19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 ŞUBAT 1989 • • • • CUMHURİYET/17 York Düşesi tatil yapıyor İngiltere Prensi Andrew'un eşi York Düşesi bugünlerde Franstz Alpteri'nde tatil yapıyor Fazia kilolan Ingiliz basınında eleştiri konusu olan York Düşesi'nin son zamanlarda sıkı bır zayıflama kürü yaptığı bildiriliyor. Ancak Sarah Ferguson'un fazla kilolanndan henüz tumüyle kurtulamadığı görulüyor. (Fotoğraf: REUTER) Uargıtay'ın tazminat kararı ANKARA (ANKA) Yargıtay Dokuzuncu Hukuk Dairesi, işçiye ödenen ücretin, bordroda gösterilenden farklı ve daha fazla olabileceğini belirterek, anlaşmazlık çıkması durumunda, mahkemece işyerinde inceleme yapılarak gerçek ücretin saptanması gerektiğine karar verdi. Yargıtay Dokuzuncu Hukuk Dairesi'nin karara bağladığı dava dosyasına göre, bordroda asgari ücretli olarak gözüken işçi işten çıkarılınca, ihbar ve kıdem tazminatıyla oteki parasal haklannın gerçek ücret üzerinden ödenmesini istedi. İşverenin asgari ücret uzerinden ödeme yapması üzerine acılan davada, yerel mahkeme, hesaplamanın bordroda gösterilen asgari ücretin esas alınarak yapılması gerektiğine karar verdi. Lüks tutkusu Parislı modacılann yaz gıysilennin tek bir ortak noktası var: Çok pahalı olmaian Moda yorumculan bu yil birden "lüks tutkusunun" ortaya cıktığım ve el örgülenyie suslü şifon saten elbisetenn neredeyse bır 'servet" değerne ulaştığım söyluyoriar. Ünlü manken Iman'ın Yves Saınt Laurent'ın bir modelini sunduğu bu şifon elbıse yer yer el örgülen ile süslü Eski eserlere koruma Hayat kadınlarının eylemi Konya genelevlerinde calışan hayat kadınları, önceki gün başlattıklan eylemlerini sürdürüyorlar. Fuhuşla Mücadele Komisyonu'nca, gecelik müşteri alınmasının yasaklanması üzerine müşteri kabul etmeyen hayat kadınları, "yasak kalkıncaya kadar eylemimize devam edeceğiz" dediler. Genelev kadınları, iki yıl önce de aynı gerekçeyle direnişe geçmiş ve bir hafta süreyle çalışmamışlardı. ANKARA (AA) Eski eser kaçakçılığının önlenebilmesi için kurtarma kazılarına önem veriimesi ve bu kazılann desteklenmesi istendi. DTCF tarafından düzenlenen "Türkiye'de eski eser kacakçılığı, tahribatı ve korunması" sempozyumunda, "Eski eser kaçakçılığına genel bir bakıs" konulu bildiri sunan Dr. Nnrettin Yardımcı, eski eser kaçakçılığının önlenebilmesi için özellikle kurtarma kazılarına önem verilmesini ve bu kazılann resmi ve özel kuruluşlarca, üniversitelerce desteklenmesini istedi. Yardırncı, kacakçüık ve tahribdt olaylannın azalulabilmesi için yurtiçinde köylere dek uzanan bir eğitimin başlatılmasını, aynca müzelerin satın almaya daha çok para ayırmasını önerdi. HABEKLERİN DEVAMI ABEKLERİ1 Hegel Haklı mı Çıkacak? (Baştarafı 1. Sayfada) selmeye başlarnıştır. Yaşam koşullannın ağırlığı yüzünden insanlar zaten burunlarından soluyor. Sıkılan para muslukları, iş dünyasını durgunluğun kıskacına almaktadır; sonuç, daralma, iflaslar ve büyüyen işsizliktir. İnsan hakları ihlalleri ve demokrasisizlik, yaşadığımız günlerin bir başka çileli boyutunu oluşturuyor. Güneydoğu'daki ayrılıkçı terör ise ciddiyetini korumaktadır. Bütün bunlara bir de siyaset sahnesinde seviye yoksunluğu ile kutuplaşma ve gerilim eklenirse, o zaman geçmişten ders alındığı öne sürülebilir mi? Ne yazık ki hayır! Oysa dünyada barış rüzgârlan esiyor. Uluslararası politikada yeni bir yumuşama dönemi açılmıştır. Yer yuvarlağındaki çatışma noktalarında uzlaşmalara doğru yol alınmaktadır. Doğu bloku dahil çoğu yerde demokratikleşme, günümüze damgasını vurmaya başlamıştır. Ote yandan, Türk ekonomisinin doğrudan etkilendiği Batı ekonomisi geçen yıldan beri anlamlı bir toparlanma içindedir. Ekonomi büyürken, enflasyon düşmekte, ticaret gelişmekiedir. Bunlar da eğer yararlanabilirse Türkiye için artı puanlardır. Peki, günlük deyişle, herkes Mersin'e giderken, biz tersine mi gideceğiz? Doğu Batı ilişkilerinde yumuşama yaşanırken, biz yeniden bir çatışma dönemine mi gireceğiz? Demokratikleşme sürecinde yol aimak yerine, daha da gerilenecek mi bu ülkede? Kısacası, haklı mı çıkacak Hegel? \asaklıların yasaksız gecesi GÖZLEM "oke>" işaretı yaparak onayladı. Halit Kıvanç, 21 yıldır ekranda kahşının Bedrettin Dalan'la birlikte uzun nedenini "Bana kimse dokunamıyor, çünkü uzun "Ayağında Kundura" adlı Eski Eserler Müdürü izin vermiyor" diye açıkladı.türküyü okuyan tbrahim Tatlıses, LALE FİLOĞLU lu salonda yoktu. TRT'nin üst düzey yetkililerinin bu dakikalarda tstanbul Radyosu'nda canlı olarak hazırlanan "Banko" adlı programda soru sormaya gittikleri belirtildi. TRT'nin kutlama gecesinde, programına bir sure ara veren tbrahim Tatlıses, kendisi için "TRT'nin ambargolu sanatçısı" diyenlere de çattı: "Çıkanriar, çıkarmazlar; onlara ne oluyor? Üstelik beni halka ilk tanıtan da yine TRT'nin 'Bizden Size' adlı programı olmuştur. Bundan sonra da hep emirlerinizi bekliyonım; ama 15 günde bir değil ha 34 ayda bir 'gel' dejin, emriniz ba$ım UGUR MUMCU (Baştarafı 1. Sayfada) Mahmut Tali Öngören. Yıldönümü programında televizyonun kuruluşuna bu kadar katkıda bulunan Ongör&n, unutulmuştu. Meral Savcı, anılarını anlatırken Öngören adından söz etmese televizyonun kuruluşunda M. Talı Öngören adında bır daire başkanı olduğu bile akla gelmeyecekti. Bu, bir ayıp değil midir? Öngören, gazetemiz yazarlarındandır. Öngören, her hafta, televizyon yayınlarını eleştiren yazılar yazmaktadır. Öngören, bunun için mi kara listeye alınmıştır? Bu yayınların Öngörenrm çevresinde 12 Mart 1971 öncesindc "Mahmut abi, Mahmut abi" diye fır tır dönen "bizim Nuri" gibi eski devrimci, yeni ANAP bürokratlarının TRT'de etkin görevler yüklendikleri bir döneme rastlaması, bu ayıbı daha da büyütmektedir. TRT'de o tarihte M. Ya// öngören vardı, Emil Galip Sandalcı vardı. Niçin kapatıldı öngören ve Sandalcı'ya ekranlar? Televizyonun kuruluş aşamasında emeği geçen Jülide Gülizarlar, Yılmaz Dağdevirenler, ismail Cemler, niçin unutuldu? Yıldönümü programında TRT'nin ilk Genel Müdürü Adnan Öztrak konuştu. Oztrak, taraisızlıktan ve özerklikten söz etti. Düşündürücü sözlerdi bunlar. TRT'nin Genel Müdürü Cem Duna da, teknolojik gelişmelerden ve tarafsızlıktan söz eden bir konuşma yaptı. Cem Duna ve tarafsızlık. Kim inanır buna? Haberleri ve haber içerikli programları izliyorsunuz. Söz gelişi Türkiye'de bunca vakıf varken, bir tek vakfın haberleri konu oluyor: Türk Kadmını Güçlendirme Vakfı. Bu vakfın başkanı Semra Özal, olur olmaz programlara çıkıyor. Bu ayrıcalıgın, TRT yayın ilkelerinde yeri, TRT Yasası'nda dayanağı var mıdır? Aramayın; yoktur elbet. Başbakan Ozal, öksürse haber oluyor; muhalefet partilerinin en duyarlı konularda söyledikleri, TRT makasçıları tarafından kesiliyor. İşçiişveren konulannı kapsayan açıkoturumlara muhalefet partilerı çağrılmıyor. Bir eski banka genel müdürüne "cevap hakkı" tanınıyor; ancak aynı konuda ana muhalefet partisinin yaptığı açıklama "Duna sansürü"nder\ geçemiyor. Cem Duna, bir değerli diplomattır. Bu değerli diplomat, ilerde kendisi için taşınmayacak yük olacak bu partizanhğı kendisine, kariyerine, kişiliğine nasıl yakıştırıyor? Bugünler nasıl olsa geçecek; Duna, genel müdurlükten bir gün gelecek ayrılacak. Ayrılmak zorunda kalacak. Düşünmez mi insan bunları? Oemek düşünmüyor; düşünemiyor; duymuyor, görmüyor. Oysa, TRT Yasası, genel müdüre bu kadar güvence tanımış. Bir bakan bile, ınanınız bu kadar güvenceye sahip değildir. Duna, oturduğu genel müdürlük koltuğunda yansız davransa, hükümet, DunaVı öyle kolay kolay görevden alamaz. Öylesine sağlam yasal güvencelere sahiptir TRT genel müdürleri. TRT genel müdürünün hükümetçe görevinden alınması için "milli güvenliği" ve "kamu düzenini" sarsıcı yayınlar yaptığının kanıtlanması, devtef memuru olma niteliğini yitirmesi ve ağır hizmet kusuru işlemesi gerekir Bu koşullar gerçekleşmedikçe, kimse, Dunafy\ yerinden oynatamaz. Ne Semra Hanım ne Başbakan Özal ne hareketçiler ne şucular ne bucular; hiç kimse!... Türkiye'de hiçbir yargıç, hiçbir savcı, hiçbir genel müdür, hiçbir müsteşar, hiçbir genelkurmay başkanı ve kuvvet komutanı, hiçbir bakan ve hiçbir başbakan yardımcısı bu kadar yasal güvenceye sahip değildir. ANAP, geleceği olan seçkin bir diplomattan bir ANAP partizanı bürokrat yaratmasını bildi. Yaratana da, yaratılana da kutlu ve mutlu olsun! ANKARA'dan YALÇIN P06AN (Baştarafı I. Sayfada) makta oluşu". Geriye dönüp bakıldığında, 1983 seçimlerinde Halkçı Parti oyların yüzde 30.5'ini, daha sonra Halkçı Parti artı SODEP oyların yüzde 313'ünü, geçen dönemde de SHP artı DSP oyların yüzde 34.4'ünü topluyor Son otuz beş yılın genel eğilimi sağ ile sol oyların yüzde 65'e karşı yüzde 35 oranında dağılmakta buiunuşu. Zaman zaman bu sınırın zoıiandığı ve aşıldığı biliniyor. İşte, tam şu günlerde sosyal demokrat oyların yeniden tırmanışa geçtiği, tarihsel genel eğitimin üzerine doğru çıkmaya başladığı araştırmalarla ortaya çıkıyor. Tanla'nın tahminıne göre şu sıralarda sosyal demokrat oylar yüzde 36'ya doğru yükseliyor. Ama toplam sosyal demokrat oylardaki tırmanışın rakamı bu. SHP ile DSP'nın ortak oyları yüzde 36'larda bulunacaksa, bunun bir bölümü DSP'ye, büyük bölümü de SHP'ye gidecek. Yani solda yerel seçimler öncesinde yeniden bir bölünmenin varlığı matematiksel olarak görülüyor. Hiçbir siyasal kanıya, görüşe, eğilime, sempati ya da antipatiye başvurmaya gerek kalmadan, matematik ölçüler içinde sol oylann bölüneceğine, böyle bir böiünmenin siyasal tabloya yansıyacağına kesin gözüyle bakılıyor. Eğer, sosyal demokrat oylar böiünmezse, "SHP'nin yerel seçimlerden birinci parti olarak çıkacağı" tartışılmıyor Dolayısıyla, ANAP'ın ikinci sıraya düşmesi kaçınılmaz görulüyor. Ne var ki, solda oyların bölüneceğine de Kesin gözüyle bakılıyor. Bundan "Ecevit'in Ozal'ın ikinci parti durumuna düşmesini engellemesı" anlarnı doğuyor. Dolayısıyla, Bülent Ecevit'in DSP'si Turgut özal'a "yardım sağlamış" konumuna geliyor. Gerçekte, Ûzal'a yardımda bulunan bir diğer siyasal lider, belki ilk anda ters gelebilir, ama DYP'nin lideri Süleyman Demirel. PİAR'ın yaptığı tüm araştırmalarda sağ oylar artık Özal'dan vazgeçme eğilimi taşıyorlar. İşte, sağdaki düğüm burada yatıyor. Özal'dan vazgeçme eğilimine rağmen, Demirel'de buluşmayı tercih etmiyor sağ oylar. Belki parti olarak DYP'yi değil, ama DYP lideri Süleyman Demirel'i sağ oylar daha çok hedef alıyor. Demirel'in "denenmiş olması" sağ oyları, ilginç bir biçimde OYP'den uzaklastırryor. Tercih etmedikleri ANAP'adoğru kaydırıyor yeniden. Tam bu noktada, Demirel'in Özal'a dolaylı bir katkısından söz etmek mümkün hale geliyor. Demirel, istemeden Özal'a yardım etmiş oluyor. Sağ oyları kendisinde toplayabilmek için sağda yüzde 15 dolaymdaki kararsız oyları kendisine çekerniyor. Bu "sağ kararsız oylara", DYP'den uzaklaşma eğiliminde olanlar eklendiğinde, ANAP yeniden güç kazanır hale geliyor. Belki de "alternatifimiz yok" demenın siyasal anlamı burada netleşiyor. Siyasal yapılanma, siyasal oluşum açısından, sağ oyların DYP'de toplanmayışı, yine ANAP'a kayışı, sosyal demokrat oylann da bütünleşemeden parçalanması Özal'ı dönüp dolaşıp "ilk parti konumuna" getirebiliyor. DYP'den uzaklaşma ve ANAP'a kayma gerçeğine rağmen, ANAP yine de "ikinci parti" durumuna düşebilir?.. Tek bir yolla: Solda bolünme olmadığı takdirde... Sağ oyların kendi içindeki gelgıtleriyle hiçbir biçimde Iskeçe • • «• • • puruzu TRT çalışanlan, bir süre öncesinin "yasaklı" sanatçılarıyla "yasaksu" bir gece yaşadı. C>nceki gece Harbiye Orduevi'nde gerçekleştirilen TRT'nirı 21. yıldönümü kutlamalarında TKTnin üst duzey yetkililerinin yanı sıra Frankfurt'tan yeni dönen Anakent Belediye Başkanı Bedrettin Dalan da ayağının tozuyla geceye katılarak sanatçılarla birlikte türküler söyleyip coştu. Ekran yasakları TRT Genel Müdürü'nün onayıyla bir süre önce kaldırılan tbrahim Tatlıses ve ilgilenmeden ve bundan etkilen Bülent Ersoy için TRT'nin kutlameden bugün sol tek başına Özal'ı "ikinci parti" konumuna düşürecek güce sahip bulunuyor. Ne yazık ki, bu fırsatı bu sefer de kaçıracağı artık biliniyor. Keşke bilinmese, keşke yanılgıya düşmüş olsaydık... • ANKARA/ATİNA (Cumhuriyet) tskeçe Valiliği'nin Batı Trakya Türklerine ait Gökçeler Köyü'ndeki merayı geçen hafta Yunanlı çiftçilerin kullammına vermesiyle patlak veren olayların yankıları sürüyor. Dışişleri Bakanlığı Sözcusu tnal Batu, "Uzun yülardır Türklerin kullandığı topraklara sislemli bir sekilde el konulmaktadır" dedi. Yunan Hükümeti Sözcüsü Sotiris Kostopulos da Turkiye'nin mera konusunda yaptığı sözlü girişimin geri çev Papatyalar Nilüfer, Semra Ozal'ın papatyalarınca kuşkuyla karşılanan "Pa patyalar'ı, Cem Duna'ya söylerken. rildiğini söyledi. Dışişleri Bakanhğı Sözcüsü Büyükelçi Batu, dün Ankara'da düzenlediği haftalık basın brifinginde mera olayıyla ilgili bir soruyu yanıtlarken, "azınlık topragı bulunmadığı" yolundaki Yunan iddialarını reddettiğini belirtti. Batu, konunun Yunanistan'm iddıa ettiğinin aksine bu ülkenin iç işi olmadığının, Lozan Antlaşmas\ ve en son imzalanan Avrupa Guvenlik ve lşbiıliği Konferansı (AGİK) belgesi ile kanıtlandığını ifade etti. Batu, Yunanistan'm da üyesi olduğu AT'nin azınlıklarla ilgili ilkelerinin ortada olduğunu belirterek, "Türk yoktur ibaresini kabul etmediğimizi defalarca tekrar etük" dedi. ma gecesi bir bakıma TRT'ye sevgilerini ve şükranlannı bildirme gecesine dönuştu. Sahneye davet •^dilen Bulent Ersoy, ilk şarkısını okuduktan onra rnutluluğunu belirtmek için buyuk bir hızla Genel Müdur Cenı Duna'nın yanına gelerek elini öpmeye çahştıysa da genel mudür buna izin vermedi ve Ersoy'un elini sıktı. TRT çalışanlarının büyük bir merakla bekledikleri beyaz kostumler içindeki Ibrahim Tatlıses, gazinodaki programına yetişmek için gecenin erken saatlerinde sahnedeki yerini aldığında, Cem Duna, danışmanı Nuri Çolakoğln ve TV Daire Başkanı Serpil Akılboğüstüne." Kimi organizasyon bozukluklarıyla birlikte devam eden gecede Ibrahim Tatlıses de zaman zaman programına ara vermek zorunda kaldı. Önce tavanda dönen ışıklı topu "başını döndürdügü" için durduran, ardından "gece kuliibü" benzetmesini yakıştırdığı Harbiye Orduevi'nin loş Balo Salonu'ndaki ışıklan yaktıran Tatlıses, sonunda "Âşıksın" adlı "arabesktürkü"sune başlayabildi. Bir ara donüp Anakent Belediye Başkanı Dalan'a, kime âşık olduğunu soran Ibrahim Tatlıses, "İstanbul'a değil rni?" diyerek sorusunun yanıtım da kendisi verdi. Dalan da söylenenleri eliyle hayranlannın "Hiilya" adlı şarkıyı istemeleri üzerine "Rornatizrnalanmı azdınyor, oku>amayacağım" dedi. Programının bitiminde "Ankara'daki kutlama programımı yoksa buradaki mi dana iyi?" diye soran İbrahim Tatlıses,. Ankara'da ayrı bir kutlama gecesinin yapılmadığını sonradan öğrendi. tstanbul Televizyonu'nun ev sahipliği yaptığı gecenin neden Harbiye Orduevi'nde gerçekleştirildiği de merak konusu oldu. lstanbul TV'si Mudürü Mustafa K.Gerçeker, 1. Ordu Komutanı Orgeneral Doğan Güreş'in ve Devlet Bakanı Adnan Kabveci'nin de davet edildiği gecenin Harbiye Orduevi'nde düzenlenmesinin nedenlerinden soz ederken "Çünkü en ucuz fiyatı burası verdi" dedi. Genel Müdür Cem Duna ve lstanbul TV Müdürü Mustafa Gerçeker'in kısa konuşmalar yaptığı gecede, kuruluşundan bu yana TRT'de çalışmalarını sürdüren Halit Kıvanç da sahneye davet edildi. 21 yıldır ekranda kahşının nedenini "Bana kimse dokunamıyor, çünkü Eski Eserler Müdürü buna izin vermiyor" diyerek açıklayan Halit Kıvanç, kendisine uzatılan çiçekleri görünce de "Normal erkekten assolist olmaz, ama yine de kendimi assolist gibi hissedi>orum" dedi. Beyazlar giyen îbrahim Tatlıses ve Hülya Avşar'ın aksine siyah ve oldukça dekolte bir kıyafet giyen Bülent Ersoy, sahnede belirdiğinde davetlilerin coşkulu tezahuratıyla kaışılaştı. Başından aşağı gul döküp öpmeye çalışan hayranlarından bir süre için kurtulan Bülent Ersoy, utangaç bir tavırla, ancak koşar adımlarla Cem Duna1 nın masasına eğilerek Duna'nın 1989"da kendisini televizyona çıkartarak çok güzel bir armağan verdiğini belirtti. Ekranda hiç kıpırdayamadığını söyleyen Bülent Ersoy, sahnede kurtlannı dökeceğini soyledi ve programı boyunca bol bol ter attı. "TRToin genç, dinamik müdürü" dediği Cem Duna'ya ve "Sevgili ağabeyimiz" diye hitap ettiği Serpil Akıllıoğluna teşekkür ettikten sonra TRT camiasından uzak kaldığından dolayı kırdığı potlar için özür dileyen Bülent Ersoy, yine hayranlannın coşkulu tezahüratı eşliğinde sahneyi terk etti. Gecenin son konuklanndan biri olan Nilüfer ise eski ve yeni parçalarını seslendirdiği programında, bir süre önce Semra Özal ve papatyalan tarafından kuşkuyla karşılanan "Papalyalar" adlı parçasına da yer verdi. EN USTUN MOTOR YAĞI 1. Istanbul, Enternasyonal Otomobil Fuarı O T O M Ö B I U T H ALATÇILÂRİ DERÎvîİ5Î Özel olarak getirilen, ünlü "LE MANS 24 HOURS" şampiyonu PORSCHE, ALFA ROMEO, AUDİ, AUSTIN ROVER, BMW, CHEVROLET, HONDA, LADA, MAZDA, MERCEDES BENZ, METRO, MG, MONTEGO, OPEL, PEUGEOT, SKODA, SUBARU, SUZUKI, TOYOTA, VOLKSVVAGEN. Tüm bu teknoloji harikası 89 model otomobilleo 1. İstanbul Enternasyonal Otomobil Fuarı'nda. En yeni modelleri, üstün teknolojileri ile Akaryakıt İstasyon Donanımları ve Servis Ekipmanları, 1. İstanbul Enternasyonal Otomobil Fuarı'nda. En son yenilikleri ile zengin oto aksesuarları, motor yağları ve kozmetikleri, 1. İstanbul Enternasyonal Otomobil Fuarı'nda... Tam 9 gün bizimle olacaklar... Gelin tanışın. 412 Şubat 1989 İstanbul Sergi SarayıTepebaşı Ziyaret Saatleri: 11.00 20.00 *% / TANITIMAS
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle