18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 NISAN 198S • * * • HABERLERİN DF.VAM1 CUMHURİYET/13 Hürriyet'ten ÖzaPa açik eleştiri Tatronhürriyetinekarşıyım' Tepkiler (Baftarafı I. Sayfada) Haber Merkezi Hurrıvet Gazetesı'nın sahıbı Erol Simavi'nın "Savın Başbakan..." başlıkh yazısı, Hurrıvet Gazetesı'mn dunku savısınınmanşetındeya>iTilandı Yazısının ılk bölumunde "bypass" amelıyatı geçırenlerde gorulen davrantş değışıklıklermı anlatan Erol Sımavı, daha sonrakı bolumde Başbakan Turgut Ozal'a çeşıtlı suçlamalar yonelttı Yazısının bır bolumunde Başbakan Ozal'ın, "basından nefrel ettigini" bchrıerek "Atna, uzenne*basa basa soyluyorum: Bizler, hancı>iz... Sizler, oyle de boyle de, yolcu..." dıyen Crol Sımavı, yazısını şoyle noktaladı "Buyrun, kalemimi zatiâliniz leslim alın... Akhnızdan ve gonlunuzden ne geçiyorsa: \arın, oracıga onu yazın. Saygılanmla." Erol Simavi'nın yazısının tam metnı şöyle Zatıâlınızı ve polıtıkanızı; gazetemde, gun oldu eleştırdık, gun oldu alkışladık. Ama, şahsınıza olan yakınlığımızı hep koruduk Bu duygumuzu, karşı karşıva geldığımız zamanlarda, sanırım, sız de hıssetmışsınızdır Sevdığımız, beğendığımız, umut bağladığımız kışıydımz Çızdığınız hedefler \e uygulama>ı vaat ettığıniz polıtıka, bızlere de sıcak gelmıştı Şımdı; bugunlerden o gunlere uzanıp bakıyorum ttraf edeyım, sızı artık tanvyamıvorum Hele şu sıra.. Başımı ellerımın arasına alıp sebebını duşunduğum çok oldu Ama, bulamadım, bulamadım, bulamadım . Sonra, dundu Beynımde bır kıvılcım çaktı . "Acaba mı?.." dedım Veoturupbusatırları>azdım Bır akrabam var Turkıye'nın sayıh zengınlerınden Kalbınden rahatsızdı Yıllar önce Houston'da, "b>pass" geçırdı Belkı bu konuda, bızım "duayen"lerdendır Dönduğunde turp gıbıydı Kendısınden çok genç olan bızlen, oteki dıyara uğurlayacak kadar da sa|lıkh. Bır gün; hep koruduğumuz karşılıklı se\gısaygı ılışkısı, ıncır çekirdeğı doldurmaz bır olay yuzunden bozuluverdı Hıç yoktan aramızda tartışma çıktı. Baktım, tanınınaz halde. O etendı adam gıtmış, yenne bır mahalle kabadayısı gelmış Tukuruk ve sovgu saçan ağzını, kulhanbeyı tavırlarını, şımdı bıle utancın ısısı yuzume vurarak hatırlanm Onun da sebebını, ertesı gun, bır sonrakı gun, çok duşundum Yıne bulamadım Bır akrabam daha vardı. Teyzezadem Buyuk hekım ı>ı ınsan, rahmetlı Profesör Cihat Abaoğlu. Olayın şoku hâlâ uzenmde; ona sordum. Guldu "Sen de gul" dedı ve anlaıtı "Bypass ameliyatında, bir ara kalp durdurulur ya... O sıra, beyıne, 1520 sanıyelık bir oksijen akımı kesıntisi olur ya... tşte ondandır. Herkeste değişik izler bırakır..." "Araa ışıni mukemmel goturuyor. Vereceğinı akıllıca dengeleyıp; Alacağına şahin gıbi saldınyor" dıyecek oldum Yıne guldu, yıne anlattı "Sayılann merkezi beyinciktir... Ona bir şey olmaz..." Bır buyuk ışadarrunın oğlu var O da, bypass'lı, ışınde ıyı Eskıden kırıcıydı Şımdı duyuyorum, katmerlenmış. Havlı zayıf olan ınsan ılışkılerı, neredeyse sıfır noktasına ınmış Duşundukçe, başka bypass'lı aşına yuzler aklıma geldı Amelıyatın etkısı, onlann, başka taraflarına vurmuştu. Mesela bırı, kırk yıllık hanımefendı eşını defterden sılmış, torunu yaşındakılerı kovalamaya baslamıştı Yakın bır akrabam var Şımdı, seksenıne haylı yakın Dort, beş yıl once; o da aynı dertten neşter altına yattı Bakıyorum, akşamustu olmuyor mu, genç kız kafeteryalannın baş muşterısı Ben, 58 yaşındayım Bır muteahhıt tanırım En az, sekız, dokuz yaş buyuğumdur Onun da kalp damarları revızyonlu Bır ara, her görduğumde "Bugun vine, beş hatunla beraberdim" derdı Sonra sonra, yorgunluk belırtılen gostermeye başladı Şımdılerde, gunde uç kadından soz edıyor1 Sayın Başbakanım! Yme "aynı kalp yolundan" geçmış bır unlu zengınımızı hatırlayın Onun, dundcn, bugune gırdığı kılıkları kendısıne yakıştırdığı tavırlan, bırhkte çalıştığınız ya da çalışmadığınız zamanlarda sız, kendısıne kondurabılır mıydınız7 Bunlar; ıkı soluk arasında hatırlayabıldığım omekler Ama, tespıh tanelerı gıbı, arı arda sıralanmış gerçekler Hep gormemezlıkten gelınen, hep de ortbas edılmek ıstenen bır olguyu doğruluyor. "B>pass" dedıklerı cerrahı ışlemın, kısılık uzennde mutlaka bır ız bıraktığı Ama şoyle, ama böyle... Ama şuraya, ama buraya. Sayın Başbakanım' Gelelım, yıne şahsınıza Sızde uyandırdığı etkıyı, ıkı kelımeyle özetleyebılırım. "BASINDAN NEFRET". Sağlık seferınızden donuş gununden ben, bızlen koşeye sıkıştırma çırpınışı ıçındesınız.. Elhak, başanyorsunuz da Yetınmıyorsunuz, daha daha daha, sıkıştırmayı duşluyorsunuz Sız, şu bypass gerçeğını yaşıyorsunuz . Ama, bır başka gerçeğı unutuyorsunuz Dev bır çomar olup, mını mını bır tekırın uzerıne hamle etsenız bıle, onun, can havlıyle atılıp yuzunuzu, gozunuzu tırmalayacağını. Elbette kı, ne sız, o yaratıksınız, ne de bizler, otekı.. Ama, uzerıne basa basa soyluyorum Bizler, hancıyız Sızter, ovle de. bovle de yolcu Bazı akşamlar, televızyonumun penceresınden, sızınle yuz >uze gelıyorum "Basınla konuşma" yapacağınız gun bakıyorum da, sızı, o tartıştığım yakın akrabama benzetıyorum Avaz avaz haykırıyorsunuz Kelımelen dudaklannızdan, hem puskunuyor, hem de, adeta çevre>e sa<,ıyorsunuz: "Basın yalan yazjyor..." Sonra daha "asparagas'lar Uydurmuşlar Işletmışler" Bunlar, zatıâlınızın bızlere attığı taşlar Kulaklanmızı, hep bu "tek taşlar"ınızla çmlatıyorsunuz Ben de ışte; asıl o zaman ısyan edıyorum. Hayır. Sayın Başbakanım! Basın, yalan vazmıvor Turkıye"de de yazmıyor, dunyada da yazmıyor Arada, gozden kaçıyor; ya da sızın kurduğunuz turde. bılgı vermemeyı bayrak edınmış ıktıdarlar çıkıyor . Kovalanan haber ıçın, danışsanız da, ağzını sankı kıtlıyor O zaman, gazetecı ne yapsın 7 Hataya duşuyor. Masa başında haber ureten, hn, mı gazete turu yoktur 7 Elbette vardır.. Dunva harıtasını a v ın, gozunuzu kapayıp parmağınızı gelışı guzel bır noktaya basın... Orada da vardır, burada da olabılır Ama onlar, bulvar tıpı gazetelerdır "Hayali haber" uretırlec. Nasıl dersenız, tıpkı sızın "hgyali ihracatınız" gıbı Ben Hurriyet'te, 40 yıldır sorumluluk taşıyorum Meslek kıdemıme gelınce. Ö, azıcık eskıdır 4445 yıl Şımdı bu sutunda şerefimı de ortaya koyarak ve yazdığım satırlann da altını çızerek soyluyorum Bızlerın arasında, bırakıruz yalan haberı, yanlış habere bıle taham mul gosterecek meslektaşım yoktur Saşın Başbakanım . Kabul edıyorum. "Devrışahaoeniz"de, basın sevılmıyor Gaze telerımızjn, kamuoyunda, cana yakın bır goruntu taşıdıklarını da sanmıyorum Sızın de olayı, ıçınızın yağları erıyerek körukleyışınıze, her gun tanık oluyorum Oysa, baş başa konuşup fıkır ahşverışınde bulunduğumuz gunler, az değıldır Yanımda çoğu zaman, Genel Koordınatorumuz Çetin Emeç de hazır bulunmuştur Nıce sırnnıa bıze açmıştınız. Hepsını, kutsal bır gızlılık ıçınde korumaya, ıkımızın de ozen gosterdığıru, herhaide teslım edersınız Ama, hep tıuzlendığımız bu kuralı, şımdı ben, bozmak ıstıyorum .. Hatırlarsınız.. Davos'taydık.. Sızden, başını dente gorduğum bır meslek mensubumuz ıçın, rıcacı olmuştum Odeme sorunlan vardı Makbul bır erteleme, ona soluk aldırabıletektı Aracılık gorevımı yerıne getırır ken, bır noktayı ayriı.a belırtmıştım "Ben, arkadaşımdan çok, bini aşkın çalışanını duşunuyonım. O; e>inı. arsasını, olmadı tesısını salar, kendısinı kurtanr. Ya otekıler? Onlar sokakta kalır. Beni asıl kaygılandıran, çalışanlardır." Hafiften bır >an tebessumle, bıleceksınız, ne demıştınız "Valla Erol Bey, bagun ikı buçuk milyon işsiz var... Piyasadan bin kusur gazeteci cekılmiş, biç de fena olmaz." Bu sozlerınızı, herhalde hatırlar sınız da, benım de karşınızda ağzımın açık kaldığını, acaba hatırlavabılır mısınız'' Donmuştum Onca umudum, bıraz da o gun, umutsuzluk çukurlarına gomulecektı Sonra sonra. duşunup kurdukça çıktı Bu ne kışılıksız duzendır kı, parmağıaızın bır ışaretıyle, pazar gunu olmasına rağmen savcılar çalışır, gazete toplatır Bu ne onurdan yoksun devlet kuruluşlarıdır kı, yıne bır goz kırpmanızla, kâğıdımıza katmerlı zammı bındırır Yıne pazar olmasına ve saatlerın, akşam karanlığında haylı yol almasına rağmen. Evet, Sayın Başbakanım Ge lelım, netıceı kelama Montesquieo "Kuvvetler Aynlıgı" sıstemını getırırken, uçlu bır duzen duşunmuştu Yasama... Yunıtme... Yargı... Zatıdevletlınız, bu ilkeyı, teklıye donuşturdunuz: Şımdı, varsa da, yoksa da "ÖZAL"... Anayasayı bıle, diıu bır kez, ama on kez, ıhlal etmekte beıs gormeyen, sız değıl mısınız' . Bılırsı.ız . Devlet organları arasında yer almasa da, azıcık fantezı, aslında bır gerçeğın ıfadesı olarak "BASIN"ı da "kuvvetler" arasına katarlar Ona da bır numara yakıştırırlar. "DORDLNCU KLVVET!" Ben de şımdı; sızın ılhamınızla, yenı bır "Kuvveller Aynlığı" ılkesı getırıyorum Demokrasıye ve demokratık duzenın kutsallığına olan sarsılmaz ınancımın da ışığjnda. "Benim kuvvetler aynlığı kitabım", Turkıyede, l'İNCİ KLV VET faslına, bılir mısınız ne yazar? BASIN... Buyrun, kaJemımı zatiâliniz teslım alın Aklıruzdan ve gonlunuzden ne geçıyorsa; vann, oracığa onu yazın Sayg,lanmla. eleştırerek, "Şaka gıbi so>lense dahi basını yasama, yunıtme ve yargı kuvvellerinin onune koyması, karşıla^lıgımız zihniyelin ve hastalığın açık bir goslergesıdır" dedı Ozal, kendısının "basın duşmanı" şeklınde nıtelenmesının vanlış olduğunu da belırterek, "Bız basın hurrıyelınin yanındayız. Basına duşmanlık gibi bir durumumuz yoklur. Ama biz patron zıhnıyetinın karşısındayız. Basın hurriyetinden yanayım ama, patron hurriyelının karşısındayım" şeklınde konuştu Başbakan Turgut Ozal, ANAP grup toplantısına katılmak uzere dun saat 12 50'de TBMM'ye geldı Oldukça smırlı ve gergın olduğu gozlenen Ozal, kulıste gazetecılerın sorularını yanıtlarken, "Patrondur yazar. Cevabını da alır merak etmeyın. Mektuplar olabilir, bana da gelebilir, size de gelebilir" şeklınde konuştu ANAP grubunda ılk sozu basından sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Trabzon mılletvekılı Eyup Aşık aldı Eyup Aşık, sınırlı bır bıçımde Hurnyet'ın dunku sayısında bırıncı sa> fadan yayımlanan Erol Simavi'nın Başbakan Ozal'a mektubunun son paragra fını okudu Simavi'nın yazısında basını bınncı kuvvet olarak gösterdığıne dıkkatı çeken Aşık, "Bazı gazete sahıplerinin kendilerini millı iradenin uzennde gorduklerini one surdu. Aşık, Simavi'nin bu yazısının TBMM Genel Kurulu'nda tartışmaya açılmasını istedı. Aşık, Simavi'nin yazısını okurken, bazı ANAP'lılann "Kim oluyor o adam?" şeklınde tepkı gosterdıklerı goruldu. KA'nın gazete kâğıdı fiyatlarını ındırmesını ıstedıklerını belırterek, "SEKA fiyatlarını aşağı çekın demek, bana subvansiyon yapın demektir. Bu olmaz" dıye kouuştu Gazete patronlarının ıstedıgı fiyatları vermenın mumkun olamadığı nı vurgulayan Ozal, şoyle konuştu. "Her ticari muessese nasıl kendi kendini en iyi şekilde idare edecckse, basın da kendisini en iyi şekilde ıdare etmelıdir. Bız onlann tıcarı işlerine karışamavız. Ticari ışlerınden dolayı şunu veya bunu alıp vermemız dıye birsey bahıs konusu olamaz. Kimseye de haksızlık yapmadık." Ozal, Mezih Demirkenl ıle ko nuşmasının bazı bolumlennı de anlatarak, Simavi'nın Davos'ta Başbakan ıle goruşmesı sırasında Ozal'ın "1000 kişi çıkarsa ne olur?" şeklınde konuşmasının da soz konusu olmadığını bıldırdı Bazı sorunlan olan bır gazetenın kendılennden yardım ısteğınde bulunduğunu ıfade eden Ozal, konuşmasını şoyle surdurdü " O gazeteye yardım değil de, baklı olan durumlan yaptık. Eger koıu niyetımız olsaydı, bunu başka lurlu kullanırdık. O gazeteyle olan durum da şudur: Gazetenin bir yerde buyuk çapta inşaat işi vjr. Konut yapıyor. Fakal o konut yapılan ycri bir devlet bankasına veya yan devlet bankasına ipotek etmiş. tpotek çozulmeyince konutlan satamıyor. Hadise budur. Ben bunun uzerine o bankayla konuşlum. "Nedır meselenız''' Şu kadar ıpotegi var. Onun uzerine dedik ki, 'O ınşaatı yapan kımse, sıze bu kredının karşılığı bır yerı versın, sız ıpoteğı kaldırın'. O ipolegin karşılıgında bir mulk verdiler o bankaya. İpotegi kaldırdık. İpolek kaldınlınca da o mulk uzerine yapılması duşunulen binalann satışı tamamlandı. Bız burada herhangı bır gazeteye karşı hıçbir şekilde haksızhk yapamayız. Yoksa ben ısteseydim, o gazeteye biraz kızıyonım, ipoteği kaldırmayıp ne yapsa vapsın, ne hali varsa gorsun dıyebılırdim. Araa hiçbir zaman, hıçbir gazeteye, hiçbir muesseseye Turkiye'de insanlık dışı bir iş yapmamışızdır. Hiçbir zaman da yapmayız. Zannetmesinler ki, şundan dolayı kızdık da bu muesseseye karşı birtakım tavırlar içerisine gireceğiz. Hayır, bizde katiyyen boyle bırşey olmaz. Hiçbir zaman, hiçbir muessesenın karşısına hele oradaki çahşanlan da duşunerek karşısına çıkmadık. Ama haksız kimseye de devletın tuyu bitmemiş yetımlerinın hakkını da yedırmedim, yedirmem." Ozal, hıçbır guç sayesınde ıktıdara gelmedıklerını de ıfade ederek, ANAP'ın bıldığı yoldan aynlmadan yuruyeceğını ve zıkzak vapmayacağını vurguladı. Özal, şöyle konuştu. "Biz buraya kimsenın yani kendisinde guç ve nedenlerin sayesınde gelmedik. Ovle gelenler olmuştur. Bu buyuk gazeteler, bazı patronlar, bazı partılenn liderlerinı tespit etmışlerdır. Tanhe baktıgınızda bunun misallerini gorursunuz, ama ANAP'ın durumunda hiçbir gazete patronunun en ufak bir rolu olmamıştır. Hatta eğer bızim gelecegımızı tahmın etselerdi, hiç çekinmeden belkı karşımızda olanlar olurdu. Ama tahmın edemediler, onu da Allah'ın bır lutfu olarak kabul edıyorum." Inönü: Bitidar panikte ANKARA (Cumhuriyet Buroşu) SHP Genel Başkanı Erdal İnonu, Başbakan Ozal'ın muhalefetı susturmayı amaçladığını belırterek, "Ekonominin geregı olsa, gazete kâgıdına zam, gazete sahiplerinın gazete fiyatlarını arttırdıgı gun mu ortaya çıkıyor? Ozal sorumsuz ve vatandaşla alay eden davranışını basın uzennde de goslerıyor" dedı İnonu, Sumerbank ve kâğıt zammını eleştırerek, bu son zamlann malıyet hesapları ıle ılgısı bu lunmadığını soyledı inonu, sureklı zam pohtıkası ıle vatandaşın ezıldığını de belırterek, "Bu zamlar ekonominin geregi degıldir. Fkonominın gereği, insanların gazete okumasına da engel degildır" de dı İnonu, basın toplantısından sonra gazetecilenn sorularını vanıtlarken de, Ozd'ın muhalefetı ve basını susturmayı amaçladığını kaydettı İnonu, "Gazete kâgıdına, gazetelerın fiyat artışları yaptıgı gunun ertesi zam yapılmıştır. Bu, basını sındirme ıstegini orlaya koyuyor" dedı İnonu, Humyet gazetesı sahıbı Erol Simavi'nın dunku yazısını da değerlendırırken, Başbakanın Simavi'nın yazısı karşısındakı tavrının "bir devlet adamından beklenen davranış olmadığını" soyledı inonu şoyle konuştu "Sayın Ozal, 'Kâğıda zam vapacağım, ama ne zaman yapacağımı soylemem' diyerek herkesi şaşkınlığa uğratmıştır. Demek ki Başbakanın beklediği bu imiş. Gazeteler fiyatlarını arttırsın, bunu beklıyormuş. Başbakan, gazete livatlan arttıktan sonra kâgıda zam yaparak basını sindırmeyı amaçlamıştır. Sayın Ozal, sorumsuz ve vatandaşla aiay eden davranışını basın uzerinde de goslerhor." inonu, bır başka soru uzerıne de, Sımavı'nın yazısında basını onemli bır kuvvet olarak nıteledığını, ancak yasama, yargı ve yurutmenın uzerıne çıkarmak gıbı bır amacı olmadığını soyledı tnonu, "Bu bir uslup meselesidir" dedı inonu, bır başka soru uzerıne de, ıktıdar partısınde panık havası gorduğunu, bu panığın sureklı zam polıtıkasından kaynaklandığinı soyledı SHP Iıden inonu, bır başka soru uzenne de, Simavi'nın yazısının TBMM'de tartışılması yolundakı ANAP'lı Aşık'ın ısteğıne karşı çıktı tnonu, "Bunlar, vatandaşın haklı tepkisini bir başka yone çekmek için uygufatnan yontemlerdir" dıverek, meselenın, basının kaçıncı kuvvet olduğunu tartışmak olmadığını bıldırdı inonu, yapay lartışmalarla vakıt geçırmenın yanlış oldujunu da sozlcrıne ekledı ANKARA (Cumhuriyef Burosu) DYP Genel Başkanı Suleyman Demirel, ANAP ıktıdarının basına karşı tavrını eleştırerek, "Yonetim, mılletin dogrulan gormesınden rahatsızdır, açık rejımden rahatsızdır" dedı Demirel dun DYP grubunda yaptığı konuşmada, "hukumetin tukendigıni ve bu nedenle basına saldırdıgım" sovledı Kâğıt zammına da değınen DYP Genel Başkanı "Umanm zammı geri alırlar, çunku haksızdırlar" dedı Suleyman Demirel, dün DYP grubunda ıktıdar ıle basın arasın da gergınleşen ıhşkıler konusunda goruşlennı açıkladı Bugun haber tekelının devletın elınde olduğunu belırten Demirel, radyotelevızyon ve basın uzenne getınlen tahdıtlerle ıktıdarın mılletin doğruları öğrenmesını engellemeye çalıştığını soyledı Demırel şoyle konuştu"Gorunen koy kdavuz istemez, derler. Bugunden goruyoruz kı bugunku yonetim mületin dogrulan oğrenmesınden fevkalade rahatsızdır. Açık rejımden rahatsızdır. Ga Demirel: Hükümet tükendi zetelerden rahalsızdır, gazetelerı takatsız hale getirmek, kendisine muhtaç hale getirmek ve hur basını, gudumlu basın haline getirmek için birçok şeyler duşunmuş, taşınmışbr Ama bugun goruyoruz kı, bır ton kâgıt 859 bın lıraya çıkanlmıştır. Bizim bıraktığımız 1980 Turkıyesi'nde bir ton gazete kâğıdı 41 bin 800 liradır. Gazete kâğıdının fiyatı bugune kadar 21 kat arttınlmış, dolar ise bızım bıraktığımız gunden bu yana 14 kat artmıştır." DYP Genel Başkanı Demirel, gazete kâğıtlarına yapılan zamların Turk basınına ındırılmış bır darbe olduğunu vurgulayarak sozlerını şoyle surdurdü "Aslında Turk basınına ındirilen darbe, Turk demokrasisine ındınlen darbedir. Çunku Turk basını hurse, Turk demokrasisi hurdur. Eğer Turk basmı hur ve serbest değilse, Turk demokrasisinin gelismesi mumkun değıldır. Onun ıçındir ki bu darbeyı kınıyonım. Turk basınına yapılmış olan bu kotuluğu, garabetı, husumetı, detlete yakışır bulmuyorum. Bu, basından rahatsız olup, basından hınç almak olaytdır. Bu. şunu gosterir Bugunku hukumet tukenmiştir. Sağa sola saldırmaktadır. Kendisini rahatsız eden muhalefettir. Ona saldıracaktır, basındır, ona saldıracaktır. Basının, muhalefetin serbestçe çalışmasını onleyecek birtakım tahdillere gideceklir." Hastane kapılarının, unıversıte kapılannın, devletın kapılarının zorlandığına dıkkatı çeken Demirel, "Bunlara çare bulun. Bunlann çaresi gazete kâğıdını 859 bın liraya çıkartmaklan geçmez. Bunlara çare aramaya zamanlan yoktur. Çunku kendilennı ofkeye kaptırmışlardır" dedı Demirel sözlcrını. "Tahmin ediyorum kı basın uzerine getirmiş olduklan bu agır baskıdan gerileyeceklerdir. Yann bu zammın kaldırıldıgını gorurseniz şaşmayın. Çunku haksızdırlar, bir şey bildigımden soylemıyorum. Bu tamamen kokladıgım bır şeydır. Umanm boyle olsun" dıve surdurdu 'Ahkâm kesi>or' ANAP kulısınde Simavi'nın va zısına ılışkın ılgınç değerlcndırmeler de oluyor ANAP Antalya Mılletvekılı Cengı/ Dagyer, Sıma vı'nın mutfağında 95 veşıt turşu olmasından soz edıp, "Erol Beyefendi'nin şe>i şc\ine denk Irompet çalıvor. gazeteMnden de ahkâm kesıvor" dıvordu Devlet Bakanı Adnan Kahvecı de gazetecılcrle sohbet ederken, alavcı bır dılle, "Simavi bu yazıyı hangi şartlar altında yazdı acaba" sorusunu voneltıyordu Gazetecıler sorunun anlamını kavramaya çalışırken, Kahvecı eklıyordu: "Normal bir almosferde vazdıgını zannetmıyorıım, bıo kımvasal bır elki var galıba." Demirkent: Güçbirliği yapalım tstanbul Haber Servisi Gazetecıler Cemıyetı Başkanı Nezıh Demirkent, basından nefret eden duşuncelere sahıp olanları kınayarak, butun meslek kuruluşlannı guçbırhğıne çağırdı Demırkent'ın demecı şoyle "Turkiye Gazete Sahipleri Sendıkası Başkanı Sayın Erol Simavi, Hurnvel Gazetesı'nde kendı imzasıyla yayımladığı bir makalede Sayın Başbakan Turgut Ozal'ın bir gazetedekı ekonomik sorunlar dolayısıyla "Bugun iki buçuk milyon işsiz var. Piyasadan bın kusur gazeteci çekilmiş, hiç de fena olmaz" dediğini açıklamaktadır. Bu duşunce, iktıdann sadece basına degıl, Turk insanına nasıl baktıgını da sergılemektedır. Llkemizde ışsız savısının gıderek arttığı, işyerlerinın ekonomık bunalımlar içinde bulunduğu, vatandaşın haber alma ozguriuğunu onleyıcı yeni yasalann tezgâhlandığı şu gunlerde butun meslek kuruluşlannı bu duşunceye karşı çıkmak ıçın guçbıriığıne davel ediyonız. İnsanın haber almasından rahatsız olan, buna karşılık işsiz emekçılenn çoğalmasına tebessumle bakan bır duşuncenın, çağın ne kadar gerisınde kaldıgı ortadadır. Demokratik rejimlerde basından nefret edenlerin akıbellerine tanık olmuş bır mesleğın temsilcileri olarak bu duşuncelere sahıp olanlan kınamayı aynca gorev bıliyoruz." Ozal'ın konuşması Başbakan Turgut Ozal da ANAP grubunda konuşmasına. Sımavı'mn vazısını eleştırerek başladı Ozal, "Hurriyel gazelesi sahibinin ve bazı yayın organlannın kağıt zammını bahane ederek, şahsıma yaptıklan saldınyı halkımızın takdirine bırakıyorum" dıyerek konuşmasına başladı Ozal, daha sonra butun gazete burolarına gonderdığı metnı gruba okudu Ozal, şoyle konuştu "Oncelikle soylemek istediğim şey, bızim hıçbır kimseyle şahsi meselemızın olmadıgıdır." Ya ikinci?... ANKARA'dan YALÇIN DOĞAN Konutu'ndayaşanıyor Hurriyet'te Erol Simavi'nın açık mektubunu sabah kahvaltısında okuyor Işte o andan ıtıbaren bır başka çark donuyor Çevresındefarklıruzgârlar esıyor Yakınlarından bır bolumu "basınla dıyalogun koptuğunu yenıden bır dıyalog arayışına geçılmesı gerektığını" belırtırken basınla ılgılı danışmanları 'konunun uzerıne gıdılmesını" onerıyor Ozal açık mektubu "sım sıyah bır yuzle" okuyor Sonra da ANAP grubunda bır konuşma yapmaya karar verıyor Ancak, o sırada herhalde bellı telefon görüşmelerı olmalı kı, Başbakanın ANAP grubunda konuşmasından önce kürsuye genel başkan yardımcılarından Eyup Aşık cıkıyor ve olaya tıpkı Ozal'ın kullandığı dılle yaklaşıyor Başbakan kursude son zamlardan ve ıkıncı hukumetını kurmasından bu yana belkı de en çok alkıs topladığı konuşmasını yapıyorANAPgrubu t)irgunluğüne kenetlenıyor" Basbakanı destekledığını alkıslarıyla gostermeye çaltşıyor Nerede? Basının onunde ve grupta Hemen eklemek gerek ' Bu kenetlenmeye" aldanmamak gerek Çunku, bu "bır gunluk gösterı" Oylesıne gosterı kı, Meclıs kulısınde bazı bakanlann tedırgınlığı sozlere dökulüyor Işte, bır bakanın söyledıklerı "Gergınlığın tırmanması cok yanlış Basınla ılışkılenn yumuşaması lazım Yoksa, ış bu gıdısle rejımı ılgılendıren yönlere kayabılır Bızım endışemız ve Başbakana ıtıdal tavsıye edışımızın altında yatan budur" Kulıste bır başka bakan yuzunu ellerının arasına almıs, derın derın dusunuyor "Is bu hale gelmemelıydı Ne Başbakan basının uzerıne bu kadar gıtmelı, ne de basın Basbakanı bu kadar hırpalamalıydı " Ozal kursuden konusurken Başbakanlık Basın Merkezi de hem Ozal'ın Erol Sımavı'ye verdığı yanıtı gazetelere gecıyor, hem de ıkı gun once Cumhurıyet'te Cüneyt Arcayurek'ın yazdığı bır yazıya 'kendını muhatap kabul ederek' açıklamada bulunuyor Ozal'la basını karsı karsıya getıren olayın kökenınde ne yatıyor? Kağıt zammı mı 9 Asla değıl Belleklerımızı şoyle bır yoklarsak, Ozal'la basının arasının açılması "referanduma" kadar dayanıyor Ozalsıyasalyasakların kaldırılmasına karşı açık bır tutum sergıler ve bu tavrını TV konuşmasında netleştırırken, basın cok buyuk çoğunluğuyla "demokrası olacaksa, yasaksız olacak" ılkesınden hareket edıyor Bu nedenle de sıyasal hakların gerı verılmesını ıstıyor Ozal'la basın arasında ıpler ıste bu noktada kopuyor Hatta, Ozal'ın "ıste gaze(Bajtarafı 1. Sayfada) teler bu kadar yazdı, ama yıne de çok az bır çoğunlukla hakları gerı verıldı" derken, basına çatmasının azımsamasınm ılk orneklerını verıyor Arkasından gelen seçım yasası ve yuzde 36 oy oranı ıle Meclısın uçte ıkı çoğunluğuna sahıp olması basındakı eleştırılerın dozunu yükseltıyor Doz yükseldıkçe, Ozal'ın sınırlerı daha da gerılıyor Ve bu arada ılgınç bır başka olay yaşanıyor Ozal'ın çevresı boşalıyor Ne danışmanlar, ne sıyasal onerı goturenler, ne basınla dıyalog surmesınden yana olanlar, kımse evet hıç kımse kalmıyor Başbakanlık Konutu'nda Ozal bır yalnızjığa gömuluyor Bakanlar bıle ıstedıklerı zaman Basbakanla göruşemez duruma düşüyor Çevrede kalan bırıkı kışı de Ozal'ı sureklı ' basın aleyhıne" kışkırtıyor Yalnızlık ve kışkırtma urunünu verıyor Basına ambargo koyan, basın ozgurluğunu tehdıt eden yasa tasarılan ele alınıyor Gergınlığe bır tohum daha ekılıyor Bır yandan yenı yasalarla, bır yandan da kağıt zammıyla "ben onlara gösterırım" donemı açılıyor Ama, daha kağıt zammına sıra gelmeden, her türlu mal ve hızmete bındırılen zam furyası basının sert tepkılerıyle karşılasıyor Yanı, aslında basınla Ozal arasındakı gergınlığın temelınde kağıt zammı en alt sırada yer alıyor "Benım nasıl olsa TRT'm var, basının ıkıbucuk mılyon tırajı ne yazar" havası sadece Başbakanlık Konutu'nda esıyor Çünku, bakanların ve mılletvekıllerının çok büyuk çoğunluğu bu duşunceyı paylaşmadıkları gıbı, konuyu geçen hafta toplanan ANAP Baskanlık Dıvanı'na da getırıyor "Basınla ıyı gecınmek" ılkesı Başkanlık Dıvanı'nda öyle ışlenıyor kı, Ozal bır ara "önumuzdekı dönemde gazetecılerle göruşmeye yenıden baslayacağım" duşuncesıne bıle gelıyor Bu sozlerı soyluyor Ama bu sozler Başkanlık Drvanı'nda kalıyor Çünku, kağıt zammı Ozal ıcın ınatlaşma etkenı olarak onemını hıçbır zaman azaltmıyor Başbakanın Simavi'nın açık mektubuna gosterdığı tepkı sıyasal gundemı cızıyor Tırmanan gergınlık dun oğleden bonra yerını olağan ışlere bırakıyor Hatta, Adalet Bakanı Oltan Sungurlunun önümüzdekı hafta basınla ılgılı yasalan ve genel olarak "hukümetbasın ılışkılerını" görusmek uzere Istanbul'a gıderek basın kuruluşlarıyla goruşeceğı öğrenılıyor Şımdı, artık basınla ıktıdar arasında gerçekten yenı bır dönem açılıyor Baskentte dun herkes bu ılışkıden soz edıyor ve herkes aynı noktada bırleşıyor "Basınla uğraşan sıyasal ıktıdarlar olsa olsa kendı sonlarını hızlandırırlar" TGS: Özal basın düşmanı İstanbul Haber Servısı Turkiye Gazetecıler Sendıkası Genel Başkanı Eren Guvener, Başbakan ozal'ın basın çalışanlanyla ılgılı sozlerınm huzun verıcı olduğunu belırterek, ıktıdarın basın ve sendıka duşmanlığından vazgeçmesını istedı TGS Genel Başkanı, Ozal'a atfen Hurriyet'te yayımlanan Erol Sımavı ımzalı yazı uzenne şu açıklamayı yaptı "Sayın Başbakanın 'Bugun 2.5 milyon işsiz var... Piyasadan bin kusur gazeteci çekilmiş, hiç de fena olmaz' yolundaki sozlen ıbret vericidır. Bu sozler Başbakan Ozal'ın yalnız gazeteciler için değil Turkıye'de genel ışsızlik sorunu karşısında da ne kadar Ugisiz ve sorumsuz kaldığımn bir orneğıdir. İşsizlere iş bulma olanagı arayacagına, bu işsizler ordusuna basın çalışanlannın da eklenmesınden adeta memnun kalacağını belirtir şekilde konuşması aynca huzun vericidir. Sayın Ozal'ın basına tum duşmanlığı, başta enflasyon olmak uzere ekonomik sorunlar karşısında kaldıgı çaresızlıklerden kaynaklanmaktadır. Toplumun tum kesımlerınden gelen tepkılerin gazete sutunlarında yansıması Sayın Basbakanı ofkelendırmektedir ve bu demokratik kurumu nasıl susluracagımn yoilannı aramaktadır. Butun bu olumsuzluklara rağmen Turk basınını gorevini yapmaktan hiçbir gucun alıkoyamayacağını belirtir, ıktidara. demokrasinın tetnel unsunı olan basın ve sendikaya karşı duşmanlığından vazgeçmesinı bu vesile ıle bır kez daha hatırlatınz." Besleme basın Başbakan Özal, basın hurrıyetının bulunmadığı bazı ulkelerde "besleme basın" olduğunu da ıfd de ederek, konuşmasını şöyle surdurdü: "Ama demokrasiyle yonctilmeyen ulkelerde besleme basın vardır ve buralarda basın onu besleyenlerin ıstedıgı istikâmette yazı vazar, yayın yapar. Turkiye'de 1980'e gelinceye kadar gazete kâgıdında butun gazetelere geniş subvansıyon yapılıyordu. Nıtekım 24 Ocak 1980'de kılosu 9 lira olan gazete kâgıdı 36 liraya, yanı 4 mısli arttınlarak subvansıyon kaldınlmış. daha sonra da subvansiyon tamamen lerkedilmıştır. 1987 başında gazelelenmızde kâgıt konusunda bir formul uzerinde ayarlama yapılacagı hususunda şıfahı mutabakata varılmış olmakla beraber, dunya kağıt fiyatlannın anormal yukselmesı, piyasada çıft fıyatın yani karaborsa fiyatının belırmesı uzerine fiyat farkı muhlelif kademelerle giderılmeye çalışılmıştır. Diger taraftan ithal kâgıl uzerındekı butun fonlar ve gumruk basının lehinde sıfıra ındirilmıştir. Bu suretle basından gelebilecek kâgıt fıyatlanmn yuksekligi eleştırileri onlenmiştir. SEKA'nın fiyatını uygun bulmayanlara ithal kapısı sıfır gumrukle açılmıştır ve bu şartlar altında dahı SEKA fiyatlan ithal fiyatının yuzde 5 ile 10 altındadır. Bir diger onemli konu, bir buyuk gazete patronunun Turkive'deki demokratik sisteme bakış tarzıdır. Şaka gıbi soyiense dahı, bır basın palronunun agzından basını yasama, yargı, yunılmenın onune koyarak bırincı kuvvel olarak gosterip ilan etmesı karşılaştıgımız zihniyetın ve hastalığın çok açık bır gostergesıdir." Ozal, Gazetecıler Cemıyetı Başkanı yanında da basın hurrıyetın den yana olduğunu belırttığını ıfade ederek, "Basın duşmanlıgı diye bir durumumuz asla dogru değildir. Ama bız patron zihnıyetinin karşısındayız" dedı Ozal, konuşmasına şoyle devam ettı. "Bugun maalesef birkaç hadise benim nazarı dikkalimi celbelmiştır. Patron şoyle ister, oyle yazarlar. Ben yazarlan bundan kurtarmak istıyorum. Turkiye'de hakikı basın humyeü palron hakımıyetinin ortadan kaldırılması, yani çok ılen ulkelerde oldugu gıbı basında yazı yazanlann kendi gonışlerini, kendı fikirlerıni açıkça, korkmadan, çekinmeden, ışımden olurum korkusundan da sıvnlarak inşallah bu noklaya gelmrmız lazım." Ozal, gazete patronlarının SE Basınla birlikte çelme Ozal, ANAP'la ılgılı olarak son gunlerde başında yapılan yorumlara değınerek, " A N A P içinde fikir aynlıkian olabilir ama ANAP dort yamalı bir bobça değildir" dedı Eskı sıyası partılenn guç kaybetmelennın ANAP'ın kurulmasmdan kaynaklandığıru belırten Ozal, bu partılenn guç kazanma heveslerının gerçekleşemeyeceğını belırttı. Bu sırada Manısa mılletvekılı Mehmet Yenişehiıiioglu, "Yolları e g n " dıve bağırdı Bu partılerın yenıden guçlenmelerının mumkun olmadığını vurgulayan Ozal, "Taraftarlannı loplayıp meydanlarda gosleri yapmalarının nedeni acaba bir punduna getirebılır miyız diye duşunmelerindendir. Meselelerin geçici olduğunu bır yıl sonra aynı sıkıntılann kalmayacagını bıldıklerı ıçın acaba basınla birlikte bir çelme atabılir miyiz dive fırsat kolluyorlar. Bunlar luzaktır" bıçımınde konuştu Referandum oncesınde soylenen sozlerın hıçbırının doğru çıkmadığını soyleven Başbakan, hayat pahalılığının geçıa olduğunu ve "sıkma işlemıne" devam edeceklerım kaydederek, "Karşımızdakiler gerek basını kullanmakta, gerekse dedıkodu çıkarmakta maharetlıler, bunun için ekonomık ledbirlerin de biraz kuvvetli olması lazım" dedı. <*£$$!&& Düsiz ve çıplak REFIK DURBAŞ "Dort kişi parkta çektinnışız Ben Oktav Orhan bır de Şinasi" Şıır Melıh Cevdet Anday'ın Oktay Oktav Rıfat, Orhan Orhan Velı, Şınası O zamankı bır arkadaşlan Orhan \elı ölelı jıllar otdu Oktay Rıfat'ı daha yenı y.nrdık Şınası kım bılır şımdı nerededır'' O fotoğraftan bır Mehh Ce% derkaldı Fotoğraf bır vanadursun, nasıl tanışmıştı "Garip" şıınnın bu uç oncusu. Soz Melitı Cevdet'ın "Ben, Kadıköv Ortaokulu'nu bıtırdıkten sonra aılemm Ankara'ya goç etmesı nedemvle lıse oğrenımım ıçın Ankara Lısesı'ne gırdım Orhan Veiı de Oktav Rıfat benden bır sınıf yukanda ıdıler Yanı lıse ıkıde tdıler Tanışmamız hse dergısı "Sesimiz''ın topiantısında oldu Bızı şıır sevgısı hemen kaynaştırmıştı Orhan Veli ıle arkadaşlığımızda ıse tıvaıro sevgısı a>rıca rol ovnuyordu Onunla tıyatro koiu topiantısında bırhkte oluyor duk". Ilk şıırlennizin yayımlanması... Ilk şıırlerımızı "Sesiıniz"de yayımladık Lısevı bıtırdıkten sonra Varhk dergısme yazmaya başladık Bu şurler ölçulüuyakh şıırlerdı Fakat venı bır hava taşıyorlardı O zaman Yaşar Nabı Nayır "Yeai bir hava getiren uç geaç şair" diyerek bızı okura tanıttı Hatta bunun yuzunden mızah dergılennde alay konusu bıle olduk Bır mızah dergısınde şu konuşma yayımlandı " Bu uç genç şair, edebiyatımıza ne getvmişler? Hava!" Bır sılre sonra ölçusuzuyaksız, ışte sonradan surrealıst dıye nıtelendırılen şıırlere sıra geldı Varlık dergisı ortadakı ıkı sayfasını her sayı bıze ayırıyorler araştıracaktı sanıyorum. Sozu anılardan alıp Oktay Rıfat'ın şi'rıne getırmenın tam Mrası Melıh Cevdet nasıl değerlendırıvordu Oktay Rıfat'ın şıırını'' Bence Oktay Rifal tam bir çagdas ozan. Çağdaş o?an olmanın bellibaşlı iki nıteliğını burada soylemek istivoram. Bunlardan biri sozcuğun yeni bir değer kazanmas! biçiminde dde getırilebilir. Daha açarsak, çağdaş şiirde bir sozcuk oteki sozcuklerPekı "Garip" adı nereden ge le bağıntiM içinde değil, kendı liyordu1" Oklay Rıfat kıtaplan basına, bir nesne gibi deger kanın arasında "Ganp"ı saymı zanır. Yukanda adını ettığim çagdas yordu Ona göre ılk kıtabı "Vazgeçemedığım" ıdı Bunun şiirin bence ikinci özettiği, bu şioykusünu ıse Meîıh Cevdet şoy irin sonsuz diyebileceğim bir araştırma alanı olmasıdır. Oktav le anlatıyor Bu şiirleri okuyaniann di Rifat sozcuk zevkı kadar arastılinden "amma da g a n p " sozn nctlığı ile de dikkatı çeker. Buhiç dusmuyordu. Sanınm ifk Or rada araştmcılık derken ıster ishan Velı benımsedı bnradaki ga temez bılım alaru akla geleceknp sdzcuğunu. Ben ilk askeriı tir. Ben. şiir araşnrması ile bilim ğım sırasında teritonıl aroeliya arasürması arasında benzerükler tı geçirmiştim, apandtsitı aldır bulunım. Sezgiye dayanarak btmak uzere Kasımpasa Deniz linmedik gerçekiere yönelmek, Hastanesı'nde yatıyordum. Bir ışte yaratıeılığın gizi buradadır. gun Orhan'la Oktay geldiler. Şi Oktay Rifat yaman bır yaraücıyiriennuzin bir kitapla toplanma * sım konuştuk. Orhan Veii kitaOktay Rıfat şaırlığımn yanı sıbın kapağında Dçumuzun de adı ra oyunlan, ressamlıiı, romannın bulunmasını istiyordu. Ok alığı ile de tamnıyor Kımı oyunfay Rifat ise buna razı değiidı, lan basılmasa da tıyatrolarda kitabın Orhan \ elı tarafından oynamışü. Resım yaptığı bılmıduzenlenmış bır antolojı olma yordu. Y'ayımlanmış uç romanı sım istiyordu. Fikır bırliğİBe va vardı Oktay Rifat'ın bu "yaramadıgımız için kitap Orhan' man yaratıcılığı" onun ötekı ılın adıyla yayımlandı. gı alanlanna nası) yansımıştr Sozgetişı resânknne bakarIşte "Ganp"in kısaca hikâyesi budur. Biz, Oktav Rifat ile ben sak Oktay Rifat'ın şiın ıle kardaha sonra şiinmizı başka yon şılaşmış gibi oluruz. Burada da lere dognı surduk. Benim degış renk tadı ve tnçirn araştırması rnem "Tohum" şiiriyle baslar. one çıkmaktsdır. Gordunuz mu Ama bizden sonra Orhan Veii de yine şiirin ozeliiklenne gekük. Oyaniannda ben. Oktay Rifat'ın " G a n p " espnsınden vazgeçti. diyalog yeteaegine hayran olmu"Urumelıhısan'na oturmuşum şumduf. Bu diyalogçnİBk onan Oturmuş da bır turkü bazı şiirierinde de gorulnr. tutturmuşum" siiri banun bir Tam söze bıraz ara vereceğız göstergcskttr. Orhan, genç yaşın Kesık kesık çaiıyor telefon: DUda oJmeseydi, mutlaka yeni yon siz ve Çıplak. du Bunlar yalnız ganp karşılanmakla kalmıvor, gülmelere de neden oluyordu Sanırım uvandırdığımız ılk kanı, bızım şurı daha dğrenemediğımız bıçimınde oluştu Ben o zaman De\let Demır Yollan'ndaçalışıyordum Orhan Velı bır gün yenı çıkan Varlık dergısmı getırdi ve bızım şefîn onune koydu Bu kışı aktor Ulvı Uraz'ın babasıydı Şıır adı altında çıkan bu yazıları oku duktan sonra bana "Czalmeyin, vavaş yavaş öğrenirsiniz" dedi OktayRifat (Baştarafı 1. Sayfada) tay Rıfat'ın son arzusu Orhan Velı'nın mezarının yanına gomulmektı Şııre birlikte başladığı, bır lıkte kıtap çıkardığı yakın arkadaşı Orhan Velı ıle sankı bundan sonrakı yaşamında da beraber olmak ıster gıbıvdı Ancak dığer yakın arkadaşı Melıh Cevdet'ın deyışıyle bu "yaman yaralıcı"nın son arzusu gerçekleşemıvor Istanbul Beledıye Başkanı Bedrettın Dalan'a sayısız başvuruya, Valı Cahıt Bavar'ın araya gırmesıne karşın Orhan Velı'nın mezarının bulunduğu Aşıyan'da yer olmadığı bıldırıldı ailesme Beledıye Başkanı loprak kayması olduğunu gerekçe gostererek Oktay Rıfat'ın Aşıyan'a gömulemeyeceğını soyledı Dalan "Babam hıle olsa gomt cek yer vok orada'" dedı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle