18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/10 PAZAR YAZILARI 8 EKİM 1989 Atina'dan BrükseVden Sol eğilimli gençler, solcu Adalet Bakam'nın bürosunu basınca, "Çocuklar" dedi Bakan, "sizi polis gücüyle çıkaracağımı sanıyorsamz yanılıyorsunuz, buyrun oturun, şikâyetçi değilim."15 işgalci bundan 6saat sonra aynldı. STELYO BERBERAKİS ATİNA Yunanistan, önumüzdeki haftalar içinde yapılacak genel seçimlere yeniden hazırlanırken, sol çevrelerde ilginç olaylar kaydediliyor. Bunlardan biri geçen hafta içinde oldu. Haziran ayı seçimlerinden sonra hiçbir partinin tek başına iktidara gelememesi üzerine, bilindiği gibi sağ eğilinüi Yeni Demokrasi Partisi ile komttnist partilerden oluşan SİNASPİSMOS, ortak, ancak " g e ç i d " bir hükümet kurarak Avrupa tarihinde bir "fcnomen" yaratjlmıştı. Bakanlıklar, oy potansiyeline göre partiler arasında dağılmış, adalet bakanhğına ise SİNASPlSMOS'un bakanı Fotis Kuvetis getirilmişti. Kuvelis, eskiden Atina Barosu'nun başkanlığını da yaptığından, yalnız sol çevrelerde değil, sağ çevrelerde de iyi tanınıyordu... Işgale karşı # konııkseverlik koşarak toplantıya gelen gazetecilerin masasına oturdu.. Basın toplantısı başlamıstı.. "Sayın Bakan liitfen şu önceki gün parianrntoda onaylanan yasa konıısunda bügi verir misiniz" gibi alışılagelmiş soruları "detayıyla" anlatmaya başlayan bakan, aniden salonun kapısının hiç de "kibar" olmayan bir şekilde açıldığını ve bir sürü insanın içeriye dolduğunu gördü.. Davetsiz misafirlerin eiinde afişler, pankartlar vardı. Gazeteciler şaşırmış, "kim bunlar yaha" sorusunu birbirlerine soruyorlardı.. "Beyter, ba bir isgaldir, liitfen engel olmaym, yoksa hırçıkar" sesi yukselmişti birilerinden.. Davetsiz misafırler kararuydı.. Sakallı, bıyıklı sol eğilimli dinamik gençler, gazetecilerin şaşkın bakışlan arasında, istifini bozmayan solcu bakana isteklerini dile getiriyorlardı. Bu arada "misaflrlerdea" 10 kişi kadar bir grup bakanın odasına girmiş, duvarlara pankartlar asıyordu.. lardı. Raşid, 1986 yılında bir Pan Amerikan yolcu uçağına bomba koyduğu gerekçesiyle ABD makamlannca ararurken sahte pasaport taşıdığı için aynı yıl Yunan makamlanna yakalanmıştı. Ancak gelgelelim Raşid bomba eyleminden bihaber olduğunda ısrar ediyordu. ABD ise Raşid'in "derhal" ABD makamlanna teslim edilmesini istiyordu. Olay, PASOK hükümeti döneminde geliştnişti. Yeni hükümet ise dış siyaset konularında olduğu gibi Raşid konusunun da "buzdolatnna" girmesini kaıarlaştırmıştı. Bîr gecelîk aşklara kaçışlar Çok erkenleri, gün henüz perdelerin arasına sızmadan, bilmedik aşklarla uyanırız, Onlar uyurlar. Dizlerini karınlarına çekerler ve sonra yan dönerler. Onlann orada ne yaptıklannı önce çıkartamayız. Ama gerçek çıplaktır. HADİ ULUENGİN BRÜKSEL Bazen, hep bir gecelik aşklara kaçanz. Çünkü çoğul geceli aşklardan korkarız. Ya da aşklar hiç yokturlar. Ya da hiç olmamışlardır. O zaman, çaresiz, dayanılmaz sabahlara katlanınz. Çok erkenleri, gün henüz perdelerin arasına sızmadan, bilmedik aşklarla uyarunz. Onlar uyurlar. Dizlerini karınlarına çekerler ve sonra yan dönerler. Onlann orada ne yaptıklannı önce çıkartamayız. Ama gerçek çıplaktır. Şurda ve burada atılı seyleri, saçlarımızdaki kokuları, çarşaftaki kıvnmlan, çıplaktırlar. Bulantı duyarız. Ilkin kendimizden nefret ederiz. Fakat kendimizi çok severiz. Haksızlık ederiz. Dizlerini çekerek uyuyana kin besleriz. Şurada ve burada atılı şeylerini, kokuları nı ve kıvrımlannı toplayıp, derhal gitmiş olmasını isteriz. Hiç orada olmamış olmasını isteriz. Ama gerçek çıplaktır. Onlar oradadırlar. Dizlerini karınlanna çekerler ve sonra yan dönerler. Masum ve iyidirler. O zaman yine kendimize kin duyarız. Gün perdelerin arasına sızdığında, onlara dokunmadan cigaralar içeriz. Çoğul geceli aşklar düşünürüz. Sabahlan dokunmak isteyeceğimiz ve sabahlan, uzak şehirlerden telefonlar edeceğimiz aşklar tahayyül ederiz. Fakat onlar yokturlar. Ya da hiç olmamışlardır. Ya da onlardan korkarız. O zaman, dizlerini karruna cekenler ve yan dönenler, uyanırlar. Cigaralardan nefes uflerler. Yumuşak şeyler söylerler. Bilgedirler. Geceleri elde etmenin, rabahlara katlanmak olduğunu söylerler. Şurada ve burada atılı şeylerini, kokularını ve kıvrımlanm toplarlar. •Giderler. Bir gecelik aşklar biterler. Onlar, masum ve iyidirler. Sabahlar, hayatın geçici zaman dilimleridirler. Her altı ayda bir yeni zamanlara ilişkin anketler yapan enstitü, son nabız yoklamasını Belçikalılann cinsel âdetleri konusunda gerçekleştirmiş. Sonuçlar, hiçbir şekilde Amerika'yı yeniden keşfetmiyor. Her zamanki gibi. görünürde, Katolikler ve köylüleı en ahlakçı kesimi oluşturuyorlar Ben onlann gerçeği söyledikleri ne inanmıyoıum. Ama dedikleri ne bakılırsa, evüliklere müthis sa dıklar. Bekâreti mukaddes addediyorlar. Isa'nın kutsadığının dışında sevişenleri onaylamıyorlar. Halbuki, tarırn aletleri fuan bahanesiyie günü birliğine Brüksel'e gelen köylüler, ilk iş olarak, Kuzey tstasyonu'nun oradaki genelevlere gidiyorlar. Anvers'in iyi mahallelerinde oturan, çocuklannı cizvit kolejlerine gönderen, pazar ayinlerinde kocasının yanında istavroz çıkartan kadınlar ise, perşembe öğleden sonralan, cazip erkeklerin metresi oluyorlar. Cuma günleri de, başka mahallelerin kiliselerine gidip, tanımadık papazlara günah çıkartıyorlar. Onun için, ben köylülerin ve Katoliklerin söylediklerine inanmıyorum. Ankete göre, bu iki sosyolojik grubun tam zıt kutbunda yer alanlan, şehirliler oluşturuyor. Bunlar, kadınerkek, yaşları yirmi beş ile elli arasında değişen geniş yelpazeye dağılıyorlar. Toplumsal statüleri itibariyle onları belirii bir yere oturtmak mümkün değil. Banka memuru ve doktorlar, kapıa ve sekreterler, bekârlar ve evliler. Hepsi, bir gecelik aşklara kaçtıklannı saklamıyorlar. Ancak, evli ya da birisiyle birlikte yaşayanlann bir gecelik aşklan, "kaçamak" olarak nitelenebilecek kategoriye giriyor. Charter seferleriylegidilen tatil yolculuklan, iş seyahatleri, büyük mağazada alış veriş yaparken rastlanmış bir erkek, çocuğu okula bırakırken tanınmış bir kadın, bu tür "kacamaklann" mekân ve kişilerini oluşturuyorlar. Sürekü biçimde bir gecelik aşklara kaçanlan ise, esas olarak, yalnız yaşayanlar teşkil ediyor. Bunların sosyal statü ortalaması, ötekilerinden biraz daha üst düzeyde. Yüksek okul ve üniversite diplomasına da çok sahipler. Bir gecelik aşklar peşine düşmediklerinde, kitap okuduklanm ve sinemaya gittiklerini söylüyorlar. Otomobillerinin motor hacmi ortalaması bin iki yüz santimetre küpten daha büyük. Kiliseyeçok az uğruyorlar. Daha önce evlenmiş veya başkalanyla aynı mekâru paylaşmış olanlar mevcut. Ancak, aym tecrübeyi bir daha gerçekleştirebileceklerini söyleyenlerin sayısı, bunu artık hiç tekrarlamayacaklannı belinenlerin sayısına eşit. Ankete göre, bunlann önemli bir bölümü, illa bir gecelik aşklar peşinde koşmadıklannı vurguluyorlar. Çoğul geceli aşklar özlediklerini ifade ediyorlar. Kadınlar, sabahlan kendileri ne dokunacak ve kendilerine uzak şehirlerden telefon edecek erkekler istiyorlar. Erkekler, sabah kokulannı akşam özleyecekleri ve uzak şehirlerden telefon edecekleri kadınlar istiyorlar. Ama bunlan hiç bulamadıklannı söylüyorlar. Bulduklannda korktuklannı söylüyorlar. O zaman, bir gecelik aşklara kaçıyorlar. Çaresiz, dayanılmaz sabahlara katlanıyorlar. Allahtaa, bir gecelik aşklar, masum ve iyiler. Üstelik, geceleri elde etmenin sabahlara katlanmak olduğunu söyleyecek kadar da bilgeler. Sabahlar ise, hayatın geçici zaman dilimlerini oluşturuyorlar. Zaman, sabahlar ve aşklar, geçiyor lar. Her fırsatta bir festival Kopenhag'dan Adalet Bakanı Kuvelis, soğukkanlılığını koruyarak yan tarafta Oshima'nın "Duyçu Imparatortuğu"filminde,oksijeni azaltarak, cinsel doyumu arttırmafikriuygulanmaktsyjı. işgal "isJetnleri" tamamlanan bürosuna gırdi.. "Çocuklar" dedi, "Raşid ben bakan oMuğom siirece ABD'ye teslim edilmeyecek.. Yeni hükiımet buna karar verecek. O zamana kadar da serbesl bırakılması olanaksız. Onun için liitfen büromu terkedin de çalışmamı sürdüreyim" ricasında buiundu. Sol eğilimli gençlerle solcu bakan arasında koyu bir tartışmabaşladı.. tşgalciler, "Hayır, Raşid serbesl bırakılana kadar büronn işgal edeceğiz" diyor, bakan da "Sizi polis gücüyle bura40 yaşlannda, kıvırcık saçlı, iri dan çıkaracağımı sanıyorsanız >abıyıklı, şık giyimli Adalet Bakanılı>orsunuz.. Buyrun istediğiniz nı önceki gün bakanlık bürosundoktora ya da pisikoloğa gidip kadar olnnın, işgal eylemini sür Kafadaki oksijen miktarını azaltarak zevke da hanl hanl çabsırken, birden biSol eğilimli gençler, Koridallos dürttn, ben şikâyetçi degilim" yaakıl daıuşanlann saytsı çok a z " ulaşma yoluna asfıksiyofili denmekte. Bu re aklına az sonra başlayacak olan Cezaevi'nde halen tutuklu buludiyor tsveçli araştırmacılar. nıtını veriyordu.. tehlikeli zevk yöntemine rağbet edenler, haftalık rutin basın toplantısı ge nan Filistinli Raşid'in "derhal" Asfiksiyofılinin "tehlike belirliverdi. Hemen yanındaki salona serbest bırakılmasmı talep ediyorİşgalci gençler "kontrpiyede" genellikle başarılı genç işadamları. îsveç'te bu tileri"ni kan çanağına dönmüş ve kalmıştı. Bakanın geniş odasındayuvalarından fırlamış gözler, kıyolla ölenleryılda 16'yı geçiyor. ki geniş kanepelere oturdular. Dusa süreli bellek kaybı ve şaşkınlık varlara asılan pankartlarda "Rabirine sadece yalın bir fizik olarak sırahyor iki araştırmacı. YAVUZ BAYDAR şid derhal serbest bırakılsın" yasel tutku ile bağlanan bu iki insan, "Otoerotik" asfiksiyonii... Bu zılan vardı. Kuvelis ise geniş maSTOCKHOLM Bir asfîksi genelevdeki her buluşmalarında, "eyleme" iki ya da daha fazla kisasına oturmuş "giincd" işlere yofıli eksikti. AIDS yüzünden yıl zevkin doruklanna tırmanabil şinin katılmasına gerek yok. bakıyor, sağa sola telefon ediyor, lar boyu bilinçlere sinen seks kor mek için sınırsız fanteziye dayalı Stockholm'de yatak odasında taişgalcilerle hiç ilgiienmiyordu bi kusu, hastalığın sanıldığı kadar yeni bir orgazm yöntemi dene vana asılı olarak bulunan bir genç le. Bu arada birkaç gazetecı, işgal yaygın olmadığının anlasılması mekteydi. Filmin sonunda geyşa, işadamı zevke ulaşmak için hayli olayını görüntuledi. Gazetelerde üzerine gerileme>e başlamıstı ki, orgazmın şiddetini arttırmak için iyi işleyen karmaşık bir teçhizat yayımlanan fotoğraflar çok il Îsveç'te bazı doktor ve psikolog boynunu kemerle sıkarken, sevgi kurmuş. Ancak oksijen yetersizginçti. Masanın ardında, kollan lar asfîksiyofih alarmı vermekte lisini öldurmekteydi. liğinden bir gün kendisini kaybesıvanmış, gömlekle oturan bir gecikmediler. Kafadaki oksijen miktarını dip bayılınca tavandan boynuna adalet bakanı ve tam karşısında İsveç'te her yıl 1516 kişi, bu azaltarak zevke ulaşma yoluna as asıh olan kemer "boşalmamış" ve kahve, portakaJ suyu içen, börek yüzden yaşamını yitiriyormuş. fıksiyofili denmekte. yaşamı oracıkta son bulmuş. Bir Danimarka'da insanlararası ilişkilerin çoksıcak yiyen 1015 kadar sakallı bıyıklı Üstelik bunların hepsi, 2025 yaş Göteborg Üniversitesi Psikoloji psikoloji dergisinde araştırmalaolduğu söylenemez. Belki de bunu gidermek için "işgalci" genç... lannda hatın sayılır bir işe sahip Enstitüsü'nden iki araştırmacı, nnı yayımlayan iki Isveçli psikoBakan "güncd" işlere bakıyor, gençler. Sune tnnala ile Ernulf, ara log, buna benzer örneklerin çok her fırsatta bir "fest" (şenlik) düzenleniyor. gençler aralannda konuşuyor. NiSeksle bağlantıh olması dışın lannda ABD, Norveç, Danimar olduğunu kaydediyor. Hatta yeni eve taşınma bile bir şenlik nedeni. tekim işgal eylemine 6 saat sonra da asfiksiyofılinin AIDS ile hiç ka ve lsveç'in de yer aldığı çeşitli Isveçli seks danışmanı Majtnsanlar eğlenmeyi seviyorlar. "son verilmesine" karar verildi. bir ilgisi yok, bir hastalık değil ülkelerde asfısiyofılinin yol açtı Britt Bergström, bütün asfiksiyoZEYNEP TÜMER Evlerine çiçek almayı, akşam sof "tşgalciler" daha sonra kendile çünkü. Zevk üzerine bına edilmiş ğı ölüm olaylarını incelemişler. fili tutkunlanna terapi öneriyor. KOPENHAG tspanyollann ralannı özenle kurup mum yerleş rine kahve, portakal suyu ve bö bir alışkanlık. Ernulf, "tsveç'te bu yolla ölüm Bu alışkanlıktan vazgeçmek sanılfiestaJan varsa, Danimarkahlann tirmeyi seviyorlar. Üstelik bunun rek ikram eden "misafirperver" Japon film yönetmeni Nagisa sayısının 16'dan fazla olduğunu dığı kadar kolay olmuyormuş. da festleri var. Üstelik sıcak kan için zengin olmalarına da gerek Adalet Bakanı Kuvelis'e teşekkur Osbirna "Duygular İmparalor tahmin ediyoruz" diyor. Araştırtnsanoğlu, dur durak bilmiyor. lı güneylileri çatlatacak kadar yok. önemli olan, yaşama nasıl ettiler ve bakanlıktan ayrüdılar. lugu" adlı yankılar yaratan ya macılara göre bu tehlikeli zevk Zaten başımıza ne geldiyse bu yacanlı, yoğun, sık. Her fırsatta fes bakıldığı, yaşama ne denli değer İşgal bitmişli. Rasid halen içer pıtında, bir samuray ile bir gey yöntemine rağbet edenlerin he ratık yüzünden gelmedi mi? Batival, her fırsatta fest yapıyor bu verildiği. Hem kendileri hem de deydi. Solcu bakan "solculugu şa arasında geçen seks çerçeve men tümii başarılı genç işadam kalım, "zevk gündeminin" bunsoğuk ulkenin ilk kadehe kadar başkalan tarafından... B U " bilmişu. li bir oykuyü anlatıyordu. Bir ları, yani yuppiler. "Bu yüzden dan sonraki maddesi ne olacak. soğuk, ilk kadehten sonra sıcak, ikinci kadehten sonra cıvtk insanlan (bu daha ziyade erkekleri bağlayan bir benzetmedir, Danimarkalı kadınlar erkeklerle kıyaslandıklannda ilk kadehten önce de sıcakkanhlar). Stockhoim'den Oksiieni kes. zevkten geber C? Festler, günlülc hayatın oldukça yoğun, oldukça monoton olan evişev zincirini kırmak için iyi bir fırsat. Insaniann bir araya gelmelerinin en yaygın biçimi. "Komşu sana geldim" çat kapıları olmadığı gibi, telefon etraeden ziyarete gitmek de pek rastlanan bir şey değil. Üstelik pek çok ilişkiler telefonla sürdürülüyor ve insanlar birbirlerini daha çok partilerde görüyor. Yaz aylan bütun Avrupa ülkelerinde olduğu gibi Danimarka'da da fesüval ayları. Müzik festivalleri, tiyatro festivalieri, sergiler, gösteriler; harman dönemi eğlenceleri bu ilkbaharsonbahar kanşımı olan ve yaz olarak adlandırılan aylarda birbirini kovalıyor. Her an yağabilecek yagmur tehlikesine rağmen tum gösteriler açık havada düzenleniyor. Bütün kış kapalı yerlerde hapsolan insanlar içeri girmek istemiyorlar. Üstelik saat 23.00'e kadar aydınlık olan hava da, yatıncaya kadar insanda akşamüstü duygusunu uyandırıyor. Yaz aylan, sersemlik ayları... Danimarkablar yaz aylan dışında da her fırsatta fest düzenliyorlar. Doğumgünleri, mezuniyet, evlenme yıldönümleri, yeni eve tasınma, yeni is bulma eğlence dflzenlemek için birer bahane. Üstelik genelde partiyi verene duşen yalnızca evini 3040, belki de daha fazla kişiye açmak oluyor. Geçenlerde bir davetiye geldi: " D o ğumgünümü şu şu tarihte kutluyorum. Gelirken içkilerinizi getirin. Eğer hep beraber bir şeyler yemek istiyorsanız yemeklerinizi de getirin." Böylece insan eli kolu yiyecek, içecek üstelik bir de doğum günü hediyesiyle dolu olarak partiye gidiyor. Bir de sokak festleri var. O sokakta oturanlann aralannda bir komite kurup aylar öncesinden düzenledikleri bu eğlenceter sabahlara kadar, içki, müzik, ceşitli oyunlar; sabaha doğru da nağralarla süruyor. Gend olarak birbirleriyle pek görüşmeyen komşular, yılda bir kere bir araya gelmiş oluyorlar. tşin kötü yanı, insan, "komşu, bir finean unun var nu, bende hic kalmanuş" diyerek kapı calaıruyor, kimse yaptığı çörekten komşusuna getirmiyor. En can yakıcı eğlencelerden birisi de 50'nci, yani altın evliük yıldönümü için düzenlenen. Bu kez gösteriyi çocuklar ve torunlardan oluşan bir ordu düzenliyor. Eğlencenin en büyük özelliği, birlikte 50 yıl yaşamayı becermiş, yaşları da 70'in üstünde olan yaşlı çiftin, sabahın köründe kapılarının önünde orkestra kurularak uyaııdınlmalan. Silalıları bırakahm, aıııa... Silah indirimi görüşmeleri gerçekten umut verici. Ancak Viyana'daki bu gelişmelere karşın, silahlanmadan tümüyle vazgeçilemeyeceği de gözleniyor. MUSTAFA BALBAY VİYANA Konser salonunun giriş bölümü Türkiye'deki bu tür etkinliklerin yapıldığı salonlardan daha büyük. Genç yaşlı, karıkoca, üniversiteli toplumun her kesiminden, Uzakdoğu'dan Amerika'ya kadar birçok ülkeden turist "Konzerthaus"a akıyor. Hofburg Orkestrası'nın her cumartesi verdiği Strauss konserinde en az Viyanalılar kadar yabancılar da var. "Müzigin başkenti" diye anılan Viyana'da konserler değişik bir turizm hareketlılıği yaratıyor. Viyana tl Meclisi'nin aldığı bir kararla klasik müzigin yabancılara sevdiı ilmesi için konserKış soğuk yüzünü göstermeye ler daha çok turistlere yönelik ola baslamasına karşın kent, sıcaklırak düzenleniyor. Eserler daha kısa tutuluyor ve araya ilginç skeci andıran sahneler ekleniyor. Bütün seyircilerin müziğe konsantre olduğu bir anda arkadaki trombetçinin bekçi düdüğünü tüm nefesiyle çalıp yönetmeni kızdırması izJeyenleri kahkahaya boğuyor. Aynı sanatçının küçük bir demirci tezgâhı kurup orkestraya çekiçle eşlik etmesi insanı bir anda tiyatro havasına sokuyor. Yönetmenin "demirci"ye kızıp salonu terk etmesini isteyince bütün ipler kopu,yor; "demirci" yönetmenin önindeki notalara uzaruyor, eu'ne Playboy Dergisi'nin son sayısı geçiyor. ğmdan bir şey kaybetmiş değil. Muzeler, sanat gakrileri hareketliliğini sürdürüyor. Tuna Nehri üzerindeki turlar için de yolcu bulma konusunda herhangi bir güçlük çekilmiyor. Bu "müze şehir'Me son aylarda bir başka hareketlilik daha yaşanıyor. Toplam 23 ülkenin katıldığı Konvansiyonel Kuvvet indirimi Müzakereleri'ne (AKKUM) kent halkı da duyarsız değil. Avrupa'daki bütün kuvvet dengelerini etkileyecek olan ve bu konudaki bütun politikaların yeniden düzenlenmesi sonucunu doğuracak bu göruşmelerle ilgili olarak NATO ve Varşova Paktı ülkelerinin askeri, sivil diplomatlan, büyükelçilik elemanlan görev alıyor. Başta ABD olmak uzere birçok ülke bu görüşmeler sırasında uzmanların yapacağı çalışmalan sağlıklı olarak yürütmesini sağlamak amacıyla özel binalar tutulmuş. şamanın da somut göstergeleri var Viyana'da. örneğjn sabah, televizyonun en çok izlendiği saatlerde Viyana'daki Sovyetler Birliği'nden ve ABD'den iki muhabir bir araya getirilerek röportajlar yapılıyor. Karşılıklı esprilerle muhabirler birbirlerini kahkahaya boğuyorlar. Viyana'da banş için düzenlenen gösteriler ve imza kampanyalan aüşılagelmiş olaylar. Ama Rathaus Platz'daki bilbordlar yerli yabancı, herkesin dikkatini çekiyor. Birbirine yan simetrik olarak monte edilmiş bilbordlardan birinde ABD Başkanı Bush'un portresi var. Portrenin yanındaki konuşma balonunda Rusca "Haydi silahian bırakalım" yazılı. öbur bilborddaki Gorbaçov portresindeki konuşma balonundaki yazı da tngllizce olarak aynı anlamı içeriyor. Yani Gorbaçov lngilizce, Bush da Rusca aynı mesajı veriDoğu ile Batı arasındaki yumu yor. Viyana'dan Silah indirimi görüşmeleri gerçekten umut verici. Silahlanmaya aynlan paralann ekonomiye ve insanlık yaranna harcandığında nelerin yapılabileceği herkesçe biliniyor. Ancak silahlann sınırlandırılması konusunda bütün bu umut verici gelişmelere karşın silahlanmadan tümüyle vazgeçilmeyeceği de gözleniyor. Bir diplomaün aktardığı gerçekten yaşanmış bir olay göruşmeye kaülanların mantığını da ortaya koyuyor. • Silahlann nitelik ve sayılan konusunda görüşme sürerken bir diplomat her silahın ayn özelliği olduğunu, benzeı ozellikler taşıyan silahlann da farklı markalar taşıdığını vurgulamış. Bunun üzerine bir öneri getirmiş: Bütün silah üretimiui durduralım. Daha sonra eklemiş: Tek tip silah üretelim, standart olsun, herkesin ne kadar gücü mr açıkça bilinsin. 2 5 bin litre su, yapının damına pompalanıyor. Sonra 9 metre yükseklikten (oksijen çoğalmasını ,' sağlamak için) 11 basamak üzerinden dökülerek, yetiştirilen bahklara kaynak sağlamyor. DOĞAN ABALIOĞLU ~ ZÜRİH Göl kenanndan Rafperswü"e doğru yol aldığınızda dünyaca ünlü beyin operatörü Sayın Gazi Yavasgil'lerden az önce, sizi şaşırtacak bir görünümle karşılaşırsaruz. Bir yapının önyüzünden dökülen su, eski bir şato mu, değirmen mi sorusunu kafanıza takar. Oysa konu öylesine eski değüdir. 1942'de Kanton tarafından balık üretme çiftliği olarak kurulmuş. Bu işe kendini vermiş. " S « çocuğu" ünüyle anılan maliye müdürü Hans Streuli'nin girişimiyle yapılmış. "Oksijensiz yaşam olraaz" görüşüyle Zürih gölüne akan çay, ırmak, dere gibi suyollaruun tümunü d e alan Hans Streuü 25 bin litre suyu yapının damına pompalayıp, 9 metre yükseklikten (oksijen çoğalmasını sağlamak nedeniyle) 11 basamak üzerinden dökerek hem yetiştirilen balıklara kaynak hem gelen gecene bir gösteri düzenlemiş. Su biraz hava alsın Zürihien sayın doktor ve eczacılara I burun damlası 15ml dekonjenstan + antialerjik depolara dagıtılarak, hizmetinize sunulmuştur. CIBAGEIGY llaç ve Kımya Urünleri' Sanayı ve Tıcaret A.Ş. Satış Tel 173 04 66 Böylece dama vardığında 6 miligram/litre olan oksijen yoğunluğu aşağıya 10 miligram/litre zenginleşerek ulaşıyor. Bir alabalığın ise 45 miligram/litre dozuna gereksinmesi varmış. Balık yetiştirme çiftliğinin yöneticisi Max Straub: TekniUe elde edUebüecek yöntemi doğal tiirden kazanıyor" diyor. Mayıs, haziran aylarında 450.000 kadar yavnınun Zürih gölüne bırakılması sağlanmış. Bunların 34 yılda üreme aşamasına erişenleri bini aşmamış. Ve amaç yılda 6 tonluk avlağı 8, 10 tona çıkartmakmış. Koylanmız, körfezlerimizden sonra Marmara'yı öldürürken GRİ bunların çabalarına dudak mı bukmeli, akıliarına mı şaşmalı dersiniz?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle