15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 22 MART 1989 Şeriat, Gerçek Dîn Düşüncesiııi Bile Tııteak Eder Tek tanrılı dinlerde tapınma, kulun tanrısıyla tırarak anlatabileceklerini yazar. Yüzyıllar sonra genç Türkiye Cumhuriyeti'nde (dolayısıyla vicdanıyla) baş başa kaldığı bir tatminMustafa Kemal, halkm bağnaz hocalann elinde dir. Laik düzende gerçek inanan için yeri, zamanı, oyuncak olmalannı Kuran'ı Türkçeleştirerek ve süresi, dili hiç önemli değildir. Bu, yalnızca tapınezanı Türkçe okutarak önleyebileceğini düşünür ve manın toplumsal bir gösteri olarak kullamldığı, nabunu uygular. Kuran'ın Yusuf Suresi'nin 2. ayeti maz saatinde atlı polisle sokaktan camiye insan ko"Biz onu anlayasınız diye Arapça okunmak üzere valayan şeriat devletlerinde önem kazanır. Bu açıgönderdik" demektedir. Bu ayetin anlamı, Kuran' dan bakıldığında yalnızca, vicdanın ve aklın insaLaik bir ülkede din adamı, dinin daha çok felsefesi ile uğraşır. ın anlayarak okunması olduğu halde, bugün bile nın içindeki tannyı. bilimin ise evreni yaratan tanDinin, inananların moral bir gereksinimi olduğunu bilir. Şeriat bu sure, bağnazlar tarafından "Kuran Arapça nyı bulabileceğini söyleyebiliriz. Bu anlamdaki tandüzeninde ise din adamı, kendisinden kuşku duyulamaz, okunmak üzere gönderildi, Arapça, hak dilidir" nmn ise dinlerle hiç ilişkisi yoktur ve onun bir gün eleştirilemez, karşı koyulamaz bir iradenin (halife, imam, papa) diye yorumlanmakta, okuma, düşünme, anlama, dinlerdcn kurtulacağını, insanla ve bilimle baş baakıl yürütme sürecinin başlamasından fazlasıyla şa kalacağını söylemek pek zor olmasa gerektir. egemen olduğu dinsel bir devlet ve toplum organizasyonunun bir Tannya düşünerek ulaştığını düşünen insan, mukorkulmaktadır. küçük parçasıdır. Denebilir ki, dinsel düşünce bile, laik düzende, Şeyh Bedrettin'in sözünü ettiği aşamaya bin yıl ' tasavvuf ile Tanrıya tapınarak ulaştığına inanan inşeriat düzeninde olduğundan daha özgürdür. Çünkü şeriat, gerçek san arasında çok fark var. Ilki bilime kapısını arada gelinememesi ne acı... din düşüncesini dahi tutsak eden bir çeşit baskı rejimidir. Korkunun ve gizin özellikle tek tanrılı dinlerde larken, ikincisi bilimi dışlıyor. tlki sonunda "Enel yaptınm sağlayıcı güç olarak kullanıldığını (örne hak" (Ben Tanrıyim Hallacı Mansur) diyebilirğin cennet, cehennem), Tannmn ise, başlangıçta ya ken, ikincisi bunu söyleyeni öldürüyor. tlki iyiliği NAHİT ZAMAN Araştırıcı ratan, yaşam süresince izleyen, öldükten sonra ise iyilik olsun diye yaparken, ikincisi iyiliği öbür dünödüllendiren ya da cezalandırılan en büyük irade yaya artı puan olsun diye yapıyor. İlki kendini tüm Salman Rüşdü'nün kitabı, Humeyni için Batı papa) egemen olduğu dinsel bir devlet ve toplum olduğunu görüyoruz. dünya nimetlerindeıı mahrum ederek kendini evdünyasına çatmak, Türkiye'deki yandaşları için de organizasyonunun bir küçük parçasıdır. renin bir zerresi olarak görürken, ikincisi uluslaDenebilir ki, dinsel düşünce bile, laik düzende, şeriat özlemini dile getirmek için fırsat oldu. Anararası ticaretin her türlü inancın ötesindeki çıkarUlus olma bilincimizi yasa Mahkemesi'nin başörtüsü ile ilgili karanndan şeriat düzeninde olduğundan daha özgürdür. Çünlarıyla şeriat düzenini kurmaya çalışıyor. kü şeriat, gerçek din düşüncesini dahi tutsak eden fedaya hazırlananlar... sonra ise gerginlik büyüdü. Tannmn bizi yaratıığı halde yaşarken yaptıklaEbu Hanife (8. yüzyü) ile felsefeye başlayan ve bir çeşit baskı rejimidir. Salman Rüşdü'nün belki de önemsiz kitabına bu Hz. Muhammed'in, Hz. Ali ve Ebu Hureyre ile rımızdan neden sorumlu olmadığına dinlerde ve denli tepki gösteren, baş örtüsü konusunu kullaEbu Haşim, Hallacı Mansur, Ibni Sina, tmam Gazali, Muhyiddini Arabi, Mevlana, Hacı Bektaş ve dinin gizli anlamları üzerine gizli söyleşileri ve bu rilen yanıt, insanoğlunun aklı olduğu ve iyi ile kö narak saf insanlan Atatürk ve laiklik aleyhine kışŞeyh Bedrettin gibi büyük düşünürler doğuran Is söyleşilerle ilgili Ebu Hureyre'nin "Peygamberden tüyü ayırt edebileceği, ancak aklın, dinin eleştiri kırtan. binlerce şehidimizin kanları karşılığında kalam dünyasımn 20. yüzyılın sonunda bir kitaba bile iki çeşit bilim ogrendim, ancak birini size öğretmeye sini yapabilecek güçte olmadığıdır. Tek tanrılı din zandığımız ulus olma bilincimizi ümmetçiliğe febu denli tepki göstermesi, pek umut verici bir ge izinliyim. Ikincisinden tek söz çıtlatacak olsam bo lerin akılla olan bu çelişkisi, Budizm, Konfüçya da eden kafaların ne beklediği çok açık. lişme değil. Bu tahammülsüzlük 20. yüzyüın sonun ğazım kesilirdi" "'sözleri bize iki gerçeği anlat nizm gibi tanrısız dinlerde pek görülmüyor. Çün20. yüzyılın sonunda yaşanan bu utanılacak olayda tslam dininin, bin yıl öpceki düşünsel platfor maktadır. Biri, felsefenin, tslamiyetin başlangıcın kü iyilik, kötülük, doğruluk akılla açıklanıyor ve lardan ülkece yara almadan kurtulma umuduyla, mundan ne denli uzaklaştırılıp uluslararası ticaret da bile Kuran'ın görünür yanlannın ne denli öte korkutucu bir giz yok. Her iki din yapısında da or yedi yüz yıl önceki Yunus Emre'ye kuiak vererek ve siyaset ilişkilerinin bir öğesi durumuna sokul sinde akıl yürütebildiği gerçeği, öbürü ise kurulmuş tak olanın iyi ve doğru insanı yaratmak olduğu yazımızı noktalayalım. olan şeriat düzeninin "Ben Tannyım" sonucuna açıktır. Tanrısız dinler, var oluşu da Lavoisier'nin maya çalışıldığının bir kanıtı. Kendine ne sanırsan Atatürk'ün, değeri ve laikliği ğetirmekle ülkemi varan tasavvuf felsefesine tahammül edemeyeceği maddenin sakınımı yasasına benzer biçimde açıkAyruğa da onu san ze, halifeliği kaldırmakla tüm tslam dünyasına yap gerçeğidir. Dört kitabın manası lanmakta, her şeyin hep var olduğunu, yaratanın Din, kendi şeriat kurallarının yine kendi felse olmadığını soylemektedirler. Böylelikle Tannya getığı büyük iyilik, bu olaylarla daha da belirginleşti. Budur eğer var ise. Laik bir Ulkede din adamı, dinin daha çok fel fesinin gizli özüyle çelişkisini yaşamaktadır. reksinimleri yoktur. (Kendin için istediğini başkası için de iste. Dört Şeyh Bedrettin, Varidat adh yapıtında, Kuran'sefesi ile uğraşır. Dinin, inananların moral bir geVar oluş ya da yaratılış, bugün pozitif bilimlerin kutsal kitabın anlamı var ise hepsi budur.) reksinimi olduğunu bilir. Şeriat düzeninde ise din ın görünür anlamını ancak anlayabilen halkm, Ku de en önemli alanlarından biridir. Bu kuram, dinadamı, kendisinden kuşku duyulamaz, eleştirile ran'ın gizli anlamını anlayamayacağını ve tepki gös lerle başlamış olsa da, bilim tarafından merak edil (1) HANÇERLİOĞLU ORHAN; DüşunccTırihi, Remzi Kilabevi, 1977, S: 138. mez, karşı koyulamaz bir iradenin (halife, imam, tereceğini, gizli gerçekleri halka yavas yavaş ve alış miştir ve yine bilim bunu çözecektir. VEFAT ve BAŞSAGLIGI Kale Grubu Şirketleri Iştirakler Müdürü Avukat AHMET BAŞALAN'ın babası MEHMET BAŞALAN'ın vefatını derin bir üzuntu ile öğrenmış bulunuyoruz. Merhuma Tann'dan rahmet, kederli Ailesi ve Dostlarına sabır ve başsağlığı dılerız. SIVA SANAYII A.Ş. ANMA 21 martta iyiye, güzele ve bahara açılma gününü, cezaevi cephesinde teslimiyete ve uşaklığa karşı 3 kibrit çöpünü yakarak karşılayan direniş ve onurun simgesi MAZLUM DOĞAN'ı 'Teslimiyet ihanete, direniş zaferine götürür' şiarıyla ölümünün 7. yıhnda saygıyla anıyoruz. Anısı yolumuzu aydınlatan sürekli bir meşaledir. Diyarbakır 1 nolu Ceza ve Tutukevi Temsilciliği adına NURETTİN Y1LDIRIM OKT4YAKBAL EVET/HAYIR . . OKURLARDAN benzer konumdadırlar. Ancak; seçimli bir döneme girilirken ya da girüdikten sonra neler oldu, neler olmadı? Sizler iyi biliyorsunuz, Hepsini biliyoruz, sizler de halkımızca da yetesiye bilitüyor görüyorsunuz. Bir övünmedir artık; ailece ya da tek söz sürüp gidiyor. Oysa övünmenin sahibi genel başkanınız kendi kendisiyle olanı ve ilişkisi tarafından seçildiğinizi büyük bir yanılgıdır. Çokça (onaylandığınızt) ve listelere dile getirilen gelenek ve alındtğınızt Yine sizierce ve göreneklerimize ters düşer. kamuoyunca çok iyi biliniyor, Beğeni toplumundur, yüzde 36 ile 292 ulusundur. milletvekilliğinin kazanıldığu Böylesine bir sonucun, basının Sayın ANAPTı '\ekil"ler; seçildiğiniz zamanlar uyansma karşın çeşitli "ortadirek "lerden çok söz yöntemlerle değiştirilen seçim ediliyordu. Daha da ö'te, bu yasasıyla elde edildiğini de biliyorsunuz. Evet bö'yle.' Ama deyimin buluşu sizlerdiniz. Artık nedense, bu deyimi öyle de olsa, yüce göreviniz kullanmıyorsunuz. Onlann baslarken anayasanın 81. geçim feryatlannu maddesi uyannca ant içerken yankılanmalarını duymazlıktan "laik cumhuriyete ve Atatürk geliyorsunuz. Öteki partüeri, ilkelerine" bağlı kalacağınıza Meclis dışmdaki partisiz "namus ve seref sözü " verdiğinizi de biliyorsunuz, Ant yurttaşlarm seslenişlerini de hiçe sayıyor; muhalefetin içme töreni ve seslenişleriniz sunduğu "uraştırma TRT'den yayımlanmıs, önergelerini", "yasa kamuoyunca nice mutlu umutlarla izlenmistir. Böylece tasanlan"nı yüzde 65 açısından değil, 292 sayısına göre yalnız ANAP'in değil, seçim değerlendiriyor, sayın genel yörelerinizin hiç değil, Türk ulusunun Türkiye Büyük Millet başkanımzın işareti ve deyişiyle "rey'ierinizi birlik ve Meclisi'ndeki bir üyesi beraberlik duygulanyla(temsilcisi vekili) sayüıyordunuz. Bu açıdan öteki kullanıyor, "RET" kararı veriyorsunuz. Onergelerdeki partilerin milletvekilleri de Sayın ANAP milletvekillerine Yeni Bir Anayasa. Anayasa sorunu yeniden gündeme geldi. Denecek ki, 'Ne zaman gündemden çıktı ki!..' Oyledir, 1961 Anayasası'nın Kurucu Meclis'ce benimsenmesinden, halkoylamasında da çoğunluğu elde etmesinden bu yana tartışmalar bitmedi. 1965'te iktidara gelen Adalet Partisi bu anayasaya karşı olduğunu daha ilk günden açıklamıştı. Onlara göre bu anayasa ile memleket yönetilemezdi! Ne yapıp edip 61 Anayasası'nı değiştirmek gerekliydi. 80'den sonra 12 Eylülcü kadro bu anayasayı değiştirdi. Yerine bir yeni anayasa geldi. ilk günlerde 82 Anayasası'nın taslağı üzerinde tartışmalar yapıldı. Ama bir süre sonra taslağa karşı çıkmak bir çeşit 'suç' haline getirildi. Mavi oy pusulası 'hayır' anlamını taşıdığı için MGK 'mavi' rengi düşman bildi! Atatürkün gözlerinin maviliğini dile getirmek bile Konseyce kınandı! Böyle bir anayasa taslağına 'evet' denilemez kanısında olanlar mahkemelere, cezaevlerine sürüklendi. 1961 Anayasası yirmi yıl ayakta kalmıştı. 82 Anayasası ise daha yedi yaşında! Ama iktidar olsun, muhalefet olsun herkes bu anayasaya karşı... Hepsi değiştirilmesinden yana. Demirel'inden İnönü'süne, Ecevit'ine, Erbakan'ına, hatta Özal'ına vanncaya kadar bütün parti liderleri 82 Anayasası'nın kendi ölçülerine göredeğiştirilmesini özlemekte... 'Ben bu anayasanın kefiliyim diyen' Sayın Evren ise bir süredir bu gibi çıkışlara karşı sessiz... 82 Anayasa taslağı hazırlanırken ya da hazırlanıp halkoyuna sunulmadan önce gazetelerde çıkan yazıların bir bölümünü kesip saklamışım. Prof. Dr. Velidedeoğlu 10 Ekim 1982 günü gazetemizde bakın ne yazmış: "...yasalar Atatürk'ün deyimiyle çağdaş uygarlık çerçevesinde oldukça Türk halkı onu benimseyip uygulamakta güçlük çekmiyor. 27 Mayıs 1961 Anayasası bu düzeyde idi. Ama Türkiy^ de anarşinin oluşmasından onu gereği gibi uygulamayanlar değil, doğrudan doğruya anayasa suçlu bulundu... Bugünkü olağanüstü ortamda, eğer anayasa tasarısı Danışma Meclisi'nden çıktığı gibi yasalaşır ve kesinlik kazanırsa, Atatürk ilkelerinin birer birer silinip yok edilişine ve Atatürk Cumhuriyetinin büsbütün başka bir biçim alışına tanık olacağız demektir ki, bunun tarihsel sorumluluğu ve tehlikesi de en az 12 Eylül müdahalesinin yapıldığı günde yüklenilen sorumluluk ve göze alınan tehlike kadar büyük olacaktır." Türkiye Barolar Birliği de 23 ekim tarihlerinde Ankara'da yaptığı toplantılar sonunda yayımladığı bildiride 82 Anayasa tasarısı konusunda şu yargıya varmıştı: "Danışma Meclisi'nde kabul edilerek MGK'ya sunulan tasarı getirdiği kurum ve düzenlemelerle halkm oyuna inanmayan ve genel olarak seçimı önemsemeyen çoğulcu demokrasıye ve çağımızîn tüm sosyal ve hukuksal değerlerine ters düşen, Türk toplumunu çeşitli bunalımlara sürükleyebilecek niteliktedir. Bu haliyle tasarının düzeltilmeyecek bir öneri olduğu ve yeni baştan kaleme alınması gerektiği görüş ve inancındayız." Eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Muhittin Taylan dao günlerde Cumhuriyette bu tasarı konusunda şöyle diyordu: "...anlaşılmıştır ki denge kuracak, toplumsal gelişmeye uygun düşecek yeni bir anayasa yapmak sanıldığı kadar kolay değildir. 1961 Anayasası 20 yıl boyunca söylendiği ve yazıldığı gibi bir denge kuramamışsa bu taslak olduğu gibi yasalaşırsa, korkarım denge yine kurulamayacaktır." Taylan geriye götürülen ekonomik ve toplumsal hakları bir bir sıralamanın olanaksızlığından söz ederek, en önemli sınırlamanın işçi haklannda olduğunu söylüyordu: "Taslak bu niteliğiyle emeksermaye dengesiyle açılabilecek sosyal barışı da tıkamaktadır." Milli Savunma eski bakanlarından Hasan Esat Işık da padişahvari yönetimlerden sakınmak gerektiğini belirterek, "Özgürlüklerin kısılarak bir dengeye varılan rejimlere başka bir ad verilir" diyor; şunları da ekliyordu: "Anayasaya baktığımız zaman üzülerek söylüyorum kendimizi özgürlüklerden daha çok otoriteye dayalı bir düzenle karşı karşıya buluyoruz." Tercüman yazarı Ahmet Kabaklı bile 82 Anayasa tasansını eleştirenler arasındaydı. Kabaklı, 'çalışanlardan yana olmanın demokrasinin bir göstergesi olduğunu' belirttikten sonra, 'vatansever işçi kütlelerinin hak ve hürriyetlerini ellerinden almaya hiçbir hakkımız yok, sayılmayacak kadar ziyanımız olacaktır. Demokrasiye benzemeyeceğiz. İş barışı tökezlenecek" diyor, isverenin eline lokavt silahını vermenin... "faşizme çıkan kötü çağrışımlar" yaratacağını sözleri ne ekliyordu. İste 1982 Anayasası tasansının Danışma Meclisi'nde kabul edilip Konsey'e sunulduğu zaman basında yer alan eleştirilerden, soldan, ortadan, sağdan gelen uyarılardan birkaç alıntı sundum size... Şimdi, yedi yıllık bir acı deneyimden sonra yeni bir anayasa gereksemesiyle karşı karşıyayız. Bu yeni anayasa nasıl yapılır, kimler yapar? Bunun yanıtı şudur, önce yürürlükteki engelleyici Seçim Yasası kaldırılır, ülkemizdeki her düşünce ve görüşün temsil edilmesi anlayışına dayanan, çağdaş, akılcı, birleştirici. Kemalist devrim ilkeleriyletersdüşmeyen, gerçek anlamda demokrasinın kurulmasını sağlayacak yeni bir anayasa... Barolar Birliği bildirisinde belirtildiği gibi, "Türk insanına korkuyla bakan, Türk insanına özgürlüğü layık görmeyen görüşüne dayanmayan yeni bir anayasanın gerekliliği her geçen gün kendini daha çok duyurmaktadır. araştırma sorunlarının gerçek paylannı niçin düşünmek istemiyorsunuz? Bir kez olsun denemelisiniz. Sayın cumhurbaşkanımn bir kez daha görüşülmesini istediği yasalan ya olduğu gibi ya da küçük önemsiz bir değişiklikle yine "kabul'Teniyorsunuz. Döneminizde çıkardığınız 30 yasa; hukukun üstünlüğü, eşitlik, insan hakları yönünden yüce Anayasa Mahkemesi'nce İPTAL" edilmedi mi? Danıştay'dan, nice yanlış ve haksız işler, işlemler geri çevrilmedi mi? umutlanıyorum; sade bir yurttaş olarak, emekli bir öğretmen olarak. Saygılarımla. Her şeyden önce muhtar olacak kişiler anayasa ve belediye yasalarım bilmelidir ki vatandaşlarm resmi dairelerle olan ilişkilerinde yardımcı olabilsin. Yer ve zamana göre her konuda vatandasa yardımcı olabilmelidir. Dilediğiniz öneriler, tasarılar Konunun içeriğine göre bir gecede yasalaşabiUyor da yıllarca beklenen değişikliklere birkaç mahallenin muhtarı bir araya gelmelidir, mahallelerin el sürülmüyor, sorunlarının çözümü için ilgili muhalefetinkilere ilgi kuruluşlara başvurmalıdır. gösterilmiyor ya da ters Yol, su, elektrik, telefon, tepkilere neden oluyor... Genel başkanınız da olsa, niçin altyapı hizmetlerinin getirilmesinde, uygulamasında yanlışlıklar ve yanılgılar belediye ve diğer kuruluşlara karşısında uyarı görevinizi yardımcı olunmalı, gerekirse yerine getirmiyor, vatandaş arasında imece getiremiyorsunuz? Bunu adı usulü yaygmlaştırılmalıdtr. "parti disiplîni"mi? Yoksa Her mahallede "sosyal "kayttsız ve şartsız", eski dayanışma ve çevreyi deyimiyle "emre itaat", klşisel düzenleme" adı altında imece bağhlık mıdtr? Ve daha başka düşündürücü sorular, sorular... usulü dernekler kurulabilinir. Okul, kütüphane, telefon Bu sorulara bu köşede yanıt kulübeleri, sağlık ocağı, veren olur mu diye tüketim kooperatifleri, kreşler açılmasına ve de çevrenin ağaçlandmlmasına pekâlâ muhtar önayak olabilmelidir. Her şeyi muhtardan beklemek yerine vatandaslannda ilgili her türlü sorunun çözümünde muhtarla birlikte hareket etmeleri şarttır. İSMAİL TURAN Ankara Mııhtar adayı nasıl olmah? Kadıköy/lstan bul Saddam rejiminin 17 Mart 1988'de Halepçe'de Kürt halkına karşı kimyasal silahlarla gerçekleştirdiği katliamı lanetliyoruz. YENİ ÇÖZÜM TAYADDEMKAD DEVRİMCİ GENÇLİK TEŞEKKÜR 23 Şubat 1989 tarihinde engiografimi yaparak durumumu aydınlatan ve 9 Marî 1989 tarihinde başarılı bypass ameliyatımı gerçekleştirerek sağlığıma kavuşturan başta İstanbul GATA Komutanı, Sn. Prof. Dr. Tuğgeneral ÇETİN GÜRLER Öoç. Dr. Alb. ENVER DURAN Doç. Dr. Alb. MUHARREM COŞKUN Yrd. Doç. Dr. Bnb. ETHEM KUMBAY ile Kardiyoloji ve Kalp Damar Cerrahı Kliniği olarak gerek ameliyat esnasında gerekse ameliyat sonrası yakın ilgisini esirgemeyen doktor, hemşire ve bakım personeline, bizleri telefon ve bizzat ziyaret ederek arayan dost, akraba ve 3'iincü Kor. K.'lığı personeline teşekkür eder sevgi ve şükranlarımı sunarım. Muhabere Albay ERGUN ALTEVTÂŞ VEFAT Ankara Koleji (1961), Siyasal Bilgiler Fakültesi (1965) mezunu Sevgili arkadaşımız Atatürk*e bir saygısızlık örneği tstanbul Orman Bölge Müdürlüğü (Fatih Ormanı) merkez binasınm girişinde dış duvarda "Ormansız vatan olmaz" sözü ve yanında da duvara yapıştırılmış bir Atatürk ponresi bulunmaktadtr, ancak bu portrenin Atatürk 'ten başka bir çok şeye benzeıilmesi mümkündür. Yani Atatürk diye onunla ilgisi olmayan çirkin bir şekil asılıdır ve bu durum Atatürk'ün şahsuıa ve onun gibi düşünenlere açıkça bir saldındır. Atatürk e ve onun görüşüne saygısı olmayan yöneticilerin bu davranışı rahatsız edicidir. Ayrıca böyle bir davranışta bulunmaktan çekinmeyen kişilerin cesareti de düşündürücüdür. Yetkili mercilerin gereken uyarıyı yapmalarmı diliyorum. YAŞAR YILMAZ Marmara Üniversitesi öğrencisi TOPLANTIYA ÇAĞRI GAZİANTEP ANAKENT BELEDİYESİ BAĞIMSIZ SOSYALİST ADAYI CAFER AYDIN RANA KARAMUK'u (KÖKSAL) yitirmenin derin acısı içindeyiz. Merhumeye Tann'dan rahmet diler, kederli ailesinin acısını paylaşınz. Konuk Konuşmacıların Katılımıyla 23 Mart Perşembe • 18.00 • Allebend Düğün Salonu BİRLEŞİK SOSYALİST KAMPANYA OYLARIMIZ BAĞIMSIZ SOSYALİST ADAYLARA CUMHURİYET MATBAACILIK VE GAZETECİLİK T.A.Ş. YÖNETİM KURULUNDAN Sicil No: 34599/3430 Türk Ticaret Kanunu ve Şirket ana sözleşmesi hükümlerine uyarak şirketimizin ortaklar genel kunılu 13 Nisan 1989 perşembe günü saat 11.00'de şirketimizin merkezi olan Türkocağı Cad. 39/41 CağaloğlutSTANBUL adresinde olağan olaıak toplanacaktır. Sayın ortaklann sahip oldukları hisse senetlerini toplantı günunden en az bir hafta öncesine kadar şirket veznesine teslim ederek karşılığında girış kartı almalarım rica ederiz. 1988 yüı bilanço, kârzarar hesapları ile Yönetim Kunılu ve denetçi raporlan şirket merkezinde toplantı gününden 15 gün evvel Türk Ticaret Kanunu'nun 362. maddesi uyarınca ortaklanmızın incelemelerine hazır bulunacaktır. 1 Açılış ve Başkanhk Kurulu'nun oluşması, 2 1988 yılı işlem ve hesaplarına ilişkin Yönetim Kunılu ve Denetçi raporlannın okunması, görüşülmesi ve onaylanması, 3 1988 yıh Bilanço ve KârZarar hesaplarımn incelenmesi, onaylanması ile Yönetim Kunılu üyeleri ile Denetçinin aklanması, 4 1988 yılı KârZarar hesabı sonuçlan hakkmda karar alınması, 5 Ana sözleşmenin 24. maddesi uyannca 1989 yüı için Yönetim Kunılu üye sayısının saptanması ve seçimiyle, ücretlerinin belirlenmesi, 6 Ana sözleşmenin 37. maddesi uyannca 1989 yılı için Denetçi seçimiyle ücretinin belirlenmesi, 7 Bakanlar Kurulu'nun 11130 sayılı karan ve sermaye piyasası kurulunun Seri 3, 4 Nolu tebliği şanlan içerisinde fînansman bonosu ihracı için karar alınması. MÜLKİYELt SEMF ARKADAŞLARI İLAN MAZGİRT 2 NOLU KADASTRO MAHKEMESİ 1956/1627 Es. Parsel No: 535 Davacı orman idaresi ve iki arkadaşı tarafından davalılar Hüseyin Akagündüz ve altı arkadaşı alehine açılan mülkiyet iddiası davasının mahkememizce yapılan 7.3.1989 tarihli yargılamasında verilen ara kararı uyannca: Davacılar Aptullah Tek ve Emine Süs'ün tüm aramalara rağmen açık adresi tespit edilmediğinden ve kendisine davetiye tebliğ edilemediğinden yukarda adı geçen davaalar Aptullah Tek ve Emine Süs'ün yargılamanın atılı bulunduğu 11.5.1989 günü saat 9'da Mazgirt Kadastro Mahkemesi duruşma salonunda 3402 sayılı kanunun 28. maddesi gereğince tüm itiraz sebep ve delilleri ile ve tüm belgeleri ile birlikte hazır bulunması veya vekil bulundurması aksi takdirde davaya devam edilerek karar verileceği ilanen tebliğ olunur. 7.3.1989 Basın: 40999 İLAN MAZGİRT 2. NOLU KADASTRO MAHKEMESİ Parsel No: 684, 712, 711 1979/149, 153, 155 Es. DavacıOrman İdaresi ve Ali Ateş tarafından davalılar Hüseyin Karaaslan ve iki arkadaşı aleyhine açılan tapulama tespitine itiraz davasının mahkememizce yapılan 7.3.1989 tarihli yargılamasında verilen ara karan uyarınca: Davacı Ali Ateş'in tüm aramalara rağmen açık adresi tespit edilemediğinden ve kendisine davetiye tebliğ edilemediğinden yukarda adı geçen davacı Ali Ateş'in yargılamanın atılı bulunduğu 11.5.1989 günü saat 9'da Mazgirt Kadastro Mahkemesi duruşma salonunda 3402 sayılı kanunun 28. maddesi gereğince tüm itiraz sebep ve delilleri ile ve tüm belgeleri ile birlikte hazır bulunması veya vekil bulundurması aksi takdirde davaya devam edilerek karar verileceği ilanen tebliğ olunur. 7.3.1989 Basın: 41036 GÜNDEM: YÖNETtM KURULU İLAN BURDUR 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Dosya No: 1986/523 Duruşma günü: 13.3.1989 Davacı Mehmet Uğur tarafından davalı Hazine aleyhine açılan tapu iptali ve tescil davasında. Burdur Merkez Kayaaltı köyü Manir Deresi mevkii 3616 parselden geçen çaym tarlayı ikiye bölmesi ile 4004 parsel arasında bulunan taşınmazı davacı kendi adına tescil edilmesi için açılan davada bu yerde hak iddia edenlerin ellerindeki belgelerle birlikte ilan tarihinden itibaren 3 ay içinde mahkememize müracaat etmeleri M.K. 639'uncu maddeleri gereğince ilanen tebliğ olunur. 1.3.1989 Basın: 40862 İLAN SIVAS 2. SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Dosya No: 1988/457 Davacı Maliye Hazinesi vekili Av. Zuhal Arat tarafından davalılar Nimet Yıldız ve müşterekleri aleyhine mahkememizde açılan tapu iptali davasının yapılan açık yargılaması sırasında: Verilen ara kararı gereğince, davalılardan Hüsniye Tekin ve Dilber Tekin'e duruşma davetiyesi tebliğ edilememiş ve gerekli araştırmalararağmenaçık adresleri tespit edilememiş bulunduğundan, ilanen tebligal yapılmasına karar verildiğinden, adı geçen davalıların 1 i .4.1989 günü saat 8.30'da duruşmada bizzat bulunmalan veya kendilerini bir vekille temsıl ettirmeleri, aksi takdirde yokluklannda karar verileceği, HUMK.nun 509. ve 510. maddeleri gereğince iş bu davetiye yerine geçerli olmak kaydı ile ilanen tebliğ olunur. Basın: 40851 İLAN ALAÇAM ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Esas No: 1986/674 Davacı Sakarinek köyü tüzel kişiliği adına köy muhtarı Nami Özta tarafından davalılar Mal Md.lüğü ile Sakarinek köyünden Bayram Türkan, Şükrü Ceylan, Bektaş Ceylan aleyhine açılan tescil davasının yapılan duruşması sırasında Sakarinek köyü Çobanavlusu mevkii 12000 mI'lik yer, tapulama tespiti sırasında köyün mezarIığı olduğu halde tespit dışı bırakıldığını, halen mezarlık olarak kullamlan bu taşınmazın köy tüzel kişiliği adına tescili yapılmasına karar verilmesi halinde bu taşınmazda hak iddia edenlerin yukarda esas sayısı bildırilen dosyaya yazılı veya sozlü olarak başvurulması, 13.6.1989 tarihine kadar mahkememize başvurulmadığı taktirde bu taşınmazın köy tüzel kişiliği adına tesciline karar verileceği ilanen lebliğ olunur. BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜCÜ MÜTERCİMTERCÜMANLIK BÖLÜMÜ BAŞKANLIĞI BölUmümüz bünyesinde IngilizceTürkçe, Türkçelngilizce her konuda tercüme yapılır, duyurunız. Tel: 163 15 OO'dan 516 veya 582 Basın: 19625 ARZU BAYKAL (TUĞLU) ile SERHAN BAYKAL evlcndiler 20 Mart 1989 Kadıköy
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle