27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/6 DİZİRÖPORTAJ 7 ARALIK 1989 Isveç: Cennetin kod adı 3 ülkeden insan manzaraları SEZER DURU Kuzeyin güzel kenti Stockholm'e dördüncü gelişim. Bu kez uzun kalacağım. Bir haftayı ise Türkiye Yazarlar Sendikası'ndan tsveç Yazarlar BiriigTnin çağrılısı olarak gelecek olan Oktay Akbal, Demirtaş Ceyhun, Cengiz Bcktaş ve Refik Durbaş ile birlikte belli bir program çerçevesinde geçireceğiz. Bu progıama daha vakit var. Kenti ve çevresini dolaşacak, dostlan göreceğim. Son gelişimden bu yana kentin eski bölümünde hiçbir değişiklik yok. Her şey olduğu gibi duruyor. Kolay tnı Avrupa'da istediğini yıkıp yol geçirip tüm görünümü kısa sürede değiştirmek bizde olduğu gibi. Gamla Stan denen en eski bölümde yürürken insan geçmişle bütünleşiyor, o daracık orta çağ sokaklarını adımlayarak eski binalara bakarak, yapılan nefis restorasyona hayranlık duyarak mutlu oluyor. Kente birçok yeni binanın yapıldığını da saptıyomm. Postmodern mimari örnekleri ya da Akdeniz mimarisine özenilmiş birçok yapı yükseliyor. Bu binalar kendi içlerinde son derece güzel olsalar da Batıdaki köprülerden bakıldığında görünümü bozucu unsurlar taşımıyor değiller. İsveçliler, ülkelerini cennet olarak görüyorlar. Kendilerine hiç toz kondurmuyorlar ve dünyada kendi sistemleri üzerine bir sistem bulunmadığı kanısındalar. Bununla beraber yaygın bir korku ve ürkeklik var insanların üzerinde. Her şeyin kodlandığı süper organize bir toplum, insanları belki de yalnızlığaitiyor. di sorunlannı böylesine çözümleyince dünya sorunlarıyla da yakından ilgilenen bir ülke olan tsveç, barışçı rolünü birçok bunalımda ortaya koymuş. Vietnam savaşı sırasındaki çabalar buna iyi bir örnek. İnsan haklannın çiğnendiği ülkelere uygulanan yaptınmlar giderek bu ülkelerde kovuşturmaya uğrayan insanlara kucak açmasına yol açmış. Böylece tsvec'e dünyanın çok çeşitli ülkelerinden, özellikle de Vietnam, Afrika ülkeleri, Iran ve Türkiye'den binlerce kişi göç etmiş. bir ses. Kat kat mağaza. Mobilya, mutfak, banyo, çahşma odası, yatak odası, çiçek, oturma odası, kumaşlar aydınlatma vs.. ayn ayrı bölümlerde. Düzenlenmiş olarak göriilebiliyor. Hepsinin numarası var. Ufak şeyler dışındakileri en alttaki hangara inip numarasına göre kendiniz buluyorsunuz paketlenmiş oiarak. Ahp eve getirip kendiniz kuruyorsunuz. Çoğunlukla da zevkli ve çok pratik eşyalar. Doğal olarak da dışandaki eşyalardan daha ucuz. IKEA kataloğu her yıl yeniden çıkıyor ve her eve bedava dağıtılıyor. Bugün IKEA'dan eşya almamış bir Avrupalı düşunülemez. IKEA'nın milyarder sahibi, kendisiyle yapılan TV röportajına otobüsle gelmiş. Çünkü prensip meselesiymiş. Neden taksiye bineymiş? tsveçliler bunları övünürek anlatıyor. Kupon Eşitlik ilkesi güzel birsey tabii. Herkesin birbirine "sen" diyebilmesi de hoş. Gidilen her yerde, banka, postahane, mağaza, lokanta neresi olursa olsun bir numara fışi alınması, eiekyonik bir ekranda bu numara yazıldığında sıramn gelmesi, kimsenin sıra hakkının yenmemesi çok eşitlikçi bir durum. Caddelerdeki trafık ışıklannda yeşil yandığında aynca bipbip diye sesler duyuhıyor. Körler için düşUnülmüş, yeşil yandığını duysun diye. Her şey o derece aynntısına kadar düşünülmüş ve planlanmış ki insanların diyaloğuna, birbirlerine bir şey sormasına gerek kalmamış. Bu süper organizasyon mu acaba insanları bu denli yalnızlığa iten? Göçmen kenti Stockholm'ün uzak bir mahallesi olan Rinkeby'de 52 ülkeden gelen göçmenler için bir uydu kent kurulmuş. Türkiye'den işçi statüsünde gidenlerin büyük çoğunluğu da burada oturuyor. tltica edenler ise buralara yerleştiriliyor bir süre sonra, iş bulmalannda yardımcı da olunuyor. Bunun dışında da birçok aile Aşyalı ya da Afrikalı çocuklan evlat edinmiş. Ülkelerindeki baskılardan ya da aşın yoksulluktan uzakta refah toplumunda yaşayan bu kişiler "kurtarılnuş vatandaşlar" topluluğunu oluşturuyor. isveVin ve tsveçlinin de vicdanı böylece büyük huzura kavuşuyor. Bütün bunları duyan biri bu ülkenin cennet olduğunu sanır. Zaten tsveçliler de kendilerine hiç toz kondurmazlar, kendi sistemlerinin üzerine bir sistem olmadığım düşünürlerdi. En sevdikleri insan, ağabeyleri, babalan, sosyal demokrasinin kale kişisi Başbakan Olof Palme'nin 1986'da öldürülmesinden sonra işler biraz değişti. Kirli işlerin orada da olabileceği şoku insanları sarstı. Bu cinayetin ardından tran'a satılan silahlar, ırkçı Güney Afrika ile iş ilişkileri zincirleme duyulmaya başladı. Yazarlar Bir hafta boyunca hazırlanan' program çerlsveç'te sokaklar o derece temiz ki kuşlar lokaotalardaki masalara saldınyorlar. Gcrçi bdediye yem dağıtıyor, ama anlaşılan yetraiyor. çevesi içinde Yazarlar Birliği'nde toplantı yapılıyor, tsveç Enstitüsü, yazarlan davet.edelar alkolik dolu. Bunlar parklarda otunıp bi mahvolduklan, intihar ettikleri ya da genç yaş nerde... Her gün daha çok "kendi işini ken bilmek için parasal katkıyı sağlayan, Üçüncü ra içiyorlar. Geceleri caddelerde sayısız sarhoşa ta öldükleri duyuluyor. din yap" toplumuna gidiliyor. Ev badana mı Dünya ülkeleriyle uğraşan StDA adlı kuruluş, rastlanıyor. Bağınp çağırıyorlar. HastanelerKorku, tsveç toplumunda çok yaygın bir ol olacak, kendin yapacaksın, iş gücü pahalı, tsveç Radyosu, Türk işçi dernekleri, Rinkeby de özel alkolikler bölümü var. Sabaha karşı gu. Sistemin vatandaşlar için hemen her şeyi kendin ödeyemezsin. Ancak büyük şirketler ziyaret ediliyor, kokteyl ve yetnekler veriliyor. sokakta kalan alkolikler polis arabalarıyla planlamış, ongörmüş, kunimlaştırmış olduğu binalannı bir organizasyona boyatabilirler. tsveç'te yaşayan Türk aydınlar, yazarlar bu zitoplanıp bu merkezlere götürülüyor. bir toplumda, aşın düzene bağhyorum biraz Kahveye, lokantaya mı gittin? Kendi yemeği yaretten çok memnun. Türkiye^den gelen ayParklarda, gezinti yerlerinde ve çöp bidon durumu. Sokakta birden, birine bir şey sor ni kendin al, kahveni kendin al. Buyük çoğun dınlar bambaşka bir hava estiriyorlar. Belki ları içinde teneke CocaCola veya meyve su duğunuzda irkiliyor. Akhndan önce mutlaka lukla da kâğıt tabaklara ve kaplara koy. Son de orada yaşayan Turklerin ülkelerine duydukyu kutularını toplayan insanlara rastlanıyor. ona bir zarar verip vermeyeceğiniz geçiyor. Bu ra kendin kalk at. Bir kâğıt tabakta ve bir kâ lan özlemi bir derece hafifletmeye yarıyorlar. Devlet, çevreyi bu kutulardan korumak için nu yüzünde okuyorsunuz. Apartmanların alt ğıt bardakta kendi hizmetini görerek, sonra da Yapılan toplantılann birçoğunda, özellikle kutu başına 30 öre verilmesini kararlaştırmış. kapılan akşam saat dokuzda iyice kilitleniyor. yer bulabilmek için dolaştığın yerde Türk pa de PEN toplantılarında karşılaştığımız en çok rasıyla binlerce lira öde. Porselen tabaklann sorulan soru: "Türkiye'de insan haklan ne duBunları toplayanlar çoğunlukla alkolik erkek Birçok kapının aynca kod numarası var. Evin ve kadınlar. Bir şişe bira parası çıkartmak için adresini, telefon numarasını, kapı kod numa olduğu, garsonların hizmet ettiği lokantalar rnmda? Yazarlar çevirmenler hapiste mi? Kibütün gün dolaşıyorlar. Bu insanların iizer rasını bihneniz gerekiyor bir yere gidecekse da yemek yemek için maaşının yansını öde taplar yasak ediliyor mu? Işkence var mı?" lerinde, eskimiş de olsa temiz giysiler var. niz. Kapı kod numaraları zaman zaman de men gerekir. Gidemezsin tabii. lşte bu "kenBizler elimizden geldiğince gerçekleri anlatLumpen kılıklı değiller. Bu yüzden de görü ğiştiriliyor. Gündüz gidiyorsanız pek sorun di işini kendin «ör felsefesi" o derece büyü maya çalışıyonız. Saklayacak bir seyimiz yok. müş ki bir akılb 1943'te IKEA denilen hazır Hele grupta hapise girmiş, kitaplan hakkınnümleri daha bir acıklı oluyor. Püriten eği yok, çünkü mahallenin çocuklan kod numatira, çocukluklanndan beri ciğerlerine işlemiş. ralarını birkaç kron karşılığında yabancılara mobilya fabrikasını kurmuş. da soruşturmalar açılmış yazarlar varken... Ister alkolik ol ister lumpen, gene de üstün ba söylüyorlar. Korku ve ürkeklik o derece yayBugün tsveç'te zengin fakir hemen herke Onlar anlattıkça tsveçlilerin suratları buruşuşın temiz olsun, ayakkabılann boyalı olsun... gın ki insanlar herhangi bir yerde haklı olduk sin evinde IKEA mobilyalan vardır. Yalnız ts yor. Nasıl olup da ayakta kaldığımıza, bu kaUyuşturucu sorunu ise fena halde almış yü lan durumlarda bile seslerini çıkartmadan du veç"de mi? IKEA büyüyerek hemen hemen dar neşeli olabildiğimize çaşacaklan yerde, birumüş. Bizim eve yakın bir parkta merkezleri ruyorlar. tüm Avrupa kentlerinde de şubeler açrnış. Bu ze acıma hissiyle bakıyorlar. Bense kafamda var. Bütün gün orada toplanıyorlar. Satışlar büyük mağaza kentin dışında. Şehir merke kimın kime acıması gerektiği sorusuna cevap ahşlar, esrar çekmeler, aralannda eğlenmele Kendi işini kendin gör zinden belirli saatlerde oraya gidip gelen IKEA anyorum. Çekilen tüm güçlüklere karşın, belli ri, müzik yapmaları orada oluyor. Içene kaKoca ülke tsveç'te, sadece 8 milyon insan otobüsü de var. Otobüse binince önce bir Mo bir yaşam tarzımız oluşunun, insanları ve ülnşılmıyor demokrasi anlayışı içinde, kendi so yaşıyor. Daha ne kadar insanı kaldırır burası zart müziği kaseti koyuyor şoför teype. Tam keleri belirli kalıplarla yargılamayışımızın, runudur deniyor, satışlar engellenmeye çalı diye düşünüyor insan. Bu zenginlik daha ne "Ah ne hoş. Mozart'la gideceğiz oraya kadar" bonkörlüğümüzun, esprimizi kaybetmeyişimişılıyor. Ama başarılı değil. Demek ki orada kadar çok kişiye iş olanağı sağlar? Belki de diye düşündüğümde, müzik kesilerek IKEA^ zin mutluluğunu taşıyorum. da bu işin ardında güçlü eller var. Çok iyi ai o zaman birçok iş başkalanna gördürülebilir. nın nasıl kurulduğunu, bugüne nasıl gelindilelerden birçoğunun çocuklanmn bu yolla Biraz daha rahat bir yaşam ortaya çıkar. Ama ğini, bu yılki yenilikler hakkında bilgi veriyor Yeni yaşam tarzı mı? Havalar çok güzel gidiyor. "Bnnn ozon deligiae mi borçluyuz?" bilemiyorum, ama gene de insan seviniyor güneşin çıkışına. Yeni yeni cafeler, lokantalar açılmış. Özellikle akşamüstleri ve geceleri doluyor bu yerler. Nasıl dolduğuna Ulla ile şaşırıyoruz. Çünkü bir CocaCola içmek bile son derece pahalı. Caddelerde tamir edilmiş, pırıl pırıl boyanmış eski Amerikan otomobilleri cirit atıyor. İçlerinde hep gençler. Siyah smokin tarzı giysüeriyle, değişik kesilmiş saçlanyla yuppielere rastlaruyor. Zenginliği göstermenin ayıp sayıldığı, utanıldığı bir ülkede yeni bir yaşam tarzı arayışı mı belirgin olmaya başlamış? Belki de. Büyük şirketlerde çalışan, o şirketlerin kredi kartlanyla yemeklerini ödeyen yeni bir kuşak dolduruyor lokantalan. Yoksa normal bir Isveçli, kendi parasıyla kolay kolay gidemez lokantaya, aylık bütçesi allak bullak olur... Örnek sistem herkese iş, ev, eğitim olanağı sağlamış. Her mahallenin büyük güzel parkları var. Her mahallenin bir dispanseri mevcut. Büyük hastaneler dışında. Herkesin sağlık sigortası var. tşsizlik sigortası var. Her mahalleye hayvan hastaneleri bile açılmış. Ken İçki eğlencesi Stockholm'de bulunduğum süre içinde beni en çok eğlendiren konulardan biri parlamentoda tartışılan içki sorunu oldu. Mecliste içki içmeyen milletvekilleri, içki içerek meclise gelen milletvekillerini şikâyet ettiler. Bunların adları açıklandı. lçkinin tamamen yasak edilip edilmemesi tartışıldı. Bilindiği gibi Isveç/te içki sadece devlete ait dükkânlarda saübyor. Oldukça da pahalı. öyle pahalı ki birçok insan bir şişeden fazla alamıyor. Bir ev davetine giderken herkes kendi içkisini götürüyor. Kendi içkisinden şişede biraz artarsa şişeyi gene sarıp evine geri götürüyor. Gene de bu pahalılığa rağmen sokak StRECEK ÖĞRETİM ÜYELERt ÖĞRENCİ HAREKETLERİ KONUSUNDA NE DÜŞÜNÜYOR; Öğretim üyelerine göre, eğitim sistemi kültür açısından bilinçli öğrenciler yetiştirilmesini sağlayamıyor. Kendini bir uğraşı içinde bulamayan ve boşlukta hisseden öğrenciler de çeşitli marjinal gruplara eğilim gösteriyorlar. tstanbul Haber Servisi tstanbul'daki çeşitli fakültelerde görev yapan profesör, doçent ve asistanlardan bazılanmn son üniversite olaylan ve gelişmeler hakkında düşüncelerini aldık. Ancak çeşitli nedenlerle adlanmn açıklanmasını istemedikleri için görüşlerini adlarımn baş harflerini yazarak sunuyoruz. tt) BYYO S;G.: Bu tür olaylardan insan etkileniyor. Hiç güzel değil. Okullarda birtakım iyi çabalar var, yeni girişimler var. örneğin bizim okulda haber ajansı, gazete ve radyo televizyon stüdyosu kuruldu. Buralarda az çok başarüı cahşmalar var. Ancak herşey bir anda altüst oluyor. Üniversitelerde öğrenci sayısı çok fazla, t hepsiyle ilgilenemiyoruz. tlgilenmek istiyoruz, fakat mümkün değil. Bu kez kendini bir uğraşı içinde bulamayan ve boşlukta hisset.L. reklörluk binası öniinde toplanan öğrenciler, binanın kapılannı açtıramayınca camlan kırdılar. (Fotoğraf: Anadoln Ajansı) teriyorlar. Eğitim sistemimiz etkin değil. llkokuldan itibaren öğrenciye ezbercilik veriyoruz, araştırmaya yöneltmiyoruz. Öğrenme isteği, araştırma isteği köreliyor. Kendine yeni birtakım uğraşlar arıyor. Yeni kuşak, eğitim ve öğretim bakımından, kültür açısından bilinçli bir halde yetiştirilmiyor. Örneğin ABD'nin Şikago Üniversitesi'nde gece saat 11.30'da kütüphanede oturacak yer bulamazsınız, oysa bizim okulun kütüphanesi gündüz bile bomboş. tÜ BYYO E.S.: Türkiye'de kitle hareketleri var. Oysa dünyada bir dengeye geliş var. Bir hedef kitle var. Her zaman da hedef kitle gençlik oluyor. Çünkü hareketli, dinamik ve değişik gruplardan oluşuyorlar. Radikallerde düzeni tamamen değiştirmek isteyenler de bulunuyor. Hâlâ 12 eylül 1980 öncesi, aynı şarkı, aym film, aynı senaryo. Yeni fikirler, düşünceler, eylemler üretibniyor. tlkel propaganda taktikleri kullanılarak beyin yıkama yoluna gidilmiş. Yanlış motivasyonlar kullanıhyor. Burada kişilik tipleri de önemli. Dışa donük ve saldırganlık taşıyan gençlerin etkilenmeleri daha kolay oluyor. Eğitimsizlik, bilgisizlik ve kendini geliştirmeden yoksun yeni hareket biçimlerinin eskiden farkı kalmıyor. Şiddetle hiçbir yere va Marjinal gruplar öğrenci kitlesine zarar veriyor nlmaz. önce düşünmek ve tartışmak gerekir. Üniversitelerde ve ortaöğretimde etkin bir eğitim yapılamıyor. Gelişmiş bütün ülkelerde marjinal gruplar vardır. Ancak, bunların hiçbirisi ana kitleye zarar veremezler. Ancak Türkiye'de bilgi, kültür ve düşünce eksıkliği yüzünden bu marjinal gruplar büyük grubu zarara uğratıyor. Türkiye'de kuşaklar arası iletişimsizlik nedeniyle kopmalar doğuyor. Giderek de bu artıyor. 1950,1968 ve 1970 kuşağımn kendine özgü hareket ve bilinçli düşünce tavırlan oluşmuştu. Bununla hareket edebiliyorlardı. Oysa 80 sonrasında kuşaklar çok çeşitli gruplara bölündü ve marjinal hale geldi. 80 kğ i kuşağı şunu savunur diyemiyöruz. lar ve karşıt düşünceye saygı duymuyorlar. tÜ Hukuk Fakültesi A.K.: tnsan olan ve özgür bir düşünceyi savunan hiç kimsenin şiddeti benimseyeceğine inanmıyorum. Eğer savunuyorsa, o kişiden kuşkulanmak gerekir. Özellikle üniversite gençliği, isteklerine olumlu bir yanıt bulamayınca, tavırlannı şiddete dönüştürebiliyor. Bir de her şeyi sorun haline getiriyorlar. Hoşgörü eksikliği de var. İÜ Hukuk Fakültesi Ş.M.: Planlı bir eylem tüm olduğunu sanıyorum. Çünkü olayların sonrasında birtakım provokosyonlar olduğu anlaşılıyor. Ancak üniversitelerdeki eylemler, öğrencilerin biraz da laikliğe aykırı hareketlere karşı bir tepkisi. Bu tepkiler eylem haline getirilince, kendilerinin bile düşünemeyeceği ölçüde şiddete dönüşüyor. larıyla politikalar sunuluyor. Sunulması da gerekir. Bunun sonucunda, iletişim araçlanmn günlük yaşamda daha da etkinlik kazanmasıyla okulda öğrendiklerinin gerçek yaşamla bir ilgisinin bulunmadığım, uygulanmadığını görüyorlar. öğrencilerin tepkisi bir anlamda da burada doğuyor. Gördükleri, öğrendikleri ekonomi, iktisat, siyaset ve kültür yaşamının kendi toplumlarında da yer almasını istiyorlar. Demokrasiyi tabana yaymak lazım. Demokrasi dendiğinde hemen üç beş kelime ile açıklanmamalı. Çünkü demokrasi o kadar basit bir kavram değil. İçinde bir çok faktörii banndınr, geliştirir. örneğin 100 kelime bilen bir çocuktan demokrasiyi tanımlamasını isteyemezsiniz. Kültürel, siyasal alanda kavramlar tabana indirilmelidir. tÜ Siyasal Bilimler Fakültesi tÜ tktisat Fakültesi K.T.: Üni E.S.: Her şeyi şiddetle halletmeye versitelerde okuyan öğrenciler, her çalışıyorlar. Olması mümkün deÇünkü bilinçli olarak asgari müş zaman toplumun biraz ilersinde ğil. Bu şekilde çözüm bulmak çok terekte bir araya gelemiyorlar. Sü dirler. Çünkü onlara, ideal hukuk, güç. Öğrencilerin birbirleriyle tarrekli farklı düşünceyi savunuyor iktisat ve gelişmiş düşünce yapı tışması, konuşması lazım. . • • . . . „,. . ,. , Istanbul Üniversitesi BYYO ışgalı olayı Beş gündür emniyette tutulan öğrencilerden 34'ü daha cezaevine gönderilirken, iki günden beri tutuklananların sayısı 76'ya yükseldi. DGM'deki sorgulamalar sırasında bina önünde çok sayıda Çevik Kuvvet önlem aldı. Yine protesto eylemi Çukurova Üniversitesi'nde öğrenciler polisle çatıştı. 300 kişi gözaltına alındı. Boğaziçi Üniversitesi'nde düzenlenen bir forumla saldırı ve tutuklamalar kınanırken Ege Üniversite'nde ise 8 aralık günü içia eylem kararı alındı. Haber Merkezi tstanbul Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu'nda gecen cuma günü tneydana gelen olaylardan sonra tstanbul'daki tutuklamaları protesto amacıyla çeşitli üniversitelerde gösteriler yapıldı. Adana Çukurova Üniversitesi'nde çıkan polisöğrenci çatışmasından sonra 300 dolayında öğrenci gözaltına alındı.Balçalı tesislerindeki merkezi kafeteryada bir araya gelen 300 öğrenci, pankartlar taşıyarak sloganlar attılar. Bu arada öğrenciler, eylemi videoya çeken ve kendisini "Göney Haber Gazetesi mnhabiri" olarak tanıtan bir polise saldırarak dövdüler. Sivil polisler arkadaşlarının dovüldüğünü görünce bazı öğrencileri tartakladılar ve silah çektiler. llker Maga ile Milliyet'ten Murad Doğkank ve Güneş'ten Yasemin Erçek de polislerce tartaklandılar. Bir süre sonra hastane bahçesinde toplanarak FenEdebiyat Fakültesi'ne doğru yürüyüşe geçen öğrenciler, "Polk aciz, sUah kullandı", "Kahrolsun faşizm", "Yaşasın devrirnci mücadelemiz", "Faşist poJisidare işbiriiğine son" diye slogan attılar. Daha sonra bir açıklama yaparak polisin silah kullanmasını kınayan öğrenciler, "İslanbul'daki olayın bir sağsol çatışması değil, faşist teror" olduğunu savundular ve tstanbul'daki olayın Adana'da yaşanacağını bildiklerintien olayı kınadıklarını söylediler. Açıklamadan sonra, oturma eylemi yapan öğrencilere, jandarma mudahale etti. Jandarma, çok sayıda öğrenciyi göturürken fakultedeki arama sırasında da bazı öğretim üyelerinin odalarının kapılarını kırdığı görüldü. Bazı öğretim üyeleri jandarmaya öğreriim hakkını engellemeye haklan olmadığı uyansım yaparken jandarma yetkilileri, "Biz görevirnizi yapük" dediler. Jandarma Binbaşısı Ttargat Kaya, kendi görev alanında olmamasına karşın polisin olaya müdahalesi konusunda, "Biz olay çıkmadıkça mudahale etmeyiz. PolLslere saldırdmıştır. Bu nedeıde fakiilteye girdik" dedi. Emniyet Müdur Yardımcısı Dursun Erdoğan, bir soru üzerine "olaya polisin mödataale etmedigi" iddiasında bulundu. lzmir Ege Üniversitesi'nden bir grup öğrenci de tstanbul'daki tutuklamaları protesto etmek amacıyla yarın eylem kararı aldı. Bu arada Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörlüğü'ne bomba ihbarı yapıldı. Ragıp Tarancı'nın "Türk Toplumu ve Brezilya Dizileri" konulu konteransının başlaması sırasında yapılan ihbarın asılsız ol tstanbul Üniversitesi'nde rektörlük binasının camlan kırıldı 34 tııtııklaıııa daha tstanbnl Haber Servisi İÜ BYYO'yu işgal ettikleri savıyla gözaltına alman 160 öğrenciden 34'ü daha dün DGM'ce tutuklandı. Böylelikle iki gündür tutuklanan öğrenci sayısı 76'ya yükseldi. tstanbul DGM Savcıhğı'na sabahtan çıkarılan 80 öğrenci, akşam saat 19.00'a kadar sorgulandı. Bu süre içinde DGM binası çevresinde beklesen öğrenci yakınlarımn bir taşkınhk yapmaması için çok sayıda çevik kuvvet görevlisi önlem aldı. 8 savcı tarafından sorgulandıktan sonra Nöbetçi Mahkeme'ce tutuklanmaları kararlaştınlan 34 öğrenci şunlar: Arzu Atabek, Döne Erdoğan, Müjgan Halis, Filiz Gencer, Figen Dinçer, Türkan Kara, Ferda Önen, Nil Güngök, Füsun Aslan, Fatma Kılıç, Gunsel Şahin, Filiz DemirdB, Nuraya Yaşan, Nermin Kaplan, Şener Topçuoğlu, Türkan Balaban, Sibel Topaktas. Biilent tlmaç, Ahmet Çolar, Levent Keleş, Hüseyin Ayık, Ahmet Eroğlu, Mehmet Kapuç, Hakan Alper, Osman Baş, Aydın Taşpınar, Fezai Aydın, Levent Erkan, M. Kemal Genç, Ali Özdemir, Gökhan Gündüz, Cfineyt Şimşek, Fevzi Kılıç, Atilla YeşU. tstanbul DGM'de önceki gün de tutuklu olarak yargılanmak üzere 42 kişinin tutuklanması kararlaştınlmıştı. Eğitün özgürlüğünü engellemek, devlet malına zarar vermek ve güvenlik güçlerine karşı koymak gibi savlarla önceki gün tutuklananlar şunlardı: tsmail Aras, Erbil Doğan, Veysel Özdemir, Turgut Bilir, Ozant Elbir, Orhan Doğru, Erol Dursun, Koray Kılıç, Selim Sakir, Emin Koç, Mehmet Hakan Aydın, Başar Duran, Cevdet Akgül, Bekir Birol özdemir, Cevdet Albayrak, Mustafa Özmetin, Mustafa Sevim, Rıfat Kutsi Haşlamaz, Ali Çerkezoğlu, Turgay Koyuncu, Göksel Başyurt, Mustafa Akka duğu anlaşıldı. Kocaeli Mühendislik Fakültesi'nde bir grup öğrenci, üzerinden t.Ü. BYYO'daki olaylan kınayan bir bildiri çıkan arkadaşları Murat Ertan Bilişik'in gözaltına alınmasını protesto etti. tstanbul Üniversitesi'nde bir grup öğrenci merkez binasının bahçesinde yürüyüş yaparak slogan attılar. Rektörlük binasının camlan bu grup tarafından kınldı. Boğaziçi Üniversitesi'nde de, tutuklamaları kınayan bir forum yapıldı. Forum sırasında "Devrimci Gençlik" imzalı bildiriler dağıüldı, afişler asıldı. Forumda geçen cuma günkü saldınnın "faşistlerin saldınsı olduğu" vurgulandı. tstanbul'daki tutuklamaları protesto etmek amacıyla önceki gün Gazi Üniversitesi tktisadi ve ldari Bilimler Fakültesi'nde yapılan öğrenci eylemi sırasında polis tarafından yakalanan öğrencilerden 6'sının gözaltına alındığı bildirildi. Öğrenciler bugün DGM'ye sevk edilecek. rat, Cafer Akbayram, Dursun Çakır, Aydın Yılmaz, Erdal Koç, Nihat Civi, Yüksel Can, Alper Ttş, Yalçın Önal, Hakan Şenol, Cafer Tar, Mahmut Bülbiiy, Can Kaya, Cengiz Semercioğlu, Cemil Kızıltürk, Cem Özkartal, M. Tank Ceylan, Ali Özttlke, Mete Üçbudak, Cafer Çakmak, Taner Göçmen. BYYO'dan gözaltına alman ve tutuklanan öğrenciler, TCK'nın 516/2. (kamuya ait mala zarar vermek) ve 517. maddesine (TCK'nın 516. maddesinde belirtilen eylemler hükümete karşı şiddet veya karşı gelme amacı ya da beş ve daha çok kişinin birleşmesiyle işlenirse), muhalefet ettikleri savıyla yargılanacaklar. Tepkiler BYYO'daki işgal olayından sonra polisin gözaltına aldığı öğrenciler ve önceki gün DGM tarafından tutuklanan öğrenciler için TAYAD ve Demokrasi Mücadelesi'nde Avukatlar Grubu birer yazılı protesto mesajı yayımladılar. TAYAD'ın açıklamasında olaylardaki gerçek suçluların iktidar tarafından korunduğu öne süruldü.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle