23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9 HAZÎRAN 1988 KÜLTÜRYAŞAM HAYVANLAR ÎSMAİL GÜLGEÇ ( RorVMNTıZMiN CUMHURİYET/5 Y4YIN DÜN1ASINDA SANAT/EDEBÎYAT Leyla Erbil'in "Mektup Aşkları"nda 7 genç insanın arayışı ) 6 Aşk! Nedir asd sorun?' LolaKrhl MrKTlT .VŞK1AR1 Jale ile birlikte, toplam yedi genç insandır "Mektup Aşkları"nın çerçevesini çizen. Ve görünüşte türlü tutkulan, aşklan, beklentileri, düş kınkhklan ve acılanyla bireysel düzlemde bir yaşantılar öbeğidir sergilenen. Ama yalmzca görünüşte. tamdan çıkışı ölümle arayacaktır. Belli bir toplumsal konumda insanın insanlığını ayakta tutabılmesi için belli bır kahramanlık, çizgiüstulük koşul kıhnmışsa eğer, Zeki çizgilerin ustune sıçramasının herkesten beklenemeyeceğının göstergesıdir. Cmsel yaşamındaki gelişıgüzellığı kımseden saklamaya gerek duymayan Sacıde, romanın ruhlan evde kalmışlannca en çok yerilen kişısidır. Yukanda ana çizgileri verilen ortamda kaldığı surece çoğu kez kimle ne adına ilişki kurduğunu kendısınin bıle bilemeyişi, Sacıde'mn en olumsuz yanmı oluşturur Sonunda Londra'ya yerleşen Sacıde'nın soylemi hızla değışecek, bu değişıklik, onun yaşamında bu kez her şeyı yerli yerine oturtma konumunu vurgulayacaktır. Ama bu konumda yine de açık kalmış noktalar vardır ve bu söylenmemişler, yazarın bır başka ulkeye yerleşmeyı ınutlak kurtuluş reçetesı Mektup Aşkları / Leyla Erbil / Çan Yayınları / 208 sayfa. AHMET CEMAL Bir avuç mektup var önumuzde. Altı kişi tarafından (Ahmet, Ferhunde, Sacıde, Ihsan, Zeki ve Reha) kaleme alınan bu mektuplar hep aym kişıye, Jale'ye yazılmış. Jale'ye kimilerı dostlukla (Sacide, Ferhunde), kimileri aşkla (Ahraet ve Ihsan), kirailen dostlukla/aşkla (Reha), kimileri de hangi duygunun hangisınin yerini aldığı belli olmayan, metafizık bir atmosferle (Zeki) bağlıdır. Romanın son sayfalanna kadar Jale'yi okuyucu yalmzca ona yazılmış mektuplardan tanır, yanı bu altı ayrı insanın bakış açısından. Jale ise kendi sesini, ancak romanın sonunda, Sacıde'ye yazdığı ikı uzun mektupla duyumr. Jale ile birhkte, toplam yedi genç insandır Mektup Aşklan'nın çerçevesini çızen. Ve görunuşte turlu tutkulan, aşklan, beklentileri, düş kınkhklan ve acılanyla bireysel duzlerade bir yaşantılar obegidir sergilenen. Ama dediğim gibi, yalnızca gorunuşte. Çunku gerçekte bu ınsanlara mektupları aracılığıvla ve bireysel olan'dan son derece başanlı bir yola çıkışla, geniş bir toplum panoraması anlattırılmıştır. Yedi gencın en belırgin ortak yanları çok geniş anlamda olmak uzere bir yolunu bulamamışlık konumudur Ama bu, ancak bellı bir foph>m«;l ortamda var olabilecek bir konumdur; başka deyış'e, çıkışı olmayan bir toplumsal ko numda ya da arka kapak yazısındaki deyişle "tarihsiz, kultursüz. zamansız ve orgutsuz bir ortamda, gercek yaşamın dışına duşmuş bir biçimde" oluşmuş bir konumdur Romandaki yedi kışınin arayışları, işte bu konumla sınırlanmış bır alanda akıp gider; ahnan sonuçlar da genclhkle kısırdır. Örneğin, kaçışı/kurtuluşu kuf kokulu bır nostaljide bulan Ferhunde'nın elınde, kendismı yine kendi güçlerıne göturebilecek hiçbir anahtar yoktur. Bilinçten yoksun her nostaljınin kaçınılmaz yazgısı gıbı, Ferhunde'run elinden gelen, yalmzca çevresine temelsız eleştıriler yöneltmek, eskinın şıırlerini "terennunT etmektir. Onunla karşılaştınldığında, yazdığı mektuplarda kendıni kademe kademe bıtiş'e hazırlayan Zekı'nın tutumu daha olumsuz, ama bu olumsuzluk içerisinde daha radikaldir; Zeki, romanda hic aramayışın simgesıdir. Tümuyle umarsız saydığı or dıye sunmaktan haklı kaçınmasının behrtilendır. Mektuplannda hep Jale'ye olan aşkından, onunla evlenip "mutlu bir yuva kurmaktan" söz eden Ahmet, romanın en ıtıcı tipıdir ve cifte nitelik sergiler: Bir yandan romandaki karakterlerden bırıdır, ote KİM KtME DUM DUMA BEHİÇ AK yandan da romanda sergilenen ortamın maddeleşmış sımgesidir. /i HtyRVM ATllHMMf 0A/c£ "Tarihsiz, kultursüz, zamaı.sız ve orgutsuz" ortamın en yetkin temsilcisı olan Ahmet, boyle bir ortamın doğal gostergesı sayılabılecek her turlü sıradanlığı, ıkili ahlakı, günluk yaşam ıçersındeki butun yozlaşmaları kendi benlığınde toplamıştır. Romanın sonunda Jalenin onunla evlenmesi, bir anlamda Jale'nın ortamın suyuna gıderek kendince bir savaşım vermesi anlamını taşır mı? Başka deyişle Jale, ortanunı sonuna kadar tanıyabilmek ıçın, kotuluğu butunuyle omuzlanna alma yolunu rau seçmiştır? Onca "ideal >uva" kurma hayallerinin ardından Ahmetın Jale'yi dusünülebıleek en adı biçımde aldatması, o ortamda sevginin göveremeyeceğının en guçlu kanıtı olup çıkar Ve Jale, şu satırları yazar Sacide'yr. "AŞK! Nedir asıl sonın diye ddşunuyorum... Asıl sonın tek başına ayakta durabilmekte, yalnızlıgı oğrenebilmekte mi? Asıl sonın sevgisiz yaşayabilmekte mi? Sevgisiz kalıp direnmeyi, sevgisiz kalıp gene de boyun eğmemeyi, dilenmemeyi oğrenmekte mi? Asıl oğrenmemiz gereken şey, sevgisiz bir yaşam duzeni mi?" Leyla Erbil'in Mektup Aşklan, seçilen yöntemiyle, butun kurgusuyla ve konusuyla gerçekten başarılı bir roman. Aynı zamanda da sanatçının içinde yaşadığı ortama her yanıyla tanıklığının son zamanlardaki en yetkin örneğı. \Skk PİKNtK PtYALE MADRA »CEKO'M SÇNfN ' cSÖRDÜĞUN O'BI Ml' GÖCÜyO RLİM? 'Agorafobi' yada 'EviyleEvliKadınlar' Agorafobi Eviyle Evli Kadınlar / Robert Seidenberg Karen DeCrow / Çevıren: Nur Nirven / Afa Yaymlan / 246 sayfa. SEZER ATEŞ AYVAZ "Orada buluşup selamlaşır Gece'yle Gunduz / tunçtan buyuk eşiğe ayak basarken. / Birı konağa gırerken ötekı çıkar, / ikisi hiç bir arada olmaz içeride: / Hep biri dışanda, yeryuzünde, / öteki içeride, cıkmayı beklemektedir."* "Agora" Yunan dilinde "çarşı" anlamında. Agoraya gönderme yapılarak oluşmuş "Agorafobi" ise saplantı haline gelmiş açık hava korkusu, kaygısıdır. Kadınlann varoluşlarını ev ve ev yaşamıyla olanaklı gönıp kendilerini "agora'Man, dış dünyadan soyutlamalannın panik halidir. Toplumlann kadın için tek ve en guvenli yerın ev olduğu buyruğunun kadın tarafından kabul edilip mutlaklaştırılması agoramn busbutun dışında kalmasıdır ve kadın "bcn"ıni eve kapatıp yaşamın uzağına duşmektedır böylece. Çunku agora tum toplumsal dizgeienn yüreğinin attığı yerdır, insan ilişki ve etkinliklennin, ekonomınin, sıyasetin kısaca toplumsal yaşamın sımgesidir. Evden dışarı çıkan kadıru sokağın yani yaşamın bin yıizlu tehHke ve tuzaklanmn bekledıği ve kadırun yennin ev olduğu babaerkil kultür imgeleri içselle>mış, kadın eve, dört duvara yazgılı kılınmıştır. Doğduğu andan itibaren kendisine benimsetilen davranış kalıplanmn yeri de evdir, yaşamının ve varoluşunun nedeni de. Kendıne uygun rol ıçınde kendi sorumluluğunu ustlenmesi gerekmiyordur nasılsa. Sorumluluğu, güvenliğı erkeğe, erkekse dış dünyaya yazgılıdır. Günün birinde sokağa çıkma ısteksizliği sıkıntıya, son Sokaklar hâlâ erkeklerîn eviyle evli kadınlar Roberf Se.denJberg K&zen DeCrow YAYEV RAPORU BtR ÖLÜM BAĞIŞLAMAK Yazan: Marguente Yourcenar / Çeviren: Hur Yumer / Adatn Yaymlan I 85 sayfa. Dılımizde "Hadrianos'un Anıl a n " , "Doğu Oykuleri" ve "Zenon" adlı yapıtlanyla tarunan Marguente Yourcenar'ın "Bir Ölıim Bağışlamak" adlı romanı ya da uzun oykusu, unlu Fransız yazann en ilginç yapıtlarından bin. Yourcenar, kitabım, tspanya Iç Savaşı'nda yaralanan Enc von Lhomond adlı bir serüvencının anılan biçimınde kaleme almış. 191921 Baltık Savaşlan sırasmda ıdeolojılerin çatıştığı bir donemde, kışlaya dönuşen bir şatonun guç koşullannda, bıri kadın, ikisi erkek uç kişinin "kara son"la biten ilişkilen. Kıtabı 1938'de yazan Yourcenar, 1%2'de kaleme aldığı bır önsözde, "Bir Ötum Bagışlamak"ı siyasal belge değeri için değil, varsa, insanı belge değeri için yazdığım, kitabın bu açıdan yargıianması gerektiğinı vurguluyor. Seidenberg ve DeCrow, ABD'de 5 milyonla 20 milyon arasında kişinin agorafobik olduğu ve bunun yüzde 80'inin kadın, büyük çoğunluğunun ise evli kadın olduğu gerçeğinden yola çıkıyorlar. rumlanabılır. Böyle görulduğunde psikiyatristerın psıkolojik tedavi yöntemleri davranış tedavisi, ilaçanlamını kaybedecektır. Kadınlar yaşamlannın sorumluluğunu kendi ellerine almadıkça, agorafobi buyrukları ortadan kalkmadıkça "fobi klinikleri"nin çoğalması kaçınılmazdır, bu iyıleştirme yöntemlenyle tiranlaşmış doktorlann rutin deneylerine tutsak olmaları da. Çünkü kendi kendinin bir karikaturu olan agorafobıyi kadınlara verilegelen tanhsel gozdağı ortaya çıkarmıştır. Kadının duygulanımsal ıyılığı de ancak yazgısırun toplumsalkulturel yönden değışmesiyle mumkündur. Agorafobik olmaları açıklanabilir, ama yapılacak şey yaşamı, kendi yaşamlannı denetlemede daha çok guç kazanmalarına çalışmaktır. Toplum, onaylanan ve odullendirilen bir iş için evden çıkmalanm kolaylaştırdığında kadınlann agorafobik olmaları na gerek kalmayacaktır artık. Yoksa Bernard Shaw'un öngörusu kaçınılmaz olacaktır: "Dev bir hastaneye dönuşen dunya!" " B u dunya 'doktorlar' ve 'hastalar' sımflanna a>nlacak ve üpkı kovbo>culuk oynayan çocuklann yaptıklan gibi, bu yeni sınıflar da, kuşkusuz can sıkıntısından kurtulmak için donem donem rollerini degiştireceklerdir." (s184). * Azra Erhat, Mitoloji Soziüğu, Remzi Kitabevi, lst.1978, s144. fflZLI GAZETECİ \ECDET ŞEV VALU KBVFLERı OH IKİ KISİUK ICO&JŞTA PÖRT TAHB KtZ ' l P . (JALA $ . KEŞKS Ş Yll dnoâ OLSAK weiK> ra da kaygıya, alışvenş, supermarket, mağazalarda duyulan panığe dönüşebılir ansızın. Kendini iyice eve kapayan, çıkamayan kadın agorafobının ilk belirtilerini yaşamaktadır. Nevrotık bir hastalıktır artık bu ve sağaltımı gereklidir, çünku kadın görevlerıni yerine getıremez olmuştur R.Seidenberg ve K. DeCron ABD'de beş milyon ile yirmi milyon arasında kişinin agorafobik olduğu ve bu sayının yüzde seksenınin kadın, buyuk çoğunluğunun ise evli kadın olduğu gerçeğinden yola çıkıyorlar. Kadınlann buyuk kesimınin gizli bir kesımınin açık agorafobik olmalanrun nedcnlerinı ve sonuçlannı tartışmaya açıyorlar. Erkeklerde çok çok kuçuk bır yuzdeyle temsıl edilen, "dış dünyadan", "rekabetten" kaçma eğilimı kadınlarda kıtlesel bır hale donuşmektedır. Kadınlann açık alan korkusu saf psikolojık açıklamalarla geçiştirilmemehdir. Kadınlara ozgu "bir tür histeri" yakıştırması ise sorunu daha baştan çözumsuz bir biçime getırecektır Kadınlann büyük çoğunluğunca yaşanan kitlesel bır ruh durumu söz konusu olduğuna gore, toplumsal sıstemlenn, ekonomınin ve ıdeolojik iletilerin payları sorgulanmalıdır. Agorafobi, kadınlann içinde bulunduklan koşullara bilinçsiz bir tepkı ya da grev niteliğinde geliştirdikleri davranışlar olarak yo YAFMA 8B£ J ŞMİA &AK, 3Î2 AİM KOSO5TA 16 KİŞİ YATMiŞTıle AAHIHPA ' ÖZGİLİK KÂMtL MASARACI sabahatün kııdıvt aksal şürter 0 S& .< • • c<i% 0 u^k 0 AĞAÇ YAŞKEN EGİLİR KEMAL GÖKHAN ^Taocu Sevişme' poşetten çıktı İJlkemizde poşete giren ilk kitap, mahkeme karanyla poşetten çıktı. 1983 yılında Muzır Kurulu'nca "sakıncalı" ve "muzır" bulunan "Taocu Sevişme ve Seks" adlı kitap, Ankara No'lu îdare Mahkemesi'nce aklandı. Külttır S«rvisi 1983 yılında Yol Yayınlan tarafuıdan yayımlanan "Taocu Sevişme ve Seks: Eski ÇinUlerin Cinsel Esrime Yöntemi" adlı kitap, aynı yıl içinde Küçukleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu'nca "mnzır" bulunmuştu. "Mnnr Yasası" diye bilınen ve eski yasanın hükumlerini ağırlastıran 3266 sayüı yasanın yayımlanışından sonra, Yol Yayınları yasa hukumlerine uyarak kitabı poşet içinde satışa sunmuştu. Böylece "Taocu Sevişme ve Seks" poşete gıren ük kitap olmuştu. Yol Yayuüan'nın, sınrrlaıria karannın kaldınlması istemiyle açtığı dava tam beş yıl sonra sonuçlandı. Ankara 1 No'lu Îdare Mahkemesi, bilirkişi raporuna dayanarak, kitabın bilimsel nitelik taşıdığı ve küçükler için sakıncalı bir içeriği olmadığı gerekçesıyle "muaar" karannı kaldırdı. Sonuç olarak, ülkemizde poşete giren ilk kitap olan "Taocu Sevişme ve Seks" poşetten çıktı. Kitabın yazan Jolan Chang (soyadı "Erken Kalk" anlamında), 1919 yılında Çin'de doğdu. Otuz yıldır Avrupa'da yaşayan Jolan Chang, Stockholm'de tarih öğretmenliği yapıyor. tngiliz Kraliyet Derneği ve Kraliyet Akademisi üyesi, Cambridge Üniversitesi Gonville ve Caius Koleji eski başkanı Joseph Needham'ın bir önsözünün de bulunduğu "Taocu Sevişme ve Seks", bınkrce yıllık geçmişi olan Çin seks büimıyle ilgilı bilgıleri derleyen bir arastırma. Dılımıze lltaan Gungoren'in çevirdiği kitabın en ılgınç yanlanndan biri ise, erkekte boşalmayı orgazmın kaçınılmaz sonucu olarak gören yaygın kanıya karşı çıkması ve boşalmadan orgazm olmanın uygulanabilmesi için bazı teknikleri öğretmesi. Jolan Chang' m kitaptaki savına göre, erkek söz konusu teknikleri öğrenince, istediği ya da eşinin istediği kadar sık ve uzun sevişebilecek, erkeklik gücünün sınj ŞİtRLER Yazan: Sabahattın Kudret Aksal / Cem Yaymevi / 536 sayfa. Şiırimian ustalanndan Sabahattin Kudret Aksal'ın şiır kıtaplarının tumu bir arada sunuluyor "Şiirier"de. Kıtapta Sabahattın Kudret Aksal'ın sırasıyla "Şarkılı Kahve" (1944), " G u n Işığı" (1953), "Duru G o k " (1958), "Elinle" (1962), "Eşik" (1970), "Çizgi" (1977), "Şürter" (1979), 'Zamanlar" (1982) ve "Bir Zaman Duşu" (1984) adlı şıir kıtapları yer alıyor. Aksal, "Şiirter" adlı kitabıyla 1979 Yeditepe Şıir Odulu'nu almıştı. Toplu şiırlerden oluşan bu kitap, ilk kez yayımlanan Bır Mavıyi Bulmak ve Surek adlı bolumleri de içerıyordu. DOĞRU Yazan: Omer S'ıda f Gerçek Sanat Yayınlan / 47 sayfa. 1958'den bu yana "İskeledeki Işık", "Bir Siırgun Ma^i" ve "Kum" adlı şıir kıtaplan yayımlanan Ömer Nida'nın bu kıtabı, ilk kez 1970'te yayımlanmıştı. Omer Nıda, "İşçi Tiyatrosu'na Doğru" adh kitabıyla ilgilı açıklamasında, "Konumuzla ilgili olarak tiyatro tarıhinde saygın yerlerı olan dunyaca unlu Meyerhold, Piscator ve Stanislavski gibi tiyatro kuramcılarından ornekler vererek bir yorum getırmeyı uygun gormedım. Nedeni, bu yapıtın ulusal ozelliklerımıze gore kaleme ahnmış olrnasıdır. Tum sanatsal uğraşılarımızda toplum yapımızın kendine özgu yanını dıkkate almak, bu yapıya uygun yöntemleri bulmak, uyeulamak sosyalıst gerçekçı sanatvılarımızın ilk odevıdir" diyor. TARÎHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 9 Haziran 1928'DS SUGUN, UMLU Ai/USmALYALI PlLOT CMA&LES K/AJGSFO&bSM/TH, YANINDAKİ ARKADAŞI CTP ULM l(E SUYÜK O(C~ •TAfJUS'U NAirAOAM AŞlP> ICEMTİr\tE //VM/ŞT7CZjeOSS " frDLI FCK/CEfZ. UÇAK, 3 GurV orVCE AMEJZİKA'NIN CALlPOJS.NfA OAKLA/VD'OAH KWGSFO£D SMITN , P/Sl s4bAL/)l2.tfiJ YOL TTDPUAM 11 2.CG rfrV/CAA/ (JA/CCJ HAl/AC/LtK eEKOBUHA BUYUK OKYANUS (LK K£Z MAMDAN AŞILDI.. nm sınırsızlığa kadar arttrrabilecek. Ote yandan, kısa bir süre once üçuncu basımına ulasan "Taocu Sevişme ve Seks"te, eski Çin bilgelerinin iktidarsızlık ve erken boşalma konulanna getirdikleri öneriler ve çözumler de ınceleniyor. "Taocu sevişme yontemi"nin, doğum kontrolu ve aile planlaması açısından da etkili bir yontem olduğu ve bu amaçlarla da kullanılabileceği savunuluyor. IŞÇt TlYA TROSU'MA CUMHURÎYET KİTAP KULÜBÜ^NDEN HABERLER HAFTAN1N EN ÇOK SATAN KİTAPLARI 1.6.1988 7.6.1988 Sıra 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 I M KNakM Mı/Yazan 022.317 Hasretınden Prangalar Eskıttım / Ahmed Arıf 079 042 Bız Duvar Yazısıyız / Gülay Kutal 087 055 Idam Gecesı Anılan / Halıt Çelenk 152 425 Eylül Imparatorluğu / Erbil Tuşalp 022 320 Şeyh Bedrettın Destanı / Nazım Hikmet 021.301 Sözüm Sanadır / Dr. Erdal Atabek 124 285 Yılmaz Güney Kıtabı / Atılla Dorsay 304.002 ÛrgüHenme Uzenne / Lemn • Stalin 193.011 Aydın Kesımı Üstüne / Lenın 192.005 Okulcuk / Alıcıa Partnoy Tiru Şiir Belge Anı İnceleme Şnr Anı Sinema Belge Inceleme 50 YIL ÖNCE Cumhurıyet 9 Haziran 1938 afyon zıraatı yapmamış olan memleketlerın muahedede lesbıi edılecek bır lanhlen sonra afyon zıraatme başlamalanmn yasak edılmesı esasmın kabulunde ısrar etmış ve bu mesele etrafında kuvveilt munakaşalar olmuştur. Bazı murahhaslar bunu kabul etmek ıstememışler, delegemız bunun manlıkı olduğunu, bir taraflan afyon zıraalımn tahdtdıne karar verilirken dığer taraftan bunun leşmıline musaade eımek mantıksız olacağını, afyon 19391988 zıraatınm hususî mahıyen ıcabı herhangı bır memlekeun gunun birinde afyon ekmeğe mecbur kalmayacağını, afyon zıraatı yapan memleketler zıraaliennı lahdid ederek buyuk fedakârlıklara katlanırken başkalannın yenıden afyon ekmelerı mıllı servetı bırınden alıp otekıne vermek deınek olacağını ve bunun beynelmılel ahlâka munafi olduğunu, fedakârlıkların karşılıklı ve umumı olması lâzım geldığını söyleııııştır. Afyon işi hararetli müzakerelere sebeb oldu Cenevre 8 Anadolu Ajansının hususı muhabın bıldırıyor: Beynelmılel afyon tahdıdı konferansı ızharî komıtesl ınuzakerelerim bılırmıştır. Mustakbel konferansta yapılacak beynelmı/el mukaveleye lemel teşkıl edebilecek muhtelıf esasları muhtevi olarak hazırianan rapor bu hafla Milletler Cemıyelı ıstışan komılesınce muzakete olunacaktır. Bu muzakere en buyuk afyon alıcısı olan Amerıkanın da ıştırakıle ehemmıyetını artırmaktadır. Son celsede delegemız Necmettın Sadak şımdıye kadar
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle