19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Dostum Selahattin Hilav, dilimize yıldınm gibi düşen "alienation" sözcüğü için "yabancılaşma" karşılığını bulmuştu yıllar önce, sonra pişman oldu buna. Çünkü bu sözcüğün kökenini herkes biliyordu, bu yüzden de kimse "alienation"un ne olduğunu öğrenmeği merak etmedi. Olur olmaz bir kullanını yayıldı eitti: Artık "Aileme yabancılaştım" diyenler mi istersiniz, "Sevgilime yabancıla$tım" diyenler mi? Kesinlikle söyleyebilirim ki, o Türkçe sözcük, kökünü, ekini bildiğimiz için, bizi "alienation" kavramından yoksun bıraktı. "Yabancılaşma" sözcüğü kafalarımıza bir kolaylık getirmişti çünkü. Onu anladığımızı, bil' diğimizi sanıyorduk. yazısı dostum İihan Selçuk'a da öğütledim, üzerinde konuşalım diye. Kaybetmiş, bulup okuyacak. Ben şimdi o yazıdan bir parçayı buraya almak istiyorum: "Bu durumda açıklık kazanan şudur: Bilimsel terimlerin işaret ettiği kavramlar, anadilini öğrenmeyi de içeren toplumlaşma süreci içinde ve günlük hayatın deneyimleri çerçevesinde doğrudan edilinebilir olmayıp iradi ve özel bir öğrenmeyi gerektirirler; bilimsel terimin içinde üretildiği dili, anadili olarak bilip konuşuyor olmak dahi, terimin işaret ettiği kavramı kendiliğinden înnıyıp anlamaya yetmez. Bundan çıkartacağımız sonuç ise bilimsel bir terime Türkçe karşılık oluşturnıanın, işaret edilen kavramı doğrudan anlaşılır kılamayacağıdır; dolayısıyla Türkçe karşılığın,. iradi öğrenmeyi gerektirmeyecek biçimde bilimsel kavramı işaret etmesini beklemek, bilimsel bilgi ile ampirik deneyimlerin sıradan bilgisi arasındaki farkı yok saymaktan başka bir anlama gelmez. Hele, doğrudan anlaşılabilirmiş izJenimi verecek derecede "adıüstündelik" taşıyan terimkr üretmek, sıradan bilginin bilimsel terimlerle dilegetirileceği gizli cahilliklere elverişli bir ortam hazırlamanın ötesinde, bilimin, gerçekliğin bütünüyle ve doğru olarak doğrudan algılanamaz olmasından kaynaklanan meşruluğunun sarsılmasına da yol açacaktır. 10ŞUBAT 1989 Bilimsel Terminler Komısıı MELİH CEVDET ANDAY Dün akşam, Teknik Üniversite Elektrik Fakültesi profesörlerinden yeğenim Fuat Anday ile bilimsel terminler üstüne konuşuyorduk, Saint Joseph lisesini bitirdiği için ilk öğrendiği yabancı dil olan Fransızca'nın kendi bilim dalında yerini Ingilizce'ye bırakır olduğunu belirten yeğenim, terminlerde sözcük kökeninden çok, tanımın önemli sayıldığını söyledi. Bu durumda, bilimsel kavramlara varabilmek için dilden yardım görme olanağı büsbütün ortadan kalkıyor muydu? Başka bir soru daha: Diyelim "elektrik" konusundaki bilimsel kavramlarda İngilizce'nin gitgide daha geçerli olmasının nedeni nerden kaynaklanıyordu? Yoksa artık bilimsel çalışmalarda ulusal dillerin mi rolü azalıyordu? Bir uluslararası bilim dilinin varlığı mı söz konusuydu? Şurasını sanırım kesinlikle söyleyebiliriz ki, bir terminin kökünü bilmemiz onun iletmek istediği kavramı anlamamıza yeterli değildir. Yeterli olsaydı, bildiğimiz konuşma dili ile bilimsel gerçeklere kolayca varabilirdik, oysa bugün bilim dilleri vardır artık, o dilleri anlamadan, öğrenıneden, bilmeden bilimlerin alanına yaklaşamayız. Başka bir deyişle, bilim adamı olmak, bilim dillerini bilmek anlamına gelmektedir. Dilimizdeki özleştirme çabalarının bilimsel terminler aJanına sokulmaması gerektiğini mi söylemek istiyorum? Hayır, çünkü birçok bilim dalında Türkçe köklerden yapılmış olan terminlerin ne denli başanlı olduğunu bilmekteyim. Özellikle lise kitaplanmn eski, anlaşılmaz Arapça terminlerden temizlenmiş olması ne sevindiricidir! Örneğin "müselles"in yerini "üçgen"in almış olmasına nasıl sevinmeyeyim? Türkeecilik, eğitimöğretim alanında büyük bir geHşmeye yol açmıştır. Ama bu konuyu okul kitapları sınırı içinde deperlendirmekle yetinebileceğimizi pek sanmıyorum. Çağımız bilimleri akıl almayacak kadar hızlı bir gelişim içindedir, her gün, her alanda yüzlerce termin ortaya çıkıyor, bunlardan bir çoğunun hangi kökler ve hartgi eklerle yapıldığını anlamak bile güçleşmiştir. Betimsel ilkçağ bilimlerinden çok uzaktayız. Öyle ki, çağımız bilimleri artık bize korku veriyor, sıradan bir insanın sadece ana dili bilgisi ile yeni bilimsel verilere yaklaşabilmesi olanak dışı duruma gelmiştir. Dariası var, bilimsel alandaki dallanma, uzmanlaşma, bizi toplu bir evren görüşü edinme mutluluğundan da yoksun bırakıyor. Eski günlerin rahatlığı çoktan tarihe karışmış durumdadır. Bakıyorsunuz, kimi gün fizik öne çıkmış, bizim evren görüşumüzü o koşullandınyor, kinii gün biyoloji, kimi gün kimya... Ve matematik bütün bu bilimlerin iskeletini oluşturmakta. Artık matematik bilmeden hiçbir b'lim dalını anlama olanağı kalmamıştır. Matematik ise soyut bir dildir, onu konuşma diline çeviremeyiz. Einstein, büyük buluşunu anlatan küçük bir kitap yazmıştı, sonra aklımda kaldığına göre, pişman oldu böyle bir işe giriştiğine. Matematiksel düşünme biçimini ne yapsak da edinsek! Güçlüklerin ardı arkası gelmiyor. Biz gene terminler konusuna dönelim... Bu konuda özdil sorununu zaman zaman ele alan bilim adamlarımızın dediklerini dikkatle ve heyecanla okuyorum. Çünkü gördüklerimden, bildiklerimden çıkardığım kimi güçlükler var ki, beni uzun uzun düşündürüyor. Birkaç örnek üzerinde durayım. PENCERE Muteber Bey.••• ARADABIR Fakültesi Şehir ve Bölge Pi Bölümü Prof. Dr. YÜCEL ÜJVAL İTÜ Mimarlık Kurt kanunu mu?.. Adalet mi?». Sayın yöneticilerimiz tutumlanyla devlete güvenmenin hata olduğunu kanıtlamaya çalışıyor. Saygın devlet anlayışıyla yönetilen hangi ülkede devlet, 12 yıllık sure içinde çıkardığı çelişkili kanun ve kararnamelerle halkın bir bölümünü aldatarak, güzel vaatlerle parasını alarak sözünü yerine getirmez, nak, hukuk ve kurallan gözardı ederek saygın varlığım sürdürebilir? Saytn Mükerrem Jafçıoğlu Çalışma ve Sosyal Cüvenlik Bakanı iken çok yerinde bir kararla çıkarılan "Süper Emeklilik" Kanunu, sürekli tavandan prim ödeyen sigortalılara bir ölçüde rahathk geürmifken, aradan bir yıl geçmeden, toplam ödedikleri 300 milyarı aşan süperlerin 45 milyonlarının üstüne yatmanın yollan aranmaya baslandı. Çok basit bir yöntemle Sayın Yerel Yönetimlerimiz Ne Derece Bağımsızlar? Yerei yönetimlerimizin, özellikle belediyelerimizin özerkliği radyoda, televizyonda, basında ve çeşitli toplantılarda dile getirilmektedir. Bu konuda yaygın olarak verilen örnek de, kent planlama ve uygulamasında belediyelere tanınan olanaklardır Gerçekten, kent planlaması ye imar uygulamaları konusunda belediyelerimız özerk mıdir? İmarla ilgili yasal düzenlemeler, 1982 Anayasası'nın koymuş olduğu "yerel yönetimlerın bağımsızhğı" ilkesi doğrultusunda mıdır? Anayasamıza göre yerel yönetirrler bağımsızdır ve yerinden yönetim ilkesine göre merkezi yönetimden bağımsız olarak kararlar alır ve uygularlar. Ancak yerel hizmetlerin, yönetimin bütünlüğü ilkesine uygun olarak yürütülmesi, kamu görevlerinde birliğin ve kamu hizmetleri arasında eşgüdümün sağlanması için, yasalarda belirtilen durumlarda merkezi yönetim, yerel yönetimler üzerinde idari vesayet yetkisini kullanabilir. Vesayete dayalı yönetimsel denetimde merkezi yönetim, yerel yönetimin kararlarını onaylar, bozar ya da uyguianmalarını erteleyebilir Hiçbir zaman onların yerıne geçecekkaıarlar alamaz. Bunu yaptığı an, yeral yönetimler merkezi yönetimin sıradüzensel astı durumuna düşmüş olurlar ve artık bağımsız yerel yönetimlerden ve yerinden yönetimden söz edilemez. Anayasamızın yerel yönetimlerle ilgili hükümlerini, yönetimin genel ılkelerı açısından inceledıkten sonra, imarla ilgili yasal düzenlemeleri, bu ilkelerin ışığı altında gözden geçirerek, yerel yönetimlerimizin ne derece bağımsz olduklarını anlayabiliriz. Beledivelere, imar planlarının kabulü ve plan değişikliği konularında geniş yetkiler veren 3.5.1985 gün ve 3194 sayılı İmar Kanunu'nun "Planların Hazırlanması ve Yürürlüğe Konması" başlığını taşıyan ve bu konuda ana kuralı koyan 8. maddesinde "... belediye sınırları içinde kalan yerlerin nazım ve uygulama imar planları, ilgili belediyelerce yapılır veya yaptırılır, belediye meclisince onaylanarak yürürlüğe girer" denilmektedir. Aynı maddede kesinleşen imar planlarının bir kopyasının bakanlığa gönderileceği hükmü getirilmiş ve plan değişikliklerinin de aynı prosedürü izleyeceği belirtilmiştir. Bu incelemeden şu sonuç çıkmaktadır: Nazım ve uygulama imar planları, yerinden yönetim ilkesi doğrultusunda hazırlanıp belediye meclislehnce kabul edilerek yürürlüğe girerler ilgili yönetmelikte planların birer kopyalarının "muhafaza edilmek üzere" bakanlığa gönderileceklerinden söz edildiğine göre, bu konuda bakanlığın idari vesayet yetkisi dahi yoktur. Ana kural olarak. kent planlaması ve imar uygulamaları açısından belediyelerimiz gerçekten bağımsızdır ve ülkemizde demokrasinin temel taşı olan bağımsız yerel yönetimlerden söz edilebilir. Ana kural olarak, planlama ve imar konusunda belediyelerimiz özerk görünmekle birlikte, bu ana kurala getirilen ve bu ana kuralı yutan bir istisnadan dolayı ülkemizde bağımsız yerel yönetimlerden söz edilemez. Bu istisna, 3194 sayılı yasanın 9 maddesinde, planlama ve imar konusunda bakanlığın yetkisi düzenlenirken getirilmiştir. Bu madde, kamu yapıları ile ilgili imar planı değişiklikleri, genel yaşamı etkileyen yangın, yer sarsıntısı v.s. dolayısryla. Toplu Konut ve Gecekondu Kanunu uygulaması amacıyla yapılacak imar planları, birden fazla belediyeyi ilgılendıren metropoliten imar planları, içerisinden veya civarından demiryolu veya karayolu geçen, hava meydanı bulunan, havayolu ve denizyolu bağlantısı bulunan yerlerdeki imar planlarının, doğrudan doğruya bakanlıkça yürürlüğe sokulacağı hükmünü getirmiştir. Bu da yetmiyormuş gibi, 20.6.1987 gün ve 3394 sayılı yasaya, yasa yapma tekniğine aykırı olarak eklenen bir madde ile bakanlığın bu yetkisi çok daha genışletilmış, büyük şehir belediyeleri de dahil bütün belediyelerin her ölçekteki planlarını değiştirmeye, ada ve parsel bazına kadar inerek imarla ilgili kararlar almaya Bayındırlık ve İskân Bakanı yetkili kılınmıştır. Her ne kadar ana kural olarak şehir planlama ve imar konusunda bağımsız yerel yönetim ilkesi sağlanmış gibi gözükmekte ise de bu ana kural anayasaya aykın olarak getirilmiş olan bir istisna yüzünden safdışı edilmiştir. Bir bakanın, büyük şehir belediyeleri de dahil, bütün belediyelerin her ölçekteki planlarını değiştirmeye, ada ve parsel bazına kadar inerek imarla ilgili kararlar almaya yetkili kılındığı bir ülkede planlama ve imar konusunda bağımsız yerel yönetimlerden söz edilemez. BİLKENT ÜNİVERSİTEŞİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ Öğretim Üyesi Alınacaktır Gerilim, bıçak sırtındaki yaşantıdan türer. Tedirginlik insanın yüroğini kemirmeye görsün; yürek tıp tıp atmaya başlar; kör bir testere sinirlerin üzerinde bir gidip bir gelir; belki de "stres" dedikleri budur. Sınava giriyorsun stres, trafiğe giriyorsun stres, ihaleye giriyorsun stres... Savaş sırasında cephedeki komutanların yaşadığı gerilime kim dayanabilir? Ya düşman bilinmedik bir yerden, hesaplanmadık "Structuralisme" sözcüğü için de benzeri olay bir biçimde saldırırsa? geçti başımızdan, "yapısalcılık" terminin anlaşılilk kez hırsızlığa çıkmış birinin gerilimi, artık stres sözcüğüyle ması, kafalan tembelleştirdi, bir meraksızlıktır sarde anlatılamaz. Adam sabıkasız, yakalanırsa damgayı yıyecek, dı tümümüzü. Hiç unutmam, bir gün Adnan Benk, ertesi günü gazetelerde resmi çıkacak, parmak izi polisin arşi"Yapısalcılık deyince anlıyor muyuz bunun ne olduğunu?" diye sormuştu. Yerden göğe haklıydı, vine geçecek... anlamak şöyle dursun, "structuralisme"in ne deHayat kadınlığı yolundaki ilk adımların gerilimini bir yosmameğe geldiğini öğrenme hevesimiz de kalmamıştı. dan dinlemiştim; kadıncağız mesleğine bir süre sonra alışıyor; "Yapısalcılık" sözcüğünün yeni ortaya çıktığı günyazgısına teslim oluyor; üstünden gerilimi stresi atıyor; küstahlerdeydi, bir dostun evinde yemekteydik, entelleklaşıyor, hatta yırtıklaşıyor, keyifleniyor: tüel bir topluluktu, hiç unutmam, bana sordular Oooh, canıma değsin... bu sözcüğün ne demeğe geldiğini, fakat benim koMuteber Bey karısını satardı. Mahallede önce fiskos başladı, nuşmama sıra gelmeden başladılar kendi anladık sonra yayıldı, yoğunlaştı; herifin kulağına gidecek düzeye yüklarını dile getirmeğe, hiç birinin dediği ötekinin de"Zıra bılımse) bir terım, ıradı bir öğrenmenin zoseldi. Muteber Bey ne zaman mahalle kahvesine girse gülüşdiğini tutmuyordu. Sözün kısası, hiç biri evinde bir runlu olduğunu hatırlatmayacak şekilde doğrudan meler, alaylı bakışlar, fısıltılar duyuldu: sözlük, bir ansiklopedi açıp "structuralisme"in an doğrudan anlaşılır olma izlenimi veriyorsa, günlük Pezevenk... lamını öğrenmeğegirişmemişti, kulaktan öğrenmeği hayatın ampirik deneyimi içinden bilinip tanınan Bir gün tavla oynarken Muteber Bey zar tuttu; karşısındaki öfyeğliyorlardı. Çünkü "structuralisme" sözcüğü ya bir kavrama götürüyor, dolayısıyla da zihinsel inkelendi, bağırdı: banıldı, "yabancılaşma" ise uysal. şa ürünü durumundaki bilimsel kavramın, ampi Pezevenk seni... Cumhuriyet Bilim Teknik dergisinin 7 Ocak 1989 rik olanla çakışmazlık payının gözden kaçmasına Ortaya sanki bir bomba düşmüştü, önce bir sessizlik oldu, sonyol açıyor demektir." tarihli sayısında çıkan "Yabancı kökenli bilim tera Muteber Bey konuştu: rimlerine Türkçe karşılık nasıl bulunmalı?" başYazının tümü ilginçti, ben buraya ancak bir par Pezevengim ulan, ne olacak!.. lıklı yazıyı da bu konuya duyduğum merakla oku çasını alabildim. Üzerinde düşünüyorum. Belki geO anda ne gerilim kaldı, ne merilim, kahkahalar patladı, Mudum. Hattâ Sosyolog Dr. Kadir Cangızbay'ın bu ne geleceğim bu konuya. teber Bey'in adı konmuştu. • Bağımsızlık, yalnız ulusun değil, insanın onurudur; toplumsallığının içeriğinde kişisellik de vurgulanır. Eğer böyle olmasa, Tasçıoğlu başka bir bakanlığa gerekçesiyle 2 kez Sayın getirilen süper emeklilerin son insanoğlu bağımsızlık uğruna ölümü göze alır mı? isterseniz geri Cumhurbaşkam tarafından veto ümidi adalette. Eğer varsa... kaydırüarak yerine toplanan kafalı deyin, isterseniz çağdışı, ben kişinin özgürlüğüyle ülkeedilip uçuncu kez Anayasa paraları SSK'ya irat NACİ YENER nin bağımsızlığının özdeşliğine inanınm. Ne var ki bu yalnız inanç Mahkemesinden döndüğü kaydetmeye ve süperleri tstanbui düzeyinde kalmaz, bilimselliği kanıtlanmıştır. halde, iptal karannın Resmi dondurmaya kararlı Sayın Son yıllarda "karşılıklı bağımlılık" kuramı türetildi; ama "karşıGazetede yayınUuıması Imren Aykut atandı. Bu lıklı bağımlılık"üa ancak bağımsız devletlerinüstesinden gelebigeciktirilerek, konuyu kökten halletmekle lecekleri bir iştir. Sen bir süper devlete bağımlıysan, bu düşküngörevlendirilen Sayın Aykut, ilk "Hakkımüktesep" kuralı ile lüğünü hiçbir kuramla onurlandıramazsın; ancak kendi kendini günlerinde niyetini açıklamıstı. milletvekillerinin çıkarını 2S.İ.1989 tarihli gazetenizin 2. aldatırsın. Birkaç aylık çahşması ilk koruyan aynı milletvekiUeri, sayfasmda yaymlanan "Gözleri Ne var ki eskiden herkese heyecan veren bağımsızlık kavrasemerelerini verdi ve Anayasa şimdi süper emekliler için Validebağında" başlıkh haber mı, hele 1980'lerde büsbütün aşındı. Artık Türkiye'de cumhurMahkemesi'nin, emeklileri "Hakkımüktesep" tanımayan hakkında valiliğimizce başkam bile Amerika'dan saptanıyor. Bir süreden beri gazetesefalette değii, refahta esitleme ve emekli aylıklan ile oynama yaptırılan gerekli inceleme lerde çıkan haberleri okurken küçük dilimi yutacak gibi oluyouyartsıyla bozduğu Süper yetkisini Bakanlar Kurulu'na sonucunda; rum; açıkça yazılıyor: Emeklilik Yasası'nı, süperlerin veren dondurma kanununu Milli Eğitim Cençlik ve Spor son zamdan yararlanmalarını "ABD, Kenan Evren'in görev sürBsinin uzatılmasını, 1992'ye kaonaylayacaklar. MilletvekiUeri Bakanlığı'na bağlı bir kurum da önlemek için yılbası dar Çankayada bir değişiklik olmamasını istiyor." için geçerli olan olan Validebağı Öğretmenler öncesinden acele bir kararname Hakkımüktesep, süperler için Kimsenin de kılı kıpırdamıyor. Hastanesi ve Sağlık Eğitim ile, sefalette bulusturma geçersiz. Sırasında milliyetçiliğimizin üstüne yoktur; 'Vatan, millet, Kurumu bahçesinde bulunan amacıyla dondurdu. Bu Sakarya" dendi mi aslanlar gibi şahlanırız; "Komünistler Sayın Imren Aykut, emeklilerin prevantorium binasının kararnamenin dayanaksız Moskova'ya" diye tempo tutmakta sermaye babalarının amigodurumunu düzeltmek için yeni öğretmenler için huzure\i olduğu anlasdınca da, yıldırım düzenlemeler düşünüldüğünü luğunu yaparken müthiş milliyetçi oluruz; ama iş Amerikan güyapılmak üzere düzenleıAnekte hızıyta aynı kararname kanun açıkladt. Özel Sigorta Kurumu. olduğu, ayrıca, aynı bahçe dümüne geldi mi; tıssss... tasartsı haline getirilerek, aynı Hem de devlet güvencesinde. ANAP'ın Devlet Bakanı Yusuf Özal Vaşington'a gidiyor, Türkiiçindeki Adile Sultan Kasrı ve htzla komisyondan geçirildi. Ne sağlam garanti! Süperlerin Av Köşkü'nün de Bakanlıkça ye Cumhuriyeti'nin cumhurbaşkanlığı sorununu orada konuşuKısa bir süre sonra da Mecliste paraları da devlet güvencesinde değerlendirme çalışmalarına yor. ANAP'ın eski Genel Başkan Yardımcısı Doğancan Akyürek yasalasacağı kesin. Çünkü alındı. Bir yılda işleri bitti. devam edildiği, anlaşılmıştır. Amerika'ya gidiyor, on gün süreyle ABD Dışişleri Bakanlığı ve kararlılar. tsin ilginç yanı, Şimdi yeni kurbanlar aranıyor. Bilgilerinizi saygılanmla rica Pentagon üst düzey yetkilileriyle görüştüğünü söyleyerek gazemilletvekiUeri ile ilgili "Kıyak Devletin devletliliğini ederim. tecilere demeç veriyor: Emeklilik" diye adlandınlan göstermediği ülkede, kurt B.CAHİT BAYAR ' Amerika, Cumhwbaşkanı Evren'in görev süresinin uzablmakanun anayasal eşitsizlik kanunuyla yenecek kuzu haline İslanbul Valisi smı, Özal'ın da 1992'ye kadar başbakan kalmasını istiyor." (Sabah, 9 Şubat 1989) Böyle haberleri okuyanlarda ne bir ses, ne bir tepki. Ulusal onur, bağımsızlık gururu ve namusu "sıfıra sıfırelde var sıfır" kuralına göre uçup gitti mi? * Heeeey!... Sözde Atatürkçüler, dinciler, imancılar, solcular, sağcılar, yüreğinde insan olmanın gerilimini birazcık olsun duyabilenler, biz böyle miydik yahu? Bu devlet, Mustafa Kemal'in "ya istiklal, ya ölüm" ilkesiyle kurulmadı mı? Hepimiz mesleğini içine sindirip rahat eden Muteber Beye mi dönuşeceğiz? OKURLARDAN Vali Baynr^dan bir açıklama COZUM dergisinin Bilkent Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü ile Amerikan Kültürü ve Edebiyatı Bölümüne, 198990 öğretim yılında göreve başlamak üzere öğretim üyeleri (Prof., Doç.,Yrd.Doç.)vedoktoralı öğretim görevlileri alınacaktır. ÖZEL SAYISI BAYİLERDE MALIYE VE GUMRUK BAKANLIĞI'NDAN Maliye, gümrük ve ekonomik konularda yayımlanan kanunlar ve kararnameler ile Bakanlığımızca çıkarılan yönetmelikler, tebliğler, ilanlar ve genel yazılar derlenerek iki ayda bir Tebliğler Dergisı adı altında yayımlanmaktadır. 1989 yılı birim fiyatı KDV dahil 1.650. TL. olup yurtiçi PTT gönderme ücreti ile birlikte yıllık abone bedeli 9.900. TL.'sıdır. ABONE ŞARTUVRI: 1 Periyodik yayın olması nedeniyle tek tek satılmamakta olup yıllık abone kaydı yapılmaktadır. 2 1989 yılı için abone olunmak istendiği takdirde, yıllık abone bedeli olan 9.900. TL.'sının, illerde defterdarlık muhasebe müdürlüklerine veya ilçelerde mal müdürlükleri veznelerine "çeşitli gelirler" adı altında yatırılarak alınacak "vezne alındısı" aslının, posta kodlu açık adresinizi içeren bir dilekçe ekinde Maliye ve Gümrük Bakarilığı APK Kurulu Başkanlığı Yayın ve Dokümantasyon Uzmanlığfna gönderilmesi gerekrrektedir. ATİLLA ACARTÜRK (195119781 Onuru. bilinci, yiğitliği dinliyoruz. Rüzgârlara söylediğin özgürlük şarkılarında On, on bir yıl değil. on bir yuzyıl sonra da unutulmayacaksın. AİTİA'Ll ARkADAŞLARI VE AlLESİ ADINA TİLAY ACARTIRK Tercih Sebepleri • Alanında nitelikli bilimsel yayın yapmış olmak • Doktorayı ABD veya İngiltere'de yapmış olmak • Yurt dışında, tanınmış bilimsel dergilerde yayın yapmış olmak • Yurt dışındaki bilimsel dergilerde yayınlarına atıf yapılmış olmak BAŞSAĞUĞI Baromuzun 2561 sicil sayısında kayıtlı Avukat Başvuru İçin Gerekli Belgeler 1. Fotoğraflı özgeçmi!? ve yayın listesi (Telefon numarası ve yazışma adresi belirtilmelidir.) 2. Akademik referans verebilecek üç kişinin adı, telefon numarası ve adresi Başvuru Adresi : Edebiyat Fakültesi Dekanlığı BİLKENT ÜNİVERSİTESİ P.K. 8, Maltepe Ankara 06572 (Tel.266 4129) Yayın ve Dokümantasyon Uzmanlığı HABERLEŞME AORESİ: Maliye ve Gümrük Bakanlığı, APK Kurulu Başkanlığı, Yayın ve Dokümantasyon Uzmanlığı Dikmen Cad. Yeni Bakanlık Binası M Blok Kat: 4 06100Bakanlıklar/ANKARA Tel: 117 04 59 119 12 00/ 2112 2113 NÜKHET RECOVİÇ vefat etmiştir. Cenazesi 9.2.1989 günü kaldırılan aziz meslektaşımıza rahmet, ailesine, yakınlarına ve Baromuz mensuplanna başsağhğı dileriz. Evleniyoruz İSTANBUL BAROSU BAŞKANLIĞI OYA DEĞİRMENCİLER ORHAN BAHÇEKAPILI Karşıyaka Nikâh Salonu Yat Club İZMİR 11.21989 Saat: 15.30 BAYAN ELEMAN ARAMYOR Sigorta acentcliğini ve yazıhane işlerini yönetecek tecrübeli bayan elenıan aranmaktadır. tel.: 151 88 97 İLAN T.Ç KARADENİZ EREĞLİ 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Sayı: 1988/249 Davacı Yaşar Kalaycı vekili Av. Kâzım Kanca tarafından, davalı Şerife Kalaycı aleyhine mahkememizde yürütülen boşanma davası sebebiyle; Boşanma davasında dava dilekçesi ve duruşma günü tebliği yapılamayan davalı Şerife Kalaycı'nın adresi zabıta marifctiyle de araştırılmış ve bulunamamış olmakla 7201 sayılı yasamn 28. maddesine göre tebligat yapılmasma karar verildiğinden; duruşmamn bırakıldığı 13.3.1989 günü saat 9.00'da bizzat veya vekili marifetiyle mahkememizde hazır bulunması, geçerli bir özrü olmaksızın duruşmaya gelmediği takdirde yargılamanın yokluğunda yapılıp, gereğinde yokluğunda sonuçlandırılacagı, yokluğur.da yapılacak işlemlere itiraz edemeyeceği davalı Şerife Kalaycı'ya ilanen tebliğ olunur. Basın: • 4 0 W5 DEVLET HAVA MEYDANLARI İŞLETMESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜTNDEN 1. DHMİ Genel Müdürlüğü'nün Atatürk, Esenboğa, Adnan Menderes ve Antalya havalimanları ile Adana ve Dalaman hava meydanlarında mevcut reklamlar dışında kalan yerde reklam yapılması ve işletilmesi ihale yolu ile kiraya verilecektir. 2. Mezkür yerlerin geçici teminat tutarları ihaleye katılma şartnamesinde ayrı ayrı belirtilmiş olup, söz konusu şartname DHMl Genel Müdürlüğü Hasılat Dairesi Başkanlığı'ndan ve Atatürk, Esenboğa, Adnan Menderes, Antalya havalimanları ile Adana ve Dalaman hava meydanlarından temin edilebilir. 3. Bu işe teklif verecek istekliler ihaleye katılma şartnamesinde belirtilen evrakları tamamlayıp 7.4.1989 günü saat 12.00'ye kadar DHMİ Genel Müdürlüğü Genel Evrak Şefliği'ne vereceklerdir. Bu saatten sonra yapılacak müracaatlar ile postada meydana gelecek gecikmeler dikkate ahnmayacaktır. 4. îhalenin yapılacağı 7.4.1989 günü saat 14.00'de müracaatçılar Hasılat Komisyonu Başkanlığı'nda hazır bulunacaklardır. 5. Yukarıdaki yerler için idaremize daha önce verilmiş dilekçeler geçersizdir. 6. Idaremiz 2886 sayılı kanuna tabi olmayıp ihaleyi yapıp yapmamakta veya dilediğine yapmakta serbesttir. TÜRK itCARET BANKASI MUNZAM SOSYAL GÜVENLİK EMEKLİ VE YARDM SANDIĞI VAKFI'NDAN: Vakfımızın mâliki bulunduğu İstanbul Beşiktaş, Dikilitaş, Yıldız Posta Caddesi, pafta 59, ada 4, parsel 93 sayılı arsa üzerine belediyeden verilen imar durumuna uygun olarak, gayri menkulün müşterek mülkiyet hissesi karşıhğında inşaat yaptırılacaktır. İhale dosyası, (avan proje, teknik ve idari şartname, mahal listesi, vs.) Vakfımızın İstanbul, Cağaloğlu, Nuruosmaniye Caddesi No: 81'deki merkezinden 17/Şubat/1989 günü Saat: 12.00'ye kadar temin edilebilir. ORDU 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ HÂKİMLİĞİ'NDEN İLAN Esas No: 1988/279 Davacı Ordu Cumhuriyeı köyünden Süleyman Ramadan o*lu Mevlüt Canbay tarafından davalı eşi Cafer kızı Hülya Canbay aleyhine mahkememizde açılan boşanma davasında verilen ara kararı gereğince: Davalının mahkememizde yapıiacak olan 5.4.1989 günü saat 9.10'daki duruşmada bizzat hazır bjlunması veya kendi.sini bir vekille temsil ettirmesi, duruşmaya gelmediği veya vekil göndermediği takdirde yargılamaya yokluğunda devam olunacağı dava dilekçcsi yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. Basın: 40441
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle