19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18 OCAK 1989 * • * • CUMHURİYET/17 89 bahar yaz modası Dünyanm önde 89 bahar ve yaz modellerini Paris'te düzenlenen bir defilede sergilediler. Rocco Barrocco tarafından sunulan siyahbeyaz gece elbisesi büyük beğeni topladı. (Fotoğraf: Reuter) gelen modacıları Osınanlı arşivleri LONDRA (AA) Ingiltere'ue yayımlanan The Guardian Gazetesi, Osmanlı arşivlerinin açılmasının Ermeni soykırımı iddialarına ışık tutacağını bildirdi. Liberal eğilimli ve 480 bin tirajlı The Guardian Gazetesi muhabiri Jane Howard'ın, Osmanlı arşivlerinin açılmasıyla ilgili Ankara'dan geçtiği haberde, Osmanlı belgelerinin Batılı tarihçilerin incelemesine sunulmasıyla Osmanlı İmparatorluğu dönemindeki TürkErmeni iüşkilerinin yeniden değerlendirileceğini bildirdi. The Guardian Gazetesi'nde yer alan haberde şu goruşlere yer verildi: "Ermeniler, 1915'te Osmanlı Türklerinin 1.5 milyondan fazla Ermeniyi öldürdüğünü iddia ediyor. Batılı larihçilere göre bu rakam tahminen 600.000 olarak veriliyor." Gorbaçoy'un biyografisi Amenkan Time dergısi Sovyetler Bırliği Devlet Başkanı Mıhaıl Goroaçov'un biyografisini yayımladı Biyografide Gorbaçov'un şimdiye kadaryayımlanmamış 16 fotoğrafı ile Sovyet liderinin yakın çalışma arkadaşları ve okul arkadaşlan ile yapılan göruşmeleryeralıyor. Avustralya'daki Melbourne Hayvanat Bahçesı'mn beş haftalık sevımlı y ^ ^ a S | a n ı hugünlerde çok dertli. Bir abı aslan bacağına basarak kırmış. Bacağı alçıya alınan yavru. bir sure neşe içinde oynayan arkadaşlarını kederli kederlı uzaktan seyretmek zorunda kalacak (Fotoğraf Reuter) Y«Mfnı fflprtlİ UCl Ml HABERLERIN DEVAMI Dışsatımda Deniz Bitti mi? başlangıçta resmi hedef olarak seçilen 12.5 milyar dolara da ulaşılamayacağı daha sonra ortayaçıktı. Bugün, 1988 ihracatının en çok 11.3 milyar dolar olabileceği hesaplanıyor. İhracatta meydana gelen yavaşlamanın değişik nedenleri şöyle özetlenebilir: 1988'de "hayali ihracat" incelemelerinin yoğunluk kazanması üzerine ihracattaki "hayali" bölümün azalmaya yüz tutması. Irak'a dönük kredili dışsatımın tıkanması ve bu ülkeye yapılan dışsatımın büyük ölçüde gerilemesı. Dışsatımdaki üretim boyutunun kendini belli etmesi. Yani, dışsatımın gerçekçi kur ve teşvik politikalarıyla desteklenmesine karşılık, "altyapı"ya, bir başka deyişle dışsatımın arkasındaki sürekli kaynak olan üretime yeterii önemin verilmemiş olması; yeni yatınmlarla, yeni kapasitelerin yaratılmasına gereken özenin gösterilmemesi. Dişsatım açısından 1989'da büyük ihracatçıları tedirgin eden bir başka gelişme de doğrudan parasal teşviklerin azalmastdır. Geçen yılın sonunda 1 trilyon liraya dayanan söz ko(Baştarafı 1. Sayfada) Sanayide fren telaşı (Baftarafı I. Sayfada) konusunda genelde "karamsar bir tablo" çizerlerken, İstanbul Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Erdoğan Alkin "iyimser olduğunu" söyledi. Prof. Gülten Kazgan şu anda birçok özel ve kamu sektoründeki büyük kuruluşun zor durumda olduğunu ve bunların "neredeyse bedavadan yabancı sermayeye satılabilecegini" öne sürdü. Türkiye'den şimdiye kadar faiz transfer edildiğini, bundan sonra kâr da transfer edilmeye başlanacağını hatırlatan Kazgan şunları söyledi: "1977' den beri TL'nin dolar karşısında değeri yüzde 50 reel olarak düşmüştur. Stagflasyon içindeki Türkiye'de kamu kuruluşlan blok olarak yabancı sermayeye haraç mezat satılmaya hazırlanıyor. Yabancı sermaye boylece yan yarıya bir fiyaltan bu kuruluşlan alacak. Türkiye, birkaç yabancı sermayeli kuruluşun eline geçerse şaşmayalım. Türkiye durgunluk içinde bir sömürge ekonomisine doğru hızla ilerliyor." Prof. Tansu Çiller, sadece sıkı para politikasıyla enflasyon sorununun çözülemeyeceğini, talep patlamasına karşılık arzı arttırıcı yatınmların yapılmadığını, sanayicinin şu anda yüksek faizle kredi almamak için üretimi daraltma yolunu seçtiğini belirtti. Latin Amerika ülkelerinde olduğu gibi Türkiye'de de uygulanan stabilizasyon politikasının iki sonuca yol açtığını ifade eden Çiller, bunları şöyle açıkladı: "Bunlardan birincisi monopolleşmenin artması, sanayide konsantrasyonun artmasıdır. Güçsüzler güçlülerin elinde toplanmaktadır. İkinci sonuç ise büyük üreliciler aynı zamanda ihracatçı, ilhalalçı da olmaktadırlar. Böylece piyasadan daha fazla pay almakladırlar. Bunların yanında gelir dağılımında da bozulmalar söz konusu olur." Kazgan ve Çiller'in yaklaşımına karşılık, Prof. Erdoğan Alkin piyasadaki durgunluğun geçici olduğunu savundu. Alkin, "Enflasyonla mücadelenin bir bedelidir durgunluk. Emisyon bir ara 5 trilyon liraya vurduktan sonra 4.1 trily ona kadar gerilemiştir. Eğer ocak ayı fiyat artışı yüzde 3'ün altında gerçekleşmezse alarm zili çalıyor demektir. O zaman politika>ı yeniden gözden geçirmek gerekecektir. Monopolleşmede ise tehlike tekstil, ınetal gibi işkollannda söz konusu olabilir" diye konuştu. Bu arada Ankara büromuzun verdiği habere göre aşırı talep daralması yüzunden 1988'in ikinci yarısında imalat sanayiinde gözlenen durgunluk ve gerileme eğilimine karşılık önlem arayışı başladı. DPT'nin, imalat sanayiine yönelik teşviklerin arttırılmasını önerdiği öğrenildi. İmalat sanayiinde yeni kapasiteler yaratılamaması halinde ihracatın da tehlikeye düşebileceğini bildiren DPT yetkilileri, konuya ilişkin şu açıkîamayı yaptılar: "İlk önlem olarak ekim ayında teşvjkli sanayi yalınmları için yapılan ithalattan alınmakla olan fon kesintisi kaldınldı. 1 Ocak 1989'da yünirlüge giren teşvik kararnamesi ile de teşvik belgesine dayalı imalal sanayii yatmmlan için yapılacak ithaJattan yüzde 15'lik teminatın alınraaması öngörüldü." nusu teşvikler, bu yıl 400 milyar liraya inmiş olacak. Çünkü Türkiye, GATT'la ilgili yükümlülüklerinden ötürü 1989 başından itibaren dışsatımda vergi iadesini sıfırlamiş bulunuyor. Bu yıl için öngörülen teşvik sistemine dönük olarak iyimser değerlendirmelere de dış ticaret çevrelerinde tanık olunduğu söylenemez. Acaba Özal hükümeti dışsatım açısından 1989'u fazla önemsemiyor mu? Nrtekim koymuş olduğu hedef de (geçen yılki 12.5 milyar dolar) o denli iddialı sayılamaz. Enflasyonla mücadeleye iyice ağırlık vererek dışsatımda eski deyişle idarei maslahatçılık mı yeğlenecektir? Bu olasılık da akla gelmiyor değil. Gelişmek isteyen her ülke gibi Türkiye de dışsatıma "mahkum"dur; yalnız ekonomik değil siyasal açıdan da... Zira dövizsizliğin sonuçları zamanla her iki alanda da kendini gösteriyor. Onun için bu sektöre herhalde ciddiyetle eğilmek gerekir. (Baştarafı J. Sayfada) UGUR MUMCU GOZLEM Sendikaların tepkisi Teksif Genel Sekreteri Zeki Polat, tekstil işkolunda özel sektör yanında Sumerbank'ta da üretim kapasitesinin düşürülduğünü bildirdi. Sümerbank'ın 18 fabrikasının yuzde 20 oranında eksik kapasite ile çalijtığını \urgulayan Polat, "Sümerbank, kapasile daraltılması yüzunden işçilere 1989un hak edilmemiş izinlerini bile kullandırlmaya başladı" dedi. Polat, tekstil işkolunda yıllardır örneği görülmemiş bir krizin yaşandığım \e yatınmların durduğunu belirterek şunları söyledi: 1977'den bu yana hiç işçi çıkarmamış işyerlerinde bile artık 50, 100,150 kişilik gruplar halinde işçi çıkanlıyor. İskolumuzda 1989'un çok zor geçeceği ortada. Dışsatım yapan firmalardan çok iç piyasaya çalışan firmalar büyük mali zorluklarla karşı karşıya. Bu krizin atlatılabileceği konusunda da bizi umutlu kılacak belirtiler görülmüyor. İşverenler, yaşadıklan her krizin yükünü işçilere ödetme eğilimlerini yine sürdüruypçla/. l 4U/1 yıllar çalışaq yüksek ücretli işçileri çıkararak yerine asgari ücrelten yeni işçi alanlar ve böylelikle kıdem tazminatı yükünden kurlulmayı tercih edenler oldukça fazla." flıracatçı yeni teşvik (Baştarafı 1. Sayfada) Dış ücaret sermaye şirketlerinin üyesi olduğu "TürktraoV'nin Başkanı Mnstafa Süzer. bugünku teşviklerle ihracat yapılamayacağım beiirtirken hükümetin de ne yapacağını bir an önce açıklamasını istedi. Süzer, hükümetin bu acıklamasına göre kendi şirketinin ya ihracata devanı karan alacağını ya da iç piyasaya yöneleceğini beÛrtti. Süzer, daha önce Batı Pazarlama, îmeks, Yavuzlar, Erpeks ve Anex gibi dış ticaret sermaye şirketlerinin faaliyetinin durduğuna dikkat cekerek Eximbank'ın halen yüzde 5 olarak uyguladığı kredi oranının yüzde 15'e çıkarılmasını ve < o 37 olan faiziP nin de düşürülmesini istedi. Süzer, dış ticaret sermaye şirketlerine genel masrafları için de yuzde 5 prim verilmesini önerdi. Süzer'in bu görüşüne karşı çıkanlar da ihracatın zor döneme girdiğini kabul ediyorlar, ama "Bu bizim işimiz. Bunun kolay dönemi de, zor dönemi de olur. Biz bunun her döneminde olmalıyız. Zorlaştı diye hemen terk elmek ve iç piyasaya yönelmek olmaz" diyorlar. tç piyasaya yönelmeye büyük holdinglerin dış ticaret sermaye şirketleri de karşı çıkıyorlar ve "Iç piyasaya yönelsek biz holdinge ait öteki şirketlerin yaptığı işi mi yapacagız" diye soruyorlar. Bu görüşü savunanlar, "Zor dönemdeyiz, ama devam etmeliyiz" diyorlar. Bu görüşün savunucularından biri olan ENKA Holding Yönetira Kurulu Başkanı Şank Tara, 1988'de ihracat şirketinde eleman sayısını azalttıklarını, Tokyo, Belgrad ve Bükreş bürolannı da kapattıklarını, "işi daha az eiemanla, daha az büroyla ve daha az riskle götürmeye kararlı olduklannı" söyledi. Tara, "İhracatsız bir ENKA düşünülemez" dedi. Dış ticaret sermaye şirketlerinin genel müdür düzeyindeki yöneticileri kur teşviğinin adeta ortadan kalktığını, vergi iadeleri yerine tek alternatif olarak getirilen Eximbank kredilerinin çok yetersiz kalması yanında, bu krediyi kullanmak için teminat mektubu istenmesinin de ciddi tıkanıklıklar yarattığını söylediler. Yeni teşvikler getirilmeden ihracat işinin götürülemeyeceğini belirten bu yöneticiler, şimdilik ortamdaki belirsizlikten dolayı ihracat bağlantısından kaçındıklannı bildirdiler. Yöneticilerden bazıları da ortamm belirsizliğinden dolayı 1989 ihraç hedeflerini düşürdüklerini açıkladılar. 1989 ihraç hedefleri, ni açıklayan 6 dış ticaret sermaye şirketinden sadece Ram ve Penta ; ihracatta artışı öngörürken öteki dördu ancak 1988'deki ihracatlannı gerçekleştirebileceklerini ifade ettiler. Dış ticaret sermaye şirketlerinin ; yöneticilerinin göruşleri şöyle: Mustafa Süzer (Türktrade Başkanı, Süzer Dış Ticaret): Son Merkez Bankası kesintileri ve teşviklerin kalkması dış ticaret sermaye şirkeılerini finansman sıkıntısına soktu. 1989 teşvikleri de belli değil. lhracat için önumüzü göremiyoruz. Belirsizlik var. Onun için de şu an beklemedeyiz. Hiçbir bağlantı yapmıyoruz. Teşvik verecekler mi vermeyecekier mi, bildirseler de ona göre başımızın çaresine baksak. Biz Süzer firması olarak zaten iç piyasada iş yapmaya yavaş yavaş başladık. Gıda ve inşaat sektörüne giriyoruz. ABD'nin unlü Kentucky Fried Chicken adlı kızarmış tavuk satan lokantalar zinciri ile anlaştık. Türkiye'de restoranlar açacağız. İlk restoranımız da Galleria'da mart ayında faaliyete geçecek. Küçükçekmece Uydu Kent projesinin temelini de şubat ayında atacağız. Yani ihracat yapmazsak, içerde yapacağımız başka işlerimiz var. Şarık Tara (ENKA Holding Yönetim Kurulu Başkanı): Bizim son gelişmelerle ilgili ihracat için özel bir kararımız yok. En ekonomik şekilde, en az riskle en çok işi yapmaya çalışacağız. Geçen yıl ENKA olarak 250 milyon dolar civannda bir ihracatı gerçekleştirdik. Bu yıl da herhalde aynı düzeyi tutturabiliriz. Tam bir hedef tespit edemedik. Hakikaten belirsizlik var. Kestiremiyoruz nasıl olacağını. Ama ihracattan vazgeçtik diyemeyiz. Biz buna mecburuz. İhracatsız bir ENKA düşünülemez. Daha az eiemanla, daha az büroyla, daha az riskle ihracata devam ediyoruz. Eğer enflasyon duşurülecekse, iç tüketim azalacak, iç piyasanın daralması dış pazar kapılarıru zorlayacak. thracata yönelecekler. Bundan dolayı da 1989'da ihracatın düşmeyeceğini tahmin ediyorum. Belki alıştığımız gibi artışlar olmayabilir. İbrahim Yazıcı (Ram Dış Ticaret Genel Mıidürü): İşimize devam ediyoruz. Teşviklerin azaltılmış olması tabii ki ihracatı zorlaştırdı. İç piyasaya yönelme karan kolay, ama biz ne yapacağız. Ben holding şirketiyim. Hangi alana yönelsen o alanda holdingin şirketi var zatsn. Merkez Bankası, haksız bir muamele ile 1984'te verilen vergi iadelerinin tahsilini yaptı. Bu dış ticaret sermaye şirketleri üzerinden geçirilerek yapılan ihracatı (1.8 milyar dolar) olumsuz etkiler. Dış ticaret şirketlerine vuran vurana. Ama dış ticaret şirketleri orta boy sanayinin ürünlerini satıyor. İşte buradaki bir gerileme ihracata darbe olur. Türkiye ihracatı önemli bir yara alır. Murat Vargı (Penla Dış Ticaret Yönetim Kurulu Başkanı): Son gelişmeler bizim şirketimizin kararlarında herhangi bir değişiklik yapmadı. Biz sadece dış ticaretle uğraşan bir şirketiz. Dış ti carette teşvikler kalkar düşer veya çıkar. Biz yine payımızı alırız. Teşviklerin azalması ihracatımızı olumsuz etkiler, bizim de satışımız düşebüir, ama Türkiye'nin dış ticaretinden aldığımız pay değişmez. Uzun zamandan beri çalışan şirketlerin ihracat rakamlarında düşme olacağına inanmıyorum. Bugüne kadar birçok yatırım yaptık. Bürolar açtık. Biz bir holding şirketi değiliz. Dış ticaret, ,. lüna oans»mıdi'etıyoriar. te iTıtisas şirketiyiz. Bunun için de (Baftarufı I. Sayfada) Demirel soruyor: Bu irdelemeiç piyasaya yönelmeyeceğiz. He de. Çiçek atıyor gazetelere, yazarlara. Bu arada gazete kâçjıdı ler, yakın gelecekte bir kampandefımize devam edeceğiz. CUNEYT ARCAYUREK yaz.yor Turgut V ılmaz (GSD Dış Ticaret AŞ): Son yönetim kurulu toplantısında önümüze gelen 1989 hedefini buyük bulduk. Uzun müzakereler ettik ve hedef küçültmeye karar verdik. 1988 ihracat hedefini yakalamayı 1989'da hedef olarak aldık. İhracatın gidişinde belirsizlik var. İç piyasanın genel ekonomik şartları bizi daralmaya iterken dünya pazarlannm da daraldığı gözleniyor. İç piyasadaki talep daralmasına karşılık mal ve hizmet fiyatlarında ciddi artışlar söz konusudur. Biz bu durumda ihracatın düşeceğini tahmin ediyoruz. Ümit ederiz ki bu gerçekleşmez. Çunkü düşerse, Türkiye'de geçmişte olduğu gibi çok yüksek oranda haksızlığa neden olacak desıeklemeler yeniden gündeme gelecek. Onun için ihracatta beklediğimiz düşüş inşallah gerçekleşmez. Cemil Alkay (Tekfen Dış Ticaret Genel Müdüru): Kaldınlan vergi iadelerinin yerini alan teşvikler yetersiz. Aynı teşvik oranlarının tutturulması gerekir. Bu, ihracatın devamı için zorunludur. Şu an için önümüzü biz de göremiyoruz. Müşterilerimize rekabet edeceğimiz fıyatlan veremiyoruz. Sıkıntı burada. Ama yine de ihracatı terk etmek zor. Ankara büromuzun haberine göre DPT gecen yıhn ikinci yarısında talep daralması nedeniyle imalat sanayiinde gözlenen durgunluğun giderilmesi için önlem arayışına girdi. DPT'nin, sanayi kesimindeki talep yetersizliği sorununu, ancak ihracatın teşviği ve dış talep yaratılması ile çözülebileceği görüşünde olduğu belirtildi. Batıdan büyük gözaltıya (Baftarafı 1. Sayfada) zetelerde yer alan haberlerle aynı gün verilmesinin "ayn bir eelişki" oluşturduğunu kaydediyor. Sağlanan bilgilere göre, brifingi veren Dışişleri Bakanhğı Müsteşarı Büyukelçı Niizhet Kandemir'den sonra ilk sırada söz alan ABD Buyükelçisi Robert SlrauszHupe ile onun ardından konuşan İngiliz Buyükelçisi Timothy Daunt, gözaltına alınanların avukatları ve yakınlarıyla görüşturülmeksizin 15 gün sureyle polis gözetiminde tutulması uygulamasını özellikie eleştirdiler. Batılı temsilcıler, Turk basınında işkence ve diğer insan hakları ihlalleri konusunda sık sık yer alan haberlere işaret ederek, "Avrupa ve Birieşmiş Milletler İşkence Sozleşmeleri'nin imzalanmış ve onaylanmış ulmaları tek başına inandırıcı değil. Türkiye'nin insan haklan imajının düzellilmesi kelimelerie değil, somul uygulamalarla olur" diye konuştular. Söz konusu çevreler, Kandemir'in Uluslararası Af Örgütü'nün bazı çevrelerce Türkiye ile Avrupa ilişkilerini bozmak için alet edildiğini söylediğini belirterek, "Gazetelerde, ülkenin çeşitli yerlerinde bazı şeylerin olduğunu okuyunca "bo\lc bir yaklaşımı inandıncı bir performans olarak görmek olanaksız" diye konuştular. Dışişleri Bakanlığı'nın insan haklan konusunda elinden geleni yaptığını kaydeden bu çevreler, sorunun "devletinçeşitli birimleri arasındaki kopukluktan" kaynaklandığını savunarak, şu görüşlere yer verdiler: "Önemli bir insan haklan içerigği olan Viyana'daki AGİK izleme konferansı sonuç belgesinin imzalandığı bir sırada insan haklan ihlallerinden dolayı suclanmak tabii ki rahatsjz edici. Özellikie BBC'nin Güneydoğu'daki gözaltına almalan onceki gece geniş bir şekilde duny aya duyurması ve bu konuda muhalefel lideri Erdal İnonu'nun sozlerine yer vermesi doğal olarak yetkilileri zor durumda bırakan bir gelişmedir." Aynı kaynaklar önceki gun verilen brifingc "olayı gorüntülemek" için sadece TRT'nin çağnlmış olmasına da dikkat çektiler. nı akaryakıt fıyatına dönüştüıme yanın başlayacağını gösteren çabaları. Dışarda kâğıt fiyatı bi işaretler mi acaba?.. ANAP'ın raz kıpırdandı mı, SEKA'dan ye benzi solgun. Yüzüne bıraz renk Otomobilİş Sendikası Genel ni zam. Dışarda fiyat düştü mü. gelsin diye DYP oylarından az akaryakıtta olduğu gibi duymaz buçuk enerji desteğine mi gerek BaşL anı tlhan Dalkılıç. metal işlıktan gelme. siniliyor, önümüzdeki günier ya kolunda yaşanan krizin geçen yıllardan farklı olmadığını savundu. Siyaset tatile girmıyor. Özal, öyle ya böyle açığa çıkar. istanbul'da soluklanacak, oraHele ANAPDYP birleşmesini İşverenlerin "işkolunda kriz var" dan haydi İzmir'e. Ankara'ya zorunlu gören gerekçe. "Sağda havası yaratarak kamuoyunda işşöyle bir uğrayıp ver elini Van. birleşme olmazsa sol, yani SHP çi çıkarmaya haklı bir gerekçe yaCumhurbaşkanımız da Ege'de iktidar olacak" mantığı. Bir çar ratma gayretinde olduklannı öne geziyor. "Dedikodu olur diye pık demokrasi anlayışı kı, içinden süren Dalkılıç, "Yaşanan her krizin falurası işçilere çıkanlıyor. konuşmayacağını" söylüyor hal çıkılır gibi değil. Şunu demeye Kriz aşmanın başka \ollan denenkımıza. Neredeyse halkımız dev getiriyorlar: Sağ birleşsin, zıd miyor. Özellikie otomotiv sanayilet büyüklerinin ağızlarını her aç kardeşler, siyasal ınançlarından inde önemli bir kriz olduğunu tığında dedikodu yaptığına ina vazgeçsin. Sağ hep iktidarda sanmıyorum. Aksine bu alanda nacak, Özal'la başladı, Evren'le kalsın. Rejimin adı demokrasi yeni yaiınmlar söz konusu. Ben sürüyor bu kampanya. "Dediko ya, göstermelik sol partide bu iskolumuzda iş hacminde bir dadu yazmak, devlet adamlarının lunsun, ama zinhar iktidara gel ralma olduğuna inanmıyonım. sözlerine dedikodu anlamı mesin diye her türden siyasal Son günlerde metal, tekstil ve gıvermek" yeni moda. ödüne, her türden kişilik yozlaş da işkollannda görülen ve çalışanTurgut Bey yerel seçim sonuç masına olanak tanınsın. Plan, 12 ları hedef alan uygulamalann lanndan "eminmiş", öyle yazı Eylül planı. Yine tozlanan dolap bence gerçek nedeni toplusözleşyorlar. Olabilir. Ne var ki, yandas tan çıkanldı, sahneye konuluyor. menin yükünden kurtulmak. Bu kalemlerde, Aydınlar Ocağı, Uygulayıcı erat, şimdi siviller. işkollannda on binlerce işçiyi kapTürk Ocağı ya da İslamı yayma Demirel bu yaklaşımlara par sayan toplu iş sözleşmeleri geçen cemiyetlerinin kimi sözcülerinde mağının ucuyla dokunuyor, bo yaz sonlannda imzalandı. Şimdi ki son günlerdeki telaşın, çaba şa çıkarıyor. SHP'nin iktidara işverenler, toplusözleşmenin getirnın bir anlamı yok mu? Özal, gelmesini engellemek için Özal' diği yükten kurtulmak için yaygın hem yerel seçimı alacağına hem la Demirel'in yan yana gelmesi işçi çıkarmalara başvuruyorlar. de Mecliste hazırolda bekleyen zorunlu değil. "Güvercin uçur Mali yükü azaltacak uygulamalar yapıyoriar. Yüksek ücretli kıdemli ANAP çoğunluğuna güvenerek dular dün" diyor. işçileri çıkanp yerine asgari ücrelÇankaya'ya çıkacağına inanmıCümlenin amacı ortada. ten işçi alıyorlar" dedi. yor mu? inanıyor. Öyleyse... Bir ANAP adına, SHP aleyhine "güdenbire nereden çıktı ANAP'la vercinin" nereye varacağını DYP'nin "birleşmesini gıdıkla açıklıyor. TV'yi izlemediniz mi? yan istekler".. Bu düş neden Güncel haber savıyla "güvercin canlandı durup dururken? rnırıl mırıl" konuştu. ANAP'ın Örneğin o çevrelerden Prof. umudu yine piyasaya sürüldü. Ayhan Sonğar, "Siyası çekişme Bir kişiye yetecek taama iki kaler bir hududu aşarsa mılletın te ş.k. dirgin olmaya" başlayacağını ANAP'a Hazine'den yedi küvurguluyor. Demirel'le Ozal'ın el sur milyar, SHP'ye 2.5 milyar, ele tutuşmasına kesin gerek gö DYP'ye 1.4 milyar derken, rüyor. iç sayfada Songar, baş DSP'ye 700 milyoncuk, Necmet ANKARA (Cumhuriyel Bürosayfada Yavuz zırhlısı gibi do tin Hoca'ya bir o kadar. Bezden su) Kamu Iktisadi Teşebbüslenanmış kalem "Biri Çankaya'da, iki yüz bin bayrak için istenen ri'nde çalışan sözleşmeli personelin 1989 yılı ücretlerinin, Yüksek öteki konutta, oh ne alâ" formü para ise 500 milyon. Planlama Kurulu'nun Başbakan Sabah yayınlarında TV'de ga Turgut Özal'ın başkanlığında yazete özetleri veriliyor. Düne ka rın yapacağı toplantısında ele alı(Baştarafı lg. Sayfada) dar her gazetenin birinci sayfa nacağı büdirildi. ğj birkaç bin doları düşünecektir. sı olduğu gibi ekrandaydı. Ya 1989'da uygulanacak ücret ar Sayın Kozlu ya özel hava dün? TV'nin vermek istediği sayyollan, THY rekabeti ne durum fadan kesilen haber gösteriliyor tışlannın, yarınki toplantıda kcda? artık. Bu da TV'nin "ANAP'ın işi sinleşmesi halinde KİT'lerdc çalıKOZLU THY'nin karşısın ne gelecek haberi göstermeye" şan sözleşmeli personele ocak ayı da çok büyük bİT tehlike var. Ha yönelik yeni "sansür" uygula ücrct farkları bu ayın sonunda odenecek. vacıükta giderek artan "leasing" ması. (finansal kiralama) yöntemi ile, Yetkililer, sözleşmeli personele Özal'la Demirerın kol kola girbüyük paralar harcamaksızın, çok mesine önayak olacak girişimle yüzde 5060 duzeyinde bir zam yasayıda uçak sahibi olunabiliyor. rin başlaması, güvercin uçurup pılmasının düşünüldüğünü belirtBen, THY'yi uyandırmaya çalışıSHP'yi alaşağı etmeye çalışma tiler. Ücret artışı konusunda Mayorum. Eğer şimdiden önlem alliye, Hazine ve DPT'de bazı tekmazsa, bir sabah hayretler içinde lar, ağanın eline Hazine'den da nik çalışmalar yapıldığı, ancak ha çok para, bölücüye de ana kalkabilir ki İstanbul Havayollazam oranı konusunda kesin bir n, Toros ve diğerleri, 15 tane uçak muhalefetin üçte biri ödemeler, oneri sunulmayacağı büdirildi. Ya'leas' etmişler, zaten 56 uçakları TV'de yeni sansür uygula pılan teknik çalışmaların ücrel var ve iki bin personelle THY ka maları... zammının ne oranda yapılırsa buSiyaset tatile girmiyor. Bir du nun finansal yükünün nc kadar dar yolcu taşıyorlar yaz sezonunda, kjşın da, uçaklannı Guadalo rağanlık döneminden geçiyor. olacağı çerçcvcsinde olduğu kayup Karaipler'de işletiyorlar. Ve Hele bir mart ayı yaklaşsın. Kaız dcdildi. dolayısıyla THY'yi siler götürür ma kürek yaktıracak gelışmeleler. Devlet de, neyi sübvanse et re gebe günier başlayacak. Otc yandan YPK'nın yarın yasin, uçmayan boş koltuğa da, paMuhalefet örgütlerinde tek pılnıası kararlaştınlan toplantısıra veremezsiniz ki. O zaman da kaygı yaşıyor. ANAP'ın yine pa nın da Başbakan Turgut Ozal'ın devlet der ki, 'sat kardeşim birkaç ra dağıtarak oy toplaması. Eşit programına bağlı olduğu büdirilAirbus, şu borçlarını temizle' ba koşulları içeren seçim kuralına di. Başbakan Ö/al'ın programının şımıza iç açmadan, bu işi iyi dü hele bir kez uysun, göreceğiz yogun olması halinde loplantının şünmeliyiz. Yoksa biz küçülürüz, ANAP'ın alacağı sonucu. başka bir gıınc bırakılabılcccği onlar büyürler. ıtudc cdildi. Mart ayında tüy döker. görev almasıdır. Geçenlerde görevinden çekilen İsviçre Adalet Bakanı £//zabeth Kopp'un kocası Hans Kopp, işte bu "Shakarco" şirketinin yönetim kurulu üyesiydi. Shakarco'nun ipliği pazara çıkınca bayan bakan Kopp görevinden ayrılmak zorunda kaldı. Shakarco'nun Türkiye temsilcisi raşar Aktürkiür. Döviz piyasasında "Berber Yaşar" diye bilinen Kilisli işbitirici yurttaşımız Aktürk. Aktürk, önceki gün İzmir DGM'de başlayan "hayali ihracat davas/"nın aranıp da bulunamayan sanıklanndan da biridir. Böyle bir zincir işte. Beyrutlu Mahmut Shakarchi'rim şirketinden İsviçre Adalet Bakanı'nın eşine, oradan da Kilisli Berber Yaşar'a uzanan bir para alışveriş zinciri. "Shakarco" deyip geçmeyin sakın; Shakarco'nun ucunda Türk uyuşturucu madde kaçakçılarının hesapları da var. Bir yanda Shakarco, öte yanda Mecetaff.. Bunlaria biriikte Berber Yaşarlar, Sabır Tırnovalılar, şunlar, bunlar... Ve tabii daha başkaları. Söz gelişi "Bank of Credit and Commerce Intemational". Bu bankanın Türkiye'de de şubesi var. Bu bankanın işi, kara parayı aklamak. Amerikalılar, İran'a silah gönderirken Türk hava sahasını kullandılar. Bu olay, Yarbay North'un ifadesinde geçti. Peki nasıl kullandılar Amerikalılar, Türk hava sahasını? Hangi siyasal makamlardan izin alarak? Hangi yollan deneyerek? Ve hangi şirketlerle gönderildi bu silahlar İran'a? iranlı ünlü gazeteci Amir Taheri'ye sorarsanız, iran'a silah satışı için Libya Devlet Başkanı Albay Kaddafi'ye yakın bir Türk müteahhit ile dinsel sağcı akımlara sempati ile bakan bir Türk basın kralı bu işte görev aldılar. Taheri'nm yeni çıkan "Casuslar Yuvası" adlı kitabında (s.162) böyle savlar ileri sürülüyor. Doğru mu, değil mi bunlar? Bilinmez ki. Suudi Arabistanlı silah tüccarı Adnan Kaşıkçı, 0 günlerde bu yüzden mi Türkiye'yesık sık geliyordu? Tabii, bu da bilinmez. İran'a silah satışında Türkler görev aldı mı? Ne bileyim ben, örneğin, sınır ticaretinde boş giden tankerler ile İran'a 1980 sonunda ne gönderilmişti? Bu iş taşımacılık şirketleri aracılığı ile mi yapıimıştı? Döğü ilfenmizde görevrîOlr vali, "C Karnesi" diye bilinen izni olmadan iran'a gönderılen arabalara sınır kapısında el koymuşdu da bir bakanlığın daire başkanı kendısini "Bırakın bu kamyonları gitsinler" diye telefonla Ankara'dan aramış mıydı? Bu vali, bu yüzden, İçişleri ve Ulaştırma bakanlanna yazı yazarak bu daire başkanından yakınmış mıydı? Bilinmez ki bunlar. Nereden bilinsin? Bilinmez ama vardır bir yerlerde bu işlerin yazışmaları. Valiliklerde, bakanlıklarda, savcılıklarda, şurada, burada. Vardır ve günün birinde ortaya çıkar bunlar da. Tanıkları ve kanıtları ile. Günü gelir, çıkar bunlar da tek tek. Çıkar ama ne olur? Lockheed şirketinin bütün dünyada, bu arada Türkiye'de de rüşvet dağıttığı anlaşılmış; olay üzerine, her ülkede bu rüşvetçiler ortaya çıkarılmış, bir tek Türkiye'de bu iş karanhkta kalmıştı. İran'a kimlerin silah sattığı, kimlerin aracı olduğu, göreceksiniz yakında adı geçen her ülkede ortaya çıkarılacak, Türkiye'de ise olay örtbas edilecek. Açık değil, apaçık rejim yaşıyoruz da onun için herhalde... Niçin? Havacı teknisyen (Baştarafı I. Sayfada) arada, başta DHMI Genel Müdürü Mustafa Özatamer olduğu halde, iki genel müdür yardımcısı da, dün İstanbul Atatürk Havalimanı'nda çalışan teknisyenlerle görüşerek sorunları hakkında bilgi aldılar. Öte yandan, THY Pilotlar Cemiyeti (TALPA) Başkanı, kaptan pilot Cafer Bosian, "Cihaz ve sistem ne kadar mukemmel ve faal olursa olsun, uçuş güvenliği açısından teknisyen faktörü esaslır" dedi. Ulaştırma Bakanı Ekrem Pakdemirii istifalardan haberi olmadığını, öğrenince açıklama yapacağını söyledi. Ulaştarma Bakanlığı'na bağlı DHMİ (De\let Ha\a Meydanlan Işletmesi) Genel Mudürluğü'nün "sözleşmeli personel" statüsünde çalışanların ucrellerine yapılan zam da huzursuzluk yarattı. Hava ırafik kontrolörlerine yüzde 70 oranında zam verilirken, kendileriııe yüzde 1530 zam serilmesiııi "proteslo" eden elektrik \e elektronik teknisyenleri arasında istifalar başladı. Uçaklara, "yardımcı seyrüsefer cihazı" olarak hizmet veren aygıtların, bakım ve kontrolundeıı sorumlu teknisyenerin istifalarının, "uçuş üütenliğini" lehdiı eder boyuılara ulaşnıaii sonucu, DHVll Genel Mudu'luğu, gelişmelerle ilgili ara<lımıalara başladı. En fazla isııfanın olduğu Atatürk Hava Limanı'na onceki gece gelen Genel Müdür yaıdımcılaıından Bahallin Dalkoz ve Aydın Mııftüoğlu. istifa eden teknisyenlerle göruştuler. Bazı teknisyenler. DHMİ Genel Müdür yardııııcılarınKi "idari soruşlurma" tuıuınu içerisiııde bulunduklaıını ve "olayları başlalanlar arasında elebaşı aradıklarım" öne sürduler. Bu arada, DHMİ yetkilileri de, " u ç u ş Huvenliğinin" olumsuz yonde eıkileıımeıuesi için her lurlü oıılemiıı alr.ıdığım söylediler. Önceki gun, özellikie Utanbııl Aıalürk Hava Limanı'ııda başla>aıı leknisyen istitaları dün de de\am etıı. tstanbul, İ/miv \e Ankara'da goıevleriııdcn ayrılan clekııık \e elektromk teknisyeıı sayiMiıın 100'e ulaştığı belirtildi. Elektrik ve elektronik teknisyenlerinin aynlmalarıyla, havaalanlarındaki "yardımcı seyrüsefer cihazlannın" kontrolsuz kalması durumunda, uluslararası ha\a trafiğinin de olumsuz yönde etkileneceği belirtildi. Shil havacılık yetkilileri. teknisyenlerin sorumİu oldukları alanın ICAO (Uluslararası Sivil Havaeılık Örgütu) kuralları uygulama kapsamına girdiğini belirterek "Bu hizmellerde aksama >ani vardımcı seyrüsefer cihazlarında anza olduğunda. yabancı havayollan da o havaalanlarına uçmaz ya da seferleri iplal ederier. Bu olay, sadece THY ile bağımlı değil. Türkjye'ye gelen >a da Türkiye hava sahasını kullanan tüm uçaklarla ve uçuş guvcıüikleriyle ilgilidir" dediler. Önceki gun başlayan ve özellikie Atatürk Havalimam'nda yoğunlaşan, teknisyenlerin "ucret dengesizliği"ne karşı istifa girişimlerinde. yurtdışındaki havaalanlarında çalışanlardan da "destek nıesajı" geldiği öğrenildi. Bazı teknisyenler. Avrupa'nın çeşiıli ha\aalanlarında iorev li, a> 11 görev i ya1 pan yabancı personel tarafından "teleks mcsajlarıyla" başarı desteklendiklerini bildirdiler. Bu arada. Ankara Esenboğa Havalimanı'nda, dun yapılan idari soruşturmalar «onııcu, nıııhabere ıııeıkezinde \e elektrik ıııüdürlüğunde göre\li üç teknisyenin "ikiuei bir bildirinıe kadar" DHMİ Genel Müdürluk emrine verildikleri büdirildi. İstanbul'da bulunan Ulaştırma Bakanı Ekrem Pakdemirii ise "istifalarla" ilgili vuiıeltüen sorulaıa. "Bu konuda. ayrınlılı bilgim yok. DHMİ Genel Müdııru ile daha konuvu göruşemedim. Öğrenince açıklaına vapılır" divc vaıut verdi. Pakdemirii. "leknisyenlerin istifasıyla uçuşlann lehlike>e girebileceği"ııiıı hatıılaıılnıası ıızeriIK dc "Bazı birimlcr vardır. hadenif ayrılırsa is aksar, bazı >erler vardır, mühendis avrılır>a o kadar elkili olnıa/. l çuşlann aksavaıağını sanmıyorum. Eğer. islilalar buyuk bo>ulla>'sa. o /amıın bir yerdt yanlışlık var demvklir. dıı/ellilir' dedi. Sözleşmeli personel ücretleri YPK gündeminde THY
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle