25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/12 PAZAR KONUĞU 22 EKİM 1989 Ideolojik değil, sosyolojik evrim Fransa, "Bilgi Toplumu" olarak da anılan, sanayisonrası topluma geçiş için eğitime büyük yatırım yapan ülkelerden biri. François Mitterrand'ın ikinci başkanlık döneminde Fransa hükümeti, eğitim bakanhğını, başbakanlıktan sonra iki numaralı bakanlık konumuna getirdi. Bu görevi, geçen yıldan beri 19811988 yılları arasında Fransız Sosyalist Partisi'nin genel sekreterliğini yapmış olan ve partinin en önde gelen simalarından biri olan Lionel Jospin üstlenmiş bulunuyor. Jospin, Avrupa Konseyi Eğitim Bakanları Konferansı 16. Toplantısı dolayısıyla 1113 ekim tarihleri arasında İstanbul'a geldi. Fransız eğitim sistemine "daha geniş inisiyatif, daha büyük esneklik ve daha çok özerklik" getirmeye çalıştığmı söyleyen Jospin'le arkadaşımız Şahin Alpay, bilgi toplumunun gerektirdiği eğitim reformları, Fransız Sosyalist Partisi ve Fransız sosyalizmi üzerine konuştu. Fransa Eğitim Bakanı Jospin, Batı toplumlarında gözlenen değişimi yorumluyor PAZAR KONUĞU nayi işçilerinin sayısı azalıyorsa da, Fransız toplumunun yüzde 80'i aşan bir bölümü maaşlılardan oluşmaktadır. Dolayısıyla Batı ülkelerindeki sosyalist ya da komünist partilerin gözlerini toplumdaki yeni sosyal gruplara açmaları gerekiyor. Fabrika işçilerinin sayısı belki azalıyor, ama laboratuvarlardaki, öteki işyerlerindeki teknisyenlerin sayılan çoğalıyor. Batı ülkelerindeki komünist partilerinin gerilemeleri belki yalnızca Stalinist ya da komünist dünyanın geçirmekte olduğu bunalımdan değil, sosyolojik gelişmelere gözlerini kapamalanndan kaynaklanıyor. Kendimizi yeni koşullara uydurmamız; yalnızca fabrika işçilerinin sorunlan uzerinde değil, teknisyenlerin, banka memurlarının, öğretmenlerin, araştırmacılann ve tüm öteki çaüşanlann sorunlan uzerinde de durmamız gerekiyor. Kısaca, ideolojik olmaktan çok, sosyolojik bir evrimin yaşandığı söylenebiîir. ransız Sosyalist Partisi'nin bir öğretmenler partisi haline geldiği biçimindeki iddialar konusunda ne diyorsunuz? Örneğin geçenlerde kendisiyle yaptığım bir söyleşide Danimarka Sosyal Demokrat Partisi Başkam SvendAuken, Fransız Sosyalist Partisi'nin çok seçkinci bir parti haline geldiğini; partiye isçilerin değil, öğretmenlerin hâkim olduğunu söyledi. Fransız Sosyalist Partisi'nin öğretmenlerin hakimiyetinde bir parti olduğu doğru değildir. Partimizde çok sayıda öğretmen olduğu bir gerçektir. Bunun Fransa'da cumhuriyet, laiklik için mücadeleyle, okulun toplumdaki rolüyle de yakından ilgKİ vardır. öte yandan Fransa'da pek çok öğretmen işçi partilerinde, sosyalist harekette önderlik görevleri üstlenmiştir. Yeni eğitim kanununun kabul edilmesinden sonra, uzun görüşmeler, pazarlıklar ve mücadele sonunda öğretmen maaşlan arttırıidı. Sendikalar benden bağımsızdır, ben de onlardan bağımsızım, ama aramızda sürekli bir diyalog vardır. KÜLTÜR, AT'NİN ENGELİ OLAMÂZ ••••••Say'/n Bakan, Avrupa bütünleşmesi bugün dünyamızm en önemli konularından biri. Türk kamuoyu da bu konuya büyük bir ilgi duyuyor. Türkiye'de birçok kimse Türkiye'nin Avrupa Topluluğu'na ekonomik ve siyasi entegrasyonunun fazla birgüçlük çıkarmayacağı, bunun yalnızca bir zaman meselesi olduğu görüşünde. Bu kimselere göre Türkiye ile Avrupa arasındaki esas sorun, Türkiye'nin Avrupa Topluluğu'na tam üye olmasına aşılması mümkün olmayan esas engel, büyük kültürel farklılıklar. Böyle düşünenlere hak verir misiniz? Bu soruya cevap vermek benim için güç. Fransa dışişleri bakanı değilim. Fransa dışına çıktığım zaman eğitim bakanı olarak öncelikle eğitim sorunlanyla ve bir sosyalist olduğum için sosyalizm sorunlanyla ilgileniyomm. Geçen yıl eğitim bakanlığına getirilmeden önceki yedi yıl boyunca Sosyalist Parti'nin genel sekreterliğinı yaptım... IB^HBMS/zf bu soruyu yöneltmemin nedeni, eğitim bakanı olarak sorumluluk alanınıza kültürel sorunların da giriyor olması... SÖYLEŞİ ŞAHİN ALPAY WKK^MSayın Bakan, Avrupa Konseyi Eğitim Bakanları Kunferansı'ndaki konusmanizda eğitim alanında modern teknolojilehn arıan önemi üzerinde durdunuz. Fransa'da bu alanda neler yapıldığı konusunda bilgi verir misiniz? Politikamızın temel hedeflerinden biri, gençleri yeni iletişim teknolojileri hakkında bilgi sahibi kılmak. Bunun için gerekli donanımı rüm okullara yaymak istiyoruz. Yeni teknolojilerin eğitim sistemimize entegre edilmesinde, bu teknolojileri öğretecek olan elemanlann yetiştirilmeleri en temel ihtiyaçlanmızdan biri. Öte yandan eğitimde yararlanılacak görselişitsel malzeme alanında büyük bir yetersizlik söz konusu. Bu alanda ihtiyacın karşılanması için bir eğitim programları üretimi ulusal merkezi kuruyoruz. Eğitim programlannın yayımlanmasında televizyon yetkilileriyle işbirliğini arttırıyoruz. Yakın gelecekte ileşitim araçlarının eğitimdeki rolünün giderek artacağıua inanıyoruz. Gençlerin bazen okulda geçirdikleri zamandan daha uzun bir süre televizyon seyrettiklerini biliyoruz. Sanırım yeni teknolojiler Türkiye için de önemli olanaklar arz ediyor. Yeni teknolojilerin özellikle kırsal alanlardaki okullar açısından büyük değer taşıyacağını düşunüyorum. • • M M F r o n s a 'da çok merkeziyetçi bir eğitim sistemi var. Büyük ölçüde Fransız sistemine dayanan bizim eğitim sistemimiz de çok merkeziyetçi. Oysa şimdi Japonya 'dan A BD'ye kadar hemen bütün dünyada eğitimde ademi merkeziyetçiliğin arttınlması yönünde bir eğilim var. Bu konuda sizin yaklaşımımz nedir? Fransız eğitim sisteminin çok merkeziyetçi olduğu doğrudur, fakat bu alanda değişmeler var. Sosyalist hükümetin iktidara gelmesinden bu yana okulların yOnetiminde ademi merkeziyetçilik yönünde önemli adımlar atıldı. Ilk ve orta dereceli okullar yapım ve onanm çalışmaları artık yerel yönetimlerin sorumluluğunda. Devlet yalnızca üniversitelerin inşa ve onarımından sorumlu. öte yandan, eğitim bakanlığının yerel birimlerinin yetkileri giderek genişliyor. İlkokul ve lise yönetimleri giderek daha büyük sorumluluk ve inisiyatif yükleniyor. Geçen temmuz ayında parlamentoda kabul edilen yeni eğitim kanunu uyarınca, ilk ve orta dereceli okullara genel ders programı çerçevesi içinde kalmak şartıyla yerel ihti>raçlara daha uygun bir program izleme olanağı sağlanıyor. Büyük kentlerle küçük yerleşimlerde oturanlar arasında, sermaye sahiplerinin oturduklan yerlerle çahşan insanların yaşadıkları yerler arasında, göçmenlerin yoğun olarak bulunduklan yerlerle öteki yerler arasında önemli farklar var. Çocukların ve gençlerin ihtiyaçlan her yerde aynı değil. Eğitim programlannın fırsat eşitliğinin sağlanması açısından bu ihtiyaçlara uydurulması gerekiyor. Özetlemek gerekirse, eski merkeziyetçi, Kartezyen Fransız eğitim sistemine' bir AngloSaxon ruhu katmaya; daha geniş inisiyatif, daha büyük esneklik ve daha çok özerklik getirmeye; iki geleneği kaynaştırmaya çalışıyorum. WKKKK^Birkaç yıl önce Fransa'da sosyalist hükümet, kilise tarafından yönetiten özel okullar Uzerinde devlet denetimini arttırmak yönünden bir girişimde bulundu, fakat karşüaşılan sert muhalefet üzerine bundan vazgeçti. Türkiye, eğitiminde laiklik ilkesini yerleştirirken büyük ölçüde Fransa'yı ornek aldığı için, bu konu Türk kamuoyunda hayli ilgi uyandırmıştı. Bu tasarıyı yeniden gündeme getirme niyetiniz var mı? Tasarı, büyük çoğunluğu Katolik kilisesi tarafından yönetilen özel okullarla devlet okullarını aynı sistem altında birleştirmeyi amaçlıyordu. Fakat özel okulların özerkliklerini ve karakteristiklerini muhafaza etmelerine yine olanak tanınıyordu. Ancak bu konuda büyük bir siyasi, ideolojik kavga verildi. Temmuz 1984'te bu tasarıdan vazgeçmek zorunda kaldık, zira muhalefete rağmen kanunu parlamentodan geçiremezdik. Şimdi bu sorun geride kaldı. Bir daha gündeme getirmeye de niyetli değiliz. Mevcut yasalara saygılıyız. Bugün Fransa'da ilk ve orta dereceli okulların yüzde 80'i devlete aittir, yüzde 20'si de özel okullardır. Katolik, Protestan, Musevi ya da Müslüman cemaatlere ait özel okullar ikiye ayrılmaktadır. Tümüyle özel olan okullar devletten hiç yardım almamaktadır. Fakat devletle özel anlaşması olan okullar devletten yardım almakta ve izleyecekleri ders programında devletin koyduğu belirli kurallara uymaktadır. Bu sistemde değişiklik yapmayı düşünmüyoruz. Bu sistem bize 19. yüzyılın bir hatırası. Okulların laikliğinesıkı sıkı bağlı isek de, bu siyasi konuyu bir daha gündeme getirmek istemiyoruz. • M H B Gazetelerde sık sık Fransa'da yabancılara, özellikle Kuzey Afrika ve Türkiye'den gelen göçmenlere karşı ırkçı tutum ve saldırılara ilişkin haberler çıkıyor. Fransa'da okulların bu tür ırkçı tutum ve davranışlann giderilmesinde bir rolü olabilir mi? Irkçı davranışlara çok sık rastlandığı kanısında değilim, ama çeşitli ülkelerde görüldüğü de bir gerçek. Yabancılan kabul etmenin her zaman sorunlar yarattığını biliyoruz. Son altı yedi yıldır sorun, ırkçı bir siyasi hareketin, aşırı sağcı Ulusal Cephe'nin güçlenmesi. BJ akımın gerçekte Fransa'da bir geleneği vardır. Ancak faşıznıc. Nazizm'e ve sömürgeciliğe karşı savaşın başarı kazanmasındaıı sonra unutulmuştu. Şimdi 1980'ierde, goçmenler sorununu kullanaıaK ytniden bir siyasi güç haline geldiğini görüyoruz. Son yıllarda Fransa'da Ulusal Cephe'ye karşı olanların sayısı giderek artmıştır, fakat ne yazık ki destekleyenlerın sayısında bır azalma olmamıştır. Irkçıhğa karşı okulların rolü konusuna gelince: Fransa'da okullar, geleneksel olarak, bütünleştirici bir işlev görmüştür. Fransa, yüzyıllar boyunca bir göç ülkesi olmuştur. Polonya, ltalya, Ispanya, Portekiz, Kuzey Afrika'dan gelen göçmenler Fransa'ya yerleşmiş ve bunu istedikleri takdirde esas olarak okullar aracilığıyla Fransız toplumu ile bütünleşmiştir. Fransa'da okulların bu tarihi rolü vardır ve Fransa'da öğretmenlerin hemen tamamı ırkçıhğa karşıdırlar; bu onların güçlü bir geleneğidir. Fransa'da okullar yabancı ülkelerden gelen çocukların topluma kabulünde çok çok önemli bir rol oynamaktadır. Başka ülkelerden gelen çocuklar ve gençlerin, aileleri istediği takdirde Fransız okullannda kendi dil ve kültürleri üzerine ders görme olanağı vardır. örneğin Fransa'da 60.000 dolayında Türk çocuğu vardır ve bunların 20.000 dolayındaki bir bölümü Türkiye'den gelen ve maaşlan Türk hükümeti tarafından ödenen öğretmenlerden dil ve kültür dersi almaktadır. Öte yandan Fransız okullannda yabancı ülkelerin Fransız kültürüne katkılan ve göçmenlerin geldikleri ülkelerdeki kültür ve uygarlık üzerine bilgi veren çeşitli programlar uygulanmaktadır. Okullarda ırkçüığa karşı çalışmalara özellikle önem veriyorum. Fransa'da okulların ırkçılığa karşı mücadeleyi sürdürmesi gerektiğine inanıyorum. HMHHB.So5.va/i5/ hükümetin Fransa'da göçmenlerin asimile edilmesıni değil, çok kültürlü bir toplumu amaçladığım söyleyebilir miyiz? L İ O N E L J O S P İ N Fransa Eğitim Bakanı Lionel Jospin, 1937 doğumlu. Paris Üniversitesi'ndesiyaset bilimi okuduktan sonra, Fransa'nın bürokrat ve yöneticilerinin birçoğunu yetiştiren unlü Ecole Marional d'Administration 'da (ENA) eğitim gördü. 19651970 tarihleri arasında Fransa Dışişleri Bakanlığı 'nda kâtip olarak çalıştı. 19701981 yılları arasında Paris Üniversitesi Teknoloji Enstitüsü'nde ekonomidersleri verdi. 1981 ve I986'da Sosyalist Parti'den milletvekili seçildi. 1981'deFransa Sosyalist Partisi Genel Sekreterliği'ne getirildi. 1988 'de François Mitterrand'ın başkanlığa ikinci kez seçilmesinden sonra kurulan hükümette eğitim bakanı olarak görev aldt. SENDİKALAR 6ERİLİY0R 'ransa'da çalışanlar arasında sendikalaşma oranmın gittikçe gerilediği, bu arada öğretmenler arasında da sendikalara üye olanların azaldığı gözleniyor. Bunun nedenleri nedir? Bu durumu düzeltmek için ne yapıyorsunuz? Fransa'da sendikal hareket tarihsel ya da geleneksel olarak Kuzey Avrupa ülkelerine nazaran daha zayıf olmuş, daha az geüşmiştir. Aynı şekilde Fransa'da sendika1 hareket bölünmüş durumda olduğu gibi, sosyalist ve komünist partilerden her zaman bağımsız olmuştur. Gerçekte sosyal demokrat modelin Fransa'da işlerliği olmamıştır, çünkü parti ile sendikalann birbirinden bağımsızlığı geleneği vardır. Sendikal hareket geleneksel olarak bölünmüştür ve sendikalara üyelik oraru genel olarak düşük kalmıştır. Bunlar Fransa'nın gelenekleridir ve biz bu gelenekler içinde çalışmak zorundayız. ı ençlerin ihtiyaçlan her yerde aynı değil. Eğitim programlannın fırsat eşitliğinin sağlanması açısından bu ihtiyaçlara uydurulması gerekiyor. Eski merkeziyetçi, Kartezyen Fransız eğitim sistemine bir AngloSakson ruhu katmaya; daha geniş inisiyatif, daha büyük esneklik ve daha çok özerklik getirmeye; iki geleneği kaynaştırmaya çalışıyorum. Kişisel görüşüme göre, Türkiye'nin veya başka bir ülkenin kültürel nedenlerden dolayı Avrupa Topluluğu'na girememesi diye bir şey söz konusu olamaz. Kanımca Avrupa uygarlığına mensup olduklan sürece ülkelerin kültürel bakımdan farklı olmalan bir engel teşkil edemez. Türkiye'nin tarihsel bakımdan hem bir Avrupa, hem de bir Asya ülkesi olduğu bir gerçektir. Ama, ben, Türkiye'nin Avrupa Topluluğu'na üyeliği konusunda kültürel engeller üzerinde durmam. Ben iktisadi engeller ve demokrasi anlamında siyasi engeller üzerinde dururum. Türkiye'nin Avrupa Topluluğu'na katılması için istikrarh bir demokrasi olması şarttır. Avrupa Topluluğu'nun bir üyesinin demokratik bir ülke olmadığı gibi bir durumla karşılaşma tehiikesi kalmamalıdır. Böyle bir problem söz konusu olabilir. Söz konusu olabilecek başka bir problem, Avrupa Topluluğu içinde uyum sorunudur. Üye sayısı arttıkça uyum güçleşmektedir. Üye sayısının 6'dan 12'ye çıkmasıyla u>Tim azalmıştır. Avrupa Topluluğu bütün Avrupa'yı kapsayacak mıdır? Bu da başka bir sorundur. Ama, Türkiye ile Avrupa Topluluğu arasındaki kültürel farklann bir engel teşkil edeceğini sanmıyorum. Birbirimizin kültürel mirası ve geleneklerinden karşılıklı olarak yararlanabileceğimize inanıyorum. Bu görüşler, benim olduğu gibi hükümetimin de görüşleridir. Ama bu konuda hükümet adına değil, kendi adıma konuşuyorum. 'ğitim konulanna dönmek istiyorum. Avrupa Konseyi Eğitim Bakanları Konferansı'nın İstanbul toplantısmdaki gündemini oluşturan enformasyon ya da bilgi toplumuna geçiş kuşkusuz çağışımızın en önemli konularından biri. Bilgi toplumuna geçiş yüksek öğretim kurumlarma birçok önemli görevler getiriyor. Fransa bu alanda ne gibi önlemler alıyor? Kısaca açıklar mısınız? Fransa'da liselere devam eden öğrencilerin sayısı büyük bir hızla artıyor. Bunun nedeni demografik gelişmeler değil. Aileler ve gençler arasında yüksek öğretime talep gittikçe büyüyor. 2000 yılına kadar bu talebin artmaya devam etmesi bekleniyor. Eğitim Bakanlığı'nın ve hükümetin hedeflerinden biri, üniversiteye devam eden lise mezunlannın oramnı bugünkü yüzde 70 dolayından yüzde 80"e yükseltmek. Bu alana büyük yatırım yapıyoruz. Bildiğiniz gibi eğitim, François Mitterrand'ın ikinci başkanlık döneminin bir numaralı önceliğini oluşturuyor. Bugün Fransa hükümetinde eğitim bakanımn başbakandan sonra ikinci sırada gelmesinin nedeni, bu mevkii benim işgal etmem değil, hükümetimin eğitime verdiği önemi simgelemesidir. Son iki yıldır hükümetimin bütçeden eğitime ayırdığı pay gittikçe büyümüştür. 1990'da eğitim harcamalannın bütçe içindeki payı yüzde 18.47 olacaktır. Şu anda eğitim bakanlığının bütçedeki payı ikinci sırada geliyor, ama belki gelecek yıl birinci sıraya yükselecek. Fnusa göç ilketi Fransa'da okullar, geleneksel olarak, butunleştirici bir işlev gör tekiz. Kuzey Afrika'dan gelen göçmenler Fransa'ya yerteşmis ve bunu istedikleri takdirde müştür. Fransa, yüzyıllar boyunca bir göç ülkesi olmuştur. Polonya, İtalya, ispanya, Por esas olarak okullar aracılığryla Fransız toplumu ile bütünleşmiştir. (Fotoğraf: Uğur Günyuz) Ben asimilasyon kelimesini hiç sevmiyorum. Entegrasyon (bütünleşme) kavramını tercih ediyonım. Entegrasyonun anlamı şudur: Fransız ulusuna katılmak istiyorsanız, bunun için kendi kökenlerinizden kopjıak zorunda değilsiniz. Ama eğer Fransız vatandaşı olmak istemiyorsanız, size bir yabancı olarak saygı gösterilecektir. Franız vatandaşJığını seçmişseniz, bütün vatandaşlık hakiarından yararlanabilırsiniz. İstemıyorsanız, seçme ve seçilme hakları dısındaki bütün haklardan yararlanabilirsiniz. Yakında Fransa'da belirözel okullarda anadillerini öğrenebilirler. Bu olanaklann arttınlması için çalışmalar yapıyorum. örneğin Korsika dilinde eğitim verecekler için özel bir diploma ihdas ettim. İ ^ H R S u y m Bakan, Fransız Sosyalist Partisi ve Fransız sosyalizmi uzerinde de bazı sorular yöneltmek istiyorum. Şimdilerde yaygın bir iddiaya göre, Batı Avrupa sosyalist ve sosyal demokrat partileri artık kendilerine özgü bir felsefeye sahip olmayacak kadar liberalleşmiş bulunuyor. Bu tip iddialar konusunda ne düsünüyorsunuz? En azından ekonomi alanında liberal ideolojinin egemen ya da etkili olduğu bir dönemi yaşıyoruz. Dolayısıyla hangi eğilimde olurlarsa olsunlar hükümetlerin bunun etkisi altında oldukları bir gerçektir. Ama liberallerle sosyalistler ve sosyal demokratlar arasında önemli farklar olduğu kanısındayım. Hiç değilse Fransa'da. Biz sosyalistler güçlü bir kamu sektörü ve karma ekonomiden yanayız. Sağcı partiler buna karşıdır. Biz güçlü ve bağımsız sendikalann varlığını savunuyoruz. Muhafazakâriar sendikalardan hoşlanmıyorlar. Biz sosyal adalet için çalışıyoruz, ama muhafazakârların böyle bir önceliği yoktur. Biz Avrupa Topluluğu'nda yalnızca ekonomik entegrasyonu değil, sosyal haklar alanında bütünleşmeyi de savunuyoruz. Biz Avrupa'nm kalkınmakta olan ülkelere yardım yapmasını savunuyoruz. Muhafazakâriar da yardımı savunuyorlar belki, ama bu konuda daha az cömertler ya da kredilerle yetinilmesini istiyorlar. Gerçekte birçok yönden farklılıklar sürüyor. Öte yandan unutmamak gerekir ki, sosyalistler uzun yıllardan beri uğruna mücadele ettikleri ekonomik ve sosyal reformlann birçoğunu gerçekleştirmiş ve bunları sağcı partilere de kabul ettirmeyi başarmışlardır. Yeni idealler, hedefler koymak her zaman kolay olmayabilir. lKKKKMSık sık ileri sürülen başka bir iddia da, gelişmiş ülkelerde işçi sınıfınm gittikçe küçülmesi karşısında sosyalist ve sosyal demokrat partilerin giderek ortasınıf partileri haline geldikleri. örneğin sizin partinizin, bir işçi partisi olmaktan çok, bir öğretmenler partisi, öğretmenlerin egemenliğinde bir parti olduğu iddia ediliyor. Bu iddiaları nasıl karşılıyorsunuz? İşçi sınıfı gittikçe küçülüyor, ama buna karşıIık maaşlılann sayılan giderek artıyor. Bugün saSon yıllarda sendikalaşma oranlarmın daha da gerilemesi konusunda ne düsünüyorsunuz? Evet, böyle bir bunaJım yaşanıyor. Bu bunalım sendikalann ve sendikacılığın yeni koşullara uyum sağlamasından kaynaklanıyor olabilir. Ekonomik bunalım ve işsizlik, eylem birliğinin sağlanamayışı ve belki de iktidarda sol bir hükümetin bulunması sendikalann üye sayılannı arttırmalannı güçleştirebilir. Dolayısıyla sendikaların yerlerini ve rollerini bulmada güçlük çektikleri düşünülebilir. Sendikalaşma öğretmenler arasında oldukça yüksek bir orandadır ve bundan büyük memnuniyet duyuyorum. E, azından ekonomi alanında liberal ideolojinin egemen ya da etkili olduğu bir dönemi yaşıyoruz. Dolayısıyla hangi eğilimde olurlarsa olsunlar hükümetlerin bunun etkisi altında oldukları bir gerçektir. Ama biz sosyalistler güçlü bir kamu sektörü ve karma ekonomiden yanayız. Sağcı partiler buna karşıdır. Ii süreden beri oturan göçmenlere yerel seçimlerde seçme ve seçilme hakkı tanımayı da düşüyoruz... WKBKA()lkenizde anadili Fransızca olmayanlar yalnızca yabanctlar ya da göçmenler değil. Fransa 'daki çeşitli etnik azınlıkların kendi anadillerinde eğitim gorme hakları var mı? Fransa'da bölgesel ya da azınlık gruplarına mensup olan çocuklar ve gençler kendi anadillerinde eğitim gorme hakkına sahiptir. Basklar, Brötonlar, Oksitanlar, Korsikalılar ve Alsace'lılar diledikleri takdirde kamu okullannda ve bazen J\.endimizi yeni koşullara uydurmamız; yalnızca fabrika işçilerinin sorunlan üzerinde değil, teknisyenlerin, banka memurlarının, öğretmenlerin, araştırmacıların ve tüm öteki çalışanların sorunlan üzerinde de durmamız gerekiyor. Kısaca, ideolojik olmaktan çok, sosyolojik bir evrimin yaşandığı söylenebilir. ÖĞRETİM ÜYESİNE MALİ DESTEK etmenlerin yetiştirilmesi alanında getirdiğiniz reform hakkında biraz bilgi verir misiniz? Bugüne kadar ilkokul, ortaokul, lise öğretmenleri ayn ayrı eğitiliyordu ve üniversite hocaları için herhangi bir eğitim programı bulunmuyordu. Geçen temmuz ayında kabul edilen yeni kanun uyannca üniversitelerde öğretmen yetiştirme enstitüleri açılıyor. Bu enstitülerde çeşitli kademelerde öğretmen adayları özel dailannda eğitim gördüköğretmenler arasında sendikalaşma ora leri gibi, öğretme yöntemleri gibi konularda ornı hakkında bir fikir verebilir misiniz? tak dersler görecekler. Dolayısıyla öğretmenlerin eğitimini yüksek öğretim düzeyine çıkanyor, öğBu oranlar değişmektedir. Üniversite öğretim retmen yetiştirme sistemimizi modernize ediyoruz. üyeleri arasında sendikalaşma oranı çok düşükBu, eskiye göre büyük bir değişiklik. Zira ünivertür, ama ilk ve orla öğretim kurumlarında bu oran site yalnızca bilgi aktarılan değil, aynı zamanda yüzde 50'nin üzerine çıkmaktadır. Bu, Fransa için bilgi üretilen bir yerdir. Şimdi üniversitelerde öğoldukça yüksek bir oıandır. Eğitim sektöründe retim üyesi olmak isteyen genç bilim adamlanna güçlü sendikalann bulunmasından ve sendikalaşönemli nıali destek sağlıyoruz. Bu, şimdiye kadar ma oranının yüksek olıııasından büyük memnunhiç denenmemiş yeni bir sistem. Hem Amerikaluk duyuyorum, çünku sendikalar karşılaştığımız lıların hem de Japonların bu yıl uygulanmaya başsorunların çözülmesinde valışanlarla diyalog kurlayan yeni sistemimizi ilgiyle incelediklerini bilimamızı ve isbirliğı yapmamızı mümkün kılıyor. yorum.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle