22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
^CUMHURİYET/8 HAVA DURUML Genel MOdürtuğu'nden aiınan bılgıye göre, yurdun kuzey ve doJu kesımlen parcalı çok buluttu, Karaieniz, Iç Anadolu'nun doğusu, Doju Akdemz ıle Doğu ve Guneydoğu Anadolu bölgeieri yer yer saJanaK ve gök gunjltulu saöanak yaOışk geçecek HflVA SICAKLIĞI: Deö'çmeyecek. RÜZGÂR Kuzey ve batı yönlerden hafif ara sıra orta taıwette. yjrtjts anında kuvveöi olarak esecek DenızlenJe, gunbatısı ve karayeMen 35 kuvvetınde saatte 1021 denız mili hızia esecek DENIZ Mutedil. dalga yuksekligi 052 metre. görüş va parçalı cok bulutiu saflanak ve gök gürütttkl sağanak yağışl* uzaktıflı 10 km. yağış anında 58 km geçecek Rüzgâr Kuzey ve batıdan hafif ara sıra orta kuvvette esedolayında bukınacak. Van Gölu'nde hacek Göl mutedıl dalgaiı oıacak j sıst /•<*«** HABERLERİN DEVAMI TURKIYE'OE BUGÜN 8 30° 19° Oıyartatar B 25°14°E<*me Y 29° 15° Erancan 1 A 23° 1° Erzurum Y 17° 7"Eski5elw Y 24° 11" Gazantep B 30° ZT aresun A 32° 19° Gumuşhane Y Y 22° 12° Hakkân A 31° 18° Isparta B 28° 13° Is&nbul Bjlıkesf Bfec* Y 19° 9°lmır r 2S°1T>Kaıs Y 19° 9° Kasömonu Bolu Y 21° 9°Kay5Wi Burea B 2S° 14° Kırttvek CanaMale B 26°16°Konya Çorum Y 22° 9°Kuta/ıva Deraa A 29° 17° Malatya Ataı» Adapazan Adryaman Atyon A«n Ankara Anbkya Anoiya A A 30° 16° B 29° 16° B 30°20° A 28» 15° Y 19° 9° Y 22° 10° Y 20» 16° Y 20° 16° Y 21° 16° C Y 31 16° Y 20° 16° Y 22° 9° A 23°1S° Y 21° 16° Y 27° i r A 24° 12° 5 Y 19° 9° 24° 11° Vaı Y 22° 8° 23° 10° Yozoa 26° 12° ZonuuldaK Y 20° 16° 30°16°Uamsa 28° K= ItMaraş 22°t0°Mfs9n 18° 6°Mu4İ3 24° 11° Mgş 29° 16° Nığde 20°16°Ortu 19° 9°Ftae 24" 12» Samsun 24°10°S*1 22° 15° Sınop 29°17°Srvas 17° 7°fe*mlaO 20° 9°Tra£BDn 22° »=Tünc*lı 24 HAZİRAN 1988 OÜNYA'OA BUGÜN Amstenlam Y 17° Amman A 34° Auna A 30° Ba&Jat A 33° Barcetona Y 28° Baset Y 22° Belgrad B 26° Berlın Y 18° Bonn Y 19° Brüksel Y 24° Budapeşte Y 25° Cenevre Y 30° Ceayır Y 33° Cttte A 42° Duba A 42° Frankfun Y 20° Gıme B 32° Hetsmta B 20° B 36° Kalare Kopenhag Y 18° Y 19° B 31° Lemngrad Loodra Madnd Mıiar» Montrea Moskma Munh Oslo f>ans Prag ftyad Roma Sofya Sam ÜBI Anv venedık Vıyana Zunh Y 25° B 20° Y 2P Y 29° Y 26° B 26° Y 20° A 30° Y 14° A 22° Y 23° A43° A 30° A 26° A 35° A 30° B 28° Y 21° A 30° Y 22° 37° Y 22° Me< leteoroloji ANKARA...ANKA MUSERREF HEKtMOĞLU »••"''londfa ^ ^ . • ^ •Berhn Moskora Karaciğer Belki de soyadımdan kaynaklanıyor, tıp bilimine her zaman büyük ilgi duyanm. Doktor dostlanmla konuşmaktan çok hoşlanınm. Hastalıklar ve onanm yöntemleriyie ilgili gelişmeleri dinler, aydınlanınrrt. Yakın bir hastanın verdiği karamsariık uçup gtder, gelecege umutla bakarım yeniden. Kaç kez yazdım bu köşede, artık kireç çağına geldim, çevremdekiler de nezle, grip, boğaz olmuyor elbet. Değişik hastalıklar oluyor. Küçük beyincikte dengeslzlik, damar sertligi, tansiyon, enfarkiüs, kanser derken tıp bilgimtz boyutlanıveriyor. Özellikle sevdigimiz bir kişi hastalanırsa onu sagItgına kavuşturmak için doktor olmak, uzman olmak uzlemini bile duyuyor insan. Olağanüstü güçlere inanası geliyor! Bir süredir karaciğer hastalıklanna merak sardım ben. Belki yıllar önce yitirdiğimiz doktor Selçuk Kanatlı'nın, değerii ressam Orhan Peker'in, diplomat dostum Suat Tuygan'ın acı anılanndan, belki içkiye yenik kimi dostlarıma bakarken duyduğum kaygı ve hüzünle... Ya da ABD'de masal yazan genç bilimadamı, Hacettepe Tıp Faküttesinin eski oğretim uyelerinden Münci Kalayoglu'ndan dinlediklerimin etkisıyle. Basınımıza da yansıdı, Profesor Doktor Münci Kalayoğlu ABD'de karaciğer nakleden sayılı merkezlerden birinin başkanı. Bugünlerde Türkiye'ye geliyor, karaciğer ile ilgili sempozyumlara katılacak. Aynca doktorluğunun yirmi beşinci yılını kutiayacak. Yirmi beş yıl once doktor olanlardan biri de Profesor Atilla Ertan, o da ABD'de Tulane Üniversitesi Tıp Merkezi yoneticisi. Bu degerii bilim adamına Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nde, Profesor Doktor Muzaffer Gürakar'ın düzenlediği bir sempozyumda rastladım geçen gün. Benim için büyük mutluluk oldu bu rastlantı. Bir Türk doktorun ABD'de vardığı düzeyi görmek güzel bir olay her şeyden önce. Bir bilim adamının belli koşullar ve olanaklarla yeşermesini görüyor insan. Ama bir şey daha görüyor. Çok güç koşullarda, dar olanaklarla, kısık ödeneklerle yeşeren genç doktortar da var. Tüm güçlüktere karşın bilimsel araştırmaiannı sürdüren öğretim üveleri de... Cerrahpaşa dahiliye kliniginin arbnct katında bu doktoıiarı yakından tanıdır.ı. Biraz da şaşırdım. Bilimsel yaşamda giderek gerileyen bir ülkeyiz; kitap okuyan, araştırma yapan, uluslararası kongrelere katılan bilimadamı tıp dalında da,başka dallarda da giderek azalıyor. Kimi doktorlar profesörlüğü nerdeyse kartvizit gibi kullanıyor. Ama olumsuz ortama, yozlaşmaya, aynca çok güç koşullara karşın mesleğine saygısını, hastalara sevgisini yitirmeyenler de var. Onlara rastlarsak sağlıgımıza da güvenebiliriz. Bir kliniğe gittiğim zaman büyükbabamın bir öğüdü çınlar kulağımda. Bir üzüntüm olursa, o üzüntüyu aşamazsam bir hastaneye ya da mezarlığa gitmemi söyterdi. Gerçek acıları gormemi isterdi belki de ve de mezartığın gerçeğini... Cerrahpaşa dahiliye kliniginin attına katnda yasadtğım günlerde bu sözlerin gerçeğini çok derinden hissettim. Aynca karaciğerin önemini. Genç doktor Murat Soysal, "vücudun arrtma merkezi" diye tanımlıyor karaciğeri. Arrtma durunca tüm organlar etkileniyor. Nasıl etkilendiğini de yakından gördüm. Aslında bir hastanenin çok öğretici yanları var. Bir üniversite kliniğinde bile acı gerçekler saptanıyor. Her şeyden önce o kliniğin boşlukları göze çarpıyor, hastalar açısından da görevtiler açısından da dolması gereken boşluklar bunlar. Genç bir doktorun çalışma koşullan, bir dalda uzmanlaşmak yolundaki özverisi, her düzeyde görevlilerin gelir düzeyi, o görevlilerin yaşamöyküsü çok düşündürücü boyutlarda. Altıncı katın koşesinde balkonlu bir oda var, karşıda mavi deniz, geceleri pırıl pırıl gemiler, Kumkapı kıyılanndan sesler geliyor; yanda bir sirkin renkli ışıkları, gökte hilal ay, sözün kısası her şey yaşama çağırıyor insanı. Odalarda, koridorlarda da bu çağnya koşmak özlemi. Genel telefonda bir jetonluk konuşmalarta bu Özlem dile geliyor. Bir seslenişte tüm yaşam öyküsü özetleniyor kimi zaman. Toplumumuzdan belli bir kesitin tablosu oluşuyor acıtatlı yönleriyle. Kaç öykü, kaç roman yaalır! Belki de Profesor Doktor Muzaffer Gürakar'dan kaynaklanıyor. Hepatoloji bölümünde çok sıcak bir diyalog var çalışanlar arasmda. Bir aile çevresi gibi, hoca, asistan, hemşireler, temizlik görevlileri birlikte yemekyiyor, çay içiyorlar, dostça söyleşilerinde özel ve genel sorunlar geliyor masaya. Biri gecekondusunu bırakıp Kocamustafapaşa'da bir bodrum katın a taşınmasını anlatıyor, bir başkası oğlunun Kara Harp Okulu'na yazılma tutkusunu, kimi Tokatlı, kitni Malatyalı, kimi Qaziantepli, kimi Erzurumlu. Karadenizli Bilal zatürreeden yeni kalkmış, ama çalışmaktan geri kalmıyor. Sevginin, güleryüzün güzelliğini bu sade insanlar arasmda daha çok hissettim doğrusu. Tüm üzüntülerine, dar gelirterine karşın odadan odaya, hastadan hastaya koşmaktan geri kalmıyortar. Duyartılığmı yitirmeyen yürekleri var! Oysa çoğu zaman nasırtı yüreklerte karşı karşryayız değil mi? • * * ANKA'dan bir teletonla Başbakan özal'a atılan kurşunlar hastane koridorunda da patladı geçen hafta. Tepkiler, yorumlar çok ilginç. Şimdi herkes bir polis romanı gibi izliyor olayı. Oysa olay polis romanını aşıyor. Ben de düşünüyorum kaç gündür, bu olaydan sonraki gelişmeler ne olacak? Sayın Başbakan nasıl bir politika üretecdk bundan sonra. Marmaris'te mavi yolculuk öncesinde teknemize gelen Semra özal ile bir söyleşimiz vardı. Başbakan'ın eşine şöyle dedim bir aralık: Size ve Ahmet Özal'a Başbakan'ın çağdaş kanadı, Korkut ve Bozkurt kardeşlere de Türkislam kanadı diyorlar. ANAP Genel Başkanı'nın politikası da bu dengeye dayanıyor galiba... Semra Özal gulümsedi bu sözüme. Şimdi de gülümsüyor mu acaba? Belki de denge çok sağlam değil. Aslında tüm dengesizlikler sağlıksız demokrasiden kaynaklanıyor! Bir toplumun karaciğeri de demokratik kuruluşları bence. Karaciğer çalışmazsa tüm vücutta tıkanıklık başlıyor. Yaşam yürümüyor! Döne döne aynı gerçeği yaşıyoruz, ama karaciğeri çalıştırmak yoluna yonelemıyoruz bir türlu. Tıp biliminde büyuk gelişmeler var, karaciğer merkezleri kuruluyor, hastanın ciğerlerine sağlamı takılıyor. Ama toplumlar için geçerli değil bu yöntem. Özonarımı başarmak zorundayız. A ac«B Ouluag K lart S s » Y ya{munL Kmhırem Korkunç heyelan " (Boftamfı 1. Sayfada) . ramlarında de|işiklik yaparak, "yas" yayıru yaptı. Cumhurbaşkanı Kenan Evren, TBMM Başka. nı Yıldınm Akbulut, Başbakan Turgut Öıal, SHP Genel Başkanı Erdal tnönü ve DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel, "başsaghğı" mesajı yayımladılar. lran transit yolu olarak bilinen karayolunun üzerinde bulunan Maçka'ya 3 kilometre uzaklıktaki eski adı "Meksila" olan Çatak ' köyünOn muhtan Rıza Yavuz, bir' kaç kez köylerinde heyelan tehli"kesi bulunduğunu bildiren dilekçeyle Maçka Kaymakamhğı'ha " başvurmuştu. Ancak yetkililer, ' TIR'lann rahatça geçebümesi için dağlann dibi oyularak genişletilen yolun kenarma bazı bölümlerde is• tinat duvarlan yapmakla yetinmişlerdi. Çatak kesiminde önceki gece saat 24.00 sıralarında dağdan kayalar yuvarlandı. Köylüler ve araçlarıyla yolda kalanlar, Karayollan'na haber ulaştırdılar. Uzun süre beklenmesine karşın Karayollan'ndan araç gelmedi. Bu arada yakındaki bir müteahhidin kepçesinden yardım istendi. Kepçenin gücü yetmeyince, yine yol açılamadı. Saat 03.00 sıralarında operatör Ismail Ekici yönetimindeki Karayollan'mn greyderi geldi. Ancak onun da lastiği patlayınca, çalışma yine yarıda kaldı. Bu arada, Gümüşhane ve Trabzon yönlerinden gelen araçlar, yola işaret konmadığı, bir tedbir alınmadığı için heyelan bölgesine kadar gelebiliyorlardı. Araçlarda beklemekten sıkılanlar, heyelan bölgesinin hetnen yarundaki Saffet Öztiirk'ün kahvehanesine toplandılar. Bir yandan çaylarını içen, diğer yandan vide' oda fılm izleyen yolcular, hava aydınlanınca, Karayollan'ndan başka araçların gelmesini ve yotu açmasıru bekliyordu. Hafif bir yağmurun yağdığı gece geride kalıp, saatlerin 07.45'i . gösterdiği sırada, büyük bir uğultu duyuldu. Su sesine benzer bu • gürültü yaaklaşırken birkaç kışinin "kaçın" dediği duyuldu. Panik içinde kaçışrna başladı, ama geç kalınmıştı. Karayollan Genel Mudürü Atalay Coşkunoğlu'nun açıkladığma göre 500 bin metreküp (2 tane Istanbul Hilton Oteli hacminde) toprak, bir anda kalıvehanenin, 3 katlı bir binanın, bir bakkal dükkânının, bir kasabın, kahvehane önünde bekleyen 3 otobüs, 4 minibüs ve Karayollan greyderinin üstünü örtnıüştü. Heyelan E>eğirmenderesi'nin yolunu da kapatmış, mezarlıktan akmaya başlayan dere, köydeki evleri basmaya başlamıştı. Su basan evler hemen boşaltıldı. tlk anda, heyelanla sürüklenen 18 kişi yaralı olarak bulundu. Tranbzon Numune ve SSK hastanelerinde tedavi altına ahnan bu kişiler şunlar: "Recep Gürsoy. Yaşar Gür, Sa•det Gür, Hnseyin Şahintürk, Birol Ünal, Cavit Durmuş, Necmettin Pamuk, Huseyin Naz, tbrahim Kurban, Efe Canpolat. Ali Turkoglu, Fatma Öztiırk, Yaşar Kaya, Şemsettin SadıUar, Nurten Takıa, Celal Varlı, Ibrahim Fikri ve Temel Köksal." dı. Akşam saatlerinde ise yeniden heyelan tehlikesiyle yol ulaşıma kapatıldı. Toprak altında kalanlan kurtarmak için yapılan çalışmalar iirasında Uk olarak 61 DS 631 plakalı minibüs çıkartıldı. Tamamen parçalanmış halde bulunan minibüsün içinde kimsenin olmadığı görüldu. Kurtarma çalışmaları, akşam saatlerine kadar sürdüruldü. 19.00 sıralarında meydana gelen yeni bir heyelan, çevrede panik yarattı. Heyelan durduktan bir süre sonra yeniden çalışmalar başlatıldı. Bu arada, bölgeyi havadan tarayan helikopterdekiler, dağda büyük bir yank olduğunu bildirdiler. Heyelan korkusuyla kurtarma çahşmalarına sabah saat 00.30'a kadar ara verildi. köprüsü çöktü. Suya düşenleri kurtardık. Hnseyin Mert: Yol kapalıydı, bekliyorduk. Gürultü ile bir anda panik başladı. Kaçtığımı hatırlıyorum, ama nasıl kaçtığımı bilmiyorum. Bizim bulunduğumuz yerde 56 yolcu otobüsü vardı. Yolcular arasmda yabancı turistler de vardı. Tensei Köksal: Lokantada yemek yiyorduk. Bir anda panik başladı. Kendimi aniden suda, Değirmendere'de buldum. Toprak altmda kalan kahvehane ve lokantada 100'ün üzerinde insan, 5 tane de otobüs vardı. Zeki tlban: Ağn'dan geliyordum. Olay sırasında dışarda dolaşıyordum. Dağın üzerimize doğru geldiğini gördüm ve kaçmayı başardım. Nurten Takıa: Yol kapalı olduğu için kahvehanede video izliyorduk. Filmbitmek üzereydi. Büyük bi' gütültü gehyordu. Sanki su sesi gibi l'anik oldu. Herkes 'kaçın' diye bağınyordu. Heyelan bizi suriikledi. Ben kurtuldum. Orada 67 otobüs vardı. Serhat L'çkun: tzmirli pazarlamacıyım. Erzurum'dan Trabzon'a gidiyordum. Yol kapalı olduğu için durduk. Otobüsün diğer yolculanyla kahvehanede çay içiyorduk. Büyük bir gürültü koptu. Ne olduğunu anlatnadan, 40 kişinin bulunduğunu tahmin ettiğim kahvehane toprak altında kaldı. Ben ve yanımdaki 67 kişi, kahvehanenin açıkta kalan bir köşesinden çıkmayı başardık. thmal iddialan Fizibilite çalışmaları Karayollan'nca 1986 yılında yapılarak genişletilen lran transit yolunda heyelanla birlikte "ihmal" iddialan yoğunlaştı. Çatak köyü muhtan Rıza Yavuz'un köylerinin heyelan tehlikesi bulunduğunu birkaç kez dilekçeyle Maçka Kaymakamlığı'na bildirdiği öğrerüldi. Kaymakamlık yetkilileri de bunu doğruladılar, ancak başka bilgi vermediler. Bu arada, heyelandan kurtulanlar da faciaya bir başka ihmalin neden olduğunu öne sürduler. 80 yaşındaki Hüseyin Ayar, ilk heyelandan sonra hiçbir önlem alınmadığını belirterek "Araçlar, heyelan bölgesinin uzağında durdurulabilirdi. Yol hemen açt'^rak, araçlann birikmesi önlenebilirdi. Yabancılar buranın hevelan bölgesi olduğunu bilemez. Tedbir alınmadığı için araçlar, ilk kayalann düştügii yere kadar geldiler. Yetkililer, yolu kesip buraya kimse>i yaklaştırmayabilirdi. kahvehane de boşaltılabilirdi." Görgü tanıklanndan öğretmen Hayrettin Kalaycı ise şunlan söyledi: "Gece, 'heyelan var, gelin yolu açın' diye her yeri aradık. llgilenen olmadı. Trabzon'da Karayollan dahil, her yeri aradık. Bir süre sonra bir greyder geldi. Onun da lastiği patladı. Heyelan olduğunda 78 kışi gre> derin başındaydı. Diğerleri de kahvede video seyrediyordu. Kahve tıklım üklımdı." İhmal iddialan üzerine "tlk heyelan küçük olduğu için bir greyderle halletmeyi duşünmüşler" diyen Bayındırhk ve tskân Bakanı Safa Giray şu açıklamayı yaptı: "Herhangi bir ihmal olup olmadığını araştınyoruz, Elimizdeki bütün imkânlan kurlarma çalışmalan için seferber ettik. Kayan 500 bin metre küplük kütleyi temidemek faz'a zaman almayacaktır. Ancak aş&ğıdaki insanlan duşünerek titiz bir çalışma yapılması gerekmektedir." ACI Heyelandan kurtutanlar yitintiMen yakınlan için gözyaşı döktuler. Acı, dun Çatak yöresinin üzerinetoprakgibi çökmüştiı. Hastanelere koşan yurttaşlar yaralı yakınlarının durumunu öğrenmek istiyorlarrjı. (Fotofiraf: Rıza Ezer) Ölii sayısı Toprak altında kalanların sayısı tahminlerden öteye gitmiyor. tlk andaki 300 gibi rakamlar, görgü taruklanrun ifadeleri ile düştü. ölu sayısının 50 dolayında olacağı tahmin ediliyor. Kaybolanlardan beIirlenebilenler şöyle: Kahveci Saffet Öztürk, oğullan Onur ve Umut. Karayollan greyderinin operatörü tsmail Ekici. lsmail Ekici'nin sağ olarak kurtulduğu ve kaçtığı iddialan da var. Olay yerindeki Fatsa Özlem firmasına ait otobüslerden birinin 2. şoförü, muavini, bir turist, 2 büyük yolcu, bir çocuk. Ayru firmanın 2. otobüsünün muavini, bir çocuk yolcu, bir turist. Van Gölü Turizm otobüsünden bir astsubay, bir polis, 2 şoförü. Süzer otobüsünden 3 kişi. Gümüşhane Seyahat otobüsünden bir polis, bir yolcu. Olay yerindeki öteki otobüslerin yolculanrun tamam olduğu bildirildi. Trabzon Vah'si Enver Hızlan, saat 20.30 sıralarında yaptığı açıklamada, Federal Alman uyruklu 2 turistin kendisine başvurarak 3 arkadaşlanrun kayıp olduğtınu bildirdiklerini söyledi. MİiteOS PARAMPARÇA Heyelanm altından ilk olarak 61 DS 631 plakalı minibüs çıkartıldı. Tamamen parçalanmış olarak çıkartılan minibüsün içinde kimsenin bulunmadığı belirlendi. (Fotoğraf: Rıza Ezer) Evren: Acıyı milletçe paylaşıyoruz Cumhurbaşkaru Kenan Evren yayımladığı mesajda heyelanda hayatını kaybedenlerin yakınlarına başsağlığı dilediğinde bulundu. Evren, "Manız kaldığımız bu acıyı milletçe paylaşıyoruz" dedi. Başbakan Turgut Özal, Trabzon Valisi Enver Hızlan'a gönderdiği mesajında olaydan duyduğu üzüntüyu dile geürdi. özal, devletin, tüm imkânlannı seferber ederek var gücüyle vatandaşların yaralarına merhem olacağını kaydetti. SHP Genel Başkanı Erdal tnönü, mesajında olaydan duyduğu uzüntüyü dile getirdi. Inönü, çok sayıda vatandaşın hayatma mal olan heyelanda ölenlere rahmet, yaralı vatandaşlar a da acil şifalar dilediğini bildirdi. Bugün başlayacak Ege Bölgesi gezisini iptal eden DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel de heyelanı "büyük bir felaket" olarak niteledi ve olayın fevkalade üzücü olduğunu söyledi. Facianın üç nedeni Haber Merkezi Türkiye'de son yıllarda meydana gelen en büyük heyelan üç nedene bağlanıyor: Yörede uzun köklü ağaçların kesilerek yamaçlara fındık dikilmesi, lran Türkiye transit yolunun genişletilmesi ve son yağışlar... Trabzon'dan Doğu Anadolu'nun içlerine uzanan yol, tam 30 kilometre sonra kıvrım kıvnm Zigana'lara tırmanmaya başlar. lran'ı Karadeniz'e bağlayan bu yolun üzerinde Çatak ilk duraktır. Yöredeki yaşlıların anlattığına göre Trabzon'a 3032 kilometre uzaklıktaki Çatak, eski adı, Rumca "Meksila" olan tarihi bir konaklama yeri. Deve kervanları ilk öııce burada, "Tarihi Konak" diye anılan bu bölgede konaklarmış. Şimdilerde, yine merkezi' bir yer. lran Türkiye transit karayolunun son yıllarda büyük önem kazanması, Çatak'ın da üzerinde bulunduğu yolun genişletilmesini gerektirmiş. Nhekim, son yülarda, zaman zaman 3 metreye kadar inen bu yol, 12 metreye kadar genişletilmişti. Bölgeyi iyi bilenler, heyelanla ilgili gelişmeleri şoyle anlatıyorlar: "Karadeniz'den Gümüşbane'ye, Erznnım'a, oradan Gürbulak sınır kapısına ulaşan bu yol, ozellikle Zigana kesiminde yetersiz kabyordu. tran'a TTR taşımacüığının yogunlaşnıasından sonra Kara> ollan yolu genişletme çalışı&alan yapıyordu. Çatak bölgesinde de yolun genişletilmesi yapılmıştı. Zaten bu yolda sık sık heyelan olur. Belki de Türkiye'nin en çok toprak kaymasının olduğu yer bu bölgedir. Çatak bölgesinde yolun yapırru birkaç yıl önce tamamianmıştı. Ancak yol genisletilirken, toprak ve kaya alınması, arazinin yapısını bozdu ve zaman zaman düşen büyük kaya parçalan bu felaketin habercisi oldu." Bu konu, hep sorun olmuş. Köylüler, Karayolları'na şikâyeı etmişler, mühendisler uyarmışlar. Nitekim, bu bölgede 300 metrelik bir istinat duvan yapümış. Buna rağmen, kaymalar sürmüş. Trabzon Karadeniz Teknik Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümu Başkanı Prof. Dr. Remzi Dilek, Cumhuriyet muhabirine bölgenin yapısını ve heyelanının nedenini şöyle değerlendirdi: "Böigemiz genelde volkanik kayaçlardan oluşmuştur. Heyelanın meydana geldiği yerde, yamaçlar molozlann yığısmasından oluşmuş olup şiddetli yağışlarda kolayca kayabilen bir yapıya sahiptir. Son günlerde şiddetli vearalıksu sağ nak yağışın bu heyelanda önemli bir faktör olduğunu söyleyebilirim. Meydana gelen heyelan şimdiye kadar olanlann eu büyuğü. Maalesef Doğu Karadeniz bölgesinde her sene, özellikle bu mevsimlerde heyelanlara rastlanır. Heyelanlann olmasında bir başka etki ise ormanların yok edUmesi. Yamaçlardaki ormanlar, gevşek toprağı tutucu bir rol oynuyor. Ama, bazı vatandaşlanmız uzun köklü ağaçlan keserek yerine bodur fındık ağaçlan dikiyorlar. Bu yü/den heyelan riski çok artıyor. Sonuç olarak bu bölgede sık sık rastlanan heyelanlann nedenlerini, arazinin volkanik kayaçlardan oluşmasına, dik yamaçlann sağnak yağışlar sonrasında bu yapı nedeniyle kayabilecek bir özellikkazanmasma ve ormanların tahrip edilmesine bağlayabiliriz." Prof. Dilek, bir önlem olarak, Afet tşleri Genel Müdürlüğü'nün üniversiteler ve bu ilgili kunıluşlarla işbirliği yaparak bölgeyi tarayıp tehlikeü görülen yerlerdeki vatandaşların daha güvenlikli yerlere taşınmaları gerektiğini söylüyor. Trabzon'daki Orman Bölge Müdüru Hamdi Ozer, heyelanın olduğu bölgenin "orman statüsü" içinde bulunmayan meskun bölge olduğunu belirterek "Bu yüzden bölgede onnanlann tahrip olması iddiasının söz konusu heyelanla bir ilişkisinin kurulamayacağım" savunuyor. Trabzon Maçka bölgesinin birkaç gündür yoğun yağışlı olduğu biliniyor. Trabzon Meteoroloji'den ahnan bilgiye göre son beş gündeki yağışlar şöyle: Pazar metrekareye 1 kilogram, pazartesi 2 kilogram, sah 100 gram, çarşamba 9.5 kilogram ve dün iki kilogram. özellikle, önceki günkü yağışın çok olduğu belirtiliyor. HEYELAN fcGELİYORUM^ DEDİ Kurtulanlar anlatıyor Heyelandan ilk kunarüanlardan Saadet Gür, toprağın altında iki çocuğu ile kardeşinin kaldığını bildirerek hıçkınyor ve kurtulmanın sevincini yaşayamıyordu. Bektaş Yılmaz: Toprağın altında kalan bakkal dükkânı benim. Bakkalda duruyordum. Bir baktım kaçışanlar var. Ben de dışarıya fırladım. Toprak beni kenara attı. Bazı kimselerin toprak altında kaldığını gordüm: Nurten Öğüt: Arabadaydını. Yolun açılmasını bekliyorduk. Birden gurültü koptu. Arabadan fırladım. îleriye doğru koştum. Geriye baktığımda, yolun ve kahvenin üzeri kapanmıştı. Nazmi Yavuz: Ben Çatak köyundenim. Evim şurada. Su borusu patlamıştı, tarnir ediyordunı. Birden patlama oldu. Baktım dağ aşağıya iniyor. Kaçışanlar vardı. Üzerine çok kişi yığıhnca, köyün Haberin şoku Facia haberi 29 kilometre uzak, lıktaki Trabzon'a ulaştığında tarn bir panik yaşandı. Belediye hoparlörlerinden yapüan anonsta, 300 kişinin toprak altında kaldığı bildirilerek vatandaşlar kan bağışına çağnldı. TUm kamu kuruluşları ve . hastaneler alarma geçirildi. Karayollan, DSİ, Köy Hizmetleri ve Trabzon Belediyesi'nin 3 greyderi, 10 dozeri ve 40 kamyonu olay yerine sevk edildi. Aynca, 6 ambülans, 12 duktor, 22 hemşire ve ' 8 sağhk memuru ile bölgede bir seyyar hastane oluşturuldu. Kızılay da 500 çadır ile 1000 battaniyeyi heyelan bölgesine gönderdi. Facianın öğrenilmesi üzerine Ankaıa'dan da özel bir uçak kaldınldı. özel uçakla Içişleri Bakanı Mustafa Kalemli, Uıaştırma Bakanı Ekrem Pakdemirli, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fahrettin Kurt, Bayındırhk ve Iskân Bakanı Saifa Giray, saat 11.00 sıralarında heyelan bölgesine ulaştı. CAUSANLAIUN SORULAR1/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL yıl geçince" 1946 doğumluyum ve 1963 yılında 17 yasımdayken sigortalı oldum ve 56 gün çalıştıktan sonra işten çıktım. 1966 yılında girdigim devlet memurluğunda aralıklı olarak 17 yıl çalıştıktan sonra 1986'da aynldun. Aynı yıl sigortalı oldum ve işten aoidım. Bu aylarda yeniden sigortalı olarak işe girdün. 1) Devlet memurluğunda geçen yıllannun primlerini sigortaya aktarabilir miyim? 1) tlk sigortalı oluşumun üzerinden 25 yıl geçince (1.7.1963 + 25 yıl = 1.7.1988) sigortadan emekli olabilir miyim? 3) Emekli edilirsem kaç lira aylık alınm? 4) Sigorta bana emeklilik ikramiyesi verir mi? N.C. YANIT 1) 2829 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmet Surelerinin Birleştirilmesine İlişkin Yasa'nın amacı, "çeşitli sosyal güvenlik kurumlarına tabi olarak geçen hizmet surelerinin birleşürilmesi suretiyle ilgililerin sosyal güvenliklerinin sağlanması usul ve esaslannın duzenlenmesidir." 2829 sayılı yasa uyarınca SSK, TC. Emekli Sandığv, BağKur'a bağlı "çeşitli işlerde çalışmış olanlann hizmet süreleri aynı tarihlere rastlamamak kaydıyla" birleştirilir, aynca da "kurumlardan her hangi birine ilk defa sigortalı olunan tarih, sigortahhk suresinin başlama tarihidir." 2) 10 Ocak 1971'den önce sigortaya giriş yapanlar (tescil) yaş koşuluna bağımlı olmaksızın 25 yıllık sigortalıhk süresi içinde 5.000 gun malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi öderlerse yaşlılık ayhğma hak kazarurlar. Ancak son yedi yıllık sigortalılık süresi içinde en fazla hizmetin bu kurumda geçmiş olması da geTeklidir. Bu nedenle size SSK'ca ayhk bağlanabilmesi için son 7 yıl içinde en az 3 yıl 6 ay bu kuruma prim de ödemiş olmanız gerekir. 3) SSK'ca yaşlılık aylıkları prime esas ahnan son 5 yılın ucret ortalamasına göre bağlanmaktadır. 4) Sosyal Sigortalar Kurumu'nun kıdem tazminatı ya da emeklilik ikramiyesi ödemesi söz konusu değildir. SORU: Maçka'da gözler yaşh (Baştarafı 1. Sayfada) Heyelan sürtiyor Olay yerine ulaşan kurtarma ekipleri, aralıklı olarak heyelan sürdüğü için saat 12.00'ye fcadar çalışmalara başlayamadı. Bu arada, heyelan bölgesinde yapılan incelemede, sadece bir kişinin cesedi bulundu. Cesedin de Gümüşhane BağKur Müdüru Ynsuf Birdcn'e ait olduğu belirlendi. Yağmurun hafıflemesi, heyelanın durması üzerine toprak kaldırma çahşmalanna başlayan ekipler, dağdan yeniden kaya ve toprak düşmesi yüzünden zaman zaman çalışmaları durdurmak zorunda kaldılar. ToprabzonGümüşhane yolunda toprak altında kalan 200 metrelik bölümde yeni bir yol açılarak ulaşım tek şeritten saat 16.45'ten itibaren yeniden sağlaıı 7OTJK DBK "Anamın, babamın mezarı yennde mi diye bakmaya geldim Şu ajacın altındaydı. Dere alıp goturmu$" (Fotoğraf: Rıza tzer) gözlerin yaşlı?" Maçka'da kadınlar, kızlar dun canlı canlı toprak altına gönıülenler için gözyaşı döküyorlardı. * * * Maçka'nın Çatak köyünde ihmaller zinciri büyük bir felakete yol açmıştı. Gece yola düşen taşlara yetkililer ilgi göstermemiş, bir müteahhidin kepçesinden yardjm istenmişti. İlgi gösterilmeyen bu yol, Karadenız'i ta tran'a bağlayan en önemli karayoluydu. Neden sonra Karayollan'nın bir greyderi gelrniş, onun da lastiği patlamıştı. ICoskoca lran Transit Yolu, gece yansından sabaha kadar kapalı kalmıştı. Üstelik yolda bir önlem alınmamış, Gümüşhane, ya da Trabzon yönünden gelen araçlar, heyelan bölgesine kadar girebilmişlerdi. Araçlarda beklemekten sıkılanlar için tek yer vardı. O da Saffet Öztürk'ün yol kenanndaki kahvehanesi. Üstelik video da vardı. Kahvehaneyi dolduranlar, çaylannı içerek, film izleyerek sabahı etmişti. Ümit, gün ışıdıktan sonra yolu açmaya gelecek karayollan ekiplerindeydi. Içindekilerle birlikte dağdan inen taş ve toprağın yuttugu kahvehanenin üzerinde şimdi bir greydeT duruyordu. Greyderin yanında çömehniş göz>aşı döken ise Çatak köyünden Aslan Yavuz. "Dayım Saffet, o^ullan Onur ve Umut toprak altında. Allah'tan umut kesilmez. Bekliyorum" diyor. Kahveci Saffet'le son konuşan Çardakh ise Engin Yavuz olmuş. Son birlikteliklerini şöyle anlatıyor: "Bir araba çamura batmış. Yardım istemiş. Birlikte Uerck çıkarttık. Yine birlikte kahvehaneye gittik. tçerisi kalabalıktı. Oglu Onur geldi. 'Scn istersen yat, ben kalayım' dedi. Babası Saffet müşterilere,'Artık dağüsak. Yolda çalışma başlayacak. Öbür kahveye geçsek" diye seslendi, ama kimse buna uymadı. Ben kahvehaneden aynldıktan sonra da dağ saııki bıçakla aynlmış gibi aşagı yığıldı. Dernek ki kaderden kaçılmıyor." * • * tnsanları yutan dağ, mezarhğa kadar gelmiş durmuştu. Adeta Çatak mezarlığının yanında canlı insanların gömüldüğü bir mezarlık daha oluşmuştu. Kayan toprak, Değirmenderesi'nin yatağıru da kapatmıştı. Dere bu defa mezarlıktan geçip köyün içine akmaya başlamıştı. 70'lik ak sakallı Şevket Bülbul, yaşlı gözlerle mezarlığın içinden akıp giden dereye bakıyordu. "HeyeUnı sen gördün mü dede?" sorusuna yanıtı şöyle oldu: "Yok evlat. Anamın babamın mezan yerinde mi diye bakmaya geldim. Şu ağacın albndaydı. Dere alıp göturmuş." BİR AVUÇ ALKIŞ Mücap Ofluoğlu 2000 lira (KDV içinde) Çağdaş Yaymları Turkocağı Cad. 3941 CağaloğluIsıanbul
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle