Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/12 HAVA DURUMU İ H eeteıvoıoı Gene N'udurtugu ndei ,m noıgeıenmız cok hnıt tade'T? lc Anadoaj ' i j r güney ve dogu; denız Guneydogu Anadolu rıun eatısı le Dogu n A adc!u nui iurev e Daî sı yag s!ı gececek ya'Siar Karaden: »e Akdenı: Kı\ lar. ıl« Marm a r a i n öjgusund? yag'nur /ağ 5 alan VÇT r lerde ka setJnde oacaK hava sıcaKhgında oneml t>« degîşıklık oımayacan luisarıar k j zty ve dogu yönterden hafif arastra orta kuv ve!tees«cek Oenızienmrale Ruzgar yıdız ve po\ra:dan Akdenızde gjnbalısı ve kMosün 3 5 Ege ve Baf Akdenırde 78 kuvvetnde sa aite 1021 Ege ve Akdemzde 3340 denızmılı h'raesecek denızmuledl Ege ve Batı Ak r deicde katıa dalga! o.acak da'ga yuksek ıgı 0515. Ege ve Balı A^demz ac nlaraıda 2 54 1 HABERLERİN DEVAMI TÜRKIYE'DE BUGÜN Acana Adapazan Aoıyarra/ı Atvon Ağr, An^ara Antakya Antalya Anvn = « . 18° 8° 10° 8° 1° 5" 5° 16° 7° 17» 10° 10° 5° 2° 6° il° 11° 4° ° ?° D ya'Dakıı B 3° Edırne 8 O°Erzıncan B 3° Erzurum K i7°Eskısehır B 1° Gazıartep B 2° Gııesun Y 4° Gumüşfıane K 0°Hakkâr B B 1° Isparta 1" isOntKj! V B 1° Izmıf 3° Kars B 8° Kaslamorvu K 1° Kayserı K B 2°Mrklarel K 1° Konya 2° Kutahya 2°M B İO' 2° Mansa 10° 4° K Maraş 8° 4" Me'S.n 8° 2° Muğla 8° 2° Mus 12° 2°f«KJ(!e 7O " 4°0rdu 6° 2° Rue 2" 12°Samsun 7° 1° Sıırt 8° 2°Sınop 14° 2°Sıvas 0° 8° 4° 4° 7 " 6° 8°1° 3° 2° 8° 2° l«tonJağ Traton Tuncelı Uşâk Van Yozgat 19 ŞUBAT 1989 DÜNYADA BUGÜN GOZLEM UGUR MUMCU (Baştarafı 1. Sayfada) W~N£W Avdın Babtesır Btlecık Bıngö* Bıtiıs meue gorus uzald^ı 10 km yagış alan denızlenmcde yagrs anmda 2 3 k.iı dolavında öulunacak Van golunde hava Parçalı cok öulutlu gececek r u gar kuzey ve dogu yonlerden tıaft 3rasıra oria kuvvette gol kucuk da'gah g<wus uzı«lığı 10 km ddavında bulunacak **sısl Boıu Bursa Canafckale Corum Denzlı 12° 2° Zonguıdak Zunh B 5° A ac « B Dmutlu K kj'« S 95" Y Doç. Yüksel: Şeytan Ayetleri konusu çok işlendi Ankara Ilahiyat Fakülıesi yayınlan arasında yer alan Ve Şeytan Ayetleri soylencesinin doğrıı olduğunu savunan kitabın çevirmeni 'Bu konu yeni değil, hakkında çeşitli makaleler de yayımlandı' dedi. TLNCAY ÖZKAN ANKARA Ankara L'nhersite c i yayınlan arasmda çıkan " H z . Muhamnıed Mekke'de" adlı kiıabın çevirmenlerinden Doç. Dr. A/mi Vıiksel, kıtapta yer alan "!je>lan Ayelleri" ile ilgili iddijlar konusunda " B u >eni bir şe> dfğil. Bu konuda çeşitli makalek r de >a\ımlandı'" dedı. Ilahi>at Fakultesi dosrentlerinden Salih Akdemir de "Garanik Vakası" Oİarak adlandırılan "Şe>lan A>etleri" ıddıasının ""etTaberi"nin konu\la ilgılı çeşitli riva\otlere davanan şorumunda \er aldığım, sonrakı iddialann bu >oruma davandığını so\ledi. Monlgomen Walt tarafından kaleme alınan \e Turkçeye çe\rıkrek 1986'da .^nkara UnKersitesi tljhiyat Fakultesi yayınlan arasmda yer alan " H z . Muhaıtımtd Mekke'de" adlı kitabın v"c\ırmenlerinden Doç. Dr. Azmi Yukse!. kitabı bir dilbilimci olarak Doç. Dr. Rami Ayas'la birlikte çe\irdiklerini belirterek, " B u konular yeni değil, larih boyunca bunlar >azılmıştır" dedi. İlahiyat Fakultesi öğretinı uyele: inden Doç. Dr Salih Akdemir ise kuranı Kerim'de yer almadığını, yalnızca etTaberi'nin \orumlarına da\anılarak gündeme getirildiğini belirttiji 'Şeytan Tfeşilçam nasıl kurtulur? (Başrarafı I. Sayfada) Salman Rüşdü özür diledî (Baftarafı 1. Sayfada) da. Ruşdu'nun "Müslumanlard:ın alenen özür dilemesi" durumunda, koşulların değişeceğini söylemişti. Tahran Radyosu'nda, "Avrupa'daki İranlı Öğrenciler Derneği" adlı bir orgutun, "uyelerinin, Humeyni'nin idam hukmunu yerine getirmeye hazır olduklarınf" açıkladığı bildiriliyor. A>nı şekilde, BBC Televızyonu'nda bir güncel olaylar programı sırasında programa katılanlardan uç kişinin açıkça Ruşdu'yuoldurebileceklerini soylemeleri üzerine program yapımeısı ve katıianlar hakkında soruşturma açıldı. Ingıliz basını konuya geniş yer a>ırmava devam ediyor. " I n d e p e n d e n t " , konuya ikı tam sayfa ayırırken, " T i m e s " , lran'ın son gelişmeler karşısında yeterli bir açıklama yapmaması durumunda, Ingiltere'nin İran'la dondurulan dıplomatik ilişkisini dahi kesmesini önerdi. Kitleye yonelik yayın yapan " S u n " Gazetesi İse Ruşdü'ye >onelik bir saldırı girijimi olduğu takdirde, Ingiltere Hava Kuvvetleri'nin Iran'a misılleme yapmasını onerdi. "Şeytan Ayetleri" artık hemen hıçbir kitapçıda bulunmuyor. " P e n g u i n " Yayınev ; , mevcudunun tukendiğı anlaşılan kitaptan ycniden basıp basmayacağı hakkında bilgi vermiyor. film ureten Türk sıneması 1960'lardan başlayarak Adana, Ankara, İzmir ve Karadeniz Bolgeleri adıyla anılan bolge işletmeAyetleri' iddiasının ortaya çıkış cilerinden para alarak film yapgerekçesini vöyle açıkladı: mış. Taşeron usulu film yapan ya"Mekke o zaınan bir lioarel pımcılar, önceden belirledikleri kentiydi. O dönemde de hac olaprojelerine bu sinema bölgelerinrak adlandırılan putların zi>areti den avans alarak başlıyorlar ve bu kent için bir gelir ka>nağı>dı. film tamamlarunca da o bolgeleO>sa İslamiyet Tanrı ile kulları re yolluyorlar. 1980'lere kadar bu arasındaki aracılan ortadan kalpiyasada dolaşan paranın yüzde dırmayı amaçlıyordu ve bu. put2530'u Adana, yüzde 20'si İzmir, ların >ıkılmasını. Mekkelilerin yuzde 10'u Ankara, yuzde 10'u önemli bir gelir kaynağından >okise Karadeniz Bölgesi'nden sağlaMin kalmalarını getirecekti. Bu nıyoı. Geri kalan bolümu ise İsnedenle kentin ileri gelenleri Hz. tanbul sinemaları tarafından karMuhammed'e karşı direndiler. şılanıyor. Film bu bölgelerden geOlay Kuran'la ilgili değildir. İnlen paralarla oluşturulduğundan, sanlarla Allah arasındaki aracılar o bölgelerin talepleri göz öııune kaldınlırken Kuran'da bazı pulalınıyor ve işletmeciler hangı ların o\ülmesi. putların şefaati " s t a r " a daha fazla para veriyor>ar denilmesi çelişir. Kuran'da sa o starın rol aldığı filmler yapıHakka suresinin 44. a>etinde pe>lıyor. 2530 bin liraya mal olan bir gamberin \!lah'ın sözlerini insanfılmin bazen 150200 bin lira palara yanlış iletmiş olması durura bırakması da yine 1960'lara munda onun sağ elinin kudretinin rastlıyor. Ancak 1970'lî yıllardan alınaçağından \e şahdamannın başlayarak televızyonun yaygınkesileçeğinden bahsedilir. Bu, laşması sinemanın bu kârını dapejgamberin janılamayacağının raltıyor. 1970'li yılların başında 3 delilidir. Ancak Kuran'da da balıbin civarındaki sinema salonlarısedildiği gibi pe>gamber birçok nın kapanmaya başlaması da bu kereler Mekkelilerle uzlaşmak isdonemlere rastlıyor. 1975'lerde lemişlir, ancak Allah tarafından başlayan sokak çaüşmaları insanhep engellenmiştir." ları evlerine kapaurken film arzı Doç. Akdemir. İran dinı lideri sokaktaki ınsanın talebiyle belirAyetullah Hume>ni'nin "Şe>tan lenıyor. Yani "vahşet". "dehşet" Ayetleri" kitabının yazarı Salman ve " s e k s " filmlerı donemı açılıRuşdu hakkında olum fet\ası ver yor. mesini de eleştirerek. lslam'da in sanların vargılanmauan cezalandırılamaşacağını ioyledi. 80'li yıllar sinemanın karşısına önce video, ardından da televizyonun 2. kanalını çıkarıyor. Sinesina nasıl bir yanıt verılmesi ge ma salonlan hızla kapanmaya derektiğini ele alıyor. vam ederken, bölge ışletmecileri Basının bu ofkeli çıkışlanna yapımcılara artık para veremez karşılık, yayınesleri çok daha ih hale geliyorlar. Bir sure sonra da tiyatlı gözukuyor. Daha onceden zaten bölgelerden hıç para gelmıromanın tercume haklarını satın yor. Tam bu noktada videodan alan "Christian Bourgois" Yayı gelen ialep sinemanın imdadına nevi güvenlik gerekçesiyle yayını yetişiyor. Video piyasası başlandurdurdu Buna karşılık "L'eve gıçta zor durumda bıraktığı sinenemeot Du J e u d i " adlı haftalık ma pıyasasına geçıcı de olsa omuz haber dergısi ile ikı kuçük yayıne veriyor. Video dağıtım firmalan \i "Şeylan Ayetleri"ni yayımla Almanya ve Türkiye video pazamayı onerdiler. Cuma sabahı top rını besleyebilmek için sinemadan lanan Yityıncılar Sendikası Yöne film istiyor. Almanya'daki işçi öztim Kurulu, Fransa Cumhurbaş lem ve sıkıntı içinde "acılı" filmkanı François Milterrand'a bir lere ilgi gösterıyor. Dolayısıyla mektup gonderdi. Bu mektupta, Almanya video piyasasından ge"Özgurluğe bağlı üikelerin cina len talep '•arabesk" ve " s t a r " filyet ve imha çağrılarına karşı or mi oluyor. Türkiye'de de insantak bir savunma stratejisi sapta lar videoya hucum ediyor. Bir anm a l a n " isteniyor. da her yanı video kulupleri sarıyor. Video dağıtımcıları bu kulüp" L e M o n d e " Gazetesi, Yayın İerin taleplerini karşılamak için 60 cılar Sendikası'nın devlet başka filmlik, 100 filmlik listeler hazırnına ve Uluslararası Yayıncılar lıyorlar ve bu filmleri Yeşilçam'Birliğı'ne vaptığı çağrıların, ger dan istiyorlaı. Böylece sinemaya çekte kitabı ortak sorumluluk al da taze kan gelmiş oluyor. Sinetında yayımlama olasılığını şim ma bölge işletmecileri yerlerini vidilik devre dışı bıraktıkları anla deo dağıtıcılanna bırakarak piyamına geldiğine dikkat çekiyor. sadan çekiliyorlar ve artık fılmleAncak Le Figaro, Le Quotiden de rin maliyetinin yüzde 9O'ı videoParis, Le Nouvel Observateur, dan sağlanıyor. L'E\enement du Jeudi gibi gazete ve dergilerın katılımıyla kolekAncak birkaç yıl içinde video tif sorumluluk altında kitabın piyasası daha akılcı bir arz talep Fransızcasını yayımlama eğilimı dengesine oturuyor. tnsanlar vigene de guç kazanıyor. deoya alıştıkça daha seçmecı olu mış. . Sonra? Sonra da "ihtilal." Beğendiniz mi bu bilımsel mantığı? 12 Eylül dönemınde geçerli oian "Resmi Atatürkçülük"ün en çarpıcı örneklerinden biri, Atatürk'ün Söylev'öe en ağır biçimde suçladığı sakallı Nurettin Paşa'nın "Atatürk Araştırma Merkezi'nin Şeref üyeliği"r\öe üçüncü sıraya oturtulmuş olmasıdır. Hem de bu "irtica paşas/"nın rütbesi, 12 Eylül yasası ile korgeneralken orgenerallığe yükseltilerek! "12 Eylül Ataturkçülüğü"nim en somut ve canlı örneklerini "Ankara Ünh/ersitesi Türk inkılap Tarihı Enstitüsü"nün çalışmalarınd görüyoruz. Enstitüdeki "Türklslam sentezci kadrolaşması" o kadar yoğunlaştı ki sonunda "YÖK ımparatoru Doğramacı" bile dayanamadı bu kadrolaşmaya... Ve bir genelge ile iki yıl önce enstitüyü uyardı. Doğramacı'nın genelgesinde şu acı gerçekler de ortaya serilmişti: Ünıversite ve yüksekokullarda "inkılap Tarihi" dersi veren 238 öğretim üye ve yardımcısından ancak 87'sinin akademik unvanı var. Gerisinın yoktu. Akademik unvanlı olanların da devrim tarihi konusunda araştırması olan çok azdı... Akademik unvanı olmayıp da ders verenler kımlerdi? Keçiören Belediyesi Yapı işlerı Müdürü'ydü, Meteoroloji Genel Müdürü'ydü ve YÖK Personel Başkanı'ydı örneğin... Enstitü'nün lisansüstü öğrenimi, Kurtuluş Savaşı ve devrim tarihi ile ilgili olmayan alanlarda öğrenim yapanlara açılmış, geleceğin "İnkılap tarihi öğretim uyeleri" ilahiyat fakülteleri, Islam enstitülerı, sağlık idaresi yüksekokullarını, polis enstitülerini, turizm ticaret yüksekokullarını bitırenler arasından seçilmişlerdi. Sonraki rağbet videoya Tabii, ondan ne şüphe, Atatürkçülük adına yapılıyordu bu seçimler hep... Üstelik, lisansüstü çalışma yapmak için "en az dört yıllık lısans öğretimi" koşulu aranması gerekirken, güvenlik örgütlerınin duyarlı kesimlerinde çalışanlar için bu koşul da görmezlikten gelmmiştı. Bunlar da ystmiyormuş gibi altları imzalanmış, üstleri boş bırakılmış sınav tutanakları düzenlenmişti. Bir tanesini örnek dıye verelım: 84147 sayılı doktora öğrencısı Hüseyin ildenizîn sözlü sınav tutanağı Prof. Dr. Mustafa Kafalı, Prof. Dr. Bahattm Ögel, Doç. Dr. Rafetİnanç, Doç. Dr. Kâzım Y. Kopraman, Yrd. Doç. Dr. fle fik Turan tarafından imzalanmıştır. Tarih? Tarih yok... Not? Not da yok!.. Emniyet Genel Müdürlüğü Merkezı Polis Laboratuvan'nın 7.ai988 ve 482 sayılı eksperiiz raporundan öğreniyoruz kı, Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Hasan Köni'n'm enstitü yönetim kurulu defterlerındeki imzası sahtedir1 Bunlara artık alıştık, burası Türkiye... Enstitüde 1981 yılında yapılan sayımda 766 kitabın yerinde bulunmadığı, 96 derginin adına raslanmadığı, enstitüye armağan edılen mühürlerin, koltukların, bastonların, yağlıboya tabloların, kıhçların, kayışların, madalyaların, komposto takımlarının yok oldukları da saptanmıştı. Saptanmıştı da ne olmuştu? Hiç. Enstitünün yeni müdürü Prof. Köni, bütün bunları bilmez mı? Bilir... Bu İslamcı kadrolaşmayı? Bu doktorları? Ustü boş altı imzalı sınav tutanaklarını? Kendi el imzasının kimler tarafından taklit edildiğini? Atatürkçülüğün, devrim tarihinın, Kurtuluş Savaşı'nın, üniversitelerde bundan sonra kimler tarafından okutulacağını? Bilir, bilmesi gerekir. Evet, şimdilik bu kadar... Bugünkü yazımızı bu konuyla ilgili bir haberle noktalayalım: Ankara Üniversitesi Rektörlüğü enstıtü ile ilgili bütün bu konuların araştınlıp görüştürülmesi ıçın uç öğretim üyesmden oluşan bir kurul görevlendirmiştı. Prof. Dr. Cemal Mıhçıoğlu, Prof. Dr. Adnan Gürizve Prof. Dr. Mualla Öncel, raporlarını hazırlayıp rektöre sundular. Bu rapor sonunda enstitüde "devrim" mi yapmak gerekir, yoksâ inkılap mı? Bu soruyu da Rektör Necdet Serin'e soralım... ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUTVLARI \TLMAZ ŞİPAL Japon filmi Duygu Imparatorluğu gösterıldığı smemada oldukça iyı iş yaptı (altta sağda). Onun kaldırılmasından sonra gosterime gıren Arkadaşım Şeytan ise bekienenı vermedi İyi iş yapan filmlerden biri de. Şener Şen'in başrolünü oynadığı Züğürt Ağa (altta solda). Yapımcı bir oyuncu seçer. Di filmın sinemaya çıkması ıçın en az ce memnun olduklannı bildiriyoryelim ki Ahu Tuğba. Ahu Tuğ uç dort kopya bastırmak gerek lar. Ve eklıyorlar: "Bu yılki progba'mn Almanya \ideo pazan ne mektedır ki bir kopyanın en az ramımı/da başka Türk filmi dir: 20 milyon lira. Türkiye video 2.53 milyon lira olduğu düşunu yok." Neden i>e jovle açıklanıpazarı ise 25 milyon lira. Yani bu lurse bu ilk bakışta 10 milyon gi yor: film için ilk etapta 45 milyon lira bi bir paraya denk duşer. Buna ta"Yerli filmlerin teknik kalitesi garantidir. Video dağıtım firma nıtım, afiş, ilan gıbı giderler de iyi değil. Seyirci teknik eksikliksından 45 milyon lira avans alına eklendiğinde gerekli para neredey lerin sinemamızdan kaynaklandıbilir. O halde bu filmın majıyetı se 20 mılyona ulaşır ki bu para ğını duşunuyor \e şikâyet edi45 milyon liradan daha az olma nın sinemadan geri doneceği ko yor/^ nusunda en ufak bir umut bıle yoktur. Yapımcıların büyuk çoğunluğu ıcın bu tur filmler "ticari filnılerd i r . " Bir de " o n u r filmleri" vardır kı onlar için oncelikle ovuncu değil, senaryo ya da yonetmen belirlenır. \Y\ Özgenturk. Şerif Gören, Zeki Öklen >a da piyasada kendı tarzıyla \ar olan yönetmenlerden bırı. Senaryo yazılmasından, filmin laboratuvardan çıkışına kadar geçen işlemlerden mumkun olduğunca taviz \erilemez, kısacası hiçbir masraftan kaçınılmaz. "Malulen emekli olsam" SORL : 1959 yılından bu yana sigortalı olarak çalışıyorum. ŞŞK'dan oğrendiğime gore, 1988 yüı sonunda. 10.560 gun prim odemiş durumda olacağım. Çalışma yaşamım boyunca, primlerim hep tavandan odenmiştir. Yalmz, Süper Emeklilik Yasasf nın çıkışından sonra, 198Tde primin gene tavandan, 1988'de ise primlerimin ^o9O'ı tavandan odenmiştir. 1) 1988 yılında emekli olursam, emekli maaşım aylık ne olur? 2) Malulen emekli olmamı gerektiren bir rahatsızlığım \ar. Normal emekli olmayıp malulen emekli olsam, normal emekliliğe gore daha mı çok emekli aylığı alırım? IN.O. YANIT: 1) 1988 yılında üst gösterge tablosundan prim ödeyerek emekli olanların emekli aylıkları 1988 yılı "üst gösterge tespit tablosu"na gore hesaplanacaktır. Bu tabloya göre de 3395 sayılı yasamn yurürluğe girdiğı 9 Temmuz 1987'den 31 Aralık 1988'e kadar eksiksiz 6.400 tavan gösterge uzerinden son beş yılın prıme esas alınan kazanç ortalaması olan 2 milyon 551 bin 461 TL.'nin malulluk. >aşhlık \e olum sigortaları prımini ödemış olanlara, ust gösterge tablosunda 8. derece, 8. kademeye gelebilecek \e bu derece ile kademenin karşılığı 3.050 gostergeden kendilerine emekli aylığı bağlanacaktır. 1988 yılı prime esas kazanç tavanı olan 7 milyon 65 bin 600'un primıni, bu kazancın yuzde on eksiğiyle, ancak diğer 4 yılın primlerim ise tavan kazanç uzerinden odeyenler, 2 milyon 409 bin 150 ortalama kazancın karşılığı, 8. derece 5. kademe ve 2.900 gostergeden emekli aylığı alabilecektir. 10.560 gun prim ödeyenlerden, üst gösterge tablosunda aylık bağlanmasına hak kazanmış olanlara emekli aylıkları 5.000 gun karşılığı °?o5O ve her fazla 240 gun için de bu oran "fol'er artnrılarak bağlanacaktır. 10.560 gune karşılık aylık bağlama oranı %73'tür. 2.900 gostergeden »073 emekli aylığı ise 323.976 TL.'dir. (2.900 gösterge X 128 katsayı X r o73 = 2'70.976 TL. emekli aylığı 53.000 TL. sosyal yardım zammı = 323.976 TL. toplam aylık). 2) Sosyal Sigortalar Yasası'na göre malul sayılanlardan, "Toplam olarak 1800 gun veya en az 5 yıldan beri sigortalı bulunup sigortalılık suresinin her yılı için ortalama olarak 180 gun malullük, yaşlılık ve olum sigortaları primi odemiş" olanlara malullük aylığı bağlanmaktadır. Normal gösterge tablosundan bağlanan malulluk aylığının oranı ro7O, üst gösterge tablosundan bağlanan malullük aylığımn oranı ise ro5O olarak belirlenmiştir. Prim ödenen gün sayıları ise bu oranlann antırılmasında etkili olmamaktadır. (89/13) (76). De Cuellar kaygılı B.M Genel Sekreteri Perez de Cuellar, Salman Ruşdü olayı konusunda "son derece kaygdı" olduğunu açıkladı. VVashington'da Uluslararası Basın Kulübu'nde gazetecilerie konuşan de C u e l l a r , bir " H ı r i s t i y a n " olarak, Martin Scorsese'in "Gıinaha Şon Ç a ğ n " adlı filminden "şoke olduğunu" söyiedi ve butun dinlere saygı gösterilmesi gerektığini, ancak kişinin "ifade ozgurlüğüniin de son derece önemli olduğunu" belırtti. Salman Rüşdü aleyhindeki gosteriler de süruyor. AP'nin haberine gore onceki gun Pakistan'ın Lahor kentınde gösteri yapan lOOOdolayındadinci, Ruşdu'nun kuklasını vakarak "Tanrı biiyiıkBir dizi Batı ulkesinde kıtapçıliir. Kahrolsun Ruşdü" dıye ba ların korkudan "Şeytan ğırdılar. Göstericiler, Ruşdu'nun Ayetleri"ni raflardan kaldırmaya Pakistan'a iade edilmesini ve La başladıklar; bildiriliyor. hor'da asılmasını istediler. AP'ye gore, unlu " B . Dalton" Bangladeş'in Dakka kentinde Kitabevi. ülkede kendineait 1250 de 1000 dolayında gosterici Ruş kitapçı dukkânına gonderdiği du'yu kınayarak "Şeytan Ayetle emirde, Şevtan Ayetleri'nin rafri"nın tüm dünyada yasaklanma lardan kildırılmasını istedi. Şirketın ust duzeydekı yoneticilerinden sını istedi. Leonard Riglio yaptığı açıklamada, "Şimdiye dek hiçbir zaman Paris muhabirimiz Sabetay V a bir kitabı raftan kaldırmadık. Bir rol'un bıldirdiğine gore Şeytan yabancı ulke yuzunden bu kutsal Avetleri konusu ansızın Fransız ilkenıizi lerk etmek zorunda kalkamuoyunu meşgul eden bir nu marıı/ ıızuntu vericidir" dedi. ınaralı sorun haline gelerek, diğer V unanıstan'da da Şeytan A.vetiç \e dış olayları golgede bıraktı. leri kitabının yayıncıları kitabı pıTelevızyon, haber bultenlerinde yasaya surmeyı "ertelediklerini" olaya birinci sırada yer verirken, açıkladılar. " N e q Synora" adlı konu dün çıkan tum Fransız ga yayınevının sahiplennden \iola zetelerinın birinci sayfa manşetle Livani "Kitabın yayımlanması rinı kapladı. Yazdığı bir kitaptan çok tehlikeli. Itrori^t saldırılara öîurü Salman Ru>dü"nun Imarn hedef olahiliri/" dedi. Humeynı taraiından idama mahHollanda hukumeti, Şeytan kurr 1 M, dığcr Batı ulkclc Ayetleri kitabının yayımlanmaeibi Fransa'da da dan oncc dıkkatli bıçimde incelenr :an bir fırtına yi mesini istedi. ••./. r . Islam toplum'alıalşa'da ise Kditore Spa adlı [ 1 vc bireysel hakia vavıncvi Şeytan Ayetleri'ııi >a>unu gundeme getı yımlamakıa kararlı olduklarını ii rejımıntn "t'el'a' açıklad;. Kamuoyundakı bu şiddetli sayılabılecek tepkilere karşılık, Fransa Basbakanı Michel Rocard ve Dışışleri Bakaru Roland Dumas'nın Tahran'ı kınayan acıklamaları hayli " ö l ç u l u " oldu. Bu arada yaklaşık 50 Arap ve Islam aydını "yaratma özgürlügiıne yoneltilen lehditleri" kınamak amacıyla Paris'te bu sabah bir protesto göstensi yapılması çağnsında bulundu. Aydınlar. bir bıldiri yayımlayarak. "kişinin ifade ozgürluğunu tehdit eden ve yasalan çigneverek. İslam dini uğruna yoneltilen ölum çağnsını" kınadılar. Fransa'da aşırı sağ kanadın lıderi Jean Marie I * Pen de Ayetullah Humeyni'mn " C i h a d " çağnsını kınadı. Le Pen, "butun u>gar ülkelerin, İran'la diplomatik ilişkilerini kesmesini" istedi. yorlar. Boylece talep normalleşıyor ve yarıya iniyor. Bu donemde gundeme gelen bandrol zorunluluğu da korsan kasetçilik olayını sımrladığından, var olan kuluplerin bir kısmı ya iflas ediyor >a da durumu fark edip kapılarına kılit vuruyor. Geçen yıl video kulubü sayısı )500'e duşuyor. Böylelikle kriz dağıtıcılara kadar ulaşıyor. Senetler karşılıksız çıkıyor, alacaklar toplanamıyor. Geçen yaz bu krize bir çozüm arayan video dağıtım firmalan, piyasadakı kaset enflasyonuna son \ermek için yaz boyunca film almama kararı alıyorlar \e yapımcıya verdikleri avansları, maliyetlerdekı artışa oranla yukseltmıyorlar. Böylelikle verdikleri avanslar artık filmlerın yuzde 60'ını ancak karşılayabiliyor. O gune kadar buyuk paralar kazanan dağıtıcı firmalardan bir kısmı kazandıkları paraları daha kârlı ve uzun surelı işlere yatırıp piyasadan çekiliyorlar ve video piyasası kendi gerçeklerine uygun bir yapıya burunuyor. Ama bu arada sinema sektorunu ciddi bir kriz bekliyor. Videodan gelen para azalıyor, bazı noktalarda kesıliyor ve yeni kaynaklar da bulunamıyor. Raflardan kalkıyor lıdır. Once belli bir kâr marjı bırakılır kı bu genellikle 35 milyondur. Biz beş milyon desek, yapımcının eüne 40 milyon kalır. Şimdi sıra Ahu Tuğba için uygun bir senaryo bulmaya eelmiştir. Bu halledildikten sonra kadro oluşturulur. Ahu, bir fılmden yaklaşık 7 milyon lira aldığına gore filmin başlamasından bitmesine kadar her türlu ışlem ve anlaşma için 33 milyon lira harcanacaktır. Bu paradan en fazla 2.53 milyon lira yönetmene verilecekıir kı bu para>la çalışacak yonetmen aranır ve bulunur. Teknık kadro en ekonomik bıçimde halledilir. Diyelim 4 setçi gerekıyorsa 2 tanesinin bu işı halledebileceği kararına varılır. Yardımcı oyuncular 500'er bin liradan fazla almamak zorundadırlar. 50 figuran gerekiyorsa, 10 figuranla ı? bitırılmek zorundadır. Normalde bir film için gerekli olan 7080 kutu negatif bu iilmlerde 3540 kutuya duşer ve en ucuzu satın alınır. Çünku metre birim fıyatıyla \apilan laboratuvar masraflarının da bu bütçeyle 3 miiyonu geçmemesi gerekmektedir. TRT'nin yeni katkısı Teknik kaliteye onem \eren \e sinçma çevrelerınde " o n u r filmleri" dise adlandırılan filmlerin hıç ticari şansı >ok gibi bir sonuca varmak da doğru değil. Bu tur filmler arasında ornek vermek gerekırse Ömer Kavur'un "Anayurt Oteli" 1986 yılında 67 milyon liraya mal oluvor. " Ş t a r " filmi olmadığı ıçın filmın \ ideo on satış gelıri 23 mihon lira. Geriye 44 mıl>on lira kalıyor. Bu da filmin 100 binın uzerinde seyırcı tarafından izlenmes: gerektiğı demek oluyor ki bu şansa ulaşmış Turk filmlerinın sayısı oldukça az. "Anayurt Oteli" gişe hasılatı 80 milyon liraya ulaşıyor. Bundan beledive rusumu ve ışletmecı payı çıkarılınca yapımcıya 30 milyon lira kalıyor. Bir de TRT satışı var ki ödüllü filmler için 40 milyon lira para veriyor TRT. Bu parayı TRT'den alan yapımcıya fılmden toplam 93 milyon lira gelir kalıyor. Bunun içindeki kopya masraflan yaklaşık 10 milyon lirayı buluyor. Sağlıklı bir sonuca ulaşmak ıçın filmın bu parayı ıki yılda topiadığım duşünüp enflasyon kaybını da hesaba katmak gerekiyor. Filmler iş yapmıyor Fransa Bir film kaça yapıhr? Bir yapımcı, bir filmi yaparken butçeyi neye goredu/enliyor, sorusunu yanıtlamaya çalışırsak şöyle bir durumla karşılaşıyoruz: Bir filmın butçesi video satışı, sinema gösterımi, TV satışı ve dış pazara satma olasılıklan goz onune alınarak olı şturuluyor. Bir kısım yapımcılaıa gore filmın maliyetıni Turkıye ve AJmanya video pazarı karşılamak zorunda. Çunku filmin sinemalarda gosterime çıkıp çıkmayacağı, telesızyon tarafından alınıp alınmayacağı ilk başta belli değildir. Yurtdışına ^atış ise neredejse olanaksızdır. Bu durumda öncelikle oyuncu seçilir ve butun proje onun çevresındc olu^lurulur. Bir ornekle ayiklamak gcrekırse: Bu anlamda video piyasası için geçerlı olan bazı starların ueretleri başta boyle belirlenmiştir. Mesela Melike Zobu'nun AlmanvaTurkiye video pıyasası 38 milyondur. kendisi 1.5 milyon lira alır. Şener Şen ve Kemal 5unal'ın 110 mıKon liradır. Şen, bir film ıçın genellikle fO milyon, Sunal ise 45 miKon alır. Hulya A>şar'ın video pi\asabi "'O milşondur, kendısı ı\ı nıyetlı star kapsamında oiduğundan 20 milyonla yetinır. Ve genellikle " s t a r " sistemine dayah filmlerde butçenın \uide 25'ı ile 30"u sıarlara verılır ki bu durumda senarşo \a/ımından teknik ekibe, çekım arac gerecınden pıodııksıvon masraflarına. laboratuvarından seşlend.rmc işlcmlerine kadar pek çok "ayrınlı'" en du^ıık malıyetlc halledılmek zoruııdadır Bu filmlerın çoğu pişasa>u çık mıyor dcmiştik. Buııda sinema ^alonlarının tercıhleri kadar yapım cının tercıhlerının de rol oynadığını unutnıamak gerek. (, uııku bir Başta da belirttığımız gibi sinemaların yuzde 9O'ı Türk filmlerını gostermekten kaçınıyor. Bunun nedenını de ışletmecilerden so'duğumuzda yanıt, '"Şeyircisi yok" oluyor. Örneğin Dünya Sineması vetkilileri, 3 haftada 19.425 ızleyıci çekip 43 milyon lira gışe yapan "Duygu Imparatorluğu'nu vaktınden once kaldınp yerine "Arkadaşım Şeytan"ı vizyona soktuğunu soyluyor ve 1 haftada 3.500 kışı tarafından ızlenip 7 milyon hasılat yapan filmin kendileriri hayal kırıklığına uğrattığını belirtiyorlar \e "Bu sezon sonuna kadar başka Türk filmi yok Turk filmlerinden teknik kalıprogramımı/da" diyorlar. te eksikliği nedenivle uzak duran Geçen yıla kadar Türk filmi ışletmecinin hak^ız olmadığını gostermeyen Emek Sineması, ge sovluyor bazı yapımcı ve vonetçen yıl Turk fılmı gosterme>e baş menler. Bir Ameııkan filmın'n en lamasının nedenini açıklarken, az 2 mılyar lıra ile en çok 20 mil"Türk filmleri salon bulamıyor var lira arasında değişen malıyedu. bunu yaparak sinema seklö te sahip olduğu. bizde ise en parune olanak lanımak istedik" di halı filmın maliyetinin 180 milyon yor. Yaklaşık 32 hafta suren ge lıra olduğu hesaplanırsa teknik çen sezon 3 yerli, 7 yabancı film yetersizlıklerin nedenı de anlasıgosterdiklerını «oyleyen sinema labili\or yetkılılen, bu >erli filmler aıasnıGazete suıunlarına ••ığmayacak dan yalnızca "Selamsız Bandosu' kadar fazla sorunla karşı karsıya nu ıki halta gosterebildıklerıni ve olan Turk sinema sekıorunün bu 4 bin 10 ızleyui topladıklannı be durumdan nasıl kurtulacağına lirtiyorlar. Vabancı filmlerin ise ilışkın 15e yıne sektor içinde yer aynı surelerde en az 5 bin seyırcı alan hemen herkes goruş birliğinçektığını eklıvorlar Donemın il de "devlel desteği" ve " T R T ile gını. fılmlerinJen "Pla(oon"un orlak yapım." Devletın, alt.vapı>edı hafta \ı/voııda kaldığını ve nın olusıuruimaM. filmlerin dağı50 bin 928 ızleyıcı topladığını ek tımı. tanıtımı gıbı ı>lerı ustlenmesi lı\orlar. Bu ^e/on ise Turk filmi veTRT'nın \vıupa lelevızyonlaolarak yalni/' "Arabe!>k"ı goster rında olduğu gibi belli standartdiklerını ve hâlâ gosterimı devam lardaki ycr,etmenleıe tilın ısmareden filmin giseMnden soıı dere lanıa^ı >aıt denışor DUYURU llaç fiyatlarının surekii artışı ile Kamuda çalışan meslektajlanmızın özluk haklarının iyıleşıirilmemesını protesto için 19.2.1989 gunu duzenlediğimız sessız yüruyuşe Valilik tarafından 17.2.1989 gunu saat P.OO'de yapılan tebligatla ızin venlmemıştır. DUYURLLUR. TEB 1. Bölge İstanbul Eczacı Odası YÖNETİM KLRULU KAHRAMANMARAŞ SÜLH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN 1988 1062 Davacı Evvup Kırdok Yekılı \\. Ahmet Hamdi Paksov tarafındarı davaiı Mehnıet oğlu Enver Yollu aleyhıne açnğı laksım davasının mahkememı/de alınan ara kararı uyarınca: Davahrın adresi tuın araşlırmalara rağmen bulunamadığından ılanen teblıgaıına karar verılmış olup iş davacının davalı alevhıne açıığı karamanlı Mahallcsı R199 ada 80 ve 102 parsel savılı taşınmazlarm taksımı davasında, davalıya davetıye vermt: gL\mek uzere ılan olup dosvanın duruşması 6.4.1989 gunu saaı 10.45 olduğu ilar, olunuı.