Katalog

24 TEMMUZ 19** KÜLTÜRYAŞAM HAYVANLAR ÎSMAIL GÜLGEÇ CUMHURİYET/5 Milesla sıcak tanısma Miles Davis konserleri son yıllarda her şeyden önce bir "iistün yapım" niteliği taşıyor. Sahnede eksikliğinden söz edilebilecek iki şey var; belki de üç: Yapay dumanlar, lazer ışıkları, bir iki tane de büyük ekran. Michael Jackson talihine küssün, bundan sonra tstanbul'a gelse de kimseyi saşırtamaz. Miles Davis üç 'süper yapım' konserle Açıkhava Tiyatrosu'ndaydı SADETTİN DAVRAN Açıkhava Tiyatrosu, ülkemizde örneklerine çokça rastlanan eski çağlardan kalma prototipe uyularak tiyatro, konser ve beazeri gösteriler için inşa edilmiş, tasarımda "üçüncü tiirden yakınlaşmalar" pek göz önünde tutulmamıştı. Ama 18, 19, 20 temmuz akşamları bu türden üst üste Uç yakınlaşmaya sahne oldu. TSİ 21.30'da, Açıkhava Tiyatrosu sahnesine inmesi beklenen "Miles Davis ve Toplulnğu"nun konseri, bu kez Davis'in özellikleri arasında olan "konserlerine geç baslama" alışkanlığı yüzünden değilse de, ses düzenindeki bazı azizlikler nedeniyle oldukça geç başladı. Hemen eklemeliyim ki, bu tür azizliklere adı gelişmişe çıkmış pekçok ülkede de sıkça rastlanmakta. Üçüncu akşam zaten her şey yolunda sayılırdı, nitekim tarifeli saate en yakın başlayan konser de bu oldu. Son yıllarda izlediğim Miles Davis konserlerinin en uzun, en coşkulu, en sıcaklan idi bunlar. Konser sonu Davis'e bu "özel tutumun" nedeniıü sorduğumda her zamanki tavrıyla "Hep böyleyiz, ne var bunda!" dedi, ama topluluğun ikinci nefeslisi, altocu Kenny Garrett: "llk kez geldigimiz iilkelerde repertuvan olabildigince genis tutmaya ğine açık, zengin bir müzik. Ve Miles'ın sahnedeki gerçekten çarpıcı varlığı. Miles'ın altına değerli halılar döşeyen iki tuslular ustası Robert Irviag ve Adam Hoizman. Kesinliğinin yanı sıra insanüstü enerjisi ve 20 dakikaya yaklaşan birer davul senfonisi niteliğindeki soloları ile Istanbulluları şaşkına çeviren davulcu Ricky VVellraan. Miles'ın yeni, ama eskilerin hiçbirini aratmayan vurmalıcısı Marilyn Mazur. Yine yeni basçısı Benjamin Rietwald'ın oluşturduğu çok gelişmiş altyapı üzerine gitarcı, safi "funk" Joseph Foley Mc Creary ve ülkemize son yıllarda gelen en parlak saksofonculardan biri olan Kenny Garfett. Ve güçlerini sonuna kadar tüketen, neredeyse tonınu yaşındaki bu atletik topluluğun desteğinde Miles'ın her zamanki gibi önüne çıkan, her şeyi delip geçen trompeti. PİKNÎK PtYALEMADRA D %«*& HIZLI GAZETECÎ/VECDETŞEN CAİ, UAPİ 6EHE lİÜİ .."MİU'ı" OİUfOİVN (RBCAI PA ISTİYO OlMAU UENÜ7 OÜl Ara verilmeden yaklaşık üçer saat süren konserleri zaman zaman sahnedeki kendisi için kurulu tuşlu setinden yöneten Miles, çoğu "Tutu" ile ondan önceki "You're Under Arrest" albümunden, son derece iyi zamanlanmış parça ve solo trarığini kendine özgü küçük jestleri ile düzenliyor. Son zamanlarda keyfi çok yerinMOR TBOIIFiTlnE MII1S Birbirinden çarpıcı sahne giysilen, süperso de Miles'ın. Küçük jestleri bazen nik topluluğu, adını çevreleyen mitosu ve mor trompetiyle Miles Davis, so büyüyor, hatta ikinci konser sıranunda istanbul'dan da geçti. Davis'in Istanbul konserleri, son yıllardaki sında bir ara trompetinin susturucusunu başına bir taç gibi oturkonserlerinin en uzun, en sıcaklan arasındaydi. (Fotoğraf: Tank Ersoy) tuyor. Kırk yıllık tacı başında hâIşığın gücünü ortaya koyan bir lâ, ama bu da fena durmuyor. çalışıyonız, kişisel sololara daha Davis yarım yuzyıllık müzik uzun süre ayınyoruz" diyerek du ışık düzeni, sahnenin boyutlannın enine boyuna kullamldığı bir sah geçmişini, sadece kendisinden ruma açıkhk getirdi. Miles Davis konserleri her şey ne düzeni, başta elbette Miles ol beklenebilecek bir cesaret ve yaden önce birer "iistün yapım" ni mak üzere topluluk üyelerinin bir ratıcıhkla. adeta belleği yokmuşteliği taşıyor son yıllarda. Sahne birinden gözalıcı giyşileri ve işit çasına geriye doğru silmiş gibi göde eksikliğinden söz edilebilecek sel teknolojinin son olanaklannın riinmekte; ama ortaya koyduğu iki şey var; belki de üç, yapay du ustahkla kullamhşı. Miles'ın top müzik, yine sadece onunki gibi bir manlar, lazer ışıkları, bir iki tane luluğun diğer üyeleri ile kulağa ol geçmişe sahip olan bir müzisyenin duğu kadar, göze de hoş gelen işi bence. de büyuk ekran. Rock müziğine fazla yaslandıMichael Jackson talihine küs "diyaloglan". Bütün bunların üstünde çok ğı yolundaki eleştiriler ise Duke sün, bundan sonra tstanbul'a gelyüksek, çağdas etkilere olabildi Ellington'ın bu konudaki bir söse de kimseyi saşırtamaz. zünü getiriyor hep aklıma: "Caz eger rock müziginden herhangi bir şey alacak olursa sadece kendi kendisine borçlannuş olur." 1980 sonrası yeniden müziğe dönüşünde caz sözcüğünden "nefretettigini" bu konuda "hiçbir şey bilmedigini" söyleyecek kadar muziğin kutulara sokulmasına karşı olan Miles, şu sıralarda da sadece taklit ediliyor. Miles'ın bütün gün ne yaptığı merak edilebilir. Muzik yaşamında çok önemli yer tutan, birlikte çalıştığı birbirinden büyük davulculann son halkası Ricky VVellman'a Miles'ın kendisi ile nasıl ilişkiye geçtiğini sordum.12 yaşından bu yana davul çalan, ama annesinin isteğini kırmayıp üniversiteye giderek bilgisayar eğitimi yapan VVellman, ABD Çalışma Bakanlığı'nda programcı olarak çalıştığı sırada yerel bir "soul" topluluğu ile doldurduğu 45'liği dinleyen Miles'ın, menajeri aracüığıyla kendisine ulaştığını anlattı. Öykü kulağa çok tanıdık geliyordu. Caz müzjği, yaşamı boyunca daima en iyi müzisyenlerle çalışan Miles'a özellikle 1960'ların başlarından bu yana keşfettiği, yetiştirdiği müzisyenleri de borçlu. VVellman: "Müzik benim de yaşamım, ama kimse onun kadar çok müzik dinleyemez, günlerce arahksız müzik dinleyebüiyor." mnn ısgAnA ^LuRi V£RPı ' '/ w*~O.s* '(< ÇİZGİLÎK KÂMÎL MASARACI TARtHTE BUGÜN MVMTAZ ARIKAN 24 Temmuz İKİNCİ MESRUTİYET'İN İLANI... 1306 'DE BU6ÜN, Jt. M£$RurİYET İSTAN8UL OA ILAN EDİLDi.IS?(>'OA, MirnAr PAŞA'NIN ÖNOBRLIĞİNOE GETİRİLEN İLK MEŞRUTİYET YONBTİMİ, U.A&DÜLHAMİT VH/ZAFINMN KıSA SuKEDE YIKlLMI$TI.32. YILLIK BASKI YÖNETİMİ SONUNOA, İTTİUAT VE TEKAKKİ C£**İY£Tİ' NİN DÛZENLEDİ&I ASKEÇİ AYAKLANMALAR (ÜESNELİ NİYAZİ İLE ENVER BBYİN "DAiA ÇIKMALARI" ) , BU AYAKLANMALARt &4STIRMA EYLEMLERlNİN TİJMÜYLEgAŞAIÜSlZU&A UĞRAMASl, PAPİŞAH H.ABDÜLHAHfr'l, MEŞRUTİYET'i ONAYLAMAYA ZORUNLU KILKHŞTI.SELANİK VE MANASTIR'DA DAHA gig £ÜN ÖNCED£N &A$LAYAN BÜYÛK GÖSTSRÎ VE KUTLAMALAR OLURK£N, DuRUM İSTAMBUL'PA SES. SİZ XAR.$ILANM/ŞTI. ĞÎOBÜBK BİR KAfNAŞUA OI.HALK,U.ABDÜLHAMİr'İhJ TAVRLNı MERAK EOÎYORDU BIR. KAÇ GÜN SONRA BUYÛK BÎRKA LABALIK $EYHÜLİ£LAM KAPll 5/ ÖNÜNDE 7OPLAMP &ÖSTERİ mP/NCA, ŞEYHÜÜSLAM ÇlklP, R4PİŞAH/N KVRANA EL BA. SARAK MBÇRuriyeT'E BAĞUUK YEMİNİ ETTİĞtUİSÖYLEOİ.BU, R. ABDÜLHAMİr'/H BAStCİ YONETİMİ. DEMEKTİ.SEÇİMLERİH YAPILMASIVLA MECLİSİMEBUSAN AÇtLACAK,AMA İTTİUAT VE TERAKKI'. NİN DOLAYLI YÖNETİMİ, GERİCİ ÇEVRELERlN "31MAKTOLAYI'N1 TE26AH. LAMALARlNA NEOEN OLACAKTI... 50 YIL ÖNCE Cumhuriyet 24 Temmuz 1938 konmuştur. Bundan başka cemiyet 30 yataklı bir hastane de açmağa karar vermiştir. Hastane tanzim ve tefriş edilmektedir. Önümüzdeki ay iptidasmdan itibaren faaliyete geçecektir. 19381988 Çaiışmalannı Federal Almanya'da sürdu"ren pandomim sanatçısı Mehmet Fıstık, yedi yıldır düzenledtği "Türkiye'de Pandomim" seminerini bu yıl da Muğla'nın Gökova yöresındeki Tunalı köyünde gerçekleştırıyor Semınere Almanya'dan katılan 15 turist, Türkiye'de bulundukları süre ıçinde yerel kültüru ve halkın yaşama biçımini de yakından tanıma olanağı buluyorlar Mehmet Fıstık, tunstlere pandomimın yanı sıra "insancıl Anadolu kültürünu" de öğretmeye çalıştığını söyluyor. Muğla'da pandomim semineri Büyük Şefin dünkü gezintisi ReisicumhuT Atatürk, dün öğleden evvel Savarona yatile Floryaya gitmiş ve Florya sahillerinde bir cevelan yapmıştır. Banyo yapmak için Floryada bulunan çok kalabaiık bir halk kütlesı, Atatürku coşkun tezahüratla karşılamıştır. Savarona yatı, akşam üzeri Boğaza dö'nmüş ve Büyükdereye kadar gitmiştir. Sahilde bulunan binlerce halk, Büyük Şejl şiddetlç alkışlamışlardır. Cazııı babalığından dedeliğine Caz dünyasına armagan ettiği müzisyenler açısından cazın "babası", yaşı bakımından da "dedesi" sayılan Art Blakey, 69 yaşında olmasına karşın tam 13 saatlik yolculuğun hemen ardından sahneye çıkarak cazseverlere unutulmaz bir konser yaşattı. FERRUH YILMAZ KOPENHAG Cazın babalarından, hatta birlikte çaldığı müzisyenlerin yaşına bakılacak olursa dedelerinden sayılabilecek Art Blakey, davulun başında gözlerini, yarı kapalı göz kapaklarının altında yukan çevirip, sadece göz akını gösterdiği zaman, yukarıda birileriyle ilişkiye geçmiş gibi görünüyor. Belki de gerçekten öyledir; çünkü 69 yaşındaki Blakey, söylentilere göre ilerlemiş derecedeki sağırlığına rağmen, bunu müziğıne yansıtmadan yoğun bir caz konseri yaşatabiliyor izleyenlere. Kopenhag Caz Festivali programının sonlarında yer alan Art Blakey konseri bir bakıma, giderek yükselen bir gerilimin, yoğun bir şekilde boşalımı oldu cazseverler için. Kopenhag'm en iyi caz kulübü sayılan Montmantre'deki konsere gelenler, uzun bir yolculuğun hemen ardından sahneye çıkmasına rağmen, konsatrasyonundan pek bir şey kaybetmemiş, temposu düşmeyen bir Art Blakey buldular karşılannda. Bunda Blakey'in, "The J a a MessengeıVıudaki genç müzisyenleriyle oldukça disiplinli olduğu belli olan ilişkisinin ve yaptığı müziği çok sevdiğini her haliyle belli eden Blakey'in, müziğine olan tutkusunun da payı var kuşkusuz. nıtlama fırsatını fazlasıyla veren Blakey, konserin her iki bölümünün sonunda da müzisyenleri tek tek tanıtmayı ihmal etmiyor. Art Blakey'in "The Jazı Messengers"ı, tam 33 yıllık geçmişine rağmen, genç yeteneklerden oluşuyor. Şimdilerde piyanist Benny Green, saksofonda Jevon Jackson, trompette Philip Harper, kontrabasta da Peter Washington'dan oluşan "The Jazz Messengers", bir yerde Art Blakey'in caz okulu işlevini görüyor. Blakey'in gruba aldığı henüz isim yapmamış genç yelenekier, bir süte çaldığı Charlie Parker ve Dizzy GUlespie'nin caz müziğine kazandırdıklan "Bebop" türünü bugüne kadar büyük bir sadakatle yaşatan ustalardan biri sayılıyor. Aynı grupta cazın devlerinden Dexter Gordon'ın da bulunduğunu bu arada belirtmek gerekiyor. " T h e Jazz M e s s e n g e r s " 1950'lerin ortalannda, Art Blakey ve bu yılki Kopenhag Caz Festivali'ne kendi grubuyla katılan Horace Silver tarafından kurulmuş. Silver'ın daha sonra aynlıp kendi grubunu kurmasından sonra Messengers ismini devralan Blakey, o günden bu yana bu grupla birlikte " B e b o p " geleneğini sürdürüyor. 69 yıl önce Amerika'nsn Pitts"The Jazz Messengers" ın devamh değişen kadrosuna rağmen, burgh kentinde doğan Blakey'in, çizgisi 33 yıldır hiç değişmemiş. müziğe, kendi kendine öğrendiği Art Blakey, 1940'larda "Billy piyanoyla basladığı soyleniyor. 14 Eckstine Bebop Band'de birlik yaşında evlenen ve kısa sürede çocuk sahibi olan Biakey, çalıştığı fabrikadan aldığı ücreti ek bir gelirle destekleyebilmek için genç yaşta kentin yerel barlarında çalmaya başlar. Nota okumayı bilmeyen ve notaları kendi deyişiyle, "kâgıt üzerindeki sinek boku''na benzeten Blakey, çaldığı yerel meyhaneden, New York'tan gelen profesyonel bir grubu dinledikten sonra piyanist olarak "adam olamayacağına" karar verir ve davul çalmaya başlar. Gruba onun yerine giren ve Blakey gibi nota okumasını bilmeyen, asla da oğrenmeyen Eırol Garner, daha sonra caz dünyasının ünlü piyanıstlerinden biri olmuştur oysa. Blakey'in isim yapması da Gordon, Parker ve GUlespie'yle birlikte çaldığı "Billy Eckstine Bebop Band"le gerçekleşir. Caz dünyasına yetiştirdiği müzisyenler açısından cazın "babası", yaşı itibarıyla da "dedesi" sayılan Art Blakey, yaşına rağmen oldukça güçlü ve yoğun bir müzik yapıyor. 69 yaşına rağmen, tam 13 saatlik yolculuğun hemen ardından sahneye çıkarak, cazseverlere unutulmaz bir caz konseri yaşatabilmesi de bunun kanıtı olsa gerek. re sonra kendi gruplannı kurarak, caz dünyasında belli bir yer ediniyorlar. "The Jazz Messengers"tan kimler gelip geçmemiş ki; daha sonra "Weather Report'Ma adını duyuran Wayne Shorter, Türkiye'ye de sık sık gelip giden Chick Corea, yine caz dünyasının tanınmış isimlerinden piyanist Cedar VValton, George Cables, McCoy Tyner; trompetçi Freddie Hubbard, Wood> Saw, saksofoncu Jobnny Friffin. Benn> Golson, Billy Harpe, Jackie Maclean... Bu üste daha da uzatılabilir. Genç cazcıların, Blakey'in "The Jazz Messengers"ına kabul edilebilmek için sırada bekledikleri rivayet edilir. Davulcu Art Blakey, Kopenhag Caz Festivali'ndeydi Resmi doktorlar Esnaf hastanesi Sıhhıye Vekaleti, Vilayete gönderdiği bir tezkerede Halkevlerinin sosyal yardtm kolları tarafından açılan muayene yerlerinde Sıhhiye Esnaf cemiyetleri tarafından Avrupadan bir röntgen makinesi sipariş edilmişti. Makine gelerek yerine vekaletine bağlı doktorlann da çahşmalanmn muvafık görüldüğünü bildirmiştir. Buna nazaran hükümet tabiblerile resmi müesseselerde ve imkan olursa hususi müesseselerde vazife ifa eden doktorlar, haftantn muayyen günlerinde buralarda hastalara bakacakiardır. Bundan maada gene aynı kollann tertib ettikleri köy tetkiklerine de hükümet doktorları iştirak ederek köylerde hastalan muayene edecek ve kendilerine sağtık öğütleri vereceklerdir. Bundan başka Halkevleri sosyal yardım yollanna fakir köylülere tevzi edifmek üzere kafi miktarda ilaç verilecektir. Ok meydanında ok atışlan Okspor kulübü umumi katibinin nezareti altında dün Okmeydanında ok atışlarına devam edilmiştir. Müsabakalara Adnan, Nizam, Tahsin, Besim, Celal, Hüseyin, Necmi, Mihri, Baha, Orhan, Sü'leyman, Aydın iştirak etmişlerdir. Dünku atışlar uzun mesafe ve hedef atışlan olarak yapılmıştır. Viyanada Yahudi düşmanlığı artıyor Burada Yahudi aleyhtan tahrikat yeniden alevlenmistir. tkinci daire mmtıkasmdaki bütün Yahudi mağazalannın camekanlanna tehdit edici kağıdlar yaptştmlmıştır. Devamlı şayialara göre, yakından nesredilecek bir emirname her ay kiraaya derhal evden kapı dışarı edilmesini taleb eylemek hakkını verecektir. İLAN ANKARA 2. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN Esas No: 1987/605 Davacı Gülten Gündoğdu tarafından davalı Erdoğan Gündoğdu aleyhine mahkememize açılmış bulunan şiddetli geçimsizlik sebebiyle boşanma davasının yapılan dunışmasında verilen ara karan gereğince; Davalmın adresi yapılan zabıta tahkikatına rağmen tespit edilememiş bulunduğundan kendisine dava dilekçesi ve duruşma gününün ilanen tebliğine karar verilmiştir. Karar gereğince davalmın mahkememizde duruşmanın bırakıldığı 6.10.1988 günü saat 9.40'ta mahkememiz duruşma salonunda hazır bulunması veya kendisini bir vekil ile temsil ettirmesi aksi takdirde duruşmaya gıyabında devam olunup karar verileceği hususları davetiye tebliğ yerine kaim olmak uzere ilan olunur. 18.7.1988 Basm: 24873 ÇAY tŞLETMELERİ GENEL MÜDÜRLÜCÜ'NDEN RİZE 4.800.000 ADET TENEKE KUTU YAPTIRILACAKTIR 1 Kuruluşumuz ihtiyacı 4.800.000 adet 125 gr. çay alabilecek teneke çay kutusu teklif alma usulü ile satın almacaktır. 2 Bu işe ait şartnameler; a) Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü, Saünalma MüdürlüğüRtZE, b) Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü, BüyükdereİSTANBUL, c) Ankara Bölge Stok ve Satış Müdürlüğü, Maliye ve Gümrük Bakanüğı E Binası 7. Kat OperaANKARA adreslerinden ücretsiz temin edilebilir. 3 Ihaleye katılmak isteyen fırmalann şartname esasları dahilinde hazırlayacakları teklif mektuplanm en geç 5.8.1988 cuma günü saat 14.00'e kadar Çay tşletmeleri Genel Müdürlüğü Rize adresinde bulunacak şekilde iadeli taahhütlü olarak göndermeleri veya belirtilen tarihe kadar elden vermeleri gerekmektedir. Teklif mektuplan aynı gün saat 15.00'te açılacaktır. 4 Postada meydana gelen gecikmeler ve telgraf, teleks ve faksla yapılacak müracaailar kabul edilmez. 5 Genel müdurlüğümüz 2886 sayılı Devlet thale Kanunu'na tabi olmayıp ihaleyi yapıp yapmamakta, kısmen veya dilediğine yapmakta serbesttir. Basm: 23907 İLAN İSKENDERUN SULH HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN Sayı: 986/844 Davalılar: Haydar Gültepe, Abdullah Hoşgör, davalı Cemil Hamiıoglu mirasçıları Edibe Hamitoğlu, Nedim Hamiloğlu, Selfiç Faruk Hamitoğlu, Saadettin Hamııoğlu, HUsnigul Hamitoğlu, Nuriye (Işıl) Kunalp, Huriye Meral Kunalp, Bilgin Kunalp, adresleriniz mechul. Davacı llmettin Ayyıldız ve arkadaşlan vekili Av. M.Cevat Tümkaya tarafından sizin ve diğer davalılar aleyhine açılan lskenderun Micane köyunde kain hissedan bulunduğunuz 295 parsel sayılı gayrimenkulün orıakhgının giderilmesi için açılan izalei şuyu davasının yapılan açık duruşması sonunda, dava konusu gayrimenkulün şuyuunun satış suretiyle izalesine, 118.920 TL yargılama gideri ile davacılar vekili için 11.000 TL vekâlet ucretinin larafların hisseleri nispetinde taraflara aidiyetıne, geri kalacak satış meblagının paydaşlann payları oranında tediyesine, Yargılay yolu açık olmak Uzere 2/6/1988 tarihinde davacılar vekilinin vicahında sizin ve diğer davalılann gıyabında karar veriimiş olduğu ilanen tebliğ olunur. Basın: 24861 İLAN ACIPAYAM ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Davacı Acıpayam Yeşilyuva kasabasından Ali Rıza Yatağan tarafından davalılar Ahmet kızı Dudu Tuna ve arkadaşlan aleyhine açılan tapu iptal ve tescıl davasının mahkememizde yapılan açık yargılamasında dahili davalılar Gülsüm Uysal ile Ayşe Morcalı adlanna çıkanlan davetiyenin tebliğ edilemediğinden ilanen tebligat yaptınlmasına karar veriimiş olup dahili davalı Mustafa kızı Gülsüm Uysal ile dahili davalı Mustafa kızı Ayşe Morcalı (Demir)'nın duruşmanın atılı bulunduğu 3.10.1988 günü saat 09.00'da mahkememizde hazır bulunmalan, gelmedikleri veya kendilerini bir vekille temsil ettirmedikleri takdirde HUMK'nun 377'nci maddesi gereğince yokluklarında yargılamaya devam edilip karar verileceği ilanen tebliğ olunur. 30.11.1987 Basın: 24871 Normal olarak grup liderinin davulcu olduğu gruplara şüpheyle bakmışımdır hep. Bu tür gruplarda, lider durumundaki davulcunun ölçüyü kaçınp, bütün sahneyi çalması ihtimal dahilidir bence. Ancak Art Blakey'e bu konuda kesinlikle haksızlık etmemek la PİYANODM DAVULA Art Blakey, müziğe ilk kez piyanoyla başlamıştı zım. Grubu "The Jazz Messen Ancak nota okumayı bilmeyen ve notaları "kâğıt uzerinde sınek boku'na gers"ın torunu yaşındaki genç benzeten Blakey. birsifre sonra pıyanoyu bırakıp davula başlamış ve dunyamüzisyenlerine, yeteneklerini ka nın en ünlü davulcuları arasına girmişti. (Fotoğrai. Zeynep Tumer)