20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5 EKİM 1989 KÜLTÜRSANAT YAYIN DÜNYASENDA ÎNCELEMEARAŞTIRMA YONETENŞAim ALPAY CUMHURÎYET/5 Picasso'nun defterleri • Kültür Servisi Picasso'nun ölümünden sonra ortaya çıkan 175 defter Fransa'da sergileniyor. Sanatçının 18941967 yılları arasındaki 73 senelik dönemine ait 7000 adet deseninin yer aldığı defterlerde birçok eskiz, güçlükle seçilebilen birçok graffıti ile, ressamm "Les Saltimbanques", "Les Demoiselles d'Avignon" gibi Unlü yapıtlarının bugüne dek yayımlanmamış eskizleri de buhınuyor. Dekoratif Sanatlar Müzesi'nde sergilenen defterlerden bir tanesinde picasso kendi sanat anlayışını şöyle anlatıyor: "Resim benden daha güçlü, bana istediği her şeyi yaptınyorî' Caz festivali biletleri • Kültür Servisi 6, 7 ve 8 ekim günleri lstanbul Atatürk Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilecek olan 5. Uluslararası Bilsak Caz Festivali'nin biletleri Atatürk Kültür Merkezi gişeleri ve Bilsak'ın Cihângir'deki binasından sonra Vakko'nun Taksim ve Suadiye'deki mağazalannda da satışa çıktı. Bilsak, bir biletle üç konser uygulamasını bu yılki caz festivalinde de sürdürüyor. Festivalin bilet fiyatları 9 bin, 12 bin ve 15 bin lira. Hüsnü ve Canan Erkan'ın kitaplan güncel bir kavramı işliyor Sosyal piyasa ekonomîsi ral muhafazakâr yorumu ile sosyal demokrat yorurau arasında "tercih ve ağırhklar" bakımından farklar görülmektedir. Liberallerin "en az devlet" yaklaşımına karşıhk, sosyal demokratlar ekonomide devlete "işlevlerini yerine getirebilecek ölçüde" geniş bir yer vermektedir. Ekonomide Sosyal Demokrat Alternatif / Canan ve Hüsnü Erkan, Altın Kitaplar, Ağustos 1989,214 s. Geçen yılın sonlarından itibaren Genel Başkan Erdal İnönü ve başka bazı parti yetkililerinin SHP'nin sosyal piyasa ekonomisini savunduğunu ifade etmeye başlamalarıyla "sosyal piyasa" kavramı kamuoyunda güncellik kazandı. "Sosyal piyasa ekonotnisi" kavramını Türkiye'de aynntılı olarak inceleyen ilk çalışma, Dokuz Eylül Üniversitesi öğretim üyelerinden Prot. Dr. Hüsnü Erkan'ın aynı adı taşıyan kitabıydı (Konrad Adenauer Vakfı Türkiye Temsilciligi Yayını, Izmir 1987). Hüsnu Erkan ile eşi, Manisa İÎBF araştırma görevlisi Canan Erkan'ın birlikte kaleıne aldıkları yeni çalışma, Türkiye'de sosyal demokrasinin "alternatif ekonomi modeli" olarak sosyal piyasa ekonomisini açıklıyor ve savunuyor. Erkanlar'ın geliştirdikleri argüraan şu noktalar etrafında özetlenebilir: Özgürlükçu ve çoğulcu demokratik düzen ile bağdaşan ekonomi düzeni, ekonomide rekabetin ve toplumda sosyal dengelerin sağlanması temeline dayanan bir piyasa ekonomisi demek olan, sosyal piyasa ekonomisidir. Bu anlamda sosyal piyasa ekonomisi modeli, Ikinci Dünya Savaşı ertesinde Batı Almanya'da sosyalliberal bir iktisatçı olan A.MüllerArmack tarafmdan "ilkel kapitalizmle sosyalizm arasında üçüncü bir yol" olarak geliştirilnüştir. Model önce Hıristiyan Demokrat Parti tarafmdan; "mümkün olduğu kadar çok rekabet, gerekli olduğu kadar planlama" diyen 1959 Bad Godesberg programının kabulünden sonra da Sosyal Demokrat Parti tarafından benimsenmiş ve uygulanmıştır. Sosyal piyasa ekonomisi, iktidar değişikliklerine rağmen, Batı Almanya'nın ekonomik modeli olmayı sürdürmektedir. Ancak sosyal piyasa ekonomisinin libe Kemal Anadol Atina'da • ATİNA (Cumhuriyet) SHP Izmir Milletvekili Kemal Anadol, Yunancaya çevrilen "Insan Portreleri" adlı kitabınm tanıtımı için Atina'da bulunuyor. AnadoPun "Tepedeki Ev" adıyla Yunanistan'da yayımlanan kitabında 12 Eylül sonrasında Barış Derneği üyeleri için açılan davalar ve sanıkların savunmaları yer ahyor. Atina Barış Dernekleri tarafmdan Yunanistan'a davet edilen Kemal Anadol, düzenlenen basın toplantısma TürkYunan dostluğunun var olduğunu, ancak uluslararası silah tekelleri ve savaş kışkırtıcılannın bu dostluğu engellemeye çalıştıklarını söyledi. Anadol'un "lnsan Portreleri" dışında 12 Eylül için yazmış olduğu iki kitabı daha var: "12 Eylül Günleri" ve "Milattan Sonra:' Ekonomide rekabet Yazarlara göre Türkiye'de ne 1980 öncesinin piyasalara işlerlik kazandırmaktan uzak kalan "karma ekonomi" modeli, ne de rak değerlendiren yazarlar, şimdi önemli olanın, slogan düzeyinde benimsenen sosyal piyasa yaklaşımına "sahip çıkılması" ve "içeriğinin doldurulması", yani Türkiye koşullanna uygulanraası olduğunu vurguluyorlar. Erkanlar'ın kitabı, Türkiye'de sosyal demokratlann siyasi ve özellikle iktisadi felsefelerini tartışmak ve açıldığa kavuşturmak yönundeki çabalara yeni bir katkı olması açısından değer taşıyor. Türkiye'de kendilerine sosyal demokrat diyenler arasında, merkezden yönetilen, dışa kapalı bir komuta ekonomisi kurmakla; üretim araçları üzerinde kamu mülkiyetini yaygınlaştırmakla sosyal demokrasinin amaçlanna 1980'lerde başta sosyalist komuta ekonomilerinin karşı karşıya kaldığı güçlükler olmak üzere çeşitli dış deneyimlerin bu kavrayışı kolaylastırdığı; bu kavrayışı yerleştirmek için harcanan çabaların yolunu açtığı söylenebilir. Yeni bir halka Erkanlar'ın kitabı da söz konusu çabalann yeni bir halkası olarak nitelenebilir. Ancak Erkanlar'ın bu çalışmada geliştirdikleri argümana çeşitli noktalardan itİTaz edilebilir. "Sosyal piyasa" kavramıyla ifade edilen ekonomik yaklaşımı Erkanlar'ın yaptıkları gibi önce Batı Almanya'da liberaller tarafmdan ortaya atılıp sonradan sosyal demokratlarca da her'ın dünyanın en zengin ülkelerinden biri olan İngiltere'de milyonlan yoksulluğa sürükleyen "serbest piyasa ekonomisi"ne karşı, o zamanki Sosyal Demokrat Parti'nin lideri David Owen tarafmdan yeniden gündeme getirilmiştir.) Sosyal demokrat felsefe Uzun yıllar iktidara sahip olan Kuzey Avrupa sosyal demokrat partilerinin iktisadi politikaları, Bad Godesberg programından çok önce bugün sosyal piyasa ekonomisi kavramıyla ifade edilen model üzerine kurulmuştur. Avrupa'nın öteki sosyalist ya da sosyal demokrat partileri de şu veya bu aşamada böyle bir yaklaşımı benimsemişıir. Bu nedenlerle sosyal piyasa ekonomisi kavramı, iktidar sorumluluğunu yüklenen sosyal demokrat partilerin iktisadi felsefe ve politikalannı ifade eden genel bir kavram olarak nitelenebilir. Öte yandan, sosyal demokrat partiler ekonomik demokrasi hedefıni paylaşmaktadır. Ekonomik kararların giderek genişleyen bir kapsamda çalışanlara, halka yayılması amacı ve arayışı değişmemiştir. Sosyal demokratlann sosyal piyasa yaklaşımı, ekonomik demokrasi amacıyla çelişmemektedir; oysa hberal muhafizakârlarm "serbest piyasa ekonomisi" anlayışının ekonomiyi tümüyle demokrasinin alanı dışında bıraktığı açıktır. Erkanlar'ın da belirttiği gibi, sosyal piyasa ekonomisinin bir "slogan" olmaktan çıkması; Türkiye koşullannda hangi somut ekonomik önlemleri kapsayacağının, nasıl uygulanacağının belirlenmesi, şimdi Türkiye'de demokratik solun gündemindeki en önemli madde olarak duruyor. Türkiye'yi çağdaş bir toplum yapmayı amaçlayan bir sosyal piyasa ekonomisi prograroının birinci önceliğini, belki her şeyden önce eğitimiyle, kültüruyle, sağlığıyla, yaşadığı doğal çevreyle "insana yatırım" oluş.uruyor. (Ş.A.) Varlık'ta bu ay • Kültür Servisi Varhk dergisi ekim sayısında "insan"ı sorguluyor. Bozkurt Güvenç bu sayıda insanı incelerken, Necla Arat kadın sorunlarıyla ilgili toplantılan irdeleyen yazısmda tek boyutlu insan modeline gidişin sakıncaları üzerinde duruyor. Cengiz Gündoğdu ise "kaç insanı yaşadım?" diyor. Derginin kültür bölümünün bu haftaki konuğu Sami Karaören. Afşar Timuçin Fuzuli'den yola çıkarak aşkı inceliyor. Timuçin özyürekli şiirimizin sorunlarını, Orhan Barlas dilimizdeki karmaşayı anlatıyorlar. özdemir Ince, Tahsin Incirci, Erhan Bener ile yapılmış söyleşiler de bu sayının içinde yer ahyor. ıkonomiA SOSYAL DEMOKRAT ALTERNATIF ftoi.Dr. Hüsnü Erkan Canan Erkan "Sosyalpiyasa ekonomisi" kavramını Türkiye'de ayrıntılı olarak inceleyen ilk çalışma, Prof. Dr. Hüsnü Erkan 'ın aynı adı taşıyan kitabıydı. Hüsnü Erkan ile eşi Canan Erkan 'ın birlikte kaleme aldıkları yeni çalışma, Türkiye'de sosyal demokrasinin "alternatif ekonomi modeli'' olarak sosyal piyasa ekonomisini açıklıyor ve savunuyor. ulaşüabileceğine inananların sayısı gittikçe azalmakta. Bugün çoğulcu ve özgürlükçu bir demokratik rejimin ekonomik "altyapısı"nın çoğulcu ve özgürlükçu bir ekonomi düzeni, yani bir piyasa ekonomisi olduğu daha iyi anlaşıhyor. Devletin görevinin başta fırsat eşitliğmin, sosyal güvenliğinin sağlanması; çevrenin korunması; tekellerin ve keyfı yönetimin değil, rekabetin hâkim olması; Türkiye'nin bütünleşen dünya ekonomisi içinde kendine sağlam bir yer edinmesi gibi amaçlarla ekonomiyi düzenlemek olduğu anlayışı giderek yerleşiyor. Gerek Türkiye'nin yakın geçmişinde edinilen deneyimlerin, gerekse benimsenen, modern toplumlann "partilerüstü ekonomi modeli" olarak nitelemek yanıltıcı olur. Modern toplumlarda çoğulcu ve özgürlükçu demokratik düzen yani sıra piyasa ekonomisi üzerinde yaygın bir mutabakat olduğuna kuşku yoktur, fakat piyasa ekonomisinin nasıl işletileceği üzerinde de bir mutabakatın bulunduğu söylenemez. ABD'de Cunıhuriyetçi Parti'nin, Japonya'da Liberal Demokrat Parti'nin, Ingiltere'de Muhafazakâr Parti'nin uyguladıklan ekonomik politikalann sosyal piyasa ekonomisi olduğu harhalde öne sürülemez. (1980'lerin başlarında "sosyal piyasa" kavramı Margaret Thatc Antalya Festivali sürüyör • ANTALYA (Cumhuriyet) 26. Altın Portakal Film Festivali fılm gösterileri ve kültürel etkinliklerle sürüyor. Kadri Yurdatap, Yavuz Turgul, Hürrem Erman, Faruk Kalkan, Nuri Çetin, Sabahattin Atmaca, Izzet Günay, Atillâ Dorsay, Yavuz Bülent Bakiler, Türker Atakan ve Rafet Bintez'den oluşan 11 kişilik büyük jüri de filmleri izlemeye başladı. Festival kapsamında bugün 19.00'da Yat Limanı'nda halk oyunları gösterileri, Cumhuriyet Alanı'nda Belediye Orkestrası'nın konseri, 20.00'de Belediye Nikâh Salonu'nda çizgi film gösterisi, 12 Eylül Tiyatrosu'nda saat 21.00'de Levent Kırca Tiyatrosu'nun, aynı saatte özel Idare Kongre Salonu'nda Living English Tiyatro Topluluğu'nun oyunları izlenebilir. 1980 sonrasınm ilkel kapitalizme yaklaşan "serbest piyasa ekonomisi" modeli, toplumun bugünku ihtiyaçlarına karşıhk verebilir. Türkiye'de ortanın sağındaki partiler geleneksel olarak ekonominin "sosyal" yönünü, ortanın solundaki partiler de "piyasa" yönünu ihmal etmiştir. Çözüm, ekonomide rekabeti, toplumda sosyal adaleti hedef alan sosyal piyasa ekonomisidir. DSP'nin programına "toplum yaranna pazar ekonomisi" kavramını yerleştirmesini; SHP sözcülerinin son zamanlarda "planlı sosyal piyasa ekonomisi"nden söz etmeye başlamalannı Türk sosyal demokrasisi açısından olumlu adımlar ola Hatli Çaman oynncuları • Kültür Servisi Hadi Çaman Çaman Yeditepe Oyuncuları mevsimi "Pepsi" adh oyunla açıyor. Topluluk, Pierrette Bruno'nun yazdığı, Asude Zeybekoğlu'nun düimize çevirdiği oyunu ilk olarak Kayseri ve GAP bölgesindc sergileyecek. Oyun, 25 ekimden itibaren de Kadıköy Halk Eğitim Merkezi'nde izlenebilecek. Bir salon güldürüsü olan Pepsi'yi Hadi Çaman yönetti, dekorlannı ise Oğuz Oktay çizdi. Oyunda Hadi Çaman, Füsun Erbulak, Oğuz Oktay, Cem Meto, Nilgün Akçaoğlu oynuyor. Açılışta 'Yunus Emre' • İSTANBUL (AA) lstanbul Devlet Opera ve Balesi, 19891990 sezonu bu akşam, Ahmet Adnan Saygun'un başyapıtı "Yunus Emre" oratoryosu ile açacak. Yapılan açıklamaya göre her sezon açıhşım bir Türk yapmyla yapmayı ilke edinen lstanbul Devlet Opera ve Balesi, "Yunus Emre"yi, doğumunun 750. yıldönümünün UNESCO'ya üye ülkelerce bu yıl kutlanması nedeniyle seçti. Devlet Sanatçısı Prof. Hikmet Şimşek'in yöneteceği eserin Koro Şefi Gökçen Koray, oratoryonun solistleri ise Leyla Demiriş, Işın Güyer, Erol Uras ve Attila Manizade. lstanbul Devlet Opera ve Balesi, "Fantastik" adlı gençlik müzikalini 6 ekimde, "Bremcn Mızıkacıları" adh çocuk müzikalini ise 7 ekimde sahnelemeye başlayacak. Stravinski'nin "Askerin ö y k ü s ü " ile Poulenç'in "lnsan Sesi" adlı eserleri 13 ekimden itibaren izlenebilecek. Rossini'nin "Sevil Berberi" 14 ekim, Haçaturyan'ın "Antonius ve Kleopatra" adh eseri 21 ekim, Necil Kâzım Akses'in "Atatürk Diyor K i " adlı yapıtı da 26 ekimden itibaren sergilenecek. OSMANLI ARŞİVİ KISA KISA azınhğına ilişkin resmi belgeleri kapsamakta. İKTİSATTA YÖNTEM / Ercan Eren, Uludağ Ü. Yayınları, Bursa 1989, 249 s. Uludağ Ü. UBF öğretim üyesi Doç. Dr. Ercan Eren'in yeni yayımlanan kitabı, "tktisatçılar arasında neden fikir birliği sağlanamamaktadır?" sorusundan hareketle, iktisatçılar arasındaki güncel yöntem tartışmalannı çeşitli açılardan inceleyen bir çalışma. Eren, kitabmın önsözünde şöyle diyor: "1970'li yıllardan bu yana yöntem taıtışmalan iktisatcılann özel ilgisini çekmektedir. Kanımızca yaşanan iktisadi bunalunla birlikte neyin doğru, neyin yanlış olduğu konusunda artan kaygı ve ^uphelerin bu yönelişte payı büyüktür. Yöntem sorunlanna ilgfmin yoğunlaşmasında benzer kaygı ve şüphelerin katkısını belirtmek isterim." J A P O N KÜLTÜRÜ / Bozkurt Güvenç, 3. Basıtn, Iş Bankası Kültür Yayınları, Ankara 1989, 430 s. Prof. Dr. Bozkurt Güvenç"in Japon kültürü üzerine Türkiye'deki başlıca inceleme olan ve geniş bir ilgi gören çalışması, üçüncü kez basıldı. Birinci basımı 1980, ikinci basımı 1983 yılında yapılan kitabın yeni basımına yazdığı "Söz Arası"nda Güvenç şunları söylüyor: "Japon Kültürü dokuz yüda 'Üçüncü Baskı'sını yapıyor. Yazar için ne büyük bir onur ve mutluluk! Kitabı sevip sevdirenlerle yeni baskıyı gerçekleştirenlere duyduğum derin şükranı, dizgi ve baskı yanhşlannı azaltarak dile getirmeye çalıştım." SOSYALİZMİN GÜNCEL SORUNLARI DOSYASI / Alan Yayıncıhk, Ağustos 1989, 320 s. Alan Yayıncılık'ın "Dünün ve Bugünün Defterleri: Dünya Sorunları" başlıklı kitap dizisinaeki yeni kitabı, sosyalizmin güncel sorunlarını konu ahyor. "Sovyetler Birliği ve Çin'de Neler Oluyor?Aunanistan" altbaşlığım taşıyan kitapta, yabancı ve yerli yazarlardan seçilen yazılar derleniyor. Yıldız Tasnifi: Ermeni sorunu Tarihi Araştırmalar \.e Dokumantasyon Merkezleri Kurma ve Geliştirme Vakfı, arşivlerinde bulunan ve "Yıldız TasnifiErmeni Meselesi" ile "Enneni Belgeleri1331 (1915)" başhklan altında iki grupta toplanmış olan 48 ciltük belge koleksiyonunu yayımlıyor. Vakıf tarafmdan 15 ciltte toplanacağı duyurulan belgeler, 18601919 arasında Osmanlı tmparatorluğu'ndaki Ermeni "Talori Olaylarf'na ayrılan birinci cildin başında Cengiz Kiirşad'ın "Ermeni Terörü", Heath Lowr>'nin "19. ve 20. Yuzyıl Ermeni Terorizmi: Devamlılık Bağı" ve Justin McCarthy'nin "Ermeni Terorizmi: Zehir ve Panzehit Olarak Tarih" başlıklannı taşıyan yazıları yer alıyor. SUREU YAYINLARDAN Iktisat Dergisi'nin haziranağustos 1989 özel sayısı, 68 nisantarihleri arasında yapılan 14. îktisatçılar Haftası'na sunulan bildirileri ve yapılan taıtışmalan içeriyor. Ege Ü. Edebiyat Fâkültesi Felsefe Bölümü tarafmdan yayımlanan Seminer adlı derginin 6. sayısı, 1113 Kasım 1987 tarihleri arasında tzmir'de yapılan II. Türkiye Felsefe, Mantık ve Bilim Tarihi Sempozyumu Dildirilerini bir araya getiriyor. Iktisat Dergisi Ozel Sayısı • ** Türk filmleri Münih'te • Kültür Servisi Bu yıl Münih'te kurulan SinemaTürk Derneği'nin düzenlediği "Türk Film Günleri'89" dün sona erdi. Başkanlığını Thomas Balkenhol'un yaptığı SinemaTürk Derneği, film günleri için Münih Belediye Kültür Vlerkezi'den ve çeşitli Türk ..uruluşlanndan destek aldı. Türk filmlerinin kopyalannı elde etmekte J Ü ^ ^ t f güçlüklerle karşılaştıklarını ^tmKM belirten dernek başkanı Balkenhol, Türkiye*nin Kültür Bakanlığı'nın kimi fümleri rahathkla verdiklerini, kimi fihnleri ise vermekten kaçmdıklarım söyledi. Film Günleri kapsamında yer alan yapıtlardan birkaçı şöyle: Ali Özgentürk'ün "At", Thomas Draeger'in "Metin", Jürgen Haase'nin "Gülibik", Metin Erksan'ın "Kuyu", Zeki Ökten'in "Faize Hücum", Tunç Okan'ın "Otobüs", Ömer Kavur'un "Anayurt Oteli", Erden Kıral'm "Av Zamanı" ve Atıf Yılmaz'ın " M i : * \YIN EN ÇOK SATAN K1TAPLARI Sn 1 2 3 4 TV'de Programlama' • Kültür Servisi Mülkiyeliler Birliği lstanbul şubesinin düzenlediği "Cumartesi Buluşmaları" kapsamında 7 ekim saat 16.00'da "TV Programlama" konulu bir açık oturum yer alacak. Muallim Naçi Caddesi Kuruçeşme 157 adresinde gerçekleştirilecek açık oturumun başkanlığını Nuri Çolakoğlu yapacak. Konuşmacılar ise Günaydın Gazetesi'nden Erdoğan Sevgin, Hürriyet Gazetesi'nden Kadir Çelik, Milliyet Gazetesi'nden Haluk Aktar ve Sabah Gazetesi'nden Ahmet öztarhan. Seminer KMI 152.474 011.083 303.014 027.079 007.424 191.042 152.468 079.068 102.091 Kitabın JUMYazan Ozal Hikâyesı/Hasan Cemal Aslmda A^k da Yok/Duygu Asena Lokomotif Bunu Yapabilir mı BakalımyvVoody Allen Japon Gülu/llhan Selçuk Kışkırtılmış Erkekjik. Bastınlmış Kadınlık/Erdal Atabek MatemaCk ve Korku/Alı Nesin Yıl Sıfır Darbe Haar/Muzafter Izgu Biz de Duvar Yazısıyız/ Nası! Bir Demokrasi İstiyoruz/Server Tanilli Törâ İnceleme Oeneme Deneme inceleme Deneme Oeneme İnceleme Mizah Fiyata 10 0 0 0 6.500.3.5005.5007.0007.700.5.000.6.0005.000.6.000 10 5 6 7 8 9 102.090 Dunyayı Değiştıren On Yıl/Server Tanilli İnceleme 'Yeni' Türk DilKurumu'nun İmlâ Küavuzu' eskiye dönüyor Türkçe artık bir anlatım gücü kazandıysa, bunu son 60 yıl içinde kavram ve terimleri Türkçeleştirme yolunda harcanan çabalara borçluyuz. Bir devlet dairesine dönüştürülen, eski kurumla ilişiği kalmayan "yeni" TDK'nın "İmla Kılavuzu" üzerinde özellikle bu açıdan durulmalı. ALPAY KABACALI Alman filozofu Heidegger'e göre "Dil, düşüncenin evidir." Yunus Emre, "Dil, hikmetin yoludur" der. Başka bir deyişle, düşünceyi var eden ve geliştiren araç, dildir. Çağdaş bilimsel düşunceye de, çağdaş bir dil kullanarak ulaşılır. Osmanlı bürokratlan, bu gerçeğin ayrımına varamadıklan için Batılaşma çabalarında başan sağlayamadılar. Arapça, Farsça köklere başvurularak yaratılan yapay dil, hiçbir zaman düşünce dili olamadı. Dolayısıyla Osmanlı Batılaşmacılan, öykünmecilikten öteye geçemediler. Bir dilde kavramlar açık seçik ortaya konulmamışsa ve bilim, sanat, teknik vb. alanlarında belli kavramlan bildiren terimler yetkin bir anlatım aracı olma tutarhhğına ulaşmamışsa, o dil çağdaş değildir. Düşünce, o dilde olgunluğa erişemez. Türkçe artık bir anlatım gücü kazandıysa, bunu son altmış yıl içerisinde kavram ve terimleri Türkçeleştirme yolunda harcanan çabalara borçluyuz Bir devlet dairesine dönüştürülen, eski kurumia ilişiği kalmayan "yeni" Türk Dil Kurumu'nun yazımda eskiye dönüşu simgeleyen 1988 baskılı İmlâ Kılavuzu Üzerinde özellikle bu açıdan durulmalı. Yeni Yazım Küavuzu (9. bas., Ank. 1977; 10. bas., Ank. 1980), terimlerîn yazımı konusunda iki temel kural getirmişti: 1. Birden çok sözcükten oluşan terimler, bileşik sözeük niteliğindeyseler bitişik yazıhrlan »çıortay, çanakyapraklılar, vb. 2. Terimlerde belirtici, niteleyici görev yapan ya da altbölümleri bildiren sözcükler, anaterimden ayrı yazılır: a>kın kaCmanlaşma, tümce vurgusu, vb. a) Bu kural, anaterim bileşik sözeük olduğu zaman da uygulanır: dere alabahğı, en küçük ortakkat, vb. b) Bu kural, belirtici niteleyici görc\' yapan ya da altbölümleri bildiren sözcükler bileşik sözeük olduğu zaman da uygulanır: yıldızlararası uzay, sıcakkanlı hayvanlar, vb. Söz konusu 1988 baskılı İmlâ Kılavuzu'nda ise, genel kurallar veriiirken terimlerden hiç söz edilmiyor. Bileşme konusunda da şu ilkeler getiriliyor: 1. Yapı bakımından birleşmiş, birleşik kelime durumuna girmiş birtakım kelimeler bitişik yazılır: babayiğit, başıbozuk, vb. 2. Ev, ocak ve yurt kelimeleriyle kurulan birleşik isimler ayrı yazılır: bakım evi, dogum evi, vb? Buna karşıhk Farsça kuralına göre L Yazım kurallarındaki kargaşa hane kelimesiyle kurulan birleşik kelimeler bitişik yazılır: çayhane, eczahane, vb. 3. Birleştirmelerde kullanılan kelimeler yeni bir kavramı karşılarlar. Ancak, birleştirmede yer alan her kelime kendi eski anlamını saklamış olabilir. Bu tur birleşik kelimeler ayn yazılır: su aygırı, toplu iğne, taş yağı, gök bilimi, vb. Bu sonuncu kurala, öteki kurallarda rastlanmadık ölçüde örnek veriliyor; kılavuz bölümünde de terimler ve kavramlar ya ayn yazımla gösteriliyor, ya hiç yer almıyor. Birkaç örnek verirsek, sonbahar son bahar, basımevi basım evi, bilinen yemek karnı yarık, balıkadam bahk adam, ayçiçegi ay çıçeği diye yazılıyor. Devlet dairesine dönüştürülen "yeni" Türk Dil Kurumu'nun ayrı yazma mantığı irdelendiğinde, yerleşmiş Türkçe kavram ve terimleri dilden söküp atma çabası seziliyor. Bunlar, önce ayrı yazüarak yerleşmiş anlamlanndan uzaklaştınlacak... Böylece, öteden beri savundukları karma dile dönüş daha kolay olacak! Hemen belirtelim, TDK kendi kuralını kendisi uygulayamıyor: Ataturk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kunımu'na bağh Atatürk Kültür Merkezi, Atatürk Araştırma Merkezi, Türk Tarih Kurumu (TTK) ve Türk Dil Kurumu'nun (TDK) yayınları, TTK Basım Evi'nde değil, TTK Basımevi'nde basılıyor. Örnek, TDK'nın 1989'da ayrîı yerde basılan Gulistan Tercümesi adh yayını! Ayrıca tmlâ Kılavuzu'nda mantıga sığmayan ya da konulup da uygulannıayaiı nice kural var. Ör nek: Sıvas sözcüğüne ek gelince kesme imi kullanılarak Sıvas'ı yazılıyor da Uşak, yumuşadığı için, kesme imi kullanümadan Uşagı diye yazılıyor... Hal, "durum" anlamına gelince düzehme imiyle hâl diye yazılacak, "çözme, eritme" anlamında kullanılınca hal diye (s. 7 ve 130). Ama İmlâ kılavuzu kendi kuralına uymuyor, hâl'ini hal diye yazıyor {s. 13, 18, 40), vb... Bir nokta daha: İmlâ Kılavuzu'nda Osmanlıcılık var, sellemehüsselâın var, sansürlemek var. pişmani>e \ar da, cumhuri)etçilik yok, çağcıllaşma yok, kutnabirader yok! Adam Sanat'ın yeni sayısı • Kültür Servisi Adam Sanat Dergisi'nin ekim sayısı çıktı. Dergide Memet Fuat "însan Hasta", Gürhan Tümer "Yenibilinmezcilik", Frank Whitford "Dinamo'nun Ardından", Perihan Önder "Biçimsiz'ler", Dave Barry "Resim Sanatı Tarihi", Frank D. McConnel "Eliot'la Tanışmak", Ramis Dara "Gurbet Cenneti", Maria ve Godfrey Blunden "Salon D'art", Yavuzer Çetinkaya "Özgürlük Nasıl Işır Beyazperdeye", Ahmet Seven "Rüştü Onur Üzerine", Ali Asker Barut "tlk Sen mi Soldun" başlıklı yazılanyla yer ahyorlar. Moğolistan Film Festivali • ULANBATOR (UBA) Moğolistan tarihinde ilk kez uluslararası Fılm festivali düzenlenecek. Aralarında Fransa, halya, Japonya, Ingiltere ve Amerika Birleşik Devletleri'nin de bulunduğu toplam 26 ülkeden film şirketlerinin katılacağı Birinci Uluslararası Moğolistan Film Festivali, Moğolistan'ın başkenti Ulanbator'da 1121 kasım tarihleri arasında yapılacak. Uzun yıllardan berî dünya sinematografisindeki gelişmelerden uzak kalan Moğolistan seyircisi, film festivali sırasında, katüan bütün ülkelerin uzun metrajlı fihn ve dokümanlannı, Ulanbator'daki tüm sinema salonlannda izleme olanağı bulabilecek. Birini Uluslararası Film Festivali, Moğolistan sinema seyircisinin sosyal durum farkhlıkları ve dünyaya bakış açısı gözetilmeksizin birlikte yararlandığı ilk etkinlik olacak. "feni bir yaymevi • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yeni yayın dönemiyle birlikte yayın dünyasına Vadi Yayınları adh yeni bir yayınevi daha katılacak. Vadi Yayınları kitaplarını üç ayrı dizi başlığı altında sunacak. Yayınevinin "BilimDilFelsefe" dizisinde Karl Popper'den "Bilimsel Bulgu Mantığı" ve "Bitmeyen Arayış" adlı otobiyografiler, Imre Lakatos'ın "Bilimsel Araştırma Programlarında Yöntem" adlı çalışması, Türkiye'de henüz hiçbir yapıtı yayımlanmayan ünlü dil bilimci Noam Chomsky'nin bir yapıtı yayımlanacak. "Araştırmaînceleme" başlıklı dizinin ilk kitaplan, ünlü Amerikalı toplumbilimci C. Wright Mills'in "Marksistler", Türkiye'de "Küçük Güzeldir" ile tanınan E.F. Schumacher'in "Kafası Kanşıklar İçin Rehber"i olacak. "Sanat" başlıklı son dizide ise Fransız ozan, oyun yazarı ve romancısı Jean Genet'in roman ve oyunları yayımlanacak. BUGÜN • Bir oyun Bülent Demir'in yazdığı, H. Hiimi Bulunmaz'tn sahneye koyduğu "Güvercinin Türküsu Beyoğlu ^nda Söylenınez'' adlı oyunu Bulunmaz Tiyatro İsıanbul tarafmdan saat 18.00'de, topluluğun Beyoğlu, tsıiklal Caddesi, 186/2 adresinde serRilenecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle