18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER ilkesinin öğeleri arasında yasalann kamu yaranna dayanması ilkesi vardır. Bu ilkenin anlamı kamu yaran düşüncesi olmaksızm yalnız özel çıkarlar veya belli kişilerin yaranna olarak herhangi bir yasa kuralının konulamayacağıdır." Boğaziçi Yasası'na getirilen değişiklik bu açıdan incelendiğinde, "... önceden ancak toplum yararlanmasına açık yapılar yapılmasına izin verilen Boğaziçi ön göriinüm bölgesi, belli koşullarla da olsa sonuç olarak, yeşil alanlan da kapsar biçimde konut inşaatına açılmış bulunmaktadır. Bu sonuç, yasa koyucunun amacının, Boğaziçi ön göriinüm bölgesini kaınu yararını göz öniinde tutarak korumak degil, buna yeşil alanlan da dahil elmek suretiyle özel yapılaşmaya açmak olduğunu göstermektedir." (R.G. 18 Nisan* 198719435). Sonuç Boğaziçi Yasası'nı delen eklenti maddelerin iptalidir. Boğaziçi Yasası "kamu yaranna aykırı" eklentilerden arındırılmıştır ama bu durumun Anayasa Mahkemesi tarafından saptanarak iptal kararı verilmesi bir buçuk yıl kadar zaman almış ve kararın RG'de yayımı 4 ay kadar gecikmiş ve bu süreler Boğaziçi için pek talihsiz bir dönem olmuştu. Anayasa Mahkemesi'nde inceleme sırasında yapılaşma hızlanmış, hele iptal kararı verilmesinden sonra hukuka hatta ahlaka aykın olarak, ruhsat dağıtımına daha da bir hız verilmişti. Öyle ki çağ atlayan Türkiye'nin yeni yapsatçı holdingleri, Boğaz'ı koruyan Boğaziçi Yasasf ndan kaçarken ekonominin sunumistem (arztalep) yasasını atlamışlar, istemi aşmışlar, villacıklarını satamaz olmuşlar... Villa dediğin de fıyatı düşmesin diye denize dökülecek Breâlya kahvesi değil ki... Yazık oldu mimarcıklarının çabalanna, saçılan paralara, dökülen betonlara, kesilen ağaçlara... yanları da ilginç: "Boğaziçi'nde kamuoyunun dikkatini üstünde toplayan milli değerlerimiz var(mış). (Sn. Bakan da) vatandaşlarla aynı şekilde bunların zarar görmesinden endişe ediyor(larmış). Yapılaşma için bin m 2 sınırlaması bu endişenin bir sonucu (imiş). Boğaziçi'nde yapılaşmada plan kararlan uygulanmasını sağlayacak çalışmaları var(mış). Boğaziçi'nde gelişigüzel inşaat yapılmasını engelleyecek, plana bağlayacak çalışmalar düşünüyorflarmış). Boğaziçi'nin korunmasına yönelik tedbirlere niyetli(ymişler)." Pek güzel... Ancak, bakan bütün bu söylediklerini şöylegarip bir biçimde bağlıyor: "...Buna göre, Boğaziçi'nin imar meseleleri, oranın asıl sahibi olan Istanbul Belediyesi'ne verilme'idir. Aslında en doğal olan da budur.(?)" Gerçekten garip. Doğanın korunmasındaki duyarlılığını (!) Gökova kömurlü santrali olayından bildiğimiz bu bakanın Boğaziçi ile ilgili yetkilerin Istanbul Belediyesi'nde olduğunu unutacağını bilebilir miydik? Hani, "Boğaz Acısı" yazısında Uğur Mumcu "Boğaziçi'ni korumayı amaçlayan özel yasa, Imar Yasası'na eklenen maddelerle deliniverdi. Geceyansı 'Rüzgârgibi' geçen maddelerle Boğaziçi, Istanbul Belediye Başkanı Dalan'ın ellerine teslim edildi" demişti de, her nedense buna Dalan pek ahnmıştı... 10 EYLÜL 1988 Boğaziçi Kime Tcslim Edildi? Varlığını 12 Eylül'e borçlu Özal, tabiatıyla, 12 Eylül yasalanndan hoşnuttu. 82 Anayasası'na bile aykırı yasaları "dokunulmaz" telakki ediyordu. Ama, o dönemde Boğaziçi'nin kültürel ve tarihsel değerlerini ve doğal güzelliklerini korumak ve geliştirmek amacıyla çıkanlmış 2960 sayılı Boğaziçi'ni halka açan yasadan rahatsız oluyordu. Çünkü bu yasanın koyduğu yapılaşma yasağı, doğallıkla, özal ve çevresine yakın holdingler ve Boğaz da mülk satın alan Arap zenginleri için de geçerliydi. PENCERE Hanedanın Soytarılan Doç. Dr. YILDIRIM ULER A.Ü. Hukuk Fakültesi Bir süre önce, Cumhuriyet'te Kemal Küçük'ün "Boğaziçi Yeşiline Yeni Darbe" başlıklı haberinde Dalan'm söyledikieri, Boğaziçi'nin durumu bakımından ürkütücü ve uyarıcı bir resmi açıklama sayılabilir. Boğaz'ı 5 bin m ! 'den küçük parseller için de yapılaşmaya açmayı içeren bir yasa önerisi üzerine, Dalan, "Boğaziçi'nin artık yapılaşmayı kaldıracak durumu yok... Boğaz'da yeniden iştahlan kabartacak bir inşaat izni, Boğaz'ın sonu olur" diyor. Boğaziçi güzelliklerine musailat kemirgenler her zaman vardı; bunlar korunun, ormanın kıyısından köşesinden başlayıp bir gün tümünü ortadan kaldırmayı çok kez başarırlar, çıkarılan imar aflanndan yararlanırlardı. Ama, Boğaziçi böyle "sonunun yaklaştığı" bir duruma nasıl geldi? Boğaziçi alanını "ön göriinüm", "geri göriinüm" ve "etkllenme" bölgeleri olarak ayıran, sahil şeridi ve ön göriinüm bölgesinde toplumun yararlanmasına aynlanlar dışında yapılaşmayı kesinlikle yasaklayan 2960 sayılı Boğaziçi Yasası'na ne oldu? Acaba Boğaziçi'nin doğası ve tarihiyle korunmasında baş sorumlu kişi olan Dalan'ın yeni bir yapılaşma önerisine "Ben karşıyım. Başbakanla bu konuyu konuşacağım" demesi yeterli bir güvence midir? tu. Ama, güçlü kuvvetli ANAP yönetiminin kamunun yararına olan bu 2960 sayılı yasayı doğrudan karşısına almak ve değiştirmek istemediği anlaşılıyor. özal dönemi yasamasında önemli değişiklikler "gece yarısı gol taktiği" ile gerçekleştirilmektedir. Boğaziçi'ni korumak amacıyla çıkanlmış yasanın işi de o sırada Mecliste görüşülmekte olan tmar Yasası'na gece yarısı eklenen birkaç madde ile bitirildi. Çıkarılan 3194 sayılı Jmar Yasası'na eklenen maddelerle Boğaz bin metre2tden büyük parseller için yapılaşmaya açıldı. Özal yasaması Dalan'a sesleniş... ÖzalDalatı ikilisi Varlığını 12 Eylül'e borçlu özal, tabiatıyla, 12 Eylül yasalanndan hoşnuttu. 82 Anayasası'na bile aykın yasaları "dokunulmaz" telakki ediyordu. Ama, o dönemde Boğaziçi'nin kültürel ve tarihsel değerlerini ve doğal güzelliklerini korumak ve geliştirmek amacıyla çıkanlmış 2960 sayılı Boğaziçi'ni halka açan yasadan rahatsız oluyordu. Çünkü bu yasanın koyduğu yapılaşma yasağı, doğallıkla, Özal ve çevresine yakın holdingler ve Boğaz'da mülk satın alan Arap zenginleri için de geçerliydi. Boğaziçi'nde ÖzalDalan döneminde yaşanan büyük planlı talanın başlangıcı sayabileceğimız Araplara mülk sauşına eylemli olarak katılan Anakent Belediye Başkanı Dalan, Sevda Tepesi ile başlayan büyük arazi satışları ve Sanyer'de yoğunlaşan Arap turist akıru ilc ilgili bir program yapmak üzere Istanbul'da bulunan Federal Almanya 1. Kanal Televizyonu ART'nin, "Boğaziçi Yasası varken nasıl ev yapılır?" sorusunu "Müsaade edin de onu biz düşünelim" diye yanıtlamıştı. Boğaziçi Yasası'mn bir yana itileceği belli olmuş Yasama organı, kuruluş ve çalışma yöntemleri bakımından "açıklık" temeline dayanır. Bu yapı ve yöntemler herkesin uymak zorunda olduğu genel, nesnel, kişilik dışı yasaların ne amaçla ve nasıl oluştuğunu bilebilmemize yöneliktir. Oysa Imar Yasası'na eklenerek Boğaziçi Yasası'nı delen maddeler önceden bilinmiyordu, tartışıimamıştı, ortada bir gerekçe bile yoktu. Boğaz yapılaşmaya açıldıktan az sonra, ANAP'lı Aycan Çakıroğulları ve 11 arkadaşının yine bir gece yarısı verdikleri önerge ile mevcut küçük bir pürüz de gideriTdi: Orman Yasası'na eklenen maddelerle özel orman alanlannda yapı yasağı kaldınldı. Artık bu alanlarda da serbestçe ağaç kesilebilecek, yapı yapılabilecekti. ANAP yasamasında, bu "gizlilik", "son dakikada, gece yansı" oluşturuvericilik(!) oldukça kuşku verici... Acaba, bazı holdingler bin m'. sınırını önceden öğrenip yapı yasağı nedeniyle fiyatlan iyice düşmüş parselleri yok pahasına toplayarak hazırlık yapmış mıydılar? Küçükçamhca zirvesine doğru tırmanan Topbaş villaları yapı yasağının kalkacağı bilindiği için mi ruhsata gerek görülmeden yapılmaya başlanmıştı? HızJı bir villalaşma başladı. Yapı yasağı kalkınca Arap'a villa satmak toprak satmaktan kat kat kârlı idi. Kesilen ağaçlara, Dalan bile üzülmüş. Ama arük yapabileceği bir şey yoktu. Ağaçlan yok ederek yükselen villalar yasaldı. Yasallaştırılmıştı. Artık, Boğaziçi'nin güzelim bitki örtüsünün yerine başka güzelliklere, yani güzel zengin villalanna alışmalıydık. Sn. Dalan, tstanbul'dan da üstün tuttuğunuz değerler, bağlantılar, çıkarlar olabilir. Ama, lstanbul'u sevdiğinizi, yıkarak güzelleştireceğinizi söylemeyi pek seviyorsunuz. tstanbul'u sevmenize seviniyoruz. Bu kentin kültürüne, tarihine, doğasına yaraşır bir bilinç düzeyine sahip olduğunuza da güvenmek isteriz. Boğaziçi Yasası'nın verdiği imAnayasa Mahkemesi'nin iptal kararı geri yürür. renilecek yetkiler elinizde. Kamu hukukunda yetBatakçıdan kaçırır gibi dağıtılan ruhsatlar geçer kiler amacına uygun olarak kullanılmak üzere vesizdir. Doğa katili villalar hukuken ancak bir ge rilir. Gerçi Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararı bir cekondu kadar sağlamdır. Şu farkla ki yoksul hal bakıma o iptal edilen değişikliklerin eklenmesine kın bannmak amaayla yapüğı gecekondular, özel katkısı bulunanlar bakımından, "yüz kızartıcı" bir likle seçim dönemlerinde, hizmet götürme, af çı mahkumiyet kararı da sayılabilir, ama yetkilerinikarma, tapu dağıtma gibi biçimlerde siyasilere ge zi hukuka ve amacına uygun olarak kullanabilmeniş bir manevra olanağı açar, tapulu toprağa, bir niz için bu karan "ezbere" bilmenizde yarar var"icraat köprüsü"nün ayağına ya da pek göz önüıı dır. de bir yere yapılmamışsa yıktırılmazlar. Aynı deBoğaziçi'ni doğası ve tarihiyle koruma görev ve recede yasa dışı villalar ise kamunun haklanna te yetkisi size, renkli gözlerinizden dolayı değil, bu cavüz edilerek yapılmışlardır, "ibreti âlem için" kentin bilinci olan belediyesinin başkanı olmanız yıkılmaları gerekir. sıfatından dolayı verilmiştir. Şunun bunun baskısıyla Boğaz'da yapılaşmaya, doğanın yok edilmeMerak etme sen... sine izin veremezsiniz, seyirci kalamazsmız. GöreÖzal'ın emriyle yasa önerisi hazırlayan yapsatçı viniz kamunun haklanna tecavüz ederek oluşturutstanbul Milletvekili Hayrettin Elmas'ın önerisin lan beton yığınlarını temizlemektir. Boğaziçi'nde de gecekondu affı da var. ÖzalDalan ikilisi yanın tek bir ağaç sizden bile değerlidir. Temizlenecek beda, arada bir, "Boğaz'da parasını veren oturur. tonlann yerine yetiştirilecek ağaçlıklara, gelecek kuBaşka çaresi yoktur. Orası dünyada bir tanedir" diye şaklar bu gün buraları işgale yeltenenleri anımsasöze karışan "Biz oralara güzel köşkler yapılma sınlar diye "Doktorlar Korusu", "Uyum Korusu", sını planlamıştık. Şimdi bir yeri planlamazsanız "Topbaşlar Korusu" gibi adlar verilmesi sanırım orayı gecekondu basar", "İptal edilen madde Bo sizin ve belediye meclisinızin takdirindedir. Ama ğaz'ın âbad olmasını sağlayacak bir madde idi..." yetkilerinizi amacına uygun olarak kullanmazsadiyerek Anayasa Mahkemesi karanndan yakınan nız Boğaziçi onun asıl sahibi olan T.C. vatandaşBakanı Safa Giray, tstanbul Belediye Başkanı Bed lan tarafından belki yargı yoluyla, yine korunacakYine Anayasa Mahkemesi... rettin Dalan'la görüştüğünü, imar affı çıkacağı ha tır. Ama bu koruma "Dalan'a karşı" koruma olacaktır. tnanın kimse istemez böyle kötü duruma "Anayasanın 2. maddesinde tanımlandığı üze berine güvenilerek yapılacak kaçak yapıların yıkı düşmenizi. lacağını söylüyor. Bu bakanın Boğaziçi üzerine bere devlelimiz bir hukuk devletidir. Hukuk devleti ARADA Bffi ŞERAFETTtNUZUNEREsfoAT.ro/. G.Md. Özal Hanedanı... 25 Eylül ak günlerin müjdesini vermelidir. O gün varsılıyia, yoksuluyla tüm halkımız, bugünkü iktidara, "hayır"larıyla dur diyebilmeli. Sayın Özal o gün halktan okkalı bir zılgıt yemelidir. Böylece demokratik yoldan bu iktidarın siyasi yaşamı tükensin, ülke kurtulsun Tezden gelen referandum fırsatı, bir başına buyruk bu iktidarın sonu olsun. Çünkü bu iktidar varlığı ile vurguncuya, yobaza gıpta; dargelirliye, aça, işsize, aydına elem olmaktadır. Matematik kurallarm çapraşık ilişkilerinden yararlanarak yüzde 36 oyla milletvekilliklerinin yüzde 64'ünü kazanan bu azınlık iktidarı, 25 Eylül'de ummadığı bir düşük sonuçla karşı karşıya bırakılmalıdır. Yüzde 70'leri aşacak hayır oylarıyla, Sayın Özal tüm direnmelerine karşın, öyle gidecektir ki önüne ardına bakmaya fırsat bile bulamayacaktır. Azınlık oylarıyla iktidar olmasına karşın, şişinmesinden, çalımından geçilmeyen Sayın Özal, bu dersi çoktan hak etti. Zamanın örtülü yönetiminin saflığından yararlanarak, rakipsiz iktidar olan Özal, gitmemek için çırpınıp durmaktadır. Yeni yutturmacalarıyla başımıza Timurlenk kesilmesi bile olasıdır. Ama unutmasın ki iktidar ısırganotu gibidir. Isırganotuyla tahret olunmayacağı gibi, rüzgâr da hep yelkene uygun esmez. Sayın Özal'ın yanlışları Ağrı Dağı'ndan da büyuktür, Bu nedenle ANAP 25 Eylül sonrası çorap söküğü gibi sökülecek, tüm çırpınmalara karşın, kurtarıcısız kalacaktır. Hele hınk deyici TV'ciler, "laf ola torba dola" gibisinden iktidar yanlı haber programlarıyle kaçacak delik arayacaklardır. TV'deki her konuşmasında halka ucuz mutluluk dağıtan Sayın Özal, artık inandırıcı olmaktan çıkmış, usandırıcı olmuştur. Seyredeni bıktıran Sayın özal, temcit pilavı gibi hep aynı konuları ısıtıp ısıtıp öne sürmektedir. TV'yi işgal eden iktidar yanlılarının seyirciyi güldürme güçlerinin tükendiğinin ayırdında olmalarını ummak isteriz. Tüm bu iktidar yanlı ekran gösterilerine karşın, muhalefet lıderlerinı, özellikle ana muhalefet liderini, kamera tekniklerini kullanarak bedleştirme gayret'erine ne demeli? Sayın İnönü'nün güven verici ve sevimli görüntüsünü el ve kol arasındaki fiziksel orantıyı yapay yollarla ve kamera oyunlarıyle bozarak çirkin bir baş ve kocaman bir ei oiarak ekranda göstermek affedilmeyecek bir soysuz kusurdur. Unutulmasın ki ekrandaki o acayip el, "Yeter söz milletindir" anlamında halkı algılamaktadır. Ülkemiz yüz yıl uğraşıdan sonra laikliğe kavuşmasına karşın, bugünkü iktidarın bağnazlığa selam durmasım anlamakta zorluk çekiyoruz. Tüm geçmiş zamanların gerici ve karanlık akımlarını silip ülkeyi aydınlığa çıkaran evrensel yüce insan Atatürk1 ün en büyük devrimlerinden biri olan laiklik kuramı, tüm halkımızca özümsenmesine karşın, ANAP'ın bir kanadınca sinsice aşındırılmak istenmektedir. Ne İslamTürk sentezciliğiyle ve ne de kutsal ittifak yaygaralarıyla böyle bir amaca ulaşmak olasıdır Soycak hacca gitmek, devlet parasını görevdeymtş gibi kullanmak, gerçek din anlayışıyle bağdaşmayacağı gibi sevap hanelerinin günahla dolmasına da neden olur. Unutulmasın ki laiklik yaşamımızın koparılamaz bir parçası, özgürlüğün vazgeçilmez en duyarlı öğesidir. İki bin yılında Ortak Pazar'a girdiğimizde, Atatürk ilkeleri en büyük ürününü vermiş olacaktır. Sıkıştıkça her şeyi Avrupa ile karşılaştıran Sayın Özal, yiyeceğimizin, içeceğimizin, giyeceğimizin, yakacağımızın fıyatını az 1 bulup zam üstüne zam yaparken, özgürlük ve emeğin Avrupa daki karşılığını anırnsattığınızda kocaman bir "nah" diyebllmektedir. Seyirlik vitrin fıyatlanna halkın yanaşması olası değikjir. Gerçekte halkın bir bölümü okulsuzdur, işsizdir, yoksuldur, susuzdur, ilaçsızdır, açtır, çıplaktır, evsizdir, güvensizdir, ağaya, beye, şeyhe bağımlıdır. Kİmin umurunda. Varsa yoksa köşe dönme ve zam!.. Ryatlar dizgin tutmuyor, enflasyon üç rakamlı olmak üzere, yatınmlar durmuş, inşaat sektöründe yaprak kımıldamıyor. İssizlik meslekleşmiş, para pul olmuş değer tutmuyor, yoksulluk dizboyu, ilaç ateş pahasına, hastaneler beş yıldızlı otel gibi, parası olan sayrılıktan kurtulacak, olmayanın canı çıkacak. Olmaz böyle şey. Yürümez böyle! Sosyal devlet anlayışına bu kadar bigane olunulmaz. Politika garip oyun arkadaşlıkları yaratır. Doğrudur. Kişilikten yoksun olanlar bir parmak balla susturulurlar. Kişiliği henüz bütünleşmeyenler, başlangıçta direnirler, sonra teslim olurlar. Kişilikliler önce susarlar sonra patlarlar. Öyle görünüyor ki ülkemizde bu son süreç yaşanmaktadır. 25 Eylül sonrası bu olgunun kanıtlarıyla bolca tantşacağız. ÖZEL SAYI:1 EYLÜL 1988 500 TL (KDV dahil) AYLIK DEVRİMCİ SOSYALİST DERGİ Merhum îsmail Hakkı Eldem ve merhume Azize Eldem'in oğlu, merhume Fahire Eldem'in eşi, merhume Galibe Okyar'ın kardeşi, merhum Fethi Okyar'ın kayınbiraderi, Nermin Kırdar ve Osman Okyar'ın dayıları, merhum Vedat Eldem'in kardeşi, Süreyya Eldem'in kayınbiraderi, Ali Eldem'in amcası, Sadi Eldem'in ağabeyi, Rana Eldem'in kayınbiraderi, Ceyda ve Edhem Eldem'in amcaları, Malike El Daleh'in eniştesi, tsmet Safyurtlu, Cavalli Aslan ve Balâ Safyurtlu'nun enişteleri AĞA HAN MİMARLIK ODULU 1986 Ağa Han Mimarhk ödülü sahibi, ülke mimarlığını çağdaşlaştırma çabalarının öncüsü, değerli araştırıcı, öğretici, büyük insan Prof. Dr. H. C. Yüksek Mimar: Profesör Dr. SEDAD HAKKI ELDEM 7 eylül çarşamba günü Allah'ın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi 10 eylül cumartesi günü, Teşvikiye Camii'nde kıhnacak öğle namazından sonra Zincirlikuyu Mezarlığı'na defnedilecektir. SEDAD H. ELDEM'i yitirmenin acısını; ailesi, dostlan ve meslektaşlan ile içten paylaşır, başsağlığı diler. Buyurganlar, tarih boyunca dalkavuk ya da soytarı kullanmışlardır. Eskiden kralın soytarısı veya sultanın dalkavuğu bir çeşit resmi görevli gibiydi. Soytarı Batıya özgüydü, sırası gelince iğnelerdi, ısınrdı; da/kavuk Doğuya yakışırdı; yergiden uzaktı; hep "evet efendim, sepet efendim" diye yaltaklanırdı. Osmanlı sarayında "vakanuvis" bulundurmak da kimi padişahın hoşuna gitmiştir. Sultan Mehmedi Rabi (Dördüncü Mehmet) ünlü tarihçi Hammer'in deyimiyle "zamanın mümtaz kalem arbabından olan" Abdi'ye saltanatı suresinde olan bitenleri yazmak görevini vermişti. Abdi, bir çeşit "gunce" tuluyordu. Hammer bu konuda ilginç olaylar anlatır: Abdi bir gün gümuş tabak içinde bir sabunu padişaha sunmuştu. Sultan sabunu aldı, sonra yerine koyarak: Ancak, dedi, sabunu seni memnun etmek için aldım. Hayd git, bu ittrfatt tarihine kaydetL Dördüncü Mehmet bir başka zaman sordu: Bugün ne yazdın? Abdi o gün hiç de önemli olaya rastlamadığını söyleyince padişah bir cirit atarak vakapüvisini yaraladı. Sonra gülümseyerek sordu: Şimdi yazacak bir şeyin yok mu? Abdi olayı yazmakta kusur etmedi. Hammer diyor ki: "Padisah, müverrih Abdfnin malumu olmayan bazı vakalan ke di kalem i ile ilave etmiştir; bu zatın (Abdi'nin) eseri bazı sayfalan bizzat bir padisah kalemiyle yazılmış yegâne tarihtir" (Osmanlı Devleti Tarihi, 11'inci cilt) Soytarılar, dalkavuklar, vakanüvisler geçmışe gömülüp gittiler değil mi? * Ama 21' inci yüzyıla doğru Türkiye Cumhuriyeti'nde özal hanedanı kuruluyor. Uçaklar, yatlar, dizi dizi saltanat arabaları, şehzadeler, prensler, papatyalar, akraba, taallukat, dalkavuklar, soytarılar ve vakanüvislerle garip bir sultanlığın yansı mal an her gün gazetelerde yayımlanıyor. Gazeteci yazıyor: özal mutiuydu, gözbebeklerine yüreğinin ışıltısı vurmustu, ge leceğin Turkiyesi bakışlarında somutlasmış gibiydi; kafasındak yeni tasanlar neydi acaba? Neler düşünüyordu? PBSSSS... Babıâli'den birtakım dalkavuklar iktidar sahibinin vakanüvisliğine soyundular. Gazeteciliğin btı türü ancak saray kademesi arasında geçerli olabilir; en kirli mesleğidir dünyanın... * İktidarın başı, yanına gazetecileri alarak geziye çıkıyor. Bir, iki, üç, dört... Sonra? Türkiye koskoca bir ülke. Dünyanın öteki devletlerinde olduğu gibi bizde de yollar, köprüler, barajlar, altgeçitler, üstgeçitler. havaalanları yapımları var. Resmi gezilerde gazetecilere bunlar gösteriliyor. Peki, gazeteci bunları gördükçe ne yapacak? özal'a övgüler mi düzecek? Gezilere katılan meslektaşlarımız arasında çoğu, gazeteci kim liğini koruyor. Her ülkede inşaat ve yatırım hiç durmadan sürer. 20'nci yüzyıl dünyası boyledir. Hotanto'dan Patagonyaya kadar yönetimler; ister faşist, ister komunist, ister sultanlık olsunlar "icraat" yaparlar; sömürge yonetimleri de altyapıları geliştirirler. Türkiye'de ise şu sıra "icraat" durduruldu; 21 trilyonluk bütçe, 11 trilyon liraya indirildi. Gazeteci, eğer gazeteciyse, eleştirel akıl sahibidir; "aksaklık, bozukluk, yolsuzluk var mı?" diye olayları izler. Bir ülkenin gerçek durumu "resmi gezilerle" saptanamaz; gazeteci iktidar sahibinin göstermek istediğıni değil, gizlemeye calıştığını görmekle gorevlidir. Eğer bunu ,apmazsa, sarayın vakanüvisine, hanedanın özel kâtibine dönüşür. Çok şükür, mesleğimizde hanedanın soytarılan bir elin parmaklarından çok değil... ANMA Hocam ve değerli Eşim, Babamız, bilim ve sanatın özden yolcularından, erdemli yaşamını ülküleri içinde sürdüren, ATATÜRKÇÜ Prof. Dr. EMİN FAİK ÜSTÜN'ü NESİN VAKFI'NDAN İŞÇİ ARANIYOR 1 temızlik işçisi, 1 hayvan bakabilen bahçe işçisi, 1 soför ehliyeti olan işçi alınacak. Konut, giyim, yemek, yakacak, sağlık ve başka gereksinimleri karşılanacak ve sigorta ettirilecek. lstekliler aşağıdaki adrese özgeçmişlerini yazarak mektupla başvursunlar. Nesin Vakfı P.K. 5 Çatalca İstanbul aramızdan ayrılışının 15. yılında sevdikleri, dostlan ve öğrencileri tümümüz anıyoruz. AİLESİ Sot: Çiçek gönderilmemesi, arzu edenlerin T.E. V. 'na bağışta bulunmaları rica olunur. EŞİ: Prof. Dr. ESİN EMİN ÜSTÜN ve ÇOCUKLARI Türk ulusal mimari akımının öncüsü ve mimarı, yapı sanatının vazgeçilmez temel taşlanndan birisi... Öğr*encisi ve asistanı olmakla daima gurur duyduğum, Hocamı kaybetmenin derin üzüntüsü içindeyim. Tanrı rahmet eylesin. Eserlerinde ve öğrencilerinde her zaman yaşayacak, ruhu şadolsun. KÖKSAL ANADOL YAPI MERKEZÎ/ÇAMLICA SEDAD H. ELDEM Prof.Dr. BAŞSAGUĞI Türk mimarhk tarihinin mümtaz mimarı, büyük insan kaybetmenin üzüntüsü içindeyiz. Aziz hatırası ve Türk Yapı Sanatı'na çok değerli katkıları önünde saygıyla eğiliriz. SEDAD H. ELDEM'i Prof. Dr. YAPI MERKEZİ İnşaat ve Sanayi A.Ş. YAPI MERKEZİ Araştırma Proje Uygulama A.Ş. FREYSAŞ Freyssinet Yapı Sistemleri Sanayii A.Ş. İLAN KADIKÖY 4. İCRA MEMURLUĞU'NDAN MUHTIRA BİNNUR PLASTtK SANAYİt 1988/474 Esas Alacaklı: Mustafa Hayal Vekili: Av. Aü Dönmez Borçlu: Bülent Pektaş, Ziverbey Kayışdağı Caddesi No: 101/B BMW Servisi Kadıköy Borç miktan: 100.000 TL masraflar hariç Tebliğ tarihi: 27.1.1988 ' Hacizedilen mal: 34 UN 790 plaka sayılı oto 3. Şahıs: Binnur Plastik Sanayii Topçular Karakol Sokak No: 5/2 İstanbul Yukarıda cinsi ve miktan yazılı borçlu Bülent Pektaş'ın borcundan dolayı hacizedilen 34 UN 790 plaka sayılı otonun Trafîk Mtldürlüğü'nden celbedilen trafîk kaydına göre admıza göriildüğünden dolayı size bu muhtıra tebligi tarihinden ilibaren 18 gün içinde hacze karşı bir diyeceğiniz olup olmadığırun memurluğumuza bildirilmesi hususu ilanen teblig olunur. 19.8.1988 Basın: 9199 İNGİLTEREİSVİÇRE ÜniversiteKolej yabancı dil eğitimi AVUSTURALYA ÜniversiteKolej yabancı dil eğitim süresince çalışma olanağı Tek AŞ. 362 39 59 362 40 96 Üsküdar 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin esas 1988/373, karar 1988/505 sayılı 27.6.1988 tarihli kararıyla KASARO olan soyadımız KASAROĞLU olarak düzeltilmjştir. SABRİYE VE MEHMET KASAROĞLU TCDD banliyö karıımı kaybettim Hükümsüzdür. AYŞf ALTl.VTAŞ İLERİCİDEMOKRATYURTSEVERDEVRİMCİ KAMUOYUNA Ç A Ğ R I Bir ulusun özgürlük mücadelesi, kendisiyle birlikte yok edilmeye çalışıhyor. Bugün, Saddam rejimi tarafından katledilen Kürt halkının mücadelesini desteklemek ve katliamı protesto etmek için düzenlediğimiz basın toplantısına ilericidemokratdevrimci kamuoyunu ve insanlık onuru taşıyan herkesi çağırıyoruz. EMEĞİN BAYRAGl, MEDYA GÜNEŞİ, YENİ ÇÖZÜMA YENİ DEMOKRASİ, EMEK DUNYASI, ÇAĞDAŞ YOL, TOPLUMSAL KURTULUŞ, GÜNEŞE ÇAĞRI Yer ve saat: BİLSAK: Sıraselviler Cad. Soğancı Sok. No: 7 / 10.9.198814.00 Cumartesi (Bugün) EVSAN HAKLARI DERNEĞİ İSTANBUL ŞUBESİ Şubemiz 2. Olağan Kongresi 10 Eylül 1988 cumartesi günü (Bugün) 10.0017.00 saatleri arasında Aksaray İnci Düğün Salonu'nda (dernek binasının yanı) yapılacaktır. Üyelerimize duyurulur. Not: Davetiyelerde Aksaray İnci Düğün Salonu yanlışlıkla İnci Sineması yazılmıştır. Düzeltir özür dileriz. İHD tstanbul Şubesi Partimizin referandum çalışmalarına katkıda bulunmak amacıyla İl Kadın Komisyonumuzun DUYURU KONGRE DUYURUSU KADINLARIMIZLA "KAHVENİN HATIRI İÇİN BİRLİKTE OLALIM!" toplantısında, "Zamma, zulüme, Özal'a HAYIR" diyeceklerdir. Söz, müzik ve gösteriye katılanlar: Türkân ARIKAN Reha İSVAN Füsun ÖZBİLGEN Gülsen TUNCER Sennur SEZER Perihan SAVAŞ Yılmaz ZAFER Hülya KARAKAŞ Âşık NESİMİ ÇtMEN AU EKBER EREN Gönül ŞAHİ.N Grup MERHABA ve CANLAR SEMAH GRUBU. // EYLÜL 1988 Saat: 14.0019.00 KONFERANS "GÜNÜMÜZDEN TARİHE BAKIŞ" Konuşmacı: Rasih Nuri İLERİ Tarih: 10/9/1988 cumartesi saat: 14.30 Yer: Şeker lşletmeleri Elif Düğün Salonu Ortabahçe Cad. No: 1 (Beşiktaş Tarihi Çay Bahçeleri Yanı/ Beşiktaş/tSTANBUL 12 EYLUL OZEL SAYISI BAYİLERDE ORTAKÖY KÜLTÜR MERKEZİ Dereboyu Cad. No: 110 SHP İSTANBUL İL BAŞKANI Ercan KARAKAŞ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle