19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 TEMMUZ 1988 DIŞ HABERLER CUMHURÎYET/3 Sri Lankcfda. terör: 14 ölü COLOMBO (A A) Sri Lanka'da, ayrılıkçı Tamil gerillaları, 14 köylüyü, ağaçlara bağladıktan sonra baltalarla öldürdüler. Trincomale bölgesindeki büyük bir Sinhali yerleşim merkezi olan Padaviya kenti yakınlannda bugün meydana gelen olayın, gerillaların sivillere yönelttikleri en korkunç saldırı olduğu belirtildi. Olay yerine giden askeri yetkililer, saldırının Tamil Elam gerillaları larafından yapıldığını sandıklarım kaydettiler. Kruşçev'in 32 yıldır gizli tutulan konuşması Polonya'da yayımlandı Stalirfe bir darbe daha Polonya Komunist Partisi'nin Poiytika Gazetesi, Kruşçev'in 1956'daki 20. Parti Kongresi'nde yaptıği, Stalin'i ve dönemindeki uygulamaları eleştiren konuşmasını dört tam sayfa halinde verdi. ilişkin yanm sayfalık bir yorumu da yayımladı. Bazı Batı ulkelerinde yıllardır söz edilen ve Stalin'in olümünden sonra SBKP 20'nci Kongresi'nde 25 Şubat 1956'da yapılan konuşmada Kruşçev, V. t. Lenin'in öğretisini överken. "Slalin'in aşırı zulmıinden ve göstermelik mahkemelerde yargılanarak idam edilen ya da sürgüne gönderilen insanlardan" söz ediyor. 400 bin tiraja sahip olduğu bildirilen Poiytika Gazetesi, 30 temmuz sayısında yayımladığı Kruşçev'in konuşmasını "gerçege giden yolun başlangıcı" olarak nitelerken, bu yayının 32 yıl sonra gerçekleşebildiğine dikkat çekti. Gazetenin haberinde ayrıca, konuşmanın yapıldığı SBKP 20'nci kongresine konuk olarak katılan Polonyalı diplomatlara, metnin numaralı 2094'uncu kopyasının verildiğini ve bunun Polonya Komunist Partisi tarafından "gizli" kaydıyla yıllardır saklandığı bildirildi. Gazete, buna rağmen soz konusu konuşma metninin başka kanallardan kamuoyunda bilindiğini ve okunduğunu, ancak bugüne kadar resmen alıntı yapılamadığını da kaydetti. Poiytika, Kruşçev'in konuşmasının Varşova'nın ünlü "Rozycki Pazarı"nda bile DUNYADA BUGUN AUSIRMEN Dilimizi ve ülkemizi çok iyi bilen, birkâç kez Türkiye'de görev yaptığından TürkYunan ilişkilerinde uzman bir yaşlı Ellen diplomat, Davos ile o doruğu izleyen günlerdeki TürkYunan işadamları yakınlaşması ve seminerleriyle ilgili kısa, ama öz bir tanım yapmıştı: "Musakka connection." Yaşlı diplomat dost, hem Davos doruğu, hem de ardından gelen işadamları yakınlaşmasındaki Amerikan parmağını vurgularken Ege'nin iki kıyısında hâlâ bir türlü ortak değeıier kavramını içıne sindirememiş gayretkeşlerin "bizimdir", "hayır bizimdir!" kavgasına tutuştukları, gerçekte ortak mutfağımızın pek bilinen bir yemeğine musakkaya gonderme yapıyordu. Arif gibi, musakkayı da tarife ne hacet. Her yemekte olduğu gibi, önce soğanı yağ ile öldürüp, kıymasını ekledikten sonra, küçük küçük kesilmiş, hafifçe kızartılmış patlıcanların üstüne döküp pişırdiğiniz (doğallıkJa domates ve yaz aytarının güzelim yeşil biberini de unutmayacaksınız) musakka ucretli için etin düş olmadığı günlerde, bizim işçilerin, memurtann masalarının dayaz şenliğiydi. Musakkanın adına uygun olması için, patlıcanın kof iri çekirdekli, kıymanın ağırlaşmış, domatesin sirkeleşmiş, biberin çürümüş olmaması gerekir. Yoksa malzemesi bozuk musakkanın kokusu sofraya konduktan biraz sonra çıkar tıpkı şu "Davos ruhu" gibi. ABD Kongresi'nin önde gelenlerlnden Stephan Solarz'ın büyük çabasıyla kotarılıp pişirilen "musakka connection" Davos'un kokusu son günlerde iyice çıkmaya başladı. Andreas Papandreu, gösterişli girişimlerin daha üçüncü ayında, Davos ruhunu öldürecek çıkışlara başladı. Sonbaharda Ankara'ya gelmesi beklenen sayın komşu başbakan, AT Dönem Başkanı sıfatını taşıdığı sürece bu geziyi gerçekleştiremeyeceğıni açıklayarak, fazlaca boca edilmiş, sirkeleşmiş, pörsümüş domates gibi, musakkaya ekşı su koyverdi. Andreas Papandreu'nun, mazeretı öylesine gülünçtür ki, üzerinde ciddi ciddl tartışmaya bile gerek yoktur. Yalmzca şu noktayı anımsatmak yeter: Andreas Papandreu, AT Dönem Başkanlığı görevinin ne zaman kendisine geleceğini, Özal ile Atina'da görüşür ya da karşılıklı görüşmeler takvimıni el altından oluştururken değil, çok çok daha önceden biliyordu. Bu durumda Andreas Papandreu'nun son tutumunun nedenlerini başka yerde aramak gerek. Atina ile VVashington şu anda üsler görüşmelerini sürdürüyor ve Papandreu'nun An kara ile ilişkilerinde bu nedenle, şu sırada adım atmakian çekiniyor olmasının da kabul edilebilir bir neden olmadığı ortadadır. Eğer bu gerekçeyi geçerli olarak kabul edersek, o zaman Davos ruhunun, iki ülkenin sorunlarını karşılıklı, içtenlikli, zaman içinde de sonuca yönelik biçimde görüşmeleri anlamını taşımadığını, isviçre doruğunun, hâlâ Atina'nın Ege'nin iki yakası arasındaki ilişkileri ve Kıbrıs sorununu kâh Ankara'ya, kâh VVashington'a, kâh AT'ye karşı şantaj öğesi olarak tutup, gerginlik ipinin uzerinde cambazlık politikasını sürdürmesinden başka bir şey olmadığı, başka bir deyişle; eski hamam eski tas politikanın devamı olduğunu da kabul etmek zorunda kalırız. Yunan Başbakanının son çıkışının, V^siliuDenktaş görüşmesi öncesi, Türkiye'yı yeni ödünlere sürüklemek için girışilmiş bir manevra olduğunu ileri sürenler de şu gerçeği herhalde görmüyor değillerdir: Kıbrıs'ta belki acele bir sonuç doğurmayacak bile olsa, yıllarca aradan sonra gerçekleşen ilk olumlu adım olan DenktaşVasilıu görüşmesinden önce (ki, Ankara'nın Denkta^ ın tutumunu yumuşatmak için harcadığı "ikna!" çabaları da herkesçe bilinmektedir) böyle bir çıkışın, Ankara'yı veremeyeceği ödünlere zorlamak bir yana, vereceği ödünlerde bile daha sertleşmeye itecektir. Bakmayın siz Turgut Bey'in çok sıkışık durumda olmasına ve birçok konudaki görüşmede her ödünü vermeye hazır bulunmasına. Türkiye yalnız Turgut Bey değildir ve dış politikamızda öyle konular vardır ki, orada bir sınırdan öte ödün vermeye, laikliği iktidann tüm güçleriyte el birliğiyle budama çabasında olan Hact Özal'ın bile gücü yetmez. Yok eğer Yunan Başbakanının son çıkışı, PASOK Kongresı, olası erken seçim gibi Yunan iç politikasıyla ilgili nedenlerden kaynaklanıyorsa, o zaman da yıllardır Yunan halkını 1974 olayının rövanşını alma düşleriyle besleyen Ellen politikacılarının başında kimin geidiği sorusunun yamtını aramak gerekir. Hiç kuşkunuz olmasın ki bu sorunun yanıtı Ege'nin doğusunda da, hemen Batı yakasında da, Avrupa'da da, Amerika'da da tektir: Andreas Papandreu. Yıllar yılı Yunanistan'da Türk düşmanlığı kampanyasının başını çekmiş olan nasyonal, hatta ondan öte şoven yanı ağır basan, "Üçüncü Dünya nasyonal sosyalisti" Andreas Papandreu şimdi kendi kolaycı, intikamcı ve neden gerçeği açıkça söylemekten kaçınmalı? yaygaracı politikasının tutsağı olmuş durumdadır. Son açıklamasıyla Papandreu'nun bu tutsaklıktan kurtulamadığı bir kez daha görülmüştür. Peki ama Davos ruhu, Papandreu'nun kendi politikasıria kendi koyduğu bu ipoteği aşması anlamını taşımıyor muydu bir anlanv da? Eğer Papandreu, hâlâ kendi kazdığı çukurda debeleniyorsa, Davos ruhunun anlamı nedir ve nasıl yaşama yansıyacaktır? Hemen belirtelimki Atina'nın ÖzalPapandreu görüşmesi sonrasında yayımlanan ortak bildiride Yunan Başbakanının bu sonbaharda Türkiye'yı ziyaret edeceğini belirtır bir ifade bulunmadığı yolundaki açıklaması bu gerçekleri değiştirmemektedir. Çünkü, bu ziyareti n sonbaharda yapılacağı o görüşmeler sırasında Yunan basınında yeralmıştı. Görülüyor ki ABD'den gönderılme "hizmet fazlası" çürük ve ağırlaşmış malzeme ile yine ABD tarafından seçilme aşçılar tarafından hazırlanmış Us Navy kaşığıyla karıştırılıp pişirilmiş bu musakka pek yenilir, bu "musakka connection"da pek yutulur nesne gibi görünmüyor. Her ne kadar Kiryo Andreas "yersen" diye önümüze sürüyor ve Hacı Özal "yutarsan" diye yutturmaya çalışıyorsa da artık bizler bu lokmanın pek yenilir yutulur olmadığını açık seçik görüyoruz. Başlangıcta salt barışa, barışçı çözüm yoluna katkı diye gözümüzü yumduğumuz bu "musakka connection" karşısında artık uyanık olmak ve Ege'nin iki yakasında, iki halkın çıkarları için de kaçınılmaz olan barışın yollarını başka kanallarda aramak, çabaları o alanlarda yoğunlaştırmak, Kiryo ile Hacı'yı aziz "musakka connection"larıyla baş başa bırakmak daha doğru olacak. Bu yemeği yemek isteyene afiyet olsun der, ama biraz sonra midesine oturup, altını tutamaz hale geleceğini de anımsatmak isteriz. Musakka Connection Dış Haberler Servisi SSCB'nin eski Komunist Parti genel sekreterlerinden Nikila Kruşçev'in 1956'da yaptıği ve Stalin'i eleştıren konuŞması, Polonya'da yayımlandı. Konuşma metnini ilk kez yayımlayan Polonya Gazetesi'nin yayını, yankı uyandırdı. Sovyetler Birliği'nde ve diğer bazı Doğu Bloku ulkelerinde son yıllarda giderek artan "geçmişin yeniden degerlendirilmesi" surecinde yeni bir adım da Polonya1 da aiıldı. AP'nin haberine gore, bir süredir, Sovyet basınında görulmemiş oranda sert eleştirilere hedef olan Josef Stalin ve donemindeki uygulamalar, bu kez de Polonya Komunist Partisi tarafından yayımlanan "Polytika"nın sayfalanna girdi. 1956'da Sovyet lideri Nikita Kruşçev tarafından yapılan ve 32 yıldır Doğu Bloku'nda yayımlanmayan konuşma, Polytika'da 4 tam sayfa halinde yer aldı. Gazete ayrıca, iki yazarı tarafından hazırlanmış, konuya tsraiVde geri hizmet cezası TEL A VİV (AA) Bazı Israil askerlerinin işgal topraklarında görev yapmayı reddettikleri için geri hizmete ahndıklan açıklandı. tsrail Kara Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Dan Shomron, ordu radyosundan yayımlanan önceki günkü açıklamasında, "Bu türden yalmzca üç olay meydana gelmiştir. Ancak bu, kesinlikle anarşi anlamma getir" dedi. Shomron, işgal topraklarında görev yapmayı reddettiği için geri hizmete alınan askerlerin sayısını belirtmedi. bulunabildiğine de işaret etti. Poiytika Gazetesi'nin bir yetkilısi, "Kruşçev büyük bir şey yapmış. Ama, Polonya Komunist Partisi de, btıgüne kadar kalan tek resmi melni nvıhafaza etmekle en az o kadar büyük bir şey yapmış sayılır" diye konuştu. Polonya resmi sansür organının sözcüsu Osiek de, konuşmayla ilgili ayrıntılı yorum yapmaktan kaçınırkeıı, "Bugün, benzer bilgileri yayımlama özgürlüğü çok genişlemişlir. Günden gune genişlemektedir" dedi. Bilindiği gibi, SSCB'de de geçen ay yapılan 19'uncu Parti Konferansı'nda Josef Stalin dönemine ait uygulamalar ağır bir dıtie eleştirilmiş ve konferansın sonunda Moskova'da Stalin dönemi kurbanları için bir anıt dikilmesi kararlaştınlmıştı. Sovyet lideri Mihail Gorbaçov da, konferansın ertesinde Polonya'ya yaptıği resmi ziyaret sırasmdaki konuşmalarında Stalin dönemiııe ve uygulamalarına atıfta bulunmuştu. Gallup anketinin sonuçları, tüyler ürpertici Amerikahlar dünyadan habersiz Karabağ AMCET SONUÇLAREVDAN: ABD*nin Varşova Paktı üyesi, SSCB'nin NA TO üyesi olduğunu sananlar var. Her üç ABD'liden ikisi Vietnam'ın yerini bilmiyor. ABD'lilerin yüzde 75'i haritada Basra Körfezi yerine Akdeniz ya da Hint Okyanusu 'nu gösteriyor. gençler 8 ülke arasında son sırada yer alırken ABD genel sıralamada altıncılığı elde etti. Araştırmacılar, ankete katılanlara önce boş bir dünya haritası verdiler ve kendilerinden 13 ulkenin yerlerini işaretlemelerini istediler. Bunun sonucunda Amerikdlılann yuzde 75'i Basra Körfezi yerine Kızıl Deniz, Akdeniz, Karadeniz veya Hint Okyanusu'nu gösterdiler. Amerikalıların yüzde 45'i Orta Amerika'nın nerede olduğunu bilemezken, yakın tarihlerinde önemli bir yer tutan Vietnam sadece her üç kişiden biri tarafından haritada gösterildi. Çok seçenekli sorular sonucunda da Amerikalıların yuzde 57'sinin ülkeierinin nüfusundan habersiz olduklan ortaya çıktı. Yetişkin Amerikalıların yarısına yakını Contralar ve Sandinistlerin nerede savaştıklarını bilemediler. Bazıları Nikaragua yerine tran, Lubnan veya Afganistan'ı işaretlediler. Anketin Amerikalılarla ilgili diğer ilginç sonuçlan şöyle: Yüzde 85'i Mexico City'nin dünyanın en kalabalık kenti olduğunu bilmiyor. Sadece üçte biri 16 NATO üyesinin 4'ünü sayabiliyor. Diğer üçte biri hiçbir NATO üyesinin ismini bilemezken yuzde 16'lık bir kesim Sovyetler'in NATO üyesi olduğunu zannediyor. Yüzde eiG Varşova Paktı'nın hiçbir üyesini bilmiyor. Yüzde yirmisi bir ve daha fazlasını sayabilirken yüzde 10'u ABD'nin Varşova Paktı uycsi olduğunu zannediyor. sorununa özel temsilci Marcos'tan pazarlığı dönüş MANİLA (AA) Filipinler'in devrik diktatörü Ferdinand Marcos'un, ulkesine dönebilmek için, devlete 5 milyar dolar ödemeyi önerdiği bildirildi. Açıklamaya yapan başkanlık sekreteri Catalino Macaraig, Marcos'un onerismi "Amerikan adaletinden kaçmak için başvurduğu bir oyun" olarak nite/edi. Los Angeles Times Gazetesi de, Marcos'un, Kaliforniya üniversitesi profesörlerinden biri aracılığıyla Filipin hükümetine ilettiği öneride, ülkeye dönmesine izin verilmesi ve ABD'ye kaçırdığı devlet paralart konusunda hakkmda yapılan suç duyurusundan vazgeçilmesi karşılığında, 5 milyar dolar vermeyi vaat ettiğini bildirdi. VVASHINGTON (AP) Her araştırma kuruluşu tarafından dört Amerikalıdan üçu Basra Kör Kanada, Fransa, ttalya. Japonya. fezi'nin nerede olduğunu bilmiyor, Meksika, Isveç, tngiltere, F.AIAmerikalıların çoğu ülkeierinin manya ve ABD'de, 10.820 yetişkin nüfusundan habersiz ve Ingiltere, uzerinde insanların coğrafya bilFransa veya Japonya'nın dünyanın gisini ölçmek için yapılan araştırneresinde bulunduğuna dair bir fi manın sonuçları ilginç gerçekleri ortaya çıkardı. Coğrafya bilgisi kirleri yok. Bahar aylannda ünlü Gallup yönünden 1824 yaş arası ABD'li MOSKOVA (AA) Kremlin'in Ermenistan ve Azerbaycan Cunıhuriyetleri ile ilgili ozel temsilcisi Arkady Volsky, Ermenistan Cumhuriyeti'nin başkenti Erivan'da temaslarda bulunuyor. Volsky, Ermenistan Cumhuriyeti Komunist Partisi lideri Suren Arutyunyan ile bir görüşme yaptı. Erivan Radyosu görüşmelerde Karabağ bölgesinin Ermenistan Cumhuriyeti'ne bağlanması konusunun ele alındığım duyurdu, ancak ayrıntılı bilgi vermedi. SSCB Komunist Partisi Merkez Komitesi'nin üst duzeydeki gorevlilerinden olan Arkady Volsky, Karabağ'da beş aydan beri devam eden olaylar hakkında incelemelerde bulunmak üzere pazartesi günü gorevlendirilmişti. Karabağ özerk bölgesinin başkenti Stepanakert'te işçiler bölgenin endüstrisi ile ulaşımını olumsuz yönde etkileyen protesto grevlerine bu hafta başında son vermişlerdi. Ote yandan Sovyet Yüksek Prezidyumu, ülkede halkın toplanarak gösteri yapma hakkını sınırlayan ve bu gösterilerin yasaklanması konusunda yöneticilere yetki veren bir karar aldı. SSCB'de hükümetin resmi yayın organı Izvestia Gazetesi, Prezidyum'un dünkü toplantısında alınan bu önlemlerin, başta Moskova olmak üzere bazı büyük şehirlerde daha önceden yurürlüğe girdiğini ve bu şehirlerde gösteri yapmak için başvuran bazı ayrılıkçı grupların bu isteklerinin reddedildiğini yazdı. ISVEC Palme soruşturması yargılanıyor YAVUZ BAYDAR berg, Jörgen Almblad ve Axd Morattı ile SAPO'nun eski operasyon masası şefi P.G. Naess dinlendi. Dün sabah oturumunda komisyon üyelerinin sorulannı yanıtlayan SAPO şefı Sune Sandström, olaya adın. veren yayıncı Ebbe Carlsson'un Isveç'e kullarumı yasak gizli dinleme aygıtlannı sokma planlanndan haberi olmadığını söyledi. Komisyonun önceki gün yapılan ilk oturumu tahmin edildiği gibi hareketli geçti. Olayda başrolü üstlenen yayıncı Ebbe Carlsson, iki saati aşkın sorgulamasımn başlangıç bölümünde, CMof Palme'nia öldürülmesi kararının tran yönetimi tarafından verildiğini, cinayetin ise PKK tarafından işlendiğini öne sürerek, SAPO'yu "görevini yapmamakla" suçladı. geldiğini, kısa bir süre gözaltında kaldıktan sonra Palme'nin şehir merkezindeki evi çevresınde kendısıni izleyen SAPO görevlileri tarafından sık sık görüldüğünü anlatan Carlsson, bu gözlemleri içeren raporların cinayetten 1,5 yıl sonra soruşturmayı yöneten polislere iletildiğini bildirdi. Palme cinayetinden 1 hafta kadar önce, telefonlan dinleyen bazı PKK üyelerinin aralannda şifreli bir dille bir "düğün"den ve sık sık Palme'den söz ettiğinin ortaya çıktığım anlatan Carlsson, SAPO'nun bu tür "lehditleri" ciddiye almadığını, telefon kayıtlarının uzun süre çevirmen arandığı gerçekçesiyle örgütte bekletildiğini ve cinayet soruşturma merkezine "çok geç" verildiğini öne sürdü. Gerek Carlsson, gerekse "yakın dostu" olarak tanınan Stockholm eski emniyet müdürü Hans Holmer, ülkeye gizli dinleme aygıtları PKK yöneticilerinden Hüseyin Yıldınm'ın kaçınlmasına ilişkin sorulan, haklannda savİsveç eski başbakanı Palme'nin öldürülmesin cılık tarafından soruşturma açıldığı için yaden 8 ay kadar önce 1985 mayısında Isveç'e nıtlamayı reddettiler. ABD'de kimyascd silahlar CENEVRE (A.A.) ABD kimyasal silah üreten beş fabrikasımn yerini ve bu silahlann üretilmesini yasaklayan uluslararast anlaşma çerçevesinde bunları nasıl imha edeceğini açıkladı. Cenevre'de devam eden silahsızlanma konferansma katılan Amerikan heyetinin üst düzey yetkililerinden Hax Friedersdorf Cenevre'deki görüşmelerde kimyasal silahlann kullanılımın yasaklanmasının yamsıra bunları üreten fabrikalarla stoklarının imha edilmesi konularında anlaşma sağlanması gerektiğini söyledi. Bu arada orta menzilli nükleer füzelerin kaldırılmasına ilişkin anlaşmayla ilgili denetimlerde bulunan SSCB silahsızlanma heveti Hollanda'ya gitti. STOCKHOLM Iktidar ile muhalefet arasındaki sert tartışmalardan sonra tarihinde ilk Vez yaz mevsiminde ve genel seçimler öncesinde toplanan İsveç Parlamentosu Anayasa Komisyonu, ülkedeki siyasi ve hukuksal yapıyı iki aya yakın bir süredir çalkalamakta olan "Ebbe Carisson Olayı"nı araştırmaya başladı. CHRLSSON Sorgulamaya önceki gün başlayan komisyonun dünkü oturumunda, olaya adı karışan devlet görevlilerinden İsveç Gizli Habcr Alma Örgıitü (SAPO) şefi Sune Sandström ile Isveç'in Paris Buyukelçisi Arl Lidbom ve görüşleri alınmak iizere, Palme cinayeti soruşturmasını yürüten savcılardan Magnus Sjö G.AFRİKA Mandela]nın eşinin evi yakıldı Dış Haberler Servisi Güney Afrika'daki ırk ayrımına karşı savaşan Afrika Ulusal Kongresi'nin hapisteki lideri Nelson Mandelanın eşinin evinin yandığı bildirildi. Görgü tanıkları Mandela'nın eşinin zenci yerleşim merkezlerinden birindeki evinde çıkan yangın sırasında evde kimsenin bulunmadığını kaydettiler. Polis olayla ilgili yaptıği açıklamada yangının bir grup öğrencinin eve yangın bombaları atmaları sonucu çıkarılmış olduğunun samldığını belirtti. Bayan Mandela'nın işlettiği bir klinik de üç yıl önce yanmış, a n c a k yangının sebebi bugüne kadar açıklanmamıştı. öte yandan ırkçı beyaz azınlık yönetimdeki Güney Afrika Cumhuriyeti basın özgürlüğüne kısıtlamalar getireceği gerekçesiyle eleştirilen yeni basın yasasının yürürluğe konulmasını erteledi. INGJLTERE Bîrleşik Avrupa'ya Thatcher tepkisi EDİP EMtL ÖYMEN 6 LONDRA Başbakan Margaret Thatcher'ın, Avrupa Topluluğu'nun sadece ekonomik değil, aynı zamanda siyasal bir butünlukte olması gerektiği görüşüne, "Ben hayattayken gormek istemiyorum, dilerim gerçekleşmez" şeklinde karşılık vermesi, AT çevHA VANA (AA) Küba relerinde derin bir hayal kınklığı Insan Hakları Crubu lideri yarattı. Ricardo Bofıll, kendisinin Başbakan Thatcher, bir mülabaşkanlığını yapacağt bir liripr Rmısi7 Ç a r î « ı r i a ş e a g ' a c a s t a n K o u ™ s t katta, "Avrupa birleşik devletleri grup Kübahnm politik parti gerçekleştirilemez, AT'deki 12 ülH U C r D e y d 2 OarayUapanisiGenelSekreteriveBaşbakanGrosz'unVVasoluşturmaya çalışacaklarını ke, birlikte daha iyi vapılabilecek hington'a yaptığı ziyareti "büyük bir başarı" olarak riitelendirdi" Reagan, Grosz ile Beyaz Saray'da yaptıği açıkladı. Havana'daki işlerde daha yakın işbirliğinde bugörüşmeden sonra verdiği demeçte, Macar lidenn ekonomik reformların siyasi reformlar olmadan amacına ulaevinde cumartesi günü lunarak, ticareti geliştirmelidir" şamayacağını kabul etmesinden büyük bir cesaret aldığını söyledi. Başkan Reagan'ın, 42 yıldan berı ABD'yı yapılan söyleşide Bofıll, dedi. Avrupa birleşik devletleri ziyaret eden ilk Macar başbakanı olan Grosz ile yaptıği iki saatlik görüşmede, Macaristan'da uygulanan ekonopartisinin "politik güç fikri ile ABD arasında paralellik mik reformlara ilişkin bilgi aldığı ve büyuk bir dikkatle dinlediği bildirildi. kuranlan, yüzeysellik ve tarihsel olma" ya da "yuksek gerçekleri görmezlikten gelmekle devlet gorevlilerine suçladı. getirilme" beklentisinde olmadığını söyledi. Avrupa Komisyonu Başkanı Jacques Delors'un 6 temmuzda Avrupa Parlamentosu'nda yaptıği konuşmada, "Önümüzdeki on yıl içinde sosyal ve ekonomik kararlann yüzde 80'inin, ulusal parYENİ DELHİ (AA) lamentolar yerine. Avrupa düzeGorbaçov bu hafta Bulgaristan'da tarih ve diğer Alexandrov politbüro üyesi ve Mihaylov'un çekingen Hindistan 'm batısmdaki \inde ele alınacağım" soylemesi Bulgaristan'dan kötü bir haber kadrolardan sorumlu Merkez konulardaki katı yaklaşımı liberalleşme çabalannın da Ahmedabad kentinde, aldı. Ülkenin kaderine 35 yıldır Komite Sekreteri'ydi. biraz olsun yumuşatmak, çevre üzerine göruşlerini açıklayan Başdestekçisiydi. polislerin 4 gün önce bakan Thatcher, İngiltere Parlahükmeden ve 77 yaşında Alexandrov bu yılın başında Tasfiye edilen başka kişiler de kirliliği sorununu öne başlattıkları ayaklanma mentosu'nun yasama üstunHiğünolmasına rağmen bundan çıkarmak... Bunlar da Jivkov "partinin ölü dallarını var. Bunların hepsi de köhne sürüyor. İsyanın bastırılması den asla vazgeçmeyeceğini vurguvazgeçmeye niyetli görünmeyen budamakian" söz etmişti ve için çok fazlaydı tabii. Bulgar toplumunun için bölgeye salt akşamından Todor Jivkov, Moskova'nın ladı. Stalin ve Brejnev'den sonra butun bu unvanlar kendisini değışmesinden yana olan itibaren gönderilmeye Sofya'da perestroyka ve Jivkov'un hıncından korumaya kişiler. Örnek vermek gerekirse Jivkov'un son kahraman; Delors'un, "gelecekleki Avrupa başlanan askeri birliklere, glasnosta eğilimti bir ekibi Çernenko idi. Jivkov, yetmedi. Alexandrov'un hükümetinin temelini oluşturacak Politbüro'dan istifası istenen isyancılar üzerine "ateş" görme arzusuna kesinlikle Andropov'dan sonra kuçük Bulgaristan'da kaosun nitelikte bir orgülün 7 yıl içinde Meclis Başkanı Stanko açılması emri verildi. boyun eğmiyordu. Daha da sosyalist dünyasını artık içine derinleşmesi veya durumun kurulması"na ilişkin görüşünu de Todoro\'u ve parti Merkez Polislere, Sih teröristlerin beteri Jivkov, ülkenin iki sindiremiyor. Ancak Jivkov, değişmeden kalmasıyla eleştiren Thatcher, "Daima büyük Komitesi'nden uzaklaştırılan yoğun eylemlerine sahne olan numaralı adamı, Kremlin'in Gorbaçov reformlarını sonuçlanan yeniden yapılannıa konuşmak mümkündür, ancak iş ünlü ressam Svetlin Russev'i Pencap eyaletine gitmemeleri büyük itibar gösterdiği desteklememe konusunda Doğu zamanla ayrınlılara gelir ve takıpolitikalarım eleştirmesi sayabiliriz. çağrısında bulunan Gujarat reformist politikacı Çudomir Avrupa'da yalnız değil. Doğu gözlemcilerin dikkatinden lır" dedi. Bu tasfiye operasyonu eyaleti polis sendikası Alexandrov'un yetkilerinin Almanya'nın lideri Erich kaçmıyordu. Alexandrov aynı yazarların, entelektuellerin, başkanının tutuklanması alınarak kızağa çekilmesini Nufus cüzdanımı, BağKur Honecker, Romanya lideri zamanda geçen çarşamba akademisyenlerin ve üzerine, pazar günü onaylamıştı. kartımı, Ist. Bufeciler uye Nikolay Çavuşesku ve birçok günkü merkez komite gazetecilerin gorevden alındığı Ahmedabad'da başlayan Çek yoneticibi de kendisiyle kartımı kaybettim, toplantısında kendisi gibi Alexandrov'un adı iki yıldır başka tasfîyelerin ardından eylem, Baroda kentine de aynı duygulan paylaşıyor. hükumsuzdür. gorevden alınan, ideoloji ve Jivkov'un halefi olarak geliyor. Neydi bütün bu sıçradı. (25.7.1988) RIDVAS AKYILDIZ kulturden sorumlu Stopan geçiyordu. 52 vasındaki görevlilerin suçu? Küba^da parti çalışmaları 6 Bu Stinger'ları kimden aldınız?' VVASHİNGTON (AA) ABD, yasadışı yollardan Amerikan yapısı Stinger füzeleri edinen Katar'ı protesto etmek için bu Körfez ulkesiyle askeri ve ekonomik işbirliğini askıya aldı. ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Richard Murphy, işbirliğinin "Kalar, söz konusu füzeleri ABD'ye geri verene kadar" askıda kalacağını bildirdi. Murphy, Temsilciler Meclisi'nin Avrupa ve Ortadoğu'yla ilgili alt komitesinde yaptıği konuşmada, Katar'la iyi ilişkileri sürdürebilmek için bu füzelerin iade edilmesinin şart olduğunu belirterek, bu durumu Katarlı yetkililere açıkça ifade et ABD'den Katar'a sert çıkış: DlS BASIN / HindistarCda polis isyanı Bulgaristan'da glasnosta direnme tiklerini söyledi. Murphy, geçen ay Katar'ı ziyareti sırasında bu ülkenin yasadışı yollardan Stinger füzeleri edinmesini protesto etmişti. Bir başka Amerikalı yetkili de Katar'ın ABD'yle askeri ve ekonomik alanda bazı anlaşmalar yapmak istediğini ve bu ülkeye, her türlü ikili anlaşmanın dondurulduğunu ilettiklerini söyledi. ABD yetkilileri, Katar'dan Stinger'ları geri alıp, seri numaralarına bakarak, nereden satın alındıklarını öğrenmek istiyor. Katar'ın bu füzeleri İran'dan ya da karaborsadan satın aldığı sanılıyor. ABD, Afgan mucahitlere, Stinger füzeleri veriyordu. Oğlumuz MAHMUT ESAT BOZKURT doğdu. Mutluluğumuzu dostlanmızla paylaşıyoruz. Kuşadası NAZANM.ESAT BOZKURT
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle