleri tartışmalı saydam gösterisi. AFSAD: 2728 Mayıs 1989 tarihleri arasında Ankara'da düzenlenecek 3. Fotoğraf Sempozyumu. Fotoğrafın daha geniş bir çevreye ulaştırüması amacıyla Vakıflar Bankası Genel Müdürlüğü, Elektrik Mühendisleri ve Jeoloji Mühendisleri Odası'nda düzenlenen saydam gösterileri. "Bilim ve Sanat İnsanımız" konulu 7. Ulusal Fotoğraf Sergisi. Her on beş günde bir demek merkezinde düzenlenen saydam gösterileri ve her cumartesi gerçekleştirilen söyleşiler. tFAD: Her ay bir konuk fotoğrafçının vereceği eğitim semineri. Mersin ilçelerinin belgelenmesi. Her ay iki saydam gösterisi. Konulu aym fotoğrafı yanşması. Mersin Uçelerinde düzenlenecek sergiler. Bu yıl tFAD'ın düzenleyeceği Demekler Ulusal Fotoğraf Yanşması. tFSAK: îstanbul Fotoğraf Günleri kapsamında 150. yü nedeniyle "Bugünümüze Kadar Türk Fotografı" konulu özel bölüm. Dernek merkezinde her hafta bir saydam gösterisi. Her ay bir sergiFotogen: Fotoğraf yarışmalarında birinci olan çalışmaları bir araya getirecek ortak sergi. . Amatörfotoğrafderneklerihazırlanıyor HIZLI GAZETECİ SECDET ŞEN. VSTÜHDSKI SEN Mi ÖROÜN ? YOK.. Aralarında yönetmen Omar Amiralay (Fransa) ile Pierre Alain Meier'in (Isviçre) bulunduğu beş kişilik seçici kurul, EliPin öyküsünü Tomek'in kara sevdasından daha çok beğenerek, büyük ödülü Tevfik Başer'e verdi. Bu durumda, Strasbourg ilinin içinde bulunduğu "BasRhin" (Aşağı Ren) bölgesinin yerel idaresi olan Genel Konsey adına verilen ikinci ödülün de Tomek'in olması doğaldı... Evet, sevginin ve düzeyli yaratıcı sinemanın sınır tammazlığı Strasbourg'da bir kez daha somutlaşıyordu. "Aşk Üzerine Kısa Bir Film" (ya da diğer adıyla "Çevrendeki Insanlan Kendini Sevdiğin Gibi Seveceksin") ile "Yanhş Cennete Elveda" şenliğin en başarılı yapıtlanydı. tstanbullu sinemaseverler de hem Krzysztof Kieslowski'nin hem de Başer'in söz konusu filmlerini, gelecek ay Îstanbul Uluslararası Film Festivali'nde izleyebilecekier. Elif ile Tomek'in umutlarını ve acılarını, kuşkusuz gönülden paylaşacaklar. Gerçek sinemanın büyüsünde bu iki kahramanı eşJ leştirecekler. leştırecel /*)/' SoYAOı "> SEY.. YoK. l t\/ KÜÇÜKKEN 'v / V KACAM YAt. SÜRCKJLEI? ..0 sey.. 00 ÇIKARKEN BİLK 00 S ÇtZGİLİK KÂMİL MASARACI Resmimizde figüratif gelişme Bolmabahçe Sarayı Hareket Köşkü'nde yer alan "Türk Resminde Figüratif Gelişme" sergisi 1 nisana kadar açık. Resim ve Heykel Müzesi'nden ve özel koleksiyonlardan derlenen sergi, Osman Hamdi'den Mustafa Ata'ya kadar uzanan geniş bir kesiti kapsıyor. LALE FtLOĞLU Şu günlerde Dolmabahçe Sarayı Hareket Köşkü'ne gidenler, figürün Türk resminde geçirdiği evreleri adım adım izleyecekler. Tabii saat 16.00'dan önce Hareket Köşkü'nde olabilirlerse. Nedeni çok basit, köşk saat dörde bir kala karanlığa gömülüyor ve kapısına kilit vuruluyor. TBMM'ye bağlı köşk ve kasırlardan biri olan Hareket köşkü, sergi salonu ihtiyacını bir ölçüde karşılıyor olsa da, sahip olması gereken birçok unsurdan oldukça uzak. Özellikle mekân sergilerine sahne olan bu şirin bina, tam anlamıyla "devlet zihniyetiyle" işliyor. Binanın salı ve perşembe gunİeri kapaJı olması, açıldığı gunlerde de erken saatlerde kapanması, sergiye olan ilgiye bir ölçüde darbe vuruyor. Daha önce "Öncü Türk SanatT ve "Günümüz Sanalçılan Sergisi" gibi mekân sergilerinin yer aldıfı Hareket Köşkü'nde bu kez 1900'den günümüze uzanan Türk figüratif resminden bir seçme sunuluyor. Osman Hamdi'yle başlayıp Mustafa Ata'da biten sergiyi G«lişme" konulu sergide yer alan Türkiye Turizm Yatırım ve Dış Ti yapıtlar, MSÜ Resim ve Heykel Müzesi ve çesitli ozel koleksiyoncaret Bankası fınanse ediyor. lardan loplandı. Şahin Paksoy'un Teşvikiye Sanat Galerisı yönesöylediklerine göre Resim ve Heytıcısi, ressam Sahin Paksoy'un dukel Müzesi sergiye büyük destek zenlediği serginin ozelliklerinden verirken, özel koleksiyonlardan biri de, yapıtların hemen hepsinin yapıt çıkartmak hiç de kolay olilk kez sergileniyor olması. Köşmadı. "Kimi koleksiyoneıier, sakün alt katında Halil Pasa, Ömer hip olduklan resimlerin herkes taAdil, Hikmel Onat, Ruhi Arel, rafından göriilmesini istemiyor" Hoca Ali Rıza, Avni Lifıj, Osman diyen Şahin Paksoy, sözlerini şöyHamdi, İbrahim Çallı, Namık tsle sürdürüyor: "Geçmiş dönemlermail'in yapıtlanyla karşılaşan izde yaşamış olan ressamlann her Ieyiciler, üst katta günümüze dagün yeni resimleri çıkıyor ortaya. ha yakın ressamlann yapıtlarını Baa rcsimler de hiç sergilenmeden bulacaklar. Bu kattaki resimlerin satılıyor. Alıa, bazen hiç görülmebir bölümu Fikret Mualla, Ali Çemiş resimleri tercih ediyor. Böylebi, Bedri Rahmi, Zeki Faik tzer, lece kimsenin görme şansı olmaKomet, Mehmet Güleryüz, Burdığı resimler evlere giriyor ve bir han Uygur, Ömer Uluç, Alaettin daha hiç çıkmıyor. Bu lıir sergiAksoy ve Mustafa Ata'ya ait. ler, belki hiç görme şansımız ol"Türk Resminde Figüratif mayan resimleri günısığına çıkarUbilir." Hareket Köşkü'ndeki sergi 1900'den günümüze bir seçmeyi içeriyor AĞAÇ YAŞKEN EĞİLİR KEMAL GÖKHA\ GARFIELD JIM DAVJES f ÖFF.. CANIM SIK1L SlkflLiyOR ! ( C ÇDK SESSİZ C "BİR GÜN. Şahin Paksoy'a, Hareket Köşkü'nde düzenlenen serginin "figüratif soyut" tartışmasına yeni bir boyut getirip getirmediğıni soru' yoruz. Paksoy, bu serginin "soyut figüratif" tartışmasına taraf olmadığını ve figürcülerin savunuculuğunu yapmadığını söylüyor. O halde, figüratif resim sergisinin ardından "Türk Resminde Soyut Gelişme" adıyla bir sergi duzenlemeyi de düşünüyor mu? Şahin Paksoy'un yanıtı, "Finans kaynagı bulunduktan sonra neden yapılmasın" oluyor. Şahin Paksoy'un soyut resim üzerine bir yorumu da var: "Türk resim tarihinde soyut eğilimler sergisi yapsak. tarih açısından figıiratif resimden daha yakın bir dönemi içereceklir. Ama eskilerin de bugün ortada olmadığını göriiyoruz. Figüratif resim belirli bir evrimi >aşamıştır, yani tepeden inmemistir, dtşarıdan olduğu gibi alınmamışfck kez »araMnt^tİM Hareket Köşkü'nde 'Türk Resminde figüratif Gelişme" konulu sergideki yapıtlann bir özelliği tır. Ancak bu resmin devamı olan de, tümüne yakın bir bölümünün ük kez sergileniyor olması. Köşkün alt katındaki bölümde Hikmet Onat'ın bir yapıtı bir soyut resmin kabcı olacağı sovlenebilir." na da yer veriliyor. J?;V, 0. . < o ıZIH TARİHTE BUGÜÎV MCMTAZARIKA\ 26 Mart 19*S'TE 8U6ÜM, İH6İÜZ OEVISTADAMIDAVIO UJOYO S£O&<5£ 82y/t?W&) OIOÛ. /AJ6İÜZL£g'w 1915 ÇAUAKKALE SOZ6UNU N6D£ NlYLE y/PGAMAM HEMBY ASdUITV'lN Y£RlNE BAŞ8AMAM S£Ç/lMl\ŞTİri316). ETICİÜ BİR KONUŞMACI I/E SÖÇJÜ POLlTİKACMDl.SAĞLIK SlGOÜTASl, İŞSlZLİK ÜC&E77'6İBİ ÇOK ÖNEAALİ KuNULARl SOŞuN OIMAttAN ÇIKARPl. ANCAK, İÇ İ?L£RİNDEKİ BAŞARlLARI D/Ç İÜŞ*LlL£Rl>£ 7EJSS/ME ÇAU?/yoe/>U. YUNAMLILAR'I ANADOLU'YU /Şj GALE YÖNEL.TtoESİ,AfSDlNt>4AJ SALÛIR/I LARiN GERi Püs/aj/ervLMESi ı/e YENİUSÎ, \^ LLOYD GEOZGE'UN KDLTVĞUNU SARSACAK. y ASGjUirH GİBİ İfCriMGDAU OÜÇECSKTİR.. YANUS DIŞ POUT/KA..
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle