27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER GrummRudman Yasası eşliğinde kamu harcamaiarını kısmış ve özellikle dış askeri yardım fonlarında önemli kesintiler yapmıştır. Ancak bu kesintiler ongörulen öncelıkli ülkelere daha az yansıtılabilmiştir. Bugunlerde güncel bir konu olan ABD ile karşılıklı ticaretin geliştirilerek boyutlarının arttırılması hususundaki yaklaşım ile ABD askeri yardımını iki seçenek (alternatif) hareket tarzı olarak görmemek gerekir. Türkiye'nin ABD'ye dönük dışsatımının arttınlması volundaki çabalanmız, mevcut dengesizliğin duzeltilmesini isteyen olumlu bir yaklaşımdır; kuşkusuz bugun çıkar ve yararlarını bilinçle değerlendiren tüm ulusların akılcı yoludur. Kanımızca bu durumun giderek Turkiye açısından duzeltilmesi ve geliştirilmesi durumunda dahi, Türkiye'ye topraklarından Batı'nın savunması maksadıyla ABD'ye sağlanan yararların ve yuklendiği vecibelerin karşılığı koşulsuz ve anlamlı düzeyde bir askeri yardımın verilmesi surdurulmelidir. Kaldı ki bu yardım bir noktada ABD ekonomisine ve refahına da dolavlı bir katkı olmaktadır. Bu katAmerikan askeri yardımının kı Savunma Sanayii Destekleme Fonu ihdası sonucu, ABD ile savunma sanayii alanındaki ilişkilerin değerlendirilmesi Turkive'de muşterek imalat ıçin işbirliği doğrultuGervi Turkıve, özellikle 60'lı yıllardan sonra sundakı veni gelişmelerle daha da artmaya aday goDoğuBatı ilişkilerinde yumuşama sürecine girildi runmektedır. ğinde topraklarında kuzey komşusuna donük, potansiyel stratejik taarruzi nitelikte imkân ve kabi Sonuç liyetlere yer vermemeye, ittifakın görev sahası dışında olası bir harekât için kullanılmamaya ozen Silahlı Kuvvetler'in donatımında dış askeri yargöstermiştir. Bununla beraber NATO ittifakı içinde dımlann onemli bir yeri olmasımn politik, ekonobarış doneminde savunma sistemleri açısından ek mik, askeri açılardan bağımhhk yaratacağı bir geryükler aldığı, ikili ilişkilerinde uyguladığı ozenli po çektir. Ancak guçlu ve hızlı bir iletişimin ve çok litikaların zaman zaman zorlandığı, olası buhran yönlü etkileşmenin yaşandığı çağımızda uiusların dönemleri için de topraklarının hassasiyet kazan birçok alanlarda birbirlerine karşıhkh bağımhhk dığı da gerçektir. Bu itibarla asli hedef olan ulusal durumları da bir gerçektir. Kanımızca burada bugüvenlik ve beka için, barışın idamesinde inanılır, tün mesele, karşılıklı bağımlılık alanlarında dencaydıncı guç olarak Turk Silahlı Kuvvetleri'nin m o genin sağlanması, özellikle politik ve stratejik kadernizasyonu vegüçlendirilmesine anlamlı olarak rar merkezlerinin içerde ve dışarda bilinçle ulusun destek sağlanması, NATO'nun ve Batı'nın büyük güvenlik veçıkarlarıru dış müdahalelere olanak tagücü ABD için zorunlu bir görev olmaktadır. ABD nımaksızın koruması ve kollaması, ulusal çıkar ve bu gereksinmeji kabul etmiş ve SEJA ile Türkiye'de yararlardan ödun vermeden güvenlik içinde ekomevcut askeri varlığına karşın TSK'lannın guçlen nomik kalkınma ve gönencin (refahın) sağlanmadirilmesi ve modernizasyonu için en iyi çabayı gös sıdır. Amaç insanlık ailesi, ittifak anlaşmaları ve tereceğini, savunma sanayii alanında yapılacak is ikili ılişkıler içinde saygın, eşit, kişiiikli, inisiyatif birliği ve destek ile Türkiye'nin ekonomik, endüst sahibi, onurlu ve giderek kendıne yeterli, çağdaş, riyel ve teknolojik açılardan gelişmesine katkı sağ uretken, demokratik bir toplum olmaktır. layacağını taahhut etmiştir. Zaman zaman Türk ve Bu temel görüşten hareketle, savunma harcamayabancı basında yer aldığı uzere Türkiye'ye yapılacak askeri yardımın; mevcut modernizasyon pro larının optimize edilmesinde önemli bir öğe olan jelerinin sürdürülmesi, sınırlı yeni projelere baslan ABD askeri yardımlarının istenilen makul düzeyması, uygun bir idame \e ikmal için ağırlıklı ola lere, uygun niteliklerle çıkartılıp sürdürülmesi ve rak hibe nitelikli, en az 1 mjlyar dolar/yıl olması bunun sağlanması için gerekli çok yonlü, dinamik, gerektiği değerlendirilmektedir. Böylesine bir yar ısrarlı çabaların gosterilmesi. diyaloğun sağlanması, dım düzeyi ikili ilişkilerimizde, savunma alanında, gerekirse akılcı yaptınmların uygulanacağı husuTürkiye tarafından sağlanan somut yararların al sunda ABD yönetiminin inandırılması, hem savuntındadır. Gerçi 1986 yılından itibaren ABD Kong mamızın güçlendırilmesi hem ekonomimiz ve hem resi dış ticaret ve bütçe açıklannı kapatmak uzere de Batı ve ABD'nin kendi oz çıkarları açısından önem taşıyan konulardan biridir. 18 OCAK 1989 Savunmanın Güncel Konuları ABD askeri yardımı, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yurtdışı kaynaklara bağlı olarak uyguladığı modernizasyon programları ve ikmal ve idame ihtiyaçları için onemli bir kaynaktır. Son altı yılda yurtdışından yapılan tedariklerin en az yarısının bu kavnağın sağladığı olanaklarla yapıldığı değerlendirilebilir. Bilindiğı uzere ABD, bolgede Israil ve Mısır'a hibe nitelıklı olarak, Türkiye'ye >apılan asSilahlı Kuvvetler'in donatımında dış askeri yardımların önemli bir keri yardımın çok daha fazlasını Camp David Antlaşması'nı takiben yapmaktadır. Oysa NATO ittiyeri olmasının politik, ekonomik, askeri açılardan bağımhhk fakı çerçevesinde tehdidin kuzeyden geldiğini varyaratacağı bir gerçektir. Ancak güçlü ve hızh bir iletişimin ve çok saydığımızda, Turkiye bulunduğu jeostratejik koyönlü etkileşmenin yaşandığı çağımızda ulusların birçok alanlarda numda dolavlı olarak, Amerikan çıkarlanna ya/birbirlerine karşıhkh bağımhhk durumları da bir gerçektir. Kanımızca dımcı olan bu ülkelerin de koruyucu savunmasını sağlamakta, bundan da muhim olarak NATO Antburada bütün tnesele, karşıhkh bağımhhk alanlarında dengenin laşması hukumleri içinde ikıli anlaşmalarla (baslısağlanması, özellikle politik ve stratejik karar merkezlerinin içerde ve cası SEI Antlaşması) Turk topraklarında bir ölçudışarda bilinçle ulusun güvenlik ve çıkarlarını dış müdahalelere de ABD askeri \arlığım bulundurmakla ileri savunma konseptini guçlendirip ittifaka katkı sağlarken, olanak tanımaksızın koruması ve kollaması, ulusal çıkar ve DoğuBatı bloklarının güney kanattaki temas nokyararlardan ödün vermeden güvenlik içinde ekonomik kalkınma ve tasında hassas bir duruma geimektedir. PENCERE Eskiden Helenlerin, sonra Romalılann dışında kalan halklar barbar sayılıyordu. Zaman geçti, Hıristiyan Batı'nın dışında kalanlara barbar dendi. Anlamı ne? Vahşi, gaddar, yıkıcı, zalim, ılkel demek barbar; uygarın karşıtı olarak kullanılıyor. Biz öğrencıyken tarih kitabımızda "Hun Türkleıinin önderiAtil/a"nın tam sayfa resmi vardı; bastığı yerde ot bitmezmiş. Vurdulu kırdılı kovboy filmlerinde şartlanmış çocuk ruhumuzla savaşçılardan pek etkılenirdik: Hey beee!.. Oysa Batı, Atılla'ya "barbar" diye bakıyordu; ama, Batı tarihinde de barbarlıktan geçilmiyordu. Tarihte Hitler'den büyük barbar var mı? Her toplumda kimi zaman barbarlık, kimi zaman uygariık ağır basıyor. Yönetmen Ziya Öztan'la yapılan bir konuşmayı televizyonda izledim. "Ateşten Günler" dizisi pek beğenilen Öztan, şimdi "Ca/7/de"yi çekıyor. Şehır Tiyatrolan'run unlü oyuncusu CahideSonku'nun yaşamı hangi çevrede geçti? Otuz yıl öncesinin İstanbul'unda; ama, şimdi o çevre yok. Yönetmen Ziya Öztan filmi çekerken güçlüklerle boğuşmuş: Kentin mımari dokusu yıkıimış; çatışmak için kıyıda köşede birkaç yer bulabildik. Bir kentin geçmişten miras kalan mimari dokusunun köküne kibrit suyu ekmek, uygariık mı, barbarlık mı? Elbette barbarlık değil mi? İstanbul Şehir Tiyatrosu'nun Tepebaşı'ndaki ahşap binasını hangi barbar çıra gibi yaktı? Şimdi oralarda yükselen beton yapılar uygarlığı mı simgeliyor? Bir kentin özellığinı ve kimliğini oluşturan eski yapılarını onarmak yerine yıkıp daha çok katlılannı oturtmak uygariık mı? Eğer Batılı bu yöntemi benimseseydi, ne Parıs kalırdı, ne Berlin, ne Roma, ne Budapeşte, ne Viyana... Her büyük kentin merkezindeki arsalar pahalıdır. Çok katlı yapı, bir toprak parçası üzerinde arsaları sefertası gibi çoğaltmak demektir. Kat çoğaldı mı, rant çoğalır. Nereye kadar? Yık, yap, sat. yık, yap, sat... Istanbul'da ve öteki büyük kentlerde yaşanan bu süreç uygarlığı mı vurguluyor? Barbarlığı mı? * Bebek koyuna beton kazıklar çakılarak marina (yat limanı) yapılacakmış... Uygariık mı? Batı'nın keşfettiği betonarme hesapları. yapı teknikleri, proje yöntemlerini kullanarak dünyanın en güzel koylanndan birinı yok edersek adımız barbara çıkmaz mı? Bilimsel teknolojik devrım çağımızın ürünüdür; ama, Batı'dan aktarılan olanakları Türkiye'de kullanarak şehrin tarihsel görüntüsünü, İstanbul'un kent dokusunu ve doğasını yok ettiğimizde çağdışı oluruz. Bir kentin her yerini gökdelenlerle donatmak uygarlıkla eşanlamlı değildir. Dünkü sömürgelerde, Asya'nın ve Afrika'nm kuytularında artık gökdeienlerden geçilmiyor; en yoksul ülkelerde zengınlerin yat tunzmine hizmet vermek için marinalar diziliyor. Bütün bunlar yerli yerinde yapılmadığı zaman, uygarlığın değil, barbarlığın göstergeleri sayılır. * Ne yazık ki para hırsı kimi çevrelerin gözünü döndürmüş, aklını başından almış.. Barbarlık egemenleşmiş. Ne tarih, ne estetik, ne de sanat barbarları ırgalamıyor; vurgun, kapkaç, avanta dalgası salgın gibi bulaşıyor. Atilla'nın bastığı yerde ot bitmezmiş.. Bunlann bastığı yerde deniz bile betonlaşıyor, güzelim koylar yok oluyor. Uygariık bu mu? Barbar Kim? gönencin (refahın) sağlanmasıdır. TANJU ERDEM Emekli Amiral lından itibaren yardım miktarı azalmış, ancak niteli|i iyileştirilmiştir. Nitekim 1985 yılında Türkiye'ye verilen 700 milyon dolarlık askeri yardıraın 215 milyon doları hibe, 250 milyon doları duşuk faizli kredi, 235 milyon doları piyasa faizli FMS kredisi şeklinde iken; 1987 ve 1988 ABD mali yıh askeri yardım programlannj teşkil eden 490'ar mılyon dolarlık dilimlerin 312 milyon doları hibe, 178 Amerikan askeri yardımı milyon doları duşuk faizli krediler şeklinde olmuşTürkiye'ye yapılan ABD askeri yardımlannı, hi lur. 1989 yılı için de 500550 milyon dolar civarınbe şeklinde yardımlar, ödünç verme ve kiralama da yapılacak yardımın 400 milyon dolar kadarlık yöntemi ile sağlanan yardımiar, FMS kredileri (ya kısmının hibe olarak verilmesi olasıdır. Yardımlabancı askeri satışlar) olarak üç ana grupta topla rın bu şekilde niteliğinin iyileştirilmesinde Turkimak mümkündur. ye'nin askeridiplomatik alanda ısrarlı, koordineABD hibe yardımlan (grand aids) 19511975 yıl li çabaları ve bu çabaiara ABD yönetiminin bir öllan arasında devam etmiş, 5 Şubat 1975 tarihinde çüde müzaheret göstermesinin rolıi büyüktür. Türkiye'ye uygulanan silah ambargosu ile kaldınlmıştır. ABD ile 1980 yılında imzalanan Savunma Ödünç verme ve kiralama yöntemi yaygın olmave Ekonomik İşbirliği Antlaşması'run ruhu gereği yıp bu yöntem ile ABD'den bir kısım ana malzeve artan FMS kredilerinin gelecekte yukJeyeceği ağır me, silah sistemi, tezgâh ve teçhizat sağlanmıştır. borç yükünün hafifletilmesi amacıyla 1982 yılınFMS kredilerine gelince: Bu krediler 197219S5 dan itibaren hibe şeklinde yardımlara cuzi bir şe yılları arasında piyasa faizli ve geri ödemeleri çok kilde yeniden baslanmış ve artan bir seyirle 1989 uzun vadeye yayılmış krediler şeklinde verilmiş \e yılma gelinmiştir. ABD askeri yardımı 1979 yılın bu şekilde devamları halinde geri odemelerinin, da 175 milyon dolarlık pıyasa faizli FMS kredisi Türkiye'nin ödemeler dengesinde yakın gelecekte şeklinde iken, bölgenin Afganistan olayları, Irak ciddi sorunlara neden oiacağı duşunülerek, ABD'de Iran sıcak çatışması nedeni ile artan jeostratejik öne yapılan yoğun girişimlerin de etkisi ile 1986 yılınmi ve geliştirilerek kabul edilen baa muşterek ima dan itibaren daha düşük faizli, malıyetleri daha dulata dayah modernizasyon projelerinin (Tank mo şuk olan uygun koşullu devlet kredileri verilmeve dernizasyonu, F16 uçağı, vb.) ihıiyaçları parale başlanmıştır. Halen FMS kredileri geri ödemeleri lindegiderek artış gustermiş ve 1984 yılında en ust ABD devlet garantisınde faiz hadleri guncelleştidüzeye 715 milyon dolar/yıla çıkmıştır. Bu 715 mil rilmek suretiyle menkul değer haline getirilerek yon doların 130 milyon doları hibe, 585 milyon do ABD borsalannda yatırımcılara sunulmuş durumları piyasa faizli FMS kredisi şeklindedir. 1985 yı dadır. Başbakan sayın Turgut Ozal'ın son Amerika seyahati dolayısı ile Türkiye'ye Amerikan askeri yardınu gündeme gelen konulardan biridir. Biz bu yazımızda Cumhuriyet okurlanna Amerikan askeri yardımının mekanizması, durumu hakkında bilgi vermek ve değerlendirmesini yapmak istedik. EVET/HAYIR OK'MYAKBAL OKURLARDAN zorlanmakta ve gerici çevrelerce yönlendirilmek istenmektedir. Bu gidisle bakanhğın adı Milli ve Ülkemizde son yıllarda iyice Manevi Eğitim Bakanlığı belirginleşen olumsuz olursa kimse şastrmasın. gelişmelerde, aydmlanmızın Türban konusunun TV'de ısrarlı suskunluğunun ne denli tartısılmış olması bile gericiler önemi ve payı vardır diye kaç için çok büyük bir başarıdır. insanımız düşünüyor acaba? TV'de böyle tartısmaya hiçbir Atatürk ilke ve devrimlerinin zaman gerek yoktu. Devletin unutturulabilmesi için türlü ö'zerk olması gereken kişi ya da kuruluslann hiç kuruluşlan yannı çekinmeden rahatça düsünmeden, bugünkü davranarak kendi ideolojik egemenlerce rahatlıkla emeUerini toplum yaşamma kullamlabilmektedirler. TV'de kolayca geçirebilme çabaları yayımlanan türban tartışması hızla sürüp gidiyor. Alın tek kelime ile diğer eğitim kurumunu; okullara öğrencilere verilen bir zorunlu din dersinden Arapça mesajdı. okutulması çabalarına, ortaöğretim öğretmenlerinin Bir ülkenin en önemli bakanlığı olan Milli Eğitim imam hatip çıktşhlardan doldurulmasma kadar birçok Bakanlığı 'mn bu karmaşık durumundan yalmzca gericiler ayrıntılı konu... Açıkça belli ki milli dediğimiz ve gerici görünen kumaz siyasetçiler mi yararlamyor eğitirnimiz gö'z göre göre Aydınların sııskunlıtğıı Bir Yurttaşlık Öyküsü Yaşar Karadoğan, Kıbrıs'ta çıkan Ortam' gazetesınin köşe yazarı. Karadoğan, Türkiye'den Kıbrıs'a gitmiş bir genç gazeteci. On yıldan berı Kıbrıs'ta yaşamakta... Ne var ki on yıldır Kıbrıs Cumhuriyeti yurttaşlığına alınmamıştır. Oysa Kıbrıs'ta bu kadar uzun zaman yaşamayan, çalışmayan nice Türkiyeli, Kıbrıs yurttaşlığına alınmıştır, ama Karadoğan'a gelince, bu iş hep süruncemede kalmıştır. Neden? Başbakan Dervişoğlu bu 'neden'i şöyle açıklamış: "Sen vatandaş olmadan bu Kadar sertsin. Ya bir de vatandaş olsan. ." Karadoğan'ın 'serf'liği iktidar partisinden yana bir yazar olmayıştndan... UBP'yi desteklese, iktidar partisini tutan gazetede çalışsa, yurttaşlığa girmesine hiçbir engel kalmayacak, ama Karadoğan, Toplumcu Kurtuluş Partisi'nin organı 'Ortam'ın kadrosundadır. Karadoğan şöyle yazıyor: "Gerek vatandaşlığa kabul edilmeyişimizde gerekse verilen sınırdışı fetvasında bizım şahsımızda Türkiye kökenli ınsanlara gözdağı verme amacı yatmaktadır. Türkiyeli vatandaşın önüne iki seçenek konmaktadır: Ya UBP'li olacaksın, ya da YDP'li olacaksın. YDP de biryavru sağ partidir... Karpaz'da Doğu kökenli yurttaşlar üstünde sürekli olarak 'sürgün' fermanları Darnokles'in kılıcı gibi sallandırılmakta. bu insanların özgür iradelerinin seçim sandıklarına yansıması önlenmektedir. Bu sınırdışı fermanıyla uğraştığımız günlerde bizi seven, ancak bilinçsiz olan bir çok arkadaşım 'Yahu sen de Birlik'e gir' diyorlardı. Bir yetkili de şöyle dedi: 'Sen de Birlik'e yaz'. Hani bu ülkede düşünce özgürlüğü vardı?" Karadoğan on yıllık bir Kıbrıslı. Toplumcu Kurtuluş Partisi'nin yayın organında çalışan bir gazete yazarı. Bir türlü Kıbrıs yurttaşlığına alınmıyor, yurtdışına atılmak istenivor! Öte yandan "Kımlerin nasıl vatandaş yapıldığını bilmem anlatmaya gerek var mı? Ali Tanrıyar, Yüksel Uzel ve bir çok ulkücü, bir çırpıda vatandaş yapıldılar... 1983'ten önce defalarca vatandaşlık başvurusunda bulundum. Sonra KKTC ilan edildi. Kurucu Meclis^ ten geçirilen bir yasayla son bir yılını KKTC'de geçirenler otomatikman vatandaş sayıldı. Muhaceret memurları her yere gidip bir çok insanı vatandaş yazdılar. Ben başvurduğumda ise 'Sen zaten beş yılını doldurdun. Direkt olarak vatandaşsın' dedi ler. Gel zaman git zaman biz bir türlü vatandaşlığa kabul edilmedik." Karadoğan'a bizim elçilik istediği belgeyi vermez, genç gazetecinin cumhurbaşkanına kadar ulaşan ıstekleri, bu konuda giriştiği 'yurttaş olma' savaşımı bir türlü sonuçlanmaz. Üstelık Muhaceret Bürosu Karadoğan'ı sınırdışı etmek kararı da almaz mı? Kıbrıs'ta demokrasi vardır. Çoğulcu bir yönetim vardır. Meclis'teki milletvekillerinin yarıya yakını muhalefet temsilcilerıdir. Ama Sayın Denktaş ve yakınları Kıbrıs'ta kesin egemenliği ellerinden bırakmak niyetinde değillerdir. O kadar ki, Sayın Denk: taş, ana muhalefet partisinin, yani Cumhuriyetçi Türk Partisi nin Genel Başkanı Özker Özgür'ü mahkemeye vererek, onu milyonlarca lira ceza ödemeye mahkum ettırmektedir. Karadoğan, Kıbrıs yurttaşı olursa ya da olmazsa bundan kım ne kazanır, kim ne yrtirir? Karadoğan Türkiye'ye döner, yine yazılarını yazmayı sürdürür. Bir gazetecinin kalemini elinden alıp kıramazsın ki! Gerçekieri yazanları susturmak olanağı ise yoktur. Hapislere at, sürgüne yolla, hatta daha beter işlere kalkış, yararsızdır bütün bunlar... Yaşar Karadoğan'ın şu andaki durumu nedir bilmiyorum. On yıl sonra Kıbrıs yurttaşlığına alındı mı? Yoksa durumu eskisi gibi sürüncemede mi? Genç bir gazeteciyi, hem de on yılını Kıbrıs'ta geçiren bir insanı, yurttaşlığa alma, ama bir kaç günlüğüne gelen bir şarkıcıyı, bir ANAP'lı politikacıyı hemen yurttaş olarak bağrına bas! Bu, büyük bir haksızlık değil midir? acaba? Hayır. Ya o gö'zü dönmüş hırslı parababaları? Eğitim sektörümüzü bugünkü ticari sektör durumuna getirebilmek için az mı çaba harcadılar? Özel okullar, ö'zel dershaneler, özel öğretmenler, özel dersler, nedir bu özellikler? Devlete gelince; kendi okulunu kendin yapacaksın, bir sınıfta 80 öğrenci okuyacak, okulundaki sobanın kömürünü öğrenciler alacak, öğretmensiz boş dersler almış yürumüş. Bu isler nasıl işler böyle? Alın sağltk kurumlarını. Nesini tartışacağtz? Bir hekime düşen günlük hasta saytsı, hastanelerimizdeki diğer içler acısı durumları unutturuyor. Bir de şu "arabesk" denilen illet hastalık var. Çok kişinin ilgilenmediği bulaşıcı hastalık. Bence, özellikle köşe yazarlarmm pek umursamadığı bu konu, üzerinde düsünülerek durulması gereken en önemli konulardan biridir. Arabesk yoluyla kitlelere ulasmak iyice kolaylaştı günumüzde. Arabesk şarkı okuyan bir genç, şarkı okurken başka lehçe kullanmaya özen gösteriyor. Arabeskin hiçbir şeyi olmadığı gibi özel bir lehçesi de olamayacağına göre şarkıcmın kullandığı lehçede bir mesaj aramak herhalde çok yanlış bir iş sayılmaz. tşte bu ahval ve şerait içinde Türk aydmı ısrarla susmayı yeğlemektedir. Unutulmamalıdır ki; hangi sınıftan olursa olsunlar insanlar, siyasal yaşamda suskunluklan ölçüsünde mağdur olmaya mahkum olur. DURSUN KARACA Ahmet Erdoğdu Em.J. Teğmen Un utmaya cağız... AİLESİ 18 Ocak 1982 MAMAK CEZAEVİ ÇAĞDAŞ TÜRKÜLERİMIZIN USTA YORUMCUSU WSJİÎtIISfTlCİ<îl . ,'g' "ÖZGÜRLÜK,, D BAYŞU MÜZİK ÜRETİM • OSMAN BAYŞU ) I M.Ç. 5 Blok 5454 Unkapanılstanbul Tel. 512 35 3031 ESAS NO: 1988/310 KARAR NO: 1988/72 C.SAV.ESAS NO: 1988/3211 HÂKİM: Özcan Bermek 14561 C.SAVCI YRD.: Cemil Erkan 16032 KÂTİP: Kutlay Arık DAVACI: K.H. SANIK: Cesim Akan. Zeki oglu, Hanife'den olma, 1950 d.lu Adana ili Yüreğir ilç. Mutlu koyü H: 81 C: 140/03 S: 43'te nüf. kayıtlı halen Kiremithane Mah. 1204 Sk. No: 218'de ikamet eder. Evli, 3 çocuklu, fınncı, okur yazar, sabıkasız. SUÇ: Eksik gramajlı ekmek yapıp satmak. SUÇ TARİHİ: 17.2.1988 KARAR TARIHİ: 14.12.1988 Yukarıda açık kimliği yazılı sanık hakkında mahkememizde yapılan durusma sonunda: EDİP AKBAYRAM T.C. ADANA 3. ASLİYE CEZA MAHKEMESL ÎTLAR , :Tİ Ahmet Erdoğdu Em.J. Teğmen Karanlıklarda yine senin şarkını söyieriz... Arkadaşları Adına OSMAN GEZER 18 Ocak 1982 MAMAK CEZAEVİ G.DÜŞÜNİİ'LDİJ: Olay tarihinde sanık Cesim Akan'ın noksan gramajlı ekmek ımal ettiği, sanığın tevilli ikrarı, duzenlenen tutanak ve dosya muhtevasından antaşıimakla sanığın eylemine uyan TCK.nun 363/1 mad. gereğince 6 a> hapis ve 10.000 lira ağır para cezası ile tecziyesine. 647 S.K.nın 4. mad. gereğince hapis cezası paraya çevrilerek her gün için 300 lira hesabı ile sanığın neticeten ve içtimaen 64.000 lira ağır para cezası ile tecziyesine. TCK.nın 402/2. mad. gereğince karar kesinlestiğinde karar özetinin mahkemece C.Savcılığına bildirilerek masrafı bilahara sanıktan alınmak üzere lstanbul veya Ankara'da yayımlanan tirajı 100.000'in üzerinde bulunan bir gazetede, ayrıca Adana'da münteşir bir gazetede ilan edilmesine, (1200) lira mahkeme masrafının sanıktan tahsiline, Talep veçhile C.Sav. Cemil Erkan huzuru ile sanığın yüzüne karşı kesin olarak verilen karar açık olarak okunupanlatıldı. 14.12.1988 Ahmet Erdoğdu Em.J. Teğmen %st <sM Karanlıklarda yine senin şarkını söyieriz... Arkadaşları Adına OKTAY BAŞARA 18 Ocak 1982 MAMAK CEZAEVİ İLAN AFYON 2. ASLÎYE HUKUK (İŞ) HÂKİMLİĞİ'NDEN Dosya Esas No: 1986/63 Karar No: 1988/75 DAVACI: BağKur Genel Mudurlüğü/Ankara VEKİLİ: Avukat Mehroet Aytekin Afyon DAVALI: Cengiz Küçükdeğer, Afyon Merkez Karaaslan Köyü'nden. DAVALI VASİSİ: Abdullah Kuçukdeğer, Karaaslan Köyü'nden/Afyon DAVA: Adam oldürme ve ölumle biten kavgadan mutevellit tazminat. Davacı BağKur Gene! Mudcrluğü vekili tarafından davaiı Cengiz Küçükdeğer aleyhine açılan tazminat davasının yapılan açık duruşması sonunda: 54 bin 227 lira 66 kuruş tazminatın onay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davaiı Cengiz Kuçukdeğer'den alınarak davacı kuruma verilraesine 2.6.1988 tarihinde karar verilmiştir. Davaiı adına karar tebligatı yerine kaim olmak üzere ilanen tebliği olunur. Basın: 40154 ISKENDERUN SULH HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN Dosya no: 1988/911 Davacı: Hazinei MaliyeVekili: Av. Fatma Melda Eroğluİskenderun. Davaiı: Hasımsız. Dava: Iskenderun Nergizlik köyunde bulunan 342 parsel sayılı taşınmazın Hazine adına tescili. Iskenderun ilçesı Nergizlıkkoyü, cılt: 2, sahife: 342 ve parsel: 342'de Krikor Marinoğlu oğlu Kevork adına kayıtlı tajınmaz sahibinin ve mirasçılannın kim olduğunun tesbit edılemediği bildirilerek taşınmaz mulkiyetinın Hazıneye devri istenmiş olmakla, mahkememizde yapılan araştırma sonucu tapu sahibi Kevork'un kım olduğu. varsa mirasçılannın kimler olduğu tum araştırmalara rağmen tesbit edilemediğinden M.K.nun 534. roaddesi gereğince ılan tarihinden itibaren mırasçıların 3 ay ıçensinde, alacaklı ve borçluların I ay içerisinde mahkememızin I988'91I esas sayılı dosyasına muracaat etmeleri, muracaat edilmemesı halinde alakalılann istıhkak davası açma hakları saklı kalmak şartıyla taşınmazın en son mirasçı olan Hazine'ye devredileceği ilanen tebliğ olunur. 6.1.1989 Basın: 40168 AIİLLA OZKAN 195818.1.1976 "Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine bu hasret bizim" BAŞSAĞLIĞI Son Bodrumlu, Türk aydınırun can dostu sevgili arkadaşımız AİLESİ İLAN SARAY ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN 1987/164 Davacı Saray Hazine vekilinin davalılar Hayrullah Dinçer vs. aleyhlerine Saray Yenı Mahalle 2 ada 10, 11, 17, 18, 22, 27 parseller hakkında avtığı lapu iptali tescil davasının yapılan açık yargılaması sırasında. Davaiı Muammer Dündar'a yapılan zabıta araştırmalarına rağmen adresi tespil edilemediğinden dava dilekçesı tebliğ edilememiş olmakla, durusma gunu olan 27.2.1989 saat 10.00'da hâkimliğimizde hazır bulunması veya kendısini bir vekille temsil eııirmesı, gelmediği ve kendinı vekille temsil ettirmediği takdirde duruşmaların yokluğunda devam edeceği hususu davetıye yerine geçerli olmak üzere ilanen tebliğ olunur. Basın: 40145 DURSUN MUTLU'yu yitirdik. Lon'a, Deniz'e, Maya'ya, Derya'ya, Jale'ye, Kübra Anamıza, bütün yakınlarına ve sevenlerine başsağhğı dileriz. NURAN VE ZAFER ATAYLAN SARAY ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN 1986/244 Davacı Hazinei Maliye vekıh Av. Serpıl Olgu'nun davalılar Ahmet Arslan ve arkadaşları aleyhlerine açtığı Saray B. Yoncalı Köyü 1115 parsel hakkındaki tapu iptali tescil davasının yapıian açık yargılaması sırasında, Davalılardan Vize'nin Duzelova Köyu'ndcn olduğu anlaşılan Yusuf Katı'nın adresi yaptınlan zabıla araştırmalarına rağmen bulunamamış olduğundan durusma gunü olan 20.3 1989 saat 10.10'da hâkimliğimizde hazır bulunması veya kendısini bir vekille temsil ettirmesi, gelmediği ve kendıni vekille temsil ettirmedığı takdırde duruşmalann yokluğunda devam edeceği hususu tebligat yerine geçerli olmak uzere ilanen tebliğ olunıır. Basın: 40146 SARAY ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN 1985/73 Davacı hazine vekilinin davalılar Sarav B.Yoncalı köyunden İsmail Aksoy mirasçıları aleyhlerine 1268 parsel hakkında açtığı tapu iptali tescil davasının vapılan açık yargılaması sırasında. Mırasçılardan Nahıde Aksoy (Özer) mırasçısı eşi Cemal Özer'in adresi yapılan zabıta araşıırmalanna rağmen tespıl edilemediğinden durusma gunü olan 23.3.1989 saat 10.40'ta hâkimliğimizde hazır bulunması veya kendısini vekille temsil eıtirmesi, gelmediği veya kendisıni vekille temsil ettirmediği takdirde duruşmaların yokluğunda sonuçlandınlacağı tebiigat yerine geçerli olmak uzere ilanen tebliğ olunur. Basın: 40143 ÜNAL CİMİT SERAMİK HEYKEL SERGİSİ 17 Şubat3 Mart 1989 Devlet Güzel Sanatlar GalerisiMERSİN
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle