22 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/8 HAVA DURUMU /* 32° 19° Diyarhator A 31" 14° Manısa /> 29° 14° Edırne A 32°12°K.Maraş 1V 28° 13° Efâncan A 28° 8°MHSİn /* 27° 10° Ercunım A 23° 4°Mı0a » 20° 2°E*şel»r A 28° 8°Mus 1 eteoroloji Genel Müdürtüjü'nden /k 29° W> Gaaamep A 29° 15° Nijde alınan bitgiye gftre, bütün bölgelerimizj A 24° 15° Ordu ı 30° 20° GJresun az bulutiu ve açık rjeçecek. HWA Sl/t 31° 18° Gumuşhane A 23° 8 ° l f a CAKLIĞI. Tum yurra artmaya devam A 28° 10° Samsun /« 26°1i°HakUn eöecek RÜZGÂR: Kuzey ve tatı yunterV 33° 16° isparta A 28° 8°S«rt Jalıkesir t k 30° 11» Isbnbul A 28°ie°smop den tıafif. ara sıra orta kuvvette esecek. k 28°13»izmir Mccîk A 31°17»Sıws OENtZLERDE: 0o«u Karadero?* yıMtz A t/P tr 0WD8|| > 28° (PKjfS 9ingöl ve poyraz, dijer yerierde gunbatısı ve iiHis /* 27° 7° Kastamonu A 26° 8°1r*BDn iodostan 35, Kuzey £96. Marmara ve A 23° 7°1iıneöi Botu /» 26° e°Kayswi Batı Karadenız'de zamanla 6 kuvvetinBursa )» 31° 21° Kjrklareti A 31° 13° Uşafc de, saatte 1021 Kuzey Ege, Marmara a51, yer yer 1 5 m. dolayında olacak. VAN GÛLÜ'nde tıava: Az Çanattato /* 28° 16° t<on»a A 27°iO°van . ve Batı Karadeniz'de zaran zaman 27 bukıttu ve açık geçecek Rüzgâr taızey ve batı yönlerden hafif. îonım /« 25° 6°Kuüh»a A !S° 10° Yojgal denız rniü hızla esecek. DENİZ: Mırte ara sıra orta kuvvette esecek GM kuçuk dalgalı olacak. k 31° 13° Malatya A 31° 10° Zonpuldalı Deni2f dil, dalgalı olacak Oalga yuksekilgi ls.sk A K ı k B bufcjflu K karlı S sst Y yajnurlu Adana Adapazarı Adıyama/ı Alyon Ajn Ar*ara taMya Anolya Artvin HABERLERİN DEVAMC TÜRKİYE'OE BUGÜN A 32° 17° A 29° 15° A 29° 20° A 30° W° A 28° 8° A 24° 8° A 24° 14° A 24° 15° A 24° 15" A 31° 17° A 25° 16° A 24° 7° A28°W A 24° 15° A 28° 8° A 2B°11° A 26° 8° A 26° 8° A 25° 5° 14 EYLÜL 1988 DÜNYA'OA BUGÜN y A 32° B 28° A 35° Bmtbm Y 23° Y 19° Y 26° Berfn Y 18° Bom Y 16° Bruleel Y t9° BudapesK Y 19° Cenevrc Y 18° Ccayif B 33° CKMe A 38° Dubayi A 39° Franklurt Y 17° Gım A 32° Hetsinki Y 18° Karm A 36° Kopentog Y 19° KfHn Y 16° A 33° Ufkosa Amsterdam Amman A&na Baödaı Londra Madnd Mlano Montreal MoskM Osto Paris Röfna Sofya fenus Y 16° Y 19° B 28° y 19° B 24° Y 22° Y 16° A33°B 17° A 43° y 25° B 28° A 34° 8 30° A 32° Y 21° Y X? A 22° A 30° Y 19° POLİTtKA VE OrESÎ MEHMED KEMAL M Y 2f Y 17» İnsafın Adı Yok mu?... Jülide Gülizar, Milli Eğitim Bakanı Hasan Celal Güzel'e soruyor, 'öğretmenine demek kurma tanımayan ülkelerden biriyiz, bu ağırınıza gitmiyor mu?' Aldığı yanıt şöyledir: "Siz beni dernekçiliğe karşı bir insan olarak mı görüyorsunuz? Halbuki hiç öyle değilim. öğrencilik yıllanmda derneklerde az çalışmadım. (...) Öğretmenlerin, güncel politikaya karışmaması, teröre bulaşmaması ve yalnızca mesleki sorunlarla uğrasması şartıyla, dernekleşme faaliyetlerini daha uygun bir ortamda ve daha rahat şekilde sürdürebileceklerine inanıyorum." Sayın Güzel, öğretmenlere 50'ser bin lira harçlık veriyor da örgütlenme vermiyor. Bakan genç bir adamdır. Kısa bir dönemin üniversite ögrencisi, bu dönemin bakanıdır. Olaylara her zaman 12 Eylül'ün gözluğüyle bakacaktır. Çünkü askeri yönetimin ürünü olan bir siyasal partinin içindedir. 12 Eylül paşaları, her türlü hak ve özgürlüklen yasaklarken ne soyledilerse o da benzerini söylüyor. Güncel politika, terör, anarşi, mesleki sorunlarla uğraşma... Oysa hepimiz biliyoruz ki 12 Eylül bunları söylerken faşizmi de kuruyordu. Daha geldiğinin sabahında sayıları milyonlara varan insanımız gözaltına alındı. Neden alındı? Örgütlenip demokratik haklarını arıyorlar diye... Başta DİSK, TÖBDER, Banş Derneği olmak üzere daha birçok demokratik örgütün kapısına kilit asıldı, yöneticileri bilinmeyen yerlerde tutuklandı, gözaltına alındı, işkenceler edildi. Bunları bir gün bakan olacağını bılmeyen Hasan Celal Güzel de uzaktan seyretmiştir herhalde. Şimdi bakan olarak devlet, elindedir. Bu devlet, bu toplum demokratik midir? AT'ye girmek istiyoruz, dışardan gelenler hâlâ işkenceleri sormuyorlar mı? Demokrasinin iğdişlikten ne zaman kurtulacağını araştırmıyorlar mı? Federal Almanya'dan gelen bir parlamento heyeti işkenceden 167 kişinin öldüğünü sormadı mı? Almanlar demokrasiyi de faşizmi de çok iyi tanırlar. Almanlar Hitler faşizminin ağır boyunduruğu altında yıllarca yaşamadılar mı? Sivil, asker yargıçlardan kurulmuş mahkemeler, hâlâ sıkıyönetim yasaları işleyen yargılamalar, askeri savcılar, onlara nasıl bir demokrasi altında olduğumuzu göstermez mi? Nitekim vardıkları sonuç şöyledir: "Türkiye'de sivil görünüm altında polis ve askerin ağırlıklı etkinliğine dayalı, temel insan haklarını tanımayan bir rejim hüküm sürüyor. Bu koşullarda Türkiye'nin AT'ye üyeliğinin gündeme bile alınması söz konusu olamaz." Gördünüz mü? Başbakan Turgut Özal, durmadan meydenlarda AT'ye girebileceğimizi söylüyor. Bunlan gördükleri halde alıriar mı? Demokrasiye bir yararı dokunsun diye TKP'nin Genel Sekreteri Haydar Kutlu ile TİP'in Genel Sekreteri Nihat Sargın, hiçbir şeyden sakınmayarak kalkıp dışarıdan yurda geldiler. Daha demokrasi için hiçbir eyleme girişmemişken havaalamnda gözleri bantlanarak gözaltına alınmadılar mı? Hâlâ da tutuklu değiller mi? Mahkeme sürüyor, ama tutuksuz da süremez mi? Açıklamalannda bir parti kuracaklarını, demokrasi yolunda siyaset yapacaklannı söylüyorlar. Yani ortak bir parti kuracakfar, ortaklaşa siyaset yapacaklar... Hani ne oluyor? Daha ayaklannm tozuyla, kimseye merhaba demeden gözaltına alınıyorlar, sonra tutuklanıyoıiar. Şimdi dilediğimiz herkes için demokrasi bu rnudur? Şair Eşref, Abdülhamit dönemi için 'Evvela söyletirler, sonra ananı bellerler' diyordu. Bugün 12 Eylül rejiminde, ağzını açıp bir şey söylemeden tutuklayıp içeri atıyorlar. Sınırdan içeri giren Irak Kürtlerine gösterdiğimiz insancıl işlemlerin yarısı kadannı bile kendi hapisanelerimizde yatanlara göstermiyoruz. Tek tip elbiseydi, mektuptu, kitaptı, görüşmeydi diyerek yatanların burnundan getiriyoruz. Aradan yedi, sekiz yıl geçti, yargıç önüne daha yeni çıkanlar var. Duruşmalarına daha yeni başlananlar var. Bunlar mı demokrasi? Kabinedeki genç bakanlara sesleniyorum. Yaşınızda insanlar, belki fakültede birlikte okuduğunuz eski arkadaşlarınız hâlâ aske/i yönetimin zindanlarında inliyor! Siz ekonomide devrimden, siyasette devrimden söz ederken, onlar devrim de değil, demokrasi dedikleri için yatmıyorlar mı? Buna bakıp da el insaf mı diyelim? Kahire» Zutı 'Eskilere yer yok (Baştarafi 1. Sayfada) set sahnesinde yer yok" dedi. Başbakan Özal, dün öze] uçağı ile beraberinde Semra ö z a l oldufu haide Istanbul'dan Konya Askeri Havaalanı'na geldi. Ozal'ı havaalamnda kutsal ittifakın önde gelen isimlerinden Mehmet Keçeciler ve Konya milletvekilleri karşıladılar. Genel Başkan Başyardımalığı görevini yitirmesinden sonra kırgınlığı süren Mehmet Keçeciler'in Konya'da büyük bir gövde gösterisi yaparak "burada ben v ı n m " havası yarattığı görüldü. Konvoyun kalabahklığı ve coşkusu Başbakan Özal'ı memnun ederken, Semra özal Keçeciler'in sadece elini sıkmakla yetindi ve konuşmadı. özal, havaalanı ile Konya arasındaki 20 kilometrelik yol boyunca sık sık durduruldu. Pankartlarla önu kesilen konvoy, Konya'ya güçlükle 9 diyerek, gelişmenin temelinde istikrann yaitığmı söyledi. Başbakan daha sonra geçtiğı Adana Ha\raalanı'ndan Kuruköprü Meydanı'na kadar 45 dakikada ulaşabildi. "Özal'a Evef'temposu altında kaiabalık ama coşkusuz bir kalabalığa hitap eden Özal, Silifke ve Mersin üzerinden geçerken birlikte olduğu yazarların kendisine "Bilmesek Fransa'nın Rivierası derdik, çok benziyor" dediklerini söyledi. TV'de 12 Eylül programmı anımsatırken "Allah bir daha o güııleri göslermesin" diye konuşan Özal, "eskiler" için şöyle konuştu: "Geçensene birieşmisti hepsi. Şimdi de birleştiler. Kimdi bunlar? 1980 öncesinin kavga eden, dumanlı bavayi seven kurtları. Türkeş, Etevil, Erbakaıı, Demirel, Özal'a karşı birleştiler. Dikkat ettim, TV'de bir oradan bir oraya gidiyor. Dursana be adam. Heyecanın ne? İnsan sıkışınca böyle olur. Herhalde çok zonı var. İnönu, baba$ından kalma. Etrafını eski CHP kodarnanlan sarmış. Türkiye ")i 80 öncesiııde felakete götüren takımı gene birleştiler. Dikkalli olun ey sevgili milletim dikkatli olun." Özal, Inönü'nün kendisini Menderes'e benzettiğini hatırlatarak "Benzersem iyi, fena mı? 'Babam, Menderes'i ikaz etmişti, dinlemedi. Onun için asıldı' demiş. 'Aym şey Özal'a da olmasın' demiş. Arkadaş bu lafı söyleyemezsin. Böyle bir laf dernokrasinin olduğu ülkede soylenemez. Bu onlann demokratiığmın, sosyal demokrathğının altında bambaşka şeylerin olouğunu gösterir. Bu laflar Türkiye için utanılacak laflardır" diye konuştu. Baykal; Düzce, Adapazarı, Gölcük ve İzmit'te konuştu girebildi. Şehir içinde bir tur atan özal, karşılamadaki heyecan ve coşkuyu Konya içinde bulamadı. Hükürnet Meydanı'na girerken Petek'in iizerinden "Demokrasi için evet" ve "Biriiğe, beraberliğe evet" yazılı beyaz pullar serpildi. Bü arada Petek'in mikrofonlarından Yunus Emre'nin "Şol cennetin ırmaklan, akar Allab deyu deyu" ilahisi duyuldu. tlahi bittikten sonra Kuran'dan bir surenin okunduğu duyuiurken, ANAP Konya Milletvekili Talip Özdemir, müdahale ederek sesi kesti. Demirel'in Bursa mitingiııi TV'den izlediğini anlatan özal, "Üzüldüm ve acıdım. Kendisini otobiisiin bir tarafmdan diger tarafına aöyor" deyince, dinleyiciler arasından, "Onun son gtinii geldi" seklinde laf atıldı. Özal, bunun üzerine "Onu AUah bilir" 4 Pahalılık Özal vergisf Düzce muhabirimiz Mehmet Kıdıman'ın bildirdiğine göre çok sayıda kişi tarafmdan Kaynarca bucağında karşilanan Baykal, Düzce'deki "Özal'a hayır" mitinginde yaptığı konuşmada, "Sizleri, ANAP'lı, SHP'li, DYP'li diye ayınnıyorum ve gönülden selamhyorura. Düzce'yi çok iyi lanıyorum. Ormanı, fındığı ile pancan ile ve tiitönü ile çok iyi biliyonım. Verilen taban flyatlar yeterli mi? Pancar 42 lira. Bu para ile bir kibrit bile alınmıyor" dedi. Baykal, şunları söyledi: "ÜreticMiHi mahsulüoü alıp, yan parasını sonra vereceğim demek, halktan borc aJmaktır. Köylünün mahsulünü alıp parasını ödememek Hazreti Ömer adaleti değil; Özal adaletidir. Eski bir Maliye Bakanı olarak söylüyorum, Türkiye'de 500 milyon, 5 milyar kazanıp hiç vergi vermemek raümkündur. Bu düzeni Özal getirdi. Şimdiki hükümet koalisyon değil, kardeşi, kayınçosu, bacanagı ile adeta bir aile iktidandır. Türkiye'de babalar ıstıraplı ve yastığa basını koyduğu zaman çocuklanmı nasıl doyuracağım diye gözüne uyku girmiyor." Adapazarı muhabirimiz İlhan l ygun'un bildirdiğine göre SHP Genel Sekreteri Baykal, Sakaryalılardan referandumda hayır oyu kullanmalarını istedi. Demokrasi icin Özal'a hayır mitinginde Sakarya'da konuşan Baykal, yaklaşık 10 bin kişinin bulunduğu Gar Meydanı'nda "Pahalılık ithal malı değildir. Başbakan Özal'ın damgasını tasımaktadır" dedi. Haber Merkezi SHP Genel Sekreteri Deniz Baykal dün Düzce, Adapazarı ve Gölcük'te konuştu, SEKA'da grev gömleği giydi. Helikopteri'nin yoğun sis nedeniyle Sakarya yakınlarmda bir benzin istasyonuna mecburi iniş yapması sonucu Eskişehir'e karayoluyla gitti. Bu yüzden kendisini uzun süre bekleyen partililere gecikmeli olarak hitao edebildi. • (Baştarafi 1. Sayfada) Özal'ın gezilerinden bir bölümünü iptal eniği anımsatılınca, "Özal aslında sahayı terk etmekte geç kaldı" dedi. İnönü, özal'ın gezi programındaki değişıkliğe ses kısıklığını gerekçe göstermesi konusunda da İnönü "Sesi kısıksa niye Konya1 da konuşuyor? Özal'ın sesi asıl 25 Eylüi'de kısılacak" dedi. Erdal tnönü, Özal'ın evet çıkmazsa bir daha referanduma gif.mem dediğini de anımsatarak "Özal, kendi çıkannı halka onaylalmak istiyor. Maksatlı olarak böyle konuşuyor, ama vatandaş halkoylamasını iyi gördü. Özal'a güvenoylaması diye anladı. Halkoylamasına gittikten sonra zaten fazla iktidarda kalamaz. Özal bir daha halkoylamasına gidemeyecektir, buna ömrii yetmeyecek, halkoylamasının sonucu bunu gösterecek" diye konuştu. Enflasyonun suçunun çiftçide, işçide değil, Özal yönetiminde olduğunu kaydeden tnönü, özal'ın pahalı oyuncaklara merak sardığını belirterek şunları söyledi: "Oyuncak ne kadar pahalı olursa o kadar hoşuna gidiyor. Kendi parası ile alsa neyse, vatandaşın parası ile alıyor. Halktan toplanan vergilerle kendisine iki uçak aldı. Enflasyonun nedeni bu israflardır. Bu ucaklann parası ile 4 bin çiftçiye traktör alınırdı." Halkoylamasında özal'ın bir tarafta. bütün milletin bir tarafta olduğunu kaydeden İnönü, Özal 1 m muhalefetin arasını açmaya çalıştığını belirterek "Yok dttmen suyuna girdi, yok şöyle oldu diyor. Şimdi Özal'ın dersini vereceğiz. Özal'a öyle bir kahve içirecegiz ki, 40 yıl hatın olacak, bunun altından kalkamayacak" dedi. Kulu'da kendisini dinieyen bir vatandaşın, "Açız, açız" diye bağırması üzerine inönü, "Aman sakın Konya'da soyleme, Özal'ın mitinginde açız tlijenlere me>dan dayagı atıyorlar. Vatandaşın sıkıntısını, ancak baskıyla durdunıyorlar" diye konuştu. inönü sert 6 Hayır çıkarsa toz olurlar' vunan Keçeciler, Konya'da evet oylannın Türkiye genelinin çok üzerinde olacağını söylemekle yetindi. Keçeciler, hayır çıkması halinde bunun hükümet değişikliği olarak değerlendirilemeyeceğini ancak ANAP Başkanlık Divanı'nda değerlendirmesinin yapılacağmı ifade ederek, "Vorulanlan dinlendirir, dinlenenleri tekrar calıştırabiliriz. Mesela biz şimdi yorulduk, dinleniyoruz" dedi. Keçeciler, Başbakandan ayn olarak referandum gezilerine çıkma önerisinin bazı ANAP'lılarca düşünüldügünü de ifade ederek, "Faydalı da oJurdu, ama ben nhat ettim. Şimdi sadece Konya'dan sonımluyum" diye konustu. va sahası olarak ilan ettiği alanda mümkün olduğu kadar az uçuş yapacağız, ilişkilerimizi sıcak tutacağız' seklinde görüşü olduğunu ifade eden İnönü şunları söyledi: "Halkoylaması havası içinde sessiz sedasız tavizler veriiiyor. Bn tavizi kabul edemeyiz. Bugiin az uçarsanız, yarın biç uçamazsımz. Bu tavizin karşılığında ne alıyonız? Hiçbir şey. Mümkün olduğo kadar çok uçmalıyız ki orayı Ynnan hava sahası olarak kabul etmedigimizi göstermiş olalırn. Biz, ulusa) çıkarlanmızı feda etmeyiz. Ama bunu banş içinde saglanz." (Baştarafi 1. Sayfada) yemekte gazetecilerle sohbet etti. Keçeciler sohbette, referandumun dejenere edildiğini belirterek, kimsenin anayasanın 127. maddesinde boşluk olup olmadığını tartışmadığını söyledi. Keçeciier, Demirel'in anayasa değişikliği için Mecliste şartsız destek vaat ettiğini ancak daha sonra caydığını anlatarak, "Bizim arkadaşlar da saf saf gittiler. Ben parti genel merkezinde olsam, karşı çıkardım. Hacda iken ögrendim. e>vah dedim, beyniraden vurnlmuşa döndüm. Bu jvlancılıkbr, sahlekârlıktır" dedi. DYP'nin kısa dönemde 12 mevzi kazanabileceğini ancak genel muharebeyi kaybedeceğini sa KONYAdan YALÇIN DOĞAN (Baştarafi I. Sayfada) buğdayını tüccara satıyor, buğday tüccarın eline geçtikten sonra Özal hükümeti taban fiyatına 12 lira daha ekliyor. Dolayısıyla sonradan gelen 12 liralık fiyat doğrudan tüccarın cebine iniyor. Bu da köylünün canını acıtıyor. Özal'ı beklerken miting alanında bir köylünün yanına yanaşıyoruz. Çumra'nın Karkın köyünden Hasan Çetinkaya, başından geçen buğday seruvenini aktardıktan sonra, "Bizim oyumuz hayır" diyor, "Peki ne"ANAP'tan geliyorsanız, yanı den Özal'ı dinlemeye geldin" somıza hiç yaklaşmayın". rumuza, "Ziyan etmez, seyre Olayın altında "FakFukFon'a geldik" karşılığını veriyor. bağlı inek rneselesi" yatıyor. Konya'nın 550 binlik nüfusuFakFukFon, Konya ve çevre na yakışmayacak bir miting. sinde köylüye ithal inek dağıta Özal alanda bilemediniz 78 bin rak faaliyet yürütüyor. Bir inek kişi topluyor. Kulağımızın dibinyaklaşık 1 milyon 300 bin lira. 8 de bir polis teJsızı çınlıyor: sene vadeli, ilk 2 senesi ödeme"Alan bomboş, sokaklardan siz, sonra yüzde 32 faiz işliyor. Köylü hem ineği pahalı hem de adam getirin alanlara, ama biraz faizi yüksek buluyor. Yani, Fak acele edin". Konya'ya erken geliyoruz. Sa Ege hava sahası FukFon bu yörede "biraz pahabah saatlerinde belli devlet dailı" işliyor. Erdal İnönü, dış politika konurelerini dolaşıyoruz. İşte suna da değinerek Davos ruhunu Kırsal kesimde bir başka ya Karayolları, işte DSİ, işte YSE, sürdüreceğiz diye hükümetin Yu"Bizim Keçeciler şimdi bıçağh kınma buğday fiyatından ileri ge işte başka bazı hastaneler, diğer nanıstan karşısında takmdığı tavn nı biliyor. Ama biz kendisini iyi liyor. Buğdayın taban fiyatına devlet daireleri... Hiçbirinde tek elestirdi. İnönü, Türkiye Ege"de tanınz, kendisi her koyuna bıçak hükümet 160 lira biçiyor. Köylü bir Allah'ın kulu yok. Herkes manevra yaparken Yunan donan"devlet zoruyla" Özal'ın miting alanında toplanıyor. Devletin masının yakından izlediğini belirCUNEYT ARCAYUREK yazıyor arabaları Özal'ı karşılamak üze terek Türkiye'nin böyle bir yöntem uygulamamasının yanlış olduğu(Baffarafı 1. Sayfada) lerle önceki günkü görüntüler re Konya Askeri Havaalanı'na nu bildirdi. gönderiliyor. organik arızaya karşı her türarasında önemli farklılıklar sapHükümetin Ege hava sahası koSadece onlar mı? Konya'daki nusunda 'Yunanistan'ın kendi halü araç gereç bulunan bir başba tandı. Son miting daha kalabakanın, hele çağ atladığını öne lıktı, önemlisi daha canlı. Geçen minibüsler de... Belediye, minisürdüğü bir ülkede bir başbaka yıl, Demirel mitinginde köylü büslere baskı yapıyor: "Eğer gitnın, sesinin kısılacağını düşün ağırlıktaydı, bu kez kent kalaba mezseniz, yeni verdiğimiz hat mek bile abes. Sayın Özal, sesi lığı yoğundu. Özal'ın daha cılız iznini iptal ederiz". (Baştarafi 1. Sayfada) ni açmak için, örneğin Deniz kalabalığa Demirel'den sonra Gariban minibüsçü ne yap dum konusunda uyardı, "25 eylülBaykal'dan çağdışı bir yöntem seslenmek istemediği için bura sın? Çaresiz, içinde kendisinden de milletin vicdanı üzerinde tazönerisi alabilirdi. Sıvas'ta Bay ya gelmekten vazgeçtiği gerek başka kimse olmayan minibüs yik yaparlarsa, bizden çekeceklekal'ın sesi kısıldığı için geceyan çesi daha tutarlı. le havaalanının yolunu tutuyor. ri var, yanlanna koymayız" dedi. sı bütün örgüt Buğuseptil arama İster istemez SHP'lilerle Özal'ı karşılamak üzere. Dolayı DYP lideri, özal'ı "Dürüst adam, ya çıkmıştı. Herhalde Baykal, Sa DYP'liler 25 Eylül'ün kaderinde sıyla havaaianı ve çevresi yüzler seçimlere 10 gün kala devletin yın Özal'a bu yardımı yapmaktan ve kıvancında birleşmişler. Öte ce minibüs ve arabayla doluyor. TRTsini, tayy'aresini kullanmaz" geri kalmaz. ki kimi illerde de görüldüğü gibi, Uzun bir konvoy oltışuyor. Özal' diye eleştirdi. Demirel, hükümetin Tabii biz, yetkililerin verdiği bil ANAP'a karşı doğal bir muhale ın gezilerinde bugüne dek pek kahverengi oylarla "bpış tıpış" gigileri yansıtıyoruz. Belli olmaz, fet cephesi oluşmuş. Belki inanıl görülmeyen bir konvoy. Ama iç deceğini söyledL bir de bakarsınız, Turgut Özal be maz gelecek, propaganda keıı lerinde birer kişi, yani sadece şoDYP Genel Başkanı Süleyman yazları çekmiş, beyaz pantolon diliğinden muhalefet partileri ara förler. Demirel dün partisinin Bursa il öraskılarını takmış takıştırmış, sında güçbırliğine dönüşmüş. Bir Kırsal kesim, Konya ve çevre gütü ve Yıldınm belde örgütünü Semra Hanım'la el ele özel uça ilde SHP kırsal alanda zayıf ise sinde ziyaret ettikten sonra, helikopterle ğından iniverir Basını yalancı çı oraları DYP'ye bırakıyor, tersine süyle bilinçli. İnönü'nün otobü Kütahya'ya geldi. Demirel, Cumilçeleri dolaşırken bunu karmaya azmetmiş görünen bulgularia kimi yerde kasaba ve huriyet alanında kalabahk ve canlı Özal'dan doğrusu böyle sürpriz ilçeye DYP iniyor, SHP köylere daha yakından ve net görmek bir topluluğa hitaben yaptığı komümkün. Yol boyunca hangi ler beklenebilir. yanaşıyor. arabaya rastlasak, hangi tarianın nuşmada dünden herkesin alacaBuraya gelip gelmeyeceği ile Çoğu yörede kent içleri, hayı önünden geçsek alkışlar hep ğı dersler olduğunu belirterek söz2022 eylülde, bilemediniz Tan ra yatkın görünurken, Bursa'da İnönü'ye. Canlı bir ilgi, içten ge lerini şöyle sürdürdü: n'nın lütfuyla kurada kazandığı ki kamuoyu yoklamaları daha de len bir selam. "Geçmişte olanlara ginnek isTV'deki 24 eylüldeki son konuş ğişik çizgileri içeriyor. Ağustos Ancak görünürdeki ilgi ölçü temiyonım. Beni milletin bugünmasında "ne patlatacağı" Bur sonunda yapılan araştırmalar, il kü mutluluğu ilgikndiriyor. Ama sa'da tartışılan iki genel konu. Ki genelinde yüzde 59.74 hayır, yüz sünde oylar ne ölçüde SHP'ye mesele dünse, dünden aunması gekayıyor? Kırsal kesimde sanıyomine göre, Özal 24 eylülde TV'de de 2&25 evet çizgisinde. Kentte, reken dersler var. Herkesin alacagı öyle bir belge, bir olay açıklaya Bursa gibi bir ilde hayırın bir ruz oylar ANAP'tan daha çok ders vardır. Dünü kim tartışmaya cakmış ki, sandık allak bullak oranda ağır basması beklenir DYP'ye kayıyor. Kırsal kesimde kalkarsa alabildiğine tartışırız. olacakmış. Kimi savlara göre, ken, kırsal alanda tırmanış sezi SHP'den daha çok DYP güçle Ama devletin TRTsini kendileriAnkara'daki siyasi polis bile Baş liyor. "Olay' Gazetesi'nin Nedar niyor. Yoldaki bir köylüye soru ne video yapmasınlar. TRTyi dün bakan'ın ne patlatacağı konusun kuruluna yaptırdığı, ancak henüz yoruz. Aldığımız yanıt ilginç: akşam da alet ettiler. Bn memleda bilgisizmiş, bekliyormuş. Bel yayımlamadığı arastırmaya göre, "Demirel her akşam televizyo kette kan dökülmesini kim ister. ge, olay doğrudan SHP'yi ilgilen özellikle ilçelerde hayır eğilimi naçıkıyor, benim köylüm, benim 12 Eylül'den sonra anarşiyi durdirmiyor, ancak sandık açısından yüzde 60.77. Evet ise 29.23'te ka işçim diyor... Bizden bahsedi duranlar önce de durduramaz düşündürüyor. DYP'liler ise kuş lıyor. Genelde yüzde 10 kararsız yor... Ama Erdal İnönü, benim mıydı? Bunu yapamazlar mıydı? kulu. Özal'ın ne söyleyeceği ko seçmenin son gün tümüyle eve köylüm, demiyor... Bizi belki dü Emniyetii) yetkisi yok diyoıiar, olnusunda çeşitfi irdelemeler yapı te yönelmesiyle 31.15 evet veya şünüyor, ama öyle demiyor". maz ki adam öldiirene sokaktaki yorlar Bir başka tahmine göre, yüzde 63.46 hayır çıkabilir. Konya'nın merkezinde ANAP bekçi bile kanşır. Dökülen kanın Menderes ve arkadaşlarının meHalkoylamasının güvenoyuna son zamanlarda yine FakFuk suçunu siyasetçide ararsanız, zarlarının 1989 kasımında yani Fon'dan odun kömür dağıtıyor. memleket böyle ellerde kalır." cumhurbaskanı seçilince dev dönüşmesi belki de Özal'ın şan Ancak bu dağıtım insanları miDemirel, "eğer suçlu olsalardı" let töreni ile İmralı'dan kaldırıla sı. Kadınlar, Özal'ı desteklemekte ting alanına toplamaya yetmiyor. bugün milletin karşısında olamacağını ilan edecekmiş. Özal'ın erkeklerden hem 6 puan ilerde umudu 28 yıllık mezarlara kaldıy hem de daha kararlı. Bu verile Konya, Özal'ı merkezde dinle yacaklarını belirterek veremeyere bakarak akla, Özal'ın işine ya mek yerine, İnönü'yü karşılamak cekleri hesap olmadığını yineledi. sa, ört ki ölem. rayacak müthiş bir çare geliyor. üzere ilçelere yayılıyor. Demirel, "İşte yakamız, bize soBir başka olasılık, politikacı Takvimler, 13 Eylül 1988'i rulacak ne hesap varsa sorsunlar. Beyaz için Allah'a sığındığını mantığına daha uygun. Geçen sürekli söyleyen Özal'a Semra gösterdiğinde Özal Konya'da Ama geçmişi tartışmak isterlerse halkoylamasında, genel seçimde Hanım tez elden bir şirinlik mus terliyor, İnönü Konya'da gülü pişman olurlar. Milletin seçtikleDemirel'in burada yaptığı miting kası hazırlatsa. Öneri bizden. yor... rini itip kakmakla, Meclisi kapalyor. Tonu 150 bin liradan 60 milyar ediyor. Bu da Özal'ın iki uçağının bedeli ediyor. Eğer halkoylamasında evet derseniz kendisine bir uçak daha satın alır". Özal ile İnönü dün Konya'da birbirine teğet geçryor. Özal Konya'nın merkezinde halka seslenirken, İnönü Kulu, Cihanbeyli, Beyşehir, Seydişehir ilçelerinde tur attyor. Sabah Özal'ın mjtingini izliyoruz. Öğleden sonra İnönü'ye yetişerek Beyşehir ve Seydişehir mitinglerini gözlüyoruz. ANAP açısından Konya demek, Keçeciler demek. Ancak Keçeciler küskün. Halkoylaması için kampanya başlayalı 1520 gün oluyor, Keçeciler Konya'ya adımını öncekj gün atıyor. Keçeciler'in küskünlüğü Konya'da ANAP örgütünü de sanyor. Ateşli bir Keçeciler taraftarı ve ANAP il örgütünde görevti bir vatandaş aynen şunu söylüyor: çekmez." Her ne kadar Keçeciler "her koyuna bıçak çekmese" de bu kez halkoylaması kararına bıçak çekmiş görünüyor. Çünkü Konya'nın merkezinde ve ilçelerinde, o geniş kırsal alanda ANAP örgütü çalışmıyor. Aslında çalışma dışı kalması belki de daha iyi kendileri açısından. Örneğin Derbent köyüne başka partilerden yöneticiler gittiğinde, köylüler ayaklanıyor: İzmit muhabirimiz Ahmel Kurt'un bildirdiğine göre, Gölcük Anıtpark'ta düzenlenen mitingde de konuşan Baykal'ın helikopteri, daha sonra İzmit SEKA fabrikası önüne indi. Burada, grevci işçilere kısa bir konuşma yapan Baykal, "Biıiik ve beraberliğinizi bozmayın. Bu haklı mücadeleniBir süre önce grev nedeniyle zi sununa kadar destekli)oruz" diüretimine ara verilen ve kapanma ye konuştu. noktasına gelen Seydişehir AlüBaykal daha sonra karayoluyminyum Tesisleri'ni gezen İnönü 1 la Eskişehir'e gitti ve kendisini sayü müdür Abdullah Çamlı, Dev atlerce bekleyen partililere hitap let Bakanı Kâmran İnan'ın üzerin etti, Baykal salon toplantısında de "Hoş gddiniz" yazılı kartını ta yaptığı konuşmada, özal'ın bazı şıyan kırmızı gül buketi ile karşı sözlerini anımsatırken "Özal boladı. Seydişehir'deki konuşmasın yu kadar ve oyu kadar konuşsun, da işçi sorunlan üzerinde duran 1992'vc kadar iklidarda kalacağını SHP lideri, işçi haklarının isteni Özal değil halk tayin eder" dedi. len düzeye ulaşması için anayasa değişikliği girişimlerinin ANAP carafından engellendiğini söyledi. İnönü, AT'ye girmeye çalışan Türkiye'deki kadar, hiç bir Avrupa ülkesinde işçi haklanmn hakir görülmediğini kaydetti. İnönü, "Hayır deyin Özal'ı sarsın, yere diişsiin bir daha ayağa CÜNEYT CANVER kalkamasın" diye konuştu. SHP Milletvekili Seydişehir'de "İki uçaklı Özal'a hayır" pankartı ile karşılanan İnönü, Özal'ın aldığı iki makam uçağını Türk Hava Kurumu'na verecekierini bildirdi. İnönü, "Bu tür uçaklara gerek yok. Devletin uçakian bize yeter" dedi. İnönü Seydişehir'de KONUK Y4ZAR Hakkâri'den Izlenimler Zap suyuna dön" ctimleleri güniük yaşamda en sık duyulanlardı. Halka iyi davrarulmadığıru gözlüyorduk; herkes gergindi. Bütün bu olumsuzluklara rağmen Hakkârili yurttaş, o sevdalandığı Hakkâri dağlarını terk edip gitmek istemiyordu. Bu yörede halka kötü davranan yöneticinin kaybedecek birşeyi yoktu. Çünkü sürgün olarak gönderüeceği daha uzak ve mahrum bir başka yer yoktu ki. Bu yörelerin insanca yaşanılır yöreler olmasının ilk şartı ivedilikle mahrumiyet bölgesi olmaktan çıkarılmasına ve halkını seven, aynmcılık yapmayan, insanı seven yöneticilerin bu bölgelere gönderilmesine bağlı. Basın toplantımıza hükümetin aldığı insanca yaşam karanna güvenerek önerilerirnizi sıraladıktan sonra yeniden bu kez Uludere'ye doğru yola çıktık. Dağlar, dağlar, dağlar. Hakkâri'de bir mevsim. Suvri Halil Gecidi ve Uzungecit kasabası. Belediye Mu* hasibi anlatıyor: "PKK beni kaçırdı ve üç milyon lira getirmezsem öldüreceğini söyleyerek beni, serbest bıraktı. Ailem görevlilere gitmiş, beni bulsunlar diye, görevli 'üzülmeyin, oğlunuzu PKK öldürürse şehitlik mertebesine uiaşır, yok eğer serbest bırakırsa mutlaka aralarında bir ilişki vardır, o zaman da ben canına okurum' demiş." Peki ne oldu, diye sordum. "Ne olacak 3,5 ay Diyarbakır'da bana yapmadıklannı bırakmadılar" dedi. GüJeyim mi, ağlayayım mı bilemedim. Doğu in , sanının yazgısı bu, mutlaka suçu vardır, mutlaka ilişkisi vardır! Devlet, varsa bu ilişkinin nedenlerini bulup onları ortadan kaldırmaya yönelik çalışmalarm içinde değil. Münferit olaylan saptayıp cezalandırma peşinde. Olaylann nedeninin üstünde duran yok. Suçlama hazır, "PKK'ya köylü yardım ediyor, yoksa bunlar direnemezler." Bir an için bu iddîa doğru ise peki nedeni ne? Bunu düşünen yok. Hakkârili bir esnaf şöyle yakındı: "Hiçbir şey istemiyonu devletten, bize insanca davransınlar yeter." Halkın devlete giderek yabancılaştığı bu bölgede sorunlan n bıtebileceğini uman yöneticiye şaşıyorum. Uludere'den Ortabağ'a yola çıktık. Yine "yasak". Ancak bu kez karşılaştığımız yarbay çok uygar bir insan. Emir geldiğini ve bölgeye geçişimize izin vereme>'eceğini söylüyordu. Biraz sonra ise hep beraber çıktık. Emir bu kez de demiri kesememişti. Bölgeye gitmekteki kararlıhğımız karşısında yarbay en. doğru kararı verdi ve hep birlikte yola çıktık. Dağlann etekleri tampon bölge, tepeler ise IrakTürkiye sınırı, peşmergeler Irak tarafmda, kadınlarçocuklar Türk tarafmda. Ortabağ'daki fotoğraf buydu. Komutan, bölgeyi tecrit etmiş. Köylü ile ilişki kurmaları yasaklanmış sığınanlann. Bir peşmerge ingilizce konuşmaya başladı. Biraz sonra yanına gittim mesleğini sordum. "Ziraal raiihendisiyirn" dedi ve ne olacaklarını sordu. Şimdilik güven içinde olduklanru, ama yakın bir gelecekte ne olacaklannı bilmediğimi söyledim. Peşmergeleri ayrıca kaydettiklerini, kadın ve çocuklar dışında peşmergelerin Irak'a geri verileceğinden endişe ettiklerini söyledi. Yarbaya bu hususu sordum, yarbay bu saptamanın askeri bilgi açısından yapıldığını, hükümet aksine karar vermedikçe iade diye bir şeyin söz konusu olmadığını söyledi. Peşmerge bir an için rahat ladı. Peşmergelerin komutarunı düşünüyorum. YıIIardır savaşan bir halkın komutanı hiç konuşmuyor, ama onurlu bir şekilde Türk subayının karşısında duruyor, Türk subayı da ona gerçekten çok iyi davranıyordu. Devletimiz bütün olanakları ile bu bölgeleri ve bu bölgelerde yaşayan insanları kalkındınp oralan insanca yaşanır hale getirmelidir. Devletin, insanları korkutmak için değil, korumak için iyi yasaımak için var olduğunu kanıtlamalıyız. 'Hesabını sorarız' Yola çıktığımızda saat gece yarısı 24.00 idi. 1,5 güniük uzun ve yorucu yolculuktan sonra nihayet Hakkâri'ye ulaştık. SHP İl Baskaru ile durum değerlendirmesi yaptıktan sonra diğer arkadaşlarım Adnan Ekmen ve Mahmut Alınak, valiyi ziyaret ederek gelişmeler hakkında bilgi aJdılar. Gerek Cumhur Keskin'in önceden, gerekse bu arkadaşlanmın sonradan topladıkları bilgiler, hükümetin Iraklı Kürtler konusundaki ilk karannın, bunları sınır dışı etmek olduğu yolundaki söylentileri doğruluyordu. "Bunlar sınır dışı edilecektir" denmesine karşın bizim Hakkâri içlerine hareketimizden İnönü, seçim otobüsünde gaze 56 saat sonra bulunabilen resmi araçlarla ilk un tecilerin "Cumhurbaşkam'nın 12 çuvalları sığınmacılara gönderilmeye başlandı. Eylül ile ilgili konusmasını nasıl ÇukurcaOrtaköy yol aynmına geldiğimizde güyorumluyor sunuz?" şeklindeki leryüzlü bir yetkili, Kürtlerin bulunduğu bölgeye gisorusuna da "Bunun yorumunu demeyeceğimizi, çünkü yolların PKK tarafmdan bana yaptırmayın. Şu anda Cum mayınlandığını söyleyince arkadaşlanmla birbirimihurbaşkanı'yla beni tartışmaya ze bakıp gülümsedik. sokmayın, zamanı değil. Zamanı ö y l e ya, ülkeraizin sorunlarımn Olkemizin pargelince konuşuruz" yanıtını verdi. lamenterlerince bilinmemesi gerekirdi. Bize yasaktı. Ama, Dünya Tabipleri adlı dernek üyesi Fransız Dr. Benedetti ise bölgeyi izin almadan gezebilirdi, 1 gezdi de. Aradan bir saate yakın süre geçti. Uzun makla olmaz bu iş. Daha fazla tartışmalardan sonra aym yetkili, biraz önce masoylenmesi gereken şeyleri de söy yınlı olan yolun açık olduğunu ve gidebileceğimizi lerim. Allah'tan başka kimseden söyledi. Hakkâri'ye "hoşgelmediğimizi" bir kez dakorkum yok" diye konuştu. ha anladık. Kütahya'da Demirerin konuşOrtaköy'de karşı laştığımız manzara ise gerçekten masını ızleyen topluluk arasında ancak fılmlerde rastlanabilecek sahnelerdendi. Binmaden işçileri dikkat çekti. 500'e lerce kadın, çocuk, erkek bir vadide sıkışmışlar ve yakın maden işçisi kasklarıru kal çaresiz bekliyorlardı. Gelişimizle kaiabalık dalgaduarak 'işçi aç", "Özal istifa" di landı ve bir anda disipline olup düzlük bir alanda ye sık sık slogan attı. İşçiler ma toplandılar. Tanrım, o ne görkemli bir kalabalıktı aş bordrolanru toplu halde Demi ve tek ses haline gelmiş haykırıyordu: "Katil rel'e verdiler. Kürsüden, 24 yühk SaddamKatü Kimya'. bir işçinin 69 bin lira aldığını duAralarına girdik, kadınlar, yaşlılar ağlıyorlardı. yuran Demirel bordrolan geri vermedi. Ve "Bunlar bende kalsın" Taşların üzerine uzanmış bir kız çocuğuna baktım. dedi. Konuşrnasında gazetelerde Çok küçüktü. Bir şeyler anlıyordu. Ama eminim ki son günlerde yayunlanan 197080 hayatında hiç oyuncak la oynamamıştı. Savaşın acıarasındaki döneme ilişkin ilanlâ raasızlığını ve kendi çocuklarımı düşündüm. Keşra da değinen Demirel, her türlü ke hiç savaş olmasaydı! Orada bulunan subaylarla konuştum. Onlar da kesintiye rağmen Türkiye'de ne varsa 195080 arasında yapıldığı gerçekten üzüntülüydü. Hatta askerlerin yiyeceknı öne sürdü. Demirel, hükümeti lerinin bir kısmı acil olarak çocuklara verilmişti. Bir geçmişi deşmemeye çağırarak şöy subay, Şemdinli'den Uludere'ye kadar uzanan bölgeye 500 bin civarında insanın geldiğini ve gelmekle devam etti: te olduğunu söyledi. Kımyasal silahlardan kaçıyor"Bunlar münkirdir. Geçmişle lardı. Peşmerge "kaçh" sözünü hiç sevmiyordu. uğraşacaklarına icraat yapsınlar. Düşmanla savaşırken kaçmamışlardı. Kimyasal siEğer konuşursam oturduklan yer lahların karşısında çaresizdiler. Düşman yoktu OTden kalkamaz olurlar. Gayet açık tada, yalnızca kimyasal silah vardı. Irak'ın kimyasöylüyorum. Elektrik ihraç ediyo sal silahla Kürtleri toplu halde yok etmesine ses çınız, diyorlar. Sen fabrikalan ka karmayan Batıh devletleri düşündüm. Çoğu kez çifpatırsan, yenilerini açmazsan el te standart uygulayan bu ülkeler kendi vatandaşlabette dışanya elektrik satarsın. rının, ülkelerinin çıkarları için petrol gereksinmeAvustralya'dan kömür getir, sant leri için Irak'ın toplu kıyımlanna ses çıkarmamışral yap, günahtır. Köy odasa yapıp lardı. açacağına fabrika kur." Ortaköy'de hiçbir önlem yoktu. Köylü, asker ve Demirel, konuşmasında vali, sığınanlar iç içeydi. Görevliler şaşkındı. Sanki bir kaymakam ve diğer yöneticileri deprem sonrası yaşanıyordu. Ancak herkesin yarvatandaşa baskı yapmamaya ça dım arzusu ile doiu olduğunu görmek, gerçekten ğırarak, "25 eylülde valiler, kay gelecek için umut veriyordu hepimize. makamlar, muhtarlar milletin vicIrak'tan gelen Kürtlerin liderlerinden biri konudanı üzerine tazyik yapmaya ça mundaki bir peşmerge, isteklerini içeren bir yazı verlışırlarsa bizden çekecekleri var. di. Temel istek "Bizi Irak'a geri göndermeyin, ama Yanlanna kesinlikle bırakmayız. nereye gönderirseniz gonderin" idi ve tercih edilen Her seyin hesabını soranz. Bizi lü ülkelerin başında lran geliyordu. ketmek, unutturmak mümkün deOrtaköy'den Çukurca'ya geçtik. Hakkâri'ye doğru ğil. Bütün idarecilere sesleniyo yola çıktığımızda vakit gece yansını geçiyordu. Her rum; bıraksınlar vatandaşa eziyet yerde arama vardı. Güvenlik güçleri vardı, ama güetmeyi, onun yamnda yer abınlar" ven ve huzur ycktu. "Dur, arabanın ışıklanm sondiye konuştu. dür, iç lambayı vak, ellerin basında in asaftı, sırtını İnönü çoğunluğunu işçilerin oluşturduğu 4 bin kadar Seydişehirliye hitaben yaptığı konuşmada, "Demokraü'k haklannızı meydanlarda, işte böyle toplanarak isteyiniz" çağnsında bulundu. Seydişehir'e gelirken Beyşehir'de de bir konuşma yapan İnönü, burada özal'ı kastederek "Az iamab, az zarar getirir, çok tamah tepetaklak götfirür" dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle