Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER da denemeye yönelir. Zira hayvan denemeleri an olumlu etkileri ve belirtileri ille de tedaviye atfetcak fikir ve yön verir, kesin karar verdirmez. Ge me eğilimlerini söylemek kabildir. Sadece bunlar nellikle hayvan denemelerinin insana extrapolas dahi yanılgı için yeterlidir. Hele kesin tanıya ait ölyonu çok zordur, yanıltıcı olabilir ya da mümkün çütlerin eksikliği ya da tanıda yanılmaJar, iyileşmedeğildir. Dolayısıyla klinik deneme (Clinical Trial) nin tayinindeki ölçütlerin tesbiti ve değerlendirilaşaması zorunludur. mesi için ayrıntılı araştırmaların yapılma zorlukları ya da olanaksızlıklan, kontrol grupları, "çiftII Klinik uygulama kör" uygulamaları, istatistik analizler yapılamaması gibi faktörler de yukardakilere etkenlikte değer(deneme) aşaması Insandaki ilk uygutamaların, sınırlı sayıda gö lendirmenin zorlukları ve önemi anlaşılır. Yoksa "bir fırsat doğdu, belki büyük bir keşfe nüllülerde yapılması kuraldır. Ancak bunun istisnaları vardır. Bunların başında muhtemel antine yol açacaktır, aman fırsatı kaçırmayahm" zihnioplaslik (kansere karşı) knllanılacak droglar gelir. yeti ile ya da "keşiflerin birçoğu tesadüfidir" şekBu gruplakilerin uygulamasını yaşamı açık seçik lindeki yanlış ve abartmalı yargıya dayalı karar ve tehdit altında bulunan, yani başka tedavi ümidi ve davranışlar kesinlikle tutarsızdır. olaıtağı bulunmayan hastalarda, muvafakatlan alınrnak koşuluyla yapılması kabildir. Bu, bilim Sonuç dünyasında kabul edilebilen bir husustur (3). Öte yandan iddia ya da tekliflere, önyargıyla; Insandaki deneme ya da uygulamalar, daha ön "İncelenmeye, araştırmaya ve üzerinde düşünmeceki "loksikolojikfarmakolojik" araştırmalann ye değmez" demek de bilimsel anlayışla bağdaşsonucuna güvenen "klinik araşttncılarca" yapıl maz. Dolayısıyla bulunan ya da iddia edilen husumak esastır. Yoksa pratisyenler ya da hatta her sun inandıncı ve kabul edilebilir olması için bilihangi bir klinikteki uzman hekira tarafından de min gerektirdiği yöntemlerin kullanılıp belli rotağil. tnsandaki denemelerin karara ya da sonuca nın izlenmesi hem iddia sahiplerinin hem bilim ulaştırılması birkaç yıl sürebilir. Araştırmacı bilim adamlannın ve hem de yetkili makamlann kaçınıladamlan, çoğunlukla ve kabilse "klinik farmako maz görevi, moral ve belki de yasal zorunluluğulojisller"dir. Yoksa ne drogla ilgiii iddiayı ileri sii dur. Sabırla bu yol izlenmeden merdivenin en üst ' ren ya da sürenler ve ne de onun idaresinde ya da basamağına sıçramaya kalkmanın bedeli acı şekildenetiminde bulunan ekiplerdir. Bu aşama da ba de düşmektir. Ancak dışımızdaki ciddi,deneyimli şarılı ve saptanan ölçütlere (kriterlere) göre yeterli ve btlgili araştıncılann gözlem ve bulgulannın inanbulunur ve özellikle üzerinde durulan "yarar dıncılığı ile değeriendirme yapılabilir. Tersi dunımzarar" (risktobenefit) oranı kabule şayan görii da bilim arenasında komik duruma düşülür. lürse, daha geniş klinik çalışmalara geçilir. Ancak Özetle; yöntemler ve rota bellidir. Gerek "tokbundan sonra ilaç, piyasaya ve genellikle hastanın sikolojik farmakolojik" araştırmalar ve gerekse buve hekimin istifadesine sunulur. nu izleyen "klinik farmakolojik" ve sonra daha geAraştıncıların seçiminin bu derecede titizlikle ya niş kapsamh klinik uygulamaya yönelik çalışma ropılmasının gerekçeleri çoktur. Zira klinik uygula tasının dışına çıkılarak yapılacak yaklaşım ve uymalarda çeşitli yanılma kaynaklan vardır. Bir so gulamalar çağdaş değildir, bilimsel değildir ve bu nuca varmadan önce bazı faktörlerin değerlendi tipteki girişimlerin hiçbir mazereti de bulunamaz. rilmesi şarttır. Bunlar arasında: a) Hastalık sürecinin doğal olarak gidişindeki değişicilik ve bunun, (1) W.|.B. Beveridge, Theart of Scenlifıcinvesligaıion. Vinyorum yanlışlıklannın kaynağı olabilmesi, b) Has lage booksNew York 1957. tanın telkin edilebilme niteliğı ya da drogun etki (2) Goodman and Gilman's The pharmacologicat basis of Therapeutics 7 th. ed. 1 )85. sine karşı pozitif ya da negatif yöndeki ön eğilim (3) Meyers Jawetî Goldfien, Review of medical pharmaleri,. c) Hekimlerin, hastalardaki özel olmayan cology, Lange. med. pub. 1976. Say: 18. 14 EYLÜL 1988 Zakkum Kargaşaa "Bir fırsat doğdu, belki büyük bir keşfe yol açacaktır, aman fırsatı kaçırmayahm" zihniyeti ile ya da "keşiflerin birçoğu tesadüfidir" şeklindeki yanlış ve abartmah yargıya dayalı karar ve davranışlar kesinlikle tutarsızdır. PENCERE Albay Raci!.. Prof. Df. KEMAL ÖNEN Cerrahpaşa Tıp. Fakültesi Dahili Tıp Bölümü ve Türkiye Tıp Akademisi Daire Bşk. yolu ya da yerel olarak, uygulanması mümkün ve devam etmektedir. Asıl hedef, ilaçların saf ve kimBazen açık seçik konuları, içinden çıkılmaz hale yasal yapısının bilinmesi ise de bu husus kullanılasokmakta ustayız. TRT'nin ve bazı gösteri merak bilirlik için mutlak bir koşul değildir. Buraya kalılarının gayreti ile tıp ve özellikle farmakoloji ve dar anlaşılmayacak bir husus yoktur sanınm. Asıl "klinik farmakoloji tedavi" bilimleri için mahiyet sorun bundan sonra başlar. Bir yeni madde; ister 've kuralları belli bir konu, içinden çıkılmaz hale doğal ve ham, isterse saf ve kimyasal yapısı aydıngetirildi. Bu bakımdan bazı yayınlar, yorumlar ve latılmış olsun, acaba insanda tedaviye nasıl girer? hatta resmi talihsiz demeçler de bilerek bilmeyerek Özellikle son 50 yıllık gelişmelerin ışığında hangi kargaşayı arttırdı. Bir yandan hiç bilmeyenler, öte yöntemler ve aşamalarla ve hangi rota çizilerek bir yandan bilenler ya da bildiğini sananlann tepkileş drogun uygulamaya girebileceği belirlenmiştir? Armeleri, ya da aşırı duyarhlıkları ile ortalık kanştı. tık 1785'li yıllarda William Withering'in yüksük Bu arada "zakkumla İcanser tedavisi" iddiasına ob otunu (digitalis) kalp hastalıkları tedavisine uygujektif şekilde yaklaşmaya çalışanlann dedikleri de larken kullandığı tutıım uygulanamaz. Böylece yöntemler ve rota nedir sorusu gündeme gelir. Bunlar arada kaynadı. Duygusal yorum, yaklaşım ve sömürülere çok ise sırasıyla (2): müsait olan bu konu aslında basittir: Hayvansal. bitkisel ya da sentetik kaynaklı ham, kısmen saf I Klinik öncesi araştırmalar laştınlmış ya da kimyasal yapısı aydınlatılmış bina) Drogun yeterince saflaştırılması ve daha sonlerce madde tedavi maksadı ile hekimlikte kulla ra, nılır. Bunlara genel bilimsel tanımlamayla drog ve b) Çok geniş kapsamlı deneysel (hayvanda), tokhastaya verilecek hale getirildikçe ilaç denilir. Gü sikolojik ve farmakolojik incelemeler yapılmasıdır. nümüzde drogların pek çoğunu, kimyasal yapıları Bu geniş kapsamlı "farmakolojikloksikolojik" inaydınlatılmış doğal ya da sentetik maddeler teşkil celemelerle drogun kısa, orta ve hatta uzun vadeederler. Az da olsa, geçmişten aktanlan, doğal kay de toksik (zehirli) olup olmadığı ya da zararlı yan naklı ham ya da kısmen saflaştırılmış maddeler de etkileri bulunup bulunmadığı, deney hayvanlannilaç olarak hâlâ kullanılmaktadır. Nitekim opiu da çeşitli organ ve sistemlerin işlevlerine ne gibi etmun, belladonun ve başka bazı bitkilerin ekstrele kiler yaptığı ve "tedavisi amaçlanan hastalık ya da rinin ya da enfuzyonlannın kullanılmakta olduğu proçese etkili olup olmadığı, etkiliyse bunuıt derebilinir. Dolayısıyla yaprak, çiçek ya da kökün; toz, cesi gözden geçirilir, kabilse ölçülür. Bu aşamalar hülasa (ekstre) ya da başka şekillerde tedavi mak araştıncılara yeterince giiven ve bilgi sagladıkça, sadıyla pek sınırlı şekilde ve büyük çoğunlukla ağız çalışmanıo rotası klinik uygulamaya yani hastalar"Şans ancak onu çağırmayı bilenlere yaıdım eder. Charles Nicolle (1) Albay Raci Tetik bunalım içinde, doktora başvuruyor, derdini döküyor: Uyuyamıyorum... Hekim: Mamak'ı unutun!.. Albay Raci: Unutamıyorum... Hekim: Mamak'ı hatırlamadan yaşamalısınız... Raci: Her şeyi memleketin selameti için yaptım. ÜsOerim ve ark daşlanm için konuşmak istemiyorum. Her şeyi anlatmak isterim ama anlatamıyotvm. Konuşulacak çok şey var. Ben bu işte ne kadar uğraşırsam uğraşayım, hedef olmaktan kurtulacağımı z netmiyorum. Bu her zaman devam edecek. Ben kendimi feda tim. Bu otayı unutmak istiyorum. Tabii kolay bir şey değil. Bütü dunyada, Türkiye'de duyulmuş bir olay. Bizim gibi olup da örg lerin peşinibırakmadığı adamlar... İntikam için on sene sonra b le yetmiş yaşındaki adamı vurmuşlardı. Ama ben inanıyorum devletime karşı görevimi yapbm. En üst düzeydeki komutanla mız bile bana takdimame vermişlerdir. Her şeyi anlatmak istBr ama anlatamıyorum. Bilemiyorum. ÛsOerimize beni 'bütün a 1 yükteri taşıyabilir diye söylemişler. Ben kendimi feda ettim bu rumda. Kendimi feda etmiş olarak görüyorum. Ruhsal bakımd Bırakıp kaçatnlirdim, ama benim anlayışımda kaçmak diye bir yoktur. Uykulanm kaçryor. Mamak'ta görevliyken de oluyordu mak'ta hâkimler, savcılar yabştıncı ilaç alarak duruşmalara ç yoriardı. Ben hiç almadım. Ben sıkıldım mı Hüseyingazi Dağı'n çıkryordum. Orada sakinleşip geri dönüyordum." Doktor: Mamak'ı unutun!... Albay Raci: Unutamıyorum, hedef olmaktan kurtulacağımı zannetmi tvm. Bu her zaman devam edecek, bazı şeyleri memleketin s lameti için yaptım..." •k OKTAY AKBAL EVET/HAYIR OKURLARDAN Veterinerler yakmıyor Veteriner Sağhk Teknisyeni olarak görev yapmaktayız. Türkiye 'de hayvancılığın gelişmesi ile ilgiii uygulanan bakım, beslenme ve koruyucu sağhk konulannda veteriner hekimlerle beraber direkt üretici ile temasta bulunmaktayız. Ülkemiz hayvancıhğının gelişmesi ve sağhkh bir şekilde ilerlemesi için aşüamarun ne kadar önemli olduğu su götürmez bir gerçektir. Yalnız bu konudaki ihma'kârlık hepimizi son derece üzmektedir. Bizler her turlü güç koşullara aldırmadan, hayvanlardan geçecek hastahklara rağmen, ülkemizin çıkarını göz öniinde tutarak, sorumluluklanmızı yerine getiriyoruz. Buna karşıhk biz de ilgililerden biraz anlayış istiyoruz. 1234 sayılı Hayvan Sağlığı Zabıtası hakkındaki kanunun 26, 46 ve 48. maddelerini değistiren 1775 sayılı kanunun 4. maddesi gereğince yürürlükte olan 1959 tarih ve 1 sayılı (aşılama, serumlama ücretlerine dair talimatnamen'in) a, b, c, d ve e paragraflan değiştirilerek 1 Mart 1980 turihinden itibaren geçerli olmak üzere yapılacak aşılamalarda tavuk başına 1 lira, koyun, keçi başına 2 lira, at, merkep, katır ve sığır başına 5 lira, deve, manda başına 7.5 lira almacağı belirtilmiştir. Yıl 1988 ve hâlâ hiçbir değişiklik yok. Aşılama ücretleri yine 1, 2, 5 lira. Bugün bir köye gittiğimizde 100 sığır aşılayıp 500 lira talep etmek zorunda kalıyoruz. üreticinin üç hayvanını aşüıyoruz. Borcımu sorduğunda 15 lira diyoruz. Bize yüz lira uzatıp "üstü kalsın" derken yüzündeki ifade bizi ne hallere sokuyor tahtnin edersiniz. tlgililere sesleniyoruz, bu daha ne kadar duyduğumu anlattım, gerçekten çok üzüldu ve bana şöyle dedi: "Bundan 78 yıl önce de Istanbul'a gehniştim. Ama bu gelisimde özellikle Sultanahmet, Beyaztt civarı ve Fatih'te takkeli kişilerin çokluğunu gördüm. Neden geriye gidiyorsunuz?" Geçenlerde, her turist gibi ben Üstelik cami kapıstrtda duran ve yanımda ABD'U bir bu kişiler istediklerini içeri arkadaşun ile beraber alıyorlar, istemediklerini Sultanahmet Camii'nl ziyaret almıyorlar. Bizi aldıktan sonra, edelim dedik. Fakat cami arkamızda bir turist çift vardı, kapısmm önüne geldiğimizde onlan almadılar. Namaz saati bizi ilginç bir manzara değildi, üstelik cami içinde karşıladı. Giriş kapısınm her başka kadınlar da vardı, iki yanında sesi sonuna kadar açılmış teyp kasetleri ve bunlan onlann da dışandaki turist pazariayan yaşları küçük, yeşil bayandan bir farkları yoktu. Hangi kriterlere göre camiye takkeler giymiş çocuklar.. insan alıp almadıklarmı merak Kasetlerin çoğu bandrolsüz, yani kaçak. Içinde ise, gericiliği ettim doğrusu. Yetkililerden turizmimizi daha bir vurgulayan konulara baltayan bu kişilerin cami ilişkin sözler işititiyordu. girişinden kaldınlmasını, kaçak Yanımdaki arkadaşun kasetlerin ne olduğunu sorunca ve korsan kasetlerine el konulmasını ve gerekli hukuki "fÇeşke gelmeseydik" diye düşündüm. Ama bu tip olaylar işlemlerin yaptlmasını istiyoruz. ERDEN TÜRKER rutin olduğu için nasıl olsa SAMSUN tekrar rastlayacak deyip neler sürecek? BİR GRUP VET. SAĞ TEKNtSYFNt Yokuş Aşağı İlerlemek! Yokuş aşağı ilerlemek!.. Böyle şey olur mu? Olur! 12 Eytülden sonra ülkemizde görüldüğü gibi! Gün gün, ay ay, yıl yıl bir doruktan indik, uçurumun dibini bulduk! Atatürk diye diye, Atatürk ilkeleri diye diye Ataturk'ü de, devrimini de, ilkelerini de yozlaştırdık, anlamsız hale soktuk. Sayın Evren, Kemalpaşa ilçesindeki Atatürk heyketini açarken çok ilginç sözter söyiemiş: "Boşuna zahmet etmesinler, Ataturk'ü bu milletin kalbinden kimse söküp atamaz. En iyisi bu hainane teşebbüslerinden vazgeçsinler" demiş. Ataturk'ü tanınmaz kılığa sokmak, Atatürk'ün bütün ilke ve düşüncelerini tersine çevirmek, yarattığı devrimci atılımları, yapıtları, kurumları yok etmek... Sonra da böyle sözler söylemek!.. işin acı yani budur. Kimse yadsıyamaz, 12 Eylül birçok açıdan Atatürk devriminin ilkelerine ters düşen, nerdeyse Atatürk devrimini ortadan kaldırmayı hedefleyen bir olaydır. Başlangıçta böyle bir niyet var mıydı, bilemem, ama gide gide 12 Eylül, bu ülkedeki Atatürk devrimcilerini, Atatürk'ün yolundan gidenleri horlayan, cezalandıran, yıldıran bir nitelik kazanmıştır. Bunun başlıca girişirncileri, uygulayıcılan da 12 Eylül'den sonra ülke yönetiminde söz sahibi olanlardır. Saytn Evren, "Milletimiz öyle bir yola girmiştir ki iniş aşağı kaymaktadır. Onu tekrar yokuş yukarıya çıkarmak mümkün değildir. Hızını almıştır" diyor. Evet yanlış ve ters anlamda kullanıyor bu 'inişçıkış' deyimlerini... Gerçekten de ulusumuz Atatürk devrimiyle çıkmış olduğu bir uygarlık doruğuncran hızla aşağılara inmektedir. Nerde 1930'ların devrimci coşkusu, inancı, onuru? Nerde 80'lerin 'iniş aşağı kayması'nın yarattığı sonuçlar? "Onun ilkelerine sahip çıkıp yaşatabilirsek çocuklanmızın kalplerinde onun ilkelerini yaşatabilirsek ona olan borcumuzu ödeyeceğiz"... Nasıl: Atatürk'ün yaşadığı yıllarda neler yapılmışsa neler düşünülmüşse neler amaçlanmışsa neler gerçekleştirilmişse tersini yaparak mı? 'Devrim' sözcüğünü bile Arapça 'İnkılap'a çevirerek mi? Din öğretisini ve uygulamasını ilkokullardan liselere dek zorunlu kılarak mı? Atatürk'ün kurduğu partiyi, Dil ve Tarih kurumlarını ortadan kaldırarak mı? Atatürk devriminin ilkelerini yıllardır savunan bilim, sanat, kültür adamlarını, hukukçularını, iktisatçılarını suskunluğa iterek mi? Atatürk'ün uygarlık savaşının öncüleri saydığı gençleri, aydınları hapishanelere doldurarak mı? Atatürk'ün kişiliği hiçbir dönemde 12 Eylül'den sonraki kadar yozlaştırılmamış; yapıtları, düşünceleri, ilkeleri dışlanmamıştır! 12 Eylülcüler 'Atatürk' adını durmaksızın kullanmışlardır, ama onun gerçekdüşüncelerine, amaçlarına yüzde yüz ters düşen işlerden, devranışlardan hiç mi hiç kaçınmamışlardır ' Bu bakımdan Sayın Evren'in 'iniş aşağı kaydığımız'ı belirten sözü kendisi bambaşka bir anlamda söyiemiş olmasına karşınbir gerçeği göstermektedir! Türkiye 'iniş aşağı' kaymıştır, kaymaktadır, bu gidişle daha da kayacaktır. Tutunacak dal bırakılmamıştır, Atatürk düşmanı çevreler bayram etmektedirler, onların yapamayacağı olumsuz işler bu son sekiz yılda gerçekleştirilmiştir. Son haber: İstanbul'da son üç yılda yapılan cami sayısının 306, okul sayısının 205 olduğudur... Gizli açık gericilik kursları, imam okulları, uygulamalı din dersleri, yobazlığın her gün halkımızı 'iniş aşağı' sürüklemesi gözler önündedir. 12 Eylül'dür Ataturk'ü gerçek anlamı, kişiliğiyle o güne kadar tanıdığımız, sevdiğimiz, benimsediğimiz nitelikleri ile değiştirmeye, bambaşka bir anlam vermeye kalkışan... Tarih bunu böyle yazacak! Ne diyordu Atatürk: "Türkiye ya yeni düşüncelerle donanmış namuslu bir yönetim olacaktır ya da Türkiye olmayacaktır. Gelişme yolumuzun üstüne dikifmek isteyenleri ezip geçeceğiz. Yenileşme konusunda duraklayacak da değiliz. Dünya müthiş bir hızla ilerliyor. Biz bunun dışında kalabilir miyiz?." 12 Eylül'den sonra uygulanan politikalar, sorarım, Atatürk'ün bu düşüncesine uygun mudur? Buna 'evet' demek açıkça yalan söylemek değil midir? Atatürk'ün bu milletin kalbinden sökülüp atılmasını istemeyenler içtenlikli iseler Atatürk'ün 60 yıl önce söylediği şu sözleri yürekten benimsemek ve bunu eylemleriyle kanıtlamak zorundadırlar: "Yaptığımız ve yapmakta olduğumuz devrimlerin amacı, Türkiye Cumhuriyet halkını tümüyle çağdaş ve tüm anlam ve biçimiyle uygar bir sosyal topluluk biçimine dönüştürmektir. Devrimlerimizin temel amacı budur. Bu gerçeği kabul etmeyen zihniyetleri tarümar etmek zorunludur." Sultanahmet Camii ve çevresindekiler VEFAT Sınıf arkadaşınuz Em. P. Kd. Alb. (946P149) T.C. BURDUR İCRÂ DAİRESİ İLANEN TEBLİĞ DosyaNo: 1988/1185 Kambryo senetieri (çek, poliçe ve emre muharrer senet) üzerinde haciz yolu ile yapılacak takip taleplerinde ödeme emri 1 Alacaklı ve varsa vekilimn adı, soyadı ve ikametgâhı: Kurpaş A.Ş. Adına Mehmet Panldar Vekili Av. Primoğlu Av. Adnan Er ISPARTA. 2 Borçlunun ve varsa kanuni temsilcisinin adı, soyadı ve ikametgâhı: Hanecioğullan Toptan Gıda ve thtiyaç Maddeleri A.Ş. Konak Mah. Burdur. 3 Alacağın Türk parasıyla tutan, faiz miktarı ve işlemeye başladığı gün: 685.000 TL. Alacak, 68.500 TL. Çek tazminaü, 753.500 TL. alacağın icra masrafları vekalet ücreti ve faizi ile tahsili. 4Senet veTarihi: 15.6.1988 tanzim tarihli Şekerbank Burdur şubesinin 1 adet çeki. 5 Bir terekeye karşı yapılan takiplerde mirasçılann adlan soyadları ve ikametgâhlan: Yukanda yazılı borç ve masrafları işbu ödeme emrinin tebligi tahhinden itibaren on gün içinde ödemeniz, takibin dayanağı senet kambiyo senedi niteliğine haizdegilse 20 gün içinde merde şikâyet etmeniz, takip dayanağı senet altındaki ünza size ait değilse yine bu 20 gün içinde ayrıca ve açıkça bir dilekçe ile icra dairesine bUdinneniz, aksi takdirde icra takibindeki kambiyo senedi altındaki imzarun sizden sadır sayılacağı, imzanıa haksız yere inkâr ederseniz, 100 liradan 5000 liraya kadar para cezası ile mahkum edileceğiniz, borçlu olmadığınız veya borcun itfa veya imhal edildiği veya alacağın zaman aşımına uğradığı hakkında itirazınız varsa bunu sebepleriyle birlikte 20 gün içinde tetkik merciine bir dilekçe ile bildirerek merciden itirazın kabulüne dair bir karar getirmediğiniz takdirde ccbri icraya devam olunacagı, itiraz edilmediği ve borç ödenmediği takdirde 25 gün içinde 74. madde gereğince mal beyaranda bulunmanız, bulunmazsanız, hapisle tazyik olunacağmız, hiç mal beyanında bulunmaz veya hakikate aykırı beyanda bulunursanız hapisle cezalandınlacağınız ihtar olunur. Basm: 27999 AVNİLAÇİN 13 Eylül 1988 günü Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Kederli ailesine ve sınıf arkadaşlanmıza bassağlığı dileriz. Cenazesi 14 Eylül 1988 Çarşamba günü Selimiye Camii'nden '' öğle namazında kaldırılacaktır. 46 HARBİYELİLER Albay Raci'nin konuşmalarını Ahmet Kahraman'ın "Bir Tarih: 12 Eylül 1980" adlı dizisinden aktardım. Ahmet Kahraman, Milliyet'te yayımlanan yazılarıyla Albay Raci'nin kimliğine bir ışıldak tuttu. Kim bu Albay Raci? Raci Tetik, 12 Eylül faşizmi süresince Mamak'ın gaddar gardiyanı ve işkencecibaşı; bir eşi ancak İkinci Dünya Savaşı'nda Nazi toplama kamplarında görülebilecek insan türlerinden bir örnek... Sanıklar demir kafeslerde "terbiye" edilirken, işkence yörrtemleri geliştirilirken, ciğeri paralanan gençlerin feryatlan gökyüzüne bile yükselemeyip hücrelerde sıkışıp kalırken, İlhan Erdost cezaevi avlusunda dolaştırılan kapalı arabada dövülerek öldürülürken, cinayetlerin çetelesi her gün mahpushane kütüğüne yazılırken, güzelim Türkiye'nin yüzüne utancın gölgesi damgalanırken Albay Raci Tetik, Mamak'ın sorumlu, yetkili, coplu, zincirli Allahıydı, peygamberiydi; Hüseyingazi Dağı'na turu Sina1 ya tırmanır gibi çıkardı. Hem bir canavardı... Hem bir zavallıydı. Şimdi emekli... ve dargelirlidir. Bunalımdadır, konuşamıyor, konuşursa tam açılamıyor, uyuyamryor, unutamıyor, hedef olarak görüyor kendisini, evinde odadan odaya beyaz çorapları ve siyah şıpıtık terlikleriyle dolaşırken tonton emekli görüntüsünün aynaya yansıyan suretinden ürküyor. Perdeler kırnıldanıyor evde; rüzgâr bile düşmandır artık... Duşlerinde Mamak'tan kurtulamıyor; hayırdır insallah, Albay Raci'yi kafese kapatmışlar, çevresinde erier, komut veriyorlar: "Ayak dayak vaz'ıyets al!.. El dayak vaziyeti al!.." Albay Raci Mamak gençlerin, genç kızların, insanların, insancıkların aldığı "vaziyet"e giriyor; sonra ter içinde uyanıyor, kendi kendisine konuşuyor, sayıklıyor: Allahım, Allahım, ben suçsuzum, ben vatanıma hizmet etmek için yaptım, ben feda edildim... • Ah Albay Raci, sen de işini bilseydin, biraz NATO mato, biraz ekonomi mekonomi, biraz ingilizce mingilizce, biraz salon malon, biraz kokteyl mokteyl, biraz CIA mia, şimdi bir şirketin yönetim kurulunda olurdun; kaymağım yerdin 12 Eylül'ün; ama sana gaddar gardiyanlığı layık gördüler, en zor işi sana yüklediler, sen de Türkiye'ye hizmet ettiğine inandın. Yazık ettin kendine, çocuklarına, ailene, kuşaklar boyu sürecek ağır bir yük vurdun. Artık uykusuzlukların, düşlerin, karabasanlann, bunalımlannla başbaşasın; şıpıtık terlikli bir emeklisin. Zavallı Albay Raci... Sen elbet Albay Reşat Çiğiltepe gibi yazılmayacaksın tarihimize... Ama tarihimize yazıldın... Yazık sana. Y> FABRIKA FIYATINA TAKSİTLE LUPAMAT HAVA KOMPRESÖRLERİ İL. ANMA Sevgili arkadaşımız, can dostumuz değerli bilim adamı Prof. Dr. Pres Tic. Ltd. Şti. Cevizlik Mah. Muhasebeci Sk. 14/4 Bakırköy Tel:583 51 14570 09 19 ERCİYEŞ ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ'NDEN Rektörlüğmuze bağlı Sosyal Bilimler Enstitüsü'ne 19881989 öğretim yılı 1. yarıyıl için aşağıda belirtilen yükseklisans programlanna sınavla öğrenci alınacaktır. Isteklilerin ilanın gazetede yayımlandığı tarihten itibaren (15) gün içerisinde hangi dilde sınava girrnek istediklerini belirten başvuru dilekçesi ekinde aşağıdaki belgelerle ilgiii Enstitü Müdürlüğüne başvurmalan gerekmektedir. Postadaki gecikmeler ve eksik belge ile yapılan başvurular dikkate aJınmayacaktır. Enstitü BöJüm Anabilim Dalı Yttk. Lis. tşletme Muhasebe ve Finansman 10 " " " Üretim Yönetim ve Pazarlama 10 " " Ticaret Hukuku 10 " " " Sayısal Yöntemler 10 " " tktisat tktisat Politikası 10 " " " Iktisadi Gelişme ve Uluslararası lktisat 10 " Türk Dili ve Edebiyatı Türk Dili 10 Türk Edebiyatı 10 tslam Me* deniyeti ve Sosyal Bilimler 10 BAŞVURACAK ADAYLARDAN tSTENİLECEK BELGELER 1Yükseklisans için müracaat edenler lisans diploması ve mezuniyet belgesinin onaylı fotokopisi. 2Yükseklisansa müracaat edenler bu prograrnlarda gördükleri derslerle ilgiii ağırlıklı not ortalamalannı en a2 % 60 gösteren onaylı belge. 3Nüfus cuzdanı örneği (Fotoğraflı) 42 adet vesikalık fotoğraf. SOSYAL BtLİMLER ENSTtTÜSÜ Yabancı Dil Bilim Sınavı 29.09.1988 30.09.1988 Saat: 10.00'da Saat 10.00'da Ayrıca, tslam Medeniyeti ve Sosyal Bilimler Anabilim Dalında sınava girecek öğrenciler 29.09.1988 öğleden sonra saaı 14.00'te "ARAPÇA VEYA OSMANLICADAN" sınava tabii tutulacaklardır. Sınav konuları ile ilgiii detaylı bilgiler Enstitü Müdürlüğü'nden alınabilir. Tel: 74901 Sosyal Bilimler MURAT SAKICA'yı ölümünün 5. yılında sevgi ve saygıyla anıyoruz. DOSTLARI OZGUN MUZIGI USTASINDAN DİNLEYİN !... • İLAN SİNOP KADASTRO HÂKİMLtĞİNDEN Dosya No: 1983/10 esas 1988/1 karar. Davacılar Ahmet Canel ve Müşterekleri tarafından davalı Sinop Maliye Hazinesi aleyhine açılmış bulunan tesbite itiraz davasının raahkememizde yapılan açık duruşmaları sonunda: Mahkemece 9.2.1988 gün ve 1983/lOesas, 1988/1 karar sayılı hüküm ile; Sinop Merkez Ordu Köyü, Köyiçi mevkünde 3640 m ! mesahalı pafta 22 parsel No: 557 numaraü gayrimenkule davacılann yapmış olduklan itirazlannın reddine ve söz konusu bu taşınmazın tespit tutanağı gibi davalı Sinop Maliye Hazinesi adına tapu kütüğüne tesciline karar verümiş olup, işbu karar davacılardan Şükriye Güney, Melek Doğan, Salih Ercan, Fikriye Güney, Fatma, Nadire, Münire, Salih, Nazile adlanna tüm araştırmalara rağmen tebliğ edilememiştir. Açıklanan hüküm özetinin gazete ile ilan tanhinden itibaren 15 gün sonra tebliğ edilmiş sayılacağı ve süreden sonra geçecek 15 gün içerisinde temyiz edilebileceği, aksi takdirde bu süreler sonunda hükmün kesinleşeceği karar tebligi yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. Basm: 28125 BAOCiAN OZGURLUK VE DEIYIOKRASİYİ ÇİZMEK TÖM P1AK v» KASETÇİlfRDE Voneımen Sezet Soğcan MAJOR PLAKÇILIK T.: 512 58 32 isı r.» S ENGLİSH Wlth MESLEKTAŞLARIMIZA DUYURU 9 EYLÜL 1988 GÜNÜ YAPILAN ÖN SEÇİMDE ÛUALIFIED NATIVE SPEAKERS TEPUM İlk doııcın: 19 Eylül Kayıtlar başlamıştır. KONKORDATO KOMİSERLİĞİ'NDEN lzmir 2. İcra Tetkik Mercii Hâkimliği'nin 1988/925 esas, 1988/868 karar sayılı ilamı ile komiseri tayin edildiğim; lzmir, Şehitler Cad. 121'de Konfeksiyon ihracatı yapar YEDİSAN YEŞİLYURT DİKİMSAN İHRACAT TİC. A.Ş. adlı firmadan alacaklı olanların işbu ilanın neşri tanhinden itibaren 20 GÜN İÇİNDE evraklannın asıUannı göstermek ve fotokopilerini dilekçelerine eklemek suretiyle tarafıma müracaatla alacaklı olduklan miktan deftere kaydettirmeleri, müddeti içinde alacağını kaydettirmiş olan alacakülarla (4 Kasım 1988 Cuma) günü saat 14.00'te lzmir 2. İcra Tetkik Mercii duruşma salonunda teklif edilecek konkordato projesinin müzakeresi için yapılacak toplantıda hazır bulunmalan veya kendilerini vekil ile temsil ettirmelerini, kaydını yaptırmamış olan alacaklılann bilançoda gösterilmiş olmadıkça yasa gereği toplantıya ahnmayacakları, isteyen alacaklının toplantı gününden evvelki 10 gün içinde dosyayı tetkik edebilecekleri ilan olunur. Konkordato Komiseri Av. Erdoğan KEŞER MÜRACAAT BÜROSU: Alanyalı tşhanı, Kat 2, No: 208 KonakİZMİR Pazartesi, çarşamba günleri 1316 arası. Basın: 28177 Avukat TURGUT KAZAN Istanbul Barosu Başkanlığı için gmbumuzun adayı olmustur. Saygıyla duyururuz. LANGUAGE CENTRE KURSTA KALITE ÇAĞDAŞ AVUKATLAR GRUBU YABANCILAR İÇİN TÜRKÇE KURSLARI BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ Boğaziçi Üniversitesi'nde Yabancılar tçin Türkçe Kursları 3 ekimde başlayacaktır. Kurslar anadili Türkçe olmayan, ancak Türkçeyi konuşma, iş veya kültür amacıyla öğrenmek isteyenlere açıktır. Sınıflar 10 kişilik olup, kursun 14 haftalık birinci döneminin ücreti 336 dolar (veya karşılığı TLJ'dir. Kayıt 2627 Eylül 1988 günleri FenEdebiyat Fakültesi binası 420 no'lu odada yapılacaktır. Fazla bilgi için 163 15 00 / 623. Basın: 28076 TEPUM DİL VE EĞİTIM HİZMETLERİ A.Ş. TEŞVİKİYE, Camı Sok. 6 148 03 5313.1 39 97