19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER pılabilinir diye düşünürler. Nice aile vardır ki, alkol bağımhsı yakınlarının tedavi ile değişmiş kişilik özelliklerini görmezlikten gelerek, alkol kullanımının bir sonucu olarak ortaya çıkmış birçok davranışın devam edeceği korkusunu yaşarlar. Birçok işyeri tedavi görmüş alkol bağımlısına kapılarını açmaz. Boyle bir tavır değişmediği sürece bağımlıhğın henüz başlangıç noktalarında olan alkol bağımhsı, durumunu açıklıkla ortaya koymakta kendisini engellenmiş duyumsayacaktır. Sorunun halk sağlığı yöntemleri ile bağdaştınlarak olumlu bir adım atılabilmesi için yapılacak şey, yanlış düşünce ve davranışların ortadan kalkmasını sağlayacak açık biigileri sunmak olacaktır. Amerika'nın birçok eyaletinde, İngiltere'nin birçok bölgesinde, yasalarla desteklenen halk sağlığı programlan vardır. Bu programların kapsamı içinde, alkolün doğurduğu sorunlarla ve bu konuda aydııılatıcı bilgi verilmesiyle ilgilenen yaz okulları açılmıştır. 1983 temmuz ayında Bakırköy Ruh ve Sinir Hastahkları Hastanesi'nde tamamen halktan alınan bağışlarla yapılan alkol bağımhlarına yönelik ilk tedavi merkezi olarak yurtdışındaki böyle halk sağlığı kuruluşlarının konuyu yayma sonınunu da üstlenmiştir. "Alkol bağımlıhğı bir hastahktır ve bağımlı, hasta bir kişidir" mesajı topluma ulaştırılmaya çahşılmaktadır. Alkol bağımlısına yardımcı olunabilinir. Ve bu yardımı yapmaya değer. Ancak Türkiye'de alkol bağımlılığının toplumu etkileyen bir sorun olduğunun anlaşılabilmesi için zamana gereksinim vardır. Toplum mensupları tıbbi ve toplumsal hizmetler zaten veriliyor düşüncesi ile kendilerinde sorumluluk olduğunun hâlâ farkında değiller. Örneğin işvereııler alkol bağımhsı işçilerinden sorumlu olduklarını bilmelidirler. Alkol bağımlılığının ahlaki bir durum değil, tedavisi mümkün tıbbi bir durum olduğunu anlamaları onlar için bir kazanç olacaktır. Böylece bilgiye sahip olarak sadece yardımseverlik duygularını ortaya koymayacak, kadrolarında tedavi görmüş bir kişi bulundurarak ne kadar yararh işler yapabileceklerini kanıtlamış olacaklardır. Bir işçi tedavi için istekli görünüyorsa, gerekli tedaviye başlamasında işverenin yardımcı olması tedaviyi kolaylaştıran değerli bir faktördür. Alkol bağımİılığının halk sağlığı sorunu olduğunu kabullenmek gerekmektedir. Öyle bir sorundur ki alkol bağımhsı sadece ailesine, arkadaşlarına, işverence değil ker.disine tamamen yabancı olanlara da zarar vermektedir. Kimimiz toplum kurallarına ters gelen davranışlarını görmüş, kimimiz yarattığı sorunlardan etkilenmiş olabiliriz. Bu nedenle alkol bağımhsını yansıttığı sorunlar bakımından reddetmemeliyiz. Amerika ve İngiltere'de alkol bağımlılığı tedavisinin ne şekilde geliştirileceği ve bu konuda nasıl davranmaları gerektiği hakkında kamuoyunun dikkatini çeken bilgi verme merkezleri vardıı. Gönüllülerden oluşan milli bir kurum olarak profesyonel ve serbest kişilerce organize edi'en bu merkezler danışma merkezleri olarak çalışmaktadır. 6 yıldır Bakırköy Ruh ve Sinir Hastahkları Hastanesi Alkol ve Madde Bağımlıhğı Tedavi ve Araştırma Merkezi mevcut görevlerine ek olarak alkol bağımlılarının tedavileri hakkında bilgi edinmek üzere başvurabilmeleri için teşvik edecek, aylık açık toplantılar yapmaktadır. Aileleri yönlendirme çabasına da girilen bu merkezlerde, A.A. (Adsız Alkol Bağımhları) üyeleri, yapıcı ve bilinçli çabalarıyla faaliyet göstermektedirler. 15 ŞUBA T 1989 Alkol Bağunlılıgında Kanıu Eğitiıııi Sadece bir başlangıç noktası olan tedaviye ikna edilmek kadar, tedaviden sonra kişinin döneceği ortamın da tedavi başarısında büyük önemi vardır. Bir alkol bağımlısının, kendisini anlamayan, güvenmeyen, îuîarsız kişi olarak algılayan, bilinçsiz çevresi ile olumlu bir diyalog içine girebilmesi mümkün değildir. Psk. Dr. İLKAY KASATURA* Alkol bağımlıhğı ıredeni ile uzun süreli tedavi programlarına alınan hastalarımız ve aileleri ile yapılan görüşmeler, birçoğunun tedavi konusunda yanlış yönlendirildiğin: göstermektedir. Danıştıkları birçok tıp mensubu kendilerine "iç ama az iç" demişlerdir. Bu inanmaya inanmaya yapılan bir öğüt müdür? Yoksa bir alkol bağımlısmın tedavi gördükten sonra, likörlü çikolata bile yememesi gerektiğini değerlendiremeyen bir bilinçsizlik mi? Tıp mensupları bile, alkol bağımlıhğı konusunda kısmen aydınlatılabilmişlerse, büyük bir kitleyi oluşturan halk ne bilebilecektir? Bu konuda yeterli bir bilgi ile kamu eğitimi yapmak, ancak olumlu bir kampanya ile başlatılabilir. Toplum ileıişiminde büyük rolü ve görevi olan televizyon zaman zaman yurtdışından diziler getirmektedir. Başrol oyuncularının ellerinden eksik etmedikleri kadehleri ile günün her saatinde içki içilebilir mesajının yanında, alkol kullanımı romantik bir faktör olarak devreye girmekte, alkolün tıbbi bir sorun olabileceği anlaşılmamaktadır. Gerçi o filmler, alkol bağımlıhğı için hazırlanmış filmler değildir. Ancak toplumsal taklit olayı, içkinin artık güncel yaşantı içinde dostluğu pekiştiren, saatleri renklendiren bir nesne gibi algılanması, toplumun pek çok üyesini, alkol bağımlılığının alt basamakları olan, fakat bu basaınağa bir kere çıktı mı ınmek şöyle dursun, sonraki basamaklan da kendiliğinden kolayca yürüten "sosyal içkicilik" basamağında kümelendirmektedir. Edebiyat, resim gibi sanat alanlarında, alkol bağımlıhğı olan yazar ve ressamlar, toplumun olumsuz değerlendirmelerinden kendilerini sanatları ile savunarak. sanalları ile soyutiayarak uzaklaşmaktadırlar. Acaba yaratma sürecinde pek çoğunun diışündüğü gibi, alkol gerekli midir? Yanıt evetse bu görüş, alkol bağımlılığının nedenleri hakkındaki bilisizliğimizin (cehaletimizin) belirtisinden ve sanatçının kendisinin bile paylaşabileceği bir yanhştan başka bir şey değildir. Cuntadaki Çatlağı Haig Sıvadı... "Gazete tarihin karalama deîteridir." Gazeteci de bir tür "güncel tarih" yazarıdır. Batıda adına "gazeteci" denen kişi, olayların içine burgu gibi girer. Görüntünün arabulucusu olmak kolaydır; ama olayların ardındaki gerçeği yakalamak güçtür. Gazeteci "gerçek" için hayatını tehlikeye atar; mesleğin gizemli çekimi benliğini sarmış, var oluşunun dayanılmaz çekimi, yaşamının pusulasına dönüşmüştür. Bir açıdan bakarsanız Amerika'da "VVatergate" ya da "irangate" rezaletterini ortaya çıkarmak ytkıcılıktır Başkanlannın tozunu atmak, Beyaz Saray'ı silkelemek ne demek? Ama bir başka açıdan baktığınız zaman. gazeteci görevini yapmış, güncelliğin aynasına tarihsel gerçeği yansıtmıştır Çünkü ilerde tarihçinin yazacağı kitabın karalama defterine gazetecinin yazdığı satırlar, artık silinemez. Ne var ki Amerika'da Beyaz Saray'a yönelik gazetecilıği alkışlayan Babıâli, Türkiye'de Çankaya'ya yönelik gazetecilik yapıldı mı sıkıntı çekmeye başlar. Bu da olayın acınacak yüzü. • Emin Çölaşan'ın "Turgut Nereden Koşuyor?" adlı kitabında gündeme gelen bir olay var. Nedir o? Yıl 1983... 12 Eylül askeri rejiminden sivile geçilecek. Bu gibi dönemlerde görülen sancılar büyüyor. Kapalı kapılar ardında bir şeyler dönüyor. O sırada siyasal partilerin kuruluşuna ve seçime girecek politikacılara ruhsat vermekte tek yetkili kurul "cunfa'tiır. Cunta, beş kişilik "Milli Güvenlik Konseyi'dir; ama, lider Kenan Evren'dir. Kimse alınmasın, savcılar da kuşku duymasın; siyasal bilimde MGK'nın adı cuntadır; 12 Eylül rejimi de faşizmdir. MGK'nın çıkardığı 2969 sayıh yasanın ilgili maddeleri kalktığı için bu gerçekleri yazmanın ve yayımlamanın artık yasal bir engeli de yoktur. 1983 yılında siyasal partiler kurulurken cunta ikiye çatlamıştır. Cuntanın bir kanadı, MDP kurucusu Turgut Sunalp'ı tutuyor; öteki kanadı ANAP kurucusu Turgut Özal'ı yeğliyor. Seçime katılmasına izin verilen üçüncü parti (Halkçı Parti) görüntüyü kurtarrnak içindir. İktidar kesınlıkle iki sağ partiden birisine "emanet" edilecek; ama hangisine? Yarış iki Turgut arasındadır. iki Turgut da 12 Eylül'ün adamlarıdır. Birisi asker görüntüsünü koruyor; üstündeki "muvazaa" damgası daha çarpıcı. Öteki Turgut, sivil görüntüsüne karşın cuntanın kimi generaline daha yakın geliyor; "Havacı" ve "Denizci" Özal'a dönük duruyorlar; çünkü Vaşington'a açık kulakları daha duyartıdır. "Karacı", Sunalp'a eğilimli; ama arkasında başka generaller de "vaziyet" almışlar. Sonuçta Evren'in ağırlığı kimden yana olursa, o kazanacak, denge Sunalp'tan yana yatarsa, Turgut Özal'a bir vetocuk" yeterli... Vaşington ne düşünüyor? Enayi değil Vaşington; CIA'nın kulağı kesikleri, Türkiye masasının uzmanları, Anadolu'da nabız tutan Amerikan görevlileri kurmay gibi "durum tartışması" bilmeselerdi, az getişmişleri suya götürüp susuz getirebilirler miydi? Sağına soluna cartcurt etmeyi politika sanan bir emekli generali 12 Eylül'ün ardından iktidara oturtup karşısında geniş bir sivil demokrat cephe oluşturmak Vaşington'un işine gelir miydi? Hazır Turgut Özal var; hem güvenilir, hem sivile geçiş sürecini ehliyetle simgeler. Bunun için General Haig görevlendirilir; Ankara'ya gelir, Evren'e gerekli "te/kin"\ yapar, sorun çözülür. Yerin kulağı var; bizim büyük sermaye Vaşington'un Özal'ı tuttuğunu öğrendi mi, Sunalp hava alır. Seçmen kitleleri de oyunu kime verecek? Emekli generale mi? Yoksa sivil "Özal'a mı? Allah aşkına siz söyleyin!.. • •'•• • / , • • > , * PENCERE Tedavi sonrasının önemi Toplumun hoşgörüsüz, ahlaken küçük görücü ve ayıplayıcı tutumu değişmediği sürece, alkol bağımhsının kendini tedavi olanaklarına hazır bir kişi olarak ortaya koyması güçleşecek, alkolü sanatsal, mesleki başanlar gibi savunmalarda bir kalkan gibi kullanmak davranışlan çoğalacaktır. Bu nedenle sadece bir başlangıç noktası olan tedaviye ikna edilmek kadar, tedaviden sonra kişinin döneceği ortamın da tedavi başarısında büyük önemi vardır. Bir alkol bağımlısının, kendisini anlamayan, güvenmeyen, tutarsız kişi olarak algılayan, bilinçsiz çevresi ile olumlu bir diyalog içine girebilmesi mümkün değildir. Ayrıca iyi niyet ve hoşgörü yönünden dört dörtlük bir çevre bile bazen bu konudaki bilgi azlığı nedeni ile, alkol bağımlısının sorununa yardımcı olmak yerine zararlı olabilir. Nice aile biliriz ki alkol bağımlıhğı tedavisi görmüş yakınlarını, sadece bir iki kadeh için teşvikte sakınca görmezler. Bağımhlıktan sosyal içkiciliğe dönüş ya Sonuç Büyük birçaba ile yürütülen bu faaliyetlere karşın toplum çok sayıda alkol bağımhsı üretmeye devam edecektir. Buna toplumca nasıl engel olacağımızı halen bilmiyoruz. Çünkü getirilecek önlemler içki satımı ve kullanımı için yasal ve ekonomik kısıtlamalar getirecek kişisel özgürlüklere sınır koyacaktır. Alkol bağımlıhğını engellemek için fiyatlar yüksek tutulsa bile toplumun büyük çoğunJuğunu oluşturan normal kişilere karşı hak tanıyıcı davranılmarruş olacaktır. Ancak tedavi hizmetlerinin geliştirilmesi böyle çelişkiler gerektirmemektedir. Uygun bir tedavi şeklinin var olduğu ve bağımlıya bunun kabul ettirilmesinde sadece tıp ve sosyal hizmet mensuplarının değil, toplumun aklen sağhklı her üyesine sorumluluğu bulunduğu kabul edilmelidir. * Bakırköy Ruh ve Sinir Hastahkları Hastanesi Alkcl ve Madde Bağımlıhğı Tedavi ve Araştırma Merkezi Psikotcrapisti. EVET/HAYIR OKİAYAKBAL OKURLARDAN dönüştürmüş oldu. Bu bağışı Vatandas ancak kuUandığı Bakırköy yapmak istemeyen öğrenciler elektriğin parasını vermekle benim okulumun disiplin PTTsinde mükelleftir. Bu adaletsiz uygulamanın düzeltilmesi için kuruluna veriünekle, bağışın şikâyetler zorunlu olmadığını diğer Avrupa İnsan Haklanna mı öğrencilere anlatan bizler ise basvuralım? giderildi NazUli Altıntaş Mahallesi 340 HASAN ŞE.\' okuldan atılmakla tehdit sokak no 4'le oturan Hasan edildik. Bağış, kişinin isteyerek Gazetenizin 13.1.1989 tarihli Denizli ŞenHm. 27.1.1989 gürtü TEK verdiğidir, haraç ise zorla nüshasmda yer alan "PTT'YE görevlisi meskene gelerek alınandır benim görüşüme göre. PARA YATIRMA VE SURET elektrik sayacını okudu. 70 Uygulamayı yapan okul Ç1KARTMA" başlıklı yazı Ben, Adana Sabancı Anadolu kilowat elektrik sarfîyatı idarecileri "bağış"ı, "haraç"ı incelenmiştir. Yazınızda ifade Tekstil Meslek Lisesi son sınıf karşılığında bin Urası depozit nasıl bir anlamda edilen şikâyeti ortadan öğrencisiyim. Bu mektubu farkı olmak üzere 5 bin 600 değerlendiriyorlar? kaldırmak amacıyla yeni satm lirahk makbuz yazdı. Ardından karne tatilinden önce Adana Sabancı Anadolu Tekstil alınan ve testleri 13.1.1989 yazıyorum. Yayımlamp avans dedikleri yeşil makbuzla Meslek Lisesi'nden bir öğrenci tarihinde tamamlanan 40 kilotvat karşılığı olarak da 2 kamuoyuna duyurulduğunda terminallerden 2 printerli belki okullar tatile girmiş bin 350 lirahk ikinci bir (yazıcılı) ve 1 printersiz olmak olacak ve asağıda dile makbuz yazdt, İkinci makbuz üzere 3 adet terminal, 13.1.1989 kuüanümayan elektrik makbuzu getireceğim bağıs ve haraç tarihinden ikmal edilerek birbirine karışmış olacak. yani avans makbuzu. Memur, Bakırköy Telefon Etibank NazilU Şubesine her iki Efendim, 14 ocak larihli bir Müdürlüğü'nde hizmete gazetede, Milli Eğitim makbuzun yatınlmasım verilmiş, böylece bu Bakanlığı Vakfı'na gelir isteyerek konuttan aynldu müdürlükteki terminal sayısı sağlamak için karnelere "bağış" Vatandaş olarak soruyorum: 4 e çıkartılmışttr. Ayrıca vezne niteliğinde 500 lirahk pul Devletin bir dah olan TEK Biz YozgatSorgunBahadır sayısı da 2'den 4'e çıkartılarak, yapıstırıldığını, fakat bunun elimdeki paramı zorla nasıl kasabası ilkokulu öğrencileriyiz. abonelerin bu konudaki alıyor? Yakmadığun elektriğin zorunht olmadığını, sadece Okulumuzun kitaphk kolu şikâyetleri giderilmiştir. isteyen öğrenciler için geçerli faturasuu banka memuru Bilgilerinize saygılanmızla arz görevlileriyiz, Kitaphğımızda olduğunu okudum. Acaba aracıkğı ile nasıl zorla kitaplar yok denecek kadar az. ederiz. benim gazetelerde gö'rmediğim Sizler ilkokul seviyesinde kitap ödettiriyor? Daha önce PTT Genel Müdürlüğü ; ve dolayısıyla okumadığım, bu göndererek bizleri sevindirmis defalarca ilgili kurulusa, parti kararın tersi bir tebliğ mi baskanlarına basvurarak olursunuz. durumla ilgilenmesini istememe yayımladı Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı? Bağış. Hepinize selamlarımızı iletir rağmen değişen bir durum karne dağıtımından önce başarılar dileriz. olmadu Aynı uygulama ve zorunlu hale getirildi. Kısacast icraat sürüp gidiyor. ZERRİN TURAS bakanlığın emri olmasına Bence usulsüz olan bu YELİZ EROĞLV karşın zorunlu kıhnması, uygulamaya nangi merci dur Bahadır tlkokulu Gazetenizin 18.1.1989 tarihli uygulamayı bir tür haraca diyecek onu bilemiyorum. SorgunYozgat nüshasmda yayınlanan "telefon tahsilat gişelerinde kuyruk" başlıklı yazı incelenmiştir. Aralık 1988 ayı konuşma ücretleri ile 1989 yılı yıllık abonman ücretleri tahsilatının aynı tarihlere rastlaması nedeniyle merkezlerimizde zaman zaman yığümalar olmuşsa da gişe sayısı artnlarak sıkışıklık önlenmiştir. Aynı GRAFİK SANATI NURŞEN'İNİ KAYBETTİ. şekilde Ulus Merkezimizde meydana gelen yığılmanın ACIMIZ DERİN HEPİMİZİN BAŞI SAĞ OLSUN. önlenmesi için de 36 gişede telefon tahsilatı yaptırumıştır. Ayrıca telefon faturalan tahsilatı sırasmda GRAFİK SANATINDAKILER merkezlerimizde meydana gelen abone birikiminin önlenmesi bakımından Şubat 1989 ayından itibaren abone TJC sayısının çokluğuna göre İSTANBUL BÜYÜK ŞEHİR BELEDİYESİ faturalara değişik son ödeme tarihleri verüecektir. Ankara'da İSKİ faturalara 9 ayrı son ödeme İSTANBUL SU VE KANALİZAŞYON İDARESİ tarihi verileceğinden abone şikâyetleri önlenmiş olacaktır. GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Bilgilerinize saygılanmızla arz ederiz. Aşağıda özellikleri belirtilen kapalı zarf ile teklif alma yöntemindeki ihale ile ilgilenenler, ihale dosyasını İSKİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ ATIK SU ARITMA İNŞAAT DAİRE PTT Genel Müdürlüğü BAŞKANLIGI'NDA görebilir ve dosya bedelini İSKİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ merkez veznesine yatırarak alabilirler. Kızımız Isteklilerin şartnameye uygun hazırlayacakları kapalı teklif mektuplarını aşağıda belirtilen tarihte saat 11.00'e kadar aşağıda belirtilen adrese GENEL EVRAK MÜDÜRLÜĞÜ'ne giriş, tarih ve numarasını içeren alındı makbuzu karşılığında teslim etmeleri gerekmektedir. Teklif zarflan saat 14.00'te İhale Komisyon Başkanhğı'nca açılacaktır. doğumunu sevenlerine TEKLİF müjdeleriz. KEŞİF VERME GEÇlCİ İHALE DOSYA Soykırımlar Ne Zaman Bitecek? Nüremberg davasını bilirsiniz, Nazi Almanyası'nın başlıca yöneticileri uluslararası bir mahkemedeyargılanmışlardı. ikinci Dünya Savaşı öncesinde ve savaş sırasındaki soykırımların hesabını sormuşlardı. Bu mahkemenin yargıçları ve saycıları dört büyük devletin temsilcilerinden oluşuyordu: Amerika, İngiltere, Fransa ve Sovyetler Birliği'nin... Savcılardan biri Edgar Faure'du, daha sonraki yıllarda Fransa'da başbakanlık, parlamento başkanlığı, bakanlık gibi görevlerde bulunan bir hukuk adamı. Genç yaşta Nüremberg mahkemesinin savcıları arasında yer almıştı Faure... Nazi yöneticilerini suçlayan iddianamenin önemli bölümlerini o yazmıştı. İddianamenin bir yerinde şöyle diyordu: "Hiçbir zaman böylesine gereksiz ve nedensiz bir soykırım görülmemiştir." "Le Point" dergisinde soykırımlar konusunda çıkan bir yazıda Edgar Faure'un bir dalgınlık sonucu kaleminden çıkan 'gereksiz ve nedensiz kıyım' sözleri üzerinde duruluyor. Jean François Revel, "İnsanlık, yararsız ve yararlı soykırımlar ayrımını yaptığı sürece, demokratik bir devlet başkanı bir eliyle Güney Afrika'daki ırk ayrımı politikasını iterken, öteki eliyle Burundi ve Vietnam'a yardım yaptığı sürece, insanlığa karşı işlenen cinayetler sürüp gidecektir" diyor. Gerekli, yararlı, nedensiz soy kırımlar var mıdır? Herhangi bir toplu kıyımın geçerli bir nedeni olabilir mi? Edgar Faure büyük bir hukukçuydu, usta bir yazardı; nasıl olmuşsa olmuş, herhalde bir bellek yanılgısı, bir dalgınlık sonucu iddianamede, "gereksiz, yararsız, nedensiz bir soykırım" tanımlamasını yapmış; insan ister istemez "demek kıyımın da gerekli, yararlı olanı var!" diye düşünüyor. Soykırımlar neden yapılır? O kıyımları uygulayanların yararını sağlamak için... Kıyımctlar hoşlanmadıkları, kendi çıkarlarına aykırı, düşman gördükleri bir ulusu, bir etnik azınlığı ortadan kaldırmayı kendi çıkarları açısından gerekli bulurlar. Dünyanın oluşmasından bu yana böyle gerekçelere dayanan nice soykırımlar, Fransızcasıyla 'genocideler görülmüştür, yaşanmıştır. Bugün de yaşanıyor, görülüyor! Elbet belli bir ırktan, bir dinden, bir etnik kökten gelen insan yığınlarını şu ya da bu yoldan yok etmek, topluca öldürmek bağışlanır şey değildir. Böyle bir uygulamaya hiçbir gerekçe gösterilemez. Böyle bir kıyımın yarar sağladığı da akla gelemez. Ama tarih içinde haklı soykırımlar yaptıklarını söyleyenler çıkmamış mıdır? Çıkmıştır, çıkmaktadır! Nazi Almanya, Yahudileri ölüm kamplannda yok ederken çok haklı nedenler bulunduğuna inanıyordu. Nitekim bugün de İsrail yönetimi aynı yöntemi Filistinli Araplara uygulamaktadır? Nasıl Naziler Almanya topraklarında yaşayan milyonlarca Yahudiyi yok ederken kendileri için yararlı bir iş yaptıklarma ınanıyorlarsa, bugün İsrailliler, yani başta Almanya olmak üzere pek çok dünya ülkesinden gelerek Filistin topraklarında bir devlet kuran Yahudiler de kendilerini haklı görmektedirler ve yararlı bir soykırım saymaktadırlar giriştikleri acımasız eylemleri... Fransızların Cezayirlilere, Amerikalıların Kızılderili halka, İspanyolların İnkalara, Azteklere, tüm sömürgecilerin Asya ve Afrika halklarına yüzyıllar süren acımasız kıyımları, kırımları hep belli bir yarara inanmalarının sonucudur. Demek ki kimilerine yararlı sayılan yığınsal kıyımlar var. Edgar Faure "gereksiz, nedensiz, yararsız" kıyım saydığı Yahudilerin yok edilmesinden Almanlar, daha doğrusu Naziler belli bir 'yarar' sağlamak istemişler! Nasıl Amerikaya akın akın gelen Avrupalı göçmenler Kızılderilileri yok ederek topraklarını ele geçirdilerse, Naziler de ticaret, sanayi açısından kendilerinden üstün buldukları Yahudi halkını yok ederek kendilerine yarar sağlayacaklarını sanmışlardı. Bir de yıllardır söylenegelen Ermeni soykırımı savları var! Yüzyıllarca Ermeniler Anadolu'da tam bir barış ve huzur içinde yaşamışlar. Türk halkının yaşama düzeyinden çok daha üstün bir düzeye kavuşmuşlar. Başlarına hiçbir kötü iş gelmemiş. Osmanlı devleti, Ermeni halkı benimsemiş, Ermenilerden bakanlar, valiler, elçiler yapmış. Ne zaman ki savaşta Ermenilerin bir bölümü düşman ordusuyla birleşince savaş hali bulunan yöredeki Ermenileri başka bir yere göç ettirmek gerekliliği duyulmuş. Ne olmuşsa işte o göç sıracında olmuş. Nazilerin, israillilerin, Amerikalıların, Fransızların, ispanyollann v.b.'lerin tarihin uzak yakın yapraklarında yer alan soykırımcıların, yaptıklarını kendi açılanndan 'haklı ve yararlı' saydıklarına kuşku yok! insanlığa karşı işlenmiş suçlar sayılan soykırımlar bu yüzden sürüp gidiyor. insanoğlu, gerçek anlamda 'insan' olamadı daha!.. Anday'ın bir şiirinde dediği gibi biz 'insanın ceddiyiz", gelecekteki mutlu insanın... O mutlu insan, benzerlerini tek tek ya da yığın halinde kıymanın gereksizliğini, nedensizliğini, yararsızlığını, anlamsızhğını anlayacak. O zaman kıyımlar, kırımlar, işkenceler. acılar bitecek, Anday'ın özlediği gerçek 'insan' dünyamıza geldiğinde, ancak o zaman... TEK'ten ynnmayun elektrik faturası Bağış ve haraç Kitap bagışlannvsia bizleri sevindirin Ankara''da 9 a>n ödeme tarihi Meraklısı sorabilir: . ., ,,.... Peki, sen bu öyküyü neye dayanarak yazıyorsun? Yanıİmış olmayasın? Yalçın Doğan'ın "Dar Sokakta Siyasef Emin Çölaşan'ın "Turgut Nereden Koşuyor?" adlı kitaplarından sonra, yine Çölaşan: ın 12 Şubat 1989 günlü Hürriyet'te Turgut Sunalp ile uzun bir konuşması yayımlandı. Eğer bu belgeleri yalanlayacak yenileri ortaya çıkmazsa, gerçek. tıpatıp yazdığım gibidir. ZEHRA KÖSEOĞLL"nun sevgili eşi; SLLEYMAN, ERDOĞAN ve ŞENOL'un babaları; VOLKAN, ESRA ve EBRU'nun biricik dedeleri, Cumhuriyet Gazetesi'nin emekli foto muhabirlerinden ACI BtR KAYIP IBRAfflM KÖSEOĞLU 14 Şubat 1989 Salı günü vefat etti. Cenazesi 15 Şubat 1989 Çarşamba günü (bugün) saat 11.00'de Cumhuriyet Gazetesi, daha sonra Gazeteciler Cemiyeti önünde yapılacak törenlerin ardından Aksaray Muratpaşa Camii'nde kıhnacak öğle namazından sonra Yeni Topkapı Mezarlığı'nda toprağa verilecek. Tanrı rahmet eylesin. KÖSEOĞLU AİLESİ Sevgili arkadaşımız ERDOĞAN KÖSEOĞLU'nun babası, CUMHURİYET'in emektar Foto Muhabiri BÜŞRA'nın IMURALSALİM SÜRMELİİZMİR tSKl NO: K3478 İŞİN ADI BEDELİ TARtHl 27.2.89 TEM1NAT 99.000.000 TARİHİ 3.3.89 BEDELİ 100.000 TL. HEYBELIADA VE 3.30O.0OO.0O0 KINALIADA ATIKSU DENİZ DEŞARJLARI POMPA İSTASYONLARI VE ANA TOPLAYICILARI İNSAATI IBRAHİM KÖSEOĞLU'nu kaybettik. Acımız sonsuz. Değerli ailesine ve sevgili ERDOĞAN'a başsağlığı dileriz. Not: 1 Posfadaki gecikmeter dikkate alınmaz, 2 İSKİ2886 sayıh Devlet İhale Kanunu'na tabi olmayıp ihaleyi yapıp yapmamakta, dilediğine kısmen veva tamamen yapmakta, uygun bedelin tespit ve takdirinde serbesttir. ADRESİ: İSKİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Aksaray Meydanı 34410 AksarayİSTANBUL Telefon Teleks Faks 588 38 00 (35 Hat) 31293 ISU TR 588 38 94 23923 ISU TR 588 38 83 588 39 18 TÜRK DİLİ DERGİSİ OcakŞubat Sayısı Ahmel Miskioglu, Ömer Asjm Aksoy, Sami Karaoren, OkUj Akbal, Tahsin Şimşck, Fakir Baykurt, Leyla Şahin, Ali Dundar, John Lvons^ Mustafa Durak, Ömer Demircan, Sule>man Özcan, Göoül Öıgül, Naim Tirali, Behzat Ay, KrmaJ Bek, Arat Ovalı'nın yiiılan ve Doç. Dr. Mustafa Durak, Cemil Vcncr, Doç. Dr. M. Fuat Bozkurt'un sorulaıa yanıtianyia bütün kitapçılarda... PROFESYONELLER BİLİR... 3>SraEDTLER KULLANMAK BİR ŞANSTIR Staedtler "kırtasıye ekolünün öğrencilerı "İKİ KERE ŞANSLI" cunku onlar Staedtler kullandılar cünkü onlar kazandılar. 8889 öğretım yılında. ayda 50.000 TL burs kazanan "İKİ KERE ŞANSir ögrencılerımiz ERDEN BURUL FATMA KISA ALİ BAYRAK BAŞARAN DİLBAZ GULER KARAIŞIK NURHAN KALENOER TARKAN MEKİK HAYRETTİN GENÇOutAN IBRAHİM DURMAZ ORHAN ULGER Adı Soyadı: Zeki GÖK Yaşı: 19 Baba adı: Emin Ana adı: Hayriye Doğum yeri: Ordu/Akkuş Yukarıda kimliği yazılı Zeki GÖK kayıptır. 1 Ocak 1988'den beri kendisinden haber alamıyoruz. Bilenlerin aşağıdaki adrese haber vermeleri rica olunur. AİLESİ Adres: İstanbul, Etiler, Gazete Muhabirleri Sitesi, Ulus Yolu, B/6 Blok, Zemin Kat. 1727 yaşındaki bayanlar. İngilizceyi İngiltere'de AuPairlik yaparak öğrenin. Tel: 151 26 15 SLMTAŞ 5291 no ile ıııezun olduğum I.Ü. Iktisal Fakühesi'nden aldığım Ekim 1972 çıkışımı kaybellim. Hükümsüzdür. SAMİ USLU Nüfus cüzdanımı, Baro kimliğimi kaybellim, hükümsüzdür. SAVAŞ YESER CUMHURİYET ÇALIŞANLARI VEFAT Cemiyetimiz Üyesi IBRAHİM KÖSEOĞLU 14 Şubat 1989 Salı günü vefaı etmiştir. 1926 yılında Erzincanda doğan İBRAHİM KÖSEOĞLU, mesleğe 1947 yılında Yeni İstanbul Gazetesi'nde başladı. Vatan, Dünya ve Cumhuriyet gazelelerinde foıomuhabiri olarak görev yapiı. Basın yarışmalarında üc kez ödül kazanan Köseoğlu, evli ve üy çocuk sahibi idi. Vefatı büyük üzüntü yaratan KÖSEOfJLl'nun cenazesi 1 5 Şubat 1989 Çarşamba günü saat 11.00'de Cumhuriyet Gazetesi, U.20'de Gazetedler Cemiyeti önünde yapılacak törenleri takiben öğle namazından sonra Aksaray Muratpaşa Canıii'nden kaldırılarak Yeni Topkapı Mezarlığı'nda toprağa verilecektir. İBKAHİM KÖSEOĞLl na Tanrıdan mağfiret. ailesine ve üyelerimize başsağlığı dileriz. GAZETECİLER CEMİYETİ Yıllığı 3000 TL'dir, mart sayısından başlayarak 5000 TL. olacaktır. Lütfen üsenmeyerek PTT'ye değin gidip Türk Dili Dergisi'nin 122 807 numaralı Posta Çeki hesabına 3000 TL. yatırarak dergi üyeliğinizi yenıleyiniz. Dilımizin bagımsızlık ülküsünü hiçbir kötülük düşünen yok edemeyec«ktir. P.K. 118, KMhkftytstanbııl Staedtler sizı kutluyor ve Profesyonel yolda başarılar dılıyor. DONKIŞOTISTANBULDA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle