14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16 TEMMUZ 1988 KÜLTÜRYAŞAM HAYVANLAR ISMAIL GÜLGEÇ CUMHURİYET/5 İstanbul Festivali'nin son büyük yıldızı Miles Davis: Ben kendimi çalıyorum atacaktı. Modern ve sofıstike müziğe bugün damgasını vurmuş olan hemen herkesin üstünde onun nefesi ve tınısı var. Miles Davis zamanın heT zaman üerisinde yer alan bir okul. Caz kadar onu sinirlendiren bir sözcük yok. Caz diye ağzını açanlan, " O gericilerin lafı" diyeıek hemen susturuyor. " N i g g e r " (zencinin argosu) gibi kulak tırmalayıcı bir terim olduğunu söylüyor cazın: "Her şey eskiden daha güzelmis. ah o eski caz nerdeymiş... Bazı zavallılann gerici duşünceleri bunlar. Miles ve Bjrd, diyorlar, ah o güzel yıllar... Agnna kadar uyuşturucuyla dolu bir münsyenin tuşları havada sallanan bir çalgıyla cebelleşmesinde güzellik nerede? Cazın ne olduğunu onlar değil, ben biliyorum. Kimse bizi dinlemek islemiyordu o zamanlar. Radyo ve TV bize doğru duriist yer vermediği için kulüplerde çalıyorduk. Bird sanatı için oldu diyoriar. Surünerek, sefalet içinde öldii Bird. Hiçbir şey bilmiyorlar." Davis, Wynton Marsalis gibi yeni romantıklerı de bu nedenle pek ciddeye almıyor. Wynton, ona göre bir "müze ziyaretçisi". "Ashnda iyi bir muzisyen. Onun çapındaki bir muzisjenin o dönemin artık bitmiş olduğunu anlaması gerekir. Caz ölmıişlür. Bütün anlaytşlar ve ilişkiler farklı 1 bugün. W'ynton ın bugünkü müzigini dinleyecegime, birisinin piyanonun üstüne düşmesini dinlerim daha iyi." Eski olana takılıp kalmamak. Stockhausen'e hâlâ saygıyla bağlı olduğunu söyleyen Miles'ı şu sıralarda yeni " f n n k " türleri, "rap", Prince, Scritti Poütti, Cameo, Michael Jackson ve Toto ilgilendiriyor. Kendi bıraktıklan ise gecmişin üst raflannda yerli yerinde durmakta. Üstlerinde toz yok. Kendisi için çalmak. "Çaldıgım şeyler seviliyor ya da sevilmiyor, biç umurumda değil. Ben insanlara hiçbir zaman dınmadıklan ve hiçbir zaman duyma>acaklan seyler çalıyorum." Boyle düşünen bir ustayla birlikte çalmak, bir muzisyen için elbette en buyük düşlerden biri. Çünkü böyle bir ortamda muzisyen mutlak özgürlüğe kavuşuyor, gerçek benliğini buluyor. Bunun sırnru bilen de yine Miles Davis. Nasıl mı seçiyor müzisyenlerini? "Önce çalgıyı nasıl tuttuklanna bakanm. O çalgı gerçekten o müzis\en için bir anlam taşıyor mu, hemen anlaşılır. Sonra konuşma biçimlerine, hareketlerine, davranış biçimlerine bakanm. Kendilerini fazla pariak göstermeye çabalıyorlarsa, bir bok çalami)oriar demektir!" Her zaman dobra dobra konuşmayı seven, duygularına sadık kalan ünlu trompetçinin en büyük tutkulanndan biri giyim. "Sahnede göriineceksin. Görüntü varlıgın önemli bir parçası. tsledigin kadar iyi çal, iyi giyinmemişsen yanm çalıyorsnn demektir. Muzigin seninse, giysin de senin olrnalı." Kuyrukluyıldızın tozları çok geçmeden Boğaz'm üstüne de serpilecek. Görüntü ve seslerle suslü, mistik ve gerçekötesi bir gösteriler dizisi için geriye saymayı başlatmakta yarar var. Miles Davis îstanbul'a şu sırnn ayrıntılarını anlatacak çünkü: " I am not what I do, I do what I am!" K uyrukluyıldızın tozları yakında Boğaz'm üstüne de serpilecek. Görüntü ve seslerle süslü, mistik ve gerçekötesi bir gösteriler dizisi için geriye saymayı başlatmakta yarar var. Miles Davis îstanbul'a şu sırrın aypntılannı anlatacak çünkü: "Ben ne yapıyorsam o değilim, ben neysem onu yapıyorum." YAVUZ BAYDAR STOCKHOLM " I >m nol what I do, I do what I am." (Ben ne yapıyorsam o değilim, ben neysem onu yapıyorum.) Olağandışı müzik serüveniyle yüzyıhmızın nerdeyse yanya yakın bölümünü bilinen ölçüleri sorgulayıp kırarak yeniden biçimlendiren, sesleri siyah renkli bir potada kendi formüllerine uygun biçimde eriterek alaşımlayan, çağdaş sanatlann en vazgeçilmez oksijen tüplerinden biri olan Miles Davis'in sırlannın hepsi, son yıllaıda sık sık dile getirdiği bu tümcenin içinde saklı. Kendi olmak. tç dıinya ile bütünleşmek. Ne istedigini dış dünyanın bütün etki ve baskı biçimİerine rağmen korkusuzca bilmek ve yapmak. "Başka biri gibi çalamam. Hiçbir şeyi başkası gibi, ona benzeyerek >apamam. Ben kendimi çalıyorum. Hepsi bu." 62 yaşına daha yeni giren bir başka deyişle, bir yaş daha gençleşen Davis'in 40 yıh aşan rnüzik tünelinde ardında bıraktığı KİM KÎME DUM DUMA oddıye almayacahın BEHÎÇ AK Böyle y Hayal dedıgm n'ohr sonro? Insan AÇKNAVATM ÛÇ KONSER 18,19 ve 20 temmuz günleri AçıkhavaıTîyatrosu'nda üç konser verecek olan Miles Davis'in en nefret ettiğı sözcük "caz." Oavis, "Caz1 dıye ağzmı açanlan, "0 gericilerin lafı" diye susturuyor ve "Ağzına kadar uyuşturucuyla dolu bir münsyenin tuşları havada sallanan bir çalgıyta cebelleşmesinde güzelhk nerede?" diyoc yıldız tozlarının üstünde oncülük kokulan var. Yaygın deyişle, içinde yaşadığı dönemlerin çıkmazâ ya da tekdüzeliğe aday turlerine, "çag a t l a t a n " bir sanatçı. "Swing"in savaş sonrasında beyazlara seslenebilmek için iyice uysallastığı 1940'ların ikinci yarısında, Charlie Parker'ın yanında "Bebop"ı, 1950'lerinbaşındatuba kullandığı topluluğuyla "Cool"u, John Coltrene'i yaruna alarak kurduğu ünlü beşlisiyle 1955'lerde "Hard Bop"ı, Gil Evans Orkestrası ile aynı onyılın sonlanna doğru senfonik cazı başlatan ya da geliştiren Miles, çarpıcı çizgisini Wayne Sborter, Tony VVilliams, Herbie Honcock ve Ron Carter'dan oliışan ünlü ikinci beşlisi ile bir başka doruğa çıkararak 1960'larda kömur renkli, klasik nitelikli bir müziğin yaratıcısı olacak, 1970'ler yaklaşırken ünlü potasıru daha da gerüşleterek elektronik cazın temellerini de PÎKNtK PtYALE MADRA AAAL. GÜVEBCıM. ONA UEMEN C5EL BUR4/A..: AL ŞUMU ... Kuzey Denizi Caz Festivali'nde İstanbul Festivali'nin son konuğu olarak dinleyeceğimiz Miles Davis geçen hafta Rotterdam'da düzenlenen Kuzey Denizi Caz Festivali'nde çaldı. Ünlü sanatçı İstanbul Festivali'nde Açıkhava'da vereceği konserlerde Robert Irving (klavyeli çalgılar), Rudy Bird (vurmalı çalgılar), Kenney Garrett • (saksofon), Darryl Jones (bas), Ricky Wellman (davul) ve Foley (gitar) ile birlıkte calacak. Miles Davis, ilk kez geleceği istanbul'da 18, 19 ve 20 temmuz gunleri saat 21.30'da Açıkhava Tıyatrosu'nda art arda üç konser verecek. Son olarak popüler bir caz şenliğı olan Kuzey Denizi Festıvali'ne katılan Miles Davis. Rotterdam'da Avrupa'nın dört bir yanından gelen cazseveriere çaldı. (Fotofiraf: AP) HIZLI GAZETECI NECDET SE CIZGİLİK KÂMİL MASARACl f h TARIHTEBUGUN MVMTAZ ARIKA\ Müzikseverler, muzisyen ve ressam Miles Davis'i dinleyecek r\ V 16 Temmuz Miles ciddi' resim yapıyor Kültür Servisi Bazıları "Suskunluğun Prensi" diyordu ona, kimileri de "Karanlığın Prensi". " C a z " sözcüğünden nefret ediyordu, ama uzun yıllardır caz muziğine durmadan yeni kimlikler getirmış, 1970'lerden sonra da yepyeni bir çıkış yapmıştı. îstanbullular da onu ilk kez "canlı olarak" dinlemeye hazırlanıyorlardı. Ama yıllann trompet ustası Miles Davis, tstanbul'a gelmeden, Münih'teki "Mosel und Tschechow" galerisinde hayranlarının karşısına bambaşka bir kirnlikle çıkıverdi. Miles Davis'in yağlıboya ve desen çalışmalanndan oluşan resim sergisinde 30 yapıt yer alıyor. Şimdi tstanbullulann muzisyen ve "ressam" Miles Davis'i dinlemeye hazırlanmalan gerekiyor. Daha önce Bilsak Caz Şenliği'nde dinlediğimiz, tromboncu ve caz yazan Mike Zwerin, Miles Davis'i en yakından tanıyanlardan biri. "Internalional Herald Tribune"da yazan Zwerin, Miles'a resme nasıl başladığını sormuş ve şu yanıtı almış: "Bir zamanlar Miki Fare resimleri çizerdim. Sonra, sanınm 1940'lardı, Gerry Mulligan'ın bir rcsmini yapbm. Çok benzedi Gerry'ye!" Aslında müzikte isim yaptıktan sonra resme de yönelenlerin sayısı hiç de az değil. İlk ağızda akla gelenler Arnold Schoenberg, John Lennon, Charlie Parker, Joni Mitchell, Ton> Bennctt. Ancak Davis "ciddi olarak" resim yapmaya 1979'da başlamış. Yani tam uyuşturucuyu bıraktığı sıralar. Bu da bir rastlantı olmasa gerek. Mike Zwerin, Miles'ın yaptığı resimleri New York'ta Central Park civarındaki evinde ilk kez görduğunde, "Bu adam resme belli ki laf olsun diye takılmıyor" diye düşünmüş. Miles'ın bir zamanlar söylediği şu sözleri anımsamış hemen: "Değişmek zorundayım, benim kaderim sanki bu." Dola>nsıyla, Zvverin, hiçbir zaman belli bir müzik tarzına takılıp kalmayan Miles'ın "resme b u l a ş m a s ı m " hiç de yadırgamıyor. Evine gelip de yaptığı resimleri gören biri, sormuş Miles Davis'e: "Bir keresinde, müzikte çalışmanın, hangi kurallann kırılraası gerektiğini öğrenmenin önemli olduğunu söylemişün. Aynı şey resim için de geçerli mi?" Yanıt tam Miles Davis'lik: "Art Tatum, hayatında ilk piyano müziğini bir taş plaktan dinlenüş. tki piyanist boogiewoogie çalıyormuş plakta. Ama Tatum plakta iki piyanist olduğundan habersizmiş. Piyanonun böyle çalındığını sannuş ve aynı anda iki piyanist çalryormuş gibi çalmayı öğrenmiş. Bazılanmn teori konusunda bir şey bilmesi gerekmez, çünkü onlar kitaptan öğrenilemeyecek bir şeye sahiptir." Miles'ın resimlerini görenlerden baiiları da, onun resimlerinde "ritm" olduğunu söylüyorlar. Hareket eden, dans eden, bale adımlan atan figürler. Kaiın uyluklar, uzun bacaklar. Miles'a göre, Rio de Janeirolu kadınlar bunlar. "Zaten pek az erkek resmi yapıyorum." Zwerin soruyor: "Senin müziğinde bep 'ara'lar vardır. Resimde de aynı ilkeyi uyguluyor musun?" Miles Davis yanıtlıyor: "Kaliforniya'daki evime bakan bir adam var. Adı Mike. Bana hep Reis der. Bazen, 'Mike, şu resmi nasıl buldun?' diye soruyorum. "Beğendim, Reis' diyor. 'Ama biürmeâen biraz önce.' Anladığım kadanyla, fazla uğraşınca berbat ettiğimi söylemek istiyor. Nerede duracağımı öğrenmem gerekiyor. Müzikte durulacak yerleri biliyonım. Ama resimde bu denge sorunu var ve müzikten farklı." Peki, Miles Davis'in resme başlamasının altında, müziğin onu artık doyurmaması mı yatıyor? Bu soruyu soranlann sayısı hiç de az değil. "Alakası yok" diyor Davis. "Kafamda her an müzik var. Sokakta yürurken, biriyle konuşurken hep müzik var kulaklanmda. Ama bakın, bazılan çiçek resmi, masa resmi yapıyor, onları kopya ediyorlar. Ama kopya edemem, sonunda mutlaka başka bir şey çıkar ortaya. Bir kere resim yapmaya başladım mı duramıyurura. Oysa konserden bir hafta önce resim yapmayı bırakmam gerekiyor, çünkü o zaman trompcti alıp çalışamıyorum. Ama resim de muzik de esrar gibi sarboş ediyor beni. Neden ikisi arasında bir seçim yapmam gereksin ki?" 6 KISAAMA VBRİMLİB/R YASANTL 1891'DE BüGÛN,ÛNLÜ TuKK MÜ2İĞİ8BŞTECİSİŞEVKİ 8£Y,31 YAŞlHDA KALPSEKTES1HDEN ÖLDÜ. ı'STAN8UL'OA DO6MUŞ,SARAY MIZl/iASlNDA E&İTılA 6CRMÛÇTÛ. Ö&RETMENİ gESTECİ HACI ARİP BEY ÖLDÜ. &ÜNDE.HEMÜZ 2 4 YAÇlNDAy£>l./)M4 BESTE yAPUAYA &A$LIYALI 8İRK4Ç YIL OLMUÇru. İLK YAPirLÂRlH. DA HACI ARİF BEY ETKİSİ GÖfÜJLEN ŞEVKİ BEY, ÇaK 6EÇMS&EN KİŞİLİĞİMİOSrAYA KOYMUŞTU. HÜZÛN. LÜ,KAIİAM£AR,KADEgCİ VB OELİCESİNE A$IK Bi% GENCİN YAPlTLAIllYDt BUNLAR. TuM ŞESTEOLtK YAŞAM/ İO YIL KAPAR SÜREM $£VKİ 8EY, BİND€N ÇOK $AfZKI B££TEL£M/f BUNLA/ZDAN 2OO rAM£Sİ 2AMANIU1ZA ULAÇAB'ıtMİŞriR./ŞTE, 6/K Öie/vS/C: "OİL YÂRESİNİ ANDlRACAK YÂRE BULUNMAZ DÜNYADA &ONUL YÂZESİUE ÇARE 8ULUHtMZu Şu sıralar Avrupa turnesinde olan Miles Davis'in Münih 'te açılan resim sergisinde yağlıboya ve desen çalışmalanndan oluşan 30 yapıtı yer alıyor. 5 0 YIL ÖNCE Cumhuriyet n Temmuz 1938 193S1988 Balkanlılar uyunık durunuz DEĞİŞMEK ONUN KADERİ Müzikte süreklı yeni yrjnellşler içinde olan Miles Davis, "Değişmek zorundayım, bu benım kadenm sanki" diyor. Resim de Davis'in sanattakı yeni yönelişlerinden biri olsa gerek Ûnlü cazcının desenlerınde Rıolu kadınlar ağır basıyor. doğrudan doğruya mübadele Gerek coğrafı ve gerek siyasi usülü, şüphesiz en faydah vaziyetimiz, iktisadi inkışaf şeklidir." imkanlanmızı kolaylaştınyor. Freie Pressenin birinci Almanya tabii bir sahifesinde çıkan bu acaip muşterimizse aynı zamanda yazı ilham menbaını, besbelli Sovyet Rusya da dahil olmak ki son Türktngiliz üzere bütün komşularımızda Dün gelen Freie Presse gazetesinin birinci anlaşmasından almış. tabii müşterilerimizdir. sahifesinde, Belgrad Burada Ingilizlerle yaptığımız Bunların sayısını ve satın muhabirine atfen şu manada on altı milyonluk kredi aldıklan mahsullerimizin bir yazı vardı: mukavetesini müdafaa hacmini çoğaltmak, milli "Başvekil Stayadinoviç, etmiyeceğim. Maksadım o ekonomimizin başarmağa Yugoslavyadaki madenlerin değil. Freie Pressedeki uğraştığı büyük davalardan daha verimli bir şekilde yaztnın tendancieıuc olduğunu biridir. Bugün Almanyanm işletilebilmesi için yabancı Yugoslav arkadaşlarıma en büyük alıcımız bulunması sermayesinin yardımına ispata da katılmayacağım. bizim için sıkıcı bir vaziyet ihtiyaç duyulduğunu söyledi. Büyük bir iktisatçı ve sayılamaz. thraç pazarlanmızı Fakat, bura efkan maliyeci olan muhterem genişletmek ve çoğaltmak umumiyesinde Ingitiz ve Stoyadinoviç, kredinin temini elimizde olmıyan birşey Fransız sermayesine karşı bir hususunda bugünkü dünya değildir. antipati var. Londra ile Paris şartlanna göre mevcud Balkanlı komşularımız için arasında kararlaştırılan imkanlan en iyi takdir eden mesele daha güç. Küçük bir (Balkan memleketlerine mal adamlardan biridir. yarımadada yanyana sıkışmış kredisi açma planı) gazeteler Ben sadece Balkanluann oturan kanaatkâr ve çahşkan tarafmdan hoş görülmüyor. A vrupa politikası içindeki kütleler, iktisadi inkişaflan Esasen mal halinde verilen müşkül vaziyetlerini hususunda mahrec krediler, Balkanldarı hiçbir okuyuculanmın gözü önünde bolluğundan mahrum zaman memnun etmemiştir. bulunuyorlar. Pazarda hakim unsur krediyi canlandırmak istiyorum. Biz Türkler Balkan Antantma Nadir \adi veren taraf olduğuna göre, dahiliz; fakat tam Balkanlı borçlular daima zarar sayılamayız. Coğrafı görmeğe mahkumdurlar. duruşumuz bizi hemen bütün Mamafih bu fikirler Stayodinoviçin sözlerile telif siyasi manzumelerle yakından edilemez değildir. O yalnız, alakalandırmaya mecbur ediyor. Şarklıyız, altın olarak verilen hakiki krediden bahsediyordu. Şunu Akdenizliyiz, Egeliyiz, Balkanlıytz ve Boğazlardan da ilave edelim ki mal ve dolayı bütün bu altın olarak yapılan kredi saydıklarımdan ziyade muameleleri arasında, Avrupalıyız. Neşrolunan kanunlar Ankara 15 (Telefonla) Gayrimübadil istihkakların tasfiyesi, Londra anlaşmalannm tasdiki, iş kanununa ek ve matbuat kanununun bazı maddelehnin tadili, ceza muhakemeleh kanununun bazı maddelerinin değiştirilmesi, terbiyevi mahiyeti haiz fılimlerin milletler arasında intişarım kolaylaştıran mukavelenin tasdiki ve pasaport kanunları bugünkü Resmi Gazete ile neşredilerek meriyete kondıı. Japonların kararı Tokyo 15 Kabine içtimaa ederek 1940 senesinde yapılnıası kararlaştınlmış olan olimpiyad oyunlarından vazgeçmeğe karar vermiştır. S I H H t T ı N ı SEVENLERE MİİJVG AfYONKAR&HıSAR Madensuyu
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle