17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Sahıbı Cumhunveı Matbaacılık vt Gazeıecılık Turk Anonırn Şırkeıı adına N«Br Vadi # Genel Yayın Mudurır H u u Cem>l. Müessese Mudutu: EmİM l>«k]ıgil. Yazı Işlerı Muduru: Okay Gonnsia. • Haber Merkezı Muduru V«Jçm Baycr, Sayfa Duzeni YöiKtmem: Aii Arv. • Ttmsücıler ANkARA: Ahmet Tm. İZMİR: Iç Politılu: CcW B*lu«*. D15 Haberler Eıpa k b Ekononu daftı Ifcffao, 1$ Sendıka Şaknn Krfcna, KUIıttr Cetal UsKr, Efctınr Gm*! Ş«ytaı, Haber Arastııma tsrna Bofcaa, Yurt Haberlen N«*« DOJ«B, Spor Damsmanı AMofcK* Ynccfauu. Dıa Yaalar Kmn ÇakMua. <\jaşümı ^Ml Alpa* Duzdtme HıılıJıt V u a • Koonlııuıor A O I Horatan. • Malı tjlerk M Erol Eıtal. # MuhâKbe M e « tar • Baı^PIanJama. Scvp Omubefeoftı • Rddam Ayjt Tona, • Ek Yiyıntar Hufj» Akyol • Utat H«r»i» G«rtr. • tslenne: Öadtr Çdk. • ftlpislenr N d f a > l « PmoaeL Srtfi Hasan «F favoi LumJıunvn Maıoualıt ve OaKlcaut 1^14. IIM ua*> l u İV/41 ( 34334 Is> PK 246tsanbui Td 512 05 05 (20 ha). Tdct 22246 Faı: (I) 526 «0 72 A Buroto Aakan: Zıyı Gokalp Blv. Inkılap S. So: 19/4, Td. 133 I! 4M7, TdoL 42344 FUL (4) 133 C5 65 • 1™*: H 7j)j »v 1352 S2/3, H ; 13 12 30. Tcb. 323» Fsc (31) 19 53 « : lnonu Cad 119 S. So I Kx 1, TH. 19 37 52 (4 hal). TUDL 62133. F u : (71) 19 37 H TAKVlM: 10 EKtM 1989 tmsak 4.38 Güneş 6.02 Ögle 11.56 tkindi 15.05 Akşam 17.40 Yatsı 18.59 Yer: Fransa. Olay: Peugeot grevi. K o n u ş a n l a r : Grevci Türk işçileri. K o n u : Modern sanayinin işçilere etkisi 'Bizden çalıyor, robota veriyor' Adım ücret, soyadım zam Haddehanede P a r a r o b o t l a r a Bir Türk işçisi anlatıyor: NE NEDİR? Türkiye'nin Hazineleri' • ANKARA (AA) Danimarka'da, Kultür Bakanı Namık Kemal Zeybek tarafından eylül ayında açılan "Türkiye'nin Hazineleri" sergisinin büyük ilgi gördüğü bildirildi. Danimarka'da yayımlanan gazetelerden 170 bin tirajlı Berlingsk, serginin, Asya ile Avnıpa'yı birbirine bağlayan ölçülemez değerdeki kültür ve sanat hazinelerini gözler öniine serdiğini belirtti. 150 bin tirajlı Politiken ise Necdet Yaşar ve 5 kişilik ekibinin sundukları klasik Türk müziği konserlerini, profesyonel düzeyde bulduklarını bildirdi ve konserlerin yüıelenmesini istedi. Det Fri Aktuelt'te "Türkiye'nin Hazineleri"ne tam sayfa aynldı ve "4000 yıllık mücevherleri, aynı haşmetli pırıltılarıyla görmek mümkün" denildi. Peugeot grevinde Türkler kilit noktada, çünkü fabhkanın haddehanesini kapatıp işi durdurdular. Fransa kamuoyu, sonyıllann bu en büyük greviyle yakından ilgileniyor. SABETAY VAROL MULHOUSE "1978de Peugeot'ya girdiır O tarihte butün işler elle goruluyordu. Robot diye bir şey yoktu. Tavandan asmaiı makinelerle kaynak yapıyorduk. MulhousePeugeot'da 25 ile 28 bin kişi arasında adam çalışıyordu. Peugeot104 arabalar çıkıyordu. Biz o şekil çaüşıyorduk. İşçi seviniyordu. 7879'da verdikleri para 5 bin frangı buluyordu. Bizi içeri alışı 2400 frank. Primiydi, cumartesiydi. elimize geçen para en azından 45004700 frankü. 300 frank ev kirası veriyordura. Üç odalı bir mutfaklı eve..." *•* Alsace bölgesi Fransa ile Almanya arasında 70 yıl içinde üç savaşa yol açan, sonuç olarak da Fransa'nın egemenliğjnde kalan zengin mi zengin bir toprak parçası. tki güçlü ülke arasında bu kadar büyük bir çekişmeye neden olması boşuna değil. Alman disiplini ile Fransız yaratıcıhğıru birleştirdiği için olsa gerek, Alsace*li hem sanayide hem de tarımda ülkenin diğer bölgelerine fark atacak zenginlikte. Fransa'nın başka birçok bolgesini kasıp kavuran işsizlik Alsace'ta yok denecek kadar az. Mulhouse, Strasbourg'dan sonra bölgenin ikjnci büyük kenti. Peugeot, MuJhouse'un belli başlı iş alanlarından biri. Burada on yıldır çalışan bir Türk işçisi eski guzel günleri yukandaki cümlelerle dile getiriyor. Ergunda Kaynak Aksaraylı... Kendisini "NiğdeAksaraylı" diye tanıtıyor. OrtaköyOzancık köyunden. Anlattıklarını dinlemeye devam edersek, 20. yuzyılın klasik sanayi toplumundan, teknoloji ötesi olarak adlandırılan topluma geçiş surecini vasıfsız bir işçinin nasıl yaşadığını çok daha iyi anlarız: "Şimdi bu Peugeot 1982 senesinde 104 modelini boşladı... 205 geMi. 205 gelince anlaşma yaptı ve robot getirmeye kalkıştı. Bu scfer paralı çıkış venneye başladı. 1985 yılında 87 Türk kesin dönüş yaptı. 1986, 87, 88 yıllarında da gi Anahtar Türklerde 5 haftadır süren "îşverenparayı robota yatırdı ya, işçiyeyavaş Türk işçilehnin başı Ömer Kunduracı adlı bir Anadolu çocuğu. Işverenin temsilcisi adını yavaş çıkış veriyor. Bir robot 50 işçiyi sorunca, "Adım ücret, soyadım zam " dedi ve öldürüyor. 25 bin işçi düştü 9 bine. Parayı Fransız TV'sine grevcilerin önderi olarak çıktı. robota yatırdı, işçiyezam vermedi." Peugeot grevi Eylul basından beri iki fabrıka, kısmi grevde olan Peugeot, Fransa'nın otomobil sanayiinde iki numara. Renault'dan sonra Fransız otomotiv endüstrisinin "çiçegi" olarak da adlandınlan Peugeot'daki grev 40. günune yaklaşmak üzere. Birinci Dünya Savaşı sonrası Peugeot ailesi tarafından Fransa'nın Almanya sınırı yakınındaki Alsace bölgesinde kurulan Peugeot fabrikaları, Fransa'nın çeşitli yerlerine dağılmış durumda. Ancak ana fabrika, lsviçre sınınndaki Belfort bölgesimn Socheaux kentinde. Daha önce burada yüz binin üzerinde işçi çalışırken 1984 yılında genel müdürlüğe getirilen Jacques Calvet'nin "robotlaştırma" stratejisiyle bu sayı 50 binin altına düşüruldü. Peugeot'nun ikinci büyuk fabrikası Mulhouse'da. Burada da aynj jşletme politikası izlenerek, işçi sayısı 25 binden 9 bine indirildi. 80'li yılların başları Fransız otomobil sanayiinin bunalımh yılları. ]944'te General de Gaulle tarafından Daralan yaşam Peugeot'dakJ grevci Türk işçileri. Avrupa'da otomotiv sanayii robotlaşırken, Türk işçilerinin yaşama alanı giderek daralıyor. denler oldu. Robotu aldıktan sonra, parayı robota yabrdı ya, isçiye yavaş yavaş çıkıs veriyor. Bir seklörde 20 kişi çalışıyorsa robot gelince 5 kişi kalıyor. Bir sektörde 5 kişi vardı. Tek kişi kaldı. Verine robot kondu. Bu şekil bu şekil, şu anda çahşan işçi 9000'e düştü. 3 bin de şef, surveyan ve büro personeli var, bu adam parayı robota yatırdı. Bankaya borclandı. Bankaya borclandı, işçiye zam vertnedi.** zer şekilde cereyan etti. lktisatçılara soracak olursak, 198088 arasının, teknolojik atılımı gereği gibi yapmış ülkelerde, vasıfsız işçi yerine robot teknolojisine ve vasıflı insan gücüne yatırım yılları olduğunu bize söyleyecektir. Söz konusu koşuüarda, modern teknoloji içeren tezgâhlara ve vasıflı iş gücüne para yatırmayan ülkelerin, "çağ atlama" iddialarının anlamsızlığı kendiliğinden ortaya çıkryor. Ya da aynı operasyonu gecikmiş olarak ve üsteNarkozsuz operasyon lik narkozsuz yapma gereksinimi baş gösteriyor. Peugeot olayında Aynı olay aslında 1980'li yıllar olduğu gibi. Fransa'da işinden çıdan itibaren tüm sanayileşmiş ül kanlan Türk ya da vabancı işçikelerde üç aşağı beş yukarı bennin dönecek ülkesi var. Ergundu Kaynak işçi çıkartma adı verilen "kıyım"dan kendini kurtaranlardan biri. Ama ne pahasına... Yine ona kulak verelim; "1987 senesinde Peugeot'nun 8 milyar kân var. 88'de 10 milyar. 89'da 11 milvar. Bunu tabii seudikalar çıkanyor açığa koyuyor. Ev kirası yüksddi. Bizim aytığımıza neden zam gelmiyor? Yiyecek maddesi yukseldi. Eczanesi yiikseldi. Doktonı yükseldi. tşçinin parası, 1982'de aldıgımız parayı aynen alıyornz. Peugeot diyor ki krizdfc Nasıl kriz bu? Günluk 1500 araba çıkıyor. Tabii adam parayı robota yabnyor ya, işçi>'e verecek para yok. Bizden çalıyor. Biz daba 10 sene caJışacaksak, üç senede pkaracak. Helc bir tam robota gecsin... Tam robot yapamadılar daha. Yansı oldu. Yansı olamadı." 17 yaşından I8'ine gün alırken Fransa'ya işçi olarak gelen Ergundu Kaynak'a konuşmanın tam burasında aklımıza takılan şu soruyu yöneltiyoruz: "Peki sizler robotları düşman olarak mı göriiyorsunuz?" Verdigj yamt şaşırtıcı değil. Ama bir sanayi işçisirün çağdaş teknoloji karşısındaki ürkekli|ini göstermesi açısından oldukça düşündürücü: "Şimdi, robotlar düşman tabii... Şöyle düşman. Bn, işçi kesimini oldüriıveriyor. EUi işçinin yapacagını bir robot kendi yapıyor. işçinin yerine robot çalışıyor. Para da patronun cebine kalıyor. Jacques Calvet'ye. (Pengeot Müdüriil. O zamaa hepsi ona kalıyor. tşçiye diyor ki, bu adam hastalandı. Üç sene beş sene sonunda hastalık yapmış. Dışanya! Halbuki adam işyerinde hastalanmış. Biz hem Türkiye'den gelirken hem de'~ Peugeot'ya girerken muayeneyle girdik. Hastalıklı olmamak şaroyla bizi içeri aldı. Adam sabahleyio kalkıyor 4'te. Eve geliyor öğlenleyin saat 2'de. Gece gündüz üç vardiya çalışıyor. Hastalanıyor ve devletleştirilen Renault ile özel sektörde kalan Peugeot, her yıl birkaç milyarı bulan zararlarla yıllık bilançolarını kapatıyordu. Ancak her iki kuruluş bu devreyi teknoloji değişimı sayesinde atlatmış görünüyor. Bunun için başvurulan yollardan biri de kitle haiinde işçi çıkarmak oldu. Aynı yöntemi ABD'deki otomobil sanayi kuruluşlannın da izlediğini, bu arada anımsatmakta yarar var. Peugeot'da süren grevde sendikaların isteği, hayli düşük olan işçi ucretlerine 1500 frank (500 bin TL) zam yapılması. Genel Müdür Calvet ise zamma yanasmadı. Yakın zamana kadar tuketici desteğini arkasında hisseden Calvet, kamuoyunun aleyhine döndüğünü gördü. kendini dışanda bulnyor. İşçi de, robot alacak, bizi işten çıkaracak korkusuyla çalışıp duruyor..." Robotla vasıfsız işçi arasındaki rekabet gerçekte 6'ncı haftasına giren grevin nedeni değil. Çünkü, otomatikleşmî tam anlamıyla gerçekleşmiş değilse bile, büyük bir aşama tamamlanmış durumda. Ve bu sürecin bunalımlan ileri ülkelerde, geride kaldı sayılır. Ama fabrikanın yıl be yıl kâra geçmesi, o güne kadar sessiz durmayı yeğleyen "özel sektör" işçisini yeniden harekete geçiriyor. Artan sosyal sigorta harcamaları vs... Teknolojik yenileme ve zarar eden büyük bir sanayi kuruluşunu kâra geçirme başansını göstererek Fransa'da endüstri çevrelerinde büyük hayranhk toplayan genel mudür Jacques Calvet, sendikalara, "Greve mi gideceksiniz? 500 kişiyi bir araya getirin göreyim" demiş... tlk gün 1000 kişi greve çıkmış. Üçüncü gün şrevcilerin sayısı 5000'i bulmuş. İşyerinde çalışan Türklerin sayısı az... I6C1 geçmiyor. Bunlann 4050 kadarı açıkça greve katılıyor. 40 kadan doktora çıkıp rapor almış... Işyerine gelmiyor. 6070 kadan ise greve katılmıyor. Ozon deliği için yeni iddia • GRENOBLE (AA) Dünyaca ünlü Fransız volkanbilimcisi Harun Tazieff, çevrebilimcilerin, kloroflorokarbon ( C F Q gazını, atmosferdeki ozon tabakasının delinmesinden sorumlu tutmalannın hiçbir bilimsel dayanağı olmadığını söyledi. Yeni Zelandalı bir gnıp bilimadamının ileri sürdüğü "kloroflorokarbon" suçlamasına katılmadığını belirten Tazieff, "Olay, onların dediği gibi değil.. Delik, çok eskiden beri var ve Güney Kutbu'nda yaşanan 6 aylık ktş boyunca, kızılötesi ışınmın (irradyasyon) azalmasından kayııaklanıyor" dedi. Ozon deliğine, sadece insan yaşamayan Güney Kutbu'nun üzerinde rastlandığına işaret eden Tazieff, oysa kloroflorokarbon gazının yüzde 80'inin, Kuzey Yarıküresi'nde üretilip kullanıldığını vurguladı ve "Şayet CFC gazı, gerçekten ozonu deliyor olsaydı, başımızm üstündeki göğün delinmesi gerekmez miydi?" diye sordu. Tahsisli koylarda inşaata izin yok OZCAN OZGUR MUĞLA Başbakan Turgut Özal'ın çevre konusundaki açıklamalarından sonra, dün de Özel Çevre Koruma Bölgeleri Başkanı Tunca Toskay, Dalyan'da bir basın toplantısı yaparak özel koruma bölgelerindeki koylarda inşaat yasağı getirildiğini ve bu koyların halka açıldığını söyledi.. TMMOB Mimarlar Odası 2. Başkanı Oktay Ekinci ise, "Özel çevre koruma bölgelerindeki tahsis ve izinler hemen iptal edilmeden bu alanlann konındugu ve halka açıldığını söylemek inandırıcı de^ildir" dedi. Özel Çevre Koruma BOlgeleri Başkanı Tunca Toskay dün Dalyar'da bir basın toplantısı düzenleyerek bazı açıklamalar yaptı. Toskay bu toplantıda, Özel Çevre Koruma Bölgeleri Genel Koordinatörlüğu'ne Muğla Emniyet Müdürü Gultekin Demir'in atandığını belirterek şunları söyledi: "Özel çevre koruma bölgelerinin yerel birimlerini kuruyoruz. Gultekin Demir şimdilik bu görevi vekâleten yapacak. Yakında emniyet miidürlüğıinden emekli olunca gorevini kadrolu olarak yapacak. Aynca kendisiyle birlikte Dalyan, Gökova, Fethiye'de de birer yerel sorumlu bulup atayacağız." Toskay, özel çevre koruma bölgelerinin imar planlarının hazırlandığını belirterek, "Bundan sonra bölgede plana dayalı yapılaşma gerçekleşecek. Tahsisli koylarda Çevre Koruma Bölgeleri Başkanı Toskay: Brüksel'de gaî patlaması: 3 ölü • BRÜKSEL (AA) > Belçika'nın başkenti Brüksel'de dün öğleden sonra meydana gelen gaz patlaması sonucu, ilk belirlemelere göre 3 kişi öldü. Olay sırasında biri itfaiyeci olmak üzere iki kişinin de yaralandığını açıklayan yetkililer, ölü sayısının 5'e çıkmasından endişe edildiğini açıkladılar. AFP, faciada yaşamını kaybeden üç kişinin, Türk ya da Fas uyruklu olabileceğini, itfaiye ekiplerine dayanarak bildirdi, ancak bu konu kesinlik kazanmadı. Patlamanın meydana geldiği sokakta Vietnam, Türk ve Faslılar'ın çoğunlukta olduğu kaydedildi. inşaata izin verilmeyecek" dedi. Toskay, "Şirkeüere 49 yıllığına tahsis edilen koylardaki tahsisler iptal edildi mi?" sorusunu ise "Inşaat ruhsatlannı iptal ettik" diyerek >anıtladı. Toskay aynca koyların hepsini halka açtıklannı, bundan sonra kesinleştirdikJeri planlar çerçevesinde bölgede yapılaşmaya izin verilebileceğini sözlerine ekledi. TMMOB Mimarlar Odası 2. Başkanı ve Çevre Komisyonu Başkanı Oktay Ekinci, Başbakan Özal'ın açıklamasının bu konudaki eleştirilere doyurucu bir yanıt olmadığını ve sürdürulen yanlış politikadan da temelden vazgeçilmediğini gösteren görüşler içerdiğini söyledi. Ekinci, Başbakan özal'ın çevre bozulmasını "şehirleşmenin hızlanması. refahın yükselmesi ve endüstrinin gelişmesine" bağladığını anımsattı. Ekinci sözlerini şoyle sürdürdü: "Dalaman'da özel tatil konutlan yapıp pazariayan bir firma gazete ilanlannda 'biz koruma bölgesinin tam ortasındayız, ama yasak kapsamı dışındayız' gibi açıklamalara yer vererek ayncalığını açıkça ilan etmektedir. Aynı şekilde Göcek ve çevresindeki koylardaki kamu malı arazilerin yerli ve yabancı şirketlere yapılan tahsisleri de iptal edilmemiş, böylece ayncalıkiı konumlan pekiştirilmiştir. Bu tutumlar Sayın Özal'ın 'uluslararası sözleşmelere uyuyoruz' şekündeki açıklamasıyia çelişmektedir." Dünyanın önde gelen çevre örp gütJerinden Greenpeace (Yeşilbanş) Kalifomiya'da Exxon petrol şirketine karşı yenı bir eyiem duzenledi. Exxon petrol şirketinın dikmektB olduğu yeni bir petrol platformunun inşaasını engeltemek için Greenpeace milıtanlan lasSk boöa sürekli 500 metrelik guvenlik sının içine girip girip çıkarak, platformun yapımını engellemeye çalışıyorlar. Exxon petrol şirketi bu yıl meydana gelen tanker kazasının ve çevre felaketinin de sorumlusu olarak tanınıyor. (Fotoğraf: Reuter) Lider Türk işçi Söyle.ıen kahvede Ömer Kunduracı'yı bulduk. Türk grevcilerin elebaşısı... Ya da öyle sunuluyor. Gençten, sakallı, gururlu bir Anadolu çocuğu. Babası geçen yıllarda aynı fabrikadan emekli olup Türkiye'ye gitmiş. Işverenin, eve mektup yollayarak işine son vermeye hazırlandığı 40 kadar isçiden biri. Geçen haftalarda bu yüzden TV'ye çıkanldj. Ekranda boy gosterroek Mulhouse'daki vasıfsız Peugeot işçisi için azımsanacak şey değil. İtıbarı yerinde. Neden işine son verildiğini soruyoruz. Aslında henüz böyle bir şey olmadığını belirterek, grevin nasıl olsa belli bir uzlaşmayla sona ereceğini, kendisinin de büyük olasıhkla işe döne ceğini vurguluyor. Basından geçen olay, kendi anlattığı ve arkadaşlanrun onayladığı kadanyla şöyle: "Fabrikanın haddehanesini boşaltmak istemedik. Noler, yanında sosyal işlere bakan işyeri görevlisi olduğu halde yanımıza gelerek neden burayı boşaltmadığımızı sordu. Ben öne çıkınca adımı sordu. 'Adırn ücret soyadım zam' dedim. Bu kez adımı sordu. Ben soylemedim. Sosyal görevli adımı verdi. Çıkışımı venneye karar verdiler. Güya hatalı bir hareketim olmuş. TV'ye çıkınca evirae birkaç kişi geldiler ve bir kez daha TV'ye çıkarak bu sefer işbaşı yaptıgımı ilan etmemi istediler. Bu işi yaparsam istediğim kadar para rereceklerini söylediler. Ama biz Türköz biz böyle şey yapmayız." Ömer Kunduracı, bir an için çeşitli planlar yapmış. Adamlara parayı kabul edeceğini söyleyip TV kameraları önunde işvereni rezil etmeyi duşünmuş. Parayı aJsa, Fransa'da yaşamasının mümkün olmayacağını da diişünmüş. Ömer Kunduracı 6'ncı haftasında zayıflamakla beraber devam eden grevde onemli bir isim. Çünkü işveren, Kunduracı işbaşı yaparsa birçok Türkün kendisini izleyeceğini düşunuyor. Türklerin cözülmesi onemli. Önemli olduğunu işgal altındaki haddehanede fark ettik. "Marukaniar (Faslılar demek istiyor), Vietnamlılar, Çinlilerin patrondan ödü kopuyor" diye ulusal bir guıur vesilesi yapıyor, az önce robotlardan korktuğunu itiraf eden Ergundu Kaynak... Yoksa Kore'de miyiz? TCDD anked • ANKARA (ANKA) TCDD Genel Müdürlüğü, 4 hattaki 10 trende seyahat eden 2 bin 28 yolcu üzerinde yaptığı anketle yolculuklarda en çok şikâyet edilen konulan saptadı. Yolculardan gelen şikâyetler ve istekler ise şöyle sıralandı: "Öğrencilere daha fazla indirim yapılsın, kompartımanlarda ışıklar gece ayarlanabilir olsun, tuvaletlere kâğıt havlular konulsun, trenlerde sağlık görevlileri yok, ani hastalıklar için sağlık görevlileri bulundurulsun, gazete dergi ve benzeri şeyler vagonlarda satılsın, İstanbulAnkara arasında abonman bileti uygulamasına geçilsin, yemeklî vagonlar sürekli açık olsunl' Türkiye genelinde 20.107 olan kontenjanın ancak U.024'ü doldu Ozel okullar boş' çekti ÜLKER GÖKTÜRK Var oluş nedenleri, ücretleri, öğrenci alımlan yıllardır tartışılan özel okullar ekonomik kriz içinde. "Özel okulcular", Türkiye'nin günden gune kotüleşen ekonomik politikası sonucunda pazarlarının daraldığından yakınırken, kendi deyişleriyle, "her yıl üstlerinde dolaşan, ancak bu yıl fırtınaya döniişen riizgârlardan gemilerini kurtarmaya" çabalıyorlar. Türkiye'nin çeşitli bölgelerinde bulunan özel okulların yetkilileri, Milli Eğitim Bakanlığı Ozel Öğretim Kurumları Daire Başkanı Necdet Özkaya ile İstanbul'da Özel Eyupoğlu Lisesi'nde bir araya geldi. Bu okulların yaşadıgı $omnların tartışıldığı toplantıda özel okulcular, liberal ekonomik sistem içinde kendilerinin sağlıklı bir yapıya kavuşturulamamış olmasından yakınırken, bakanlık yetkilisi Necdet Özkaya, özel okulculan realist olmaya çağırdı. "Biz, size öğrenci saglamakla görevli değiliz. Kendi oğrencinizi kendini? bıılmak mecburiyetindesiniz" diven Necdet Özkaya, bu yıl özel okullarda yaşanan kontenjan açıkları için şu değerlendirmeyi yaptı: "Bunun sorumlusu yine sizlersiniz. Bu açık, okul sahiplerinin realistçe hesap yapmamasından kaynaklandı. Bazı okullar, hazırlık sınıfına alınacak oğrenci sayılannı kabank gosterdiler. Hatta Toplantıda konuşan Ankara Özel Okullar Derneği Başkanı Hacı Ali Demirel de, 1989 yılını özel okullar için "zelzele ve gerileme" yılı olarak niteledi. "Bıçak kemige dayandı" diye sözlerine başlayan Demirel özetle şöyle konuştu: "Sürekli zam kelimesini sövler olduk. Bu kelime kadar kötii bir w Yabancı dil öğrettikleri için yıllardır büyük rağbet gören özel okullar bu yıl kontenjanları dolduramayıp yarı yarıya fire verdiler. Bunun nedeni, okul ucretlerine sürekli zam yapılması. oyle okullar var ki tespit ettikleri sayı, okulun genel kontenjaıundao bile fazla. Yapılan değeriendirmeye göre, Turkiye genelinde ozel okullarda bu yıl 9 bin civannda açık kaldı. Sınav kılavuzunda gösterilen toplam 20 bin 107 kontenjanın ancak 11 bin 24'ii doldu. Her okul, şapkasını öniine koymalı ve ben bu yıl niçin kontenjanımı dolduramadım diye düşünmeli." kelime yok. Devlel bir yandan özel okullan teşvik ettiğini söylerkeıı, diğer yandan bizi baltalıyor. Bizim hazinemiz veli. Biz onlardan para alamazsak bir şey yapamayız. Büyüyen, çoğalan Türkiye'de bizim pazanmız, bizim öğrenci adedimiz günden giine azalıyor. Bunun tek sebebi, yüzde yüz artan fiyatlardır. Büyüyen Türkiye'de her şey küçiilüyor, ama ef itimin küçülmesini görmek çok acı. Bu riizgâr böyle eserse bizim sonumuz yakındır. Bizler dengesizlikler içindeyiz. Yüzde yüz artışlann verdiği zarar eğitimedir, gençliğedir, okullaradır." Toplantıda özel okul sahibi Dündar Uçar da, hukumetin sektör olarak özel okullan teşvik ettiğini, ancak yapılan uygulamaların teşvik edici olmadığını söyledi. Toplantıda daha sonra ozel okulcular şu istek \e önerilerde bulundular: • Biz Hilali Ahmer cemiyetleri değiliz. Eğitimin yanında ticari kurumlar olduğumuz unutulmamalıdır. • Yüzde 10 KDV ve yüzde 10 oranında ücretsiz öğrenci okutma işine son verilmelidir. Burslu oğrenci uygulaması kaldırılmalıdır. • Ücretler mutlaka serbest bırakılmalıdır. • Yabancı oğretmen çalıştırma durumunda karşılaştığımız sorunlar giderilmelidır. • Bazı özel okullara tanınan ayrıcalıklar kaldırılmalıdır. Çifte standartla bu iş vurumez. Ozel zarflar • ANKARA (AA) PTT, İstanbul'da 11 ekim çarşamba günü başlayacak Avrupa Konseyi Eğitim Bakanları Konferansı dolayısıyla, "Avrupa Konseyi Eğitim Bakanları 16. Sürekli Konferansı" konulu özel zarflar satışa çıkanyor. PTT Genel Müdürlüğü'nden yapılan açıklamaya göre, yarın "Avrupa Konseyi Eğitim Bakanları 16. Sürekli Konferansı 10 Ekim 1989 fstanbui" ibareli özel tarih damgası kullanılacak. Bu amaçla hazırlanan özel gün zarflan, pullu ve damgalı olarak 300 liradan, 3 ay sureyle satılacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle