19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/8 7AĞUSTOS 1988 Yaşhülke Yunanistan'ın nüfusu on yıllardır 9.5 milyonu bir türlü aşamıyor. Alınan önlemlere, "çok çocuk" için verilen teşviklere karşın nüfusta bir oynama yok. Üstelik bu nüfus içindeki yaşlıların oranı da hızla artıyor. Yani ülke giderek "ihtiyar Yunanistan" a doğru gidiyor. STELYO BERBERAKİS ATtNA Yunanistan'ın Milli lstatistik Teşkilatı, hükümet yetkililerini son yıllarda sık sık uyanyor: "Bir şcyler yapın, bu gidişle memlekette genç adam kalmayacak. yaşlanıyoruz." Türkiye'de okutulan coğrafya derslerinde, Yunanistan'ın nüfusunun 9.5 milyon olduğu öğretilir. 1963 yılında basılan ders kitaplannda olduğu gibi Yunanistan'ın 1985 yılında basılan ders kitaplannda da aynı sayı geçerlidir. Yani Yunanistan'ın nüfusu hiçbir şekilde önemli bir artış kaydetmiyor. 1985'te yapılan sayıma göre nüfus 9 milyon 934 bin 294 olarak belirlenmiş. Peki ne oluyor da Yunanistan'ın nüfusu sabit kalıyor? Bu soru şimdi ilgili resmi dairelerin bir numaralı konusu oldu. Cumhurbaşkanı Hristos Sartzetakis bundan iki yıl önce bir tö014 yaşları arasındakilerde ise bu oran yüzde 25.4'ten yüzde 20.9'a düştü... tşte ilgili devlet dairelerinin korkusu... Yunanistan bu gidişle 30 yıl sonra bir "yaşlılar ülkesi" olacak. Bu, daha şimdilerden gözleniyor. Yunan işçi sigortalannın verdiği emekli maaşları, sağladığı gelir miktannın çok daha aşağısında yer almaya başladı. Bu da gösteriyor ki ülkedeki emekli sayısı çahşan gençlerin sayısından daha fazla. Bunun bilincine varan hükümet yetkilileri son zamanlarda büyük bir kampanya başlattı. Doğacak her üçüncü çocuk başına maaş bağlanması gibi... 4. ve 5. çocuklar için bu maaş önemli bir şekilde artacak. Ancak şu anda Yunanistan'da "çok çocuk sahibi" olan 50 bin aile var. Bu 50 bin ailenin toplam 350 bin ferdi var. Yani her bir ailenin ortalama 7 çocuğu var. Ancak bugün için 6 dilerini tebrik etti. Bunun yani sıra "çocuk yapmayan" ailelere de "çocuk yapmalarım" ima eden mesajını "uygun birdille" vermeye çalıştı. Papandreu'nun bu konuda sorunu yok, çünkü kendisi de dört çocuk babası olarak "çok çocuklular"ın arasında yer alıyor. Yunanistan'daki nüfusun sabit kalması biraz da halkın yaşam tarzmdan kaynaklanıyor denilebilir. Örneğin Yunanistan'ın başkentf Atina, toplam nüfusun üçte birinı barındırıyor. Nüfusu yaklaşık 3.5 milyon. Atina'dan sonra en büyük kent Selanik. Se Deniz kıyısında bir •alasamoa" tuvalet. Manzara bir harıka Ama sırtınızı lanik'tede yaklaşık 1 milyon kişi yaşıyor. Etti, toplam nüfusun yarısı... Bu ve bunun gibi büyük kentlerdeki yaşam, taşra kentlerindeki yaşama hiç benzemiyor. Atina, Selanik, Pire, Patras gibi büyük şehirlerde halk daha çok zevkine düşkün... Zevkine düşkün insanlar ise ya geç evleniyor ya da " g e ç " evlendiği için "fazla" çocuk yapmaklau kaçı Her toplumun ayrı bir nıyor. Yunanistan'ın bir de 'ayakyolu kültürü' " d r a h o m a " yarası vardı... olduğu söylenemez, ama "Başlık" anlamına gelen, ancak kız tarafmdan verilmesi âdet olan yine de toplumların "drahoma" kavrarmna ancak yaşadıkları çevre, taşra kentlerinde rastlanabiliyor biçimini ve mekânını şu artık. Tabii büyük kentlerde de ya da bu biçimde etkiler. "drahoma" isteyen var, ancak bu Ve dört bir yani uçsuz artık "modası geçmiş" bir kavbucaksız küçük bir ram olarak görülüyor. "Drahoma"nın oynadığı rol de mutlaka adada ayakyolu nüfus artışını etkiliyor. Eskiden mimarisinin 'yalı' özelliği bir aile, kız çocuğuna sahip olur taşıması da doğal olmalı olmaz kızın "drahoması" için bir ömür çalışıyordu. Kıza en azından filosu havalandı. O kadarla da bir apartman dairesi satın almak ÎNADİR PAKSOY kalsa iyi, iki de tavuk çığlık çığlıve akabinde "damada" sunabilAPİA Van'ın Saray kasaba ğa velveleyle kendini dışarıya zor mek bir "şeref" idi. Dolayısıyla sının Yamanyurt köyünde yaman fırlatırken, ben de kendimi içeri"kız çocuğu yapanm" korkusuybir ağustos. Bir karış ötesi Acem ye ancak atabildim.. Çukur çokla en az bir kız çocuğu sahibi aieli. Sarj sıcak başıma ha \urdu ha tan dolmuş, ortalığa taşıyor. Ama leler, aile fert sayısını "kesmeyi" vuracak. Neyseki muhtar Fer o anda hiçbir şey umurumda deyeğliyordu. Taşra kentlerinde bu man'ın evi serin, Türkân Hoca da ğil.. Rahatlamış olarak geriye hâlâ kısmen geçerli... (Prof. Türkân Saylan) kasabada döndüm. Sıra sıra el emeği göz çalışıyor. Ufaktan kaçamak bir nuru, yüzbinlik halıların üstüne Atina gibi büyük kentlerde ise şekerlemeye direnebilmek ne kaykıldım... Hindikuşlar'ın etekleri temmuözellikle kadınların "geç" evlen mümkün.. "Yahu çocuklar, şudiği gözleniyor. 35'inden sonra nun şurasında zaten üç beş hane zun gun ortasında bile dalayıcı evlenen kadınlar ise "Bir çocu kalmış, siz artık tarama>ı tamam üfuruyor. Ötelerde göçer çadırları gum olabilse yeler" diyor. Bu ara larsımz. Bana bugünlük bu kadar benek benek. Kervanlar katar kada bir de "ideolojik açıdan" ço ciizam yeter, birazcık kestirivere tar. Yıl 1973. Zahir Şah henüz cuk yapmak istemeyenlerin sayı yim." Eyvah".'. Tam da sırası san devrilmiş, Davut Han cumhuriyet sı da artıyor. "Dünyaya çocuk ge ki.. Karnım guruldamakta. ilan etmiş. Yirmi birinci kavakyeltirsern, hava kirliliği, deniz kirli "Muhtar Efendi, kusuruma kai lerinde Afganistan'da serüven arıliği, ozonsuzluk, AIDS, kanser, ma. ama bana şu ayak)olunun yorum. Kabil'e daha saatler var. nükleer savaş tehlikesi gibi kor yolunu bi yol gösteriversen?".. Otobüs öğle namazı için bir akarkunç şeylerle karşılaşacak. Çocu "Avluyu geç. Kerpiç duvardan su başında durdu. Yolcuların bağun günahı ne" diyenler de var. sola dön. Koyunlann durduğu zıları suyun yukan kıyısında bir bölmenin ardında, önünde çuval kayanın siperinde uçkur gevşetAncak Yunanistan'ın resmi nüasılı bir çıkıntı olacak. İşle orası. meye durdu. Biraz aşağısında da fusu 9.5 milyonu göstermekle birKorkma, köpekler bağlı, dalaş türbanlar, sarıklar çözüldü, aptes likte Amerika, Kanada, Sovyetler mazlar. tbriğe neye ihtiyacın olur faslı başladı. Akarsu pislik tutBirliği, Afrika'da yaşayan Yusa çekinme, seslen.".. Neyse, pa mazmış da... nanlılarla birlikte yaklaşık 14 milçalardan akmadan, köpeklere vuyon dolayında bulunuyor. OradaMusonlardan sırılsıklam bir rulmadan (ısırıltnadanü) zor beki insanlar kendi öz vatanlannı la bulabildim o çıkıntıyı.. Önün Hindistan gecesi. Konuk kaldığım unutmuyor, her yıl gelip hasret gide lime lime, çuvallığı bile zor far evin sahibine utana sıkıla yine 'o deriyor, ama bu "anavatan Yukedilen bir çaput sallanmakta. malum >eri' sordum. Önüme düşnanistan'ın nüfus artışına" yarAralayınca bulut gibi karasinek tü. Evin damına çıktık. "Hayırdımcı olamıyor... dır inşallah. adam bizi nereye gödönmezsemz Atina'dan Ve artık ayrıhk Tatil bitti, şişme bot delindi. Oğlan iki santim daha uzadı, bir ak daha buldum saçlarımda. Bir elinizde çay bardağı, ötekinde işaret ve ortaparmaklarm dumanlı koltuk değneği... Siz bu satırları okurken biz artık burada olmayacağızMtNE G. SAULNİER tSTANBUL Bir elinizde çay, ötekinde işaret ve orta parmakların dumanlı koltuk değneği; pazar günü bu satırları okurken siz, biz artık burada olmayacağız. Tatil bitti. Şişme bot delindi. Oğlan iki santim daha uzadı, bir ak daha buldum saçlarımda. Şarköy otobüslerine pek benzemeyen, ama deniz otobüslerini andırır kocaman bir Airbus bizi türüyof?" diye düşünecek vakit ana rahminden koparır gibi 3500 bile yok. Kalküta'nın orta halli ta km. uzağa fırlatacak Istancirlerinden tkbal Abdullah Han bul'dan. düz damın karanlık bir köşesiııi Annane elinde lavanta kokulu işaret etti. "Şuradaki irice iki taş bir mendil, kalakalacak camlı kaüstüne çıkıp tüneyeceksin. Merak pılar ardında. Biz gözden ırak olaetme, sabahleyin parya gelip te na dek, buruşuk yanaklanna bir mizkr!"... damla yaş akmayacak. Son bir Nepal'de, KatmanduPokara kez bakışıığıınııua luıııikcicı ve seferini yapan, tamponunda "Sii camlar ve sınırlar ve yasaklar üzeper luks ekspres, en fazla bu sa rinden, aynı soru, aynı anda düatte 40 km" yazan, Yeti (Tibef ğümlenecek beyinlerimizde: in efsanevi kar canavarı) Turizm "Acaba, bir daha?..." Firması'nın, motor kapağı tahta Sonra de\ Airbus doğaya baş parçasıyla sürekli yanm kanş açık kaldırırcasına dikecek burnunu tutulan Austin otobüsümüz üçün sonsuz maviliğe ve lunaparkta cü su kaynatmasını bu defasında bugibugi'ye binmiş gibi içimiz çeyol kıyısındaki mola yerlerinden kilecek. ödümüz koparken, saatbirinde yapınca, bize de üstteki te 1200 km.ye erişecek hızımız. ördek yolculara ve de gerçek ke Can havliyle yemeğe sığınıp, çilere dinlenme fırsatı çıkıverdi. "içinde domuz eti bulunmayan" Bu kez, körolası 'o malum yer', o plastik yiyeceklerden tıkınacabudak deliği bol, aralıkları geniş ğız. Geçen yıl Alp Dağları üstünçe tahta parçalarıyla çevrili. Üs de bir bozuk hava koridoruna tüne üstlük iğreti yıkıldım yıkılı duşmüştü de uçağımız, ölüyoruz yorum direkler üzerine kondurul sanıp Paris'e vardığımızda, semuş. Tabanda irice bir boşluk. vinçten kulağımdaki küpeleri bir Aşağısı beş metrelik uçururn, de hostese armağan etmiştim. Franli divane bir su akmada ustelik. sız hostes çok şaşırdı. İlk kocasınKarşıda başına kar bürumüş Hi dan olma kızıyla, Alman bir pimalayalar. lotla evliydi. Haftanın belirsiz Macellan'a ınat, batıdan doğu günlerinde Hong Kong, tstanbul, ya doğru ters yönde yelken açıl New York otellerinde buluşabildıkça her nedense damak tadı ile diği Alman kocası, kendisinden boşaltım biçimi birbirlerine ters olmayan çocuğu kıskanıyordu. orantılı seyir defteri tutar. MutYolculuğumuzda, dostlann kifağın gizernli albenisi, giderek kâ mi Ariî'etakılacak, kimi Ziya'ya busla çöplük karışımı çeşitleme gidecek. Sonra Ziya'dakiler lerebürünür. Arif e gelecek, AriPtekİler Ziya'Ve gidile gidile yoiun sonuna ya geçecek bdki. Kimi masada varılıp, 'doğu' tükenip, 'Llusla şen kahkahalar atılacak, kiminde rarası Gün ve Tarih Degişim çok konuşup gülünüyormuş gibi Çizgisi' aşılıp, batının en 'batısı' yapıp, yalnızca ağızlar açılıp kana Samoa Adalan'na ulaşıldığın panacak. Saatler ilerledikçe süzüda 'çıkış turnikeleri', 'Asya tipi lüp kısılan gözler, kapılardan rüzboşaltım tarzı'nıu en keyiflisine, gâr gibi dalgalanarak giren güzel en egzotiğine dönüşüverir. Samo kızlara bakacak. Kedi Bar'ın sia'nın köylük yerlerinde yah beyaz kedisi, minik fındık fa'ayakyolu' artık 'denizyolu'dur. resini bir kez daha kıstıracak köKumsaldan okyanusa uzanan taş şeye. Korukent'te kimsenin dans iskelenin bitiminde, ayaklarını etmediği hoş danslar çalacak ordalgalara yalatan ehli keyif bir kestra, hasır sandalyelerde yaşanmihracedir. Palmiyelerin, hindis mamış aşklar konuşulacak. Bir tancevizlerinin gölgesinde olsun, kadeh kalkacak belkı, artık olmaayın şatafatlı eşref saatinde olsun, yan bir sevgiliye. 1900'lerin deniz hamamı kabinlerinden durgun maviliklerin kuca1978 yılında Paris'te, eski zinğına irili ufaklı taşlar bırakıp, dandan bozma bir bara ortaçağ bunlann şakırtılarıyla şukurtula şarkıları dinlemeyegitmiştik. Yinyla oyalanmamn yosun kokulu yor içiyor, Kral Henri'nin bozulhazzım başka hiçbir 'Asya tipi bo muş et kokulu kadtnları nasıl sevşaltım tarzı'nda yasamanın müm diğıni anlatan halk şarkılarma gükünü yoktur. Bu fasıl, sulann çelüyorduk. Arkamızdaki masada kildiği bir ana denk gelse bile herbir grup Fransız subayı vardı; hangi bir sorun oluşturmaz. Nasıl olsa kabaran dalgalar biraztlan müthiş eğleniyor, şarkıcılann orsırtlan kesilip ortada ne var ne duya attıkları lâflara basıyorlaryok hepsini silip süpürecektir.. dı kahkahayı. Bir ara sanatçılarYine de farz edelim ki şanssız bir dan biri punduna getirip "Napolgecenizdesiniz. Hafiften de çakır yon'dan bu yana hiçbir savaşı kakeyifsiniz. Sizden once buralara zanamayan muzaffer orduuğramış bir çocuğun hedefini şa muz..." Deyince, subaylar garsoşırmış kaygısız bir nesnesine ba nu çağırıp bir kapalı şişe sıverip, arahğı aşınıp genişlemiş şampanya istediler. Şampanya delikten yuvarlanmak gibi bir ta geldi ve uzun masanın ucuna yerlihsizliğe uğradınızü Bol yıldızlı leştirildi. Gencecik, fılintagibi bir bir Pasifık mehtabında iki metre subay yerinden kalktı, masanın lik bir tramplenden aşağı, havuz öbür ucuna geçti. sol elini beline ların en gizemlisine çömlekleme doğru bükup sağ eliyle merasim kılıcını çekti ve bizim göremedidüşmek talihsizlik mi sizce?.. ğimiz bir hızla hamle etti şampanya şişesıne. Subay kılıcını kınına sokarken, yerinden bir milim kımıldamayan şişenin ağzı, mantar ve camla birlikte gövdeden ayrılmış, masaya köpük köpük şampanya akıyordu. Mahzende bulunan herkes, sanatçılarla birlikte ayağa kalkıp alkışladı hafifçe baş eğerek onlan selamlayan subayı. Güncel Fransızcada kimi kez yanlış olarak "sabler le champagne" deyimiyle karıştırılan ve şampanyayı biçmek anlamına gelen "sabrer le champagne" olayını bu denli hoş bir biçimde ilk kez görmek gözlerimi kamaştırmıştı. Yalovalılar'dan özSr: Geçen haftaki yazımda bir Yalova yolculuğunu anlatır ve "kimi Yalovalılar'm" yakışıksız geleneklerinden sözederken, bu "kimi "den isteğim dışında tasarruf edildiğini ve geleneğin tüm Yalovalılar'a mal olması gibi bir anlatımın doğduğunu gördüm. Böyle bir genelleme yapmak niyetinde olmadığımı belirtmeliyim. IstanbuVdan Apia'dan 'Ayakyolu' tizerine Londra'dan Akdeniz'de son durak EDtP ÖYMEN ~ LONDRA Göcek, Dalaman Havaalanı'na en yakın deniz kıyısı oldukça, batı kıyılanrun talanı da sürecek. Dalaman zaten S yıl önce düz bir ovayken şimdi Türkiye'nin Batı'ya acılan yeni penceresi. Gece yarılan kimliği belirsiz uçaklara dolacaksın, Dalaman'a konacaksın, iki saat sonra da (valiz bekleme, otobüs bekleme, yol) kıyıya varacaksın. Ondan sonrası Akdeniz: Sıcak suyla kanştırılıp içîlen kahve gibi. Her şey çabuk ve standart. Tadına, zevkine pek bakmadan. Hele Türk Lirası da almış başını iniyor. Türkiye, Batılı için sürekli ucuzlayan bir deniz kıyısı. tngiltere, Türkiye'yi bu yıl bir kez daha keşfetti. Ağır ceza avukatından barmen kıza, polisten otobüs btletcisine kadar lngiliz işçi sınıfı, orta sınıfı, yüksek sınıfı Türkiye'ye akm ediyor. Tahmin: 400 bin lngilizin geleceği. Sorun: Bunca insana oturacak sandalye nasıl bulunacak? Ya seneye gelecekler? Barmen kız, "Bodrum'a geçen yıl gittim. Su yoktu. Bu yıl var mıdır?" diye soruyor. Ceza avukatı, "Göreme'de geçen yıl camdan piramitler gördüm. Hem tuhaf hem değil. Ne dersiniz?" diyor. Polis, "Marmaris şanliyeye dönmüş. Civarda daha sakin bir yer biliyor musunuz?" diyor. Otubüs biletçisi, "Benim için ha Türkiye ha tspanya. Zaten iki haftam var" diyor. Televizyonda, tanınmış biyolog David Bellamy, Dalyan kumsalına diz çökmüş, kaplumbağa hikâyeleri anlatıyor. Bir saatlik bir başka programda, Marmaris yakımnda Turunç'ta, deniz bile görmeyen bir tarlanın ortasında özel teşübbüsün turizm hayalleri. Özel teşebbüs de bir yaşında bile olmayan oğlağını, bir minibüsle gelip, evinin mutfağına kadar girerek, "mahremiyetini ihlal ederek" gidecek turistlere kesiyor. Kendi aralannda, "A> vallahi çok hoş. Hiç de Midnight Espress gibi degil" diye konuşan bir grup. Türkiye'ye ne oldu böyle? Artık keşfedilecek yer kalmadığı için mi? Yoksa Türkiye'nin döviz uğruna, bürokrasiyi sulandırması mı? Her neyle olursa olsun, gidip dönenler, lngiltere"de büyük bir furya başlattı. Eskiden Katmandu yolunda Sultanahmet ve Yener'in kahvesi bir duraktı. Şimdi Türkiye Akdeniz'de son durak. Televizyonda kâğıtta levrek, bademli muhallebi. iç pilav tarifi. Londra'nın haftalık kentkültürü dergisinde iki hafta üst üste Türkiye'nin incelikleri hakkında kannca duaları, telefonlar, adresler, ipuçlan. "Gidin turistlerin keşfetmediği Türkiye'yi bulun." Turistik olduk da sırada "henüz" keşfedilmemiş köşeler var. Marmarisli özel teşebbüsçünün bazlama yaptığı aile mutfağı örneğin. Keşfettin mi iliğine kadar keşfedeceksin ki posası çıksın, özü kaçsın, yok olsun bitsin. Iskoç doktor, "Turizm biironuzn bir tiirlü çıkartamıyoruz telefonla. Sürekli meşgul. Neden bir başka telefon daha almıyorlar?" diye soruyor. Uluslararası bankacı, "Bana sakin bir köy tavsiye edemez misiniz?" diye soruyor. Üniversitede öğretim üyesi sosyolog, "Ramazanda gitıneyin diyorlar. aç mı kalırız?" diye soruyor. Bunlar da "henüz" keşfetmeyenler. Böyle olsun diye taklalar: Komik paralara uçak, yeme içme dahil on beş gün üç kuruşa. Nerede kalındığı mühim değil. Maksat turizm olsun. Sonra da "Su yoktu, 10/ \ardı, inşaat makineleri arasındaydık." Ya ne olacaktı? Yunanistan nüfusunda yaşlıların oranı surekli artıyor. rende yaptığı konuşmasında, ya da 7 çocuk sahibi olmak Yu"Yunanlılan çocuk yapmadıkla nanistan'ın standartları için nndan dolayı" eleştirmişti. Ve de "olaganüstü" sayılıyor. Genellikmişti ki "2000 yılında TUrkkr 100 le düşük gelirli olan bu aileler söz milyona yaklaşacak, biz ise hâlâ konusu "devlel >ardımını" yeter10 milyonda sayacağız." Sartze siz buluyor ve "daha fazla takis bu sözleri gerçi meşhur Da yardım" istiyor. Bir dönem için vos zirvesinden önce söylemişti, "çok çocuk yapan" aile reisleıiancak Türkiye'nin bu denli kala ne "laksi çalışlırma izinleri" vebalık olması bugün için de Yuna riliyordu. Ancak şimdilerde bu nistan'ı "tedirgin" etmeye yeti "yardımı" yineleme olanağı kalmadı, çünkü Yunanistan'ın her yor. Yapılan son araştırmalara gö bir yani "taksicilerle" doldu. Bure, Yunanistan yalnız "iireme nun yerine 3. çocuktan sonra yüden" yoksun değil, ayrıca zer bin liralık maaş bağlama yön"genclik" oranında da beklenilen temine başlandı. Geçen haftanın başında Yunaaruş kaydedilmiyor. Bunun aksine "yaşlılar"ın oranı son 14 yıl için nistan'da "çok çocuklu"lar günü de yüzde 10.9'dan yüzde 13.4'e kuüandı. Bu kutlama Yunanisçıktı. Buna karşı 1564 yaşları ara tan'da ilk kez yapıhyor. Başbakan sındakilerin oranı yuzde 63.7'den Andreas Papandreu bile "çok çoancak yüzde 65.7'ye çıkabildi. cuklu"lara bir mesaj iletti ve ken ZüriMen Isabelle'in yaşama farkh bakışı DOĞAN ABAL1OĞLL ZLRİH Bir yıl önce kaçmak istemişti. iki çocuk, yeşiller içinde bir ev ve bu evin işleri, çevreden kopmasının nedeniydi ve uğraşmın tümü bir ktsır döngüydü onun için. Isabelle yaşamının daha dolu ve değişken geçeceğini sanıyordu. Evliliğin doğal koşullarının kişisel değerlerini kemirdiği görüşündeydi ve bu görüş çekiciliğinin bilincinde olan 27 yaşındaki kadının en güçlü silahına sarılmasının nedeni oldu. "Kıskançlık duymalı, kocam beni yeniden bulmalı, benim için savasmalı." tlk dış ilişki büyük bir kavganın başlangıcıydı. Hemen aynima belle konunun üzerinde bile dur nun ne olduğu açıkhğa kavuşmuş. ve hızlı, yabanıl bir yaşama geciş. muyor, hatta gülüyor. Zor olsa bile HIV pozitif olarak yaşamının noktalanmadığı anla"Şişi ters çevirmeli, sivri ucu erSonra bu öneri bütün benliğini tılmış kendine. keklere batmalı, onlan zıvanadan dolduruyor. Üç ay gecikmeyle kaDışlanma ve bu nedenle sorunçıkarmalı, her gece bir başkasırun rarmı veriyor, doktora gidiyor. lann üstesinden tek başına çıkakoynuna girmeli. Duygusal değil, Sonuç: HIV pozitif. "Günlerce, mayacağı bilinci, önüne duvar gisalt seksle yaşamah, uyandığımn suralıma bakan her kişi bunu an bi dikilmi; ve sonunda kocasına sabahı sorumluluk duymamalı" layacak, seni dışlayacaklar, sen ve anne babasına sığınmış. Isabelle kaç kişi ile yattığını den kaçacaklar duşuncesini ka"İlk tutumlan şaşkınlık ve koranımsamıyor bile. Ancak düş famdan atanıadım. Bulaşır kor kuydu. Günlerce en alt ve üst vedunyasından nasıl ayıldığını ayrı kusuyla çocuklarımı kucaklaya rileri eie aldık ve çok dikkatli, mıyla biliyor. madım, öpemedim. Hele sekssiz dengeli yaklaşımlaria birbirimi/i "Gecelerimi paylaştığım bu tiu bir yaşam sürmc zorunluluğu be anlayabildik." ler zevkin havai fişekleri denli nim için korkunç, sonsuz bir kaKocası uzun tartışmalar sonurenkliydiler. Ancak yalnızca biri rabasandı." cu Isabelle'nin esas şimdi kendinin ertesi sabah kahvalbya kalmaŞokun etkisinden kurtulabil sine gereksinmesi olduğunu kasına göz yuradum." mek için haftalar gerekmiş. Dok bullenmiş ve yeni bir başlangıca O da konuşma arasında AIDS tor ve AIDS damşmanlarıyla çe "Evel" demiş. Anne babası da lesti vaDtıvmasım öneriyor. İsa şitli kez konuşmasında durumu kızlarının kaderini paylaşmak zorunda olduklarını görmüşler. "Babam seksiiel vaşamın bizi nasıl etkilediğini anladı. Bir gün bana Çin sevişme tekniğini açıklayan bir kitap verdi. Bövlece bizim sorunlanmıza ne dereceye kadar eğildiğini gösterdi. Biz de değişik ve çeşitli yöntemlerle. birleşraeden de. zevk almasını oğrendik." Bugün Isabelle'e yönelen bakışlar tamamen başka bir anlam taşıyor. O artık bir insanın yaşamının tumden dcğişebileceğinin bilincine varmış ve sorumluluğunun boyutları bambaşka bir çizgiye erişmiş. Isabelle için HIV pozitif, yaşamın da (ayrı koşullarda bile) pozitife dönmesine neden olmuş. * En pohalı tahJar, en pahalı parfumler, en pahcdı giysiler... Asgan ucret fiyauna don saülan bir ülkede yaşıyoruz... Türk inscmı iflah olmaz bir hastahğa yakalandı: Luks tutkusu. Artık ortak bir cümlemiz var: "EN PAHALISlNI ISTİYORUM!" LUKS TUTKUSU KANIMIZA GIRDI Emniyet Sarayı'ndaki işkence merkezi GAZETECİLER POLİS COPU ALTINDA... #Gazeteciler polisin kendilerine karşı sistemli bir "operasyon" yürüttüğü kanaatinde Polise "DUR!" denilebilecek mi? • Iran'dan havalanan uçak Türk semalanndan geçerken Beni Sadr içindeydi. Emekli Tuğgeneral Avni Kandemir "kaçışın öyküsü"nü ilk kez Tempo'ya anlattı. İSİM İSİHH DAL GRUBU Kemat Yazıcıoğlu, Celal Sandal, Mustafa Haskınş ve diğer 87 kişi. Duşlu ve duşsuz sorgu odaları, hücreler, nezaretler, girişkayıt, depo, garaj... Ayrıntılı kroki. Kanıtlarıyla işkenceler ve işkenceciler. DevYol sanıkları mahkemeye sunuyor. BM sözleşmesine imza atan Türkiye, sözünde duracak mı? ^ M Ü L T E C İ BAŞINA 700 DOLAR: TÜRKİYE SATTI, İRAN ^ K U R Ş U N A DİZDİ.ÖZALP SAVCISI:SORUMLULUK İDARENİN ^ T A Y F U N BABAN OLAYINDA YENİ İPUCU: JET SOSYETE ^^ŞOFÖRÜNÜN ÜZERİNDEN ÇIKAN VİZON SHOVV KARTI BILIYOR MUSUNUZ? ANAP'm kutsal ittifakçüan SHP'lilerie neyin pazarhğmı yapü? Acaba Engin Aıdıç Iranlrak Savaşı'nda kunden yana? Gorbaçov, Kaddafi'nin Yeşil Kitap'iDdanesinlendi mi? Ferhan Şensoy'un, Asal Savaş Akat'ın, Nazlı Eray'ın ve ötekilerin Belediyfe Başkanı tetcihleri kimleı? Umberto Eco'nun "Gulün Adı"ndan sourakı "iş"inin geleceği ne olacak? • MİT MERSİN BÖLGE BAŞKANI "KİLİSELERİ YAZIN" PKK VE KAWA KONFERANS KARARLARI MURAT AĞIRTICI, VALİ "GİDECEK" DEMİŞTİ VE GİTTİ • ANAP milletvekilleri, "Demokrasi varsa sosyalist parti de olmalı" • Diyarbakır Cezaevi'nde idarenin provokasyonu • TGS yönetimi zor durumda. Genel Sekreter Sonay, "Temsilciyi işçiyle toplantı yaptığı için attık" • SemraÖzal'ın ricasıyla ANAP'lı olan kum imparatoru Hamdi Eriş • Ürdün kararlannın perde arkasr. FKÖ büyük sınavda • 2000e Doğru Kızılderililerin Kaliforniya'daki yıliık toplantısında • Dalan, ihzarlı olarak mahkemeye gidiyor • Beytüşşebap'ta bağırarak gelen heyelan • Cemal Süreya'nın kaleminden Adnan Kahveci • Doğu Perinçek: Erken seçimler ve kriz. M TEMPO'da 'ZEYKLE OKUYUN, KEYİFLE BAHN"
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle