Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet Sahıbı Cumhurıyet Maıbaacılık \e Gazetecılık Turk Anonım Şırkeıı adına Nadir Nıdi 0 Gcncl Ya>m Muduru H I S M Omal, Muessese Muduru EmiiK Işâklıgil. Yazı Ulerı Muduru Ok«> Gootnsin. • Haber Merkezı Muduru Yılçın Bıyer, Sayfa Duzenı Yonctmenı: AH An», # Temsılaler ANKARA Valfin Dojan. İZMİR: Hikmtt Çclinktym. ADANA Cttal Başlugif. lstanbul Habcrleri Erlun AkyıMo. Dış Haberkr Ergua Bakı, Ekonomi: Osmıa Ul*gı>, Kulıur. Cdal İisıer. Spor Danışmam. Abdıılkadir Yucelnan. DuzeUme Rtfîk Durtnş, BılımEğııım Şahin Alpay, lşSendıka. Şİlknn Ktfnci, Yurt Habcrleri: Nccdrl Dotan, Dızı Yazılar Kercm Çahşku, 0 Koordınator Akmd Konılsu, • Malı Işlcr Ero4 Erknl, • Muhascbe Bakm VciKr • BuıçePlanlama. Scvgj Anu # Rcklam. a. Ek Va>ınlar Hslyl Akvol 9 ldare Hustyia Gartr. Hletme: Öader Çdik, Bılgılşlem Nıil Ual. Basan ve Yefan. Cumhunyn Mıtbualık vc Guettolik T A J Turk Oofc Catl 39/41 Ca|alotlu 343)4 lsı PK 246lsunbul Td: 512 05 05 (20 h»l). Teteı: 2224« Fu: (1) 326 60 72 # Bumtar Aakan: Zıya Gokılp Blv. Inkılap S. No 19/4, Td: 133 11 4147. Tclex: 42344 F u (4| 133 II 41/428 • I n i r H Zıya Blv 1352 S.2.3, Tsl 13 12 30, Tckx S2359 F u (51)13 12 10 : Inonu Cad 119 S No I Kal 1. T<l: II455O1I9T31. Tckx 62155. F u (71) 328 056 TAKVIM: II EYLUL 1988 lmsak: 5.05 Guneş: 6.33 Oğle: 13.05 Ikindı: 16.40 Akşam: 19.28 Yatsı: 20.50 Bush, dağınık vesevimli NEW YORK Kasımda yapılacak başkanhk seçimleri öncesinde ABD'de politik ortamın değerlendirilmesi partilerin izledikleri tutumlara bakılarak yapılıyor. Bir siyaset bilimciye göre "Demokrat Parti muhafazakâriaşırken, Cumburiyelçi Parti de ılımlılaşma yolunda. Kısaca si>asi kutuplar.^eçmen diliminden en büyıik payı al11130111 ortada bir yolunu bulmaya çabalıyorlar." Bu çaba özellikle Cumhuriyetçi Parti'nin muhafazakâr, tutucu kanadında önemli çatışmalar dogurmakta. Her seçim döneminde yaşanan kavgalar, yine her seçim döneminde "Yeni bir sagcı parti mi?" sorusuyla noktalanırdı. Şimdi bu sorunun yerine Cumhuriyetçi Parti'de yeni sağ iktidannı kırmak için kıyasıya bir mücadele sürüyor. Reagan devrimi acımasızca eleştiriliyor. Aşın muhafazakârların temsilcisi, ABD Birleşik Muhafazakârlar Kuruluşu'nun Başkaru Richard Vigueti'ye gore Reagan'ın sekiz >ıl önce başlattığı "muhafazakâr devrim" gerçek anlamda bir devrim olamadı. Vigueri, Reagan'ın sekiz yılda ilk işe giriştiğinde önemli bir kesimin tepkiyle karşıladığı muhafazakâr değerleri bugün yaşamın bir parçası haline getirdiğini kabul ediyor. Ancak bunları değiştirebilecek bir potansiyelin mevcudiyetinden duyulan rahatsızlık nedeniyle Reagan'ı eleştiriyor. Neomuhafazakâr olarak bilinen eski devrimciler de benzer göriişü paylaşıyorlar. Neoların Reagan devriminin başansızlık kıstası olarak verdikleri örnek oldukça ilginc. Bugün ABD'de askerliğin zorunlu olması halinde hâlâ büyük bir, tepki gösterileceğini söylüyorlar ve miUi duyguların halen yeterince güçlü olmadığından şikâyet ediyorlar. Werner Sombart, sol eğilimli Alman ekonomist 1906'da ABD1 de niye sosyalizm yok sorusunu soralı beri sorunun cevabı tam olarak verilebümiş değil. Sombart kendi sorusunu "insanların eşitliğe olan inançlan" diye cevaplamış. Devam etmiş: "Biitün sosyalist ütopyalann bir anda biftek ve elma turtasına döniiştiiğü bir yer burası." "Bu sorunun cevabı belki öniimiizdeki seçimlerde Demokratlann kaybedişinin de cevabı olacak" diyor neomuhafazakâr lider Irving Kristol. Kimilerine göre dünyamn en mobilize işçi sınıfı, mekâna bağlıhk gibi kavramlardan yoksun oluşu ABD'yi sosyalizmden korudu. Büyük kriz yılları Franklin Roosevelt'i yarattı ve liberal görüş, eşit fırsat anlayışını kökleştirdi. Demokrat gelenek elit beyaz anglosakson yönetici kadrosunun pekişmesinin yanı sıra Amerikan rüyası sloganını yerleştirdi. Ayrıca toplumu hayali bir otel haline dönüştürmeyi başardı. Öyle bir hayali otel ki, 1926'da Joseph Schumpeter bu oteli "liiks dairelerini kimin kullanacağı belli olmayan" bir hayal olarak tammladı. Belirsizlik büyük Amerikan otelini o gün bugündür banş içinde tutmayı başardı. Şimdi seçimlerde oy kullanma zahmetine katlanacak olan Amerikalıların kafalarındaki soru hangi adayın daha iyi bir yönetici olacağı. Fortuna Dergisi'nin son sayısında iki aday arasında şöyle bir karşılaştırma yapılıyor: "Biri saldırgan bir satıcı, etkin bir örgutle>ici ama belki biraz fazla takıntılı. Diğeri gü\en geliştiren, işbirliği ve takım calışma ruhu yaratan, ama zor sorulardan kaçan bir tip." Dukakis son derece etkin bir lider, örgütleyici, saldırgan, yorulmak bilmez bir satıcı olarak tanınıyor. Kampanyanın örgütlenişi, aksamaksızın devam edişi puan kazandınyor Dukakis'e. Bush ile karşılaşunldığında Dukakis kampanya yöneticiliğinde üstün puan topluyor, ama Demokrat Parti üyelerinin sıkıntısı Dukakis'in yeni bir Carter olma tehlikesi. Bush'un yöneticiliği ise başından beri darmadağımk yürüyen kampanyası ile ölçülüyor. Milyonlarca dolarla seçimlerin en zengin kampanyası olarak başlayan Bush kampanyası, daha super salı güney önseçimleri yapıldığında bu paranın üçte ikisini bitirmiş. İddialara göre Bush kurultayda adaylığı aldığında seçimle'r için son derece kısıtlı bir parası kalmış. Buna karşın Bush'un sevilen bir patron olduğu iddia ediliyor ve iyi huylu, çalışanlarıyla uyumlu yoneticiliğine örnek olarak CIA baskanhğı yıllan gösteriliyor. Bush ayrıca 22 yıl once Zapata Petrol Şirketi'nin yöneticiliğini yaptığında dağınık fakat sempatik bir yönetici olarak nitelendirilmiş. ABD başkanını arıyor Okııl kitapları yetişecek mi? tZMÎR (Cumhuriyet Ege Bürosu) SEKA grevi beşinci giinünü doldururken eylül ayt tahsisalmı tam alamayan yaymcılar, kitap basımmm aksamastndan yakınduar. Özellikle ilkokul kitaplarımn yaklaşık yüzde 15'lik bölümünün basüamadığı belirtildi. Yaymcılar Birliği, ithalat yollarmı araştırıyor. Yaymcılar Birliği yetkilileri, SEKA 'nın kendilerine her ay 250 ton kâğtt verdiğini belirterek "Eylül ayında bunun çok az bir dilimini alabildik. Özellikle ders kitabı basan yayınevleri zor durumda. İlkokul kitaplarını basan yayınevleri, Türkiye'nin genel gereksinimini göz önüne alıp, kabaca bir rakam saptadılar ve belli bir miktar basım yaptılar. Şu anda yaklaşık yüzde 1015'lik bir ilkokul kitabı eksikliği gö'zleniyor. Bunun yeniden basılması gerekli, ama piyasada kâğıt yok" diye konuştular. Kasımda yapılacak başkanhk seçimleri öncesinde iki adaydan George Bush, "Güven geliştiren, işbirliği ve takım çalışma ruhu yaratan, ama zor sorulardan kaçan dağınık bir yönetici" olarak nitelendiriliyor. Dukakis için ise "Saldırgan bir satıcı, etkin bir örgütçü, ama belki biraz fazla takıntılı" değerlendirmesi yapılıyor. Dukakis için temel korku "ikinci bir Carter olması." Her ne kadar tartışılırsa tartıŞEBNEM ATİYAS şılsın 1988 seçimlerine seçmenin ilgisi şimdiye kadar olan ilgiden çok daha düşük görünüyor. Hemen her gün bir basın skandalı patlamasına rağmen seçmenin uzun dönemli kararlannda bu olayların hiçbirinin belirleyici rol oynadığı söylenemez. Son olarak Bush'un başkan yardımcısı Dan Quayle'ın Vieınam'dan kaçtığı ile ilgili skandaldan artık kimse bahsetmiyor. Buna karşılık Dukakis'in az konuşluğundan, Bush ile yeterince atışmadığından şikâyet ediliyor. Bush'un peş peşe kırdığı potlar ve yaptığı yanlışlar ise eğlence konusu olmaktan öteye geçemiyor. Son olarak Pearl Harbor bombardımanının tarihini şaşıran Bush da kamuoyunun vurdumduymazlığından gelen bir rahatlıkla, nerdeyse kırdığı potların üzerinde yükselerek kampanyasını sürdürüyor. BtTTİ SriLcmka'nın turizm umudu proleter filler Dış Haberler S«rvisi Her ülkenin turizmde bir umudu vardır. Sri Lanka'nın umudu ise "emekçi filler." Frankfurter Allgemeine gazetesinin haberine göre, 1982 yılına kadar Hint Okyanusu'nun bu egzotik adasına gelen turist sayısı 700.000'e ulaşmıştı. Planlar 1989'da 1 milyon turiste ulaşılmasını hedefliyordu. Ancak 23 Temmuz 1983'te meydana gelen olaylar ülkeyi birden dünyanın sayılı kanlı noktalarından biri haline getırdı. Tamil gerillası Kaplanlarla Hint birlikleri arasındaki çatışmalar aylarca dunya kamuoyunu meşgul etti. 6 bin olü, 60 bin yıkılmış ev ve harap olmuş 3 bin 700 işyeri ile Sri Lanka bir harabeye döndü. Ülkede halen 100 bin Hint askeri bulunuyor ve çekilme sözüne rağmen barışı korumaya devam ediyorlar. Sri Lanka'nın derinliklerindeki ormanlarda ise yaşam bu kanlı catışmalardan fazla etkilenmiyor. Sri Lanka'nın sembolü olan "emekçi filler" günlük çahşmalarını sürdurüyor, ağaçları sokuyor ve taşıyorlar. Her sabah işe gitmeden önce bir nehirde topluca yıkanan filler, ülkenin turistik aıraksiyonlanndan birini oluşturuyor. Her yıl binlerce ABD'li ve Avrupalı turist, dünyanın henüz vahşiliğini koruyan bu yöresindeki ormanlarda. muson yağmurlannın sürpriz ıslaklığını, maymunların ve fîllerin hayvanat bahçesi dışındaki yaşantılarını görmeye geliyorlar. Sri Lankalı turizmciler ülkelerinin "kanlanan" imajını, eski egzotik görüntülerle silebilmek için yeniden kolları sıvadılar ve 1989 yazı için yeni kampanyalara giriştiler. Turizm broşürlerinde ise Sri Lanka davetiyesini yine "emekçi fil" sunuyor. Raçta ÂFye hazır mıyız? AMKARA (ANKA) Hacettepe Üniversitesi Eczaalık Fakülıesi'nce organize edilen "Uluslararası 4. Farmasotik Teknoloji Sempozyumu' 'nda, Türkiye'deki ilaç endüstrisinin A T'ye hazırlık aşamasındaki durumu ele alınacak. Sempozyumda, Türkiye'deki ilaç endüstrisinin, topluluk üyesi ülkeler karşısında sahip olduğu olanakları ve eksiklikleri tartışılacak. Hacettepe Üniversitesi R ve M salonlannda 1214 eylül tarihleri arasında yapılacak sempozyuma, 20 ülkeden çok saytda bilim adamı katılacak. Bir aydır 'saklanan' gemi Viyana'ya doğru yola çıkacak Çöp gemisi yolcu Gemide açlık yeniden baş gösterdi. Cumhuriyet muhabirleri, kaptanın isteği üzerine gemiye yiyecek götürdü. NtHAT HALICI lstanbul Boğazı açıklarında "saklanan" MS Petersberg'in bekleyişi surüyor. Birçok devletle şirketin ortak sorunu durumuna gelen MS Petersberg gemisinin kaptanı Günther Grossjahn iie görusen Cumhuriyet muhabirleri, kaptan ve murettebatın moral çokuklüğü ve yılgınlık içinde olduğunu gördüler. Gemi kaptanı Grossjahn kendisinin konuyla ilgili tüm firma ve devletlerce bir "günah keçisi" olarak seçildiğini öne sürdü. Yaklaşık dört aydır vükünü boşaltamadan Karadeniz'in sularında bekleyen MS Petersberg'in kaptanı Günther Grossjahn'ın ricası üzerine gemiye erzak ve yiyecek maddeleri götüren Cumhuriyet muhabirleri gemi kaptanı ve mürettebatla göruştuler. Kaptan Grossjahn gemideki erzağın hemen hemen tükenmekte olduğunu belirterek kendisine getirdiğimiz erzak sayesinde "açlık tehlikesinden" birkaç gün daha uzak y,aşayacaklannı, önümüzdeki hafta da Viyana'ya doğru yola çıkacaklarını söyledi. Günther Grossjahn sorunun bu boyutlara varmasında en büyük suç payının alıcı firma konumundaki Büyüktemiz ile Isviçreli firma Faktum olduğuna işaret ederek, "Beni günah keçisi olarak seçnler. Bu olayın ardında Büyüktemiz ailesi var" dedi. "Sorunun tzmit Limam'nda Büyuktemiz'in Faktum yöneticisinden 'ek odenek' adı altında para istemesiyle başladığım" sözlerine ekleyen Grossjahn şöyle konuştu: "Gemi bu yıl için Nielsen Chartering A/S'ye kiralanmıştı. Bayerische Lloyd da yukun sahibi olarak gözükiiyor. Sorunlann teme linde Bayerische Lloyd ve Faktum'un, Büyüktemiz, yani alıcı firmayla yanlış baglantılanndan kaynaklanıyor. tzmit'c gittiğimde hiç kimseyi bulamadım. Limaııda MS Petersberg'in bir 'zehir gemisi' oldugu, radyasyonlu yiik taşıdıgı yolunda söy lentiler çıkardı bazı gazeleler. Turk hükümeti de hiç beklemediğim biçimde çok hızlı bir lepki gösterdi. Gemiye asker çıkararak imkânsız olan bir şeyi, gemideki >ükü ambardan boşaltmamızı önlemeye çalıştı. Bence boyle bir tepkinin ardında da Büyüktemizler aranmalı." Bu arada "kilit firma" Faktum'un 1 yıllık bir geçmişi olduğu ve 50 bin marklık (yaklaşık 45 milyon) bir sermayeyle kurulduğu bildirildi. Günther Grossjahn'ın avukatı Dr. Dieter Rabe'den elde edilen bilgiye göre lsviçre'nin Fahrweid kentinde kurulan firma bundan bir süre önce Büyüktemiz firmasıyla beş yıllık bir süre için 500 milyon marklık (450 milyar) bir aniaşma imzaladı. sorumlu, kötü altyupı ANKARA (Cumhuriyet Biirosu) Türkiye"deki trafik kazalarının büyuk çoğunluğunun eğitim eksikliği ve altyapı yetersizliğindtn kaynaklandığı bildirildi. Trafik Dairesi Başkanı Abdullah Aldoğan, "Şoför hatası olarak gösterilen birçok kazanın sorumlusu allyapı eksikliğidir" dedi. Bozuk asfahın, çukurlarııı, plansız kavşak duzenlemelerinin, kazaların "gizli sonımlusu" olduğunu belırten Aldoğan, şoyle konuştu: "Sürüciı hatası olarak gösterilen birçok kazanın sorumlusu plansız ve yetersiz altyapıdır. Telefon kablosunun, kanalizasyonun, karayollannın allından geçirilmesi, arızalardaki her açılışta dökülen astalt yolun tümsekleşmesine neden olacaktır. Tümsek iizerinden geçmek istemeyen süriıcii, ani bir manevrayla yön değiştireyim derken, arkadan gelen arabayı gözden kaçıracaktır. Sonuç, büyük bir ihtimalle kazadır. Ancak yolun bozukluğu dikkate alınmayacak. Kazaya sürücunün neden olduğu sa\unulacaktır. Çünkü cansız nesne sorumlu tutulamaz." Abdullah Aldoğan, yeni trafikte uygulanan ceza puanı sisteminin "urait verici" olduğunu soyledi. 1989'un ocak ayından itibaren, resmi olarak uygulamaya konulacak sistemin işleyişini Aldoğan şöyle açıkladı: "Her trafik kuralının ihlaline dereceli olarak puan verdik. Bir yıl içinde 100 puanı aşan süriiciiye mahkeme. trafikten men ve 2 ila 6 ay arasında degişen hapis cezası verebilir. Ancak biz kişiye, puanı yüze yaklaştıgında bir uyarıda bulunuyoruz. Yani amacımız, ehliyetini alarak kestirme bir çöziim degil. Suç işlemeyi onleyici ceza indirimleri de belli koşullarda olabilmektedir." Abdullah Aldoğan, yeni trafik yasasının caydırıcı önlemler içereceğini açıkladı. TBMM'de bu donem görüşulmesi beklenen yeni yasada para cezaları, trafik polisi tarafından tahsil edilebilecek. Daha önce maliye tarafından alınan para cezalarının zaman kaybına neden olduğuna değinen Aldoğan, "Boylece trafik polisi suç mahallinde olaya anında mudahale ederek para cezası alabilecek" dedi. Trafikte Tufandan korunun GEOFF RİDDEN îngilizlerin turist seline boğulmadan önce, Türkiye'yi ziyaret etmek için bu yılın son fırsat olduğunu öğrendik. Almanların yıllardan beri gittiği Türkiye'nin keyiflerine İngilizler henüz yeni yeni uyanıyor. Tahminlere göre 1989'da Türkiye'yi ziyaret edecek olan îngiliz turistlerin sayısı iki yıl öncesine göre iki kat artacak. Karım ve oğtumla birlikte Türkiye'nin güneyinde geçirdiğimiz iki haftalık bir tatilden yeni döndük. Bu ilk ziyaretimîzde Türkiye bizi mest etti. Her şeyden önce, elbette ki iklim muhteşemdi: Hemen tamamen açık havada yaşamak, ılık sularda yuzmek ve akşam yemeğini yıldızların altında yemek harika bir olay. Evet, ağustos ayında, özellikle serin bir esintinin çok makbule geçebileceği gecelerde hava hayli sıcaktı. Ama, Türkiye'ye biraz da bu ısı için gelmemiş miydik? tkinci olarak, kumsalları ve ormanlarıyla çevrenin harikulade güzelliği, keşfedilen her yeni koyun nefes kesici mauzarası bizi gerçekten büyüledi. Kaldığımız tatil yöresi, gelmeden önce görduğümuz broşurlerdeki resimlerin düşundürdüğüyle kıyaslanamayacak kadar güzel bir yerdi. Dağlarla çevrili, kıyılarını ağaçların süslediği şahane bir kumsal. Oradan aynlmak gerçekten çok güç oldu. Ama bizce Türkiye'nin asıl cazibesi, Türk halkı; kuşku yok ki dünyanın en cana yakın ve en konuksever insanları. Konuştuğumuz herkes, içtenlikle bizimle dost olmak istiyordu ve ülke îngiliz gözüyle Türk turizmi: Geoff Ridden, îngiltere'nin Winchester kentindeki King Alfred's College adlı üniversitede Îngiliz edebiyatı profesörüdür. Geçen ay Türkiye'ye yaptığı ilk ziyaret sırasmda edindiği izlenimleri ve düşüncelerini yayımlanması ricasıyla Cumhuriyet'e gönderdi. lerinde mutlu olmamızdan başka bir beklentileri yoktu. Ne şiddet olaylarına ne de hırsızlığa rastlanan güvenli bir yerdi. Öyle ki çocukların geceleri sahilde uyuduklarını duydum. Tanıştığımız herkes bize çeşitli ikramlarda bulundu; işlerini, hayatlarını anlattı. Turk insamnın bu cömertliğinin Türkiye'de turizmin çöküş nedeni olabileceğini düşünduğüm, gelecekten endişe duyduğum için acaba fazla bencil miyim? tngiliz turistlerin hepsinin kibar ve saygılı insanlar oldukları söylenemez. Bunlardan bazılarının Türklerin konukseverliğini istismar etmelerinden; hep birşeyler almalarından, karşılığında hiç bir şey vermemelerinden korkuyorum. Türkiye'de yeni tatil yörelerinin kuruluşunda sayısız diskotekler, hazır yemek dükkânları, Îngiliz usulü barlar gibi en ilkel turist zevkleri ve ihtiyaçlarının belirleyici olmamasını dilerim. Yazılı bir yemek listesi olmayan, ama enfes yemekler sunan basit "lokanta"nın yerini, MacDonald's türünden renksiz ve kişiliksiz dukkânların almayacağını umarım. Bazı turistlerin zevklerine hitap edilmeye çalışılacak olursa, Türkiye bundan yalnızca zarar görecektir. Çünku bunlar içip sarhoş olan, kufredip kavga çıkaran, kendileri için butün yapılanlara rağmen surekli şikayet eden ve kendileri tek bir kelime Türkçe öğrenmek izin çaba göstermezken, dillerini konuşmak için gösterilen gayretle alay eden nitelikte kimselerdir. Bu kimseler henüz Türkiye'ye ulaşmadılar, ama ulaşmalanna karşı onlem ahnmalıdır. personel yok Tesis çofe, Turizm sektöründe hızla artan kapasiteye oranla, deneyimli personel sayısmtn artış göstermediği belirtilerek yalnızca Akdeniz Bölgesi'nde 15 binin üzerinde personel açığı bulunduğu bildirildi. Akdeniz Turistik tşletmeciler Derneği (AKTtD) sozcüsü Turgay Alp, turizm sektöründe görev yapan yö'neticilerin yartsının meslek dışından gelmiş ve turizmin işleyişini bilmeyen kişilerden oluştuğunu savunarak "Tesislerde bu yüzden antipropagandalara yol açacak olaylar olmaktadır" dedi. ANTALYA (AA) Fin Türkleri Ankara ''da ANKARA (AA) Yaklaşık 100 yıldan beri Finlandiya'da yaşayan ve oradaki kürk ticaretinde söz sahibi olan Kazan Türklerinin temsilcileri, dün Devlet Bakanı Kâzım Oksay'ı ziyaret ettiler. Devlet Bakanı Oksay, kabulde yaptığı açıklamada, Finlandiya'ya 2526 eylül tarihlerinde resmi bir ziyaret yapacağını ve Türk Haftası 'nı açacağım kaydederek, gezisi Öncesinde Türk topluluğunun bu ziyaretinin anlamlı olduğunu söyledi. idarecilik antlaşması Başbakan Turgut Ozal'ın "şahittiği" ile imzalandı. Özal'ın kalp amelıyatını yapan Dr. Mıchael Debakey nın sahibi olduğu Multicare firması ile tıp merkezinin sahibi Saıt Haıfavvı arasında yapılan imza törenme katılan Başbakan Özal, bugune kadar Houston'a 3 defa gıttiğını belirterek "Amerika'daki tesislen gördüm, etut ettim Bız Türkiye'de özel hastanelerin gelişmesını teşvik edıyoruz Türkiye'de son yıllarda çok gelışme var ve tıp alanındaki gellşmelen de buna dahıl etmek zorundavız" dedı. İbni Sina Tıp Merkezi için imza t»ıwl Gemlik'te balık BURSA (AA) Avlanma yasağının sona ermesiyle birlikte Bursa ve yöresinin balık ihtiyaanı karşılayan Gemlikli balıkçılar, körfezdeki kirlenme ve bilinçsiz avlanma yüzünden çıktıkları sefer/erden eli boş dönduler. Gemlik Balıkçılar Kooperatifi Başkanı Mehmet Aydm, denizin surekli kirlenmesi ve bilinçsiz avlanma yapılması yüzünden, önümüzdeki yıllarda körfezdeki balık neslinin tamamen yok olacağını ileri sürdü. Sirk sever mmniz? IŞIK KANSU ANKARA Fırfır dönen ruzgâr güllerinin sesini, arabasındaki suda debelenen su aygırının homurtusu bastınyor. » Sirkin "arka bahçesi"ndeyiz. Ogokkuşağı benzeri dünyanın insanları ve hayvanları dinleniyorlar. Colosseo Sirki'nin, uçan fil " J u m b o " kadar da olmasa, yine de kendi çaplarında "iinlü" filleri Sandiri ile India çadırlannda hem bir o yana bir bu yana salınıp duruyorlar, hem de bize hortumlarını uzatıp, fındık, fıstık istiyorlar. Sandiri ve India, her ne kadar Almanca, Ingilizce ve İtalyanca olmak uzere üç dilde verilen komutları anlasalar da, normal yiyecekleri dışında "dil tazminatı" adı altında olsa bile, ekstradan bir tutam ottan bile faydalanamıyorlar. Fillerin bakıcısı ise bir Turk. Arif Durduoğlu, imam hatip lisesi mezunu. "Açıkçası benim asıl mesleğim imamlık" diyor Durduoğlu. Ancak DurduoğJu'nun bundan sonraki yaşamında "imam'Mık yapmayacağı hemen anlaşılıyor. Bu yıl girmiş sirke ve "çok duygusal hayvanlar" dediği fillere gozü gibi bakıyor. Fillerin hemen yanındaki kafesten, yorgun bir kükreme sesi yukseliyor. Herone, tam 20 yaşında. 14 yıldır çeşitli sirklerde çalışan Colosseo Sirki'nin afişçisi, şoförü, ışıkçısı ve de çevirmeni Haluk Demirören, "Aslında aslanlar en fazla 18 yıl filan yaşarlarmış. Ama Herone olmemek için direniyor" diyor. Kafamızı yana çevırdığımizde, sirk yıldızlarının kaldığı arabaların arasında nazlı nazlı dolaşan devekuşuna rastlıyoruz. O da ne? Devekuşunun hemen yanında kuçümencik bir insan. Soruyoruz, soruşturuyoruz, bu minnacık insanın "Palyaço Bahattin" olduğunu öğreniyoruz. Bahattin de Turk. "Tesaduf benim palyaço olmam" diyor 29 yaşındaki Bahattin Erdogan ve sirke ilk adımını nasıl attığını şöyle anlatıyor: "1980'de Istanbul'a bir sirk gelmişti. Biz de bir arkadaşla sirkin etrafında dolaşıyorduk. Sirkin patronu beni görmıiş, Çağırdı yanına. 'ttalya'ya gelir misin?' diye sordu. Annemden izin almam gerekiyordu. Annemle birlikte sirke geidik. O zaman boştaydım, annem de izin verdi. " Sirkin arka bahçesinden, 3 saat 15 dakikada kurulabilen sirk çadırının içine giriyoruz. Sanki kulağımızda trampetlerin "Inıul" sesleri. tşte ilk perdeyi açtık.Gözümüzloş ışığa alışmıyor ilkin. Maymunların küçük bisikletleri, leoparların pençelediği kafesler, minik iskemleler, renkli kutular, pelerinler birbirinin üstünde. Sirkin sahne gerisindeki gizli surprizleri, gözlerimizin onünde. Hem de hiçbir izleyici tadına varmadan. Sirk çadırı bomboş. Çocuk çığlıkları yok, kırmızı, mavi, sarı spotlar yanmryor. Trapezin salıncağı sallanmıyor. Patlamış mısır yerine, talaş kokusu genzimizi yakıyor. Iıh, böyle sirkin tadı yck. Yeleleri taranmış atlann ayaklannda kamçı şaklamalı, palyaçoların kırmızı burunlarında ışık parlamah ki sirke, sirk densın... Bakan Kitapçı: Zakkum denemesi kontrol edilecek Sağlık Bakanı Nihat Kitapçı, zakkumun insan üstünde denenmesi sırasında Dr. özel'in tek başına olmayacağım, mutlaka bir uzmanlar grubunun Özel'i denetleyeceğini söyledi. ANKARA (AA) Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı Nihat Kitapçı, Dr. Ziya Özel'in tek başına tedavi yapmasına izin verilmeyeceğini bildirdi. Bakan, Dr.Özel bu konuda ısrar ettiği takdirde, "Bakanlığın konuyu kapatacağını" söyledi. durumda naal kendi başına çalışması için izin verilir?" Kitapçı, Dr. Özel ile şimdiye kadar hiçbir göriişme yapmadığını da tekrarladı. Öte yandan, Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanbğf nın, Dr. Ziya Özel'in NO ekstresinin hastalarda denenmesi konusundaki kararını bu ay sonunKitapçı, "Dr. Özel'in lek da verebileceği bildirildi. başına tedavi yapmasına izin Bakanlık Müsteşarı Dr. verilmeyeceği göriişü değişebilir mi?" şeklindeki soruya şu Tandoğan Tokgöz, Zakkum Geliştirme ve Değeıiendirme karşılığı verdi: Komisyonu'nun, zakkumun "Kesinlikle böyle bir şey umutsuz hastalar üzerinde deojamaz. Çünkiı ilim adamları nenmesi yolunda aldığı karatarafından onaylanmamış bir n "Güzel" dr>e niteledi ve deyöntemin bilimsel sayılmasına nemenin hukuki yönden saimkân yoktur. Kaldı ki, Dr. kınca doğurup doğurmayacaÖzel'in tedavi ettiği bir profe ğı konusunda Adalet Bakansörun geçtiğimiz gunlerde öl lığı'ndan da görüş istedikleridüğiinu gazetede okuduk. Bu ni bildird'. Turizm uyarısı İZMİR (AA) Ege Seyahal Acenteleri Derneği (ESAD) Başkanı Doç. Ergun Göksan, Turk turizminde son yıllarda meydana gelen aşamanın sevindirici olduğuna işaret ederek "Bu aşamayı olumlu kullarursak, iyi sonuç verir. Yoksa durum tersine dönebilir" dedi. Göksan, Türkiye'de fiyatların ucuz olmadığını bildirerek "Buna rağmen servis de veremiyoruz" görüşünü savundu. Ergun Göksan, tzmirTicaret Odası'nın aylık yayın organına yaptığı değerlendirmede şu görüşleri savundu: "Yakın turizm tarihimize bakarsak, her üçbeş senede bir artış görulür, ondan sonra düşer, işte bu duşuşlere girmemek için, personel eğitimine ve fiyat kontrolüne önem vermemiz lazım." Havacıhk okulu kayıtları uzadı ANKARA (AA) Anadolu Üniversitesi'ne bağlı Sivil Havacıhk Meslek Yüksekokulu pilotaj bölümünün bugün sona ermesi gereken önkayıtları, 16 eylül tarihine kadar uzatıldı. Önkayıt için istenilen taban puan da 140'tan 120'ye düşürüldü. Anadolu Üniversitesi'nden yâpılan açıklamaya göre, 1988 ÖSYS birinci basamak sınavında en az 120 puan alan lise ve dengi okul çıkışlılardan 1 Ocak 1967 ve daha sonraki doğumlu olanlar, 16 eylül cuma günü mesai bitimine kadar Sivil Havacıhk Meslek Yüksekokulu'na başvurabilecekler.