29 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 ŞUBA T 1989 DIS HABF.RIKR CUMHÜRİYET/3 Paraguay''da temizlik ASUNCİON (A A) Paraguay 'da 34 yıldır iktidarda bulunan General Alfredo Stroessner rejiminin devrilmesinden sonra, Paraguay polisi önceki gıin çok sayıda yüksek düzeyde görevliyi tutukladı ve yapılan operasyonlarda çeşitli silahlar ele geçirdi. Tutuklanan kişilerin devlete ait paralan zimmetine geçirmek ve diktatörlüğü desieklemekle suçlandıklan bildirildi. 4 Sovyetler'in önde gelen ekonomistlerinden Bogomolov 'perestroyka' için uyardu DUNW)A Bütçe açığı büyük engeP Bazı Doğu Avrupa ülkelerine sosyalızm dışardan dayatıldı. Macaristan Varşova Paktı'ndan çıkmadan da kapitalist ekonomi yönünde ileri adımlar atabilir. iki ay önce Sovyet ekonomisinin Amerikan ekonomisinin üçte biri kadar olduğu halde gelecek yılki butçe açığının ABD bütçe açığından fazla olacağı uyarısında bulunduğunu anımsatan Bogomolov, Batılı ülkelerden kredi almanın da geçerli bir çare olmadığım bunun Sovyetler Birliği'nin güvenliğini tehdit etmeyeceğini söyledi. AP'nin Moskova kaynaklı haberine göre, Dünya Sosyalist Sistem Ekonomisi Enstitıısu'nün başkanı oian Olee Rsyom Mov, bu görüşlerini dışişleri bakhnlığınca düzenlenen bir basın toplantısı sırasında dilegetirdi. Bogomolov, 1990 yılı bütçesinin 100 milyar ruble (160milyon dolar)açık vereceğinin belli olduğuna dikkat çekerek bunun yeniden yapılanma programı için "büyük bir engel" oluşturduğunu söyledi. Yaklaşık Dış Haberier Servisi Sovyet BOGOMOLOV UİN BASIN TOPLANTISINDAIN: ler Birliği'nin onde gelen ekono Papandreu ile Liani darıldılar ATtNA (AA) Yunanistan Başbakanı Andreas Papandreu'nun Amerikan asıllı eşi Margaret Papandreu ile boşanması konusunda ortaya çıkan zorluklar nedeniyle, sevgilisi Dimitra Liani ile arasmın açıldığı ileri sürüldü. Yunan basınında Andreas Papandreu'nun yakın çevresine dayandınlarak verilen haberlerde Liani'nin, Margaret Papandreu 'nun birkaç gün önce yaptığı bir açıklamada kendisini "başbakanm eşi" olarak tanımlamasına kızdı. yete dönülmesi gerektiğini savundu. Sosyalizmin bazı Doğu Avrupa ülkelerine dışardan dayatıldığını vurgulayan Bogomolov, daha ileri düzeyde kapitalist ekonomi yöntemleri uygulayabilecek bir Macaristan'ın ille de Varşova Paktı'ndan çıkmayabileceğini ya da bağlantısızlığı seçmesi halinde MoskovadadüSen'nlTbtn Bunahmın kaynağında "Stalinci topiantısmda, stalinci sosyalizmin sosyalizm var. Marksıst teorıde kılıt ll^m^lî^ouulunuteu unsurlar hatalı. Gelecek yıl Sovyet bütçe sürdü ve sovyetler Birliği'nin ekJ açığı ABD'nin kinıgeçecek. Oysa Sovyet ekonomisi Amerika'nınkinin üçte biri. Grev as VARŞOVA (Ajanslar) Po lonya'da muhalefet ile hükümet yetkilileri arasında yapılmakta olan yuvarlak masa toplantılarına gölge düşüren linyit madeni grevi, 28 şubat tarihinden sonraya ertelendi. Hükumet yetkililerinin en büyük elektrik santralı Belchatow'a kömür sevkiyatının durmasına neden olan grevin yuvarlak masa toplanularından sonuç alınmasını tehdit ettiğini açıklaması üzerine grevcilerle Dayanışma heyeti arasında uzlaşma sağlandı. Pazartesi günü 4 bin kişiyle başlayan ve önceki gün sayılan 8 bine ulaşan grevciler dun işbaşı yaptılar. Fabrika yönetiminin grevcilerin ücretlerini aylık 21 bin Ziloti (78.720 TL.)'ye yükselttiği, grevcilerin ise 30 bin Ziloti (112.100 TL) talep ettikleri bildirildi. Grev 28 şubattan spnrava ertelendi. Dayanışma lideri Lech VValesa, linyit madeni grevi ile ilgili olarak da "işcilerin greve gitmek için haklı nedenleri vardır. Ancak bu tur eylemler ekonomik sorunlara çoziim getirmez" dedi. Walesa, yönetimi "ekonomik ve siyasal reformlar bir an önce hayata gecirilmediği takdirde grevlerin artacağına" ilişkin bir kez daha uyardı. Bu arada altı hafta sürmesi beklenen yuvarlak masa toplantılarıda dün de devam edildi. Üç ayrı çalışma grubu oluşturan hükümet ve muhalefet temsilcilerinin ekonomik ve sosyal konuları ele aldıkları bildirildi. Taraflar ekonominin içinde bulunduğu durgunluk, mal darlığı ve enflasyona çare bulunması için başvurulacak önlemler konusunda görüş birliğine varmaya çalışıyor. Polonya'dayuvarlak masa toplantılan sürüyor almdı İşbaşı yaptılar Tarihi öneme sahip yuvarlak masa toplantılanyla aynı tarihte geçen pazartesı günü greve giden linyıt madeni işçileri dün işbaşı yaptılar. Ücretierinin arttırılmasını isteyen işçiler. yönetimin yaptığı zammı az bularak grevi 28 şubattan sonraya ertelediklerini açıkladılar. Belchatow kentindeki linyit madeninde 8 bin işçinin katıldiğı grev, ülkenin en büyük elektrik santralına kömür sevkiyatının durmasına yol açmış; yönetim, Oayanışma'yı baskı taktiklenne başvurmakla suçlamıştı. Grevci işçiler ise tek istediklerinin daha iyi bir yaşam standardı için ücret artışı olduğunu ve grevin yuvarlak masa toplantılanyla ilişkisi bulunmadığnı belırtiyorlar. (Fotoğraf: Reuter) Gürcislan'da gösteri MOSKOVA (AA) SSCB Gürcistan Cumhuriyeti 'nin başkenti Tiflis'de 5 bin kişinin, daha fazla özerklik istemiyle bir gösteri düzenledikleri bildirildi. Muhalif kaynaklardan edinilen bilgiye göre, göstericiler Tiflis Üniversiıesi önünde toplandılar. Gürcü muhalefet sözcüsü Zviad Gamsahurdiya, telefonla yaptığı açıklamada, gösterinin Gürcistan 'ın en büyük kralı David'in 1098'de tahta çıkarılmasının yıldönümü dolayısıyia düzenlendiğini kaydetti. belirtti. Gerek Sovyetler Birliği'nin gerekse Doğu Avrupa ülkelerinin geçirmekte olduğu ekonomik siyasal bunaiımdan "Stalinci sosyalizm"i sorıtmlu tutan ekonomist Bogomolov, konuşmasının bir yerinde şu ifadeyi kullandı: "Marksist teorileri hâlâ benimsivoruz, ama bu leorinin çoğu yeri düzeltilmelidir. çünkü Marv'ın teorilerinin birçoğu zamanın sınavında başarısız kalmıştır." Sosyalizmin Stalin döneminde bazı Doğu Avrupa ülkelerine "dayatıldığı" görüşünü savunan Bogomolov, bir soruyu yanıtlarken, Macaristan'ın teorik olarak ekonomik planda kapitaliziı doğrultusunda çok daha ileri adımlar atabileceğini, ama bunun Varşova Paktı'ndan çıkmadan da yapılabileceğini söyledi. Dünya Sosyalist Sistem Ekonomisi Enstitüsü Başkanı Bogomolov, Macaristan'ın siyasal bakımdan bağlantısızlığı seçse bile Sovyetler Birliği'nin güvenliği için tehdit oluşturmayacağını söyledi. Bogomolov, Sovyetler Birliği'nin ekonomik bunaiımdan çıkabilmesi için özellikle tarım alanında özel mülkiyete dönüş gerektiğini savundu. Tarımda devlet mülkiyetinin köylüleri topraktan soğuttuğunu belirten Bogomolov, toprakta özel mülkiyet ile köylüye ürününü serbestçe satması izninin tanınması gerektiğini sözlerine ekledi. "Yeni sınıf" eleştirisi Öte yandan, Leningrad'da çıkan "Edebi ve Sivasi Magazin" adlı dergide yayımlanan bir yazıda Komünist Partisi eleştirilirken Genel Sekreter Mihail Gorbaçov'a da bugüne dek görülmedik sertlikte çatıldı. AP'ye göre Sergei Andrevev imzalı yazıda ülkede Komünist Parti burokratları, bakanlar ve üst düzey yoneticilerden meydana gelen bir "yeni sın ı f ı n varlığı ileri süruldükten sonra 14 milyon kadar kişi olan bu "ayrıcalıklı" kitlenin Gorbaçov reformlarına direndiği görüşü savunuldu. "Alternatif" adlı yeni bir Bağımsız Siyasal Fikir Kulübü'nün temsilcisi olan 34 yaşındaki biyolog ve fabrika mudürü Andreyev, yazısında Gorbaçov reformlarının da ulkeyi çıkmazdan kurtarmakta başansız kaldığını iddia etti. NeoNasi örgüte ynsak BONN (Ajanslar) Federal Almanya Içişleri Bakanı Friedrich Zimmermann, "Yabancılardan arındırılmış ilk Alman şehrini" oluşturacağını iddia eden Nazi yanlısı "Milli Birlik" (NS) Partisi'ni yasakladığını açıkladı. Nazi yanlısı "Milli Birlik" Partisi "Langen'i yabancılardan arındıracağız" sloganı ile, 12 martta Hessen eyaletinden yapılacak yerel seçimlere aday olmuştu. Partinin beyni Michael Kuhnen, Nazi yanlısı faaliyetleri yüzünden daha önce ceza yemişti. tçişleri Bakanı Friedrich Zimmermann, 170 üyesi bulunan partinin Almanya çapında faaliyet gösterdiği ve anayasaya aykırı hedeflerine utaşmak için saldırgan yöntemler kullandıklarını söyledi. Değişen dünyamızda kalıcı ilkeler Dış Haberier Servisi Sovyetler Birliği Komünist Partisi organı Pravda gazetesinin yan kuruluşu olan ve yabancı dillerde basılan haftalık New Times dergisinde, Yladlen Kuznetzov imzalı ve "Degişen Dünyamızda Bazı İlkeler" başlıkh bir yazı çıktı. Nükleer çağımızda sınıf savaşı ilkesini konu alan yazının geniş bir özeti şöyle: "Gelişme her zaman, direnmeye karşı mücadele ederek gerçekleşir. Bu gözlem yeni siyasal düşünce için degeçerlidir. Bazıları bunu Moskova'nın "taktik manevrası", "kurnaz bir oyunu" ya da "propaganda atağı" şeklinde değerlendiriyorlar. Bazılan da Moskova'nın sınıf bilincini ve devrimci idealleri terk ettiğini öne sürüyor. Bazılan ise, "Birçok ülkede halklann verdiği banş mücadelesinin kısıtlandığım" iddia ediyor. Sınıf çıkarları, sınıf bilincine sahip tutum... Marksizmin ilkeleri... Bunlar hâlâ geçerlidir. Ama bu ilkeler değişen bir dünyada işlemektedir. Nükleer çağımız tüm insanlığın çıkarını ön plana çıkarmıştır. Bu, uygarlığın, ülkelerin ve halkların varlığını sürdürebilmesi sorunudur. Çünkü doğadaki tüm varlıklar türünü devam ettirme içgüdüsüne sahiptir. Doğal olarak insanlığın çıkarı her zaman vardı. Ama sadece şimdi bir kavram, bir numaralı sorun oldu. Zira yığınsal imha silahları nedeni ile insanlık artık ölümsuz değildir. Günümüzde, hayatta kalabilmek için tüm ülkeler, gerek nükleer savaşın engellenmesi, gerekse yeryüzünün sorunlarının çozümlenebilmesi için işbirliğı yapmak zorundadır. Bu arada uygarlığın varlığını sürdürebilmesi için verilen ortak mücadele, kişinin, sınıf bilincini terk etmesini de gerektirmez. karı ile sınıf bilinci gunumüzde sosyal ilerleme ancak banş koşullannda mümkündür. Ama Marksistler daha önce sınıfsal ve ulusal baskının onadan kaldınlmasımn, tüm insanlığın sorunlarının çözümlenmesinden önce geleceğini savunurlardı. Şimdi karşı karşıya bulundukları sorun şu: Tüm insanlığın sorunlarını göz ardı ederek sınıf savaşında başarıya ulaşmak mümkün mü? Herhangi bir ülkede uluslararası istikrarı bozmadan gerekli sosyal değişim nasıl sağlanacaktır? Nükleer savaş, sınıf mücadelesi dahil tum gelişmelerin sonu anlamına gelir. Sınıf mücadelesinin başarılı olması için, uluslararası ortamı ve insanlığın ortak çıkarlannı hesaba katmak gerekir. Yeni bir siyasal düşünce ve tum ülkeler arasında banşçı rekabet, iki yüzlü bir politika değildir. Bu politika, uluslararası sahnedc temkinli davranış ve karar alma işleminde sorumluluk gerektirir. Lilusal ya da sosyal özgürlük ilkesini terk etme anlamına gelmez. Banş içinde birlikte yaşama politikası hiçbir zaman statik bir ilke olmamıştır. Kanıma göre bu ilke şimdi, çok önemli yeni bir aşamaya gelmiştir. Bu aşamanın özelliği sosyal intikamın, nükleer seruvencilikle eşanlamiı olmasıdır. Nükleer çağ 3. Dünya'daki duruma damgasını basmıştır. Bugun herhangi bir yöresel bunalım, çok daha ciddi bir krize dönüşebilir. Böylece başka bir soruna geliyoruz: Gelişmekte olan ülkeler dünya barışını tehlikeye atmadan kendi çıkarlarını nasıl koruyabilir? Sovyet ı?ı*yımfli:»a dergisi sınıf çıkarlarını ele aldı Bir başbakana gerek duyulduğunda nerede aranır, bu arayışın kulislen nerede yapılır, ıncelemeleri, araştırmaları kim yönetir dersinız? Yanıt ilk bakışta çok yalındır: "Söz konusu ülkenin parlamentosunda par'amento kulislennde, gazetelerınde, siyasal çevrelerinde, bunu bilmeyecek ne var?" Ama her zaman öyle olmuyor. Daha doğrusu bağımsızlığını gerçekte yitirmiş, kişiliğini tüketmış yönetimlerın işbaşında olduğu ulkelerde başbakanlar başka dıyarlarda saptanıyor, incelemeler oralarda yapılıyor, kulisler o ulkede yürütülüyor. 7 Şubat 1989 tarihli Cumhuriyet'te Ufuk Güldemir'in."Özal Köşke, Hüsnü Doğan Basbakanlığa" başlıkh haberi, bu tüyler ürperticı olgunun somut bir örneğını oluşturmaktadır. Bllındiği gıbi, bugünkü Başbakanımız da ABD'den aranıp bulunmuş, Turgut Bey'm görüntüsüne kadar her şey VVashington1 da saptanmıştı. Ama Turgut Bey artık başbakanlık koltuğuyla yetinmek nıyetinde değıl. O şımdı Köşk'e çıkmak istiyor ve bu isteğini gerçekleştirirken de, ardında kendısiyle uyum sağlayacak bir başbakan bırakmak amacında. Turgut Bey'in bu konuda adayları var Ama başbakanlık koltuğuna kurulacak kişiyi Turgut Bey'in bulup beğenmesı yetmez, bir de icazet sorunu var. Hele hele ABD'nin şu son günlere kadar, Özal'ın Köşk'e çıkarak koltuğunu başkasına devretmesı isteğine karşı koyduğu ve EvrenÖzal formülünün sürmesi konusunda direndiği düşünülürse. Ufuk Güldemır arkadaşımız çok başarılı bir gazetecilik yaparak, VVashington'un artık eski görüşünde direnmediğinı, Hüsnü Doğan'ı da başbakan olarak kabul edebileceğini Turk kamuoyuna duyurdu. Ufuk'un haberine göre VVashington kulisleri, Yuscif Bozkurt Özal'ın ABD başkentinde yaptığı açıklamalardan sonra yeni "senaryo "larla çalkalanmaya başlamış. Bu senaryolarla ilgili bir "yetkilı" Özal için, "Kardeşıni basbakanlığa getiremez, ama Hüsnü Doğan'ı getirirse kardeşini getirmiş olur" dedikten sonra eklemış "hem partı içerisinde herkesten kabul gören hem de milliyetçi ve mukaddesatçı olan en az yıpranmış ısim." Senaryoyu oluşturan Kadronun üyesi yetkili, Hüsnü Doğan'ın aynı zamanda Turgut Özal'dan sonra merkez sağda gelenekleşen "lıderlik vasfma da" sahip olauğunu belirtmiş. Nedir bu lıderlik nitelikleri? Onun da yanıtı hazır. Anadolu kökenlilik, mühendislik eğitimi, planlamada çalışma, Amerika kıyılarmda bir süre oturma ve dönüşte İslamiyet ile Batın;n kesiştıği noktayı bulma çabaları. İşte bunlar gelenekleşen lıderlik nitelikleri. Ustelik Hüsnü Doğan, Houston'da amelıyat olan dayısının oğlunu görmeye gittiğinde, "herkes alışverişe çıkarken" (şu Amerikalılar ne sözünü sakınrrtaz kışiler) Türkiye'nin tarım sorunlarıyla ilgili araştırmalar yapmış, daha az insan veya daha çok teknoloji kullanarak hayvan besisi nasıl yapılır? Gen mühendisliği sayesinde daha az yaş ot ve yem kullanarak, daha fazla süt verimi almak mümkün mü? Kereste üretiminde uygun hızla yetişen Amerikan ağaç türleri bizde de dikilse Türkiye'nin flora yapısı bozulur mu, gibi sorunlarla uğraşmış. IMF ve Dünya Bankası da Hüsnü Doğan'ı "kıvrak zekâsı ve iyi müzakereciliği" ile anımsıyormuş. ABD, Hüsnü Doğan'ı "nazik, saygılı ve espritüel" olarak tanıyormuş ve eğer Özal, Husnü Doğan'ı seçerse demiş olurmuş ki: "Hüsnü olursa dizginler yine bende olur. Çünkü sözümden çıkmaz, benim gibi yumuşak ve uzlaştırıcıdır, soğukkanlıdır. Yani duruma hâkimiz. (Bu son tümce Türk halkına mı, yoksa VVashington'a mı söylenmiş oluyor acaba?) VVashington Husnü Doğan'ı lyice ıncelemıs o kadar incelemiş ki. "bir zamanlar Ankara Ayrancı'da Refik Belendur Sokak'ta otururken, apartman yaşamına uyum sağladığını" bile saptamış. Ufuk Güldemir ile konuşan yetkili diyor ki, "Bu verileri birkaç aday ile birlikte bilgisayara işleyip 'en uygun olanı bul' komutunu versek Hüsnü Doğan çıkar" Gördünüz mü, Turkiye'ye bir başbakan aranması gerektiğinde nerede arandığını? Şimdi denebilir ki, "efendim, bu eninde sonunoa bir senaryo, bundan neçıkaı?" Doğrusu bu görüşe katılmak güç, çünkü Türkiye ile ilgili Amerikan senaryoları yainız bir düşünce cimnastiği olmakla kalmıyor, sonra ülkemizde uygulanıyor büyük çoğuriitikla. ' • ; Bu olaya bakarak, ABD'ye kızmak anlamsız birdavranışiır. Bir zamanlar kendi tarihinde bilmem hangi ülkeye kral atayıp taç giydirmekle övünen bir ulusun başbakanı şimdi başka bir ülkede aranıp bulunuyorsa o ulus yalnızca kendine kızmalı ve bu durumu değiştirmek için önüne çıkan olanakları doğru değerlendirmelidır işte, 26 Mart yerel seçimleri bu gidişi değiştirme sürecini başlatacak altın bir olanaktır Bakalım doğru kullanabılecek miyiz? Bir Başbakan Aranıyor ALISIRMEN BUGUN ABD Dışişleri raponu Emperyalizm Emperyaüzm, bağımsızlığına yeni kav uşan ülkelere karşı komplolara girişebilir, hatta müdahalede bulunabilir. Vietnam, Küba ve Nikaragua deneyleri, emperyalist güçlerle doğrudan savaşın bazen kaçınılmaz olduğunu göstermiştir. Uluslararası baskı sürdukçe, buna karşı direnme de olacaktır. Burada sorun, ulusal kurtuluş hareketinin ne şekilde olacağı, bu harekete katılanların strateji ve taktiklerinin esneklik derecesi ve günümüzün son derece patlayıcı ortamında üstlerine düşen tarihsel sorumluluğu omuzlayıp omuzlayamayacaklarıdır. Bu arada dünya barışının korunması, bağımsızlıklanna yeni kavuşan ülkelerin gelişmesi açısından yaşamsal koşuldur. 3. Dünya'nın sorunları ancak demokratlaşma ve insancıllaşmanın çerçevesi içinde çözümlenebilir. Sadece dünya çapında banş içinde birlikte yaşama, 3. Dünya ülkelerinin gelişmesi için gerekli ortamı oluşturabilir." Sofya 40 bin Türkü göçe zorlayacak "Bulgaristan hükiimeti. 1988 yılında da Türkleri yaşadıklan kövlerden, daha az sayıda Tiirkün yaşadığı »orelerde zoraki iskâna tabi lutmava devam etmistir. Bu vonlemle Turklerin Vratsa, Mihailovgrad ve Vidin bolgelerinde iskân edildikleri anlaşılıvor. Turklerin, nüfusun yüzde 75'ini oluştıjrduğu kırcaali bölgesinden Tuna bölgesindeki Butan vöresine kaydınldıklan belirtiliyor. Bulgar hükiimeti. işlen çıkarmak ve en dıişük ücreti uvgulamak suretiyle de Türkleri başka yörelere göçe zorluvor. Bu şekilde evlerinden, kövlerinden koparılıp başka bölgelere gönderilen Turklerin kesin sayısı bilinemivor. Kırcaali bölgesinden son olarak 40 bin Tiirkün Raporda Todor Jivkov yöneti daha başka bolgelerde zoraki isminin Türk azınlığı inkâra devam kâna tabi tutulınaları yolunda ettiği kaydedildikten sonra, şu gö Bulgar hükumetinin yeni bir plan ruşlere yer veriliyor: hazırladığı anlaşılıjor." Diyalektik biitiin Sınıf çıkarları ile tüm insanlığın çıkarları arasında aşılamayacak engeller yoktur. Çünkü ikisi de diyalektik bütünün parçalarıdır. İnsanlığın hayatta kalabilmesi için verilecek mücadele sırasında bu iki çıkarı birbiri ile çatıştırmaktan kaçınmalıdır. Aksine ikisini politikada, ideolojide ve pratikte yaratıcı biçimde birleştirmelidir. İnsanlığı felaketten kunarma konusunda tüm insanlığın çıkarı ile dünyayı devrimci yenileme görevi birleşmiştir. Nükleer bir savaşın engellenmesi, sadece sosyalist özlemlerin korunması için değil, tum insanlığın korunması açısından birincil öneme sahiptir. Velayeti, Gonzalez ile görüştü MADRİD (AA) Resmi bir ziyaret için İspanya'nın başkenti Madrid'de bulunan tran Dışişleri Bakanı Ali Ekber Velayeti, ilk olarak tspanya Başbakanı Felipe Gonzalez ile görüştü. Görüşmeden sonra açıklama yapılmadı. tspanya'daki diplomatik kaynaklardan edinilen bilgiye göre, Velayeti'nin iki gün sürecek resmi ziyareti sırasında, trantspanya arasında ticaret hacminin arttınlması konuları ele almacak. Görüşmelerde ayrıca A TIran ilişkileri üzerinde de durulacağı kaydedildi. UASHINGTON (AA) ABD Dışişleri Bakanlığı, 1988 yılında ülkede yaşayan Türk azınlığa karşı zoraki iskân evlemlerine devam eden Bulgaristan hükümetinın, şimdi de Kırcaali yoresindeki 40.000 Turku başka bolgelerde zoraki iskâna hazırladığını bildiriyor. ABD Dışişleri Bakanlığı'nca yayımlanan insan hakları raporunda, Bulgaristan'ın ülkede yaşayan Turk azınlığa karşı insanlık dışı baskıları tum uyarııara karşın ısrarla sürdürmesi eleştirilirken, "zoraki iskân" uygulamalarının yanı sıra, "Bulgarlaştınlmak" uzere Turk çoıuklarının bevinlerinin yıkandığına dikkat çekiliyor. Marksistler Sanınm bu noktada çift gorevden söz etmek yerinde olacaktır. Tüm insanlığın çı Kaza mı, sabotaj mı? ROMA (Ajanslar) Portekizin Azor Adaları'ndan Santa Maria'ya önceki gün düşen Boeing 707'nin esrarı henuz aydınlanmadı. İçindeki 144 yolcu ve mürettabatm can verdiği uçağın duşüşünde teknik bir etkenin mi yoksa bir sabotaj ın mı rol oynadığı henüz anlaşılamadı. Adı ilk kez duyulan "Uluslararası Terörist Tugaylar" adlı bir orgüt uçağın düşuşünde sorumluluk üstlenirken, uçağın pilotlannın alana zorunlu iniş için izin istememiş olduklan kesinlik kazandı. Bu arada İtalyan hükümeti ölenlerin ailelerine yardım yapılacağını açıkladı. AP'nin haberine gore Portekiz televizyonuna telefon eden kişi "Uluslararası Terörist Tugaylar" adına konuştuğunu belirterek uçağı kendilerinin düşürdüğünü ileri sürdü. Örgütün bu iddiası İtalyan polisince şüpheyle karşılandı. İtalyan yetkililer, 137 İtalyan turisti taşıyan uçakla ilgili araştırmanın sürdüğünü ve henüz bir yargıda bulunmak için erken olduğunu belirttiler. Bu arada pilotun, alana zorunlu iniş için kontrol kulesinden izin Öte yandan, Amerikan Federal Havacılık Dairesi sözcusü, önceki gun Azor Adalan'nda düşen Boeing 707 uçağının son yıllarda birçok kez arızalandığını ve onarım gördüğünü açıkladı. Oklahoma'daki Federal Havacılık Merkezi yetkilileri, 21 yıllık bu eski uçağın son altı yılda yedi kez onarımdan geçtiğini belirttiler. İtalya'nın Bergamo kentinden, Dominik Cumhuriyeti'nin Puerto Plata kentine gitmekte olan uçak, Santa Maria'ya yakıt ikmali için inmek üzereyken, Pico Alto Dağı'na çarparak düşmüştü. Kazada, çoğu turist 137 İtalvan yolcu ve 7 Amerikalı mürettebattan kurtulan olmamıştı. Azor'a düşen Boeinq707 1H YAtatürk Havalhnanı Unitelerinin Yeni Santralı Karnaval bilançosıt: 43ölü RİO DE JANEtRO (AA) Brezilya'nın Rio de Janeiro kentinde yapılan ve her yıl binlerce kişinin ölmesine yol açan karnavalda, bu yıl da en az 43 kişinin öldUğü bildirildi. Rio eyaleti Sağlık Bakanlığı tarafından önceki akşam yayımlanan ilk resmi rakamlarda, 7.521 kişinin Rio'nun 5 değişik hastanesinde tedavi gördüğü kaydedilirken, olaylar sırasında yaralananlarm sayısı belirtilmiyor. 574 73 00(45 6 Şubat Pazartesi'den itibaren THY Atatürk Havalimanı Ünitelerini ve THY Genel Müdürlüğünü aynı telefon numarasından arayacaksınız: 574 73 00 (45 hat) Önemli Not: THY Rezervasyon Santralı 573 35 25 (15 hat) olarak hizmetini sürdürmektedir. TURK HAVA YOLLARI istemediği bildirildi. Boeing 707 uçağının pilotunun, inişten uç dakika önce, Santa Maria kontrol kulesiyle temasa geçtiği, ancak yalnızca normal iniş için izin istediği bildirildi. Kontrol kulesi yetkilileri, pilotun güç durumda olduğuna dair hiçbir mesaj vermediğini söylediler. Portekiz televizyonu, kontrol kulesinin Boeing'in inmediğini görunce birçok kez pilotla temas kurmaya çalıştığını, ancak başarılı olamadığını belirtti. Bu arada Portekiz Havayollan'ndan bir pilot Santa Maria pistine inişlerde genellikle hiçbir guçlük eıkmadığını söyledi. 50 ceset bulundu Bu arada Portekiz Haber Ajansı LUSA, şimdiye kadar 50 cesedin bulunduğunu bildirdi. LUSA Ajansı, ayrıca sivil savunma yetkililerine dayanarak verdiği haberde, uçağın pilotunun kontrol kulesinden acil iniş için pistin boşaltılmasını istediğini kaydetti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle