Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet Korotiç'ten 'revizyonist' suçlamasına yanıt: Sahıbı CumhurıyM Maıbaacıhk \e Gazeıecılık Turk Anonım Şirketı adına Nadir N«di 0 Genel Yaym Muduru: Hasan Ccmal, Muessest MUduru Enuac l'şıUıgil. Yazı IŞICTI Muduru Ok«y GAnensin, • Haber Meıkezı Muduru Y«lçııı B«JCT, Sayfa Duzenı Yoneımem. Ali Aar. • Temsılctler MMKARA Aknd Taa. İZMİR. Hik Çtib lç Poboka. CcW n»jbıijH D15 Habcrier Eifna fcfcı, Ekonomj Ceagu Tırtan. 1; Saıdıka. Şokna Krtcoa, Kultur Cdal Us*r. Egıtını Ge«ay Ş«yta«, Haber Araîürma. l m « Bokuı, Yurt Haberlm Nfcdet DofiB. Spor Danısmanı AbıMK* YatzfcBU, Dızı ttatar K m Ça^kn. Arasürma. Şaka Alp«r. DUzdtrne AbdaMı Yun. 9 Koonfcnamr Akmet Kıın* • Malı tşkr Eral Eıtad, • Muhasebr Bakat Vracr # BOKcPlanlama. So(i Osaaalı^rothi # Reklam AJ* Tona. # Ek Tayınlaı Hofc» Akyal • Idanr H«yin G«RT. • lsleunc: Öafcr Çdft. • Bügslşlem N d l a l t Pmood. Sr Is Pk. 2*6lsttnbul Td. 512 05 05 (20 halt, TdOL 2224* Fu. (1) 526 «0 72 0 7jva GOUp Bh Inkılap S No 19/4. Td. 133 II 4M7, Tda. 42344 fta. (4) 133 I n r H Zı» Bh 1352 S2/3. Tet 13 12 30. B a 52359 FH. (Sl) 19 53 «0 05 65 lnonü Cad 119 S No I Kjl 1. Td. 19 37 52 (4 hjlj. T * x &21S5, Fu: (71) 19 37 52 TAKVİ.M: 8 EKtM 1989 Imsak 4.36 Guneş 6.00 Öğle 11.57 Ikindi 15.08 Akşam 17.43 Yaısı 19.02 Ahn, böyle 90'm kadını simsiyah sosyaUzm sizin olsun Korotiç: Eğer biz demokrasiyi kurmayı başarabilirsek, bu Türk solculanmn da yararına olur. Aksi takdirde, otoriter rejimle eş anlamlı tutulan bir sosyalizm, Türkiye'deki solcuları da güç durumda bırakır. ERGUN BALCI Sovyetler Birligi'nde glasnost (açıkhk) politikasımn öncülerinden "Ogonyok" Dergisi Genel Yaym Yönetmeni Vitali Korotiç, dünyada dogmalann yıkılmakta olduğunu, Sovyetler Birligi'nde demokratikleşme surecinde elde ettikleri deneyimlerin sadece Sovyet halklan için değil, insanhk için önemli olduğunu soyledi. Korotiç, "Eğer biz demoklasiyi kurmayı basarabilirsek, bu, Tiirk sokulanmn da yararına olnr. Aksi takdirde, oloriter rejimle eşanlamlı tutulan bir sosyalizm, Türkiye'deki solculan da giiç durumda bırakır" dedi. EkinBilar'ın davetlisi olarak Istanbul'da bulunan Vitali Korotiç dün Mulkiyeliler Derneği'nde perestroyka ve glasnost konulu bir konferans verdi. Konuşmasına dünyada dogmalann yıkıldığını soyleyerek baslayan Korotiç, Reagan döneminin sonlarına doğru ABD'ye davetli olarak gittiğini ve bir toplantıda Başkan Reagan'ın konuşma yaptığı sırada yanındaki iki bayamn ağladığını gördüğünü anlattı. Korotiç, sözlerine şoyle devam etti: "Bayaolara neden ağladıklannı sordum. Reagan'ı çok sevdiklerini ve onun Beyaz Saray'ı terk etmesini istemediklerini söylediler. Herhalde Reagan da bunu istemezdi, ama demokrasinin kurallan buydu. Ve Reagan gitsundaki bölümdü: • "Korotiç, "Bizim sbtemimizde, daha önce insan emegi üründen aynlıyordu. Biz köyiünün üninnne sahip olmasını istiyoruz" dedi. Korotiç'e göre ürününe sahip çıkamayan köylü, o ürüne özen göstermiyor, bu olgu da büyük kayıplara neden oluyordu. Unlü gazeteciye göre, dağıtım ve nakliye aşamasında meyve ve sebzenin %40'ı, etin ise Vol5'i halkın masasına ulaşamadan yok oluyordu. "Mıilkiyeıi yeniden sahibine döndurroeye çauşıyonız" dedi Korotiç. Ya çok partili sistem hakkında ne düşunüyordu Korotiç? Çoğulculuğu yerleştirmeye çalışıyorlardı. Her türlü fikri söylemek serbest olmahydı. siyab süveter" demiş modacı. "Bir de sevdigi erkek!.." Beyaz değildı gehnlik; Evet, bir siyah etek, bir siyah alışıldığı üzre, siyah da değildi. süveter. Bir de sevilen erkek... Jeanne Moreau'nun fılmindeki' Çekiciliğin," şıklığın sırrı gibi, intikam simgesi olarak... yalnızca burada. Renkliydi; ağır yeşüler, 8990 kışında bu öğüde uygun karanlık maviler, toprak sade, şık modeller sunuyor renkleri... Renk renk modacı. Siyah etekler, siyah vuallerden yapılmıştı. Titien'in süveterler kullanıyor tablolarındaki gibi. defılesinde. Ama kıyafeti YvesSaint Laurent başarıh sevilen erkekle değil de, vizon defılesini bir Rönesans gelinliği astarlı mantolarla tamamhyor. ile kapıyordu işte. Başına bir Birini ya da ötekini seçmek altın başakla tutturulmuş renkli keyfınize kalmış. duvağını yerlerde sürüyerek, Etekler kısa ya da uzun. gelin alkışlar arasında Başlarda fesler geçemedi fes ilerliyordu podyumda... tutkusundan yıllardır YvesBir moda geleneği bu; defileleri Saint Laurent ya da geniş bir gelinle, bir gehnlikle kenarh toreador şapkaları... bitirmek. "Onlar ermiş Ceketler daha çok boleromsu. muradına..." demek. Içinde beyaz satenden bluzlar. Yaşamı en umutlu, en mutlu Tepeden tırnağa siyahlık noktalannda kesmek. Araya içinde, bluza eş bir çift beyaz kırgınlıklar, bıkkmlıklar, iskarpin. Siyah çorap, beyaz anlaşmazlıklar girmeden iskarpin! Hem de kış günü. noktalamak öyküyü... Şık bir Ama şaşırtmayı seviyor ünlü "Happy End". modacı. Sondan başa dönelim. Ne Başka hiçbir rengin katılmadığı var YvesSaint Laurent'ın koleksiyonunda?.. tçine zaman zifir siyahı modellerini zaman zaman çok çarpıcı renkte bir zaman çok çarpıcı birkaç rengin katıldığı siyah, simsiyah uzun eşarp ya da altın yaldızlı, dizlere kadar yükselen brokar bir defile. Siyahlı kadının çariçe botları ile taraamlıyor. zaferi 90 kışında. Alabıldiğine Başlardaki geniş kenarh şık, alabildiğine gızemli bir şapkalarda geçmiş yazlann siyahlı kadın bu!.. Soluk bereketini, umudunu taşıyan kesici. Laurent'ın bu metalden bir altın başak. koleksiyonu son yıllann en Boyunlarda, kemerlerde, başarıh defilesi olarak yakalarda, manşetlerde nitelendirildi. mücevher gibi pırıltılı, ışıltıh Bunun nedenini, ttalyan taşlardan broşlar, kemerler, modacı Ferre'nin Dior düğmeler, tokalar, ağır Modaevi'nin başına kocaman kolyeler, getirilmesine bağlayanlar var. madalyonlar... Meslek yaşantısına Dior'da Gece için brokardan zengin baslayan YvesSaint Laurent çiçekelbiseler... üzerinde bunun bir doping etkisi yarattığı söyleniyor. Ve... Tınalde alabildiğine ağır, Bilmem yalan, biimem doğru. derin renkler; yeşiller, morlar Ama sanatçının 198990 kış içinde bir Rönesanslı güzel. Bir koleksiyonunda sıradışı bir degişik gelin. şeyler olduğu da bir gerçek. Ama gelin ister uzaylı görünümünde olsun, ister YvesSaint Laurent siyahın sultan, ister Ortaçağ... Hep değerini bilen, onu en iyi kullanan modacılardan. Siyahlı aym umudu, hep aynı mutluluğu taşıyor: "Onlar kadının büyüsüne, gizemine ermiş muradına!.." inananlardan. Öteden beri Gerçekten ermişler miydi böyleydi bu. muratlarına? Kerevetlere Bir keresinde Moskova'dayken çıkılmış, gökten duşen elmalar bir gazeteci YvesSaint yenmiş miydi bir guzel?.. Laurent'a: "Bir kadına çekici olması için neler öğütlersiniz?" Yoksa?.. diye sormuş. "Şık olmak için Elma yerine ayva mıydı ne gerek?" "Bir siyah etek, bir yenen?.. Kimbilir... YvesSaint Laurent'ın yeni koleksiyonunda soluk kesid şıklıkve "karabüyü" var Churchill'in sürahi başı • Haber Merkezi Ingiltere'nin İkinci Dünya Savaşı başlangıcında Başbakanı olan Sir VVinston Churcbiirin başı biçiminde bir seramik sürahinin Sotheby's Galerisi'nde düzenlenen açık arttırmada 26.400 dolara satıldığı bildirildi. On dokuz santimetre boyundaki sürahiyi açık arttırmada Amerikalı bir koleksiyoncu olan Tom Power satm aldı. Sotheby's galerisinin sözcüsü Christopher Proudlove, Churchill'in başı biçimindeki sürahilerden dünyada Uç tane bulunduğunu, Churchill sürahilerin biçünini beğenmeyince üretiminin durdurulması emrini verdiği için sayılarının bu kadar az olduğunu söyledi. NECLA SEYHUN 2400 vıllık at heykeli • FİNtKE (AA) Antalya'nın Finike Uçesindeki Limyra antik kentinde 20 yüdır sürdürülen arkeolojik kaa çahşmalannın bu yılki bölümü tamamlandı. Viyana Üniversitesi'nden Prof. Dr. Jurger Borchard başkanlığında bir ekip tarafından sürdürülen kazı çahşmalan sırasmda yaklaşık 2400 yıl öncesinden kalma bir at heykeli bulundu. Korotiç, konuşmasırun sonunda sorucevap bölümunde Sovyetler Birlıği'ni revizyonizmle suçlayan bir yazılı soruya şu ilginç yanıtı verdi: "N«yi revize ediyonız? Eğer var olan sistemin sosyalizm olduğunu iddia ediyorsanız, o sosyalizm sizin olsun." Günümüzde pek çok dogmarun yıkıldığını bir kez daha. vurgulayan Korotiç, sözlerini şöyle surdurdü: "70 yıl din için afyon dedik. Geçen yıl ise Hıristiyanlığın Ruslar tarafından kabul edilişinin 1000. yıldonumunu kuUadık. Yeni kiliseier açıhyor, camiler yapılıyor." Korotiç, sözlerini şöyle bağladı: "Bizi başka insanlar sanmaA. Oysa Sovyetler Birligi'nde ken yın. Biz de sizin gibi normal i»diUğinden giden bir lider yoktur. saüiarü SadecebSe ve sizefarlüı Hepsi iktidarda oldükten sonra d enej|er ayaklan önde gittiler. Yaşarken 42 parça tarihi eser YvesSaint Laurent'dan bir siyah takım. Geniş kenarlı şapka, kısa cetet, beyaz ve beyaz eldiven ıskarpınler. • UŞAK (Cumhuriyet) Tarihi eser kaçakçıhğı yaptıkları belirlenen iki kişi ile birlikte 42 parça tarihi eser ele geçirildi. Bir ihban değerlendiren mali şube ekipleri, Gençlik ve Spor Ü Müdürlüğü personeli Hulusi Candoğan ile Uğur Oğuz'un bürolanndaki çalışma masalarının gözlerinde arama yaptı. Aramalar sırasmda 150 milyon değerinde 42 parça tarihi eser bulundu. YmSalat LawMt*djn 8990 kışı için ıarseden bir siyah elbise. Metal duğmelerle suslu. Gary Hart Istanbul'da • ISTANBUL (AA) ABD başkanhk seçimlerinde Demokratik Parti'nin en güçlü adayıyken son anda "başkanhk yanşından" çekilen Gary Hart, temaslarda bulunmak üzere uçakla İstanbul'a geldi. Gary Hart, Atatürk Havalimanı'nda işadamı Ali Şen tarafından karşılandı. Gary Hart, Türkiye'de bulunduğu süre içinde telekomünikasyon alanında bazı incelemelerde bulunacak. r i ^ Sed r^ eKe i î n Boğaziçi'nin en şirin köşelerinden birinde, yıllann birikimi zengin 'yoğurt kültürü"nü yarattı s k ai u e r Sne aynldı. Ülkesindeki uygulamayı büyük bir rahatlıkla ve olayh biçimde eleştiren Korotiç'in bürokrasiden söz ederken, daha da iğnelı bir üslup kullandığı göze çarptı. Korotiç^e göre bürokratlar koltuklarında sonuna kadar oturacaklannı düşünmuştü. Başlıca neden ise "ekmek parasıydı." Sorun bunlann koltuklarından bir kez ayrıldıktan sonra, daha doğrusu ayrılmaya zorlanmasından sonra ne iş yapacaklarıydı. Korotiç'e göre bu soruna çeşitli liderler degişik biçimde yaklaşmışlardı. Stalin işi kestirmeden halletmiş ve görevden ayrılaıı bürokratlan kurşuna dizdirmişti. Mao, gençleri bürokratlann uzerine saldırtmıştı. Gorbaçov ise iki yöntemi de kullanamadığından halen bürokrasiye karşı çetin bir savaş vermekte idi. Şöyle dedi Korotiç: "Bürokratlar ekmek ve para için savaşıyorlar. Biz aydınlann savaşı ise daha soyut, özgürluk için sa>aşıyoruz. Kabal etmeli ki burokrasi bu savaşla bizden daha iyi örgıiUenmiş." löbğurt, KanlıcaVla maya tutar o, penceremizin önüne konmasıyla uçması bir olan kuşlar misali Puslu, nemli bir tstanbul saba çabucak geçi\eren yaza doyrauşhı. Kanhca'da sonbahar... Güneş, lar... Bu pazar sabahında, pudra gri bulutlann ardında, ıslak panl şekerli yoğurtlarıru yiyerek, kartılarla bir gösteriyor yuzünü, bir şıki kıyıların, o, sanki uzak bir kapanıyor. Boğazın Urpertüi su kentin hayali gibi titrek çizgilerle lan bulanık yeşil, akıp gidiyor belirginleşen Urumeli yakasının ayakucumuzdan... Oturduğumuz peyzajında göz dinlendiriyor heryer, tarihi Ismail Ağa Kahvesi. kes. Gönüllerin erinci yüzlere vurKâh uzak denizler yorgunu bir şi muş... Dünyayı bir pula satmış lep, kâh güneşli günlerin oynak, kaygısız gençla; ömurlerinin sonnazh bir yelkenlisi, dalgalannı kı baharını düşünen yaşlılar; belki yılara vurarak geçiyor önümuz bir gün buraları onulmaz bir ozden. Kanlıca, bir sonbahar saba lem duygusuyla anacak olan çohının içinde uyanıyor şimdi, gözleri mahmur! Kanlıca ki, o yoğurdu dillere destan olan Kadîm Osmanlı köyü... Kim bilir, kaç asırdan beri hep böyle uyanır sonbahar sabahlannda?.. NECATİ GÜNGÖR pahioğlu'nun ne kıştan... Dört mevsimde, geceli gündüzlü dolup taşıyor kahvesi. Müşteriler, Istanbul'un dört bir yanındanbölük bölük konup kalkıyorlar... •Evet, yoğurt ve Kanlıca! Birbirini tamamlayan iki ad. Biri ötekinden ayrı düşünülmeyen... Bu işin aslı astaıı, tarihçesi nedir diye sorarsamz; size Nuri Bey namında bir zatı muhteremin adını verirler Kanhca'da. Nuri Bey buranuı en eski yoğurtçusu imiş... Dünyalığmı yapmış, köşesini dönmüş, artık bu işlerden el etek çekler.) Istanbul'un köyleri deyip de geçmeyin, tepeden tırnağa yeşil, baştan aşağı ormanlık... Bunca yeşilliğin ortasında, kişioğlu inek besleyip yoğurt yapmaz da ne yapar? İşte Emin Ersen'in Deliormanlı dedesi, burada ilk kez'yoğurtçuluğa başhyor ve Kanhca'nın adıyla bütünleştiriyor! O devirlerde bozdolabı yok, böyle plastik kaplar yok, çelik kazanlar, pompalar yok; yoğurdu günü günune dağıtacak arabalar yok... Olmasın! Inekler yapay yemlerle beslenmidur! Başlarda, gtinde bir iki kilo ancak yoğurt satılıjordu böyle. Sonradan, yani 1%5'lerden sonra, insanlar Kanlıca'da yoğurt yemeye başladılar... Zaten Kanlıca yoğurdunun bunca ünlenmesi de altmışh yıllar içindedir. O zamanlar radyo reklamlan yapardık biz. Şimdinin parasıyla bu>uk sayılabilecek reklam kampanyası>dı. Yoğurdu da cam kâselerde dağıtırdık İstanbul'a. Evlerde buzdolabı yeni yeni yaygınlaşıyordu... Hâlâ İstanbul'un birçok semtiııde, yogurdu yalmzca bizden alan dan alır. Bn iki mandıra da Kanhca'nın eski mandıracılandır. Günlük, beş altı ton civannda sül işlenir... Bunlann arasında bizim işlediğimiz sut, beş yüz kilo ile biı buçuk ton arasında degişir... Bir zamanlar, mandıracılığın gelişmesi için devlet kredi de veriyordu. Zamanla krediler kesildi. Çünkü kötüye kullanıldı bu olanak... Mandıraalık yapacağım diye kredi alıp inşaatçılık yaptı kimileri. İnşaatçılık., Kanuca'nın doğanim daralllı! Giderek daha da daralıyor doga.. Onun için mandıracılığın gelecegi yok Kanhca'da. Belki de on yıl sonra süt dışandan gelecek bize. O zaman da joğurdun bugunku kahtesi düşecek kuşkusuz..." Emin Ersen genç bir yoğurtçu, ama işinin ehh, yaptığı iş konusunda kafa yoran biri. Yoğurt yapımını daha ayrıntılı öğrenmek için lngiltere'ye, Amerika'ya bile gitmiş. Oralardaki üretim koşullannı incelemiş... Onlann yaptığı yoğurtla, bizimkinin farkını saptamış. Batılılar, yoğurdu sentetik maya ile mayalıyorlarmış. Bizde ise geleneksel yöntemlerle... Doğal maya, bizim yoğurdun daha lezzetli olmasını sağhyonnuş... Bu iki tür mayalamanın farkını bilen Japonlar, Kanlıca'ya kadar gelip yoğurt taşıyorlarmış ülkelerine... "Maya. yognrdun tadını, yapısını belirleyen en önemli öğedir," diyor Ersen. " A z maya koyarsanız yoğurt tatlı olur, biraz fazla kaçınrsanız ekşi olur! Yaza ve kışa göre bunun ayannı iyi belirlemek gerekir... Bu meslegi bize bırakan babamızdan bir de oğüdümuz vardır: Hilesiz iş yapmak! O nedenle, yağ çıkarma makinesi bile edinmedik. Mandıradan geldiği gibi kaynatıyonız sutu. Bir parça ilaç koyarsanız, yoğurt taş gibi katılaşır; ama biz bunu yapmıyoruz. Konservatif hiçbir madde eklemiyonız. Bu yüzden biraz sulu gibi gorunüyor Kanlıca yoğurdu. Bu suya aldanmamak gerek: Hayvan çayır yediği zaman sütü cıvık olur, yoğurdu da etkiler..." Emin Ersen'le yoğurt muhabbetimiz surerken vakit ilerliyor Kanhca'da; güneş, yüzünü örten tul peçelerden sıyrılıyor... Kıyı kahvesi insanla dolup taşıyor yine. Çınarların gölgesinde çocuklar oynuyor. Yahya Kemal'in ihtiyarları, yuzlerini guneşe dönüp sıra sıra oturuyorlar öyle. Arada bir, bembeyaz bir yolcu vapuru pür eda geçiveriyor önlerinden... Gun ışığı, mavi suyun uzerinden sekip billur kahkahalı genç kızların gözbebeklerine yerleşiyor... Kanlıca kıyılan, kim bilir kaçıncı sonbaharını yaşıyor boyle guzel, boyle şıir dolu... Tıryaldye400, içmeyene 300ııf • IZMtR (AA) Ege Universitesi Rektörlüğü'nün aldığı bir kararla, öğrenci sayısımn fazla olduğu kantinlerde sigara içen ve içmeyen öğrencüerin ayn oturmaları için kantinler ikiye bölünecek. Bu karann tamamen öğrencüerin istek ve şikâyetlerinden kaynaklandığıru belirten yetkililer, ilk uygulamanın Edebiyat Fakültesi ve Basın Yaym Yüksek Okulu öğrencilerinin ortaklaşa kullandıklan kantinde başlatılacağını bildirdiler. Yetkililer, toplam 700 metrekarelik kantinin 400 metrekaresinin sigara içen öğrenciler için, 300 metrekaresinin ise içmeyenöğrenciler için aynlacağını belirttiler. Istanbul peyzajlarının sevdalı Korotiç'e göre burokrasi kenşairi Yahya Kemal de gelip otudisini halkla özdeşleşürmişü. Bürurmuş bu kahvede: rokrasiye saldırı, boylece halk "Günler kısaldı.. Kanlıca'nın düşrnanlığı oluyordu. Sovyetler ihtiyarlan Birligi'nde şu anda kırılmakta Bir bir hatırlamakta geçen olan da "bürokrasinin bu sosyasonbaharlan lizm anlayışı" idi. Burokrasi "dış Yalnız bu semti sevmek için düşman tehlikesi" teorisi uretmisömriimüz kısa ti. Aksaklıklar hep "çevredeki Yazlar yavaşça bitmese, günler kötüler" yüzünden oluyordu. Nikısalmasa..." tekim 1929'da SSCB'de yiyecek Yalnızca Yahya Kemal mi, kıtlığı olunca Stalin yerel yöneticüeri kurşuna dizdirmişti. "Snç Kanhca'nın vurgunu? Keyif ehh" kötülerde idi." Korotiç, " N e ya Gazi Paşa dahi, bir vakiüer yoluzık ki halk da buna inandı" nu düşürürmüş buralara; bu kıyıda soluklanıp, Kanhca'nın kokudiyordu. su dünyayı saran kahvesinden Korotiç, bundan sonra sözü içermiş. Gazi'nin kahve içtiği finbasın özgürlüğüne getirerek, bir can, o gün bugündür, aziz bir habasın yasası için mucadele ettik tıra diye saklanmakta bir köşede. lerini söyledi. Sovyetler'de basın Kahvenin kuruluşu, cennet meözgürluğü konusunda alınan mesafeye de işaret eden Korotiç, kân Sultan Aziz devrine kadar Sovyet basınında ordunun de uzamyor (1870). Kürucusu, Karaınokratik toplumdaki rolü konu deniz uşağından lsmail Ağa. Pisunda tartışmalar yapıldığım ve yerloti'den sonra, eneşkj Istanbul Savunma Bakanı'nın kimi zaman kahvesi. O devirlerde, burma bıbu tartışmalardan ötürü basına yıkh Osmanlı erkejrieri nargile fokurdatırmış buralarda. Sonralan kızdığını söyledi. meraklısı için menıSl duşüren ÜsKorotiç, mart ayında seçilen küdarh nazeninler^* iner olmuşYüksek Sovyet'in çalışmasını ise lar.. lsmail Ağa'mn torunlarındemokrasi yolunda olumlu bir dan Gurbüz Sipahioğlu'nun deadım olarak nitelendiriyor. Koro mesi; kendisinin çocukluğunda tiç, bu konuda da eski ve yeni annesi işletirmiş bu kahveyi, haSovyetler Birliği'ni esprili biçim nım müşterilerden ötürü! "Bir de kıyasladı: "Eskiden bir kolttık kahve kavunırdu ki," diyor SipaYaşayaa güzellft Boğaz'ın kendine özgü kokusunda yenen şekerli yoğurrJun tadı ömür boyu unutulmaz. (Fotoğraf: Kayıhan Guven) için seçim yapıldığında 'bir kol hioğlu, "kokusu tüm Kanlıca'yı tuğa bir aday yeter derierdi. Şim tutardı. Kokuyu duyan, taze kahdi ise bir koltuk için 30 aday mu ve içmeye gelirdi o saat!" cuklar ve çocuklar... miş ama, yoğurdun tarihini o bi yor. Daha iyi! Günlük sütler ba eski bakkallar vardır. Beyoglu'ncadele ediyor." Kahvenin gündemine yoğurt gi liyor... Lakin, Nuri Bey dedikle kır kazanlarda kaynatılıyor; gü dan Sirkeci'ye kadar. Babıali'nin Brejnev dönemindeki durumu • Bugün de geliyor insanlar; ara rınce, nargile, kullanımdan kalk ri ketum bir Âdem! öldür Allah, veçlere, kalaylı bakraçlara, çöm kurşunla çalışan basımevlerine gülerek şöyle anlatıyor Korotiç: balara doluşup Boğaz turuna çı mış! O, kokusu cihan değen kah tek söz söylemiyor bu konuda. leklere alınıp mayalanıyor. Çifte dağıtım yapardık... "Vatandaş birinci kanalı açar, kanlar, burada mutlaka bir mola ve de artık aranmaz, sorulmaz olkürekli kayıklarla karşı ktyüara Sonra reklamdan caydık. Caykarşısında Brejnev, ikinci kanalı veriyor, bir zamanlar Gazi Paşa' muş... İnce kaymaklı, pudra şeEmin Ersen ise Kanhca'nın en sevis yapılıyor! Buzdolabı yerine, dener yine Brejnev, üçüncu kana nın, Yahya Kemal'in soluduğu kerli, reçelli, ballı, dondurmalı genç yoğurtçusu. Ama dört ku Boğaz'ın buz gibi soğuk, kar gi dık, çünkü bir de baktık ki bizim lı açar. Brejnev lüm görkemi ile havayi kokluyorlar. Mevsim son yoğurtlar her şeyin önune geçmiş şaktan beridir yoğurtçulukla ge bi temiz suyuna sarkıtılıyor yo reklamlardan yararlanan bir sürii imalatçı türemiş... Genel olaekranda; son olarak dorduncü baharmış, günler yağmurlara ge artık... Gunde iki yuz kilo yoğurt çinen bir ailenin çocuğu. Kendi ğurt, kapalı kaplar içinde... rak Kanlıca yogurdunu tanıtıyokanalı dener. Bu kez ekranda bir beymiş, kimselerin umurunda de satıyormuş Gundüz Sipahioğlu demesi, Kanhca'nın ilk yoğurtçu"tlk biz vardık," diyor Emin ruz biz; bu imajdan herkes yararalbay göriınur ve "Yeter artık bu ğil... tliklere ışleyen sabah yeline burada. Sütu mandıradan alıp yo su, dedesiymiş... Yani, '93 HarErsen, "sonra, bizden avnlan şo lanıyor... kanallarla oynayıp durma" diye inat, çınarların yaprak dökümü ğurdu günlük olarak yapıyorlar bi göçmenlerinden bir yurttaş. (O fönimüz başladı yoğurtçuluğa; payiar vatandaşı." nü izliyor, dalgaların hışırtısını mış. Kahvecilik gibi yoğurtçuluk zamanlar Bulgar göçmenleri, öğ öyle oyle heveslileri çoğaldı... lsŞimdi, sekiz tane yoğurt imalatdinliyorlar... Ne ıslak guneşten da bir aile geleneğine dönuşmüş renci yurtlarına değil de, bakir is mail Ağa Kahvesi'nde şekerli yo çısı var Kanhca'da. Bu sekiz >oKorotiç'in konuşmasırun ilginç yanlarından biri, ekonomi konu umudunu kesmiş insanlar, ne de artık... Ne yazdan kaygısı var Sı tanbul'un koylerine yerleştirilmiş ğurt salrna da babamın buluşu gurtçu, tüm sütünü iki mandıra Neden Kanlıca, neden yoğurt? Bunun sırrı sütte ve mayada. Yoğurdun sütü hâlâ Kanlıca'daki mandıralardan geliyor. Geleneksel yoğurtçular sentetik maya kullanmıyor. Hâlâ doğal maya ile yoğurt yapıyorlar. Organ bağışı için konferans • ANKARA (ANKA) Genelkurmay Başkanlığı, organ bağışı konusunda personelin aydınlatılması ve teşvik edilmesi amacıyla bir konferans düzenledi. Genelkurmay Genel Sekreterliği'nden yapılan açıklamaya göre, konferans 10 ekim salı günü saat O9.3O'da Gülhane Askeri Tıp Fakültesi Şehit Üsteğmen Hahl Akçiçek anfısinde verilecek. Konuk bakan • İSTANBUL (AA) Federal Almanya Kuzey Ren Vestfalya eyaleti Çalışma, Sağlık ve Sosyal fşler Bakanı Hermann Heinemann, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı lmren Aykut'un konuğu olarak uçakla İstanbul'a geldi. Konuk bakan, Türkiye'de bulunduğu süre içinde, bakanlığıyla ilgili temeslarda bulunacak.