19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURtYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Ama ne var ki ülkemizin siyasal iktidarı, belki de bu eleştirileri sözümona dengelemek için arasıra yargımn bağımsız olduğunu ileri sürmektedir. Siyasal iktidann anlayışına göre yargı erki bağımsızdır. Bu nasıl bağımsızlıktır ki, tüm bireylere ada12 Eylülctiler kökünden yıktı let dağıtma yetkisine sahip olan yargıçlanmız, kendi Bu karar çok olumlu ve çok anlamlı bir karar özlük işlerinden ötürü bir haksızlığa uğradıklan dır. Ama ne var ki 12 Eylül rejimi bu kararın öne takdirde yargı yoluna başvurma olanağına sahip mini anlayamamış, bir gece yansı Yüksek Hâkim değildirler. Adalete hizmet veren Türk yargıçlarıler ve Yüksek Savcılar Kurullan'nın kapılanna ki na ve Türk savcılarına adaletin kapılan kapatılmışlit vurmuştur. 15 Mayıs 1981 tarihinde yürürlüğe tır. Bilindiği gibi yargı önünde dava açma hakkı, ingiren 2461 sayılı, "Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Yasası" ile de 1971 değişikliğinin gerisin san haklannın en önemlilerindendir. 1982 Anayade bir düzenleme getirilmiştir. Bu kez Adalet Ba' sası da "hak arama özgürlüğü"ı.ü temel haklarkanı kurul başkanı olmuş, Bakanlık Müsteşan'na dan saymış, "Herkes meşru vasıta ve yollardan yada doğal üyelik verilmiştir (m. 2). Yasaya göre ku rarlanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı rulu temsil ve kurul adına beyanda bulunma yet ve davalı olarak iddia ve savunma hakkına kisi başkana aittir (ra. 9). Ve kurulun itiraz üzeri sahiptir" yargısını getirmiştir (m. 36). Ama aynı ne verdiği kararlar kesindir. Bu kararlar hakkın anayasa, tüm vatandaşlara tanıdığı bu hakkı, başda başka bir idari ya da kazai merciye başvurula ka bir madde ile yargıç ve savcüardan esirgemiştir. maz (m. 12). Sormak istiyoruz; yargıç ve savcılarına dava hakDaha sonra yürürlüğe giren 1982 Anayasası da kı tammayan ve bunun Anayasa Mahkemesi'nce aynı doğrultuda ve aynı nitelikte yargüar getirmiştir iptal edilemeyecegıni bir anayasa yargısı haline ge(m. 159/6). Yargıçlar ve savcılar, siyasal bir organ tiren siyasal iktidarlar, öteki vatandaşların haklaolan Adalet Bakanlığı'na bağlanrruşlar, bakaalığın nnı güvence altına alabilirler mi? Yargıya devlet denetimi altına sokuhnuşlardır (m. 144). Bakanlık güçleri arasında yer vermek istemeyen bir düşünbugün savcı ve yargıçları geçici olarak istediği ye ce sistemi, yurttaşlar arasında güven duygusu yare gönderebilmektedir (m. 159/7). ratabilir mi? Anayasada yer alan bu maddeler daha önce çeşkli yasalara serpıştirilmiştir. Sonra da anayasaya Yenisine ammsatma... geçici bir madde eklenerek, bu yasaların anayasaya aykırı olduğuna dair herhangj bir iddianın yaBundan bir süre önce Sayın Adalet Bakanı Olpılamayacağı belirlenmiştir (G.m. 15). Bundan böy tan Sungurlu, konuyu yeniden gündeme getirmiş, le Anayasa Mahkemesi 1977 yıhndaki gibi bir ka hiç gerek yokken, "hâkira güvencesinin kalmadırar veremeyecek demektir. ğına dair iddialara katılmadığım" söylemiştir. AnGörülüyor ki bu düzenlemelerle yargı bağımsız cak bunun gerekçesini açıklamaınıştır (4.6.1988 lığı zedelenmiş, yargıç güvencesi ortadan kaldırıl Milliyet). Hemen belirtelim ki Türk yargıçları ve Türk adaleti bu sözlerle açıkça alaya alınmaktadır. Anayasa ve yasalarla ortadan kaldırılan güvenceden ve bağımsızlıktan hâlâ söz edebilmek, en azından konuyu ciddiye almamak demektir. Yargıç ve savcılarını insan haklarından yoksun bırakan siyasal iktidar sahiplerine, unutmuş olabilecekleri düşüncesiyle şimdilik 1977 tarihli Anayasa Mahkemesi'nin ünlü kararıru anımsatmakla yetinmek istiyoruz: "Yargıçları yasa yoluna başvurma hakkından yoksun olan bir devlette, bireylerin hukuksal güvenceye sahip olduğu savunulamaz." Türk aydını, Türk insanı ve Türk hukukçusu bu kararın yeniden uygulama alanına getirilmesini dört gözle beklemektedir. Bunun için de yapılacak ilk şey; anayasanın yeniden gözden geçirilmesidir. sözcüklere yer verilmiştir: "Yargıçları yasa yoluna başvurma hakkından yoksun olan bir devlette, bireylerin hukuksal güvenceye sahip olduğu savunulamaz." 14 TEMMUZ 1988 BAYRAM GÜNLERİNDE TÜRKİYE'NİN BÜTÜN GAZETE OKUYUCULARINA SESLENEBİLİRSİNİZ! tnsan Hakları ve Yargı Güeü tSlkemizin siyasal iktidarı, belki de bu eleştirileri sözümona dengelemek için arasıra yargımn bağımsız olduğunu ileri sürmektedir. Siyasal iktidarın anlayışına göre yargı erki bağımsızdır. Bu nasıl bağımsızlıktır ki, tüm bireylere adalet dağıtma yetkisine sahip olan yargıçlanmız, kendi özlük işlerinden ötürü bir haksızlığa uğradıklan takdirde yargı yoluna başvurma olanağına sahip değildirler. Adalete hizmet veren Türk yargıçlarına ve Türk savcılarına adaletin kapıları kapatılmıştır. M. İSKENDER ÖZTURANLI tzmir Barosu Avukatlarından Ikinci Dünya Savaşı'run yıkıntıları içinde kurulan Birleşmiş Milletler Topluluğu'nun hazırladığı tnsan Haklan Evrensel Bildirgesi'ni onaylayan genel kurulda bir konuşma yapan Başkan Herbert Evatt, 10 Aralık 1948 günü bütün dünya uluslanna şöyle sesleniyordu: "Milyonlarca erkek, kadın ve çocuk bundan böyle yardım görmek, aradığı yolu bulmak ve haklanm alabilmek için bu bildiriye baş\ruracaktır." Öyle de olmuştur. Dünyanın uygar kesiminde yaşayan insanlar Evrensel Bildiri'den bol bol yararlanmışlardır. Bir başka kesimde yaşayan insanlara ise bildirge, hiçbir yarar sağlamamıştır. Bunlann arasında Türkiye de vardır. Ne yazık ki ülkemizde kamu ya da özel kesimde çalışan bilim adamlanmızın, aydınlarımızın ve vatandaşlanmızın birçoğu, Evrensel Bildirge'ye karşın sorgusuz ve yargısız cezalandınlmışlar, işlerinden atılrruşlardır. Yaşara boyu kamu hizmetlerinden yoksun bırakılmışlardır. İnsan Hakları Bildirgesi bu kişilerin çığlıklarına bir çözüm getirememiştir. Eziyet, işkence ve insan onuruyla bağdaşmayan davranışlar, gerek Evrensel Bildirge, gerekse Türk Anayasast ile yasaklannuş olduğu halde çoğu insarumız işkenceye uğramışlar, insan onuruna aykırı işlemlerle karşılaşmışlardır. tnsan Hakları Bildirgesi bu kişilere yardım elini uzatamamış, ya da bu kişiler insan haklanna uzanamarruşlardır. Bırakınız kadınları, çocukları ve sade vatandaşları, bugün ülkemizin yargıçları ve savcıları bile insan haklarından yoksundurlar. Büytik ve ölümsüz Atatürk, çok haklı olarak "Yargı erki, devletin, anayasanın ve insan onurunun koruyucusudur" demişti. Ve "Adalet örgüt bağımsız olmayan bir ulusun devlet olarak varlığı düşünülemez" diyerek yargının bağımsız olması gerektiğini dile getirmişti. Gerçekten devleti, anayasayı ve insan onurunu koruyacak en büyük güç, bağımsız yargıdır. Atatürkçü cumhuriyetin adalet politikası biraz geç de olsa bağımsız yargı ve yargıç güvencesi sorununu 1961 Anayasası Ue kesin bir çözüme kavuşturmuştu. Bu dönemde Yüksek Hâkimler Kurulu ve Yüksek Savcılar Kurulu olmak üzere iki özerk kuruluş gerçekleştirilmiş, yargı erki yürütmenin buyruğundan kurtularak kendi kendini denetlemeye başlamıştı. Ancak daha sonraki iktidarlar, Ataturk'Un devrim ve ilkelerine sahip çıkmadıkları gibi onun bağımsız yargı konusundaki özlemini de hiçe saymışlar ve yargı bağımsızlığım zedelemişlerdir. 12 Mart darbesinden sonra anayasada yapılan bir değişiklikle kurul kararlanna karşı yargıç ve savcılann yargı yoluna başvurma hakları ellerinden alınmıştır (1981). Aynca anayasaya, sözünü ettiğimiz kararların kesin olacağı yargısı da geürilmişür (m. 137, 144). Diğer gazetelerin yayııüanmadığı bayıam günlerinde, istanbul Bayıam Türkiye baskısı yapan tek gazetedir. Gazetemizdeki üanlarıruz, en geniş okuyucu kitlesine ulaşacaktır. Adres: Gazetecüer Cemiyeti/Cağaloğluİstanbul Tel: 513 83 00526 80 46 Teleks: 23508 yetı tt Ankara Tenuulcüiği: Tel: 230 70 64230 79 51 14 TEMMUZ DİRENİŞ RUHU Mücadelimizde, yüreğimizde ve bilincimizde yaşıyor. M.HAYRİ DURMUŞ, KEMAL PİR, AKİF YILMAZ, ALI ÇİÇEK ve Diyarbakır şehiüerimizi saygıyla anıyoruz. mıştır. Ülkemizin yüksek yargıçları, hukukçuları ve düşünürleri konuyu sı(c sık gündeme getirmektedirler. örnek vermek gerekirse, eski Yargıtay başkanlanndan Sayın Nihat Renda 5.9.1985 günü adalet yılını açış konuşmasında, "ülkemizde gerçek bir yargı bağımsızlığı olmadığını" vurgulamış ve "yargıda bunalınT'dan söz etmiştir (6.9.1985 Cumhuriyet). Şimdiki Yargıtay Başkanımız Sayın Ahmet Coşar da 198788 adalet yılını açarken yargıdaki güven bunalımını yinelemiş, "yargıç güvencesi ve Bunlardan yargıçlarla ilgüi 144. madde 27.1.1977 yargı bağımsızlığmın 1961 Anayasası'nda olduğu tarihinde, savcılarla ilgili 137. madde 27.9.1977 ta gibi yeniden gerçekleştirilmesinin gerekli olduğunu" rihinde Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilmiştir. savunmuştur (8 Eylül 1988 Cumhuriyet). Aynı gün tptal karan gerekçesinde, yeni düzenlemenin "in Türkiye Barolar Birliği Başkanı Sayın Teoman Evsan haklarT'na, "hukuk devleti kuralı"na, "eşit ren de, "Türkiye'de bağımsız yargıdan ve yargıç lik ilkesi"ne aykın olduğu belirtildikten sonra şu güvencesinden söz edilemeyeceği"ni belirtmiştir. M.HAYRİ DURMUŞ ÇAINAKKALE CEZAEVt'NDE DAVA ARKADAŞLARI ADINA CELAL ÖZALPCEMAL ŞERİK Ailemizin büyüğü, yüce insan ŞairYazar BEDRİ GİDER'İ (19211967) saygı, sevgi ve özlemle anıyoruz. H. LEMAN, MÜJDATHARİKA, BİLGİN GİDER ve torunlan OKTAYAKBAL EVET/HAYIR Her Kuşak Yeni Baştan... Bayan tuvaleti bayanlara kapalı Ders çalışmak için Beyazıt'taki tl Halk Kütüphanesi'ne gittim. Oldukça disiplin içinde çalışılmakta. Hem gorevliler hem de çahşmaya gelen insanlar. Gittiğimin ikinci günü 1.5 saatlik bir çahşmadan sonra tuvalet aramak üzere dısan çıktım. Görevliyt sorduğumda, asağtda bayanlara ait bir tuvalet olduğunu, yalnız kullandırtmadıklannı ve kilitli olduğunu söyledi. Yine de asağıya indim. Bir görevliye daha sordum, çünkü tuvaletin kapısı açıktı. Görevli, tuvaletin açık olduğunu, fakat bayanlara kuüandırtmadıklannı söyledi. Yanıtlar çok saçma geldiğinden tuvalete girdim. tçeride bir erkek görevli vardı. Özür dileyerek, 'Sanırım burası OKURLARDAN bayan tuvaleti' dediğimde, oldukça kıtgın bir sekilde, 'Hattrlatmantza hiç gerek yok, bayanlara ait olduğunu biliyorum, iyi kullanmadığınız için siz bayanlara kapadık burayı' dedi ve çıktı. Medeniyetin beşiği sayılan Beyazıt'm göbeğinde bulunan tl Halk Kütüphanesi'nde 'böyle ilkel bir uygulama'nın yapüdığına doğrusu utançla şahlt oldum. NAZMÎYE GÜRBÜZ tstanbul Temmuz/1988 zamlan da ne yazık ki, ben ve benim gibi süper emekü'lerin ait kademelerinde buhınanlar için Ocak/1988 ayı zammmda uygulandığı sekilde (yakacak zammından mahrum bırakılmamız sonucu) hatalı olarak çıktı.. Ocak/1988 ayındaki zamda, muhakkak ki tavanda 6400 ve uygulama, aynı zamanda Sayın Başbakanımızın söylediği, "Sosyal adaletçilik ve enflasyon üzerinde maaşlara zam vereceğiz" sözii ile de ters düsmuyor mu? Zira yıüık enflasyon % 74.1 iken bizlere verilen zam % 33.2 oranındadır. Bu yapılan bariz ve büyük hatalarda muhakkak ki size yanlış bilgi veren teknisyenlerinizin rolü vardır. Keza bu defaki Temmuz/1988 Zira teknisyenlerinizin size zammmda da % 15.3 oranında önerdiği (en kolay formül olan) artmak suretiyle, ancak yakacak zammından mahrum 202.000. TL.'sine bırakma uygulaması böyle yükseltildim. devam ettiği takdirde biz Oysa süper emekUUğe tabandaki süper emekUler 1989 özenmeyip (1000) ek gösterge senesinde eski 1400 göstergeli için kuruma 840.000. TL.'si "normal emeklilik" hatimizi de yatumamtş olsa idim, alacağım arar bir duruma geleceğiz.. Bu hatalann en kısa zamanda zam oranı Ocak/1988'de % 31.8 ve Temmuz/1988'de de gideribnesi umut ve dileğiyle. H. DÜNDAR TONGA % 24.4 olmak üzere ytllık % 1400+ 1000 Göstergeli 63.6 olacaktı. Işçi Emeklisi Bizlere reva görülen bu tutum göstergeli süper emektiyi kastederek; "Sıktntısı olmayan yüksek maaflüar" tabirini kultanmıs ve 19.000. TL. yakacak zammından mahrum bırakmıstmız, ama bu bizler gibi küçük göstergtüler için ne derecede doğru idi? Bunun sonucu; Ocak/1988 zammmda maasım 151.600.TL.'« iken % 15.5 arttınlarak 175.120. TL.'sine yükseltildi. TEŞEKKÜR tstanbul SSK Hastanesi'nde kaldığım süre içinde bir evlat gibi yakınlık gösteren ' Yirmi dokuz gün tutuklu kaldım. Niçin aldılar, niçin bıraktılar bilmiyorum. Bunu bilmeyecek ne var? Birir»cİ8i gözdağı vermek için. ikincisi de bos atıp dolu tutturmak istiyorlardı. Ben şu guzteme vardım: Aydınlara, devrimci insanlara karşı düşmanlık duygusunu yayıyortar, özellikle yöneticiler, polislerin eğfömsiz kalmalanndan da yararianarak onlan bazı yanlış harekeUere itmektedirler. Mustafa Kemal Bursa söylevinde bazı hallerde göreviilere güvenilemeyeceğini açık açık söytuyordu. Kaç yıl önce görmüş durumu. Bütün bu duygular yenilecek, değişecek elbet bir gün. Şimdi acılarını biz çekiyoruz. Gelecek kuşaklar, bu düşmanca baskıtardan kurtulmuş olarak yasayacaklar. insancıl bir çevre bulacaklar." ömer Faruk Toprak'ın Tuz ve Ekmek' anıromanını yeniden okurken bu parçaya takıldım. İki genç sanatçı Gülhane Parkı'nda dolaşırken böyle konuşuıiar. Bu, yalnıca bir roman konuşmast, roman kahramanlannın birbiriyle dertteşmesi değildir. 1940'lar sonrasında bu tür konuşmalar pek çok insan arasında geçmiştir: "Şimdi acılarını biz çekiyoruz. Gelecek kuşaklar bu düşmanca baskılardan kurtulmuş olarak yasayacaklar" Yalnız 1940'lar sonrasında, tek parti dönemlerinde mi böyle umuttu sözler soylendi, konuşuldu? Hayır, AbdOlhamit döneminde de ilericiler yine buna benzer sözlerle geleceğe umutla bakıyorlardı: "Biz acılar çekerek savaşım veriyoruz, ama çocuklanmız, çocuklanmız özgürtük içinde yasayacaklar" diyerek... Hep böyle otdu. hep böyle düşünüldu. Biz ao çektik, savaşım verdik, hapislerde yattık, sOrgunlerde süründuk, ama çocuklarımız mutlu bir yaşam süreceklerl Bir daha böyle yanlışlıMar, çirkinlikler olmayacak. Bu toplumda insan gibi yaşanacak... Ama hep yanlış çıktı bu umutlarl Her kuşak yeniden başladı özgürlük arayişlanna. Kimi zaman ılımlı, kimi zaman serttutumlarla... Olumlu birikimler çöllere aktı, bir anda yok oldu. Sonra yeni bir kuşak geldi, sırttadı demokrasi görevini, her şeyin kendisiyte başladıgına inanarak... Sonra başka bir kuşak, sonra bir başkasıl.. ömer Faruk Toprak'ın Tuz ve Ekmek'ini okurken bir kez daha gördüm ki, ha yıl 1943 olmuş, ha 1970, ha 1980, ya da 881.. Değişen bir şey yok. Suçlu sayılanlar hep ilerici, devrimci arayışlann insanlan... Onları sorgulayan gorevliler de önyargılarla yetişmiş hoşgörüsüz kişiler... İnsan şaşırryor. Abdülhamrt döneminden özal dönemine dek anlayışlar, tutumlar neden bu denli değişmezlik içinde diye... Işte kitaptan bir bolüm: Vakalanan bir genç yazan sorguya çekiyorlar: "Seni dinliyorum Sabahattin. Şu Devrimciler dernegini anlat bize. Kimler var bu demekte? Ne biliyorsan söyle. Sabahattin şaşt önce. Demek buraya adını yeni duyduğu gizli bir örgüt için getirilmişti. 'Böyle bir demek olduğunu ilk sizden duyuyorum. Adını duymadıgım bir topluluğa girmem söz konusu olmaz elbet.' Gene sustular. Başka bir noktadan yakalamak istiyorlardı onu. Bunu düşündükleri besbelli idi. Sabahattin'i şaşırtan konular attılar ortaya: Peki şu Asmalımescit'te pavyonda konustuğun beyaz Rus kadınını anlat öyleyse. Neler konuştun onunla? Tanlış mı duyuyorum' dedi ilkin. Yoksa başkasına yöneltecekleri soruyu yanlışlıkla bana mı sordular acaba diye düşündü. Pavyonlara gitmek alışkanlığım yoktur. Size çok yanlış bilgi vermişler. Sana tarihi ve saati ile söyleyebiliıim bu buluşmayı. Ekimin 7'sinde Harbiye tramvayından Tepebaşı'nda indin. Oradan Asmalımescit'e saptın. Orada Çin pavyonunda bu Rus kadını ile buluştun, ne konuştuğunu da sen anlat." Oysa böyle bir şey yoktur. Polis raporu baştan basa düzmecedir. Ama sorgulamacının davranışı kesindir: "Benim görevlendirdtğim memurlar görmedikleri olaylan yazmazlar raportanna..." ömer Faruk Toprak şimdi yaşam da değil. Kısa sayılacak bir ömür sürdü. İnançlı bir demokrasi tutkunuydu, bir toplumcu aydındı. Onun gibilerin başına neler geldiyse o da yaşadı bütün bunlan. Dürüst, yurtsever bir şairin serüvenini Tuz ve Ekmekte yazdı. iyiki yazdı. 1940 kuşağının yaşadığı acılardan bir demet... Daha sonraki yıllarda bu acı demetteri daha da yoğunlaştı, daha da korkunçlaştı. Her geçen yıl, her yeni baskı donemi bir öncekini gecti. Nedense iyiye, daha iyiye, daha olumluya, daha insanca, daha uygarca bir yöne doğru değil, daha vahşice, daha düşmanca bir gerçek kazandı sola, ilericiliğe yönelik eylemler... Tuz ve Ekmek'te Toprak, kendi kuşağının serüvenini yazmış. Bugünkü kuşaklann bu kitaptan, buna benzer kitaplardan öğrenecekleri çok şey var. Belki de kendi serüvenleriyle kıyaslayınca, "onlar da acı mı çekmiş, onlar da baskıyta mı karşılaşmış, bizim yasadıklarımızın yanında onlarınki nedir ki" mi diyecekler? Kimbilir... Dr. İSMAİL IŞIK'a, hastalığıma teşhis koyan Op. Dr. ZİYA GÜNEY'e, Anes. Uz, RIFKI UYGUR'a, Dr.OĞUZPEKER'e, Op. Dr. CEMALETTİN ERBULAN'a ve ameliyatımda bulunan hemşireler ile Bevliye Servisi personeline teşekkürü borç bilirim. ameliyatımda görev alan Süper PAKtZE ÇUHACIBAŞI Merhum İffet ve Halil Cin'in kızları; Nakiye Yönel, Nermin özallı ve merhum tbrahim Cin'in ablaları; Şükrü Gürsel'in eşi; Sevgi Anlağan, Ersen Gürsel ve Semra Samman'm anneleri; Doğan Anlağan, Didem Gürsel ve Kaya Samman'ın kayınvalideleri; Gökçe Gürsel, Bora Samman ve Defne Samman'ın büyükanneleri KAMYE GÜRSEL Türkiye'nin modern anlamda ilk komple kanalizasyon sistemi olan ve 100.000 000 000. TL.sına mal olan GÜNEY HALİÇ KOLLEKTÖRLERİ'nin açılışını yapan ve işin temel atımından itibaren her türlü maddi ve manevi desteğini eksik etmeyen; 13.7.1988 günü vefat etmiştir. Cenazesi 14.7.1988 perşembe günü ikindi namazından sonra Karacaahmet Camisi'nden kaldınlarak Karacaahmet Mezarlığı'na defnedilecektir. Başbakanımız Sy T U R G U T ÖZAL'3 an Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız TINEY MEIİH İNAL (19611988) Kağıdımız çaput bizim Kefenimiz bulut bizim Mesleğimiz umut bizim Kıranlara selâm olsun AİLESİ VE DOSTLARI ADINA SELİM İNAL saymİMREN AYKUT'a İstanbul Valisi saym CAHİT BAYAR'a Sayın MİLLETVEKİLLERİ'ne İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı MMARLAR! 15 Temmuz 1988 tarihinde Emirgan Korusu Beyaz Köşk'te saat: 19.30'da düzenlemış olduğumuz "Kuşaktan Kuşağa Geleneksel Mimarlar Yemeği"nde buluşalım. saynBEDRETTİN DALAN'a Genel Sekreter Sayın ATANUR OĞUZ'a İSKİ Genel Müdürü DÜZENLEYEN MİMARLAR ODASI ŞUBESİ HALKBANK TÜRKİYE HALK BANKASI A.Ş. GENEL MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN 1 Bankamızın ÎSTANBUL Bölge tnşaat Müdürlüğü'ne bağlı şubelerimizin temelden injaat, tadilat, onarım ve dekorasyon işleri ile ilgili ihaleler bundan böyle istihbarat sonucu bankamızdan yeterlik alan fırmalardan yazılı kapalı teklif mektubu alınmak suretiyle yapılacaktır. 2 Bu nedenle, istekli firmaların 3. maddede belirtilen belgeleri en geç 21.7.1988 Perşembe günü saat 17.30'a kadar bankamızın Cumhuriyet Caddesi No: 35 Taksim/tSTANBUL adresindeki tstanbul Bölge Müdürlüğü'ne vermeleri gerekir. 3 Dilekçeye eklenecek belgeler; a) Büro binaları ve banka dekorasyon işleri yapmış olduklarına dair iş bitirme belgeleri, b) MUteahhitlik karnesi, c) Halen yapmakla olduklan işlere ait belgeler, d) Son 3 yıl içerisinde yapmış olduklan işler ve mali durumlarına ait belgeler. e) Makine parkı ve teknik personel kadrolanna ait belgeler. Bankamız 2886 sayılı Artırma, Eksiltme ve Ihale Kanunu'na tabi olmadığmdan yeterlik verip vermemekte ya da dilediğine vermekte tamamen serbesttir. Basın: 22901 Sayın ATOM DAMALI'ya ve işin gerçekleşmesinde hizmeti geçen tüm çalışânlara, Teşekkür ederiz. Açık Kazı Kollektörleri Müteahhidi Temel ve Deniz Deşarj Müteahhidi Yenikapı Ön Arıtma Tesisi İnşaat Montaj Müteahhidi BAŞSAĞLJĞI HADİYE DOĞAN'ı yitirdik. Ailesine ve yakınlarına başsağhğı dileriz. ALKE STFA EZGİNİN GÜNLÜĞÜ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle