20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9 AĞUSTOS 1988 KÜLTÜRYAŞAM CUMHURİYET/5 SİNEMA ATİLLADORSAY HAYVANLAR ISMAIL GVLGEÇ "Büyük kardeş" mi gereldi? Bir kültürel çöküşu tnü yaşıyouz? Her alanda bir bezginlik, bir ımutsuzluk, bir yozlaşma yok nu? Şirazesinden çıkmış bir topumun her gun renkli ve renksız >asınımıza yansıyan birbir görunüsu hiç de iç açıcı değil". Siyasal )yunlar, dolaplar ve duzenbazlıkar, gitgide daha geniş kitlelere ya.•ılan yoksullük, her gün biraz daıa ağırlaşan yaşam koşullan, in.anlanmızın belini böylesine bücerken, belki gelecek için biraz jmudu sanat ve kültürdeki kıpırianmalar bağrında taşıyabilirdi. \ma o alanda da yozluktan, çüümeden, çöküşten başka ne var? ICitapçılığımızın, sinemamızın, ti/atromuzun, müziğimizin böyle>ine guçsüz, karmaşık ve sorunlu jir dönem yaşadığını hiç anımsıfor musunuz? Yayınevlerinin, ar.an maliyetler, altın değerine yaklaşan kâğıt fıyatları ve sürekli ba>aşağı giden okuma alışkanlığı gibi etkenler karşısında hâlâ kitap basmaları, size bir mucize gibi gelmiyor mu? Sinemamızda işler tumüyle durdu, videodan gelen paranın kesilmesi sonucu Yeşilçamda rüzgâr bile esmiyor... Yıldız Kenter'in bile "kapılarını kapamaktan" soz ettiği bir ortamda, bu yıl doğnı dürüst, ciddi bir oyunla karşılaşacağınızı bekliyor musunuz? Muzikte ise, sorun geldi tbrahim Tatlıses'e dayandı. Ibo'yu sevmek veya sevmemek ikilemine indirgenmiş bir müzik yaşamında. hangi çağdaş hamleyi bekleyebilirsiniz? Kültür sorunlanna bir bakış denemesv 1 l&PtSIPA % Nt &İM VAR \ BBN POMUZ WMlMNA [ KİM KİME DUM DUM A BEHİÇ AK UNUTUIMAYAN FİLM TV'nın son derece başarısız olan yaz sinema programlan arasında durumu tek kurtaran, kimi ilginç 'lekrar" fîlmleri oldu Bunlardan bırı olan, Robert Wise'ın unutulmaz "Batı Yakasının Hıkâyesi" muzikalinı haftaya izleyeceğız Sağ başta George Chakıns, soi başta ıse Russ Tamblyn. kasının Hikâyesi") veya bir iki gü masını yürürluğe koymak şöyle Yalnız Istanbul'da Tünel'den Dizel fılmin ("Parti", "Zugürt Aga") dursun, sinemaya yardım için ge van Oteli'ne yürürken kimi yandışında bir sürü süprüntu film tirildiği açıklanan bir yasa gereği mış, kimi yıkılmış, kimi kapaJı dule geçip gidiyor. lnsanın beş ku oluşmuş bir fonu kullanmayı bile ran neredeyse 10 sinema tiyatro ruşluk aklı varsa seyTetmeyeceği beceremiyor, bu fondan, sinema salonu sayabilirsiniz... Planları, bunca fılrne verilen dövizlere, bun ya yardım dışında her şey yapılı projeleri, reklamları her gün gaları seslendirmek için harcanan yor; bilmem ne stüdyosunun ses zetelerde çarşaf gibi yayılan bilparaya, zamana ve insanlarımıza düzeninden AKM'nin asansorie mem kaç konutluk dev sitelerde yazık değil mi? Bir sanat progra rinin onanmına dek... Küitürümu bir tek sinematiyatro salonu dümında, TV tarihinde ilk kez, "rek zün hemen her alanıyla ilğili gö şüncesinin gölgesini bile bulamazlam olur" korkusu olmadan sözu züken, en azından tatl: laflar eden smız. Ama hepsinin, maşallah, PİKNtK PtYALEMADRA edilen "Yeni Mevsimin Filmleri" bir Kültür Bakanlığı'nın sinema "uydu anlenleri" vardır ve bunlaryaklaşımı ise, seçilen filmlerin tu konusunda kılı bile kıpırdamı dan bizim var olan iki kanalımıTV ekranına müyle korku, dehset, serüven yor... TRt'nin ise Yeşilçam'a yar zı, yannöbürgün başlayacak olan yansıyanlar... filmleri olması nedeniyle amaca dım etmesi tam anlamıyla hayal... "kablolu" üçüncü kanalı ve de Kültur yaşamımızdaki yozluk ulasamıyor, giderek sinemada Nasıl, ne tür yardım edecek TRT "yabancı kanallan" alabilirsiniz. elbette TV ekranlarına da yansı tam bir yozlaşma kuşkusu ge Yeşilçam'a? Doğııı dürüst bir tek Yetmez mi? Ama bizim kanallar, filmini bile oynatmadığı, en soy denetim sağolsun, bize ancak kenyor... "Çağdaş" olacağı söylenen tiriyor. di bıldiğini ve uygun gördüğünü yeni bir yönetim altmda TRT'de gösterecekmiş... Yabancı kanallar özlenen çağdaşlığı bulmak henüz Kültür yaşamımızdaki yozluk elbette TV ekranlanna ise, tümüyle evrensel bir alt külmümkun değil... Kimi adımlar türün standanlanna teslim olmuş atılmıyor, el yordamıyla kimi il da yansıyor. "Çağdaş" olacağı söylenen yeni bir ticari i^ayınlar olacakmış.. Ne ginç değişikliklere gidilmiyor de yönetim altında TRT'de Özlenen çağdaşlığı bulmak gam? Siz en aşağı 1015 kilometğil.. Ama bir turlü olmuyor. henüz mümkün değil... Kimi adımlar atılmıyor, el TRT'yi çağdaşlaştırmaya çalışan yordamıyla kimi ilginç değişikliklere gidilmiyor değil... re yançaplı bir dairenin içinde tek bir sinema tiyatro salonu olmalar, içten mi değiller, yapmak is Ama bir türlü olmuyor. TRT'yi çağdaşlaştırmaya yan evinizde "uydulu anleniniz"tedikleri, görünmez duvarlara mı çalışanlar içten mi değiller; yapmak istedikleri, le baş başasınız ya!.. Daha ne isçarpıyor? "Yasaklı" sanatçıları tersiniz? lnsanın aklına gelmiyor HIZIJ GAZETECİJVECDETŞEJV ekrana getirmeye çahşıyorlar. görünmez duvarlara mı çarpıyor? Kablolu ve uydu değil; has sanata, gerçek kültüre Ama Mahmut Tali'nin çok iyi be antenli yayınlarla, insanlarımıza düşük düzeyde bir bunca sırt çevirme, ülkeyi kültülirttiği gibi, "yasaklı sanatçı" de evrensel altkültüre bağımlılık mı getiriliyor? rel bir altyapıdau bunca yoksun nince nedense akıllanna yalnız kılma tavırlannın ardmda, insanCem Karaca veya İbrahim Tatlılu ürünlerin semtine bile uğratEvet Türkiye'de yayıncılık çöküses geliyor... Acaba Timur Selçuk, yor, tiyatro çökuyor, sinema çökü madığı sinemamıza nasıl yardım ların evlerinde uydu veya kablolu Zulfu Livaneü, Yaşar Kemal, Aziz yor. Tüm ülkelerin gözbebeği gi edecek? TRTYeşilçam işbirliği ki antenleriyle baş başa sakin, mutNesin, Yılmaz Güney veya başka bi üzerlerine titredikleri, gerek mi (en hafıf deyimiyle) beceriksiz lu oturmalarını sağlamak gibi ları "sanatçı"dan sayılmıyor mu? çağdaş külturun gerekse uluslara dizilerden başka ne sonuç verdi ve uzun vadeli bir istek olmasın? lsOnların da sesleriyle, göruntule rası kullür değış tokuşunun ve verebılir ki? O TRT ki, yayınının ter devletin siyasal gudümlü yayıriyle, eserleriyle, en azından adla evrensel iletişimin en önemli ala hemen tümü sinema fîlmleıi, TV nı, isterse uluslararası odakların rıyla küçük ekrana gelmesi için nı olan sinemadaki gümburdeyişi film ve dizileriyle sinemaya ayrıl olabildiğince alt düzeyde tutulmahiçbir umut yok mu? Buna karşı sağır sultan bile duydu.. Ama dev mışken, yönetim kurulunda da re sına özen gosterilmiş evrensel bir lık, "eglence" programı altında letin urmırunda bile değil... Bizim pertuvar kurulunda da yıllardır altkültur çerçevesi içinde işleyen hiçbir dönemde gorülmerniş baya sinemamızdaki ekonomik denge bir tek sinemacı bulundurmaz? "uzay uydulu yayını" olsun... Sonuç olarak gerçek serbestlik, sağıhklar.daha "üstun" olduğunu sizlik, sermaye yokluğu, altyapı natsal kalite ve de seçebilme ögeiddia eden "eller" ekrana geliyor zafiyeti, sinema salonu erozyonu lerinden yoksun, evlerin içine dek veya daha iki lafı bir araya getir veya uretim kısırlığı gibi sorunla Giinden giine çöken giren bir sisteme insanlanmızı tutmeyi bilmeyen, söylediği de yaz rın yuzde biri bile çağdaş bir ul kültürel altyapı sak etme eğilimleri, Orweu"in unlu ÇİZGİLtK KÂMtL MASARACl dığı da anlaşılamayan sözümona kede oldu mu, kıyamet kopuyor, Ve öte yandan kultUrel altyapı "Big Brother"ını yarım yuzyıl "sunucular" çıkıp "misafır" ağır "ulusal sinemanuz eiden gidiyor" hyor! Haftada 15'eçıkarılan fılm çığlıklan aülıyor, kurullar, komis sı zaten var olmayan, olanı da git sonra gerçekleştirme düşlerinden lerin duzeyi, insanı ağlamaklı edi yonlar toplanıyor, devlet duruma gide yok olan bir Türkiye vardır kaynaklanıyor olmasın? Yoksa yayor. Koca yaz mevsimi, gereklı bir el koyuyor. Bizde ise devlet sine karşınızda... Tüm ülkede zaten de kında toplumca "Biiyük Kardeş"e iki "tekmr"ın ("Pikniik", 'Tkö Ya maya ciddi bir yardım mekaniz vede kulak olan sinema, tiyatro teslim mi olacağız? salonları birer ikişer kapanır. LER ONU ÇOK PAiiA F/İRKu 8IR 30YüTTA ETKİIEM'IŞ PURUMU ?MA OlABilİR Herkesin hayran olduğu Sergey Ayzenştayn bir marjinaldir, çizgidışıdır Ayzenştayn'dan Türk sinemasına SANAT KULISI ENGİN AYÇA Ayzenştayn'ın büyukluğu, önemı artık tartışılmıyor. Herkeste sonsuz bir saygı var ona karşı. Ayzenştayn, sinemanın kutsal bir varlığı olarak tarihte yerini almış. Evet, ama Ayzenştayn'ın sineması, onunla birlikte bitmiş midir? Nerede onun izleyicileıi? Kuramsal çalışmalanm devam ettirenler var mıdır? Bugünkü modern sinema anlayışlan içinde ondan ne ölçüde yararlamlıyor? Bu gibi sorulan ben sıkça soruyonım kendime. Doyunıcu yanıtlar da pek bulamıyorum. Kuşkusuz kuramsal çalışmalar sinemada sürekli yapılmaktadır, ayrıca Ayzenştayn'ın hedeflediği ideolojik doğrultuda sinema denemeleri de gerçekleştirimıektedir. Ama dipnotu olarak ne ölçüde Ayzenştayn'a gondermeler yapabiliyoruz acaba? Sol ideolojiyi benimsemiş ulkelerde ve kişilerde Ayzenştayn sinemasını ne ölçüde bulabiliyoruz? 1935 yılı başındaki SSCB Sinema tşçileri Toplantısı'ndaki tartışmalann ve daha sonraki gelişmelerin de gösterdiği gibi Ayzenştayn, sosyalist blok içinde de onay görmüş, resmileşmiş bir kişilik degildir. Herkes ona ha>Tandır, saygılıdır, ama o ayrı bir olaydır. Bir marjinaldir. Çizgi dışıdır. Kuşkusuz Ayzenştayn'ın önerdiği ve uygulamaya geçirdiği sinema anlayışı ne sinemadaki tek doğru yoldur ne de sol ideolojinin tek sinema yapma yöntemidir. Ayzenştayn, filmlerini bir mühendis gibi, matematik hesaplarını da yaparak kurmaktadır. Zihninde oluşturduğu bir sinema anlayışımn uygulamaya geçirilişidir. Olay anlatmak değildir amacı, tarihsel gelişmeleri yansıtmaktır, entelektüel bir okumayı gerektirir, kavramsal yapıdadır. Bu açılardan bakıldığında çok yaygın olmamakla birlikte benzer doğrultuda filmler yapıldığına çeşitli ulkelerde tanık olmaktayız. Yalmz Ayzenştayn'ın kurgu çözumlemelerine bu çalışmalarda rastlamak pek olası değil, hatta bir bakıma kurguyu yadsıyan, Andre Bazin'in "Rus kurguculannı" eleştirerek geliştirdiği görilşlerinden kaynaklanan belgesel anlatıma daha yakın bir yaklaşım söz konusu. Burada seyirciyle kurulan ilişki, Ayzenştayn'ın kurgudan amaçladıklarına göre çok daha demokratik bir yapıdadır. Ayzenştaynın ses ve ıenk öğelerinin de katılması sonucu, daha çok planlararası ilişki üzerine oturttuğu kurgusunu geliştirerek çok daha boyutlu bir konuma getirmeye çalıştığını biliyoruz. Atraksiyon kurgusundan entelektüel kurguya doğru geliştiğini, ancak 70'lerde yayımlanan kimi yazılarından öğreniyoruz. Uygulama eksikliginden, Ayzenştayn'ın engin düşünme yeteneginin nerelere kadar gideceğini kestirmek kolay değil. Ama sesli filmleri ile sessiz filmlerini karşılaştırarak baz. sonuçlar çıkarmak Kıvırcık saçlı sarışın genç Geçen hafta bu sayfada sinema yazanmız Atilla Dorsay'ın ve Onat Kutlar'ın, olümunun 40. yılı dolayısıyla Sergey Ayzenştayn'la ilgili yazılan yayımlanmıştı. Kendisinden bir Ayzenştayn yazısı istediğimiz sırada Kutlar, Ayzenştayn'la ilgili hoş bir "ihf'yı anlatmıştı. Onat Kutlar, ölumünden kısa bir sure once Muhsin Ertuğrul'a uğramış. O sıralar anılarını yazıyormuş Muhsin Ertuğrul. Kutlar da, "Herhalde sinema anılarımzı da eklersiniz" demiş. Bir zamanlar Sovyetler Birliği'nde Meyerhold'un tiyatro kurslanna kaolan, o sıralar ülkede yaratılan sinema endüstrisini de yakından izleyen, bazı Sovyet filmleriyle ilgili çalışmalara bizzat katılan Muhsin Ertuğrul, biraz isteksiz, sinemayla hep para kazanmak açısından ilgilendiğini söylemiş. Bunun uzerine Kutlar, " A m a " demiş, " o dönemde Sovyetler Birliği'nde herhalde birçok genç vardı" diye karşılık vermiş, "Mesela sarışın, kıvırcık saçlı bir genç vardı. Durmadan, elinde makas, filmleri keser biçer, kurgu yapardı. Adı Ayzenştayn mı neydi!" vinimi kişiselleşme olarak tanımlıyoruz. Kişisel söylemler kişisel bir sinemayı uretmektedir. Bu oluşum bana göre, anonim bir nitelik taşıyan geleneksel Yeşilçam sinemasına bir tepki olarak gelişmektedir. Geleneksel Yeşilçam sinemasında gelenekler oluşmuştur, var olan kurallara göre film yapılır, var olan tipler (hatta prototipler) kullanılır, öykü kurguları belli bir şernatizmi içerir, vb. Kişiselleşmeyle birlikte, kaçınılmaz olarak gündeme kışiler, yani karakterler de gelmektedir ve öyküler de karakterlerarası ilişkilere ve çatışmalara yönelmektedir. Aslında bu bile daha bilinçK olarak ortaya konabilmış değildir ve bir belirsizlik duruma egemendir. Oysa geleneksel Yeşilçam'daki tipleme ve olay örgüsü belli bir soyutlama ve şematizm altında kavramsal olmayı, sımfsallığı, grupsallığı da içinde taşımaktadır. Bu bağlamda Ayzenştayn'a belli bir sinema anlayışı adına sahıp çıkarken, Türkiye'deki gelişmeleri de bu doğrultuda irdeleyip değerlendirmekte, görüşler geliştirmekte ya AĞAÇ YAŞKEN EĞİLİR KEMAL GÖKHAN GÜRSES KORKUNÇ İVAN Ayzenştayn'ın "Korkunç lvan"ı, sanatçının kurgu uzerindekı düşüncelerinde oluşan ve modern sinemaya yaklaşan değışıklıklerin yansıdığı bir başyapıttı. "Korkunç Ivan'da başrolü büyük oyuncu Nikolay Çerkasov oynamıştı olası. Kurgu anlayışının iki çekimin en basit birleştirilmesinden, çok karmaşık ilişkiler örgüsü şeklinde gelişmesine doğru çalışmaları yoğunlaşmaktadır. Kamera hareketlerinin de uygulama içine katılmasıyla, belki de bugünku modern sinema anlatımına, kuramını da geliştirerek gelebilmesi, Ayzenştayn gibi bir kişilik için pek zor olmasa gerekti. Sinema açısından Ayzenştayn'dan Türkiye1 de nasıl yararlanabiliriz? Aslmda bizim öncelikle üzerinde durmamız gereken nokta bu. Ilerici tiyatro denince akla ilk gelen isim nasıl Brecht oluyorsa, sinemada da, bu isim Ayzenştayn'dır. tkisini birle$,tiren önemli nokta, ikisinin de uzak Asya, Çin ve Japon sanatlanndan esinlenmesi ve dramatik anlatıma karşılık epik öğesine ağırhk vermesidir. Epik anlatımda karakterler değil, tipler vardır; kişisel durumlar ve ilişkiler değil, tarihse!, sınıfsal, grupsal durumlar ve ilişkiler söz konusudur. Turk sinemasının şimdi içinde olduğu de 5 0 YIL ÖNCE Cumhuriyet 19 Ağustos 1938 yapmakta olduğu hazırlıkları bitirm'ıştir. Seferlere, eylulün ilk haftasında başlanabileceği umulmaktadır. Bu, kabil olduğu takdirde, İzmir fuan devam ettiği muddelçe, bu seferlerden istifade imkânı hasıl olacaktır. 19381988 görüşülmüştür. thale komisyonu pazartesi günü vaziyeti son olarak tesbit edecek ve ertesi günü derhal inşaata başlanabilecektir. Teklif edilen proje Nafıa Vekâleünce aynen kabul edilmiş olduğundan, yapılacak yeni bina projesinde hiçbir tebeddül ve eksiklik yoktur. Yeni Halkevi binası tstanbul semtinin en muhteşem ve modern binalanndan olacaktır. Eminönünün tanzimi TürkRumen Etişleri sergisi Eminönü Halkevi binasmm inşaatı için evvelce teşekkül etmiş olan ihale komisyonu Parti Vilâyet merkezinde dün ıçtima etmiş, gerek genel sekreterliğin, gerek Nafıa Vekâletinin tasdikına iktiran Devlet Havayollan tdaresı, Festival münasebetile etmiş olan proje ve hesablara tzmir ve Adana ile Ankara Taksimde açılacak olan Türkdair inşaatı üzerine almış arasmda muhtazam tayyare Rumen Elişlerı sergisinin seferlerine başlanabılmesi için olan müteahhidle açılış merasiminde hazır bulunmak üzere Rumen Kadın Eliş'eri cemiyeti murahhası Madam Soudzu Eminonunde yıkılan Valide şehrimize gelmiştir. hanı binasmm bulunduğu Sergi yarın saat on birde sahanm tanzimi iki güne büyuk merasimle açılacaktır. kadar bitmek üzeredir. Ona Burada Rumen elişlerinden kısmı beton ve yeşillik olarak başka Kızılayla Türk tanzim edilmiş, iki tarafmda Kadınlan Çalıştırma on ikişer metreye iblâğ cemiyetinin elişleri de teşhir edilecek şekilde şoseler olunacaktır. açılntış, beşer metre genişliğinde de yaya kaldırımları yapılmıştır. Izmir ve Adanaya yeni tayyare seferleri Eminönü Halltevi binası GÜZELÜĞİN SIRRI! Krem Balsamin KANZUK j
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle