23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
26 KASIM 1989 Nükleer kaza önlendi • MOSKOVA (AA) Sovyetler Birliği'nin Polonya sınırı yakınlarındaki Khmelnitsky Nükleer Santrah'nın yapım halinde olan üçüncü ünitesinde dün sabah başlayan yangının, öteki ünitelere sıçramadan söndurülduğü acıklandı. Resmi Haber Ajansı TASS, nükleer enerji üretecek teknolojik aygıtların henüz yerleştirilmemiş olduğu birimde çıkan yangında ölüm ya da yaralanma olayı meydana gelmedığini duyurdu. Ajans, kazayı soruşturmak amacıyla özel bir komisyon kurulduğunu açıkladı. DIŞ HABERLER AUSIRMEN CUMHURİYET/3 Ingiltere Başbakanı ağız değiştirdi Thatcher: Göreve devam Genel Görünüm... EDİP EMİL ÖYMEN LONDRA Başbakan MargareC Thatcber. başbakanlığı da, parti liderliğini de bırakmaya niyeti olmadığını, en erken 1997'e kadar her ikı görevi de "halkın destegi Be" yürütmeyi düşündüğünü söyledi. Oysa henüz üç hafta önce bir gazeteye verdiği demeçte, 1992'de yapılacak genel seçimden sonra aktif siyasetten çekileceğini açıklamıştı. Halen 64 yaşında olan Thatcher'm 72 yaşına kadar başbakanlığı sürdürmekten söz etmesi tam bir çelişki gibi görünüyor. Ancak bunu, parti içinde liderliğine karşı gelişen "oosnutsuz grubu" şaşkınlıga ve dağıruklığa itmek amacıyla kasıtlı olarak yaptığı sarulıyor. Muhafazakâr Parti liderliği için seçim, her yıl paılamentonun yasama yılına başlamasından sonra yapılıyor. Başbakan Thatcher, parti liderliğini kazandığı 1975'ten bu yana her yıl liderliğe "fonnalite gerefi" bir seçimle yeniden getirildi. Kimse aday olmadı. Bu yılki seçim 5 aralıkta yapılacak. Ve ilk kez partinin "sıradan bir milletvekili" genel başkanlık için DUN^ADA BUGUN İslamiyete aykırı egitim • NOYON (AA) Paris'in kuzeyindeki bir okulda, 18 MUslflman öğrencinin velilerinin bazı dersleri islamiyet kurallarına aykırı bulup, şikâvet etmeye başlamalan uzerine bu öğrencilerin sınıfa girmelerı yasaklandı. öğrencilerin yüzde 15'inin Musluman olduğu Louis Pasteur Lisesi'nin müdurü, bir velinin müziğin şeytanla ilişki kurdurduğunu, çocuğunun bu dersten muaf tutulmasını istediğini anlattı. Bir diğer velinin, insan vücudunu konu aldığı için çocuğunun biyoloji dersine girmemesi için kendisine başvurduğunu söyledi. M argaret Thatcher, 1997ye kadar "halkm desteği" ile görevini yürütmeyi düşündüğünü söyledi. Oysa üç hafta önce, 1992'de yapılacak genel seçimden sonra siyasetten çekileceğini acıklamıştı. 64 yaşında olan Thatcher'ın 72 yaşına kadar başbakanlığı sürdürmekten söz etmesi tam bir çelişki gibi görülüyor. adaylığını koyacağını açıkladı. Thatcher'dan sonraki dönemde liderlik için adları geçen hiç kimse aday olmazken, şimdiye kadar hiç bakanlık tecrübesi olmayan 69 yaşında bir milletvekilinin adaylığını kimse ciddiye almıyor. Aristokrat bir aileden gelen Baron "Slr Antbony Myers" ise, parti içinde Thatcher'a karşı biriken öfkenin bir şekilde belli edilmesi gerektiğini, Thatcher'ın "dedigim dedik" tutumuyla partiyi "mahvettigini" söylüyor. Başbakan Thatcher'ın liderliğini koruması için 374 milletvekilinden 188'ınin, yani salt çoğunluğun oyunu alması yeterli. Ancak parti içi muhalefetin çekimser kalarak Thatcher'ın durumunu tehlikeye kolaylıkla sokması da olası. 100 kadar milletvekilinin çekimser kalması durumunda bile Thatcher'ın yeniden genel başkan seçilebileceği, anıak dururnu çok sarsılacağı için 1992'deki genel seçimi beklemeden görevden aynlacağı belirtiliyor. Başbakan Thatcher'dan sonra yerine istekli çok. Halen başbakan yardımcısı olan Sir Geoffrey Howe, ciddi ve saygın, ama cazibesi olmayan bir devlet adamı. Eski Savunma Bakanı Michael Heseltine genç seçmene cazip gelıyor, parti tabanmda taraftan çok ve Avrupa'dan yana. Parti örgüt başkanı Kenneth Baker da demagogluğu ve Thatcherın izinden gitmesiyle tanınıyor. Ana muhalefet tşci Partısi, iktidar partisindeki gelişmeyi "zevkle" izliyor. Parti sözcüsü Jack Cunninghanı" televizyondn bir açikoturum sırasında, "DiVtatöriiik gerçekten yıkılacak mı? Mnhafuakâr Parti içinde özgür seçim yapdıp, parti liderliği için özgâr irade tecetU edccek mi?" diye sordu. Adaylann en geç 30 kasıma kadar adaylıklannı parti örgüt başkanlığına tescil ettirrneleri gerekiyor. INGJLTERE Rüşdi için afçabası LONDRA (AP) "Şeyun Ayetleri" 'nin yazanSalman Rüşdi hakkında verilen ölüm fermanı 1989 yıhnda en çok konuşulan konulann başında gelen bir olaydı. Bu olay önümüzdeki yıl da gündemde yerini koruyacağa benziyor. Şubat 1989'da Rüşdi hakkında fermanı veren tran'ın dini lideri İtnam Hameyni, haziranda ölmesine karşın, ferman, gecerliliğini koruyor. Birçok Musluman, Ruşdi'nin kellesini almak için uğraş verirken bazı Müslum<ınlar da fermanı geçersiz kılmak için girişimlerde bulunuyorlar. Bu ortamda lngiltere'deki Müslüman topluluğun liderleri, şubat 1990'da düzenleyecekleri bir Orta Doğu gezisine lran'ı da dahil ettiler. lngiliz Müslümanlar, lran'da Salman Rüşdi hakkında verilen ölüm fermanını kaldırmak için temaslarda bulunacaklarını açıkladılar. lngiliz Müslümanlar, Ruşdi'nin can güvenliğinin sağlanması için de tran'dan garanti isteyecekler. "Dini Hoşgörünün Tanıtımı İçin Islam Topluluğu" adlı kuruluşun Başkanı Dr. Hesham ElEssawy, Rüşdi hakkında lmam Humeyni tarafından verilen ölüm fermanını kaldırabilmek için lran'da temaslarda bulunacaklanru söyledi. Hint asılh tngiliz yazarın Şeytan Ayetleri kitabı, geçen yıl 5 ekimde Ingiltere'de basılmış ve lngiltere'nin Bradford kentinde yaşayan Müslümanlar, kitabın Islamiyet'e bir saldın olduğunu belirterek protesto gösterilerinde bulunmuşlardı. The Independent'a görüşlerini açıklayan DT. ElEssawy, çok küçük bir fanatık Müslüman topluluğunun, Ruşdi'nin öldürülmesini emreden fermanı desteklediğini, çoğunluğun ise Kuran'ın, "Konuşma özgürlüğüne saygı" yolundaki emirlerine dayanarak bu fermandan yana olmadığını söylüyor. lngiliz Müslüman lider, fermanın, Rüşdi' ye olduğu kadar lngiltere'deki lslam cemaatine de zararı olacağını düşünüyor. Ancak birçok çevre Iran'm, sırf Şeytan Ayetleri yüzünden lngiltere ile 17 Mart 1989 tarihinde diplomatik ilişkilerini kestiğini anımsatarak fermanın kaldınlmasını o kadar kolay bulmuyorlar. Mottaki Mo8kova*cla • MOSKOVA (AA) lran'ın eski Ankara Büyükelçisi, yeni Dışişleri Bakan Yardımcısı Manoçer Mottaki'nin, Körfez Savaşı'nın sona erdirilmesine yönelik BM Güvenlik Konseyi'nin kabul ettiği 598 sayılı kararla ilgili olarak Moskova'da temaslar yaptığı bildirildi. Sovyet Dışişleri Bakanhğı sözcüsü Gennadi Gerasimov, Mottaki'nin, Sovyet hükümetine BM Genel Sekreteri'nin özel temsilcisi Jan Eliasson'un, geçen haftalar içinde tran'a yaptığı ziyaretle ilgili bilgi vereceğini bildırdi. SSCB Devlet Baş atlerde bağlı bulnnduğu Sivastopol Limanı'ndan ayntan SSCB Karadeniz Donanması'na baglı Slava, saat 07.00 sıralannda Türk kaG o r b a . çov ile ABD Başkanı George Bush arasında 23 aralık tarihlerinde rasulanna girdi. 106 bordo numaralı knıvazore "Aytliuy" adlı SovAkdeniz'de gerçekleştirilecek 'doruk' toplanlısına ev sahipliği ya yet devriye gemisi eşlik ediyor. Aytliuy, GorbaçovBush toplantıpacak olan gemilerden Sovyeller Birliği'nin "Slava" adlı gudumlu sında destek gemi hizmeti verecek. Doruk toplantısında ABD adıfüze kruvazoru dun sabah tstanbul Boğazı'ndan geçti. Donığun ya na ev sahipliği yapacak Belknap güdumlıi fuze kruvazöriinıin de ptlacagı Malta Adası açıklanna gitmek uzere dün sabah erken sa yola çıktıgı belirtildi. (Folograf: Lğur Saner) k a n ı MihaM LüBNAN Beyrart'ta uzlaşma hüktimeti Yeni hükümet Başbakan ve Dışişleri Selim El Hoss (Sunni Musluman), Başbakan Yardımcısı ve Çalışma Bakanı Michel Sassın (Rum Ortodoks), Maliye Bakanı Ali ElHalil (Şii Musluman), Savunma Albeıi Mansur (Rum Katolik), Tarım Mohsin Dalloul (Şii Musluman), Haberleşme ve Adalet Edmond Rızk (Maruni Hıristiyan), Eğitim Ömer Karami (Sunnı Musluman), tçişleri Elias AlHazen (Maruni), Sağlık ve Turızm Abdullah Rassi (Rum Ortodoks), Kamu İ5.1erı Velid Canbolat (Durzi Musluman), Elektrik, Konut ve Su Kaynaklan Nebih Berri (Şii Musluman), Sanayi ve Petrol Souren Hanamarian (Ermeni), Ekonomi ve Tıcaret Nezih Bizri (Sunni Musluman), Posta ve tletişim George Saadeh (Maruni). nuşmada, General Michel Aoun'a "ustu kapalı" olarak seslenerek, Lubnan'da barışın sağlanması çağrısında bulundu. Rene Muawad tarafından başbakanlığa atanan Selim Hoss da, yeni cumhurbaşkamnın seçilmesinden sonra kabinesini açıkladı. Hoss'un kabinesinde Dürzı lıder Velid Canbolat ile Emel milislerinin lideri Nebih Berri de görev alıyor. Lubnan'da dün görev başı yapan Hrawi, her ne kadar "Muawad'ın yolunu" izleyeceğini belirtse de, Hıristiyan birliklerin başkomutanı General Michel Aoun, Hrawi'nin seçilmesini "komedi" olarak nitelendirdikten sonra, Hoss'un yeni kurduğu kabineyi de Ağca'nın zirve beklentisi • ROMA (AA) Papa II. Jean Paul'e karşı 198!'de suikast girişiminde bulunan ve ömür boyu hapis cezasına çarptırılan Mehmet Ali Ağca, Sovyet lideri Mihail Gorbaçov'un Malta domğunda, suikastın arkasında Sovyetler'in olduğunu tüm dünyaya söylemesi gerektiğini ileri sürdü. Ağca, Italyan Corriere Della Sera Gazetesi'nde bugün yer alan görüşmede, "Mesih olduğu" yolundaki iddialannı da tekrarladı. Dış Haberler Servisi . Lübnan'da oncekı gün cumhurbaşkanlığına seçilen Elias Hrawi, General Michel Aoun'un geçici hükümetini kabul etmediğini söyledi. Hrav.i, çarşamba günü bir suikast sonucu öldürulen Cumhurbaşkanı Rene Muawad'ın başbakanlığa atadığı Selim Hoss'un liderliğinde bir "uzlaşma" hukumeti oluşturuyordu. General Aoun, Hrawi'nin seçilmesini de "Suriye destekli" olarak nitelendırerek, kurulan hükumeti tanımayacaklannı açıkladı. Hoss'un aynı zamanda Dışişleri Bakanlığı'nı da yürüteceği kabinede Durzi lider Velid Canbolad ile Emel milislerinin lideri Nebih Berri de yer alıyor. Lubnan'da Maruni Hıristiyan Rene Muauad, cumhurbaşkanı seçildikten 17 gün sonra bir suikast sonucu öldürülmüş, önceki gün toplanan Lubnan Parlamentosu. yine bir Maruni Hıristiyan olan Elias Hrawi'yi cumhurbaşkanı olarak seçmişti. Hrawi, seçildikten sonra ilk iş olarak Muawad tarafından başbakanlığa atanan Selim Hoss'un görevme devam etmesinı ıstedi. Hrawı, cumhurbaşkanlığına seçildikten sonra yaptığı ko Lübnan'ı yansıtan bir kabine tanımayacaklarını açıkladı. Lübnan'daki MusJumanlav ve Suriye, Muavvad'ın öldurulmesinden Aoun'u sorumlu tutuyorlar. Diplomatik kaynaklar, yeni Cumhurbaşkanı Elias Hrawi ve Hoss hükümetinin, General Aoun'un karşı çıktıgı Taif Barış Planı'nı uygulamaya koymalarının beklendiğini belirtiyorlar. Bu arada Lübnan'ın Şatura kenti yakınlarına tsrail'in bir roket saldmsı düzenlediği kaydediliyor. Öte yandan, bombalı bir suikast sonucu hayatını kaybeden Rene Muavvad'ın cenazesi de, doğum yeri Zgorta'da dun yapılan bir törenle toprağa verildi. AA'nın haberine göre, ABD ve lngiltere, Lubnan'da Elias Hrawinin önceki gün cumhurbaşkanı se;ilmesinden memnuniyet duyduklarını bildirdiler. Lübnan'ın Suriye kontrolü altındaki Şatura kasabasında toplanarak Elias Hrawi'yi cumhurbaşkanlığına seçen parlamenterler, görev sürelerini 4 yıl daha uzattıklarını açıkladılar. öte yandan tsrail, Lübnan'daki Filistin mevzilerini bombaladı. 1990 yılına gîrmeye hazırlanırken dünyada odağını Avrupa1 nın oluşturduğu ılginç gelişmeler yaşanıyor, duvarlar yıkılıyor, arayışlar artıyor, uluslararası ilışkıler eski anakaradan başlayarak, yeni tx»yutlara ulaşıyor. Tüm bu gelişmeler olurken Türkiye'de politika sahnesınin genel görünümü ise son derece ilginç. Her şeyden önce, 1990'ın eşiğinde, resmi Türkiye ile gerçek Türkiye birbiriyle çelişmekte. Başka bir deyişle, resmi Türkiye gerçek Türkiye'nin özlemlerine, istemlerine yanıt verebilecek bir yapıya kavuşmuş değil. 6u gerçek, hükümet katında olduğu kadar, yasal düzenlemeler açısından da muhalefet açısından da geçerli. Örneğin şu anda büyük çalkantılar yaşayan SHP'nin içinde bulunduğu durum biraz da tavanından daha dinamik, daha bilinçli olduğu gözlenen tabanın parti üst kurumlarına yansıyamamasından kaynaklanıyor. Bu olgu özellikle örgutün sol kanadı açısından daha geçerli. Siyaset sahnemizin üstte görünen örgüt ve kurumlarına baktığımız zaman görüntü daha da garipleşiyor. SHP'ye göz attığımızda, Baykal'ın hizipçi ve acemi politikasıyla iyice yıprandığı, yeminli askerleri dışında kimsenin deste'ğine sahip olamadığını görüyoruz. Buna karşın Baykal hâlâ güçlü. Bu durumda, haklı olarak, insan kendi kendıne Baykal'ın bu gücünü nereden aldığını soruyor. Baykal'ın gücü, istıfa ederek partiden ayrılan bir bölüm sol kanat mılletvekilleri ile Kürt kökenlı ağaların gerçekten acıklı zayıflıklarından kaynaklanıyor. Sözunü ettığimiz çevreler, yıne de bugüne dek parti içinde seslerini duyurabilmişler, hızıpçilerın nice baskısına Karşın kamuoyunda bir ölçüde de olsa etki yapabilmişlerdir. Bu durumda, Baykal için sorduğumuz soruyu, haklı olarak, sol kanadın belki en ciddi değıl, ama en gürültü çıkaran grubu için de sorabiliriz. Acaba onların gücü nereden geliyor? Onların gücü de kendi düşunce kaynaklarından veya yapılarından değil, karşıtı olduklan (ki bu konudaki yakınmalarına hak vermemek elde değil) Baykalcılar'ın hizipçi tekelci tutumundan doğuyor. Kendileri ciddi bir politika üretemeseler bile Baykal'ın yanlışları onların zaman zaman ön plana çıkmalarını sağlıyordu. Bu arada politikayı "parttime" yapan İnönü ise her iki grubu n zayıflıklarına kendi kişisel gücünü, niteliklerini ekleyip seçeneksiz genel başkan olarak kalıyor. Ama Sayın İnönü de bu seçeneksizliğini partiyi kadrolaştıracak etkin bir eyleme dönuştüremiyor. SHP'nin zayıflığı ve dağınıklığı, lideri olduğu örgütü bırakarak bireysel oyunu yeğleyen ve tarihi misyonunu tamamlamış olan Ecevit'in. sosyal demokratlar arasında yeniden yıldızının parlamasına yol açıyor. Böylelikle sol kanatta, hiç kimsenin kendi gücüne dayanmayıp herkesin karşısındakinin zayıflıklarına abanarak ayakta durduğunu görüyoruz. Bu olgu da sol kanadın, kendi geleneksel oy potansıyelinı arttırarak iktidara yürümesine engel oluyor. Ama sol kanat yine de Türkiye'de bir ölçüde de olsa umut olarak görülebiliyor. Sol kanadın umut olmasmın nedeni ise karşısındaki iktidar boşluğu. Özal iktidarı ve ANAP öylesine yanlışların, öylesine gafların kahramanları olarak sivrilmışler kı halk artık "bunlardan beteri olmaz" düşüncesini iyice benimsemiş ve ANAP'a da Özal'a da oy vermemekte kararlı bir hale gelmiş. ANAP'ın oyları yüzde 20'nin de altına düşme eğiliminde. Bütün bu olgulara karşın, ANAP'ın gemisini batıran önderi son dakikada Çankaya'ya tırmanmışsa eğer bu Özal'ın gücünden değil, akıllıca ANAP'ın i'marsızlıgına yaslanmasından kaynaklanmakta. ANAP'ın güçsüztüğü ve umarsızıığı bir iktidar boşluğuna dönüşerek bir yandan parçalanmış ve şaşkın sola güç verirken, öte yandan da Sayın Necdet Uğur'un deyişiyle, 1970'lerin çözümlerini 1990'lara taşıyarak sorunlann üstesinden gelme gibi olanaksız bir çabaya girişmiş olan tarihi misyonu bitmiş Süleyman Demırel'ın alanlarda "Kurtar bizi baba" diye karşılanmasına ve siyaset sahnemize bir nafile umut daha eklenmesine neden oluyor. Kısacası hiçbırı gücünü kendi yapısından, polıtıkasından, uretkenliğinden almayan sıyasal grup ve örgütlerin her bırı kendi karşısındakilerin güçsuzlüğüne dayanarak ayakta duruyorlar veya durmaya çalışıyorlar. Bu boşluklar komedyası sonucunda siyaset sahnesi sallanmaya, sarsılmaya başlıyor ve gittikçe gerçek Türkiye'den uzaklaşarak boşlukların toplamı olan büyük boşluğa doğru kayıyor. Sonuç olarak karşımızda korkunç bir görüntü olduğunu, durumun düzelmemesi halinde, sistemin sürmesinin çıkmaza saplanacağını söylemek yanlış olmasa gerek. Türkiye kurtuluşa ve çağidaş çözümlere bu boşluklar komedyası ile varamaz. THE INDEPENDENT Kmlİyet Donanma Kömutanı ile görüştü: Nükleer caydırıcılıga hâlâ ilıtiyacmıız var Amiral Sir Julien Osvvald: Hiçbir zaman unutmamahyız ki, bir anda her şey değişebilir. Stratejik gücümüzün boyutu tartışılabilir, ama her düzeyde caydırıcı bir güce sahip olmak zorundayız. Dış Haberler Servisi tngiliz "The Independent" Gazetesi, tngiltere Donanması'nın Kömutanı Sir Julien OswaW ile donanmanın caydmcüık gücü ve dünyada yaşanan son olaylar hakkında konuştu: "Kremlinin Baü'ya bir saldınyı istediğini söylemek, şu an için çok çok uzak bir olasılık. Ancak NATO, Dogu'dan gelebilecek bir saldın ibtimaline karşı hâlâ nükleer caydıncılıga ihtiyaç duyuyor." Bu sözler, Kraliyet Donanması'nın en yetkili kişisi Amiral Sir Julien Osvvald'a ait. Amiral, sözlerini şöyle sürdürüyor: "Hiçbir zaman nnntmamalıyız ki bir anda her şey değişebilir. Hepimiz biliyonu ki tarih, kendi ülkelerinde ne olduğonn merak eden insanlara, bnnlan aauttnnnak isteyen ülkelerin, dış çevreJerine karşı giriştiği hareketlerie dolu. 1982 yıhnda Arjantin'in Falkland girişimi, bunun en iyi önıegini oloşturuyor. Yani bu tür olasdıklanu her zaman var ohnası gerektiğini düşiinmeliyiz." Viyana'daki silahlann kontrolü göruşmelerin Varşova Paktı'nın Batı Avnıpa'ya saldın yeteneğini önlemeye çabşan girişimleri sürerken ve Moskova'nın Batı'ya yönelik bir saldmya ne isteği ne de böyle bir gücü varken, Amiral Oswald, "Her seviyede caydıncı bir gikc sahip olraak zornndayız. Bu, temel konvansiyonel gıicümiizden stratejik gucümuze kadar sağlamnab. Bu gıiciin boyutu tardşılabilir. Caydınalık çerçevesİBde banşın konınması konusunda, ben, çok ani değişiklik olacağını sanmıyonun" diyor. Ural Dağlan'nın doğusunda Sovyetler Birliği'nin güçlerini mevzilendirmiş olabileceğini ve bu durumu hâlâ koruyabileceğini ileri suren Sir Oswald, bu alarun Viyana görüşmelerinde konuşulan bölgenin dışında kaldığını söylüyor. Kraliyet Donanması'nda birçok subay, sflahlar konusunda sağlanacak bir anlaşmanm Orta Avrupa'ya getireceği stratejik bir dengenin, donanmada bir rönesans yaşanmasında rol oynayacağı fikrini taşıyorlar. Ancak Amiral Oswald, henüz bu konuda bu tür girişimlere hazır görülmüyor. Donanmarun kömutanı, bu tür bir anlaşmanın, bir kriz anında Avrupa' mn savunma kapasitesindeki önemini arttıracağım düşünüyor. Bu arada Amiral Sir Oswald'ın, Deniz Kuvvetleri'nde yeni anti denizaltı frigetler, donanmadaki askerlerin durumlannm iyileştirilmesi ve moralkrinin yükseltilmesi yönünde çabaları da var. Amiral Osvvald, 21. yüzyıla girerkeıı, Kraliyet Donanması'mn, hükümetin verdiği söz uyannca 50 modern destroyer ve frigete sahip olacağını da söylüyor. İdanı cezası BM'de • NEW YORK (AA) Birleşmiş Milletler üçüncu komisyonunda idam cezasımn kaldınlması önerisinin genel kurulun onayına sunulması tasansı kabul edildi. Üçüncü komisyonda önceki gece yapılan oylamada 159 ülkenin 55'i idarrun kalkmasını, 28'i de kalmastru isterken, 45 ülke çekimser oy kullandı ve 31 ülke de oylamaya katılmadı. . Kıbnsiçiıı ohınılu rapor Cenevre'de yapılan Sosyalist Enternasyonal toplantısında Kıbrıs ile ilgili olarak hazırlanan bir raporda KKTC temsilcilerine Avrupa Konseyi'nde temsil hakkı verilmesi istendi. BRÜKSEL (AA) lsviçre'nin Cenevre kentinde yapılan Sosyalist Entemasyonal Toplantısı'nda, Kıbns konusunda benimsenen komisyon raporunun olumlu olduğu bildirildi. Sosyalist ve sosyal demokrat partilerin üye olduklan Enternasyonal toplantısında, kısa süre önce KKTC ve Kıbns Rum kesimini ziyaret etmiş olan komisyon tarafından hazırlanan raporda, Kıbrıs Türk temsilcilerine, Avrupa Konseyi Parlamcnter Meclisi'nde temsil hakkı verilmesi istendi. Raporda ayrıca, BM Genel Sekreten Perez de Cueüar'ın barışçı çabalanrun desteklendiği belirtildi ve adada yaşayan topiumlar arasında ilişkinin sağlanması önerildi. Toplantı hakkında bilgi veren SHP Genel Sekreten Deniz Baykal, bundan önce Belgrad'da yapılan Bağiantısızlar ile tngiliz Milletler Topluluğu konferanslarında Kıbrıs'la ilgili kaygı verici kararlar çıktığıru hatırlattı. Baykal, Sosyalist Enternasyonal Toplantısı'ndan bu tür bir karar çıkmamasırun memnuniyet verici olduğunu belirtti. Söz konusu iki toplantıda benimsenen karar tasanlan, KKTC ile ilişkilerin kesilmesini ve bu ülkenin uluslararası camiada tecrit edilmesini öneriyordu. Baykal, Cenevre'de kabul edilen Kıbrıs raporunu da ılımlı olarak nitelendirdi. Öte yandan, Sosyalist Enternasyonal Toplantısı, önceki gün SHP Genel Sekreteri Deniz Baykal ile Kıbrıs Rum EDEK Partisi Başkanı Lissarides arasında söz düellosuna sahne oldu. Toplantıda konuşan ve Kıbns't a kan akmıyor olmasının sonınunun unululmasna sebep teşkü etmediğini savuııan Lissarides, uluslararası kamuoyunun meseleye ilgi gösteı mesini istedi, "Kıbns sorununun anahtarı Türkiye'nin eündedir" diye konuştu. Buna cevap veren Deniz Baykal ise Türkiye'nin Kıbns siyasetini ana hatlanyla özetledi ve konuyla ilgili görüşlerini dile getirdı. Sosyalist Enternasyonal BOLUCULUK ŞAMATASI VE YENİ BİR PARTİ Mehmet Ali Aslan: Asimilasyona karşı bir parti kurulmah Aydın Güven Gürkan: Görev verilirse hazınm ffi Û. Bu arada Güneydoğu'da yaşam bütün acısryia sürüyor Dryarbakır'da 4 yıldır sokakta yaşayan iki icardeş Bir komondo ve bir asteğmen yaşadılclannı anlatıyofkır Türk kahvesi ve kolesterol • NEW YOK (AA) ABD'de yeni yayımlanan bilimsel bir araştırmanın ionucuna göre, "Türk ıcahvesi"nin kalp krizinin nedenlerinden biri olan kandaki kolesterol orantnı arttırdığı öne sürüldü. Hollanda'da Rotterdam Erasmus Üniversitesi ü p Fakultesi'nce yapılan araştırmaya göre "her türlü kaynamış kahve" kandaki kolesterol oranını yükseltiyor, "fıltre kahvede" ise bir değişiklik olmuyor. ı141142163 NEDİR? Çizgilerle o < < t < ı SOSYALİST OLMAYAN GENCLER SOSYALISTLERI SICLIYOR "Lenin şimdi yaşasaydı kendinden alıntı yapma7.dı" ŞCINSEL ANNESI OLMAK İSTANBUL'DA MARDİN'Lİ BİR KORUCU DOĞU AVRUPA SOUL SOUL a TÜRK KALP VAKFI 172 87 24 Muayene, Teşhis, Tedavi, Kontrol, Laboratuar, Röntgen 175 12 44/45 148 58 66
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle