19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/6 HABERLER Konuk vazar 25 Bilirkişi mahkemeye rapor verdi: Horzum hayali îhracat yapmadı un Honaş şirketi adına yaptığı ilıracatlar hayali değil "gerçek ihracat" olarak görüldü ve yapılan işlemler yasalara uygun bulundu. Türkiye Emlak Bankası'ndan o dönemdeki kur üzerinden yaklaşık 80 milyon dolar usulsüz kredi kulianmakla suçlanan ve geçen duruşmada tahliye edilen Kemal Horzum'un Ankara İkinci Ağır Ceza Mahkemesi'nde yine tutuksuz olarak yargılandığı diğer davada gelişmeler kaydedildi. Görülmesine önümüzdeki günlerde devam edilecek olan davada mahkemece görevlendirilen bilirkişi heyeti çalışmalanm tamamlayarak raporu mahkemeye sundu. Mali müşavirler Sadi Baltacıoglu ile Hayri Giiler ve Avukat Erdoğan Özgiiner tarafından hazırlanan bilirkişi raporunda, Horzum'un şirketlerinden Hortaş AŞ'nin yaptığı 320 dolayındaki ihracat işleminin yasalara ve usule uygun olduğu sonucuna varıldı. Bilirkişi heyetinde yer alan üyeler, "Bizden istenen konu ile ilgili degerlendirmelerimizi tamamladık. Hortaş adına yapılan yaklaşık 320 ibracat işleminin yasalara uygan olduğunu beliriedik. Bu işlemlere ait gümrük çıkış beyannamelerinde ve muhurleme aşamalannda bir usulsüzlük belirleyemedik. Bize göre ihıacallar gerçek" dediler. "Suç işlemek için ceşekkül oluşturmak, sahtecilik, yanlış beyanda bulunarak laaksız vergi iadesi almak ve Hazine'yi zarara uğratmak" suçlanndan aynı davada Kemal Horzum'la biriikte yargılanan diğer sanıklar şunlar: "İsmail Özkan (diğer Horzum davasında da sanık), Hakkı Burma, İbrahim Atmaca, Haydar Gökçe, Ahmet Tıırgut (unlü babalardan Kurt Ahnıet), Yusuf Koç (Haydar Koç'un üvey kardeşi), Tekin Doğancı, Ali Tarhan Uysai, Coşkun Güner, KeraaJ Ahmet Ozakkan, Hacı Boztaş, Osman Iskender Boyer, Selami Yoksul, Taner Llçkan, Sedat Yıldırım, Celal Demir, İbrahim Doğan, Cemalettin Doğan, Hüseyin Erdoğan, İbrabim Pergunl, Emir Ali Oran, Ahmet Orhan Suerdem ve Mehmet Dogru." Kalamış'tan Bebek'e Prof. Dr. İSMAİL TUNALJ tst.Ün.Felsefe Bölümu Başkam 2 mali müşavir, 1 avukattan oluşan bilirkişi heyeti, Kemal Horzum 'un yaptığı 320 ihracat işleminde usulsüzlük bulunmadığını belirtii. ANKARA (UBA) İşadamı Kemal Horzum'un "Suç işiemek için teşekkül oluşlurmak. dolandıncılık, sahtecilik vc yanlış beyanda bulunmak" suçlanndan 23 arkadaşıyla birlikte yargılandığı davada, bilirkişi tarafından hazırlanan rapor mahkemeye ulaştı. Bilirkişi raporunda KemaJ Horzum: GUNEYDOGL'DAN NOTLAR Hanım savcı el koydu Karakol bahçesinde zanlının bağınşlarını duyan bir hanım savcı evinden çıkıp olaya resmen el koyuyor, dayak yiyen sanıklar İdil ve Cizre hükümet îabipliklerine gönderilip işkence gördüklerine ilişkin rapor ahnıyor. Yapılan saptamada sanıklann bir kısmının ayak tabanlarında, sırtında işkence izleri bulunmuştu. CELAL BAŞLANGIÇ Işkenceye suçüstü Astsubaya tutuklama w Kent nedir sorusu günümüz toplumlannda en çok sorulan ve tartışılan sorulardan biridir. Böyle bir soruyu iki yıl önce yine Cumhuriyet'te çıkan bir yazımızda, "Kentler, yalnız bir insan (okluğunun yaşadığı bir cografi mekân değildir, aynı zamanda insanlann karşılıklı ilişkjlerinden, (insel iletişımiııden meydana gelen bir kiiltür mekânıdır" diyeyanıtlamıştık. Kentte coğrafî mekân, kültür mekâru ile tamamlanır, bütünleşir. Bu bütünlük içinde, bir yandan kentin tarihsel boyutları, öbür yandan da coğrafi peyzajı pay alır. Kiiltür kentlerinin, hele eski kültür kentlerinin doğuşu, yaşama süreci bu ontolojik (varlıksal) kategoriler içinde genişler ve derinleşir. Bir eski kültür kenti olarak İstanbui, hem tarihsel boymlan hem de coğrafi peyzajı ile böyle bir kent bütünlüğüne verilecek en iyi örneklerden biridir. Bu tarihsel boyutlar Roma, Bizans ve Osmanlı kültürlerine kadar uzanan bir kültürler poliphonisini gösterdiği gibi, seçkin coğrafi peyzajı ile de estetik bir kent varhğını ortaya koyar. Bu kültürler poüphonisi ve bu estetik peyzajdan oluşan kent bütünlüğü ise ancak sanatsal bir varlık ile karşılaştırılabilir. Hiç kuşkusuz Istanbul'un sanatsal bütünlüğünde onu oluşturan tek tek semtlerin katkısı vardır. Bu semtler sözgelişi; Sultanahmet Meydanı, Eyüp, Vefa, Galata, Beyoğlu, Beşiktas, Bebek, Emirgân, Kanlıca, karşı kıyıda Üsküdar, Bağlarbaşı, Erenköy, Kalamış ilk akla gelen isimlerdir. Her bir semt, kendi sosyokültürel örgüsü içinde mimariden resme ve edebiyata kadar uzanan geniş bir mekânı kapsayan özgün bir yapılaşmayi gösterir. Ne var ki son kırk yıl içinde ülkemizde meydana gelen nüfus patlaması ve bunun neden olduğu nüfus hareketleri ve teknolojik gelişme, kısa sürede bilinçsiz ve hesapsız bir etkinliğe dönüşür ve aynı süre içinde tstanbul'un kültür mekârunı ve coğrafi peyzajını parçalar. Şimdi haklı olarak sorabiliriz: Bir kültür atmosferi içindeki Eyüp Sultan artık var mıdır? Yahya Kema!'in "tstanbul'un fethiıJ gören kent" dediği Üsküdar nerededir? Erenköy ise sadece romanlarda kalmıştır. Son büyük felaket ise Kalamış'ın başına gelrniş ve şimdi Bebek de benzer bir felaket ile karşı karşıyadır. O, edebiyata ve şarkılara konu olmuş Kalamış'tan şu sıralar hiç geçtiniz mi? Doğal peyzajın tümüyle ortadan kalktığı, karaya çekilmiş yatlann gökleri tırmalayan direkleri altında derin bir kültürün yok ediidiği Kalamış, artık oturanlarıyla da eski Kalamış değildir. Çünkü bir yat limanı, yalnız kotra ve yatlardan ibaret değildir. Onun beraberinde getirdiği sosyoekonomik bir yapı da vardır. Bu yapıyı oluştufan yeni istilaa toplumsal gruplar, Kalamış'ın yerleşik toplumsal varhğını parçalamış ve onu göçe zorlamıştır. Şimdi aynı durum Bebek için söz konusudur. Yalnız Boğaz'm ve Istanbul'un değil, aynı za tutanağına bu ayrıntılan da geciriyordu. Sanıklar hâkime, falakaya yatırıldıklannı, coplandıklarını, cinsel organlarına elektrik verildiğini, çıplak olarak karda dövüldüklerini, üzerlerine su döküldüğünü anlatıyorlardı. Sonunda hâkim, 89/6 müteferrik karanyla, sanıklardan Mustafa Baglan, Reşit Taş, Halil Bağlan ve Mehmel Emin Yüce'ye "suimuamelede bulunulduğunu ve üzerlerinde cebir izleri ne rastlandığını sö\leyerek cumhuriyet savcılığına suç duyurusu"nda bulunuyor. manda Türkiye'nin de en seçkin bir kültür kesiti olan Bebek, tarihsel yalılan, biçim, renk, ışık, su, yeşillik elemanlarının meydana getirdiği sanatsal peyzajı ile SİT olarak korunması gereken bir kent mekânıdır. Yapılması gereken bu olduğu halde, bugün Bebek gerçek bir felaket ile karşı karşıya getirilmiştir, yat limanı olmak felaketiyle. Eğer insanda biraz tarih, sanat ve doğa bilinci varsa, böyle bir girişime 'olamaz böyle bir şey diye' haykırır. Çünkü böyle bir girişim aslında, insanın tarihsel kültürel bilincine ve sanatsal beğenisine ve her şeyden önce de akla karşı bir eylemdir. Böyle kültüre, doğaya ve akla karşı bir eylem ise kültür ve doğa değerlerine karşı bağnazca bir zihniyetin başkaldırısı olarak nitelendirilebilir. îlkin ülkede bilimi ve üniversiteleri yıkan bu zihniyet, şimdi de kültür kentlerini yıkıyor. Haliç projesinin ve uygulamasının bugün bir aldatmaca olduğu ortaya çıkıyor. Tarihi aramak ve tarihi gün ışığına vıkarmak gibi bir kültür hareketi olarak gösterilen Haliç projesi, ilk günden son uygulamalara kadar bir kültür hareketi olarak Istanbullularca savunulmuş ve desteklenmiştir". Ancak son Tarlabaşı, Kalamış ve Bebek uygulamalarıya, Haliç eyleminin de kültürel perde altında bir destruksiyon (yıkma) eylemi olduğu açık seçik görünüyor. Kültür varlıklarıyla eski kentler, basit bir mühendislik perspektifinden değil de tarih, sanat tarihi, estetik ve sosyoloji perspektiflerinden görülmelidir. Örneğin, İstanbul'da yapılacak en basit bir operasyon için bile böyle bir perspektif gereklidir, nerde kaldı ki radikal operasyonlar söz konusu olunca. Hatta İstanbul'da, kendi içinde farklı bölgelere bölünmüş ve anlayış bakımından da aralarında büyük aynlıklar bulunan Arutlar Kunılları'nın 6/5 üyesinin o\"u ile Haliç. Tarlabaşı, Kalamış ve Bebek uygulamaları gibi uygulamalar yapılamaz, yapılmamahdır. Bu gibi radikal operasyonlar, bir kentin özvarlığına yönelen girışimler olup bunları ne Anıtlar Kurulları ne de belediyeler kendi yetkileri içinde görmemelidirler. Bunlar milyonlarca insanın kültürel varlığı ile ilgili girişimlerdir ve bu nedenle de onlar, halkın istenci içine giren yapabilmeler (tasarruflar) olarak kabul edilmelidir. Bunun için Batıda olduğu gibi (ki Batı'da böyle akıl dışı girişimler düşünülemez) en basit bir eylemde bile halkın isıencine gitmek, halkoylamasına başvurmak gerekir. Böyle bir yol, hem kentlerimizi sorumsuz girişimlerden hem de yöneticileri, sonu nereye kadar gideceği belli olmayan sorumluluklardan kurtarır. Çünkü sorumsuzca yapılan bir eylem, sosyokülıürel değerlerin oluşturduğu bir kent düzenine karşı yapılan bir eylemdir. Çağdaş insan ise böyle bir değerler düzeninde yaşamak ister, ama böyle bir sosyokültürel düzene karşı alınan yıkıcı tavır ve eylemde, yıllar önce bir yazunuda söylediğimiz gibi, "Politik anarşinin kimi köklerinin bulunduğu da unululmamalıdır." İDİL Güneydoğu'da insanlar önceleri yolu, suyu, elektriği olmayan telefonsuz, sinemasız, geri kalmış yörede yaşamalarıyla anımsanırlardı. Ama artık Güneydoğu denince akla ilk gelen terör, baskı, öldürülen güvenlik güçleri, dağda eli silahlı militanlar ve arada ezilip kalan yöre insanı geliyor. Kimse yakınmıyor artık Güneydoğu'da; "Ürünüm para elmiyor, buraya bir fabrika açın, yolumuz yok, suyumuz yok, elektrigimiz yok" diye... Özellikle 12 Eylül sonrası, yöre insarunın talebi, aynı ortak noktada düğümlendi: Biraz daha demokrasi... Ahmet Türk'ün milletvekili secilmesine bir ay kala cezaevinden çıkar çıkmaz geldiği Diyarbakır SHP il binasmın baikonundan söylediğini yöre halkı artık her yerde yineliyordu: Bize yol, sıı, cleklrik lazım değil. Bize demokrasi lazım... Yöre halkı artık çok iyi biliyordu ki sadece siyasal bir suçlamada aklanmak için değil, en basit bir sorunun çözümlenmesi için bile demokrasiye gereksinim vardı. Bu olay üzerine sorumluluğu bulunan Idil Jlçe Jandarma Bölük Komutanlığı'nda görevli jandarma astsubayı Nazım Ayhan tutuklanıyor. Yapılan itırazı da İdil Asliye Ceza Hâkimliği 1989/5 nolu karanyla reddediyor. Bunun üzerine İdil Cumhuriyet Savcılığı 17.1.1989 tarih ve 1989/17 ha2irlık ve 1989/2 nolu fezlekeyle evrakı Midyat Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderiyor. Fezleke şöyle: "8 ve 9 Ocak 1989 tarihlerinde E24 karayolunda meydana gelen birden fazla gasp suçunun soruşturması sırasında Okçu Koyıı'nden Ramazan l çkan isimli şahsın mustekinin gasp suçlanyla ilgisi olabilecegini söylemesi üzerine 14.1.1989 tarihinde muslekinin bu suçtan soruşturulmak üzerine ilçe jandarma bölük komutanhğı nezaretine ahndıgı, bu tarihte de sanık tarafından suçunu söyletmek amaayla zincire baglandıgı, ayaklanna vunıldugu, copla dövüldüğü ve tehdit edildigi. bu şekilde sanığın suçunu söyletmek amacıyla müslekiye suimuamelede bulunduğu, mustekinin beyanı. doktor raporu ve diğer evrak kapsamından anlaşılmakla; sanığın TCK'nın 243/1.40 maddeleri gereğince cezalandınlmasının temini için yargılanmasının görevli ve ye(kili Midyat Ağır Ceza Mahkemesi'nde yapılması için hakkında kamu davası açılmak üzere soruşturma evrakı ekte sunulmuşlur." Şu anda jandarma astsubay, Midyat Cezaevi'nde tutuklu. En basit bir olayın soruşturulmasında bile kullanılan yöntemler bazen insanı hayrete düşürüyor. Ancak savcıların bu işe el koyması, mahkemelerin, işkence yapanları yargılaması, yöredeki devlet görevlilerinin, "bu ttir alışkanlıkJan olan güvenlik görevlilerinin" üstüne gitmesi, bazen "devlet düşmanlığı yapılıyor mu" diye değerlendirih'yor. Ancak uygulamalar gösteriyor ki görevliler bu tür savların üzerine gittikçe, devlete daha çok güveniyor yöre insanı. Devletle halk arasındaki gerginlik azalıyor. Bunun bir üst aşaması da yöredeki görevlilerin yakındıkları "halk bize yardımcı olmuyor" gerçeğinin "çağdaş ve demokratik bir ortamda" özgürlükleri ortadan kaldırmaya yönelik yasadışı her girişime ve kişiye el ele karşı koymak olacaktır mutlaka. Işte o zaman da insanlar geceleri yataklarında daha rahat uyuyacak, güvenlik güçleri nereden geleceği belli olmayan bir kurşunu beklemenin sinir bozukluğuyla görev yapmayacak. Ve işte onun için yol, su, elektrik istemeyi unutmuş insanlara, "biraz daha demokrasi." "Tanker fareleri"ne de işkence Bir süredir "tanker fareleri" E24 üzerinde park eden araçları soyuyordu. Şüphe üzerine yedi kişi yakalanmış, tdil Jandarma Bölük Komutanlığı'na getirilmişlerdi. Komutanlıkta yapılan bir haftalık sorgulama sonuç vermemiş olacak ki zanlılardan biri çırılçıplak karakol bahçesine çıkartılmış, buz üzerinde dövülüyordu. tdil Jandarma Karakolu'yla, ilçedeki savcı lojmanları yanyanaydı. Geceleyin karakol bahçesindeki zanlının bağınşlan, lojmandaki savcıların, hâkimlerin kuJağına dek geliyor. Sonunda savcılardan biri dayanamıyor, hem de bir hanım savcı, evinden çıkıp olaya resmen el koyuyor. Dayak yiyen sanıklar İdil ve Cizre hükümet tabipliklerine gönderilip işkence gördüklerine ilişkin rapor ahnıyoı. Yapılan saptamada sanıklann bir kısmının ayak tabanlarında, sırtında işkence izleri bulunmuştu. Gözaltındakı Reşit Tas'ın cinsel organında verilen elektrik nedeniyle yara vardı. Bazılarının iç çamaşırlan, elektrilüe yanmıştı. Sulh ceza hâkimi ifade I V U I K l l ¥ C U d j f a R ta öldürülmesinden sonra gelişen olaytan ve gözaltılarını incelemek uzere yöreye gelen SHP heyetine yurttaşlar, baskı ve dayağı anlattılar. Cizre'nin Silopi çıkışında SHP heyetinin yolunu kesen bir grup şofor hiç nedensiz gözaltına alın Ifnrlrıı uo riaifalrlki polisın 13 ocaK " dıklarını, 20 saat süreyle tutulup, dayak yedikten sonra htçbir şey sorulmadan salıverildilderini söylediler. SHP Milletvekili Adnan Ekmen'e ayağmdaki morlukları gösteren bir şofur, gazetecilerin fotoğraflarmı çektiğinigârunceeliyleyüzunükapadı. BiranlamdaCizredeki korkunun anlatmıydı. (Fotograf: Cengiz Mumay) Cizre'de gözaltı operasyonu tamamlandı CİZRE (Cumburiyet) Iki polisin öldürülmesinden sonıa başlayan ve ilçede büyük gerginliğe yol açan büyük operasyon önceki akşam tamamlandı. Gözaltında tutulan yüzlerce kişinin yarın ya da öbür gün Mardin'de mahkemeye çıkanlması bekleniyor. İlçedeki yurttaşlann tepkilerine yol açan operasyonun önceki akşam taraamlanmasının ardından ilçedeki gerginlik yerini sessiz bekleyişe bıraktı. Operasyonun ilk günlerinde, "İlan edilmemiş sokağa çıkma yasağı"m andırırcasına akşamları kapatılan işyerlerinden bazılarının açıldığı gözlendi. Halen ilçedeki güvenlik birimlerinde sorgulamaları yapılan kişilerin salı ya da çarşamba Mardin'de mahkemeye çıkarılmalan bekleniyor. Olayda kullanılan 14'lü Browning marka Belçika yapısı silahtan atılan kurşunların balistik inceiemesinin sürdürüldüğü bildirildi. Kurşunlann 15 Mayıs17 Temmuz 1988 tarihleri arasında yine ilçe merkezinde devlet yanhsı oldukları gerekçesiyle altı kişinin öldürülmesi olayıyla bağlantısı araştınlıyor. Suriye sınırının sıfır noktasında bulunan ve E24 karayoîunun önemli bir geçiş noktası olan Cizre'de iki polisin ölümü ve terörist olduğu belirtilerek iki kişinin öldürülmesinden sonra kuşatmaya alınan Belediye Mahallesi'ni güvenlik güçleri terk etti. Terörist diye öldürülen Mehmel Emin Elçitorunu'nun evinde hâlâ polis bulunuyor. Elçitorunu ailesinden bazı kişiler, evdeki "2025" numaralı telefonu arayanların polis tarafından sorgulandığjnı ve ailenin bireylerine evdeki polisler tarafından "Kimdi bu, ne istiyordu?" türünden sorular sorulduğunu söylediler. Aynı olayda ölü olarak ele geçirilen kadının Bingöllü olduğu bildirildi. Bu arada gözaltına alınanlann arasında Güneş Gazetesi muhabiri Abdullah Ansoy ve eşi Kadriye Arısoy'un da bulunduğu, Kadriye Ansoy'un daha sonra salıverildiği, Abdullah Ansoy'un ise halen gözaltında olduğu bildirildi. GAlfRİ •ATÖLYE ÂNA DÎLÎNİZf BfLMEK VETİV0QDU DESTBC REASÖRANS 6A1£RİSİ SANAT GALERİSİ PERA 146 97 3 8 1 3 2 64 26 ÇOPERA) SANATGALERİSİ TF.SVİKİVE Reskn SANAT GALERİSİ Sergisi SAİM ÖZEREN SuluboyaDesen ve Yaghboyadan oluşan kişisel resim sergisi 16Ocak16Şubat arası galerimizde gezilebilir. Rumell Cod. Bllge Hon »1/5 O»monb>y 146 70 25 EKREM KAHRAMAN Resim sergisi 328 ocak U>ö, iptkçi C 75. Uaçkı131 28 32 20 Ocak 8 Şubat Karma Resim Sergisi 9 Ocak28 Ocak MAHİR GÜVEN Abdi tpekcı Cd No 48 Tesvikıye Tel 141 (X 58 14? 74 75 Yasemin Ergun Feyha Kısakürek E. Nayır Sağıroğlu Zeynep Sanoğlu Pazar dışnda bergiiı 11.0018.30 Sajkk Sk. Opcra Han 4316 (Marmara Etap OMI Yan) Takshn149 92 02 GKNSRT; INÖÎÜZCE" BİLMEK SABRIBERKEL RETROSPEKTİF RESİM SERGİSİ 24 Ocak 27 Şubat 1989 Ataturk Kültur Merkezi Sergi Salonu Pzau günlcn dışında ber gün 10.00 19.00 MACKA SANAT GALERİSİ "SA\'AŞj MEI.FĞİ" 23 Ocak25 ŞıAar G«teri Pazar Pazart«si di9inda Hergun 11 001900 ara» »cıkhr EyUm Cd. No 31 Mack»İST Tel: 140 80 23 SARKİS SEREN ^EYÜBOĞLU O Resim Sergisi ~ 10 Aralık31 Ocak TüMİNannanlı Vordu İLAN TARSUS 1. SULH HUKUK MAHKEMESİ Sayı: 1986/664 Mahkememizden \erilen 24.5.1988 larih ve 1986 664 esas ve 1988/419 karar sayılı ilamı davacı ile davahlara lebligat yapılmış olup davacı vekili Av. Ayhan Oran tarafından verilen 20.12.1988 larihli dilekçe ile verilen hükmün gerekli inceleme yapılmak üzere düekçe vermiş olup, evvelce verilen nihai karar aşağıda adı ve soyadı yazılı bulunan şahıslara ilanen tebligat yapılmış olduğundan temyiz dilekçesinin de ilanen lebligaı yapılmasının uygun olacağından temyiz dilekçesinin laraflara tebliâine dair keyfiyet ilanen teblie oiunur. 11.1.1989 ADI SOVADI / BABA ADI 1 Remzi Birim (Bekir oğlu) 2 Mehmet Sadi Ekiz (Nuri oğlu) 3 Ayten Çaydere (Hüseyin Bedri kızı) 4 Hakkı Turgay Akyol (Mustafa Nesib oğlu) 5 Tuğrul Vurgun (Musıafa Ragıp oğlu) 6 Ergun Yıkman (Hüseyin oğlu) 7 Hülya Özer (İbrahim kızı) 8 Ilhan Özgökçeler (Salih oğlu) 9 Abdullah Özden (Abdullah oğlu) 10 Kemal Demişbaş (Abdülkerim oğlu) 11 Seydi Bülent Karayaylalı (Osman oğlu) 12 Ilhan Pedük (Seyfettin oğlu) 13 Günay Kolukınk (Basri kızı) 14 Musıafa Kutlu İ'nalan (Unsül) (Bahallin oğlu) 15Mustafa Göktaş (Resul oğlu) Basın: 40186 TUPSEM'jM 390/3 Bcvoğla jfj 145 59 07 X ALMELEI^ TURGUT ATALAY Resim Sergisî 21 Ocak21 Şubat H 31 OCAK '89 DİL SIZ DE INÖÎÜZCE ÖĞRENECCK, VÂZACARVC ^CAkSINlZ 6 Sanatçıdan KL'KIAHEYKEI.SERGİS F'.ı/jr hj i: <m|4.M) j r ^ ı joi.Kr Şan Sineması Artosı Vedi Kuyular Çıkmazı 6 7 Elmadağ İST 130 E1 02 .VEOTOÖRTYIL SONRASI METİN SAHİNOCÜ VlZR\ŞIOâr Nnpetiye. AyUr Cd Nil Ap) 24 6 Levenl Tel: 169 80 14 O Y A A Ö N E N ÎYMAHEYKEL ş o BEHÇET MAUKIER DERY1Ş ŞAHBAZ F.*ifREfnN BAYKÂL turseın İngiliz Lisan Okulları Danışma Merkezi Cumhurıyel Cad ;73'1 B Eimadag isîarbül 8023C ünlon Ote'ı karşısı Tel (11 148 39 7 7 148 79 43 Tlx 27498TUSMTRFax,1/1329729 AEDPA mm* 4 Ocak23 Ocak Resim Sergisi SELÎM TURAN SAH«T SAURISI y SAKAT MERKEZİ • Gıtar • Pıano • Org • Davul • Armonı • Solfeı Müzüc dersi kayıtlarumz devar etnektedir. A İHATTİN YASAKUL Ğ L I B O Y A EMLAK BANKASI S A N A T G A L E R İ S İ BAUOZSOKAK»ENIH«N1»2TLNEL BPfOGLU TMrfkife Meydan istanbul Tei: 136 12 79 HÜSOT Orede C«j. 126 RESİM SRGİSİ r?ı OOK \<m YAŞAY1P GÖRMEK Oklay Akbal 1000 lira (KDV içinde) Çağdaş Yavınları Türkocağı Cad. 3941 Cağatogluhlanbul TEM SANAT GALERİSİ HAKKIANU RetnnpeictH Resim Sergi» 30cak 4Şobo»I989 Aod'C v.suol tcT''r, 1 7.3C PtJîor dıSındo nergjr 11.0019 00 Kuyulubostan Sok Hİ7, Nıjantaş, Te M70899 U79756 SERAMIK ATÖLYESİ Boş zamanlannı değerlendirmek isteyerüer için artistik tasanm sır, dekor ve toma teknikleri finnlama ue ilgili hafta içi, hafta sonu çalışmalan. TAKI MÜCEVHER Klasik ve mcxlem takı, tasanm ve uygulama çalışmalan (pirinç, deri, babr, gümüş) hafta içi, hafta sonu isteyen herkese açıktır. GEÇMİŞ ZAMAN OLURKİ Sara Ertuğrul Korle 2500 lira (KDV içinde) ffl GARANTİ S\NAT GALEKİSİ GÜL DERMAN Resim Sergisi 6 Ocak 27 Ocak Pa:.ar hariç hergün 110018.00 Çağdaş Yayınları Türkocağı Cad. 3941 Cağatoğtulstanbut |Ula4.âr U a;ı f »d. 3*. ll.rhnc Maçka Cad. 41/6 Tcşvikiyc 140 56 50130 66 17 I Maçka Cad. 41/6 Teşvikiye 140 56 50130 66 !7 istasyon sanat evi istasyon sanat evi Maliye ve Gümrük Bakanlığı Hesap Uzmanları Kurulu Başkanlığı'nca 13,14 ve 15 Mart 1989 günlerinde Ankara, İstanbui ve Izmir'de Hesap Uzman Yardımeılığı giriş sınavı açılacaktır. S1NAVA KATILABİLMEK İÇİN: a) Devlet Memurları Kanunu'nun 48'inci maddesinde yazılı niteliklere sahip olmak. b) 1.1.1989 tarihinde 35 yaşını doldurmamış bulunmak. c) Eğitim süresi en az dört yıl olan, Siyasal Bilgiler. İktisaı. İşletme, Hukuk, İktisadi ve İdari Bilimler Fakülte ve Yüksek Okulları veya aynı süre eğitim veren ve bunlara eşitliği Yüksek Öğretim Kurulu'nca kabul olunan benzeri yabancı fakülte veya yüksek okulların birinden mezun olmak gerekmektedir. Sınava giriş şartlarını ve sınav koşullarını gösteren broşür ile başvuru formu, Hesap L'zmanları Kurulu Başkanlığı ve Kurulumuzun Ankara, İstanbui ve Izmir Grup Başkanlıklarf ndan sağlanabilir. İsteklilerin 3 Mart 1989 günü akşamına kadar Maliye ve Gümrük Bakanlığı Hesap Uzmanları Kurulu Başkanlığı Iikadım Caddesi Kara Harp Okulu ka\şağı yanı A blok zemin kat BakanlıklarANKARA adresine belgeleri ile birlikıe bizzaı veya posıa ile müracaaıları duyurulur. Basın: 15326 TC MALİYE VE GÜMRÜK BAKANLIĞI HESAP UZMAN YARDIMCILIĞI GİRİŞ SINAVI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle