Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Geçraiş gecelerden biri durmakta derinde Mehtap, iri güller ve senin en güzel aksin Velhasıl o rüya duruyor yerli yerinde, dizelerini okuması üzerine de, "Ah bu şairler, iyi edilemezler" demiş. tlkbakıştaçokhaklıgörünüyor Mustafa Kemal, adam kanlı bir kavgadan yeni çıkmış, "mehtap"la, "irigüller"lekarşılaşıncayadırgıyor, bu sözlerin savaş gerçeği ile ilişkisini kuramadığı için de belki kızayor. Ama etki altında kalmadan düşünürsek, sürekli olan savaş değil aşktır, ya da öyle olmalıdır. Barışın sözcüsüdür ozan... Arkasından da Lenin'in birsözünü ansıdım, hani Mayakovski'nin şiirlerini dinlediği bir gece, "Ben Puşkin'i yeğlerim" demiş ya, o sözü. Dahası var; Fransız ihtilali dört yıl sürdü, daha ozan toparlanamamıştır ki! Bitmedi, ihtilal kapandı, kırallık geri geldi Fransa'ya. Tarihin zikzaklarına, ya da bir siyasetin taktiklerine ayak uydurmayı beklememeli ozandan, ayak uyduramaz. Konumuzdan uzaklaştık mı ne! "Şiirde modernizm"in üzerinde duruyorduk. O konuşmaya katılmadım ben, söylenenleri dinlemekle yetindim. Ne güzel sözler söylendi, ama aklımda kalmamış. Yukarda sözünü ettiğim Saint Martin Lokantası, aynı adı taşıyan köprünün yanı başında, Alsace biçeminde yapılmış, üç katlı, eski bir binadır. Oraya yaklaşırken yanımdaki yüksek öğrenci arkadaşa, Keşkeburada yemek yeseydik, dedim. O kadar sevmiştim arkadaşım, Işte orada yiyeceğiz, dedi. Ufarak salonlar, güzel bir müzik, çeşitli yemek ve çeşitli Alsace şarabı. Ben Strasbourg'da kaldığım sürece hep beyaz şarap içtim, çünkü beyaz şarabın ülkesidir Alsace, bir daha nerde bulurum! Can Yücel'in oğlu Hasan ile kızı Su da bizimleydi o akşam. Orada tanıdığım öğrencüerimizie övündüm. Birbirinden ilginç konular üzerindedurduk. Bunlardan biri, Avrupa ülkelerinde çalışan işçilerimizin ve onlann çocuklarının durumu konusu idi. Bu konu ile on iki yıl önce Paris'teyken ilgilenmiş vegözlemlerimi, düşüncelerimi özel mektuplarla zamanın Milli Eğitim Bakanı Sayın Necdet Uğur'ailetmiştim.Ozamankiizlenimlerimi doğrulayan yeni hikâyeler dinledim Strasbourg'ta. Bir psikiyatri öğrencisi bana şunları anlattı: Fransızokullarınagiden Türk işçi çocukları, Fransız arkadaşları ile yarışacak durumda olmadıkları için başarısız düşüyorlarmış (evleri dar, ana baba derslerde onlara yardım edemez), üstelik okul çalışması dışında Türkiye'den gelen kültür öğretmeni ve hocası ile de çalışmak zorundalar. Bu ağır işin altından nasıl kalksın Türk çocuğu! Ba^arısızlıklannın nedenlerini anlamak için, okul müdürleri bu çocukları ruh kliniklerine yolluyorlarmış. tnsan deli olur! İşçilerimizin ve onlann çocuklannın, çevreye uyamamaları da ayrı ve çok önemli bir konudur elbet. Bana bu konuda da bilgi veren öğrenci arkadaşım dedi ki: Buraya on kilometre uzaklıktaki bir kasabay a yeni bir din hocası geldi ve oradaki Türklerin çevre ile ilişkisi büsbütün koptu? Neden? Çünkü hocaonlara, gâvurlarla temas etmemeleri öğüdünüvermiş. Hem orada çalışıyoruz, hem onlardan kaçıyoruz. Anlaşıhr gibi değil. Toplantımızın üçüncü günü akşamı, Napolyon'unJosephine için Strasbourg'da yaptırdığı konağın büyük bir salonunda şiirlerimizi okuduk. Şiirlerin önce Fransızcalarını iki konservatuvar öğrencisi okuyor, sonrada ozan sahneyeçağnlıyordu. Arapça şiiri ilk kez dinledim ve bu dilin müziğinin ne denli etkili olduğunu anladım. Özellikle dostum Adonis'in okuyuşu, diyeyim ki, herkesi büyüledi. Ozanlar şiirlerini anadillerinde okudular. 24MART 1989 Strasboıırg Aıııları MELİH CEVDET ANDAY Strasbourg şiir toplantısının başlıca iki konusu, "expe>iences poetiques" ve "la traduction da la poecsie" idi. Ozanlar kendi şiir deneyimlerine ilişkin açıklamalarda bulundular; bu açıklamalar ilginç tartışmalara yol açtı ve gerçekten düşündürücü sorunlar çıktı ortaya. Elbet "şiir deneyimi" konusu her ozamn dilinde başka bir anlam, başka bir tanım buluyordu.Unutmamalıki,bugibitoplantılardaortaya atılan sorunlar, ne denli tartışılırsa tartışılsın, bir çözürae bağlanamaz; şiirin doğası buna elverişli değildir. Ama şuncasıru hemen söyleyeyim ki, kimse kimsenin sözüne yabancı kalmadı, böylece bir ozanlar cumhuriyetinin bulunduğu gerçeği bir kez daha ortaya çıktı. Bu ne yakınlıktı böyle! Şiirin dünyabanşı için oynayacağı rolün önenüne daha da inandım. Dostluğu her şeyden önce kendi aralannda kunıyorlardı ozanlar. Biz, Yunanlı ozan ve yazarlarla övünülecek yakın dostluğumuz yanında. sevimli vebilgili Arap ozan ve yazarlan ile de arkadaşlıklar kurduk. Bir Yunanlı ozan beni ailemle Atina'ya davet etti. Freibourg Üniversitesi öğretim görevlisi dostum As'ad E. khairallah (Esat Hayrullah) "Lov, Madness and Poetry" adlı özgün yapıtıru, yüceltici sunularla bana armağan etti; benden de "Ölümsüzlük Ardında Gılgamış" adlışiirimle, "Kollan BağlıOdysseus" adlı şiirimin Türkçelerini istedi. Seminerde kullanacakmış. Göndereceğim. Şiir çevirisi konusuna gelince... Bu konuda en doyurucu konuşma Cevat Çapan'dan geldi. Dikkatle dinlenen bildirisinde Çapan, Türkiye'deki çeviri etkinliklerini örneklerle gözler önüne serdi ve büyük ilgi uyandırdı. Yunanülar da, Araplar da çeviri alamnda geri kaldıklarını itiraf ettiler. Şunu söylemeden geçmeyeyim, bizdeki çeviri etkinliğini böyle toplu olarak görme bende de büyük sevinç yarattı. Hasan Ali Yücel'in gününde kurulan Tercüme Bürosu'ndan bu yanaülkemizde yabancı edebiyatlarayaklaşrna için gösterilen çaba (biz belki gereğince duyumsamıy oruz) kültür düzeyimizin yükselmesinde inanılmaz başarılar sağlamıştır. Sayın Necdet Uğur'un Milli Eğitim Bakanlığı gününde Tercüme Bürosu'nun canlandırılmasıgirişiminegeçilmişti.fakathükümetinistifa etmesi ile bu iş oracıkta kalıverdi. Yazık oldu. Kollogyumda ele alınan konulardan biri de " şiirde modernizm" konusu idi. Girift bir konudur bu, en başta "yeni şiir" kavramı ile karıştılır da ondan. Eliot, Ezra Pound için,''Pound eskiye uzandıkça modern olur" der. Ne demektir bu? Şiirde gelenekten kopmaya gelmez, modernlik gelenekselin içinde boy verebilir ancak. Shakespeare'i modern saymak hiç de yadırgatıcı değildir. Ozan iki adımdabir geriden hız alır, şiiri boyuna yeniden yaratır, gününe doğmak olanaksızdır onun için. Bir akşam Türkiyeli öğrencilerle birlikte (onlann çağnlısı olarak) kanalın üzerindeki üç katlı Saint Martin Lokantası'na gitmiştik, orada Sayın Tanilli bana, "Fransız ihtilalinin bir ozanı olmamasınegariptir" dedi. Bendeona Atatürk'e ilişkin bir hikâye anlattım. Izmir'in kurtarılışından sonraBursa'yagelenMustafaKemal'i orada îstanbullu ozan ve yazarlar karşılarlar, birlikte sofraya oturulur. Mustafa Kemal bir ara Yahya KemaT e dönmüş, "Yeni şiirleriniz var mı? " diye sormuş. Yahya Kemal'in, Körfezdeki durgun suya bir bak göreceksin INONLYONEYEAR WE HAVE CREATED A TRADI1ÎON DATELINE İSTANBUL MAIN OFFICE: Türkocağı Caddesi, No: 1719 34440 Cagaloğlu tstanbul Telephones: 5133735, 5133736 Subscription inquiries to Hürriyet Holding A.Ş. Piyerloti Cad. No: 40 Çemberlitaş lstanbul Telephones: 5119110 (10 lines) ANKARA: Cinnah Caddesı No: 8, 06690 Kavaklıdere Telephones: 1671437, 1670020 London: 35 d'Arblay St., London WIV 3FE Telephones: 012871360 EVET/HAY1R OKTaYAKBAL OKURLARDAN Siynseti okuüara sokmayın edilmesi bir yana eğitim millilikten ve amacından uzaklastınlarak özel amaçlarının gerçekleştirilmesine OkuUanmııda okutulan birçok dönüşmektedir. kitabın hangi amaca hizmet Bu memlekette binlerce on için okutulduğunu anlamak binlerce eğitimci vardır. mümkün değil. Her siyasi Uygulamalan da yakından iktidann değişiminde kitaplar görmektedirler. Ama hiçbiri da değişmekte. Bazen aynı çıkıp da bu nasıl iştir, bu nasıl iktidann bakanlanmn uygulamadır, nereye gidiyonız? değismesi halinde bile okul dememekte ve çarpıklığın kitaplan değistirilmekte ve karşısına cesaretle milyarlarca lira heder dikilememektedirler. editmektedir. Milyarlann heder Bir diğer husus: Yüksek eğitim öğretim ve planlama kurulu olan, toplumumuzda saygın bir ismi ve yeri bulunan Tatim Terbiye Kurulu, siyasi iktidarlarm oyuncağı haline gelmiştir. Her iktidar değişikliğinde bu kurulun üyeleri de değişir. Kariyer ne olursa olsun, o iktidann siyasi görüşünü paylaşmayanlar o kurulda bulunamaz ve görev yapamaz. Okul müdürlüğüne atanmada daha ziyade siyasi görüs nazara alınmakta ve iktidann adamı olmak gerekmektedir. KabiUyet, kariyer, üstün idarecüik vasıflarına sahip olmak bir anlam ifade etmez. Okul müdürünün isteğine göre hareket etmeyen öğretmenin, o okulda kalması zordur. Bu baskılar altında öğretmen kişiliğini yitirmektedir. Kisiliğini yitiren bir öğretmenin çocuklanna, öğrencilerine kişilik kazandırması beklenemez. FUA T BA YRAKÇI Emekli öğretmen Kişi mi, Parti mi? Meydanlar gümbür gümbür inliyor. Geçen pazar günü Bakırköy'de SHP mitingindeydim. Her yan tıklım tıklım doluydu. İnönü, Sözen, Akiuna konuştu. Adaylar, parti ileri gelenleri halka tanıtıldı. Aynı saatlerde DSP'nin de Kartal'da mitingi vardı. Orası da kalabalıkmış. Ecevıt bu, güzel konuşur, dinleyeni etkiler. Gelmiş geçmiş en iyi hatiplerimizden... Yakın bir yerde olsa ben de gidip dinlerdim dediklerini. Millet Partisi'nin lideri Bölükbaşı'yı anımsarım, o da çok güzel, hem de çok uzun konuşurdu, büyük alkış toplardı, ama seçim günü sandıklardan bekledıği oranda oy çıkmazdı! Gide gide, Ecevit'in de iktnci bir Bölükbaşı olması beklenir. Ecevit konusu ne zaman açılsa bir üzüntü duyuyorum. Şair, yazar, aydın bir kişinin bu denli kendini harcamasını anlamıyorum. Bir çıkmazda gidip geliyor. Anlamsız bir çaba! istediği nedir? Sosyal demokrasinin ülkemizde kurulması, halktan yanainsanların işbaşına gelmesi değil mi? Kendisi de bu akımın başlatıcılanndan biri, bu gücün savunucularından biri değil mi? Ama bugünkü tutumu Özal'ın ANAP'ına yardımcı olmaklan ileri geçmiyor. SHP'nin oylarını bölmek en üstün uğraşı! Ne olacak bölecek de, DSP mi elde edecek SHP'ye verilmeyen oyları? Bu, epey boş bir umut olmaz mı? DSP bir 'parti' bile değil, Ecevit'le sayın eşinin özel kulübü, derneği! Yıllardır kaç genel sekreter değiştirdi, kaç kişi DSP'ye şöyle bir uğradı, sonra ayrıldı... Demek ki DSP diye bir sağlam örgüte, güçlü bir yönetici kadroya sahip bir parti söz konusu değil. Yalnızca Bülent Ecevit var! Tek başına, yanında sayın eşi... 1980'den sonra CHP'liler yeni bir partide bir araya gelmek istediler. Öncelikle başvurdukları kişi Ecevit idi. Ama Ecevit, CHP yerine yeni bir parti kurmanın yanlışlığını söyleyerek bu tür girişimlerin karşısına çıktı. Ama CHP'nin milyonlan bulan yandaşları, üyeleri onun gibi düşünmediler. Önce Halkçı Parti'yi, sonra SODEP'İ, ardından iki partinin birleşmesinden oluşan SHP'yi desteklediler. Ecevit neden sonra kendi partisini kurdu. Sosyaidemokrat birikimin DSP'de toplanmasını istedi. Ama olan olmuştu, köprülerin altından sular akmıştı. Göreve çağrılan Prof. Erdal İnönü, kişiliği, tutumuyla saygı toplamıştı. Eski CHP'liler SHP'de bir araya gelmişlerdi. Bu partinin iç çelişkileri yok muydu? Vardı, ama her büyük partide böyle şeyler olurdu; eski CHP'de olduğu gibi!.. Küçük DSP'de bile ayrılmalar, kopmalar, karşı çıtoşlar, suçlamalar görülmemiş miydi? Her şeye karşın SHP yurt ölçüsünde etkinliği sağlamıştı. ANAP'a karşı güven verici bir seçenek oluşturmuştu. Bu gerçek karşısında Ecevıt'e düşen neydi? Tuttuğu yolun yanlışlığını anlayıp SHP ile anlaşmak... Hep düşünmüşümdür, Bülent Ecevit Çankaya ilçesine gidip SHP'ye üye olsaydı, kurultaylara gelseydi, sıradan üyelerin yanında yer alsaydı, ne olurdu? Büyük bir sevgiyle, ilgiyle karşılanmaz mıydı? Bu inandırıcı özveriyi gösteren eski lidere SHP'liler kollarını açmaz mıydı? Onu yeniden liderliğe getirmezler miydi? Ne var ki Ecevit, bu olanağı kaçırdı. Kaçan şey bir daha ele geçmez! Pazar günkü seçimde sosyal demokrat seçmenler ikili bir seçenekle karşı karşıya... Bir yanda tüm yanlışlarma karşın sevdikleri bir eski lider var, Ecevit var; öte yanda bütün Türkiye'ye yaygın örgütüyle, saygın lideri İnönü ile SHP var Seçmen ne yapmalı? Kişiyi mi, örgütü mü yeğlemeli? Özal hanedanını devirmek en başta gelen amaçtır. 80'den bu yana sürüp giden gidişe dur demek gerek... Bunu kim başarabilir? Ecevit mi, yoksa sosyal demokrat bir örgüt mü? Sosyal demokratlar kişiyi değil, örgütü, yani partiyi seçeceklerdir elbet... Şair, yazar, sosyal demokrat göruşün öncülerinden Bülent Ecevit'in tarihsel yanılgısından vazgeçmesini, demokrasi savaşımında sosyal demokrat oluşumun içinde yerini almasını bekleyerek... Varlığına doyamadığımız, canım, biricik eşim, sevgilim, dayanağım, dert ortağım, hayat arkadaşım, babarruz. Şimdiden sensiz geçecek yılların çaresiz acısı ile seni son defa kucaklar, Tanrıdan sonsuz rahmet dileriz. EŞÎN: TÜLÎN PAMUR KIZLAREN: NESLÎHAN PAMUR ECE PAMUR •• Özel kampanyadan yararlanın! Türkiye mümessili 3 0 Nisan a kadar Lider Marka müa Fotokopiyi Lider Firma nutasan güvencesiyle criın. BURO MAKİNALARITİCARET SAN. A.Ş. # mitasan BüyükdereCad Nilüfer Han No: 103/1 MecidiyeköyİST Satış Telefonları: 166 90 89 167 33 06 167 35 66 174 05 7576 Fax: 167 10 01 Tlx: 26811 mits tr. • Ankara: 117 40 6263 •Samsun: 20707 •Izmir. 22 72 27 »Adana: 13 33 79 «Trabzon: 14 371 Telefonlarımız Değişti! Yayınton Iletişim Sinema Günlerî Biletlerinizi Aldınız mı ? BILAR SEMINERLERI (19881989 2. Dönem) PERrC^ 516 22 07 08 516 22 6364 Tel: 345 09 1^337 30 28346 98 45 516 22 60 (3 hat) Mavi kartımı ve nüfus cüzdammı kaybettim. Geçersizdir. MEHMET SÖNMEZ TEŞEKKÜR Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Cerrahi Kliniği Topuzlu Servisi'nde kaldığım müddet zarfında servis şefı Sayın Prof. Dr. SOMER ÖNİŞ Nöroloji Servisi'nde Genç Beyinler Aranıyor/ • Deneyimli Reklamcılar Sadece eHeriyte de^il; beyinlenyle de ş gören ÖSS DENEME SINAVI GENÇ İNSAN'da bu hafta TUM UNIVERSITE ADAYLARINA Prof. Dr. ATİLLA ALTINEL Göz Servisi'nde BEDAVAX Prof. Dr. HALİT PAZARLI Onkoloji Bölümü'nde GRAFİKERLER Doç. Dr. AHMET OBER Cerrahi Kliniği'nde Dr. METİN SAYAN ve Merkez Araştırma Laboratuvarı kimyageri MÜŞTERİ TEMSİLCİLERİ Ve beyinleriyle yazan Sadece bilgilerine ve dillerine değil; beyinlerine de güvenen ÖSS DENEME SINAVI var. Haftaya ÖSS ve Taban Puanları Rehberi veriyoruz. 1. Nietzsche'den Kundera'ya İktidann Çağdaş Eleştirisi Oruç Aruoba, Meltem Ahıska, Murat Belge, İskender Savaşır. 2. Emek Süreci, Teknolojik Gelışmeler ve Kapitalıst Yeniden Yapılanma. Erhan Acar, Hacer Ansal, Tülay Ann, iskender Savaşır, Nurhan Yentürk 3. Yıldönümlerinde Devrimler 1789 Fransız Devrimi 1919 Alman Devrimi 1919 Türk Devrimi 1949 Çin Devrimi 1959 Küba Devrimi 1979 Nikaragua Devrimi 1979 iran Devrimi Cüneyt Akalın, Cengiz Çandar, Ömer Erzeren, Ertuğnıl Kürkçü, NaH Satlıgen, Yücel Sayman, Bülent Tandr. 4. "Tek Ülkede Sosyalizm"den Perestroyka'ya Sovyetler Birliği'nin Ekonomi Politiği Sungur Savran 5. Rus Devrimi'nin Öbür Yüzü Meltem Ahıska, Saruhan CHuç, Bülent Somay. 6. Sovyet Deneyinden Siyaset Dersleri Uetin Çuthaoğiu. 7. Özgürlük Ütopyaları. Erhan Acar. Behiç Ak, Gencay Gürsoy, Hüseyin Hatemi, Macit Koper, ögef Öktem, Baskın Oran, Işıl Özgentürk, Sungur Savran, Bülent Tanör, Deniz Türkali, Şahika Yuksel. 8. Edebiyatla Başyapıtlar Cevat Çapan 9. insan ve Bilinçlilik. Ataman Tangör 10. Karşılaştırmalı Sanayileşme Süreç ve Modelleri. Oya Köymen 11.3. Dünyada Demokrasi Sorunu Bülent Tanör 2. dönem 20 mart pazartesı günü başlamtştır. Kayıtlar surmektedir. Kayıt için Başvuru: BİLAR AŞ. lstanbul Şubesi İlk Belediye Cad. Küçük Tünel Apt. No: 5/5 TünelİSTANBUL Tel: 149 42 86 Sayın MÜNİRE HACIBEKİROĞLIP ndan gördüğüm yakın alâkaya teşekkür eder saygılarımı sunarım. REKLAM YAZARLARI > Deneyimsiz Reklamcı Adayları MÜŞTERİ TEMSİLCİLERİ. REKLAM YAZARLARI. ARAŞTIRMACILARI, YÖNETİCİLERİ... Yetiştiritmek üzere; üniversiteyi yeni bitirmiş, pınl pınl, zeki, hırslı, aktif, çalışkan, geteceğin HAFTALIK GENÇLİK GAZETESİ Htr Cuma MİTİNGE CAGRI SERMAYE PARTİLERİNE 0Y YOK SOSYALİZMİN SESİNİ BİRLİKTE YÛKSELTEÜM YILMAZ EKŞİ lstanbul Anakent Belediye Başkan Adayı BİRLEŞİK SOSYALİST KAMPANYA EMEKHEDEFİKTİDAR YOLUİŞÇİ SÖZÜ SİYASETSORUNYENİ ÖNCÛYENİ YOL Bayrampasa Meydanı Saat: 14.00 25 Mart 1989 Cumartesi NÜZHET SAHİR EROZAN KAMUOYUNA Onlarca bedel verilerek kazanılan haklanmıza yönelik saldırılara bir yenisi daha Amasya Cezaevi'ndeki tutuklulara yöneltilmiştir. Biz haklarımızı korumak için her türlü bedeli vermeye hazırız. Amasya'daki uygulamalara seyirci kalmayacağımızı belirtir yanlarında olduğumuzu duyururuz. ESKİŞEHİR ÖZEL TtP CEZAEVİ DAVA ARKADAŞLARI ADINA FUATKAVŞÜKRÜ GÖKTAŞ Aranızdan birkaçı için Poyraz'da cazip iş ortamı var. Lütten şahsen ya da yazılı olarak "Poyraz Reklamcılık T.A.Ş. Halaskargazi Cad. 309/7 Şişli 80260 lstanbul" adresine başvurunuz Gızliliğe özen göslenlecek, yazılı başvurular cevapiandınlacaktır SATILIK 450.000 K. cal T.S.E'li, kömürlü Kazancıoğlu yapımı kullanılmamış, yan fiyatına kalorifer kazanı Tel: 528 06 28 Hüviyetimi kaybettim. Hükümsüzdür. FEYZAN YAMAN lngiltere'de Ingilizce'yi ucuza öğrenmek için güvenilir tek yol AUPAİR'lik yapmaktır. llgilenen 1727 yaşları arasındaki lise mezunu bayanlar Türkiye'nin ilk AuPair acentesi Derin Limited'e başvurunuz. Beşiklaş, Mazharpaşa Sokak 2/9 1158 53 42 1161 43 87 SATILIK Kuledibi'nde 3 katlı bina Tel: 527 53 97 (Mesai saatleri)