18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
l EYLÜL 1988 • • • * CUMHURİYET/15 Kunımuş ağaçtan sanat eseri Ankara'nın Kavaklıdere semtindeki bır işhanının bahçesinde kurumuş, kesilmeyi bekleyen bir ağaç, sanatçı Oğuz Ermumcu'nun çalışmaları sonucu ikinci yaşamına sanat eseri olarak başlıyor. Ankaralılann çalışmalarını ilgi ile izlediği sanatçı. "Doğal olanöan yola çıkıp taşıdığı güzelliklen zedelemeden yeni bir ruh ve şekılle ortaya koymak istiyorumdeoi. Sarp Kapısı'na tııristik turlar TRABZON <AA) Türkiye ile SSCB arasında karayolu ulaşımını sağlayan Sarp smır kapısı, Doğu Karadeniz Bölgesi'ndeki iç turizme canlılık getirdi. Sarp Kapısı'mn açılmasvndan kısa süre önce hizmete giren SarpTur, ilk seferini, iki otobüsle Sarp smır kapısına yaptı. Ulusoy Turizm şirketi de iç turizme hareketlilik kazandırmak amacıyla Sarp'a turlar düzenliyor. Şirket, 8 ekim tarihinde SSCB'de başta Batum olmak üzere 4 şehri kapsayan turun hanrlıklanna başladı. Bu arada Trabzon Belediyesi, bir grup personelini, yann Sarp'a götürecek. 120 kişilik grup, belediye otobüsleriyle Sarp'a gidecek ve bir gün kalacak. Turizm şirketleri yetkilileri, Sarp Kapısı'na özellikle bölgeden çok büyük istek geldiğine dikkati çekti. Yugoslavya Bağlantısızlar başkanı O g I malan için gittirji Brezılya'nın Rio de Janeiro kentinde, sevgilisı Emmanuella Seigner'in kendisıne yorgunluğunu unutturduğunu söyiüyor. Polanski'nin "Frantıc" adlı son filminde Seigner de oynuyor olon a İ P Roman as"'"jnlu yonetmen > Polanskı. fılm çalış LEFKOŞA (CumhuriyeO Bağlantısız ülkeleı dışişleri bakaıılarının Güney Kıbns'ta Lefkoşa'nın Rum kesimindeki toplantısı dün yayımlanan rapor ve kararlarla sona erdi. Bağlantısızlar hareketinin üç yübk yeni dönen. başkanhğına yeniden Yugoslavya seçildi. Kıbrıs Rum yönetiminin Bağlantısızlaı a dönem başkanı seçilmesinin yaratacağı yeni bunalım da böylece uzaklaşmış oldu. Rum sözcüsü, "KKTC Cumhurbaşkanı Ranf Denktaş'ın, Baglantısızlara yeni dönem başkanlığına seçilmesinin 15 eylül (oplantısını etkileyecegi" yönüııdeki sözlerini değerlendirirken "Rum yönetiminin, Denktaş veya Türk toplumunun öleki ileri gelenleriyle açıkça tartışmak siyasetinden kaçındığım" söyledi. Holywood'un îki emektarı tekrar buluştu 1950lerin unutulmaz yıldızlan Mickey Rooney ile Ann Miller, birzamanlar Broadway'de büyük sükse yapan "Sugar Babier" adlı müzîkali Londra da tekrar sahneye koyma hazırtığı içindeler. 67 yaşında olan Mickey Rooney, şimdiye dek 250 filmde rol almış emektar bir oyuncu. Ann Miller ise 1950lerde özellikle danslan ve bacaklannın güzelliği ile beyazperdede şöhret yapmıştı. HABERLERİN DEVAMI Umudun Tükenişini Yaşamamak İçin... Bugün, sözünü ettiğimiz billurlaşmanın (Baştara/ı /. Sayfada) re, eksiklikler saptandıktan sonra gerçek mö gerçekleştiğini varsayabilir miyiz artık? Ne yazık ki gönül rahathğıyla evet yanıtı cadele yerel seçimlerde verilecekti. Üç gün boyunca insan manzaralan sey verilemez bu soruya. Daha yapılacak çok rettik; yüzlere dikkatle baktık, gözlerdeki ışıl işin olduğu açıktır. Yerini Batı dünyası içinde seçmiş olan, Avtıları izledik. Çocuklar, kadınlar, erkekler... Hepsi de umut etmek, umut bağlamak isti rupa Topluluğu'yla tam bütünleşmeyi ilke yordu: Yoksulluktan kurtulabilecekler miydi? olarak amaçlayan bir SHP, sosyal demokrat kimliğini belirlemek, yürüyeceği ideoloGüzel ve mutlu bir gelecekleri olabilecek miydi gerçekten? Alkışladıkları insan, bağ jik yörüngeyi saptamak göreviyle karşı karlanmaya çalıştıklan parti, özlemini çektikle şıyadır. Batıdaki sosyal demokrat partilerden tamamen farklı bir kökenden gelmekteri günlere kavuşturabilecek miydi onları? Kocaman bir tanker hemen yanımızda dir. Batıda yıllar boyu "devlet"\e mücadele ederek kimliklerini bulan sosyal demokrat bastı frene. Sürücüsü yarı beline kadar sarktı şoför mahallinden ve otobüsün önünde otu partilere karşılık, SHP, Türkiye'de "deWet kuran" bir sıyasal çizginin mirasçısıdır; uluran inönü'ye doğru olanca sesiyle bağırdı: sal kurtuluşçu ve radikal bir kaynaktan gel"Sen hayatsın be, hayaî!" mektedir. Ama nasıl ki Batıdaki sosyal deVe bastı geza gitti. mokrasi bir dönüşüme uğramışsa, SHP'nin Arkasına döndü İnönü ve sordu: de, köklerinden tümüyle kopmaksızın bir de"Ne dedi?" ğişimi yaşaması doğaldır, kaçınılmazdır. Şaşırmıştı SHP lideri. Sayın İnönü, Diyarbakır mitinginde, üç İnsanlar bir şeyler bekledikleri, umut bağladıkları zaman tepkileri de şaşırtıcı oluyor. günlük gezi boyunca her durakta yaptığı giBu durum, aynı zamanda, liderler ve siya bi, "insan haktartna tam saygı"üar\ ve "desal hareketler açısından büyük bir sorumlu mokrasiyi tam anlamıyla kurmak"\ar\ söz luğu beraberinde getiriyor: Insanların umut edince koca meydan coşkuyla dalgalandı. Demokrasinin, insan haklarının sözünü etlarını düş kırıkhğına dönüştürmemek... mek, savunmak, hele Türkiye gibi bir ülkeGeçmişte yaşandı umutların tükenişi. 1973'ten 1977'ye kocaman bir dalganın te de hiç kuşkusuz güzeldir. Ama esas önemlisi iktidara gelince bu kavramları hayatagepesinde, olağanüstü bir heyecan titreşimiyle iktidara tırmanan CHP, ancak 22 ay kala çirebilmektir. Geçen akşam üniversite öğrencisi bir Diyarbakıriıyla sohbet ederken debilmişti orada... di ki: Onun için bugün SHP ve yönetimi büyük "Türkiye'nin batısında demokrasi, insan bir sorumlulukla karşı karşıyadır. Kendisine gittikçe daha çok umut bağlayanları düş kı haklan dörtte bir uygulanıyorsa, burada bu rıkhğına uğratmamak için geçmişten çıkar oran sekizde bire iniyor. Üniversiteye ilk okutacağı derslerle yürüyeceğı saglam yörünge maya gittiğimde şaşırmıştım. Altı ay boyunca beni çevirip kimse kimlik sormamıştı. Buyi belirlemek durumundadır. İnönü, Kızıltepe'de, çay bahçesinin önün ralarda adım başı sorulur. Baskıyı hissedersin hep. İlerici bir oyun var. Seyirciden çok de enflasyonu anlatırken, kalabalığın içinden da neredeyse polis geliyor. Bir de videoya cin gibi bir yumurcak bağırdr. alıyprlar..." "Özal'ın enflasyonunu kaldırmak için NaÜlkemizde demokrasi ve insan haklarını im Süleymanoğlu lazım, Naim Süleymanoğoturtabilmek bir bakıma "devrim" yapmaklu..." la eş anlam taştr, taşıyacaktır. Demokrasi saEkonominin ağır sorunlanyla nasıl baş dece birtakım yasalar yığınını değiştirmekedecekti SHP? Ekonomik programının ana ten geçmiyor; bir yerde yalnız "yasa" değil, çizgilerini hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak biçimde belirleyebilmiş miydi? Avrupa Top temelde "kafa" değişikliğini gerektiriyor; asıl önemlisi de ikincisini gerçekleştirmektir. luluğu'na tam üyelik hedefini benimseyip Bunun için işin püf noktası "kü/tür"de düprogramına koymuş olan SHP, rekabetin ğümlenmektedir. Aileden başlayarak üniveresas olduğu Batı Avrupa'nın temel aldığı pasiteyi bitirene kadar eğitim ve öğretimin yazar ekonomisini nereye kadar benimsiyor, nereye kadar devletin müdahaleci rolünü ka şamsallığı ön plana çıkmaktadır. Ders kitaplarının demokrasi kültürünün zaman içinde bul ediyordu? Batı Avrupa ile ekonomik bükafalarda filizlenmesini sağlayacak biçimde tünleşmeyi, SHP, programına koyduğuna yeniden yazımı; televizyon ve radyonun bu göre, klasik devletçi ilkelere dönük tutumu amaçla kullanımı önem kazanmaktadır. Devne oiacaktı? lete demokrasiyi götürmeden, devlet içindeki Anımsıyoruz, 22 aylık CHP hükümeti, ekonomik politikası açısından tam bir yamalı faşizan ve otoriter çizgileri silmeden, halka demokrasi götürmenin olanaksızlığı ortaya bohça görünümünde olmuştu. Maliye'yle Hazine bir yanda, Devlet Planlama bir yan çıkmaktadır. Bütün bunlar, yazıldığı kadar kolay degilda, Ticaret ve Enerji bakanlıkları bir yanda, dir, biliyoruz. Ancak ülkemizde bunları yapeşgüdümle görevli başbakan yardımcılığı bir yanda; neredeyse hepşi bir başka telden çal madan da mutlu, güzel günlere yürümenin olanağı yoktur. mış, işler de arapsaçına dönmüştü. Bu satırlan yazarken SHP'nin "hayır Bu durumun temelinde, sosyal demokrasinin genel olarak kimliğinin, özel olarak da konvoyu" Elazığ'a doğru yola çıkıyordu; hoparlörlerden de avaz avaz bir türkü: ekonomik programının ne olduğunun billur"Beklediğimiz güneş doğdu, doğacak..." laşmamış olması yatıyordu. Inşallah! Aradan 10 yıl geçti. tnönti: 4 trilyon kimlere gitti? (Baştarafı 1. Sayfada) lendi. "Her şey 12 EylüTle başladı" sözleriyle girdiği rakamlarla süslü konuşmasında İnönü, bu enflasyona zengin işadamlan ve sanayicilerin dahi dayanamayacağını belirterek konuşmasını şöyle sürdurdu: "12 E>lul'de para hacmi 250 milyar idi. Şimdi 4.5 trilyon. Yani para basmayacağız diyenler 8 yılda 4 trilyon para basmışlar. G«lmiş geçtniş hükümellerden 20 kat fazla para basmış. Bu paralar nereye gitti, size, işçiye, esnafa, koylüye gitmedi. Kime gilli?" Bu sözler üzerine, alandaki heyecanın arttığı, İnönu'nun de konuşmasını coşkuyla sürdürduğu izlendi: "Güya kaynak buluyorum diyor. Bütçe açığı var, iç borçlar 8 yılda 33 kat artmış, bunları so\lemiyor. Bu iç borçlanmanın sadece faizleri bütçenin yıızde 25'ini tuluyor. Böyle olunca tabii Doğu'ya yardım, yalınm yapamıyor. Elazığ'da bir gelişme olmaz tabii. Elazığ tiim milletvekillerini ANAP'tan seçse yine gelişme olmaz." Inonu, otobüs üzerinde gezinerek ve kendisinden başka kimsenin bulunmasını istemeyerek sürdürdüğü konuşmasında, "Bir de şu ihracal var" derken kendisini üinleyenlerden "Hayali, hayali" sesleri yükseldi. İnönü konuşmasını şöyle sürdürdü: "Ihracat artmamıştır, 1970'ten 1973'e ihracatımız 3 kal artmıştır. 1980'den 1988e de 3 kat artmıştır. Üstelik bu dönemde bir de hayali ihracat var. Şimdi kcndisi düştu kuyuya, çırpınıyor ama çıkamaz. Çok derin kazdı, 6 aydır kuyu kazıyordu. kendisi diıştü." "Başbakan İnönü" sloganları atıldı. AlandaVi "Beyazı kirli ellerden kahverengi ile kurtaracağız" pankartı da ilgı çekti. SHP lideri konuşmasında keııdisinin de Malatyalı olduğunu, Başbakan Özal'ın da kendisi gibi Malatya'nın hemşerisi olduğıına işaret etti. İnönu, "Hemşerilerim. Sizin için bir sorun \ar. Hangi hemşerinize daha çok gmeneceksiniz? Ama ben Malalyalılara güvenirim" dedi. Karakaya Barajı iv'in istimlak edilen alanlann paralarının hâlâ odenmediğinc. çiftçilerin kredi alamadığına \e borçlandığını anlatan SHP Genel Başkanı, "Sayııı Başbakanın bir huyıı var. Bıılçenin iki yakasım bir araya geliremivor. Hesap tutturamıyor." diye konuştu. SHP Genel Sekreteri Deniz Baykal da dun Kırşehir ve Kayseri'de yaptığı konuşmalarda "Anadolu hukümet anyor, derdine deva olacak hükümet anyor. Yok .TIU bu memleketiıı hükumeli" dedi. İnönü, Malatya'da İnönü, seçim otobüsünün lastiğinin patlaması nedeniyle bir sa at gecikmeyle geldiği Malatya'da beklediğinden fazla bir ilgi ve coşkuyla karşılandı. Elazığ"daki gibi kadın dınleyici grubunun \arhğı dikkat çekerken özellikle bu kcsimden. "Halkçı Inonü". ANKARA'dan YALÇ1N DOĞAN (Bastarafı I. Sayfada) 36yı aşması da yine çok güç Kararsız oylar. hızla "hayır'a" kayıyor. Böyle bir sonuç Özal'ın siyasal karariarını yeniden gözden geçirmesine yol açabilir Halen sürdürduğu kampanyada, her ne kadar, "Biz 1992'ye kadar iktidardayız"' diyorsa da oyların yüzde 36nın altında kalması halinde, Türkıye'yi "erken bır genel seçime" götürebilır. Örnegın marttaki yerel seçimler aynı zamanda "genel seçimlere" dönüşebilir. Çünkü, yüzde 36nın aitınaa alacağı bir oran. Özal'ı artık iktidarda çok güç tutabilır Sanıyoruz, bunu düşünenlerin başında yine Özal'ın kendisi geliyor. Dolayısıyla. "bir erken genel seçim" sürpriz olmaktan çıkabilır. Belki de kendi kendisine verdıği böyle bir karardan dolayı. ANAP artık "kampanyaya. reklam savaşına" pek aldırış etmıyor. Reklam yoluyla genış kıtleleri etkilemeye pek asılmıyor. Bugüne dek yayımlanan reklamlar halka bir şey ifade etmiyor Yayımlanan ilanların altında. ANAP. adını bile yazrnıyor. Bir anlamda yenilgıyi çoktan kabullenmiş görünüyor. ilanlardaki dil karmaşası. birden çok reklam ajansıyla çalışmak hatası. stratejiden yoksunluk, grafik düzenleme yanlışlarına ek olarak ilanların anlaşılmazlığı. ANAP'ı kampanyadan düşürüyor. Buna karşın SHP. "aşamalı bir kamparıya" yurütüyor. Geçen yılki seçimlerde "limon sıkmak" esprısmi geliştiren "Yorum Ajans'ın bu sefer de bombaları hazır. SHP, ilan kampanyasına bugün Özal'ın bır sozuyle girıyor: "Ben zamları seçımden önce yapacak kadar enayı değilim", sözü Başbakan Özal'a aıt. SHP, kampanyaya bu sözle başlıyor. Daha sonra, ANAP'ın geliştireceği ilanlaragöre her türlü önlem düşünülüyor. Örneğin, önümüzdekı günlerde ANAP kendi icraatını övmeye dönük bir kampanyaya mı girecek, SHP derhal bunu etkisiz kılacak araçları devreye sokuyor. Yorum Ajansta bunlar çoktan hazır. Hele son haftaya girerken. hem görsel açıdan, hem de içerik açısından halen kararsız durumda bulunan seçmenlerı etkıleyecek ilanlar arka arkaya devreye girecek. Bunlar gazete sayfalarını kaplarken, mıtıng alanlarını. TV'deki görüntülü konuşmaları süsleyecek. TV'de SHP adına iki konuşma varyasal olarak. Bunlardan ilkini Erdal İnönü, ikincısini Deniz Baykal yapacak. Konuşmaların konuları ve içerıkleri hazırlanıîken, "reklam savaşmda" SHP' nin önde gıttiğı netleşecek. SHP. halkoylamasına doğru kendi temposunu yükseltirken, ANAP'ın temposu düşecek. Inönü'nün reklam ajansına verdiğı talimat bu yönde. Özal'ın verdıği tahmat ise tam ters yönde. İnönu "tempoyu yükseltin" derken, Ozal "reklamlan azaltın" talımatını verıyor DYP'den ise böyle bir kampanyada hayat işareti görülmüyor. SHP. başlangıçta çizdiğı stratejiyi başar.ya ulaştırıyor. Referandumu "Özal'a güvensizlik oyuna" dönüştürüyor En büyük güvensizlik, ANAP'ın son aldığı yüzde 36'nın altına düşmesi. Bu durumda da "erken genel seçim"den başka bir çare kalmıyor geriye... İşte, ufukta gözüken bu... CUNEYT ARCAYUREK AMASYA'dan yazıyor (Baştarafı 1. Sayfada) 1983'te Amasya'da ANAP'ın oy orant yüzde 49.80. Son seçimde yüzde 33.30. Yüzde 16 aşağıya kaymış. Halkoylamasında elbet parti ayrımı yok, ama Özal'a hayırın toplamı bilinen yizdelerde kalmaz görünüyor. Yüzde 75 hayır hesaplarının yapıldığı bir ilde artık Özal, anlattığı masallarda yaşayacak bir siyasetçi olacak gibi izlenim doğuyor. Tokat farklı mı sankı? 1983ün yüzde 48.30 oyu, son seçimde yüzde 34.10'a inmiş. Dört yılda yüzde 15 yitme. Bu gerçeğı gören bir göz, Özal'ın Suluova'da, kent içindeki sinirliliğini, muhalefet liderlerine alabildiğine saldırgan bir dil kullanmasındaki gerçeği kavrayabilir. Özal, gerçekten dünüyle bugünüyle incelenip gerçek doğasıyla ortaya konulması gereken bir kişiliğe sahip. Örneğin. DYP'ye ve SHPye. hele liderlerine saldırırken yine geçmiş yılları örnekliyordu. Demirel. on yıl başbakanlık yapmış da ne yapmış, diye soruyordu. Ama dünkü Özal, 1980'den önce yapılagelen sanayi tesisleriyle ülkenin 1015 milyarlık ıhracat yapabileceğini gönül rahatlığı ile söyleyebiliyordu. 1983'te "Bugün Türkiye, mevcut sanayi potansiyeliyle 1015 milyar dolar ihraç yapabilir. Yani hiçbir yeni fabrika kurmadan Türkiye, ihracatını 20 milyar dolara çıkarabilir, işten bile değildir" diyordu. Dün burada. 1987'de söylediği nutukta "Geçmiş 30 senede yapılanların 4 katını yaptık" diye konuşuyordu. Ne oldu, elindeki fabrikalarla ihracatı hayali olanaklarla bir noktaya getirdi, ama 20 milyara çıkaramadı. Otuz yılda yapılanlara dört katıyla ek yaptıysa, övünegeldiğı ihracat niye 10 milyar dolayında güdük kaldı, sorulabilir. Ne ilgi görüyor, ne de kitle canlılığı. O, kale kapılarını on yüz yıl öncesi yapılageldiğı gibi tahtadan koç başlarıyla kırmaya çalışıyor. 1983'te Alevi oyları ANAP'a kaymış, ya şimdi? Artık gidiyor SHP'ye, çok az ölçüde DYP'ye. Elma diyarı mı bu Amasya? Sökmüş ağaçları şeftaliye çevirmiş. Bir meyve suyu fabrikası var, kapalı. Atatürk Bulvarı teşrifleri nedeniyle bir hafta önce asfalta çevrilmiş. Adı gerekmez, bir devlet memuru, 128 bin lira aldığını, kırk bine yakın kira ödediğini söylüyor, kahverengi gömleğinin önünü ceketiyle kapamaya çalışıyordu. Demokrasiyi seviyormuş, oylar ANAP'a aktığı sürece. Anayasa •demokrasinin namusu imiş, sadece yerel seçimi dört ay öncesine almak için mi? Zaten Özallar'da demokrasi "aile içinde" kalmış, öyle öğreniyoruz. Semra Hanım'la Turgut Bey'in arasında Iraklı Kürtler hangi tarihte gitsin tartışması geçiyormuş. Ehh, demokrasinin bu kadarı da can sağlığı. Aile içinde varmış ya, halka ne ola! Bu safsata deryasında bir başbakan, TV'deki son konuşmanın piyangodan kendineçıktığını işitince, çevresinden, "Tanrı'dan iyi bir işaret olarak gördüğü" sesleri yükseliyorsa, varın hesaplayın demokrasiyi, varın düşünün ANAP'ın işinin neye kaldığını? Ufak bir nabız yoklaması, halkın burada da 25 eylülü Özal'a güvenoyu olarak nitelediğini gösteriyor. Boşuna çaba Özal'dan, tutmayacak duaya amin deme. Yüzde 36'ları çok aşağılara, çok aşağılara yuvarlama. Hedef bu! (Baştarafı I. Sayfada) Sovyetler'de yakında "pro/efarya diktatörtüğü" sürsün mü sürmesin mi diye bir halkoylaması yapılırsa hiç şaşırmayın Len/nin antitezi Öza/'dır. Leninizmr\T\ karşıtı da Özalizm... Komünizmin teorik temeli Marx tarafından atılmış; daha sonra, Moskova Barosu'na bağlı Avukat Lenin tarafından bu teori geliştirilmiş ve pratiğe aktarılmıştır. Komünizm, Lenin'den sonra "MarksizmL&ıinizm"olarak adlandırılmıştır. Daha sonra Çin Halk Cumhunyeti'nden Mao çıkmış, komünizm "MarksizmLeninizmMao Zedung Düşüncesi" olarak anılmışsa da bu moda kısa sürmüş; Çin komünistleri de kısa sürede Özal'dan etkilenmişler, teoride ve pratikte köklü değişiklikler yapmışlardır. Liberal piyasa ekonomisinin son yıllardaki teorisyeni Amerikalı profesör Milton Friedman'd\r. Friedman'\n teorisi Arjantin, Şilı ve Brezilya gibi Güney Amerika ülkelerinde askeri rejımler ile uygulanmıştır. Friedmanist modelin Güney Amerika'daki uygulamasına "postal ekonomisi" ya da "apolet liberalizmi" adları verilmiştir. Teorinin Türkiye'deki uygulaması da 12 Eylül askeri rejimi ile başlamış; askeri rejımın Başbakan Yardımcısı Elektrik Yüksek Mühendisi Turgut Özal, teorinin pratiğe dönüşmesinde öncü görevi üstlenmiştir. Lenin, nasıl Marksızmın eyleme dönüşmesinde rol oynamışsa, Başbakan Sayın Özal da Friedmanizmin uygulanmasında unutulmaz görevler yapmıştır. "FhedmanizmÖzalizm" böylece doğmuştur. "MarksizmLeninizm" işçi sınıfmm burjuvazi üzerine egemenliği demektir; "FhedmanizmÖzalizm" de burjuvazinin emekçi sımt ve tabakalar üzerindeki egemenliği anlamına gelir. "FhedmanistÖzalıst" model, daha bugünden enternasyonal bir model olmuştur. Gorbaçov'un "yeniden yapılanma" ve "açıklık" siyasetinin teorik kaynağı, hiç şüphe yok ki Özal'dır. Yakında "ya Allah rhodeli" olarak adlandırılacak Humeyni türü serbest piyasa ekonomisi de ideolojik ipuçlarını Sayın Başbakanımızdan almıştır. Humeyni turü serbest piyasa ekonomisinin pratiğe dönüşmesinde, Başbakanın kardeşi dolar mılyarderi Sayın Korkut Özal da hiç şüphe yokki katkıda bulunacaktır. Türkiye'de serbest piyasa ekonomisi, "ayncalıklı şirketler"\n öncülüğüne dayanır. "Rolex saatli bürokratlar" ile "ayncalıklı şirket yöneticileri'mn aralarında kurdukları "ittifak" FriedmanistÖzalist modelin temel taşlarıdır. Modelin bir başka dayanağı, "Nakşibendi tarikatı" ile "Süleymancılar"ö\r. Modelin başarısı, "kutsalittifak" adı verilen muhafazakâr kesimden oy alıp "Davıdoff marka purolu liberaller" ile iş bitirmektir. Barışçı Nurettın... Paşa Recep... DevGençli Cavit... Hareketçi Mustata... Selametçi Mehmet... Sosyal Demokrat İşin, FriedmanistÖzalist modelin bu öncü partisindeki şanlı militanlardır. Basında ve TRT'de boy gösteren "dönek Marksistler" ve "holding protesörlen" bu "FriedmanistÖzalist" modelin çeşitli sınıf ve tabakalarda yerleşmesı için "ajitasyon" görevinı üzerlerine almışlardır. 12 Mart 1971 öncesi hızlı Marksistleri ile 12 Eylül 1980 öncesi alaturka faşıstlerı aynı teorik platformda buluşmuşlardır Bu da "FriedmanistÖzalist" modelin Türk demokrasisine yaptığı ideolojik katkı sonucudur. Buna da "bal tutan parmak teorisi" adı verıliyor. "FriedmanistÖzalist" modelin üniversitelerde teorik ve felsefi açılardan da değerlendirilmemesı büyük eksikliktir. Üniversiteler daha neyi beklıyor? Ayın 25'inı mi? UGUR MUMCU GOZLEM yürek meselesidir. Korkmadan le sürdürdü: "TV'de göriiyorsunuz. Söylemeseleleri çözeceksin. Bizim de MERZlFON / SULLOVA / yürekli olduğumuz malumdur." mediği yok. Yahu kardeşim, beni Planlama Müsteşarlığı'na sen geAMASYA Başbakan Turgut Özal, Merzifon'da Petek otobüÖzal, Merzifon, Suluova ve sünün üzerinde konuşurken, Ma tirdin. Eğer bir kıymetimiz olmasa Amasya'da halka hitaben yaptığı nisa'nın Saruhanlı ilçesine bağlı getirmezdin. Sonra 1980'de sıkışkonuşmalarda DYP Genel Başka Gokçeköy'de Ulaştırma Bakanı tı, işler bozuk gitmeye başladı, genı Süleyman Demirel'i hedef ala Ekrem Pakderairü ile bir telefon ne çağırdı. Başbakanlık Müstesarak, muhalefeti sert bir dille eleş görüşmesi yaptı. Mikrofondan rı yaptı. İşimi, gücümü bırakıp tirdi. Ozal, SHP Genel Başkanı halka da dinlettirilen telefon go geldim. Herhalde bir şeyimiz olErdal İnönü için, "Hiç iş bilmez" rüşmesinden sonra Özal, Türkiye1 masa, çağırmazdın değil mi? Sen derken, DYP Genel Başkanı Su nin çok yoi aldığını anlattı. Paha akıtsız adam değilsin, akıllı adaraleyman Demirel'in 1971 ve 1980'de lılığın olduğunu kabul eden Özal, sın. Ama bu haset niye?" "şapkayı bırakıp gittiğini" belİT gelişen bütün ülkelerde hayat paBaşbakan Turgut Özal Amasterek, "Sıkıyı gördü mü, şapkayı halıhğının olduğunu söyledi. ya'da konuşurken de Atatürk'ün bırakandan memlekete hayır Özal, konuşmasını şöyie Amasya'da ilk kez, "Söz milletin" gelmez" diye konuştu. sürdürdü: dediğini hatırlatarak, "Biz de buBaşbakan Turgut Özal, eşi Semrada, evet, söz milletin diyoruz" "Genç ve yeni insanlar var. Bu dedi. Öğle ezanmın bitmesini bekra Özal ile birlikte dün Merzifon"a geldi. Özel uçağıyla Merzifon As millet o kadar zayıf mı, sizden leyen Özal, daha sonra konuşmakeri Havaalaru'na inen Özal, Mer başkasını çıkarmasın. Bakın, sını "Allah ezan sesini bu memlezifon'da bir tur attıktan sonra hal Türkiye nereden nereye geldi. Biz ketten eksik etmesin" diye sürdürka hitaben konuştu. Özal'ın ko den sonra gelecekler inşallah da dü Özal daha sonra Turhal'a oranuştuğu meydanda, "Birliğe, be ha iyi olacak. Ben bunun arzusun dan da Tokat'a geçti. Özal Tokatraberliğe, huzura evet", "Demok dayım. İstiyorum ki, daha iyi in ta Ataköy Barajı ve Köklüce Hidrasi için evet" sloganlannın yazıh sanlar •gelsin; ve zamanı gelince roelektrik Santrah'nı hizmete açtı. bulunduğu pankartlar dikkati gayet tabii biz de işimizi bırakaçekti. Özal, burada halka hitaben cağız. Güçlü insanlara yerlerimiyaptığı konuşmada, 1971'den zi teslim edeceğiz. Burada rahmetT.C. 1980'e kadar 12 hukümetin değiş li İsmet Paşa gibi kovuluncaya kaSULUOVA SULH CEZA MAHKEMESİ tiğini belirterek ANAP iktidannın dar kalmaya lüzum var mı? Bir en uzun süreli iktidar olduğunu örnek alsana, partiden atılıncaya (KARAR ÖZETİ) söyledi. Özal, mahalli seçimlerden kadar kaldı. Yazık olmadı mı?" Esas No: 1987. 591 sonra 100 yeni ilçe daha yapılacaKarar No: 1987/610 Özal, GAP'ı anlatarak, "Erdal ğını, il sayısının da 100'e çıkanlaSuç Tarihi: 1987 yılı içi. cağını belirterek, muhalefet parti Bey hayal görmesin. Aç tavuk kenMahkememizce verilip kesinleşen 8.12.1987 tarihli kararda Sululiderleri için "Şaşırmışlar" dedi. disini darı ambarında gorür. Bak o\a ilçesi Yenidoğan mahallesi İstiklal caddesi No: 79'da bakkallık Özal, DYP liderinin her yapılan iş kardeşim, bu baraj işini siz yapan sanık Mustafa oğlu 1961 d.lu Yusuf Yıldınm'ın yetkrli konıiçin "Biz yaptık" dediğini hatırla bilmiyorsunuz" diye konuştu. rol makamınca izın verilmemesine rağmen bakka! dükkânında izinDemirel'i "iazla hasetçi" olarak tarak, şöyle konuştu: siz olarak ekmek satmak suretiyle Gıda Maddeleri Tu/uğü'nün 303,7 niteleyen Özal, konuşmasını şöy"Bir şey bulamayınca biz dü331/d maddelerine aykın davranması sebebiyle TCK.nun 398, 80 64 şündük diyorlar. Onlann biri anasayılı kanunur. 4, TCK.nun 402 maddeleri gereğince sonuç olarak Bayanlar çocuk bakarak muhalefet. Hiç iş bilmez. Diğeri 37.333 TL ağır para cezası, 3 ay 15 gun sureyle suça \asıta kıldığı İngilizce öğrenmeyi Aude şimdiye kadar bir şey yapmadı ticaretinin TATİLİNE. iş yerinîn 8 gün sure ile KAPANMASINA, Pairlik yaparak zaten. Yavru muhalefet de 1971 ve KARAR OZETİN1N TCK.nun 402 maddesi gereğince Ankara, İsgerçekleştirebilirsiniz. tanbul ve İzmir'de yayımlanan tirajı 100.000'in üzerinde bulunan 1 80'de şapkavı bıraktı gitti. Sıkıyı 1 158 53 42 gazete ile Suluova'da yayımlanan bir gazete ile yayımlanmasına kagördü mü şapkayı bırakandan 4 213 68 67 rar verilmiştir. memlekete hayır gelmez. Bu bir Ozal öfkeli CANAN GEDİK ~ (Baştarafı 1. Sayfada) kah kah\erengi Mercedes oıomobilden kahverengi fötr şapkası ile halkı selamlayarak konuşma yapacağı alana geldi. Demirel, yol boyunca "Gelecek zamlar için hayır". "Hayali ihracata hayır". "Özal mı? Hayır". "Atmasyon çag atladık, enflasyonu hortlaltık". "Özal dedik. kazık yedik. imza: Ortadirek" yaalı bez pankartların göruldüğu güzergâhta Cumhuriyet meydanına geldiğinde Suvari1' ye binerek halka seslendi. Konuşmasında zamlar ne olacak diye soranlann dövuldüğünu anlatan Demirel, "Ayıbın büyüğune bakın. Millcte bir fiske \urjtıın kafastna bela iner bela" di\e konuştu. Samsun'u İstanbul, Izmir gibi büyuk bir merkez yapmak istediklerini bildiren Demirel. 8 \ıldır SamsuıVdu biı t'abrikanın dahi \apılmadığını, 17 yıl once başlanan şeker, kâğıt ve sigara i'abrikasının dahi tamamlanmadığını söyledi. Me\cut fabrikaların da işletilmediğini ^avunan Demirel, kâğ\t fabrikalarının grevde olduğunu, bu fabrikada işçilere verilen 110115 bin lira aylığın kira \erildikten sonra artan bolümunun ek Bu dikenden kurtulun meğe bile yetmediğinı kaydetti. Iktidann bugun sadece TRT'ye güvendiğini vurgulayan Demirel. "Bunîardan milletin ayağına bir diken battı, çıkmıyor mu? Milletin ayağına diken batmış. ancak iki senedir bu dikeni çıkarabilme imkânı hasıl oldu. Birinci kademede konuşan Türkiye olsun, ikinci kademede de yasaksız Türkiye olsun. Şimdi ülkenin bunlardan kurtulma zamanı gelmiştir" dedi. Birinci ve ikinci söylediklerinin bugüne kadarçıktığını söyleyen Demirel. 3. söylediğinin de çıkacağını belirtti. "Bu dikeni nasıl çıkartacağız?" diye soran Demirel, sözlerini şöyle sürdürdü: "Milletin, ülkenin ayağına batan diken. bugünkü hükümettir. Bu dikeni millet, ayağından çıkarlacak. Naıl mı çıkartaeak?" Demirel'in bu sozü vatandaşların "hayır" diye bağırması ile kesildi. İktidar partisinin halkoylamasına 10 gün kalana kadar TRT'yi kullanacağını ifade eden Demirel, sözlerini şöyle tamamladı: "Yüzde 36 oyla yüzde 65 meclis çoğunluğuna sahip bu hükümet ne yapıyor? Yolsuzluk yapıyor. işçiyi, köylüyü eziyor, zam yapıyor. Başka ne yapıyor? Devletin gücünü milletin üzerinde kullanarak ezmeye çalışıyor. Şöyle 35 bin işçinin çalıştığı fabrikalan açın da görelim kabadayılığınızı. Devlet herkesten önce tefeci olmuş. Faiz yüzde 120, benim 600 fabrikam kapalı. Veni bir tanesi yok. Bu diken derin batmış, bu dikenin çıkarılması gerektiğini haykırmaya geldim. Siz hayın verin. Bunlar gelip size derlerse ki ey ahali bunun seçimle alakası yoktur. biz 1992'ye kadar iktidardayız. İşte o zaman hayırlarınız karşısında bunlar sayıklayarak gidecekler." Nüfus hüviyetimi kaybettim. Hükümsüzdür. HASAN SARIKAYA SMdi ÇIN ÇİN... Tatil İçin Farklı Bir Seçim Çin Hava Yolları'yla Direkt İstanbul/Pekin 7/15 Günlük Turlarla... BODRUMTOUR "Tatil Hiç Bıtmese" • Haftalık: • 690.000 TL + $ 1 690 • 2 Haftalık '990.000.' TL +, S 1 990 (Hafıal* lurtar yanrr pansyon 2 haflal* lurlar ıampa/ıayon uçak ve ıtansferteı dahi ı Rezervasyon ANKARA 167 2616 İSTANBUL 134 51 83 IZMİR 22 26 23
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle