23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 MA YIS 1988 HABERLER CUMHURİYET/7 j Baka ıı lararası yetki çatışması SUNGURLL AYKUT OZAL Başbakan kardeşi olması nedeniyle her defasında son s o z i i fc %fc/ ^H söylemesi, m ' ^ A B Maliye ve Gümrük Bakanı Alptemoçin ile bazı yatırımcı bakanhkları sıkıntıya düşürüyor. Yusuf Özal'ın üst düzey atamaları da tedirginlik yaratıyor. Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanı Hasan Celal Güzel de hükumetteki ">etki çatışmasından" en fazla rahatsızlık duyan bakanlar arasında bulunuyor. Devlet bakanlarından Adnan Kahveci'tıin YÖK, Cemil Çiçek'in de gençlik sorunları ile ilgili bulunması. Güzel'i zaman zaman zor durumda bırakıyor. Güzel'in milli eğitim ve gençlik politikasının tek elden yünitülmesi yolundaki goruşune karşın, YÖK konusunda Adnan Kahveci'nin, gençlikle ilgili konularda da Cemil Çiçek'in bszı çalışmalar başlatması GLVcl'in "ledirginliği Bazı görevlerin bölüşülmesi, sorun yaratıyor DUYDUK/GORDUK YALT3NPEKSEN Sağhk hizmeüeri liberalleşirşe., aşbakan Turgut Özal'ın onderliğinde her şeyimiz liberalleşiyor çok şükür. Geriye sadece liberalleştirilmeleri gereken işadamlarımız kaldı. Onlar şimdilik devletçılik yöntemlerine sıkı sıkıya bağlılar... Başları sık ıştığında, "kurtanlmak" için yine devlete sığınıyorlar. Haa bir de sağlık hizmetlerimiz var. Ama bunun sonu geldi sayılır. Son zamanlarda sık sık "liberal sağhk" haberleri gorulüyor gazetelerde.. Bu iş de hayırlısıyla gerçekleşir ve sağlık hizmetleri de liberalleşirse devlet olarak liberal işadamlanmızı kurtarmaktan başka bir derdimiz kalmayacak. Sağlık hizmetleri liberalleşirse ne olur diye düşündük ve çeşitli olasıhklan içeren düş ürünü bir senaryo hazırladık.. (Şimdilik düş üriinü ama "olmaz oimaz" demeyin.. olmaz olmaz..) Örneğin sağlık hizmetlerinin libe Sağlık hizmetleri ralleşmesine "çıt" liberalleşirse.. ne vb. sesler bile çıkarmayan (sadece olur diye " T ı s s " sesi veren) düşündük ve vatandaşlardan çeşitli olasıhklan biri hastalanır ve içeren düş ürünü çarklar işlemeye bir senaryo başlar. iÇalışma ve İlk çekişme, \ Sosyal Güvenlik basın ^Bakanı, mesleki yasalarındaki ve teknik eğitim düzenlemeler sorununun kendi nedeniyle, bakanlığmı Adalet Bakanı'ylü ilgilendirdiğini öne sürerken, Devleî Bakanı Yazar arasında Güzel, bakcnlığtnın ortaya çıktı. Yazar'ın çabalanna karşın, basınla ilgili düzenlemelerde üst düzey yöneticilerine, konunun, kendi görev yumuşama sağlanamaması, alanlarına girdiğini söylüyor. kırgınlık nedeni oldu. CANAN GEDIK ANKARA Görev alanları ile bağlı kuruluşların birden çok bakanın sorumluluk alanına girmesi, "hükümetin başını ağntan yeni bir sorun" olarak ortaya çıkıyor. Görev alanlânndaki kanşıkhk bazı bakanlar arasında "yetki çatışmasına" yol açarken, bu bakanlar arasında kırgınlıklar doğuruyor. Başbakan Turgut Özal'a kadar yansıyan "bakanlararası çekişmeler", ANAP grubu ve ust yönetimi tarafmdan da kaygıyla izlenivor. 2. Özal hükümetinde ilk çekişme, basın yasalanndaki düzenlemeler nedeniyle Adalet Bakanı Oltan Sungurlu ile Hukumet Sözcusü Mehmel Yazar arasında ortaya çıktı. "Muzır Yasası"nda düzenleme yapan ve yalan haber kavramına yer veren yasa taslağının Adalet Bakanhğı tarafmdan hazırlanması, Hukumet Sozcüsu Mehmet Yazar'ın sert tepkilerine yol açtı. Yazar, basınla ilgili düzenlemeler konusunda kendisinin, "devre dışı" bırakıldığından yakınırken, Başbakan Özal ile temasa geçerek, gerçek dısı haber duzenlemesıne yer veren taslağı uzun uğraşılardan sonra rafa kaldırtmayı başardı. Ancak, Medeni Yasa'da değişiklik yapan bir başka tasarıyla basına yenı bazı kısıtlamalar getirilmesi, Sungurlu ile Yazar'ı yeniden karşı karşıya getirdi. Yazar, basınla ilgili yasal düzenlemelerde yumuşama sağlanması amacıyla başta Başbakan Özal olmak üzere Adalet Bakanı Sungurlu'yu iknaya çalıştı. Yazar'ın çabalanna karşın basınla ilgili düzenlemelerde "beklenen yumuşamanın sağlanamaması'' iki bakan arasında kırgınlık nedeni oldu. ni" arttınyor. Bakanlığına bağlı bazı konuları Kahveci ve Çiçek ile paylaşma durumunda olan Güzel, mesleki ve teknik eğitim konusundaki >etkilerini de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı İraren Aykut ile paylaşma durumunda kalıyor. Aykut, mesleki ve teknik eğitim sorununun kendi bakanlığmı ilgilendirdiğini one sürerken, Güzel, bakanlığının üst duzev yöneticilerine bu konunun Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanhğı görev alanına girdiğini, gerekli düzenlemelerin bu yönde yapılmasını söylüyor. Hukümette ekonomik sorunların çözumu ise çok sayıda bakan arasında çekişme ve kırgınlıklara neden oluyor. Başbakan Yardımcısı Kaya Erdem, "ekonomik işlerden sorumlu bakan" olması nedeniyle sık sık malı ve ekonomik konulara mudahale ederken, Devlet Bakanı Yusuf Özal fiilen "ekonomik işlerden sorumlu bakan" olarak ortaya çıkıyor. Yusuf Özal'ın, Başbakan Özal'ın kardeşi olması nedeniyje her defasında "son sözii soylemesi" Maliye ve Gümruk Bakanı Kurlcebe Alptemoçin ile bazı yatınmcı bakanlıkları sıkıntıya düşürüyor. Kaya Erdem ile Yusuf özal'ın yatırımcı bakanlıklara bağlı kuruluşların üst yönetimlerinin atamalarına da kanşmaları bu bakanlarda "tedirginliğe" yol açıyor. Son olarak Kaya Erdem'in Sanayi ve Tıcaret Bakanlığı'na bağlı Şekerbank Genel Muduru'nun görevden ahnarak yerine Orkun Erol'un atanmasını istemesi, Bakan Şükrii Yüriır'ü "güç durumda" bıraktı. Sanayi ve Ticaret Bakanı Şukıu Yürur'ün, yakın arkadaşı Yalçın Amanvermez'i "isteraeden" görevden aldığı ve yerine Kaya Erdemın önerisi üzerine Orkun Erol'u atamak zorunda kaldığı ANAP kulisinde konuşuluyor. Çalışma hayatı ile ilgili düzenlemeler ve işçi ucretleri konusunda, Devlet Bakanı Kazım Oksayın, Kamu Koordinasyon Kurulu Başkanı olması nedeniyle TurkIş yoneticilerini çağırarak görüş almak istemesi de, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Imren Aykut'un tepkilerine yol açtı. Zaman zaman Başbakan Yardımcısı Kaya Erdem'in de Türklş yöneticileriyle işçiişveren ilişkilerini gorüşmesi, Aykut'u oldukça fazla uzdu. Bakanlar arasında gizliden gizliye suregelen yetki çatışması, ANAP grubu ve ust yönetimı tarafından da kaygıyla izleniyor. ANAP yoneticileri, Bakanlar Kurulu'nda son sözü daima Başbakan Özal'ın soylediğine dikkati çekerek, "Bakanlar arasındaki bu yetki çatışması şu aşamada çok önemli degil gibi gonınüyor, ama bu soruna köklu bir çözum bulunmazsa hiç beklemediğiniz bir zamanda sorunlar çıkabilir" dıyorlar. Halen boş bekletilen 5 Devlet Bakanlığı'na kongre sonrası atama yapılması olasılığı da ANAP'lılar tarafından "sorun ustüne sorun ekleyecek" şeklinde değerlendiriliyor. Bakanlar arasındaki yetki sorunu çözümlenmeden yeni Devlet Bakanlıklanna atama yapılması, A N A P yöneticüeri tarafından "gereksiz" olarak niteleniyor. ANAP yoneticileri, bakanlann görev alanlanmn kesin çizgileriyle ortaya konulmasmı, bağlı kuruluşların yeniden gözden geçirilerek duzenlenmesi gerektiğini ifade ediyorlar. B 'SEKİZ YILOIR TUTUKLUYUZ' Sanıklar hazırladıklan dılekçeyı okumak ısteyınce Mahkeme Başkanı. Vaktımız yok. verın dılekçeyı" dedı Bunun üzerıne Dursun Karatas "Bız altı yıldır yargılanıyoruz Sekiz yıldır da tutukluyuz. Her gelen mahkeme konusmayın dıyor Sızin basbakanınız ordunuzu tısortle denetlıyor Ona söyleyın Biz sıze derdimizı anlatmak istiyoruz" yanıtını verdi. (Fotoğraf: Uğur Gunyüz) Hasta vatandaş artık seçme şansı Şimdilik düş olduğundan TV ürünü, ama reklamlarından "olmaz olmaz" adını duyup, demeyin, olmaz hemşirelerinden birine kesildiği olmaz... "Filanca Hastane A.Ş."ye başvurur. Çunku bu hastanenin reklamlarında hemşire rolunde Ingiltere'den getirilen "kedi kıı" namındaki manken oynatılmaktadır. Tabii kedi kız reklam filmini çevirmiş ve Ingiltere'ye dönmüştür. Şimdi hastanede kediyi çok andıran bir hayvan (örneğin kaplan veya aslan) benzeri iri kıyım kızlarımız çalışmaktadır. Bunlar tarafmdan karşılanan hastamız bir iki jiujitsu ve karate numarası ile sedyeye yatırılır. Bu arada "belki hasta değildir de kendini öyle sanıyordur" diye, her olasılığa karşı birkaç kaburga kemiği de kırılır. Hastaya önce kaçıncı sırada muayene olmak istediği sorulur... Bu da sorulur mu? Hastamız hemen "ilk sırada" diye yanıt verir. Fakat ilk sıraların fiyatlan biraz pahalıdır. Pazarlık başlarsa da hastamız önerilen "en s o n " fıyatı bile yüksek bulur. hazırladık... men söner. Çunkü bu muayeneler 6 ay sonra başlayacaktır. Sonunde hastamız istenen parayı ödeyemeyeceğini anlayınca şansını başka bir hastanede denemeye karar verir. Az gider, uz gider karşısına bir değil bir çok hastane çıkar. Hangisine girsem diye düşunürken, iki adam ayrı ayrı kollanna girer. Serbest piyasanın kurallan işlemeye başlamıştır. Her iki görevli de hastayı kendi çalıştıkları hastaneye göturmek istemektedirler. Tam rekabet, tam kavgaya dönüşecekken vatandaş yolunu bulur ve fıyatları sorar. Her iki görevli de hesap makinelerini cıkararak günlük döviz kuru üzerinden muayene ücretlerini hesaplarlar ve hastaya "efektif" olarak bildirirler. Hasta başka çaresi kalmadığından tercihi yapar ve sağ kolunu tutan görevliyi yeğler. Çünkü bu kolu çeken görevli bırakacak gibi görünmemektedk, Hasta vatandaş, hasta organının ve kınk kaburgalarının yanında bir de kolundan olmamak için bu tarafı yeğlemek zorunda kalır. Muayene odasında doktor önce hastanın kollarını kaldırtarak ceket üstunden ilk muayenesini yapar. Cuzdanı burada bulamamışsa, steteskobunu takarak, arka ccbini de gözden geçirir. Böylece cüzdanının kabanklığını iyice ölçtükten sonra işine gelirse "soyunun" komutunu verir. Hasta bu aşamada genellikle soyunmak istemez. Çünkü nasıl olsa muayene parasını öderken soyulacaktır. Yine de ister istemez soyunmaya başlar. Doktor da bu arada bazı sorular sorarak hastanın klinik durumunu" araştırmaya girişir.. tlk sorusu şudur: Kaç paranız var.? Hasta malı durumunu açıklar. Doktor ikinci sorusunu sorar: "Bu hastalık için ne kadar verebilirsiniz?" Hastamız malı durumuna göre bir fiyat önerir. Ne ki doktor bu paraya idare etmeyeceğini söyler ve kendi istediği rakamı açıklar. Hasta duyduğu bu rakam karşısında asıl hastalığını unutup kalpten gitme tehlikesi içine girer. Allahtan yanında doktor vardır. Parayı almadan hiçbir yere özellikle öteki dünyaya gitmemesi içinilk yardımda bulunur ve hastayı eski sağlıksız durumuna döndürür. Ucuz halk sağlı^ı pazarı Daha sonra pazarlık başlar. Doktorun indiği son rakam bile hastaya çok gelebilir. Bu kadar para verirse sağlığına kavuşsa bile açlıktan öleceğini duşünerek başka yollar aramaya başlar. Bu yollardan biri de Kadıköy Bdediyesi'nin açtığı "ucuz halk sağlığı pazarlan"dır. Hasta burada kuyruğa girerek bir veterinere muayene olur ve kendisine yapılan kuduz aşısından sonra evinin yolunu tutar. Böylece işi ucuza çıkarmıştır. Belki hastalığı iyileşmemiştir, ama uzun yıllar kuduz hastalığına yakalanma tehlikesi de onadan kalkmıştır. DevSol davasında dilekçe tartışması İstanbul Haber Servisı Yargılaması İstanbul Sıkıyönetim Askeri Mahkemesi'nde süren DevSol davasında, sanıklar, soruşturmanın genişletilmesi isteminde bulundular. Sanıklardan 5'i hakkında tahliye kararı verildi. Sanıklar, ıstemlerini içeren dilekçeyi mahkemede okumak isteyince, yargıçlarla aralannda tartışmalar çıktı. Duruşmayı izlemeye gelen sanık yakınlarından bir kadın fenalık geçirdi. Metris Baştabya duruşma salonundaki dunkü duruşmada, DevSol sanıklan, soruşturmanın gemşletilmesi istemlerini içeren yedi sayfalık toplu dilekçeyle ayrı ayrı hazırladıkları dilekçeleri verdiler. Toplu istemleri içeren dilekçeyi okumak isteyen sanıklara. mahkeme başkanı, "Vaktimiz yok, verin dilekçeyi" uyarısında bulununca tartışma çıktı. Mahkeme Başkanı Deniz Albay Erdoğan Batur'la tartışan Dursun Karataş. "Biz altı yıldır yargılanıyoruz. Sekiz yıldır da tutukluyuz. Her gelen mahkeme, konusmayın diyor. Dilekçemizi okumak istijonız" dedi. Karataş, "Sizin Basbakanınız, ordunuzu tişörtle denetli>or. Ona sö>le>in. Biz size derdimizi anlalmak istiyoruz" diye konuştu. Sanıklardan bazılarının da tartışmaya katılması üzerine, mahkeme, sanıklann soruşturmanın genişletilmesi istemlerini içeren dilekçelerini okumalarına karar verdi. Sanıklar dilekçelerinde, bazı tanıkların dinlenmesini istediler. Bu arada mahkeme başkanı, duruşmayı izleyen gazetecilere "Aranızda sanık var mı?" diye sordu. Mahkeme başkanı, tutuksuz yargılanan bazı sanıkların, gazetecilik yaptıkları için duruşmalara geldiklerini anımsattı. Duruşma, soruşturmanın genişletilmesi istemlerınin değerlendirilrrtesi için ileri bir tarihe bırakıldı. Mahkeme heyeti tutuklu sanıklardan Halil Tarakçı. Tilamjs Akdoğan. Lutfi Topal, Ahmel Çelik ve Nuri Özen'in tahliyelerine karar verdi. Mevsim sonu muayenesi Hastane gorevlisi bunun üzerine "mevsim sonu indirimli muayeneleri" önerir. O zaman ^o 50 daha ucuza muayene olabilecektir çunku. Hastanın gözlerinde bir umut ışığı yanar, fakat he 226 GÜN SÜREN GREVİN ARDINDAN Nakliye işçisine yüzde 212 Tümüs ile işveren sendikası Nakİş arasında imzalanan sözleşme uyarınca, işçilerin gelirinde ikinci yıl da yüzde 100 artış olacak. Böylelikle, ilk yılın ortalama brüt ücreti 407 bin, ikinci yılınki ise 609 bin liraya yükseldi. tşSendika Servisi 7,5 aydır grev ve lokavtlara konu olan nakliye ambarlannda, en sonunda anlaşma oldu. lşyerlerinin tamamını kapsayan, 229 işletme, 250 işyeri için toplu sözleşme imzalandı. Ambarlar, duyurularla bugunden itibaren mal kabulüne başladılar. Toplam 1100 işçi ve 104 işyerinde değişik sürelerdegrev ve lokavt uygulandı. Tumtis, geçen yıl 16 eylülde 35 işyerinde grev başlattı, işveren sendikası Naktş 17 eylulde 104 işyerinde lokavtla karşılık verdi. Daha sonra Tümtis değişik tarihlerde bir kısım işverenle tek tek pazarhğa oturdu. İşveren sendikasından ayrılan işverenlerle sözleşmeler imzalandıkça, grev ve lokavt uygulamaları kaldırıldı. En son 17 nisanda işveren sendikası Naklş'te yonetim değişikliği oldu. Tümtis ile masaya oturmayı reddeden Naktş, toplu pazarlığı kabul etti. Daha önce özel sözleşmelerle anlaşmaya vanlmış, bir kısmı gre\' ve lokavt kapsamı dışında da kalan işyerlerini de kapsamak uzere, tum işyerleri için yeniden tek sözleşme ile anlaşmaya varıldı. Toplusozleşme torenı sırasında basına açıklama yapan Tumtis yoneticileri, 226 gun süren grevlerinin sonunda 1. yıl için işçiyc gelirinde yuzde 212 ve 2. yıl için yüzde 100 artış getiren bir toplusozleşme imzaladıklarını bildirdiler. Aynca, grevde geçen sure için ilk kez ücret teşvik primi adı altında bir hak aldıklarını belirttiler. Bugünkü yaşam koşulları karşısında yeterli sayılmasa bile, grev sonucunda elde edilmiş olmalan bakımından önem taşıyan haklar elde etmiş olduklarını söylediler. Yeni sözleşmenin yürürlük tarihi olan 30 Nisan 1987'de ortalama brüt ücretin 89 bin lira olduğu nakliye ambarlannda, o tarihin taban ücreti 140 bin liraya çıkanldıktan sonra, 1. yıl için ücret artışı yüzde 60 artı 25 bin lira olarak belirlendi ve 249 bin liraya yukseltildi. 2. yıl için ise yuzde 55 artı 15 bin lira ile brüt ucretler 400 bin 950 liraya kadar çıkacak. Sosyal haklarla birlikte sözleşme birinci yılın ücretini brüt 407 bin ve 2. yılın ücretini 609 bin lira olarak belirlemiş bulunuyor. Grev ve lokavt uygulamaları süresi içinde, başka yerlerde nakliye işlemine izin verme yoluyla belediyelerin müdahalesi yaşandı, zaman zaman da sendika ile anlaşan işyerleri, nıhsatsız gerekçesi ile belediye tarafmdan mühürlenmeye kalkışıldı. Pek çok uygulama, yargıya ve yoğun tartışmalara, kamuoyuna da yansıyan olaylara konu oldu. Dün yapılan anlaşmanın ardından, Tümtis'in grevlerine ve yaşananlara ilişkin sonuç değerlendirmesi. özetle şö>le olurken, Naktş'in yeni yöneticileri, yorum yapmamaya özen gösterdiler: "Gerek siyasal iktidann ve onun yerel yönetimlerinin ve gerekse işbirlikçileri olan patronların, sermayelerini seferber ederek, grevin kırılması için gösterdikleri olağanüstü çaba bile, yiğit işçileri yıldırmamış, daha da bilinçlendirerek, emek ve ekmek kavgasından ayırmamıştır. Yaşanan 226 günlük grev, ülkemizde ilk kez lokavtın kınlması ve işveren sendikasında yönetimin tamamen değişmesi sonucunu getirmiştir. Gerek ekonomik ve gerekse demokratik haklann kazanımı bakımından, uzun süren grevimiz, bize gore hedefe ulaşmış, hatta hedefi aşmıştır!' Karaman Çiftliği yargı öntinde Sukent Yapı Kooperatifı'ne 1 milyar liraya satılan Karaman Çiftliği arsası yeniden Tercüman ile Konutbank arasında dava konusu oldu. Tercüman Gazetesi sahibi Kemal Ilıcak ile Konutbank arasındaki tescil davasında arsayı I milyar liraya alan kooperatif, tescil sonucunda 2 bin üyesinin haklarının kaybolmasından endişeli. FÜSÜN ÖZBİLGEN 4 mayıs çarşamba (yarın) günu Kadıköy Asliye Hukuk Mahkemesi'nde ilginç bir "tapu iptali ve lesciB" davası görulecek. Bu davanın davacılan dava dilekçesinde şöyle gösteriliyor: " 1 Mehmet Kafkaslıgil. 2Bahriye Kafkaslıgil, 3 Tercüman Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş. 4Güneri Civaoğlu, 5 Aslan tçsevgi." Davalılar ise "Konutbank ile Anadoluteks tnşaat Şirketi". Bu davanın bir de "asli müdahil"i var. Tercüman Gazetesi'nin sahibi Kemal Ilıcak'tan 1 milyar lira vereıek yıllar önce satın aldığını zannettiği araziyi kurtarmaya çalışan 2 bin ortaklı "Sukent Yapı Kooperatifi." Davanın konusu elden ele dolaşıp pek çok kişiye servet kazandıran ancak henüz üzerinde bir türlü toplu konut yapımına başlanamayan Küçükbakkalköy'deki ünlü Karaman Çiftliği arazisi. Hani ilk başlarda Ilıcak tarafmdan Büyükşehir Yapı Kooperatifi'ne satılan, sonra arazi üzerinde ipotek olduğu anlaşılınca Buyükşehir'in satın alamadığı ve Yapı Kredi Bar.kası'nm ipotek karşıhğı devraldığı, daha sonra mahkeme kararıyla büyük bir bölumü Hazine'ye bırakılan, sonra Hazine tarafmdan küçük bir bedel karşıhğı Anadolu Bankasf na satılan arazi. Anadolu Bankasf nın da geçen yıl kârını yüksek gösterme amacıyla kendisine bağlı Anadoluteks şirketine satmış göründüğü ve üzerinde Anatepe'nin kurulacağı Karaman Çiftliği arazisi. Işte bu arazinin Anatepe planları dışında bulunan 16 numaralı parseli de Anadolu Bankasf na geçen arazi arasında yer aldığı için bu arazinin eski tapu sahipleri şu anda yeni adıyla Konutbank'ı dava etmiş bulunuyorlar. Kadıkoy Asliye Hukuk Mahkemesi'ne Konutbank avukatlarının yazdığı cevap yazısında banka da bu araziyi eski hak sahiplerine vermeyi kabul etmiş görünuyor. Bu nedenle yannki duruşmada büyük bir olasıhkla arazi eski hak sahibi olarak adı geçen davalıların adına tescil olunacak. Ancak burada da önemli bir tartışma başlayacak çünku bu arazide 2000 konut yapmak üzere noterden yapılmış satış vaadi ile 150 dönüm civarında yer satın almış olan 2 bin ortaklı Sukent Yapı Kooperatifi'nin hissesi bulunuyor. Ancak 1985 yılında araziyi Sukent'e bir milyar liraya satan ve parayı da tahsil eden Tercüman Gazetecilik A.Ş. bu araziyi eskiden satmış olduğu halde şimdi Sukent'e vermek istemiyor. Bu nedenle davaya "asli müdahil" olarak katılmış bulunan Sukent'e verilen yanıtta satış vaadi anlaşmasımn artık geçersiz olduğu iddia edilerek arazi ellerinden alınmak isteniyor. Bugün milyarlar değerinde olan bu arazi, yarın yapılacak mahkeme ile eski hak sahiplerine devredildiği takdirde Sukent araziyi Ilıcak'tan devralamazsa çoğunluğu ISKİ'nin dar gelirli çalışanlarından oluşan kooperatif ortakları yıllarca borçlanarak 6dedikleri arazi bedeline karşın arsasız bir kooperatif olarak ortada kalacaklar. Sukent Yapı Kooperatifi Başkanı Mehmet Aslan Yılmaz kooperatif üyelerinin Ilıcak'jn tutumu yuzunden yıllardır büyük sıkıntı çektiklerini, noter vaadi ile satın aldıkları araziye halen konut yapımına başlayamadıklarını anlatıyor ve hakları olan araziyi almak için sonuna kadar mucadele edeceklerini bildiriyor. Noter satış vaadini imzalamış bulunan Tercüman Gazetesi sahibi Kemal Ilıcak ise bu konudaki sorulanmızı yanıtlamak uzere telefona çıkmıyor ve goruşme yapmamayı yeğliyor. TERCLMANKONUTBANK DAVASI Pide kuyrugunda kavga: 6 yaralı AVANOS (Cumburiyet) Nevşehir'in Avanos ilçesinde ramazan pidesi kuyrugunda çıkan kavgada 6 kişi yaralandı. Önceki gün iftar açmaya az bir zaman kala Kızılırmak Pide Fırını'na gelen Yunus Öner ve Baran Sancar adlı kişiler, sıraya girerek pide almak için beklemeye başladılar. Bu sırada fırın sahibinın başkalanna öncelik tanıdığını gören Yunus Öner ve Baran Sancar, fırın sahibi Zakir Yıldız ile tartıştılar. Tartışmaya, pide yapmakta olan fırın işçileri Cumali Şahin, Ali Ceylan ve Mehmet Ceylan'ın da katılması ile olay büyudü. Çıkan kavgada, Yunus Öner, Baran Sancar, Zakir Yıldız, Cumali Şahin, Ali Ceylan ve Mehmet Ceylan yaralandılar. Bako'ya 7.5 hapis İstanbul Haber Servisi Sahte devlet tahvili ve iç borçlanma senedi basarak piyasayı ve bankaları yaklaşık 6 milyar lira dolandırmaktan yargılanan Bakı Cengiz Aygün (Banker Bako) ve üç arkadaşı yedişer yıl altışar ay hapis, 450'şer bin lira da ağır para cezasına çarptırıldılar. Davada yargılanan film kalıpçısı Armağan Görgulü iki yıl altı ay hapis ve 75 bin lira para cezasına çarptırılırken, öteki sanıklar beraat ettirildi. istanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen Banker Bako davası dun sonuçlandı. Tutuklu sanıklar Baki Cengiz A) gün, Erol Bulal, Bulenl Genç, Cumali Yükçü ve Armağan Görgülü ile tutuksuz sanıklar Yusuf Mavituna, Fuat Kıran, Hasan Selvi, Ziraat ve Halk Bankası Kurtuluş Şubesi mudürleri Mehmel Necmi Özgen ve Hilmi Gültekin'in katıldığı duruşmada, sanıklar son savunmalarında suçlamaları reddettiler. Bir saatlik aradan sonra kararını açıklayan mahkeme, Baki Cengiz Aygün, Erol Bulal, Bulent Genç ve Cumali Yükçu'nun sahte devlet tahvili basarak piyasaya surduklerınin kanıtlandığını belirterek sanıklan önce dokuzar yıl ağır hapis cezasına çarptırdı. Mahkeme sanıklann duruşmadaki tutumlarını göz önüne alarak hapis cezalarını yedişer yıl altışar aya indirdi, aynca 450'şer bin lira da para cezası verdi. Film kalıpçısı Armağan Gorgulü'yu de sahte devlet tahvili basımına katılmaktan suçlu bulan mahkeme, önce uç yıl hapis. 90 bin lira para cezasına hükmetti. Ancak bu ceza hafifletici nedenlerle iki yıl altı ay hapis ve 75 bin lira para cezasına çevrildi. Türkîş ve Kamu İşveren Sendikaları yoneticileri toplandı Pazarlık başladı Türkîş Genel Sfkreteri Kul, "Biz kendi değerlendirmemizi getireceğiz, kamu işverenleri de kendilerininkini geürecek. Belki orasmdan, burasından çekecekter. Sonunda, bir noktada, belki mutabakaı sağlanacak" dedi. Türkîş, bu topiantıiarda özellikle Sağiıktş Sendikası 'nın SSK ile Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanltğı sözleşmeleri üzerinde duruyor. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türktş ile Kamu İşveren Sendikaları yoneticileri, ücretlerin enfiasyon nedeniyle ne kadar yıprandığını belirlemek üzere dün bir araya geldiler. Türkîş ile Başbakan Turgut Özal arasında geçen hafta sonunda yapılan doruk toplantısında, özellikle kamu kesimindeki loplusözİeşmelerde ücret oranlannm, enfiasyon oraruna göre belirienmesi gündeme gelmişti. Başbakan Turgut özal, bunun üzerine 1986 ve 1987 yıllarında imzalanmış olan sözleşmelerde ücretlerin enfiasyon karşısında ne kadar yıprandığının belirlenmesi ' için Devlet Bakanı Kâzım Oksay başkanlığında bir komisyon kurutmasmı önermişti. Doruk toplantısında alman bu karar çerçevesinde, TürkJş yoneticileri ilk olarak dün Kamu işveren Sendikaları yetkilüeri ile bir ail komisyon çalışması yaptılar. Türkİş Genel Sekreteri Emin Kul toplantıda, geçmiş iki yılın yıpranma oranları da göz önüne ahnarak, bu yıl kamuda uygulanacak ücret zammınm tartıştlacağım bildirdi. Emin Kul, "Eğer geçmiş iki yılın yıpranma paylan da göz önüne alımrsa, 1988 yılı ücret zam oranı yiızde 70'leri bulur. Bu durumda, hukumet bu oranı kabul eder m i ? " yolundaki soruyu da yanıtlarken, "Biz kendi matemaük değerlendirmemizi kamu işverenleri ile tarlışacağız. Onlar da kendi rakamlarını getirecekler. Belki orasmdan burasından çekecekler. Sonunda bir noktada belki mutabakat sağlanacak" dedi. Türktş bu topiantıiarda, özellikle Sağhkİş Sendikası'nın SSK ve Sağlık Bakanhğı sözieşmeleri üzerinde duruyor. Bu sözleşme, 1988 yılı başındaki ilk önemli kamu sözleşmesi olması nedeniyle bundan sonra imzalanacak diğer kamu kesimi sözleşmelerine örnek gösterilecek. Kamuİş Genel Merkezi'ndeki toplantıya, Türklş'ten Genel Sekreter Emin Kul, Genel Eğitim Sekreteri Mustafa Başoğla ile uzman Enis Bagdadioğlu girdi. Toplantıda kamu işverenleri adına ise Kamulş Genel Sekreteri Naci Önsal, TÜHİS Genel Sekreteri Metin Yılmaz ile KamuSen Genel Sekreteri Selahattin Bcdir yer aldılar. Oksay: Güzel günler yakuıda ÇANKIRI (Cumhuriyet) Devlet Bakanı Kâzım Oksay, vatandaşın sıkıntı içinde bulunduğunu, ama guzel gunlerin yakında olduğunu ve bunun geçici olduğunu söyledi. Oksay, iki gündur Çankırı ve ilçelerinde yaptığı gezi ve incelemelerini tamamlayarak dün Ankara'ya döndu.Vatandaşınsıkıntıh olduğunu gördüklerini belirten Bakan Oksay, şöyle devarn etti: "Önümüzde bir yokuş var. Bu yokuşu çıkarken zorlanıyonız. Vatandaş sıkıntı içindedir. Ama bu hep böyle gidecek değildir. Yakında diızluğe çıkacağız. Güzel günler yakındrr." Tariş'te yüzde 90 ücret artışı Tariş'te 1500gıda işçisini kapsayan toplusozleşme ile ücretlerde 1. yıl için yuzde 90 ve 2. yıl için yüzde 51 artış sağlandı. Tek Gıdalş Sendikası ile Tariş işvereni arasında bağıtlanan.ve 1 Ocak 1988'den geçerli sözleşme, ortalama 120 bin lira olan işçi ücretlerine 1988 yılı icin orlalama 100 binin ustünde ve 2. yıl için de aynı ölçude bir artış getirmiş bulunuyor. Tariş, yuzde 49'u kamu ortaklığı ve yüzde 51'i kooperatifler hissesiyle özel sektör ve kamu sektöru işyerleri arasında, ortalarda bir yerde. Bu nedenle yeni sozleşmeler için ilginç bir örnek olma anlamında önem taşıyor. da bir un fabnkasının olarakdağıttığı5erkilolukunpakerJeri, vaSavaş yılları gibiî' Erzurum semtlennden. bedavazekâtdağıtandaşlar tarafmdan kapışıldı Kentin çeşıtlı un tıldığını duyan çok sayıda kadın, kongre semtındeki un fabrikasının önunü doldurdu Kadınlar, tüm uyarılara karşın. kuyruk oluşturmadıkları ıçırt dağıtım guçlükle yapılabıldı. Azızıye Un Fabrikası sahibi Behzat Keskıner, her ramazanda zekât olarak un darjıttığını bıldırdı ve şunları söyledi: "Bütün varlıklı kişiler mallarının bir kısmını, ıhtıyacı olanlara verırlerse, toplumsal kardeşliği, sosyal barışı kolaylıkla oluşturabiliriz sanıyorum." (Fotoğraf: Ali Kılıç/AA)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle