18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 EYLÜL 1988**** CUMHURÎYET/13 Siirt'te 2 hemşire boğııldu KURTALAN (AA) Siirt'in Kurtalan ilçesinde, görev dönüşü Dicle Nehri'ne giren iki heraşire boğuldu. Siirt 2 nolu Sağhk Ocağı'nda görevli Birgül Aktaş ve Reşide Kıraç. ilçe merkezindeki sağlık taraması çalışmalanndan sonra, serinleraek için Kurtalan'ın Bahklı Köyti yakınlannda Dicle Nehri'ne girdiler. Akıntıya kapılan iki hemşire, tararaa ekibinde bulunanlann çalışmalanna rağmen kurtanlamadı. Boğulan hemşirelerin cesetlerini arama çalışmalarına başlandığı, aramalara güvenlik kuvvetlerinin yanı sıra vatandaşlann da katıldığı bildirildi. Ünlu tren soyguncusu Buster Edwards'ın yaşamını konu alan "Buster" filmi önceki gün Londra'da basın mensuplarına gösterildi Filmin başrollerini paylaşan Julie VValter ve Ingiliz rock topluluğu Genesısın solisti ve davulcusu Phıl Coüins de filmi seyredenler arasındaydı Kandıra'da 6 zehirli varil tZMtT (Curahuriyet) Kocaeli'ye bağlı Kandıra ilçesinin sahillerinde geçen hafta 3 zehirli varilin bulunmasından sonra önceki gun Seyrek bölümünde de 3 varil daha bulundu. Kandıra Kaymakamı Vedat Mütfüoğltı, son bir hafta içerisinde sahillerde bulunan 6 zehirli varilin Kandıra'ya getirilerek beton bir oda içerisinde korumaya alındığını söyledi. Bu arada, Kocaeli Valiliği yaptığı açıklarnada, zehirli varillerin bulunduğu Kandıra sahillerinin Cebeci, Kefken, Seyrek ve Kerpe bölümlerinde denize girmeyi yasakladı. Bu bölümlere, Kocaeli ValiH|i'nin aldığı karar gereğince, yasaklama kararını belirten levhalar dün Kandıra Belediyesi tarafından konuldu. Bayan Amerika'nın Bayan dileği Amerika seçilen Minnesotalı güzel Gretchen Carlson, çeşitli yerleri ziyaret etmeye başladı. Gezisi sırasında basın mensuplannın isteklerini geri çevirmeyen Carlson, bir faytonda poz verdi. Ülkesinde ahlaksızlığın hızla arttığını belirten Carlson, kayıp gençlere iyi örnek olarak ışık tutmayı umduğunu söyledi. y V a K I l U U U I I C N d u z e n | e n e n • jürkiye de Gençlik Sorunlan ve ÇöaJm Yolları" konulu yazı yarışması sonuçlandı. Yarışmada örjüller, "A" ve "B" grubu birincileri Hülya Sinkil. Dr Sabri Buyukdüvenci'ye verildi. Gruptarın ikincilen Zühre Didem Gödek, Meral Nazlıoğlu, grupların üçüncüleri Diler Özgül, M. Emin Ûztürk olarak belirlendi. Mansiyonlar ıse Doğan Karslı, Melek Berkem, Incı Gürel ve Ipek Ongun arasında paylaştınldı. Bu arada Celal Bayar Vakfı Yarışması'nın 1989 yılında ikı koldan açıldığı bildirildi "A" grubu çalışmasının Demokrat Parti ile ilgili bilimsel bir çalışma olacağı, 50 daktilo sayfasından az olmayacagı beürtitöi. " B " grubu çalışmasının da Oemokrat Partı dönemine ait orijinal bir fotoğraf ya da belge olrnası gerekiyor. Yarışma sonucunda "A" grubu içın binnciye 10 Cumhuriyet Altını, ikıncıye 6, uçüncüye de 4 Cumhuriyet Altını verilecek. (Fotoğraf: Uğur Günyüz) Valrfı firiHİİPrî CelalBayarVakfltarafır1dan Tren soyguncusu rock şarkıcısı HABERLERIN DEVAMI OLAYLARIN Kürtler dönmüyor ARDENDAKI A TfcT~kTT%.TT"fc A ~E7"W GERCEK (Bastarafı 1. Sayfada) 1982'den beri referandumlarla genel ve yerel seçimler sahncağında kolart vuruyor. Ancak unutulmamalıdır ki bütün referandumlar ve seçimler, demokratik içerik açısından eksik koşullarda gerçekleşmektedir. 1982 Anayasası referandumu ve cumhurbaşkanmın birlikte seçimi, 1983 vetolu seçimleri, 1984sxmrlı yerel seçimleri, 1987 yazında siyasal yasaklara ilişkin referandum ve 1987 sonbaharında genel seçimler... Tabii aradaki yıllarda da smırlı da olsa başka seçimler yapılmıştır. Tümüne bakıldığmda, seçimlerin 12 Eylul'ün getirdiği koşullarda, eşitsizlik ortammda, hakça sayılmayacak düzenlemelerle yürütüldüğü görülmektedir. Buna karşırt yine de seçim ekonomisinin önemli dengeteri bozduğu ileri sürülebilir. Zamların vaktinde yapılamaması, bekletilmesi, para musluklanmn açılması seçim ekonomisinin olumsuzluk hanesine yazılmaktadır. Ancak bu dalgalanmalar içinde bile Türkiye'de ücret ve maasa dönük katı poiitikalardan vazgeçilmiş değildir. 12 Eylul'ün seçimsiz ve seçimli süreçlerinde sürekli olarak yürütülen politikanın iki ayağı vardır. Birincisi, büyük sermaye kârlarının durmadan büyümesi ve katlanması; ikincisi, ücret ve maaşlann bilinçli bir siyasetle enflasyon oranmın çok altında tutulmasu.. Yine de ekonominin dengeleri bozulmuş ve vanaları laçkalaşmıştır. Bundan çıkan sonuç ne olabilir? Vzmanlar, bürokratlar ve ekonomi kurmaylan ne düşünürler bilemeyiz, ama ortaya birtakım kesin sonuçlar çıkmıştır. Birincisi şudur: Ekonomideki çöküntünün sorumlusu işçi, memur, dar gelirli kesim değildir. Emekçi halk 12 Eylül'den bu yana seçimli ya da seçimsiz dönemlerde sürekli kemer sıkmak zorunda kalmıstır. tkinci sonuç daha çarpıcıdır: Ekonomideki çökünlüyü seçim nedenine bağlamak, ekonomide başannm ancak seçimsiz bir rejimde olanak kazanacağım söylemekle eşanlamlıdır. (Baştarafı 1. Sayfada) cak. Irak Devrim Komuta Konseyi, geçen 6 eylül günü bir af çağrısı yaparak, Iran ve Türkiye'ye sığınanlann geri dönmelerini istemişti. Irak hükümeti dün yaptığı açıklamada da Türkiye ve Iran'a sığınanlardan 13 bin 193'ünün Habur, Halepçe ve Nevsud sınır kapılarından Irak'a döndüğünü açıkladı. Irak'ın bu iddiasına karşın, Türkiye'ye sığınanlardan henüz geri dönen olmadıgı bildirildi. Hakkâri'den Merit Oztunç'un bildirdiğine göre şimdiye kadar Irak'a geri dönmek için sadece 2 kişi Türk makamlarına başvurdu. Yüksekova yakınındaki çadırkente yerleştirilen peşraergelerden Nevzat Kadir ve Mehmel Salih, önceki akşam Türk makamlarına gjderek, Irak'a dönmek istediklerini söylediler. 2 sivil görevli tarafından Yüksekova'dan Hakkâri'ye getirilen 2 peşmergenin bugtin Habur Sınır Kapısı'ndan Irak makamlarına teslim edilecekleri bildirildi. Yüksekova'daki çadırkentte bulunan diğer peşmergeler, Nevzat Kadir ve Mehmet Salih'in geri dönmesini "korkaklık" olarak nitelediler. Irak Devlet Başkanı Saddam'ın daha önce de birçok af ilan ettiğini, ancak af karanna uymadığını one süren peşmergeler, "Dönen 2 kişi aslında ajan da olabilirier. tlk girişimi kendileri yaparak, bizleri peşlerinden süriikleyip, Saddam'a teslim etmek istiyorlar. Onları kesinlikle affetmeyeceğiz. thanet karşılıksız kalmaz. Biz, Saddam'a inanmadıgımız için bu şartiar altında kesinlikle dönmeyeceğiz" dediler. * Shultz, Senato Adalet Komitesi'nde yaptığı konuşmada, ellerindeki delillerin Türkiye'ye sığınan Irak vatandaşları uzeinde, ABD Büyükelçiliği'nden yetkililerin yaptıkları incelemelere dayalı olduğunu kaydetti. AP ve Reuter'in haberine göre, Dışişleri Bakanı Shultz, ellerindeki delillerin kesin olduğunu, ancak şu anda bunu açıklayamayacaklarını bildirdi. Shultz, ABD ve tngiltere'nin, BM'nin Irak'ın kimyasal silahlar kullanıp kuUanmadığının belirlenmesi amacıyla yapacağı soruşturmanın sonucunu beklediğini kaydetti. George Shultz, Irak'ın kınanması talebinde bulunmadan önce BM'nin kendi soruşturmasını tamamlaraasını bekleyecekleriııi bildirdi. ABD, Ingiltere, Federal Almanya, İtalya, Japonya, Finlandiya, Isveç, Norveç, Danimarka ve Izlanda; Irak'ın, kuzey bölgesindeki Kürtlere karşı zehirli gaz kullandığı yolunda haberlerin BM tarafından araştırılmasını istemişlerdi. Kampta kavga Haber Merkezi Habur Sınır Kapısı yakınüaki Hac Toplanma Merkezi'nde banndınlan sığınmacılar arasında çıkan taşlı sopalı kavgayı önlemek için jandarma ateş açtı, bir kişi öldü, 3 kişi de ağır yaralandı. Mardin'in Silopi ilçesi yakınlannda bulunan Habur Smır Kap\sı'ndaki Hac Toplanma Merkezi'ne sığınmacılarla göruşmek uzere dün saat 16.00 sıralarında bir grup Avrupah basın mensubu geldi. Gazetecilerin sığınmacılarla goruşmeleri sırasında bir grup Iraklı, "Kahrolsun Saddam" diye sloganlar atarak, el kol hareketleri yaparak gösterilere başladı. Bunun üzerine diğer sığınmacılarla göstericüer arasında taşh sopalı kavga çıktı. Kavgayı önlemek isteyen jandarma ateş açtı. Bu sırada başına mermi isabet eden bir sığmmacı öldü, 3 kişi de ağır yaralandı. Yüksekova'daki çadırkentte çit sorunu yüzünden sığınmacılarla polisler arasında çıkan tartışma, kavgaya dönüştU. Kaymakam Kayhan Kavas ve Belediye Başkanı Mustafa Zeydan, olay yerine gitti. Sığınmacıların kendilerine kötü davrandığmı öne sürdükleri soyadı belirlenemeyen Melin adlı başkomiserin çadırkentte görev yapmaması kararlaştınldı. Bu arada, Diyarbakır Valüiği'ndeki dert dinleme toplantısına katılan Davut Balın (25) adlı genç, Vali Yardımcısı Diindar Rozbay'a, "İşçi fabrikasında asgari iicretle çalışıyonım. Başlık parası ödeyemediğim için evlcnemiyorum. Irak'tan gelenlerde başlık parası adeti yokmuş. Beni çadırkentlerde kalan bir kızla evlendirir misiniz?" dedi. Konunun hukuki yönünü araştıracağını bildiren Vali Yarduncısı Rozbay, "Iraklılar bizim misafirimiz. Onlar da kabul ederse, neden olmasın?" yanıtım verdi. İsviçre gibi bir Kıbrıs (Bastarafı 14, Sayfada) Türkiye'nin garantisini kabul edemeyecekse ve iki kesimli özgürlük vesaire diye yozlaştırıp bizi savacaksa, tabiatıyla banş istemiyor anlamına gelir. Bunu dünyaya anlatmamız gerek. Federal çözümü iki taraf da istiyor. Ancak arada fark var. Bu fark nedir? DENKTAŞ Nüansı Türkçede pek anlaşılmayabih'r. Bunlar Kanada gibi bir ülke öngörüyorlar, düşünüyorlar ve eyalet hakkı tanımak istiyorlar. Merkezi idareye bağlı eyalet hakkı vermek istiyorlar. Yani adına federasyon demekle beraber, pek federal bir çatı düşünmüyorlar. Halbuki biz devletin oluşması için iki devletin arzulanyla birleşmesinden meydana gelen bir çatıyı düşünüyoruz. tki devlet bugün vardır. Hangi yetkileri idareye vereceklerini zaten 29 Mart Belgesi'yle görüşmüşlerdir. O çerçevede biz düşünüyoruz. Sizin istediğiniz anlamda bir federal ulke örneöi var mı? DENKTAŞ isviçre var. Bu ülkede kantonlar yerleşim ve mülk edinme hakkını kontrol eder, kendi yasalarıyla tanzim eder, bir kantondan diğerine gelip o kantonun yasalanna aykırı bir şekilde ben İsviçreliyim, ben buraya yerleşeceğim, toprak alacağım denmez, izin istenir. Gerektiğinde izin verilsin, verilmesin mi diye referanduma kadar gidilir. Burada ekonomi var. Güvence var. tki kesimlüiği idare meselesi var. Sen 'Ben Kıbnskyım' diye istediğin yere yerleşme hakkına sahipsen, iki kesimlilik iki gün sonra sona ermiş demektir. Bütün Rumlar gelsin buraya yerleşsin, bitti. Nerede kaldı iki kesimlilik? Onun için federasyonlar, ülkelerin ve insanlann o günkü ihtiyaçlanna göre kurulur. Bir prototip federasyon tipi yoktur. Dolaşım özgürlüğünü hiç olmazsa başlangıçta kontrol etmezsek, bizim elimizde olmazsa kim girer, kim çıkar buralara? Köylülerimizi 16 günlük bebekten 90'lık ihtiyara kadar duvara dayayıp kurşunlayanlar aramıza gelirse o insanlann aileleri bunlara fırsat verir mi? 34 gün sonra yine kanlı hadiseler başlar. Eğer Rumlar bulutların üzerinde değillerse bu tehlikeleri görmek zorundalar. Kıbns'ta 25 yıldır bütün Türkleri yok etmek isteyen, bütün Türklerin haklarını gaspetmiş olan Rum tarafıyla 25 yıldır kendi yağıyla kendi ciğerini kavurmuş, her şeyini ortaya koyarak sırf yönetilmemek için savaşmış insanlar biraraya gelecektir. Temel psikoloiik zoriuklardan söz ediliyor. fki toplumun birleşmesini bu zoriuklar ne ölçüde engelleyebilir? DENKTAŞ Kim ne, derse desin biz, medeni insanlarız, görüşürüz, tabii görüşürüz, ama bir tenha yerde falan adamın evladıran kanı yerdedir, onu öldüreni gördüğü yerde bir şey yapar, eğer sorumluysak, eğer hakikaten bir süre içerisinde, meseleye bir yarar getirmek istiyorsak, geçmiş hiç olmamış gibi davranmak suretiyle barış yapdır mı? Türkiye gelmeseydi, bu işler de obnazdı. Rumun dediğini biz de diyelim. Türkiye yeri bozdu, Türkiye gelmeseydi şimdi kardeştik biz, geçmişi unutalım diyelim, bazılarımn dediği gibi. Mesele halledilmiş olur. UGUR MUMCU GOZLEM Turiznıde (Baştarafı I. Sayfada) reye uyum şartı getirilecek. Mimaride sırurlama getirilecek. Küçük tesisler gibi çevreye uyumsuzluk olmayacak. Yumuşak turizmi gerçekleştirebileceğiz. • Bu büyük projelerin maliyeti ve betonlaşma oranı, küçük tesislerden çok daha az olacak. Küçük tesisler kısa dönemde kâr beklediklerinden, betonlasmaya yol açıp çevreyi bozabiliyorlar. Büyük tesisler ise uzun dönemde optimal kâr peşinde olduklarından çevreyi daha iyi değerlendirip koruyabiliyorlar. Kültür ve Turizm Bakanı Tınaz Titiz, AT ile Türkiye"nin ortaklaşa düzenlediği "lş Haftası"nda görüldüğü gibi Avrupalı fırmaların en çok turizm alanına ilgi gösterdiklerini belirtti. Tınaz Titiz, Avrupalı fırmalann yam sıra, Japonlann ve Amerikan işadamlannın da turizm sektörüne ilgi gösterdiklerini söyledi. Titiz, Amerikalıların Denizaşın Ülkelere Yatınm Konsorsiyumu (OPIC) aracılığıyla Türkiye'de emeklilere yönelik bir turizm yatınmı düşundüklerini kaydetti. Sarılık tehdidi Diyarbakır'da Dicle Nehri kenarında kurulan çadırkentte bannan 10 bin dolayındaki sığınmacı, 250 personelle hizmet veTen sağlık müdürlüğü ekiplerince sağlık kontrolünden geçiriliyor. Sağlık kontrolleri sırasında 12 sığınmacıda sanlık (hepatit) virüsti bulundu. Sağlık merkezi doktorlanndan Agah Durmuş şunları söyledi: "Sanlık viriisü tespit ettiğimiz 12 Iraklı'yı hemen devlet hastanesi inUniye servisine yatırdık. Diğer Irakhların sağlık kontrolleri de hızla siirdüriUuyor. Hepsine aşı yaparak, bulaşıcı bastalıklardan korunmalannı sagladık." AA'nın Bağdat mahreçli haberine göre Irak Yüksek Seçim Kurulu, Otonom Kürdistan Bölgesi Demokrasiden oldukça uzak Yasama Meclisi'nde Erbil ve Süia yaşayan Türkiye'de halk öz leymaniye'de boş olan 2 milletvegürlüklerinden büsbütün vaz killiği için 11 kasımda seçim yageçse ekonomi düzelecek midir? pılmasını kararlaştırdı. Yoksa ekonomi kurmaylannm, Shultz: Elimizde kesin uzmanlarının veyüksek bürok deliller var ratların hayalinde böyle bir ülABD Dışişleri Bakam George ke mi yatıyor? * * # Shultz, ellerinde Irak'ın Kürtlere Nüfus cüzdammı kaybettim. karşı kimyasal silah kullandığını Hükümsüzdur. gösteren kesin deliller olduğunu CELAL BOZYURT söyledi. Denktaş ile.Vasiliu (Baftarafı 14, Sayfada) açıklama yapması gereksiz buluııdu. Cumhurbaskanına yakın kaynaklar, "Cunıhuriyet"e, "Denktaş'ın gereken girişimde bulunmasından ve Camillion'un tatmin edici çabalanndan sonra başka bir şey yapılmasına gerek kalmadığını" da açıkladı. günun konusu oldu. "Rumların konferanstan güçtü çıktığının, konferansta Kıbns'a değinen konuşmalar ile sonuç belgesindeki kararda görüldüğüne" işaret eden Vasiliu, "Konteranş sonunda Bağlantısızlar içindeki dostlarının arttığını" da söyledi. KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş ile görüşen Başbakan Derviş Eroğlu da, görüşmeden sonra, "Hükumetinin Kıbns sorunundaki politikası"nın, "siyasal eşitlik, iki kesimlilik ve Türkiye'nin etkin ve fiili garantisi olduğunu" bir kez daha açıkladı. "KKTC yurttaşlan konusunda yalnız KKTC hükumetinin söz sahibi olduğunu" belirten Eroğlu, "Bağlantısızlar kararının, Rumlann uzlaşmaz bir tutuma girmesini sağlaması halinde, Kıbrıs sorununun çözümsüz kalmasına yol açabileceğini" vurguladı. "Bu da KKTC olarak bizi endişelendirmez. Çünku KKTC'nin bir statüsü vardır" dedi. Dawkins'in (Bastarafı Sporda) vatandaşlığından çıkanlabilir. Dawkinr, bu tehlikeyi göze alabilir mi bilemem. Kirilsis (Panathinaikos Antrenöni) Bizim takımda da Amerikalı oyuncu var; Sergagos. ABD vatandaşı olmasına karşın aynı zamanda Yunan pasaportu taşıyor. Yunanistan'da uzun yıllar dışarıda bulunan birisi bedel ödeyerek askerlikten kurtulabiliyor. Dawkins burada askerlik yapmayacak mı? Bu arada Davvkins'in oynaması konusunda yasa, Amerikan vatandaşı olan birinin ikinci bir vatandaşhğa geçebileceğini, bunların yabancı ülkede doğmak, başka ülkede çalışmak zorunda olmak gibi durumlarda, vatandaşlıktan çıkanlıp çıkarılmamanın ulkesiyle yaptığı anlaşmaya bağlı olduğunu belirtti. Davvkins'in Türk vatandaşhğında 3 yılını doldurması üzerine basketbol milli takımında oynama hakkını elde etmesinden sonra Galatasaray takımında da yerini alması çeşitli tepkilere yol açarken, Galatasaray Kulübü bu iddia ve tepkilere yanıt verecek. Yunanistan rahatsız Öte yandan Avrupa Topluluğu Komisyonu'nun Akdeniz işleriyle görevli üyesi Claude Cheysson'un Türkiye ziyareti ve GAP Projesi'ne gösterdiği ilgi, Yunanistan hükümetini rahatsız etti. Hükümet sözcüsü Sotiris Koslopulos, dün bir açıklama yaparak, Yunanistan'ın, Avrupa Topluluğu'nun GAP projesini finanse etmesine karşı çıkacağını bildirdi, Cheysson'un Türkiye'ye ekonomik yardım konusunda karar yetkisi bu'.unmadığım söyledi. Satıs Temsilcileri (İSTANBUL BÖLGESİ İÇİN) ARANMAKTADIR Garanti edilmiş aylık gelir ve cazip Satış komisyonu ile REKLAM PAZARLAMASI ve SATIŞI yapacak, • Satış ve temsil yeteneği bulunan, • Seyahat etmeyi seven, • Bay ve Bayan asgari lise mezunu Daha önce tüketiciye herhangi bir ürünün satışında eğitim görmüş ve tecrübe kazanmış adaylardan (tercih nedeni olacaktır) ilgilenenlerin, aranabilecekleri telefon numarası ile kısa özgeçmişterini içeren YAZILI müracaatlarını 23 Eylül 1988 tarihine kadar aşağıdaki adrese göndermelerini rica ederiz. Kore Şehitleri Cad. Yzb. Kaya Aldoğan Sok. 3/8 ZincirlikuyuİSTANBUL Tel: 174 166667 ı BM çevrelerinden edinilen bilgiye göre, Camillion, Denktaş'a, "Bağlantısızlann Kıbrıs karannın nasıl geçtiği"ni de anlattı. Bundan ötürü yeni açıklamalara gerek kalmadı. Bağlantısızlar Bakanlar Komitesi Başkanlığı'na seçilen Rum Yönetimi Başkanı Yakovu'nun ise "uluslararası bir görev alarak bu görevden ayrılacağı" belirtildi. Yakovu'nun BM Mülteciler Komitesi başkan veya başkan yardımalığına getirileceği, böylece söz konusu komite başkanhğında kalmayacağı bildirildi. Bu arada Camillion'un yardımcısı James Holger'in Washington'da BM Enformasyon Müdürlüğü'ne atanmasından sonra ye Telefon görüşmesi rine Alman Joachim Hütter atanAA'nın haberine göre, Kıbrısdı. Hütter, dün Türk kesiminde ta, pevşembe günü başlayacak topyetkililerle görüştü. Bu görüşme lumlararası görüşmeler öncesinde ler Rum kesiminde de yapıldı. hoş bir surpriz yaşandı ve KKTC Rum Yönetimi Başkanı Vasili ile Rum Yönetimi başkanları arau'nun "Bağlantısızlar Konferan sında, ilk kez bir telefon görüşmesı'ndan oldukça gü\lü si gerçekleşti. çıktıklannı" belirten ve Türk taAA muhabirinin bildirdiğine rafınca hoş karşılanmayan deme gore, gerginlik dönemlerinde bile cinin yanı sıra, KKTC'nin Bağlan çalışmayan telefonlann çalışmasıtısızlar karanna ilişkin tepkisi de na, bir İngiliz konuk vesile oldu. (Bastarafı 1. Sayfada) 8 Temmuz 1983 tarihini taşıyan bu "Servis Notu", Dışişleri Bakanlığı Komprotörlük Daire Başkanı Metin Mekik\en, Bakanlık Müsteşar Yardımcısı Büyükelçi Hikmet Özkan'a gönderilmiştir. Servis Notu'nu okuyoruz: ' Dış temsilciliklerimizde alman güvenlik önlemleri ile kırtasiye ikmali konulannı göruşmek üzere Ankara'ya çağnlmış olan Schuca yetkilisı Reiner Schütte ile ortağı Heinrich Thienerfe Komo Vardımcısı Ercan Vuralhan ile Komo'da şube müdürü Tanju Sümer'in de 23 Haziran 1983 perşembe günü hazır bulundukları toplantıda aşağıdaki hususlar açıklanmıştır. Bize ulaşan bilgilere göre, dış temsilciliklerimizde güvenlik önlemleri alınması işinı yüklenmiş bulunan Schuca firması, ortakları arasında Bonn Büyükelçiliğimızde ataşe Osman öznur'un oğlu ibrahim Öznur ile yeğenı Muzaffer Ataman'ın da bulunduğu Titaş firması ile ortaklık ilişkileri içındedir. Schütte ve Thienen'in Titaş fırmasında 19'ar bin DM'lik hisseleri vardır. Schuca ve Titaş ve temsilciliklerimize kırtasiye ikmalini yüklenmiş butunan Metrecon firmalan adresi aynıdır. Heinrich Thienen aynı zamanda Osman Öznur'un yönetim kurulu başkanlığı yaptığı Türk Vakfı diye bilinen bir demekte veznedariık görevini yüklenmiştir. Bu ilişkiler, aynı kişilere ait üç ayrı firmanın paravan şirketler halinde çalısarak usulsüz kazanç sağladıkları intibaını yaratmıştır. Bu bilgililer doğru ise Bakanlık, Schuca şirketi ile tüm ilişkilerini kesecektir. Bakanlık iş yaptığı kuruluşlardan ortaklıklarının belirii şartlaria yurümesini isteyemez, ancak uygun görmediği ortaklık ilişkis'i olan kunmlaria da iş yapmaz, yapıyor ise bu işe son verir. Metin Mekik'm bu sert uyarısına karşın, Schuca şirketi ortaklarından Reiner Schütte şu açıklamayı yapıyor: Titaş firması ortaklık teklifinde bulunmuş, ancak İbrahim Öznur ile Muzaffer Ataman hisselerini yatıramadıklan için bu ortaklık kurulamamıştır Ortaklığm amacı Tün\iye'ye turist götürmektir. Bu nedenle Akdeniz sahılınde bir motel işletilmeye başlanmıştır. 8u motel için tarafımdan 100.000 DM verilmiş, ancak bu para bugüne kadar bana iade edilmemiştir. Bu durum esasm öznur ve Ataman ile'ilişkilerimizi sona erdirmiştir. Halen bu km^ selerie hiçbir münasebetimiz bulunmamaktadır. Bunu belgelerle kanıtlayabiliriz. Türk Vakfı, TC Bonn Büyükelçiliği'nin teşviki Ue Türk işçilerine yardımcı olmak üzere kurulmuştur. H. Thienen de sadece yardımcı olmak amacıyla vakfın muhasebeciliğini yüklenmiş ve işi bila ücret kabul etmiştir. Metrecon'un sahibi amcamdır. Merkezi Londra'dadır. Düsseldon"ta sadece şube olarak hizmet görmektedir. Schuca ve Metrecon firmalannda ortak sıfatıyla hiçbir Türk bulunmamaktadır. Bunu da belgelerle kanıtlayabiliriz. Dr. Schütte Bakanlık yetkililerine açıkça yalan söylemiştir. Çünkü, bu görüşmenin yapıldığı sırada Schuca (kuruluşunda "Schuco" olan şirket adı, sonradan "Schuca" olarak değiştirilmiştir) ortakları Schütte ve Thienen, Titaş şirketinin ortakları arasındadırlar. Ercan Vuralhan da bu ortakhktan, bu ilişkilerin duyulmasından sonraki bir tarihte, 8 Mart 1983 günü şirketten ayrılmıştır. Dahası var: Schütte ve Thienen İbrahim öznur ve Muzaffer Ataman ile birlikte Almanya'da kurulan Titaş'ın da ortakları arasındadırlar. Düsseldorf Ticaret Sicili'nin "108/206" sayısında kayıtlı "Titaş Gesseslchaft Für Touristik+import und Export MBH" şirketi ortakları arasında Öznur ve Ataman da bulunmaktadır. Görülüyor ki, Dr. Schütte büyük bir yalancıdır. Schütte'n'm yalancılığını saptamak da devletin görevidir. Bu ilişkiler saptandıktan sonra nasıl olmustur da Bakanlık, Schuca şirketi ile ilişkilerini 1985 yılına kadar sürdürmüştür? Nasıl olmustur da bütün bu ilişkiler ortadayken ve hele hele bu iki Almanın Düsseldort'ta seks oteli işlettıkleri de bilindikten sonra Sayın Cumhurbaşkam'na sonradan bozulah iki zırhh araç niçin bu şirketten alınmıştır? Eğer olayı kamuoyuna yansıttığımız günlerde "Devlet Denetleme Kurulu" konuyu ele alsa, bütün bu ilişkiler; bu ilişkiler ile birlikte daha birçok gerçek ortaya çıkacaktı. Ancak Sayın Cumhurbaşkanı, Devlet Denetteme Kuru/u'nun konuyu incelemesini istemedi ve kendisine sunuian belgeleri Başbakan'a teslim ediverdi. Evet, yarın Sayın Cumhurbaşkanı'nın zırhlı araçlarının da Schuca şirketinden alınmasına karar veren komisyon üyelerini tanıyalım. Ortak yatınmda umutlar (Boştarafı 1. Sayfada) naklanıu satsa bile yıllık gelir toplam 700 miljon dolar eder ki bu da pek bir şey demek değil. Oysa. turizm yalınmlanndan elde edilecek gelir, bizi kalkındırabilir. En büyük ümidimiz turizm." DPT AT İlijkileri Başkanı Bilge Cankorel de Avrupa firmalan ile AT ve Türk hükümet yetkililerinin katıldığı oturumda, ağırlıklı olarak turizm konusu üzerinde durulduğunu söyledi. Cankorel, toplantıda hazır bulunan Turk yetkililerin, genel olarak Avrupalı işadamlarının sorularını yanıtladıklarını söyledi. Bir başka Türk yetkili de Avrupalı işadamlarının sordukları soruların başında, halen Türkiye'de yatırım yapan diğer yabancı yatırımcıların durumunun geldiğini bildirdi. Turizm sektörunde görüşmelere giren Türk firmasından bir yetkili ise Avrupalı turizm yatmmcılarının, potansiyel olarak bu alanı verimli bulduklannı belirtirkcn "Ancak yapılacak yeni lurizm yatınmlannın 5 yildızlı ve büyük kapasiteli otel \e talil kövü biçiminde olmaması gerektiği" göruşünü dile getirdiklerini söyledi. Bu yetkiliye göre turizm alanında Avrupalı firmalarla ortak işbirliği \e yatırım olanakları arayan Tuık firmalan genellikle, finansman açığını kapatmanın yanı sıra işletme ve pazarlamayı da bir A\ rupa firmasının yapmasını istiyor. İş Haftası'na katılan çeşitli Türk ve Avrupalı fırmalann temsilcileri Hilton Oteli Convention Center salonlarında gerçekleşen firnıalar arası buluşmaların olumlu gectiğıni, ancak bundan kısa dönemde somut bir sonuç çıkmasının söz konusu olmadığını belirttiler. Bir Türk turizm şirketinin sorumlusu, Cumhuriyet'e yaptığı açıklamada, "Buradaki masalarda, Avrupalı firmalann yetkilüeriyle yüz >üze görüşmeler yapmamız, ilerisi için olumlu, ama biz burada proje filan tartışmıyoruz. Şu anda ilgili firmalar sadece tanışıyor ve bağlantı kuruyor bepsi bu kadar" dedi. Turizm alarunda faaliyet gösteren bir şirketin sorumlusu ise büyuk inşaat şirketlerinin turizm alarunda yatırım yapmak istemelerini, konut sektörunde halen yaşanan darboğaz ve turizm yatırunlarında, devletin en büyük teşviki inşaata vermesine bağladı. Bir Avrupa firmasının yetkilisi, IşHaftası'nda organizasyonun kötü olduğunu söyledi. Hollandalı işadamı, organizasyondaki aksaklık yüzünden gerekli dokümanlann bulunamadığını, yemek davetiyelerinin ya da kartlarının dağıtımının iyi yapılamadığını ileri sürdü. lş Haftasf nda, arasında yüz yüze temaslar, DPT ve AT Komisyon yetkilileri tarafından yakından izl^di. DPT ve AT yetkilileri, temasların sonucunun, bugun toplantı sonunda bir raporla açıklanacağını belirttiler. Ancak Avrupalı bir işadamımn değerlendirmesine göre "göriişülecek olan 500 projeden SO'si gerçekleşse bile, durum >ine de o kadar iç açıcı degil, çünku unulmayın ki 12 AT ülkesi katılı>or. Bunların hepsi 500 projeden çok fazlasmı çıkarabilecek kapasitede.'* İstanburda görevlendirilmek üzere: • Yeterli düzeyde İngilizce bilen • En az lise mezunu • Hızlı daktilo yazabilen • Sekreterler ahnacaktır. İsteklilerin bir fotoğraflanyla birjikte, en geç 23 Eylül 1988 Cuma akşamına kadar • İstanbul'da: İnönü Caddesi 96/1, Ayaspaşa 80090 • Ankara'da: Cinnah Caddesi 3, Kavaklıdere 06422 adreslerimize başvurmalannı rica ederiz. rsr~Z~L^sr (Intemational Business Machines) Bilgi ve Kaynak Ticaret A.$. • • • ITT m a T i f i r f i 1 1 Bilka 1 i K âzdE^âlh Türk Limited Sirketi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle