24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURtYET/16 OLAYLARIN ARDENDAKI Mardin (Baştarafı 1. Sayfada) nan haberinden ABD yönetiminin Türkiye'deki "defacto" değişikliği benimsediği anlaşılıyor. Vaşington gerektiğinde doğrudan Ozal'la teması yeğlemekte; bunu "gerçekçi politika" saymaktadır. Arkadaşımız Bilâl Çetin'in Ankara'dan verdiği haberde de ekonomide "1990 için 6 maddelik Özalpaketî"nin nasıl hazırlandığı açtklanıyor. (Cumhuriyet 12 Aralık 1989) Özal'ın "devletin bafi" değil, 'iktidarın Öap" olarak işlevini sürdüreceğini sananlar da bir eksiklikten sakınmahdırlar; yeni duruma göre Sayın özal, hem "devletin başt" hem 'iktidarın başı" dır. "Sivil darbe"nin anlamı işte bu noktada odaklanıyor. Sayın özal'ın cumhurbaşkanlığına seçilif biçimini içine sindiremeyenlerin varlığı doğaldır. Her 100 Türk yurttaşından SO'inin "haytr" dediği bir iktidarın Meclis grubu, muhalefetin katümadığı birseçimle Sayın özal'ı cumhurbaşkant yapmıştvr. Ancak iş burada durmuyor; olayın ikinci perdesi birincisinden çok daha "vahim"dir. Bu bötümde Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nı "fiilen" çiğneyen bir yönetim biçiminin Çankaya'dan yürürlüğe konduğunu göriiyoruz. Bu durumda ne yapılabilir? Doğrusu ortaya çıkan "de facto'yu önleyebilmek için muhalefetin elindeki olanaklar kısttlıdtr. Çünkü bir ülkede parlamentolann yüriirtükteki yasalan saygı duyması ve uyması doğal sayümıştır. Eğer bir devlette pariamento çoğunluğu anayasanın açıkça çiğnenmesine göz yumabiliyorsa; Başbakan, Bakanlar Kurulu, iktidar partisinin Meclis grubu olan bitenlere sejrirci kalıyorsa ne yapılabilir? GERCEK Minibüs tarandı: 6ölü Bütçede oklar ÖzaPa ANKARA (CumhuriyeJ Bnrosu) 1990 mali yılı bütçe tasarısının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlandı. Bütçenin tümü üzerinde konuşan SHP Genel Başkanı Erdal tnönii, "Bütçe için kimi eleştireceğiz. Özal'ı mı, Akbulut'u mu?" diye sordu ve "Uzaktan akıl veren beceriksiz kaptanıo dunımu belirsiz. Bunu herkes böyle bilsin" dedi. DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel de "Davul hükümetin boynunda, (okmak Çankaya'nın eliııde. Bu davulla iş göriilmez" diye konuştu. Hasan Celal Güzel yanlısı olarak bilinen ANAP Kayseri MUletvekili NJvIehmet Kaşıkçı, son anda hükümete yönelik eleştirilerden vazgeçti, ancak ek ücret artışı için önerge vereceklerini bildirdi. Başbakan Yddıran Akbulut'un bütçe göriişmeleriyle ilk sınavını verirken, muhalefetin sert eleşürilerine karşı dağınık konuşması ve yetersiz üslubuyla zayıf kaldığı görüldü. Akbulut'un yanıtlan başta İnönü ve Demirel olmak üzere muhalefet rrıilletvekillerini güldürdü. ^^^^^^^T HABERLERİN DEVAJVD 13 ARALIK 1989 'Ekonomiyi ben yönlendiriyorum' desin?" ( • ı •• • • • * • ! • • « B > rt ÎQ MARDİN (Cumhuriyet) Mardin'de bir minibüs silahlı kişilerce tarandı. Olayda 6 kişi ölürken 4 kişi de ağır yaralandı. Edinilen bilgiye göre dün Mardin'den merkeze bağlı Cevizli Köyü'e gitmek üzere aynlan 47 DL 408 plakalı minibüs, kimlik ve amaçlaıı belirsiz kişilerce otomatik silahlarla tarandı. Olayda yolculardan Şerif Kanat, Veysi Büyün, Şebabettin Büyiin, Hüsnii Idiz, Mahmul tdiz, ve Mehmet tdizyaşamını yitirirken Şirine Kanat, Erdal Kanat, Engin Kanat (bir yaşında) ile köye yeni atanan öğretmen AB Arslan Kaçar ağır yaralandılar. İnönü: Kaptan uzaktan akıl veriyor TBMM Başkanı, öğleden sonraki oturumu saat 14.00'te başlattı ve SHP Genel Başkanı Erdal İnönü soz aldı. İnönü, halkın terhis bekleyen askerler gibi iktidarın günlerini saydığını, ancak iktidarın seçim sandığından "hayalel gönnüş gibi kaçtıgını" savundu. İnönü, kapitalizmin açmazımn sermaye ile emek arasmdaki gelir dağılımıru dengeleyememekte olduğunu ifade ederek, bunun çözümünün "sosyal demokrat politikalardan geçtiğini" belirtti. SHP lideri, ANAP'lı milletvekillerine çağrıda bulunarak "Halkın, tepkisini sokaklarda, meydanlarda göstermesini beklerneyin, dünyada canlı ornekler yaşanırken, kendinize ders çıkann" dedi. Silahlı (Baştarafı I. Sayfada) Pangaltı kavşağına doğru yürümeye başladı. Çevreye bildiri de atan eylemci grup, polisin olay yerine gelmesi üzerine ara sokaklara kaçarken molotof kokteylleri attı. Bazı göstericiler, arkadaşlannın gözaltına aJınması üzerine polis ekip otolarına ateş etmeye başladılar. Polisin de karşı ateş açmasıyla süren yanrn saatlik ofaylar sırasında, Ergenekon Caddesi'nde panik yaşandı. Caddeden geçenlerin, rhermilere hedef oimamak için çevre apartmanlara girdikleri gözlendi. Olaylar sırasında 10 kişinin gözaltına alındığı, çatışma sırasında 30 mermi sıkıldığı belirtildi. İnönü, konuşmasının başında, bütçenin gene bir borç bütçesi olduğunu, işçi, memur, emekli ücretlerinin enflasyonun altında kalBaşkan Kaya Erdem'in ilk kez Meclis kür dığını, iktidar politikalannın yerel seçimlersüsune çıkarak genel kurulu yönettiği, bütçe de onaylanmamasına karşın, ANAP'ın kengörüşmeleri TV'den naklen yayımlandı. Ma di kendine "gelin güvey" olarak genel başliye ve Gümrük Bakanı Ekrem Pakdemirli su kanını curahurbaşkanı seçtiğini anlattı. Kinuş konuşmasmda, bu yıhn ikinci yansından şisel çıkarların öne geçmesi ve seçilememek itibaren ekonomide bir canlanma başladığı korkusunun ANAP grubunun basiretini bağnı söyledi. ANAP hükümetlerinin halkın re ladığını belirten Jnönü, Turgut özal'ın cumfah seviyesini yükseltmeyi başarabildiğini sa hurbaşkanı olması ile ülkede huzursuzluğun vunan PaJcdemirli, ekonomide birdenbire ka arttığını, ancak bu vurdumduymazlığın bebuk değiştirmenin kolay bir iş olmadığuu, her delini ANAP'ın "çok ağır ödeyecegini" dile engeli aşmanın bir maliyeti olacağını, uzun getirdi. Cumhurbaşkamnın, yüzde 21.8 ile dönemde sağlanacak verimlilik artışıyla bu çıktığı makamda, hâlâ ANAP genel başkanı bedelin kat kat telafi edileceğini anlattı. Pak ve başbakan gibi davrandığmı da vurgulayan demirli "gelecek kuşaklann borçlandırıldıgına ilişkin" eleştirilerin doğru olduğunu belirterek "Çocuklanmız katlanılan bu kulfeAkbulut'un konuşmasına tepki ti, üretici yaş çagına girdikleri zaman daha yüksek bir refab olarak geri alacaklardır" dedi. "tşsizlik, pahalılık, durgunluk; durumun özeti bu. 'Peki dururn bu kadar kötü de. ülke hâlâ neden batmadı?' diyenlere de rastlanıyor, ara sıra. Batmıyor, çünkü iktidar gemiyi karaya oturtmuş. Ekonomi gemisini hem karaya oturtmuş hem de gaz dökmüş yakıyor. Gemi batmıyor, ama bir yere de gittiği yok, baştan kara etmiş, yanıyor. Beceriksiz kaptan da kendisine bir cankurtaran simidi bulup gemiyi hem terk etmiş bem de uzaktan akıi veriyor. Bilmiyor ki, o can simidi kendisini sadece şimdilik suyun üstünde tutuyor. Gemi batmayacak. Hatta yakın gelecekte onu gene yüzdürecegiz. Ama kaptanın dunımu belirsiz. Bunu herkes böyle bilsin. Bu kadar söylüyonım." Bu iktidarın sorunlan Tanrı'ya havale ettiğini, eski hükümetle, yenisinin farkı olnıadığını vatandasda takat kalmadığını, Türkiye'de gelir dağüımının Avrupa ülkelerine göre kat kat kötü olduğunu dile getiren tnönü, hükümetin kendi derdine düştüğünü ve uzaktan kumanda dönemine aiışmaya çaiıştığını söyledi. Hükümetin kaderini işlevsiz "Con Ahmet" makinesine bağladığını öne süren SHP lideri, "Sakın ola ki yeni başbakan ülkeyi bu durumlara düşürmüş olan eski başbakandan akıl almaya kalkışmasın. Yapmaz ya, ben gene de söylemiş olayun. Çok büyük yanlış olur, yanhş yanlışla düzdmez" diye konuştu. • . CUNEYT ARCAYUREK yaz.yor ~ı . . ^ ^ ANAP grubu adına ANAP grubu adına konuşan Grup Başkanvekili Ülkü Gökalp Güney, "En iyi anket, seçimlerdir" diyerek, 26 Mart'tan sonraki 18 seçimde ANAP'ın yüzde 40 oy alarak birinci parti duruma geldiğini savundu. Güney, Cumhurbaşkanlığı seçimine de değinerek, "Cumhurbaşkanını, bu Meclis secmistir. Niye eleştiriyorsunnz. Gelip siz de oy kullansaydınız" diye konuştu. ANAP grubu adına ikinci konuşmayı yapan Grup Başkanvekili Raşit Daldal, enflasyonun her dönemde olduğunu ifade ederek, ANAP iktidannın işçi ve memur maaşlanna yaptığı düzenlemenin enflasyonun gerisinde kalmadığını öne sürdü. Gözaltına alınanlardan ikisinin, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi 4. sınıf öğrencisi Güzide Karadag ile Marmara Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü 2. sınıf öğrencisi Funda Alparslan olduğu öğrenildi. Bu arada olaydan sonra, çatışma bölgesinde içinde 13 molotof kokteyli bulunan bir bayan çantası ele geçirildiği bildirildi. Bütün göstergeler, Türkiye1 İstanbul'daki gözaltıları protesnin günden güne ağır bir siya to eden bir grup öğrenci, dün tssal bunalımın derinliğine battı tanbul Vali Yardımcısı Necati Değını göstermektedir. Bu gibi du velioğlu ile görüştü. Görüşmeden rumlarda önce hiçbir şey olmu sonra valilik önünde slogan atan yor gibi görünür; ama sessiz ve öğrenciler polis zoruyla dağıtıldı. kıpırtısız denizde birdenbire fır ODTÜ'de ise dün yaklaşık 200 kilına patladığı zaman, iş isten şilik bir öğrenci grubu rektörlük binası önünde toplanarak ünivergeçmiştir. • • • sitelerdeki baskılan protesto etti. Demirel: Tokmak Çankaya'da Pakdemirli'nin sunuş konuşmasından sonra bir çanta dolusu dosya ile kürsüye gelen Demirel, bütçe görüşmelerinin iktidar ve muhalefet arasında bir hesaplaşma olduğunu belirterek vatandaşların bakanı dinledikten sonra "Bu dinlediklerimiz rni, yoksa >nşadıklanmız mı doğnı?" diye sormak durumunda kaldıklarını söyledi. Demirel, isim vermeden gazetemizde dün yer alan "TV'de ÖzaJ rezervasyonu" bashklı haberden alıntılar yaparak, TV yayınlarında muhaiefete çok az yer verildiğini dile getirdi. Demirel, ANAP sıralarından "çok bile" diye laf atılmca da şöyle dedi: "Halkla yüzde 21'in altındasınız siz. 21.75'in grubu, iktidan olarak kaldığınız sürece bu haksızlıkları 'çok bile' diye karşılayacaksınız. Halksız iktidar olursamz haksız iktidar olursunuz. Önemli olan halkın iktidan olmak ve haklı iktidar olmaktır. Bunlan inkâr ediyorsanız, işin içinden çıkamazsınu siz." tktidarın, Meclis'in denetim yapmasım engellediğini, enflasyonu "devlet politikası" yaptığını belirten Demirel, ANAP'lılara TV'de Türkiye'nin sorunlannı tartışma çağnsı yaparken, "Burada olan olmayan istediğiniz kadar toplanın, karşıma geçin, simültane satranç oynar gibi karşıma geçin, Türkiye'nin meselelerini tartışaiım" diyor. Bugün Türkiye'de ortadirek denebilecek vatandaş kalmadığını bildiren Demirel, ANAP'lıların laf atması üzerine de "Çok keyiflenmeyin, son giilen iyi göler. Boyunuzun ölçüsünü ber zaman alınz. Bu kadar çok güveniyorsanız kendinize, bir sandık koyaiım orta yere, bakın neye düşeceksiniz?" diye konuştu. Köylunün ekonomik sıkuıtüarmı anlatırkea, "Kuraklık sizin zamanınızda olsaydj, ne yapardınız?" diye sorulması üzerine Demirel, "Bizim zamanımızda olmadı. Bize niye kakışıyorsunuz, Cenabı Allah'a kakışın" karşılığını verdi. ANAP'lıların laf atması üzerine yine 70 cent konusuna değinen Demirel, yabancı sigara ithaliyle kaçakçılığın önlenemediğini, şimdi sokaklarda 2000 liraya Marlboro sigarası satıldığını bildirdi. Demirel: Jühhatine Türkiye'nin B a ş b a k a n A k b u l u t ' u n bütçe konuşmasını değerlendiren D Y P lideri, "Eline kâğıt vermişler o n u bile okuyamadı. Türkiye bu işi taşıyamaz" dedi. İ n ö n ü , " B a ş b a k a n konulara h â k i m değil. Devletin üst yaptsı sağlıklı bir işleyişe kavuşmuş değil. Böyle devam e d e m e z " diye konuştu. ANKARA (Cumhuriyet Btirosu) DYP Gene! Başkanı Süleyman Demirel, Başbakan Yıldınm Akbulut'un büiçe görüşmeleriyle ilgili konuşması için "Vay haline Türkiye'nin.. Eline kâğıt vermişler onu bile okuyamadı" dedi. SHP Genei Başkanı Erdal İnönü de, Akbulut'un konuşmasıyla konulara hâkim olduğu izlenimini vermediğini söyledi. Demirel, Meciisten ayrılirken bir gazetecınin "Akbulut'an konoşmasımı nasd buldunuz" şeklindeki sorusunu, "Vay haline Türkiye'nin" diye yanıtladı. Demirel, "Başbakan eleştirilere cevap verebildi rni" sorusuna da "Ne eleşririsi, nasıl cevap versin? Hiçbir şey anlamamış ki. Millet. eleştiriiere verilen cevapian da dinledi. Eline kâğıtlar vermişler, onu bile okuyamadı. Türkiye bu işi taşıyamaz" dedi. İnönü de Başbakan Akbulut'un "konnşması ile konulara hâkim oldugu intibaını vermediğini" belirterek, "Bo açıdan eleştirilerde sö>ledigimiz sözlerin doğnılugu meydana cıko. Devletin üst yapısı sağlıklı bir işleyişe kavnşmaş değil. Böyle devam edemez. Örneğin Kıbns gibi hayati bir konuda >aptığı açıkJama eksikti. Önümüzdeki güoJerde bu şekilde devam «temeyecefini görecegiz" dedi. Demirel'in konuşmasını "z«vkle dinledigini" vurguiayan İnönü. bir gazetecinin, geçen >ı! da DemireJ'in konuşmasıyla ilgili aynı şeyi söyleciiğini hararlatması üzerine de junlan kaydetti: "Seçim olraadan degişiklik olmayacak. ANAP bep aynı şeyleri yapıyor. Biz de onlara karşı yapıyornz. Çunkü herkesin tavrı betli bunun dışına çıkılıyor. Halkın bir seçimle bu durumu degiştirmesi gerekir. Tabii, bu arada çok egkoceli tablolar oldugonu da gördük.*' Başbakan Akbulut da, gazetecilerin "Demirel'in konuşmasını nasıl boMnnuz" sorusuna, "Herkes kendi asInboyia gnzd konusur" yanıtıru verdi. İnönü, atadığı başbakamn, bakanlannı seçmesine bile fırsat tanımadığmı anlattı. SHP lideri, Cumhurbaşkam'nın her gün en az 10 dakika TV'de göriindüğunü, Mecliste ANAP milletvekillerine direktif verdiğini de kaydederek, bunun savunulamayacağını, durumun "eski krallann anlayişını" yansıttığım söyledi. "Pariamenter demokraside bu tür laubaliliklere izin verilemeyeceğini" belirten İnönü, üikede anayasanın istedigi koşullara uygun cumhurbaşkanı ve başbakan olmadığını öne sürdü. İnönü, "Şimdi biz bu bütçede kimi eleştireceğiz? Başbakanı mı yoksa Cumhurbaşkanını mı?" diye sordu. Akbulut: Böyle muhalefet olmaz Başbakan Yıldınm Akbulut eleştirileri yanıtlamak üzere kürsüye çıktığı sırada, SHP Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in itirazlan ile karşı karşıya kaldı. Genç, Akbulut'a, "Sayın Başbakan şu anda Tunceli Jandarma Alay komutanlıgı'nda 50'nin üzerinde vatandasımız 11 günden beri 4, 5 derecede mahkeme huzuruna çıkanlmaya bekliyoriar. Bunu protesto ediyonım" diye bağırdı. ANAP'lılardan karşı çıkmalar olması üzerine ayağa kalkan Genç, "50 kişi mahkemeye çıkanlsın" dedi. ANAP'lıların laf atmalarına sinirlenen Genç, "Lütfen bu insanlann mahkemeye çıkması için emir verin efendim" diye Akbulut'a seslenmeye çalışırken, Başkan Erdem'in uyarısı üzerine idare amirleri SHP milletvekilleri tarafından yatıştınldı. Akbulut konuşmasında, enflasyonun inişe geçtiğini açıkladı. Enflasyonun yüzde 6970 dolayında olduğunu bildirerek, "Ama agustos ayı itibariyle enflasyon dunnuş, az da olsa inmiştir. Bundan sonra enflasyonda aşağı inme gercekleşecek, enflasyon aşağıya inecektir" dedi. Curnhurbaşkanı seçimine katılmayan muhalefeti görevini yapmamakla suçlayan Akbulut, "Cumhurbaşkanını ANAP grubn değil, Meclis seçti" diye konuştu. Aydoğmuş, seçimlerinden söz ederken "Şimdi atılnuş bir şamar var. Ama kime aüldığının takdirini sizlere bırakıyornm" diyen Akbulut, telekomünikasyon konusuna değinirken, "Türkiye'de 1983 yılına kadar siyahbeyaz telefon vardı" dedi. Bu sözler üzerine kahkahalar yükseldikçe Akbulut "tetevuyon" diyerek düzeltti. Akbulut, ekonomik durumu 1980 öncesiyle karşılaştıracağuu söyleyince muhalefet sıralanndan itirazlar oldu. Bunun üzerine Başbakan, "1980 öncesiyle bugünün mukayesrsinden kurtulamazsınız. Ondan kurtulamazsınız. Çünkü yüreklerimize öyle acüar, korkular sindirdiniz ki, bizim onlan unutmamız mümkün değil" diye konuştu. ANAP'lılar Akbulut'un bu sözlerini coşkuyla alkışladılar. Doğu Avrupa'daki gelişmeleri anlatırken, "ABD Başkanı bana anlattı" diyen Akbulut'a, muhalefet sıralarından "Nasıl anlaşabildin?" diye laf atıldı. Akbulut sözlerini "Briiksel'deki toplanbda bize bilgi verdi" biçiminde sürdürünce muhalefetten bu kez "şimdi anlaşıldj" denildi. Cumhurbaşkamnın güvenoyu alacak bir başbakan olarak kendisini atadığını ve Meciisten güvenoyu almıs bir hükümet olarak görev yaptıklannı anlatan Akbulut, "Tnrkiyei nin her türlü meselesinin sorumlulugu bize ailtir. Bunun hajn da şerri de bizimdir. Ama, Allah'a şükür bugüne kadar şer sayılacak bir icraatımız olmadı," dedi. (Baftarafı 1. Sayfada) Rapora göre dünya üslünde her hafta 250 bin çocuk ölüyor. UNICEF, dünya çocuklarının durumunu gözler önüne sermek ve çocuklann durumunu iyileştirebilmek amacıyla 1990 yılı eylül ayında "Dünya Çocuklan Için Zirve" gerçekleştirecek. Zirvede, bugüne dek 100 ülke tarafından kabul edilen "Çocuk Hakları sözleşmesi" nin yaygınlaştınlmasına çalışılacak. UNICEF'in başlıca amacı, bu sözleşmeyle birlikte ülkelerin her durumda çocuklara ve çocuklan n geleceğine birinci önceliği vermesini sağlamak olacak. UNICEF araştırmasma göre çocuklann, özellikle gelişmekte olan ülkelerin çocuklarının bugürr içinde bulunduğu durumun başlıca nedenleri ağır dış borç yükü ve silahlanma harcamalan. Gelişmekte olan ülkeler, dış borç ödemeleri ve askeri harcamalar için giınde 1 milyar dolar harcıyorlar. Yani bu ülkelerin siiahlanma ve dı$ borç harcamalarının aile ba»ına yükü yaklaşık 400 dolar. Bu 400 dolar ise yalnız çocuk ölümlerinin önüne büyük ölçüde geçmekle kalmaz aynı zamanda bu çocuklara daha iyi bir gelecek de sağlayabilir. Oysa ülke dış borç batağına saplandığında ya da silahianmaya yöneldiğinde buraya ayrılan kaynaklar çocuklann daha iyi yajama ve yetişme olanaklarmdan lasarruf ediliyor. 80'li yıllar boyunca Latin Amerika'nın büyük bolümünde yüzde 10, Afrika'da ise yüzde 20 oranında bir gelir azalması olduğuna dikkat çekilen UNICEF raporunda bu ülkelerdeki gelir kaybı öncdikle kötü beslenmeyi beraberinde getirdi ve çocuklar normal gelişmelerinden fedakârlık etmek durumunda kaldılar. Aynı Afrika ve Latin Amerika ülkeierinde kişi başına sağlık harcamalan da düştü ve aynı çocuklar bu bedeli de sağiıklarıyia ödedi. En yoksul durumdaki 37 ülkede son 10 yıl içinde eğitim harcamalan yüzde 25 oranında geriledi ve bu ülkelerin çocuklan gereken eğitimden de fedakârlık yaptılar. Aynı gelişmekte olan ve yoksul ülkeler, sadece 1988 yılında silahlanmaya 178, dış borç ödemelerine de 145 milyar dolar ayırdılar. Aynı araştırmaya göre dünyada her hafta çeyrek milyon çocuk, aslında kolayca önlenebilecek bazı hastalıklar ve beslenme gerilikleri yüzünden ölüyor. Yalnız kızamık, boğmaca ve tetanoz yüzünden günde 8 bin çocuk ölüyor. Ishal ve ishale bağlı su kaybından öleniehn sayısı ise günde 7 bin. UNICEF'in hesaplarına göre bir tek çocuğun aşılannın maliyeti tS dolar, ishale bağlı su kaybı ölümlerini önlemekte kullanılan agızdan şeker tuz eriyiğinin maliyeti 10 sent ve zatürree tipi hasUlıkları önlemede kullanılacak antibiyotik tedavisinin maliyeti de 1 dolar. Bu ilaç ve malzemenin ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmasının bedeli ise yılda yaklaşık olarak 25 •ilyar dolar. Bu 2.5 milyar dolar ise SSCB'de 1 ayda votka tüketimine harcanan paraya, ABD'de sigara şirketlerinin yıllık reklam harcamalarına e»it. Silah (Baştarafı I. Sayfada) yapınca, Maliye ve Gümrük Bakanı Pakdemirli araya girdi. Pakdemirli'nin, "özell^tinnenin neden ağır giltiği, bu işi yünıtenlerin lecriibeleri ve geldikleri yere bakddıgında anlaşılıyor" dediği öne sürüldü. Pakdemirli'nin bu eleştirisine sinirlenen Devlet Bakanı Güneş Taner ise Pakdemirli'nin konuyu saptırmaya çalıştığını kaydederek "Şimdi sormak lazım Maliye Bakam'na, bugüne kadar kendileri acaba kaç tane sigara fabrikasını yabancı strmayeye satabildiler?" dedi. PakdemirliTaner tartışmasının sertleştiği sırada Hüsnü Doğan da taruşmaya girmek üzere iken Cumhurbaşkanı özal tartışmayı durdurdu. Özal'ın "Benim tavsiyem, siz bu özelleştirme işini biraz bızlandınn" dedikten sonra konuyu değiştirdiği belirtildi. Ekonomiden sorumlu bakanlar arasındaki bir başka anlaşmazlık konusunu da meyvesebze ithalatı oluşturuyor. Etevlet Bakanı Güneş Taner, meyvesebze ithalatındaki vergi ve fonlann kaldınlacağı ve ithalatın serbestleştirileceği yolunda bir süre önce kamuoyuna, hükümet adına kesin bir açıkiama yapmıştı. Ancak bu konudaki kararname bir türlü çıkarılamadı. Kararnamenin başta Devlet Bakanı Hüsnü Doğan olmak üzere bazı bakanların karşı çıkması üzerine Bakanlar Kurulu'ndan hehüz geçirilemediği, Taner'in ise işin peşini bırakmaya niyetli olmadığı öne sürüiüyor. Ekonomi yönetimindeki bir başka sorunun ise görev dağılımındaki dengesizliklerden kaynaklandığı gözleniyor. Devlet bakanları arasında yapılan görev dağılımında DPT, Işm Çelebi'ye bağlanmıştı. Ancak sekretarya görevini DPT'nin yürüttüğü YPK üyeliğine planlamadan sorumlu Devlet Bakanı Işın Çelebi alınmadı. Kurul Üyeliğine devlet bakanlarından sadece Güneş Taner ile Hüsnü Doğan'ın atamalan yapıldı. Başbakanlık yetkilileri, Işın Çelebi'nin konuya ilişkin Başbakanlık genelgesine "unuıkanlık" $onucu adının yazılmadığını belirtiyorlar. Bu arada YPK, Yıktanm Akbulut başkanlığındaki ilk toplantısıru geçen hafta yapacaktı. Kurulun geçen haftaki toplantı gündeminde ise KİT'lerle ilgili personel rejiminin ele alınması yer alıyordu. Geçen haftaki toplantının Işın Çelebi'rün üyeliğinin açıklığa kavuşturulması amacıyla ertelendiği kaydedildi. Bugünlerde Yıldırım Akbulut imzasıyla yayımlanacak yeni bir genelgeyle Çelebi'nin de YPK üyeliğine atanması ile sorunun çözümlenmesi ve kurulun normal faaliyetlerine başlayabilmesi bekleniyor. Devlet bakanları arasındaki görev dağılımı genelgesine göre ihracatın. yatırımlann ve dış müteahhitlik hizmetlerinin teşvikinden Devlet Bakanı Işın Çelebi sorumlu olacaktı. Ancak ihracat ve dış müteahhitlik hizmetlerinin teşvikiyle ilgili kararların hemen hemen büyük bölümü Hüsnü Doğan'ın başkanlığındaki Para ve Kredi Kurulu'nda alınıyor. Çelebi ise bu kurulun üyesi bile değil. Bakanlar (Baştarafı 1. Sayfada) duygulannı resmetmek ve o yololuşmalara iki saatlik konuşma dan ANAP'a karşı zaten var olan sında nedense geniş yer ver tepkileri daha bilinçlendirmekti. medi. Sonlara doğru üç beş da Çözüm? iktidara, geleceğine kikaya sığacak kadar TÖ'ye de inanıyordu ve çözüm "kendisindeydi." ğindi. * * * Fatalistler, DYP liderinin sıra"Orta direk vardır diyenin cüladığı gerçeklere arada bir mınldanıyor, laf atıyorlar. Ama TÖ nının karışlamaktan söz ediyor. nün ekonomiyi yonlendirdiğini Ne çare, ANAP grubundan kürilan ettiği anımsatılınca, fena tu süye başını uzatıp alın ölçüsütuluyorlar. TÖ de işin farkında, nü aldırmaya hemen hiç kimse tarafsız bir cumhurbaşkamnın "talip" olamıyor. Pahalılık halkı ekonomiyi bizzat yönetmesinde ezdi diyor. ANAP, tıss. Sosyal ki garabeti neden sonra anlamış devlet anlayışı yok diyor. ANAPolmalı. Eleştirilerden kurtulabil ta ses yok. Orta direk bitti tükenmek için önceki gün yöniendir di diye birçok kez yükleniyor. me yerine "tavsiye" sözcüğünü ANAP grubu nda başlar önde. Altı yıl sonunda "sabit olan' piyasaya sürüverdi Çaresiz fatalistler bu sözcüğe hemen ya 'nedir? "Sizin beceremediğiniz, pıştılar, bağırıyorlar: TÖ yönetmi yapamadığınız" diyor ki, fatalistyor, tavsiyelerde bulunuyormuş! ler bile suspus! Tabii rafta dolma var, yersen. • * * Demirel yönlendirmeyi anayaÖtelerde, ANAP grubu korisaya mı aykın buluyor, tarafsız dorlarında da "başka arılar" vıcumhurbaşkanlannın ekonomiyi zır vızır çalışıyor. Parti içi demokbuyruğuna alamayacağını ve rasinın kapısını çalan, ancak sakıncalarını mı söylüyor, koro TÖ'nün müdahalesiyle eşikte halinde fatalistlerden sesler: kalan demokratlar, bir yandan Tavsiye, tavsiye! örgütü ele ge"Tavsiye" çirmeyi tezgâhsözcüğünü galıyor, öte yanliba hamamın dan da listede Demirel, ANAP namusunu kurbir numaraya grubuna tarmak anlaoturttuklan Gümında kullanı yüklendikçe, başlar neş Taner'den yorlar. Siyasal öne eğiliyordu. başlayarak bazı anlamda "fataİktidara geleceğine bakanları gruplistlik", sanırız ta "indirmeye" inanıyordu ve ANAP'hlarca hazırlanıyorlar. çözüm ne yardan ne ANAP'lı dekendisindeydi. serden vazgeçmokrarJar davuİnönü, TÖ'yü hedef lu omuzlamaya mek. alarak giriyor Oysa, son hazır, ama tokkonuşmasına ve Çankaya brifinmağı "başka ginde başbakapsamlı rakamsal ellerden" almakandan bakanya karariı görügerçeklerle lara ve yüksek nüyor. Örgüte sürdürüyor. bürokratlara kave bazı bakandar hemen her lara karşı eykesimden devlemler rayına let yöneticisı. oturursa, HCG "tavsiyeler" almamış, bal gibi ve arkadaşları TÖ'ye karşı : "talimatlar" ile donanarak TÖ "pazarlık silahını" ele geçirenun yanından ayrılmışlardı. cekler. * * * * • * Demirel, devlet sistematiğinDemirel'in tutumuna karşı Erdeki çarpıklığı neden ön plana dal İnönü, konuşmasına TO'yü almadı? Oysa, son günlerdeki hedef alarak giriyor. Sürdürdüdemeçleri TÖ'nün dev'eti tek ğü politikalarla iigili geçen açıkbaşına, bütün kademeleriyle yö lamaları dikkate alınırsa, İnönü netmesine karşıydı. Anayasa dün, TÖ'ye ve geleceğine yetenın, demokratik gelenek ve gö r ince değiniyor. Geminin reneklerin kökünden dinamit devletin karaya oturduğunu lenmesini çarpıa konuşmalar söylüyor. Hemen sonra "beceyaparak eleştiriyordu. Ekonomi nksiz kaptanın kuşkusuz TÖ'yü yi TÖ'nün yönetme kararını eleş tanımhyor gemiyi terk ettiğini, tirmekten öteye gitmemesi, doğ uzaktan akıl verdiğini" vurgulurusu, önemli bir eksiklikti. yor. Gemi batmayacak! Kuşkusuz, DYP liderinin başka bir amaca yöneldiği söylenebilir. Konuşma, TV'den halka açılmıştı. ANAP'ın altı yıllık serencamını, halkın içinde bulunduğu ekonomik ve sosyal bunalımları dile getirerek seçmen bazında değerli puanlar toplamayı hedef almış olabilir. SHP ve İnönü "yüzdürecek." j n önü diyor ki: "Ama kaptanın durumu belirsiz. Bunu herkes boyle bilsin. Bu kadar soylüyorum." Aydoğmuş seçimi ANAP milletvekilleri, Demirel'e iki kez Isparta'nın Keçiborlu ilçesine bağb Aydoğmuş kasabasında geçen pazar günü yapılan ve ANAP'ın kazandığı belediye seçimini hatırlattılar. DYP'nin412, DSP'nin 11 ve ANAP'ın da 489 oy aldığı seçimle Ugili olarak Demirel şöyle konuştu: "Eğer o kadar güveniyorsanız kendinize, gelin sandık koyaiım ortaya. Ne kacıyorsunuz? Hiç olmazsa arkanızda halk yok. Halksız ve haksız oturuyorsunuz orada. tthamlardan kurtulursunuz. Başınızı dik »ntarsınız. Aydoğmuş yetiyorsa gelin yapalım seçimi. Aydoğmuş gündoğmuş. Gelin, millet boyunuzun ölçüsünü versin." Demirel, personel rejiminin içinden çıkılamaz bir curoınaya dönüştüğünü, konut politikasımn ise "döküldügünü" söyledi. Demirel, FakFukFon'u eleştirirken bir ANAP'lırun, "Siz kaldıracak mısımz?" diye sorması üzerine de "Niye kaldıralım fukara fonunu? Seninki tuzak sual. Biz iktidar olunca yanlış vaptığınızı kaldıracağız. Siz yapbnız diye her şeyi kaldıracak değiliz" dedi. Ermeni karar tasansının ABD Kongresi1 nde kabul edilmesi halinde, Türk halkına büyük bir haksızlık yapılmış olacağını da belirten Demirel, "Bu konuda Türk ve ABD hukümetleri gerekli tepkiyi göstermemektedirler. Bu, TürkryeABD dostluğuna darbe vuracakbr. Daha şimdiden Türkiye'nin Washington sefiri başansızlığa kılıf bazırlamaktadır" dedi. Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesindeki dunımu Türkiye'nin en önemli sorunu olarak niteleyen Demirel, Doğu Avrupa'daki gelişmeler karşısında Türkiye'nin, savunma stratejisini yeniden gözden geçirmesi gerektiğini vurguladı. Demirel, konuşmasının son bölümünde Cumhurbaşkanı Özal'ın "Ekonomiyi ben yönlendiriyonım" sözlerine değinerek şunları söyledi: "Ekonomiyi hükümet ydnlendirmiyor mu? Buna karşı hükümetin, siyasi iktidarın diyebileceği bir şey yok mu? Ekonomiyi yönfendiriyorsa, başka şeyleri niye yönlendirmesin? O zaman hükümete ne gerek var? Böyle bir yöniendirme anayusa ihlali olur. Yeminine aykın olur, yemininden sonra burada yaptığı konuşmaya aykın olur. Ekonomiyi cumhurbaşkanının yönlendirmeye kalkması sorumsuz cumhurbaşkamnın sorumlu işler yapması olur. Cumhurbaşkanı böylece taraf da olur. Cumhurbaşkanlığı makamı boş olur. Cumhurbaşkanı boşluğu doğar. Pariamentoya, halka karşı hükümet sonımludur. Davul hükümetin boynunda, tokmak Çankaya'nın elinde. Bu davulla iş göriilmez kardeşim. Çıkacak ilk fırsatta anayasa değişikliğiyle TÖ'nün halkoyuna dayanmadan edindiği "rahat" konuma son verileceğini MecOnca engelden sonra lis'te açıklıyor, tutanaklara yazıDYP'nin birinci partiye yüksel yor. mesini ve oylarını ANAP'a oranla katlamasını krvançla iktidarın Daha ne söylesin? Anlayabaşına vuruyor. Bu arada, tep na sivrisinek saz, anlamayana kileri karşılarken "halkın önüne davul zurna az! sandık konulmasından, o zaKapsamlı bir konuşma yapıman Hanya ile Konya'nın ortaya yor İnönü. Rakamsal gerçeklerde Demirel'le hemen hemen ayçıkacağından" söz ediyor. Kbnuşmanın tümü, halkın nı koşurta. NOTLAR (Baştarafı 1. Sayfada) gülmeye başladılar. Akbulut'un saatlerde başladı. Akbulut ANAP rniUetvekillerini güldüren cümlelekulisinde partüi milletvekilleriyle rinden b a z l ornekler: birlikte otururken, ANAP Kütah" Temiz su içirecekseniz, bnya Milletvekili M. Uğur Ener, hı nu kanalizasyon ile saglayacakaşunla gelerek Başbakamn yarunda nız. ki ANAP Teşkilat Başkanı Orhan Türkiye'de telekomiiniVasyon Demirtaş'a çıkıştı. Ener, sertçe, bizmellfri çok ileri had safnadadır. Kütahya'da Emet'in ANAP ilçe ör Halbuki, biz bin dolar için tagütünün kendisine haber verilmevassut arar, tek bavulla gidip, çok den feshedildiğini ve bunun "siyasi bavulla dönerdik. nezaketsizlik" olduğunu söyiedi. thracaün terekkübü içinde saDemirtaş da alttan almayarak, "Beyefeodi alü aydır münfesih du nayi mallan çoklur. Bu sanayimiruma düsen teşktlatı jeniden kur zin rekabet edilecek düzeye geldidurmuyordu" karşılığını verdi. ğini ve sanayinin arttığını gösterir. Tartışma uzayınca Akbulut, "ta Bütün köylere elektrik getirmam, tamam" diyerek olayı sona memiz ortadircge verdigimiz öneerdirmek istedi, ama Ener ve De mi göslerir. . mirtaş Başbakanı duymadılar bile. Nerede sizin hırsız dediğiniz belediye başkanEner, milletvelan? killerinin oradan uzaklaştırmasın Esnafımız dan sonra gaze Başbakamn bir dükkina satecilere, "Demir konuşması hip olmanın taş yalan nmtluluğu içinsöylüyor" açık muhalefeti de. lamasını yaptı. eğlendirirken, Anayasa Bu sırada Ener' ANAP'lüar sıkmtı dışına çıkılnain yanına gelcn dan yapdnuş hiçiçindeydi. Demirel Güzel yanlısı bir iş yoktur. bir kere bile, ANAP Ankara 1983'te saMilletvekili "başbakan" sözcüğü dece siyah beAlpaslan Pehli kullanmadı. İnönü yaz telefon varvanlı, "Yumuken... (gülüşmeise ilk kez sosyalist şak açıkiama ler)... teievizjon terminolojiden yapma" dedi. varken 1984'te ANAP Sakarya alıntılar yaptı. renkii televizyoMilletvekili na gecildi." Mümtaz Özkök Ayrıca AkbuiseEner'e, "Ben lut'un konuşmaolsam o adanu döverdim" diyerek sında çok sayıda Arapça sözcük görüşünü açıkladı. kullanması da dikkati çekti: "MaSüleyman Demirel, genel kurul tuf, nakise, faikiyet. bemabenk, daki konuşmasında railletvekille defaten, tefrika, terekküp". rinden çok haklen yayın nedeniyle Bir SHP'li milletvekilinin, "MeTV kameraianna yöneldi. Demirel, konuşmasına bir kere bile gavat nedir, biliyor muson" diye "başbakan" sözcüğü kullanmadı. laf atmasına da kendini konuşmaErdal İnönü ise ilk kez sosyatist ter sına iyice kaptıran Akbulut yanıt vermedi. Akbulut'un konuşması minolojiden alıntılar yaptı. muhalefeti eğlendirdi, ama Akbulut, konuşmasına hukukANAP'lı milletvekilleri alkışlamayı tan ve anayasadan söz ederek girunutacak denli sıkıldılar. di ve başlangıçta her şey normal gitti. Ama Akbulut, ekonomik ve Oysa Akbuluı, önceki gün Cumsiyasi konulara deginmeye başla hurbaşkanı Turgut Ötal ile görüşyınca muhalefet milletvekilleri Baş müş ve "bütçe taktikleri" almıştı. bakanm sözlerine karşılık verme Ama Akbulut'u kurtarmaya Özal gücünü yitirdiler ve kahkahalarla da yetmedi. Kaşıkçı konuşma metnini değiştirdi Kişisel olarak söz alan ANAP Kayseri Milletvekili N .Mehmet Kaşıkçı, basına daha önce dağıttığı konuşma metnindeki hükümete yönelik eleştirileri yapmaktan vazgeçti. H£UJÜzel ekibinde yer alan ve son ANAP grubu toplantısında Devlet Bakanı Gönes Taner'ie kavga eden Kaşıkçı, konuşma metnindeki "memurlara sağlanan ücret artışı enflasyonun altındadır", "İşçi ücretlerinin enflasyonun altında erimesine göz yumulamaz. Emeğin hakkı ödenmelidir" ve "Rüşvet yolsuzluk ve suiisIimaJlerin önlenmesi için her şey yapılmalıdır. Çalanın çarpanın yanına kâr kalması, suçun cezasız kalması kamu vicdanında tedavisi imkânsız yaralar açmaktadır" biçimindeki cümleleri konuşması sırasında söylemedi. Kaşıkçı konuşmasında yalmzca, ek ücret artışı sağlanması için hazırlanmakta oldukları önergenin, tüm milletvekilleri tarafından desteklenmesini istedi. Az gelişmiş ülke kapitalistleri SHP lideri, ANAP'ın "yoksulun gırtlağına basmayı" ekonomik politika sandığını 1402'liklerin durumunu savsakladığını, Danıştay'ın iptal ettiği "yüzkarası" güvenlik soruşturmalarım ise kaldırması gerektiğini kaydederken, fikir suçlannı kapsayan bir af çıkmasını ve ölüm cezasımn kaldırılmasını istedi. 141, 142, 163. maddelerin kalkması gerektiğini söyleyen İnönü, bütün çalışanlara sendika hakkı verilmesini dile getirdi. Teokratik düzeni özleyecek bir kuşak yetiştirilmek istendiğine de dikkat çeken SHP lideri, din SHP Gaziantep Milletvekili Mustafa Yıladamlanna çağrıda bulunarak, bunları onay maz da, kişisel konuşmasında, "Yerel seçinılamadıklarını söylemelerini istedi. lerde oyunuz yüzde 40'lara çıkıyorsa erken seTürkiye'de yaşanan değişime "transfor çime neden karşı çıkıyorsunuz? Başbakan masyon" değil "deformasyon" denileceğini kürsiiden SHP milletvekillerine istifa eden, vurgulayan SHP lideri, halkın, "hükümette seçime gideriz' desin, ben şahsım adıma yabu sıkıntılanmıza düşünen, bakan eden yok nn istifa ederim" dedi. özal'ın damadı Asım mu?" dediğini belirterek, "Aslında bakan Ekren'le ilgili "Hürriyet"in yayımna dikkati çok. Hele yeni hükümette. Bakan çok da gö çeken Yılmaz, "Sorabiliyor musunuz" diye ren yok" diye konuştu. Başbakamn, bakan sordu. Yılmaz, AN AP'lı bir üyenin laf atması arkadaşlannı atamak yerine, cebine liste ko üzerine "6 sene korundu. 7 scne daha mı konulmasını kabul ederse bu sonuçların olağan nuyacağız, kurban" diye yanıt verdi. olduğunu kaydeden tnönü, dışa açılıyoruz diMecliste bugün TBMM, CumhurbaşkanBu uyguladığınız serbest piyasa ekonomi yerek, ülkenin varlıklarının yabancı ülkelere lığı, Sayıştay ve Anayasa Maiıkemesi bütçesi de değildir. Öyle olmasa Sayın Özal niye satılmasını eleştirdi. İnönü şöyle devam etti: leri ele ahnacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle