Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
26MART 1989 CUMHURİYET/15 Stockholm'den BrükseVden Telefonun telinde kimin kulağı var? YAVUZ BAYDAR Greta Leijon'in istifasına yol açan unlu Ebb« Carlsson Olayı'na ilişkin bir sorgulamada savcı Jan Danielsson tarafından ortaya atıldı. Sosyal demokrat yayıncı Ebbe Carlsson'un birkaç polisle birlikte bazı gizli dinleme aygıtlarını ulkeye sokarken yakalanması üzerine soruşturma başlatan savcı, Anayasa Komisyonu uveleriyle yapılan bir gizli oturumda, tsveç'te kullanımı yasak olan mikrofonların, Carlsson ve ekibi tarafından, "çok yiiksek düzeyde" bir yöneticinin dinlenmesi için kullanılmasının amaçlandığını açıklayarak bombayı patlattı. Palme cinayeli soruşturmasının ilk aşamalarından itibaren tsveç'te telefonlann ve evlerin dinlendiği iddialan birbirini kovalamaya başlamıştı. Cinayetten sonra, mahkeme kararına gerek duyulmadan pek çok kişinin telefonlanmn dinlendiği, kullanımı yasak olan mikrofonların sakıncalıların evlerine yerleştirildiği iddialan da buna eklenince, gözler, o dönemde sonışturmayı yürütmüş olan Stockholm eski Emniyet Müdürü Hans Holmer'e çevrildi. Ebbe Carlsson Olayı ile doğrudan bağlantısı olduğu yolunda çok güçlu kuşkular bulunan Holmer, Anayasa Komisyonu'nda sorgulanması sırasında, suçlamaları kabullenerek bütün bu dinlemeler için, İsveç yasalarında yer alan bir "tmdat" paragrafım gerekçe gösterince, sorumlunun bulunduğu samlarak rahatlandı. Ancak Savcı Danielsson'un Anayasa Komisyonu'na verdiği. "çok yiiksek yönetici"nin adını da içeren bilgiler, ortalığı bir kez daha karıştırdı. Olay sadece Palme cinayeli ile sınırlı değildi, daha başka bir şeyler dönüyordu. Ama neydi dönen? Yöneticinin ismi Anayasa Komisyonu'nda gizliliğini korurken, basında, bu kişinin, Türkiye'yi geçenlerde Bir İskandinav Heyeti'nin başkanı sıfatıyla ziyaret etmiş olan sosyal demokrat parlamenter Hans Göran Franck olduğu iddia edıldi. Partinin sol kanadını temsil eden Franck, Güney Afrika, Şili ve Türkiye'deki siyasi gelişmelere angaje olmuş biriydi ve "Kürt dostu" olarak tanınıyordu. Iddialann ortaya atılmasının ertesi gunu Franck, bürosuna geldiğinde, ortalığı karmakarışık buldu. Gece birileri gelmiş, bazı şeyleri karıştırmış ve hiçbir şey almadan gitmişti. Franck, soruşturma başlatan polislere "yerleştirilmiş mikrofonlann sökülmesi için gelinmiş olabilecegi" olasıhğının da hesaba alınmasını söylüyordu. Tahminler birbirini izlerken Anayasa Komisyonu'na verilen isim, sonunda ortaya çıktı. Ebbe Carlsson ve ar,kadaşlan, gizli mikrofonlan Dışişleri Müsteşarı Pierre Schori'yi gizlice dinlemek üzere ülkeye sokmaya çalışmışlardı! Gerekçesi, Schori'nin çeşitli kurtuluş hareketleriyle 1970'lerden beri sürdürdüğü sıkı ilişkiler ve bir komünist kadınla yaşadığı aşk macerasıydı. Olof Palme'nin en çok tuttuğu diplomatlardan biri olan \e özellikle Orta Amerika'da barış için çabalanyla uluslararası duztemde isim yapan Schori, iddialan, "aptallık" olarak nitelerken, gizli servisten emekli bir görevli, Schori'nin Sosyal Demokrat Partisi Dışilişkileri Sekreteri olduğu 197981 yıllan arasında da sıkı biçimde dinlendiğini açıkladı. tddialar uzun bir süre kamuoyunu meşgul edecek gibi gorünüyor. Şu aşamada yumağa düğüm ustune duğüm atılıyor. Her şey, iktidar partisi Sosyal Demokratları ile İsveç Gizli Servisi (SAPO) arasında kıran kırana bir savaşın sürdüğünü gösteriyor. İsveç "telefon dinleme" iddiaları ile çalkalanıyor. Savalar, gizli servis mensupları, sosyal demokrat parlamenterler, komünist partisi yöneticileri, üst düzey bürokratlar ve bazı bakanlar iyice karışan "telefonun tellerine" dolanmış vaziyetteler. STOCKHOLM Isveç başkentinde paranoya hayaleti dolaşıyor birkaç haftadır. Filanca yöneticinin şu tarihten şu tarihe kadar telefonunun dinlenmiş olduğu, odasında baz» gizli mikrofoııların varlığına falancanın uzun süredir inandığı yolunda iddialar, açıklamalar, doğrulamalar, yalanlamalar, polemiklerin ardı arkası kesilmiyor ve kesileceğe de pek benzemiyor. Yerin kulagı var korkusu kamuoyunu allak bullak etmiş durumda. İsveç polisinin ve bazı "belirsiz güçlerin" adının kanştığı gizli dinleme iddialan, Palme cinayeti sorusturması ile bağlantılı olan ve Adalet Bakanı Anna Gündelikçi hadın \ buhnak \ kolaymı? HADİ ULUENGİN j BRÜKSEL Bazen, evimıze ilk gündelikçi kadının girdiği an,, birden ve hayretle, sınıf değiştirmekte olduğumuzun farkma vanrız. Artık, emeksermaye ilişki; sinde artı değer hanemize yazılır. * KrupsKaya'ya atıfta bulunmak, kendimıdn de bir ucretli olduğunu tekrarlamak, olayı yeni şehirlerin gaileleriyle teorize etmek, zuğurt tesellis.dir. Vicdan muhasebeleri para etmez. Tevekkülle, objektif gerçeği kabullenmek gerekir. Yıllar önce, Madam Garcia ilk defa kapımı çaldığında, ben de aynı suçluluk haleti ruhiyesi içindeydim. Kadının karşısında el pençe divan durdum. Bulaşık ve çamaşır makinem olmadığım söylerken, utancımdan yerin dibine girdim. Zaten o gelmeden önce de, her şeyi temiz bulması için kendim evi silip supürmüştum. Komlser Cartaıri Işte "Ahtapot" adlı TV dizisinde Komiser Cattani rolundeki ünlü Italyan artıstı Mıchele Placido (solda). Komiser kaçırılan bir çocuğu kurtarıyor (sağ üstte) w mafyanın ırzına geçtiği bayan hâkım rolunde Patnaa Mıiardet (altta). Mölltaler'den Buzul keııtbı kayakçı başkanı ÇEKOSLOVAKYA Roma'dan Ahtapotıın kollam vizyona giren "Piovra"mn son secisini televizyonlan önüne mıhladı. Bu şimdiye dek ttalyanın televizyon tarihinde rekor olan Dünya Kupası finaline yakın bir izJeyici sayısı anlamına geliyordu. Dizinin sonunda, davası için sonuna dek mucadele veren idealist, cesur, melankolik ve yakışıklı komiser Cattani ölsün mü, ölmesin mi sorusu İtalya'yı resmen ikiye böldu. RAI Genel Müdurlüğü "diziyi lütfen komiseri öldürmeden bitirin" diye gelen telefonlar ve mektuplarla başa çıkamadığını söylüyordu. Cattani'yi canlandıran sevilen aktör Michele Placido nereye giderse gitsin, etrafında mafyaya karşı başarılanndan ötürü kendisini tebrik eden kalabalık kitlelerin biriktiğini söylüyordu. Olaya "gerçekçi" bir açıdan yaklaşanlar ise Cattani'nin ister istemez ölmesi gerektiğini, süpermen gibi mafyaya karşı tek başına zafer kazanamayacağım söylüyorlardı. Neticede biraz da artık yorulan Michele Placido'nun ısrarları ile Cattani öldürüldü. "Piovra"nın 4. dizisi bitti. 1984'te bu dizinin ilk kısmını çeviren ve gene Italyan televizyon izleyicilerinin üçte îkisini toplayan "Piovra" l'in ünlü yönetmeni Damiano Damiaıti'ye göre filmin bu başdöndürücu başarısı Italyan toplumuna gerçek bir ayna tutmasından kaynaklanıyor. "Mafya" diyor Damiani: "Yalnız bir suç örgiitü değil, aynı zamanda bu ülkede geçerli olan belli bir Jüşünce ve davranış biçimini temsil ediyor. Mafya, özellikle Sicilya'daki tlalya'nın varolus biçiminin aynlmaz bir parçası haline gelmistir." Aşk, serüven, şiddet ve romantizm gibi başanlı hiçbir diziden eksik olmayan bir malzemeyi biraz Pollack, biraz Lumet, biraz Cimino ve biraz da Scorsese gibi unlu yönetmenlerin hamuruyla yoğuran "Piovra" da örülen mafya öykülerinin büyuk kısmı, ilhamını gerçek Italya'dan alıyor. Her şeyden önce senaryo, "Corriere Della Sera"run AğcaPapamafya olaylannı izJeyen en polisiye gazetecisi Marco Nese'nin imzasını taşıyor. Sırtını böyle bir gazetecinin çalışmalarına yaslayan dizi, mafyanın yetmişlerden bu yana nasıl değiştiğiru, suç örgütunün uyuşturucu ticaretiyle Güney Italya'dan Kuzey haJya'ya sıçramasını, kirli parayı büyük finans dunyasında temizlemesıni, hükümet ve politikayla olan ıç içeliğini ve şimdi de zehirli çöp trafiğini nasıl denetlediğini gösteriyor. Italya'nın çozülmeyen büyuk izlerini temsil eden bir alegoriyi oluşturuyor. Örneğin, hastane avlusunda delikdeşik edilen Cattani, Palermo'da bir zamanlar anti mafya timini yonlendiren genç komiser Ninni Cassara ile gene Palermo'ya mafya ile mucadele için atanan General Della Chiesa'nın kanşımından oluşuyor. Cattani herkesin gozü onünde ve aynı bu mesleğine âşık, dürüst insanların öldürüldüğü gibi öldürülüyor. Mafyanın çatısındaki güçlü isimlerden biri olan ve suç örgütüyle, büyük finans, büyuk siyaset dünyalarını bir araya getiren Antonio Espinosa ise sonunda maskesinin duşmesine ^ağmen Cattani'nin gozleri önunde, komiseri tehdit ederek helikopterine atlayıp kaçıyor. Allahtan, Madam Garcia benim çaylaklığıma aldırmadı. Moda şarkılardan birisinin tspanyolca versiyonunu mırıldanarak mutfağın taşlarını silmeye başladı. Aslında, uzun tahlillerden sonra tspanyol bir gundelikçide karar kılmamın sebebi tamamen ozel nedenlerden kaynaklanıyordu. Arkadaşianm, hem saat ücreti daha az olan, hem de "etrafı bal dök yala" yapan Emirdağlı Emine Hanım'ı tavsiye etmişlerdi. Ne var ki, Brüksel'deki meraklı Türk ricalinin mahremiyetim hakkında bilgi edinmesini hiçbir şekilde arzulamadığımdan, tercihim, karşıdaki apartmanın kapıcısı Madam Garcia'dan yana olmuştu. Ancak Madam Garcia, bu konuda beni tamamen sükutu hayale uğrattı. Haftada bir gelmesine rağmen, ana giriş kapısına hâkim stratejik mevkiinden de yararlanarak, daha önce aynı mekânı paylaşmak gafletini göstermiş olduğum kimseye yeni özel hayatım hakkında duzenli rapor verdiğini fark ettim. Jurnalcilerden hiç hazetmediğim için ve başka bir gündelikçi buimanın zorluklannı da bile bile, bütün sınıf kaygılannı unutarak Madam Garcia'nın işine derhal son verdim. Madam Debecker'i ise gazetenin küçük ilanlarından buldum. Telefonda, köpeğimin olmadığını, elektrik süpurgemin çalıştığını, ütü yapmasını istemediğimi anlattıktan sonra, Madam Debecker işe başlamaya rıza gösterdi. Fakat, bu hafta gelip öteki hafta gelmeyi "unutan" kadının, içki şişelerini temizlemeye karşı özel bir temayulü olduğunu keşfettinı. Zaten, mülkiyetine haiz olduğum içki şişelerimin içindeki sıvılar bittiği an, Madam Debecker, telefonun çok çalmasının kendisini rahatsız ettiğini one surerek, tartışmaya mahal vermeyecek biçimde, artık dairemi temizlemeyeceğini bildirdi. Yine evimin erkeği oldum. Yortularını, banknot ihti\a eden tebrik zarflarıyla kutladığım ve her seyahat donuşünde o ulkeden kuçuk bir hediye getirdiğim kapıcım Madam Olinda, bir sabah. asansörun çıkışında büyük müjdeyi \erdi. Oğlunun sevgilisi Alis'in haftada uç saat bana geleceğini bildirdi. Alis geldi. Gençten, müstakbel kayınvaldesi gibi Portekizli, sempatik bir kızdı. Alis'e adaçaylan ikram ettim. Fernando Pessoa metinlerindeki kelimelerin telaffuzunu sordum. Çok sıkı tembihlememe rağmen. banyo kuvetini ovmamasını, pıkabm ustunde bir parmak toz kalmasını, delidoluluğuna verdim. MUZAFFER ERGÖZ MÖLLTALER Mölltaler Glotscher'i (Möltayler buzulu) bu yıl ilk defa kayak turizmine açıİacak. Bu açıhşa bir çok insan davet edilmişti. Bavyeralı kayakçıların başı aynı zamanda bir ITALYA "Bodrumsever" olan Peler Korsiska, beni de gruba dahil etmiş. Coşkulu bir grup bana hava ala dine yardımı olmayana Allah da nında gürültulu bir karşılama toyardım etmez özdeyisini örnek alreni yaptılar ve "Hoşgeldin esmer dım ve kendi yağımızla kavrulmaBavyeralı" dediler. ya başladık. Gördugunuz gibi ka, Avusturya'da kayak merkezleri yak lesislerini bu yıl açlım. inamlmaz ayrmtılarla açılır ve heŞunu sevinerek söylüyorum ki men hemen hepsi uluslararası pa biz Avusturya'daki kayak merzardan müşteri bulur. Ama Möll kezlerinin tersine hâlâ gelenekletaler için bu destek hiçbir zaman rimizi kornyoruz. Kocasıyla kavverilmemişti. Belediye Başkanı ga eden bir kadın, gece yansı eviVinzenz Patschg bizi karşılarken, min kapısını çalar. Millet, raah"Biliyor musun bu dağda kayan keme yerine hâlâ benim biiroma bildigim tek Türk sen olacaksın" geliyor. Polisiye vakalarda polis dedi. oluyorum. Biz burada iç içeyiz." Bayburt, kayak sporu için Türkiye'de neyse, Mölltaler de Avusturya için oydu. Başkan, kendilerine yapılan haksızlıklan uluslararası gruplara şöyle anlatıyordu: "Oy avcısı politikacılar, niifusun yoğun oldugu gelişmiş yörelere yardım üstıine yardım yapıyoriar. Buradaki nıifus oy için potansiyel değil. Bu nedenle hem ekonomik zoriuklanmız çoğahyor hem de işsizlik artıyor. 47 yaşındayım ve 19 yıldır bagımsız belediye baskanıyım. Merkezi hükümetten yardım gelmeyince, kenMölltaler buzulu, 3320 metre ile Avrupa'nın en yiiksek tepelerinden biri ve Avusturya'nın en yüksek tepesi. 2200 metreye araba ile tırmandıktan sonra telekabinin alt istasyonuna varıyorsunuz. Buradan 1.000 metre daha tırmandıktan sonra telekabinin üst istasyonunda iniyor ve teleskilerin olduğu çanağa vanyorsunuz. Hem kann kalitesi hem de tesisler insana kayma zevkini tattınyor. Fiatlar inamlmaz ucuz. Bütün sene burada kayrnak mürnkün. Zaten buzullarda kayak nisanda başlar. La Piovra (Ahtapot) adlı TV dizisi İtalya'yı birbirine kattı. Mafyayı anlatan bu dizi izleyici rekoru kırmakla kalmadı, Italyan kamuoyu dizide mafyaya karşı savaşan Komiser Cattani'nin sonunda ölüp ölmemesi konusunda ikiye bölündü. NİLGÜN CERRAHOĞLU rüveni 17.5 milyon Italyan seyirROMA "Komiser Cattani mafyanın kurşunlanna kurban gitti. Sevilen komiser, bir hastane avlusunda 70 kurşun darbesiyle can verdi." Gazetelerin birinci sayfalannda yer alan bu başhklar, Italya'ya yeni gelen bir gazeteci arkadaşı pek şaşırtmıştı. Kimdi bu komiser? Olay nerede olmuştu? Haberlerde neden Cattani hakkmda bir şey söylenmemişti? "La Piovra" (Ahtapot) yalnız Italya'nın esrarlannı yeni yeni anlamaya çalışan bu gazeteci arkadaşı değil, üç haftadır gerçekle kurgu arasında gidip gidip gelen İtalyan kamuoyunu da şaşkına çevirdi. Yapımcılığını Sergio SilvaRizzoli'nin yaptığı, mafyayı konu alan "Piovra" dizisi yer yer kurguromanfiim dunyasından çıkarak Italyan aktualitesinin can alıcı konuları arasına girdi. tçerdiği çarpıcı konu denli dizinin kendisi, televizyonda düzenlenen açıkoturumlara, başmakalelere ve kamuoyu yoklamalanna konu oldu. Hafta başında en önemli televizyon kanalı RAI'da MeCazi anlamda Espinosa da kendisi gibi bir "sır koleksiyoncusu" olan ve bugün elini kolunu sallayarak ortalıkıa dolaşan P2 mason locasının beyni, Licio Gelli'yi simgeliyor. Cattani'nin, ölümünden az önce Espinosa ile yaptığı görüşme "Ahtapot'"un en can alıcı diyaloğunu oluşturuyor: "Şunu unutma ki"diyor Espinosa: "Demokratik sistemlerde yolsuzluklar bir araba motoru için gerekli olan yagdır. Bu yağ olmayınca motor calışmaz... Bu iblisle tek basına mucadele edip onun hakkından geleceğini düşünuyorsan gerçekten ahDizide çizilen karakterler de maksın." Viyana'dan Okyanusta bataıı Wanyum fabrikası' STEAU4 NU UITA ASUZI IfREN VlCTORttr Bükreften Yıllar önce Hint Okyanusu 'nda infilak ederek batan ve tayfalan T\irk tankeri larafından kurtanlan Lucano şilebinin "uranyum fabrikası" taşıdığı ve sabotaj sonucu battığı ortaya çıkanldı. Sabotaj sanığı Udo Proksch kayıplara karıştı. AHMET ARPAD VİYANA II. Kaptan Murat Soylemezoğlu, o gece nöbetçi. Samsun Petrol Nakliyat Şirketi'nin Japonya'dan satın aldığı petrol tankeri Sapen I ile Türkiye yolunda. Hint Okyanusu'nda Minicoy adası açıklarından geçerken karanlık birden aydınlanıveriyor. Gokyüzünde bir fışek. "Bu bir S.O.S. işareti" diye düşünüyor Murat Kaptan ve tankerin rotasmı •değiştirtiyor. Bir saat sonra projektörlerin ışığında büyük bir sandalı seçiyor. Ağır ağır ve dikkatli yaklaşıyorlar. "Bu sularda korsan gemiler çok", diye nöbetçi kaptan bir aklından geçiriyor. Sandaldan "imdat" sesleri geliyor. Tanker duruyor. Yanm saat sonra da merdiven indirilmesi emrini veriyor. Kurtarılanlar "Lucano" adlı infilak edip batan bir şirketin murettebatıdır. Yıllar sonra Viyana'nm ünlü Kohlmarkt caddesi. Kentin tanınmış kahveierinden Demel'in karşı kaldınmında zayıf, uzun boylu bir adam. Avurdu avurduna çökmüş. Üzerindeki kara giysi ütüsüz. Elleri ceplerinde bir aşağı, bir yukarı yıirüyor. Bakışlan Demel'in üst katında. Birden karşı yapının kapısından fırlayan şişko, kısa boylu, saçlan dökülmüş adamın teki koşar adım yanına geliyor. "Vürii benimle!" diyor. Şaşkın adamı elinden tutuyor, Demel'in yanındaki kapıdan içeri giriyorlar. Basamaklan ikişer ikişer çıkıyorlar. Kara giysili adam nefes nefese. Önden giden şişko sırıtıyor. Bir kapının ziline basıyor. Beyaz eldivenli hizmetkâr açıyor. Gelen lllllll Steaua Bükreş'in taraftariarı arasında dizi dizi oturan subaylar vardı. Sahayı da askerler temtzlıyordu. (FotoğraRar: Taner Kutlay) Steaua'ya Çavuşeskulu destek TANER KUTLAY satıhyor. Tabii alabilene. Bizlerin ve bilcümle asker ve polisin de gözleri onünde 500 leiden takır takır alıcı buluyordu. Romanya'da ortalama kazancın 3 bin lei olduğunu duşunurseniz, futbol tutkusunun mali portesini hesaplayabilirsiniz. tzleyiciler arasındaki çok sayıda asker ve subayın da "Da~ Da«" diye ayakta alkış tuttuğu iki gole karşılık kalesinde gördüğu bir golle maçı 21 Steaua kazandı. Günler öncesinden heyecanı Bükreş'in en ücra köşelerine kadar yayümış olan bu "derby" maçı kazanan Steaua Bucuresti takımının fahri başkanı kim dersiniz? Partinin ve devletin bir numarası Nikolai Çavnşcsku'nun oğiu. Ordu, "fahri" de olsa bu desteği çok iyi kullanmış ve icişleri bakanlığının bütün çabalarma karşın Steaua'yı Bükreş'in bir numaralı "has" takımı haline getirmiş. Romen Milli Takımı'na Steaua'nın 9, Dinamo'nun da 3 oyuncu verdiğini söylersek KırmızıLacivert formalı, sanyıldızlı takımın Romanya'nın da bir numaralı "has" takımı olduğu anlaşıhr. 5 nisan günü Bükreş'te bizim Galatasarayımız'a karşı yarı finalin ilk maçına çıkacak olan Steaua'nın şampiyonluğuna şimdi kesin gözüyle bakılıyor. Beraberlik Dinamo'nun işine yarardı, ama çarşamba gunkü gaübiyet Steau'yı liderlik koltuğuna oturttu ve bundan sonraki maçlannı çok kolay kazanıp önümüzdeki yıl da Şampiyon Kulüpler Kupası'nda mucadele etme hakkını sağladı. Steaua'nın ilginç bir özelliği de Amerikan "Ford" firmasından parasal destek görüyor oluşu. Romanya sokaklannda her ne kadar marka kısmında "Dacia" yazıyorsa da bildiğimiz Renault12'lerden geçilmezken bir tek "Ford" mamulüne rastlayamazsınız. Ama Steaualı oyunculann gök mavili formalarınm göğsünde "Ford" amblemini açıkça görebilirsiniz. Rivayet olunur ki İtalya'nın ünlü "Fiat" otomobil fırması, ünlü futbolcu Hagi'yi transfer etme karşılığında Romanya'da büyük bir otomotiv fabrikası kurmayı önermiş de, çok üst makamlardan hüsnu kabul görmemiş. Çarşamba gecesi Steaua taraftarları bu büyük zaferi müzikli restoranlarda kutlamak istediler. Tabii "gece" sozcuğu sadece saat 21.00'e kadar geçerli. Çeşitli gazinolarda toplanan Steaua yanlılan, orkestranın, ordunun yiğith'ğini öven parçalar çalıp söylemesi ile iyice coştular. Fakat gazinolardan birine (tesadüfe bakın ki bizlerin de yemek yemekte olduğu restorana) bir ara başı bağlı eşi ile beyaz ipek gömlekli, siyah takım elbiseli kocası giriverdi. Ceplerindeki çil çil dolarlan masanın üzerine koyup orkestranın şefini yanlarına çağırdılar. Şefin talimatıyla biraz daha oynak havalara geçti orkestra. Daha sonra kâh kemancıyı kâh trompetçiyi yanlarına çağırıp çağırıp dolar yağdırmaya başlayınca Arap çift, önce "Ya Muslafa", ardından "Habibi" çalmaya başladı orkestra. Çevre masalardan yukselen homurtular karşısında bir süre sonra "orta yol" bulundu ve "Havanagilla"yı dinlemeye başladık. Birbirimize "Herhalde Rofhanya'nın acısız devlet arabeski de bu olsa gerek" diyerek noktaladık o geceyi. BÜKREŞ Çarşamba günü Bükreş'te çok önemli bir maç vardı. Ordunun desteklediği "Steaua" ile polis takımı "Dinamo" karşı karşıya geldiler. Her ikisinin de isimlerinin ardında birer "Bucuresü..." "Bükreş'in Yüdızı" ile "Bükreş'in Dinamosu..." Haydi yıldızı subayların apoletlerindeki yıldız diye kabul edelim, ama poîisin "Dinamo" ile ilişkisine bir anlam veremedik doğrusu. Birinin başkanı albay ve arkasında savunma bakanlığı, diğerinin emniyet amiri ve arkasında icişleri bakanlığı. Bükreşlilerin büyük çoğunluğu Steaua yanlısı. Polisle araları pek iyi olmadığı için mi bilemiyoruz, ama bizi bu maçın oynandığı stada götüren savunma bakanlığına ait minibüse binbir zorluk çıkararak kerhen içeri alan polislerin tutumuna bakılırsa rekabet bir hayli kızışmış gibiydi. Maçta da az sayıda Dinamo taraftan ile Steaualılar, ramak kaldı birbirlerine giriyorlardı. Bu maçın biletleri 40 lei, program, bayrak, rozet vs. ile 75 leiden suçlanır. Ancak dostlan çoktur ve hepsi de güçludür. Onun sırtını Vere getirmek kolay değildir. Ünlü politikacılar araya girer, Udo'nun tutukluluğu kısa bir süre sonra kaldırılır. Avustuo'a Milli Savunma Bakanı Lütgendorf, Dışişleri Bakanı Blecha ve Parlamento ler içeri gınyor. Tavanlan yüksek, Başkanı Gratz, Cafe Demel'in üst Ancak AIıs bir muddet sonra katındaki ünlü Club 45'te toplankocaman salonlar. ipin ucunu kaçırdı. Yanında başŞişkonun getirdiği adam şaşkın tılara gelen dostları arasındadır. ka bir kız getirerek, "Mösyö arşaşkın çevresine bakınıyor. Tanışı Ancak delillerin ardı arkası ke kadaşımla daha çabuk bitiriz" deişadamlarını, bankerleri ve de po silmez ve Udo Proksch yeniden meye başladı. Üç saati, kırk beş litikacıları görüyor. Hepsi de ke tutuklanır. Olayn araştıran komisyifli. Ellerinde tabaklar. kadehler, yonun onünde tanıklık yapanlar dakikaya sığdırdı. Gık demedim. purolar. Birden iyice şaşınyor. aleyhinde konuşmaya başlayınca, Fakat bir gün, onun bende çalışÖtede birisi odayı terk ediyor. özellikle Dışişleri Bakanı Blecha' ması gereken saatte, isim duştu Acelesi var gibi. Onu da tanıyor. nın girişimi ile Udo ikinci kez sa eve geldim. Kendisi, arkadaşı ve Başbakan Kreisky'yi. lıverilir. Bu arada Milli Savunma sevgilisinin. pikaba Sapho'nun Kısa boylu şişko, Demel'in sa Bakanlığı görevinden çekileıı Lüt son piağını koyarak dans ettiklehibi Udo Proksch. Şaşkın adamın gendorf intihar eder. Demel'in rini gördum. Ytne bir şey demesuratına bakıyor, ağzı kulaklann Tokyo şubesinin açılışına katıl dim. Dansa da\ete ise katılmada. "Gördiin mü şimdi istedigi mak bahanesiyle acele pasaport dım. Gittiklerinde. banyo kuvetini?" diyor. "Viyana başpiskopo alan Proksch yurtdışına çıkar. nin hiç ovulmadığını fark edince su Franz König gelmedi randevu Arap dostu Kuzbori'nin özel uça de dayanamadım ve Madam Olinsuna. Nedense son anda vazgeç ğı ile Viyana')i Schvvechat'tan ter da'ya inip Alis'i artık istemediğimi sövledim. miş!" Kara giysili adam susuyor. keder. Gazeteci. Gidiş o gidiş. Şu sıralar nerede İyi kalpli Madam Olinda, bir Bir olayın peşinde. Yıllar önce olduğunu bilen tek kişi, arada sı muddet sonra yine imdadıma yeHint Okyanusu'nda infilak ede rada telefon edip: "Avustııry*' tiştı. Üçüncu katta ikamet eden rek kısa sürede batan ve hayatta daki salaklar ne âlemde?" diye Bay ve Bayan Christofersen'in kalan mürettebatını Türk tanke sorduğu, Viyana Iş Mahkemesi I. hizmetçisi Madam Campos'un, ri Sapen l'in kurtardığı Başkanı Kaılheinz Demel. Inter boş saatlerinde bana gelebileceğini "Lucona" şilebi olayı kafasından pol'un aradığı yakın dostunun duyurdu. Bir yıla yakın suredir, çıkmıyor. İtalya'nın Chioggia li gizlendiği ülkeyi kimseye söylemi evimi Madam Campos temızli>or. manından yüklediği "Uranyum yor. Viyana'da bakanlar istifa Doğrusu çok memnunum. Yalnız FabrikaM"nı Hongkong'a götu ediyor. Önce Blecha, sonra da banyo kuvetini ovmakla kalmıren Lucona şilebini Udo Proksch Gratz. Son haftalarda basın ve yor, mutfağın fayanslarını da parkiralamıştı. Gemiye konan 750 yayın organlarında birinci haber latıyor. Blucinlerimi dahi devşiritonluk sandıklarda ne olduğunu "Udo Proksch olayı". Ülke yö yor. Ama biraz dedikoducu. Bay kimse görmemişti. Mahn çıkış netimindeki SPÖ kriz geçiriyor. Christofersen'in genç metresler belgeleri Romanya'da Avusturya Cafe Demel'in tarihi salonla edindiğini, ailenin sahibi olduğu Büyükelçiliği'nde tasdik edilmişrında insanlar oturuyor. Viyana Porsche arabanın taksitlerinin hâti. Bu belgelerin Romen gizli polılar gazetelerini okuyor, Japon lâ ödenmediğini ve ikinci katta lisi Securitate'nin hazırladığı sahte turistler her zamanki gibi fotoğ oturan garip kadının alkolik olbelgeler olduğu sonra ortaya çıraf çekiyor, kara giysili kızlar, duğunu biliyorum. Ancak ben yikacaktır. şeflerinin çevirdiği dümenler ne de Madam Campos'tan son Udo Proksch bir süre sonra umurlarında değilmiş gibi hizmet derece memnunum. Kadı kızında tutuklamr. "Uranyum Fabrika ediyor. Udo Proksch, Kohlmarkt kusur aramıyorum. Üstelik, sı"nın 212 milyon şiline sigorta 14 numaraya bir daha döner mi, emeksermaye ilişkisinde, artı değerin haneme yazılmış olmasınlandığı şirketin dedektifi, Luco Tanrı bilir! dan hâlâ biraz suçluluk duyuyona'daki infilakın sabotaj olduğuDönmemesi yararına olur. nu ispatlamıştır. Proksch altı in Club 45 uyesi ünlu politikacı dost rum. Tevekkulle. sınıf değiştirmenin guçluklerıni kabulleniyorunı. sanın ölümüne neden olmaktan larının da.