18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/4 KÜLTÜRYAŞAM 12 NİSAN 1988 TELEVİZYON 06.30 Açıköğretim (Yarın) Üçüncü Sınıf Dersleıt tş tdaresi (Prof. Dr. Semıh Büker) "YürUme fşlevi", Muhasebe Uygulamatarv (Doç. Dr. Cengiz Erdamar) "Anonim Şirkellerde Kâr ve Zarur Dağıtımı", Kamu Malıyesi; (Yrd. Doç. Osman Zillio&lu) "Kamu Borçlan 1", Alalürk îlkeleri ve Inkılap Tarihu (Prof. Dr. Ahmet Mumcu) "MiUiyttçüik". 08.00 Günaydın Türkiye Muzik, magazın ve aktaaliteye yer venliyor. Çizgijilm "Umıtutmayan Kadın" yayımlanıyor. ve saat 09J0'da dizi fllm Bîr aydın direnişi (An Enemy of the People) / Yönetmen: George Schaefer / Görüntü yönetmeni: Paul Lohmann / Oyuncular: Steve McQueen, Charles Durning, Bibi Andersson, Eric Christmas, Richard Bradford, Richard A. Dysarî / 1977 yapımı / 103 dakika. Küitür Servisi Küçük bir kasabanın doktoru olan Thomas, birkaç tifo vakasından kuşkulanır ve kasabaya gelen sudan örnek aiır. Araştırması sonunda, suyun zehirli olduğu ortaya çıkar. Su sistemi değiştirilmezse, kasabalılar ve kasabaya gelen tuhstler için büyük bir tehlike doğacaktır. Ancak, kasaba açısından turistler çok önemlidir, kasaba yıllar süren çabalar sonucu varlıklı bir tatil kasabasına dönüştürülmüştür. Haberin açıklanmasına, herkesten önce, Thomas'ın ağabeyi olan Belediye Başkaru Peter karşı çıkar. Daha önce sinemalarda da gösterilmiş olan "Bir Halk Düşraam", Henrik tbsen'in ayru adlı unlu oyunundan George Schaefer'ın beyazperdeye aktardığı bir film. Ancak, "Bir Halk Düşmanı" bu film için Alexander Jacobs tarafından senaryolaştırılırken, Arthur MJUer'ın yorumu temel alınmış. Çağımn bireysel ve toplumsal soruniarını deştirel gerçekçi bir yöntemle işleyerek çağdaş tiyatronun ilk olgun örneklerini veren Norveçli oyun yazan Henrik Ibsen (18281906), 1882 yılında yazdığı "Bir Halk DuşmanT'nda, yozlaşrruş bir toplumda "gerçegi savunma"yı çarpıcı ve tartışmalı bir açıdan ele almıştı. tbsen, "Yaban Ördegi"nde olduğu gibi, bu yapıtında da bireyle toplumun ilişkilerini eleştirel bir yaklaşımla irdelemişti. tbsen'in hem çağımn gerçeklerini yansıtan hem de insanın evrensel sorunlarını irdeleven Sir Halfc Düftnant 1. KANAL / TV'DE SINEMA TRTNIN ICINDEN MAHMUT T. ÖNGÖREN Tüm sayfaları bağlı olarak getırdıler ve sonra bir de gövdesini direğe bağladılar. Bu arada kara sakallı herifler ortalıkta mırıldanarak dolaşıyorlar, dişleri dökülmüş kocakarılar donmuş gibi yerlerine çakılmış duruyorlardı. Sonunda, siyahlar giyinmiş, orta boylu ve dişlek bir adam, gözlerini direkteki kitaba dikmiş, ağır ağır yaklaştı ve elindeki alevle sayfaları tutuşturdu. Birden kara sakallılardan ve kocakarılardan sevinç çığtıklan yükseldi. Öte yandaki büyük kalabalıktan ise hiç ses çıkmıyordu. Hepsi kayıtsızca, hiç tepki göstermeden, şimdi alevlerin sardığı sayfaların kıvrılarak dokülüşünü ve bu görünüm karşısında kendinden geçip titreyen barbarlarla cadıları ızliyordu. Ne oluyordu? Neredeydik? Çağ atlayan Türkiye'de kitap yakıyorduk. Daha önce film yakmıştık. Şımdı sıra kitaba gelmişti. Daha sonra da herhalde resme gelecekti. En sonunda da yazara, yönetmene ve ressama... Ne güzel olurdu bir de yazar yakmak!.. Öte yandaki kalaftalık herhalde yine hiç sesinı çıkarmadan bu kez alevlerin bir ınsan gövdesini yutmasını donmuş gözlerle izler, kayıtsızlığın başyapıtını sergilerdi. Yöneticilerimiz Avrupa'ya koşup "Barajlarımızın sayısı giderek artıyor, beş yıldızlı otellerimiz de öyle. . Kalkınıyoruz. Turizmimiz geliştı. Sahillerimiz çamlıklı ve de kumludur. Bizi AT'ye alın ve bu yaz bize buyurupturizmimizi patlatın" diyerek çığlık çığlığa yabancılann başına üşüşürken, bacalarımızdan, yaktığımız kitapların ve filmlerin ve diğer sanat ürünlerinin dumanları en sonunda Cumhuriyet döneminde kurduğumuz görkemli demokrasinin rengıni gösterdi, krvır kıvır yükselırken. Barajlar ve fabrıkalar yapabiliriz. Sahillerımızı beş yıldızlı otellerle doldurabıliriz. Tüm kurumlarımızı bilgısayarlarla da donatabiliriz. Hatta Bodrum'un kapıtarını salt ceplerı döviz dolu yabancılara açarız. Teleyizyonumuzun kanallarını 1'den 2'ye, sonra 6'ya bile çıkarabiliriz. Daha neler yaparız, neler... Ama kültürel demokrasiyi kuramazsak, kara sakallı barbarlardan ve dişleri dökülmüş kocakarılardan kurtulamayız. Yazının başında canlandırmaya çalıştığım sahne ise Avrupa'da, Amerika'da sergilediğimiz çamlıklı ve de kumlu sahıllerimizle ılgili afişlerin yerıni alır yabancılann gözünde. Nedir bu kültürel demokrasi? Küitür alanındakı yasaklarla yetinmeyip şimdi sanat yapıtlarının "imhası" ile içindeki azgınlığı doyurmaya kalkanlara "kültürel demokrasi"nin ne olduğunu nasıl anlatırsınız? Anlatabilir misiniz? Barajlar, fabrikalar, beş yıldızlı oteller, bilgisayarlar, cepleri döviz dolu yabancılar, çok kanallı televizyonlar Türkiye'de, kara sakallı herifler ve dişleri dökülmüş kocakarılar yarattı; daha da yaratacak. Var mı bunun ötesi? Var. Sen hiç sesini çıkarma. Öyle sus pus ol, dur. Önce yasaklara sesini çıkarma, sonra "imha"ya... En sonunda da sanatçının yakılışına... Kültürel demokrasi senin neyıne gerek? Ama böyle giderse, daha sonra da senı mi yakarlar? Hayır, merak etme, seni yakmazlar. Senı salt kara sakallı bir herıfe ya da dişleri dökülmüş bir cadıya dönüştürürter. Çünkü amaç bu. Kara sakallılara ve cadılara gereksınimlerı var bunlann. Sanat yapıtlarını v/e sanatçıları "imha" ettirmek için... Tanımadın mı kendini, yazının başında canlandırmaya çalıştığım sahnedeki kitabı tutuşturan adamı görünce? Sadi Hoşses hasta tZMtR (AA) Bestekâr Sadi Hoşses, dün rahatsızlanarak Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'ne kaldınldı. Hoşses'e yapılan konsültasyondan sonra, sanatçının ameliyat edilmesine karar verildiği, ancak enfeksiyon nedeniyle operasyonun ertelendiği öğrenildi. 75 yaşındaki Sadi Hoşses, 55. sanat yılını bir süre önce İzmir'de gerçekleştirilen bir konserle kutlamıştı. Uzun yıllar Ankara ve îstanbul Radyolannda ses sanatçısı ve hoca olarak çalışan sanatçı, daha sonra çalışmalarını, yerleştiği izmir'de sürdürdü. tzmir Büyükşehir Belediye Türk Sanat Müziği Korosu'nu yöneten Sadi Hoşses, aynı zamanda Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarhğı Murakıbı olarak görev yapıyor. Kültürel Demokrasi 10.00 Eğitim Önlisans Duşünce ve Uygarlık Tanfu dersuıde küitür ve uygarük, Ingilızce derande, "/ sometımes work" külıbı işleniyor. 10.45 14.15 15.00 15.15 Kapanış AçılışEğitim Önlisans Haberler Öğleden Sonra (Aynntılı bılgı yandakı suıuntarda) 17.00 Haberler 17.15 Akşamın Getirdikleri Program, her zaman olduğu gibi Ballıkpmar Koyü'nden sürüyor. Yeni Bir Hayat adh oyun arasında kavak, mısır, bamya yetıştırıalığı ve seracılık konuiannda filmkr yayımlanıyor. Bılmece köşesı ve Tartm Takvımı'mn aniından Türk halk müzıği yer alıyor. 18.50 Rüzgâr Giilii Programtn Bir Kitap Okuyalun köşesuıde, Dünyanın Merkezine Seyahat adlı kitap, magazın bölumünde guz boncuğu, Dogaçtama bottlmünde, veda konulan ifkmyor. Programda ayrıca "Duffy Duck ve Arkadaşlan" adlı çızgı film yayımlanıyor. satış rekoru Küitür Servisi Dünyanın önde gelen iki büyük müzayede şirketi "Sotheby's" ve "Christie's"in 1987 yılı sattş rakamlan açıklandı. Yayımlanan raporda, "Sotheby's"in 1987 yılı içinde toplam 1 milyar 600 milyon dolarlık sanat yapıtı sattığı ve bu rakamın 1986 yılına oranla yüzde 39'luk bir artış gösterdiği belirtildl Ancak raporda, "Sotheby's"in 1987'de ne kadar kâr ve gelir elde ettiği açıklanmadu öte yandan, "Sotheby's"in en büyük rakibi "Christie's" de 1987 içinde toplam 600 milyon sterlinlik sanat yapıtı satttğını, bundan vergi hariç 32 milyon 500 bin sterlinlik bir kâr elde ettiğini açıkladı. 19.20 Emret Bakanun Sir Desmond, bankamn yaptıracağı if hanı için 6 kat ilave ister. Sir Humhrey de onu el allından desteklemektedir. ^ 20.00 Haberler ve Hava Durumu 21.00 TV'de Sinema: Bir Halk Düşmanı (Aynntılı bıigi yandaki sütunlardaj 23.00 Pikkat 23.15 Adana Belediye Konservatuvan Türk Sanat Miiziği Konseri 23.40 Haber DosyasıKapanış BU KEZ nUtKLI ROtOC Steve Mcuueen'ın daha çok vnstern, gangster ve serüvenfilmlerindekibaşarılıyorumlanyla tanıyoruz. "NevadaKatilleri'ndekjrolü de Mcuueen'ın bu tür rollennden bırıydı. Oysa "Bir Halk Oüşmanı"nda bu ünlu oyuncuyu.tek başına direnmeyi göze alan aydın bir doktor rolünde izleyeceğiz. olgunluk dönemi oyunlan, Strindberg, Bernard Shaw, Çebov ve Eugene O'Neill gibi birçok oyun yazarını etkilemiş ve dünya tiyatrosunun gelişmesinde önemli bir rol oynamıştı. Televizyondan gelme Amerikalı yönetmen George Schaefer'in gerçekleştirdiği "Bir Halk Düşmam"nda, 196O'lı ve 1970'li yülann "simge" oyuncularından Steve McQueen'i oldukça değişik bir rolde izleyeceğiz. 1980 yılında ölen McQueen'i sinema seyircisi daha çok "Yedi Silahşörier", "Kumarbadar Kralı", "Nevada Katiileri", "Kibar Sojguncu", "Gangsterio Kaderi", "Kelebek" gibi vvestern, gangster ve serüvcn fılmlerinden tanıyor. Oysa Steve McQueen, bu akşam ekranlara gdecek olan "Bir Halk Düşmanı"nda, çoğunluğun duşuncesine tek başına katşı çıkmayı göze alan bir aydını canlandırıyor. Henrik Ibsen'in, her çağda her aydının yüz yüze geldiği bir 'sorunsal"ı evrensel boyutlarda işledigi "Bir Halk Düşmanı" adh yapıtını geçen yıl Ankara Sanat Tiyatrosu sahnelemişti. Ibsen'in yapıtını, bu kez de beyazperde uyarlamasıyla Steve McQueen'den izleme olanağı bulacağız. İKÎNCİ KANAL 18.58 AçütşHaberler 19.10 Merhaba Çocuklar Ikı küçük çocuk bir konuda bilmediklerim bilgisayara sorarak öğrenmeye çalifirken bılgısayarm ekranmdan çıkıp geien bir yaratık her konuda yardıma olaeağını söyleyerek dünyartızın ve evrenm olufumu hakkında bitgı venr. Calileo'nun fikırlermı yayma çabalan, engızısyon mahkemelerı ve mahkeme sonuçlan afiktanıyor. 19.30 Besteciler ve Yorumcular TUrgut Masatçı'nın hazırladığı dizı programm bu bölümande Şef Rengim Cökmen yönetımındeki Cumhurbaşkanlıgı Sen/oni Orkestrası Debussy'nın "Lamer" adh eserini sesiendiriyorlar. Türkçeyi güzel konuşalım Küitür Servisi "Güzel Türkçemizi Güzel ve Dogru Konuşalım" adlı dizi konferansların bir yenisi 13 nisan çarşamba günü saat 13.0014.00 arasında Teşvikiye Rüştü Uzel Meslek Lisesi'nde gerçekleştirilecek. Spiker, sunucu Nedret Selçuker, "Güzel konuşmamn meslek dallarındaki etkisi"ni anlatacak. 20.00 Sazlarla Başbaşa Yılmaz Çoğulu'nun hazırladığı bu programda Thrgay Ozıi/ler'den (klarnel) oyun havalan dinleyeceğız. 20.15 Merak Ettikleriniz Ergısoy Acarbaş'ın hazırladığı, Puna Endem'in sunduğu programda diş bakımı nasıl olmalıdır? Gizli Görevlı adh dmın eski akıörü John Eric Hexum hakkında bilgi, Amerikalı çocukla, Kabukı dans öğreniyor, çıfte nikâh, boomerang nedır, saman nezlesı ledavisi. kavga sahnelennüı çekimi, oyuncak bebek imalaıı ve buzul devri konulan yer alıyor. SANAT KULİSİ Mağrur bir sanat bekçisi Mimar Sinan Üniversitesi Heykel Bölümü öğrencileri bir süre önce çalışmalannı Kabataş Erkek Lisesi'nde sergilediler. Broşürde serginin 17.00'ye kadar açık olacağı belirtiliyordu. Ancak serginin başında bekleyecek bir görevli olmadığı zamanlar, saat 16.00 da olsa kapısına kilit vuruluyordu. Yıne saat 16.00'da serginin kapa lı olduğu günladen birinde, bir hocanın yardımıyla içeri girdik. Biraz sonra heykeller arasında bir kıpırdanma oldu. "Ne oluyor" demeye kalmadan beyazlı, grili mağrur bir kedi salına salına heykeller arasında tur atmaya başladı. Anlaşılan heykellerin bir bekçisinin olmadığ: konusunda biraz yarulmıştık. Ağa kızının trajik öyküsü Boş Beşik I Yönetmen: Orhan Elmas / Senaryo: Orhan Elmas, Memduh Ün, Duygu Sağıroğlu / Görüntü yönetmeni Cahit Engin / Oyuncular: Fatma Girik, Tugay Toksöz, Atıf Kaptan, Handan Adalı, Sevda Nur, Kazım Kartal, Serap Olguner / 1969 yapımı. Küitür Servisi Necati Cumalı'nın 1949'da "Bebek" türküsünden esinlenerek yazdığı "Boş Beşik" oyunu o yıl Izmir Şehir Tiyatrosu'nda oynandı. tki kez de filme alındı. 1952'deki ilk çevrimin yönetmeni Baha Gelenbevi idi. Muhterem Ts'ur ve Bülent Ufuk başrolde oynadılar. \azar bu oyunu 1968'de tümuyle değiştirerek yenıden yazdı. Bu da yazarın "Ezik Otlar" "Vur Emri" oyunlanyla 1%9'da "Oyunlar I" kitabında yer aldı. "Boş Beşik" oyun olarak 1987'de Trabzon Devlet Tiyatrosu1 nda sahnelendi. 1969'da "Boş Beşik", Orhan Elmas, Memduh Ün, Duygu Sağıroğlu'nun yazdığı senaryodan ikinci kez sinemaya uyatlandı. Yönetmenliğini de Elmas'ın yaptığı fılmde Fatma Girik ve Tugay Toksöz başrolleri payiaştılar. Fatma Girik buradaki rolüyle 1970'te 2. Adana Altın Koza Film Şenliği'nde En tyi Kadın Oyuncu Ödülü'nü aldı. "Boş Beşik" ilk kez 8 Mayıs 1979'da TV'de siyah beyaz olarak gösterildi. Bugün renkli olarak yayımlanıyor. Konusu Güney Anadolu yörükleri arasında Çiçekdağı eteklerinde geçen "Boş Beşik"te törelere karşı gelen bir yörük beyiyle evlenen ağa kızının trajik öyküsü anlatılıyor. 1. KANAL / OĞLEDEN SONRA 20.45 Haftanın Dizisi: Kardeşim Tom (Son) Mahkeme başlar, ama sonuç kimsenin umduğu gıbi çtkmaz. Ev gerçekten kundaklanmıstır. Bunu yapan fcggydır, Tom, Peggyyı kaçırmaya gittiğınde yakalanır. Tom kasabodan aynlır ve savaşa katılır. 2130 Haberler 22.05 Caz 22.50 Dizi: Matt Huston Matr ffuston Teksas'tan gelıp Hollyvood'a yerleşmiş çok zengin bir adamdır. tfleri arasında özel dedektiflık de vardır. Bir gun bir lankerin denıze ındınlışi sırasmda lankerm sahıbı Nikola Gambaccinı elindeki nıtrogliservt dolu olan şampanya şışesinm patlaması sonucu ölur. Gambacam'nm kızi olan Sirena, Matt Huston'dan yardım ıster. Sinema karikatürleri Küitür Servisi Serdar Sarı'nm "Sinema V Karikatürleri" adlı sergisi,' yarın 40 Ambar/Sahaf Galeri'de açüacak. Sinema olgusunu çeşitli yönleriyle ele alan on beş karikatürden oluşan sergi, 30 nisana kadar açık kalacak. 23.35 HaberlerKapanış İZLEYİCİ GÖZÜYLE Cem Duna'ya başanlar TKTnin yenı genel müdurü Cem Duna'ya çalışmalannda başanlar dilemek istiyorum ilk Once. Kendisinden çok şey bekliyoruz. Saym Toskay zamanında yasaklanan 200'e yakın Turkçe sözcük Ozgurlüğune kavuşabüecek mi? Sunucular hâiâ yeni Turkçe kelimeleri kullanmamakta direnecek yoksa direnmekri sağlanacak nu? Bundan sonra öğrenaye "talebe", Oğretmene de "hoca" demeye devam edüecek m»? Bu sonılan çoğaltmak olası. Bütun olumsuzluklan guzelliklere götureceğinize inamyorum. TEVFİK YELDAN tstanbut HepburrCün çağrısı Küitür Servisi UNICEF'in özel elçiliğini üstlenen ünlü sinema oyuncusu Audrey Hepburn, Etiyopya'daki kıtlık ve açlık kurbanlarına yardım yapılması için çağrıda bulundu. Isviçre'nin Cenevre kentinde bir basın toplantısı düzenleyen Hepburn, kendi yaşamından örnek vererek, Ikinci Dünya Sayaşı'mn bitiminde annesiyle Hollanda'da yaşarken Kızıl Haç, UNICLF ve Birleşmiş Milletler Yardım örgütü'nün kendilerine yiyecek, giyecek ve Haç yardımında bulunduğunu söyledi. öte yandan, UNICEF yetkililerinin yaptığı bir açıklamaya göre, kuraklık yüzünden birçok bölgesinde ekinlerin mahvolduğu Etiyopya'da iki milyonu 5 yaşından küçük çocuklar olmak üzere 5 milyon 300 bin insan ölüm tehlikesiyle karşı karşıya bulunuyor. DüNYA EDEBİYATINDA SUÇLANAN YAPITLAR/ AHMET CEMAL RADYO T K T I 05.00 Açılış, program ve kısa haberler. O5.«5 Ezgı kervanı. 0SJ0 Şarkılar ve oyun havalan. 06.00 Kö\e haberler. 06.10 Günaydın. 07J0 Haberler. 07.40 Günün içinden » . 4 0 Arkası yarın' 10.00 Kısa haberler. 10.05 Reklamlar. 11.00 Kısa haberler. ll.AS Reklamlar. 11.10 Ögle üzerı. 12.55 Reklamlar ve radyo prograroları. 13.00 Haberler. 13.15 Muzik. 13.» Bölgescl yayın ve reklamlar. 14.40 Hukuk köşesi. 15.00 Kısa haberler. 15.05 öğleden sonra. 17.00 Kısa haberler. 17.05 Köyumuz, köylumüz. 17.25 Bolgesel >ayın ve reklamlar. 18.00 Çocuk bahçesı 1S.1S Haftanın çocuk şarkısı. 18.20 Acemasıran faslı. 18.50 Hafıf muzik ve reklamlar. 19.00 Haberler 19.30 Turkçe sözlü hafıf müzık. 20.00 Yeni sesler. 2020 Kuçük konser. 20.40 Turkuler geçidi. 21.00 Kısa haberler. 21.05 Konulann içinden. 21J5 Turk halk müzıği dinleyKi ısteklerı. 22.00 Çejitli müzik. 22J0 Solısllerden secmeler. 23.00 Haberler 23.15 Gecenin ıçınden. 00.55 Günün haberlerinden öretler. 01.00 Program ve kapanış. 01.0505.00 Gece yayını. T R T I I 07.00 Açılış ve program. 07.02 Solistlerden secmeler. 0730 Haberler. 07.40 Türküler ve oyun havalan. M.00 tki solistten şarkılar. 0SJ0 Joe Willıams soylüyor. 09.00 Turkuler. 09.15 Çocuk bahçesı. 0930 Sabah konseri. 10.00 Halk muziğımız. 10.20 Şarkılar. 10.40 Turkçe sözlü hafıf müzik. 11.05 Okul radyosu. 12.00 Hafıf müzik. 12J0 Yurttan sesler kadınlar toplulugu. 13.00 Haberler. 13.15 Hafif muzik 13J0 Caz duygusu. 14.00 Yabancı dıl dersi 15.00 Erkekler toplulugu. 15.30 Arkası yarın. 16.05 Okul radyosu. 17.00 Barok muzik. 17J0Turkçe sözlu hafıf muzik 1S.00 Yurttan sesler. 18.30 Din ve ahlak. 19.00 Haberler. 19J0 bohstlerden biıeı şarkı. 20.00 Turkuler geçidi. 20JO Yabancı dil dersı. 21J0 Egıtım önlisans prograraı. 22.05 Beraber ve solo şarkılar. 22J0 Bir roman / bir yazardan hikâyeler. 22.45 Türküler. 23.00 Haberler. 23.15 Solistler geçidi. 23.40 Hafif müzık. 23.55 Dünva radyolarından müzik festivallerinden. O0S5 Program ve kaparuş. T R T I I I 07.00 Açılış ve program. 07.02 Hafıf müzik. 07 J 0 Sabah konseri. 08.00 Sabah için müzik. 09.00 Haberler. 09.15 Müzikli dakikalar. 10.00 Gunün konseri. 11.00 Müzik tüneli. 12.00 Haberler. 12.15 öğle konseri. 13.45 Turk sanat muziği toplu programı. 14.15 Konser saati. 15.45 Ikı solistten şarkılar. 16.15 Çocuk koroları. 16^5 Haftanın çocuk şarkısı. 16J0 Caz sanatı. 17.00 Haberler. 17.15 Solistlertopluluklar. 1S.0O Müzik jelpazesi. 19.00 Haberler. 19.15 Muzik ve yorumcular. 20.00 Müzik demeti. 21.00 Esintiler. 22.00 Haberler. 22.15 Gecenin getirdikleri. 23.00 Salı konseri. 24.00 Gece ve müzik. 01.00 Program ve kapanış. Jean Genet'nin Gehennem'iııe sansür 1933 yılında New York'ta, "Ulysses"in yasaklanması amacıyla dava açıldı. Bu dava sonucunda Yargıç J.VV'oolsey'in verdiği karar, ABD adalet tarihinin en onurlu sayfalarından birini oluşturur. Daha sonra bu karara ilişkin bir değerlendirme yazısı kaleme alan Morris L.Ernst, şöyle demiştir: "Ulysses Davası, bir dönüm noktasıdır. Sansüre indirilmiş öldurucu bir darbedir. Yazın alanında sahtekârlığa kaçma ve yalnızca dolaylı anlatma zorunluluğu, bu kararla birlikte artık ortadan kalkmıştır. Artık yazarlar guzel sozlere sıgınma gereksinimini duymayacaklar. Şimdi yasadan korkmaksızın, insanoğlunun temel işlevlerini betimleyebilirier. Ulysses Davası, iiç bakımdan önemliıir. Mustehcenligin kavram saptaması ve nerede var olduğuna ilişkin ölçütler, uzun süredir bizi çetin güçlüklerie karşılaştırmaktaydı. Yargıç VVoolsey, bize açık, mantıklı ve kullanışlı bir formül sundu... Böylece yazına önemli bir hizmette bulundu, ama en büyük hizmeti belki de devlete oldu. Onun kararı, okurun bundan boyle sansürün vesayetinden kurtulmasına önemli katkıda bulunacak." 4 3 değerlerin savunucularınca lanetlenmesine yol açacak koşulları daha çocukluğundan beraberinde getirmişti. Bir hayat kadınının çocuğu olarak dünyaya gelmişti. Bir köylu ailesinin yanına verilmişti. tlk hırsızlıklannı ıslahevi, ıslahevini de çeşitli hapishaneler izlemişti. Hırsızlık, eşcinsellik, yaralama, vb. gibi suçlar, sabıka kayıtlanndan yalnızca birkaçıydı. Kaldığı hapishanelerin cehennem atmosferi kı bu atmosferi daha sonra romanlarında işleyecektir içerisinde dunya yazınının en seçkin yapıtlarını peş peşe okuyup bitirmeyi de başarması, ilerisini işaret eden özelliklerinden biridir. Genet, otuz yaşında ve yine hapisteyken, roman yazmaya başlar. Yazdıkları kısa zamanda hapishane duvarları dışında tanınır. Sartre, Cocteau ve Picasso, hem Genet'nin yazdıklarının yayımlanması, hem de serbest bırakılması için girişirade bulunurlar. Her iki girişim de başarıya ulaşır. Jean Pornografi ürünü mü? Yargıç Woolsey, karanrun gerekçesinde once "Ulysses"in "okunması güç" bir yapıt olduğunu, bu nedenle "birkaç bafta boyunca boş zamanlannda" bu kitabı ve onu anlamasında yardımcı olabilecek "başka kitaplan" okuduğunu, daha sonra kendi vıcdanına karşı sorumluluk altına girmemek için vereceği karar üzerinde "enine boyuna" diişündüğünü belirtmektedir. Woolsey, gerekçesini şöyle sürdürür: "Kitabın asıl amacının ne olduğunu anlamaya çalıstım. Çünkü bir kitabın ablaka aykırı olduğu ileri sunildügü takdirde, doğal olarak önce araştırılması gereken nokta, yazann amaçlannın.. pornografik olup olmadığı, başka deyişle kitabın ahlaksızlığı desteklemek amacıyla yazılıp yazılmadığıdır... 'Ulysses'in olağanüstü özgür anlatımına karşın, hiçbir yerinde ahlaksızlıktan zevk alındığına ilişkin tek bir iz bile bulmadım. Bu nedenle kitap, bence pornografi ürünü degildir. 'Ulysses'i yazarken Joyce'un temel amacı, bir..yazınsal tttrde ciddi bir deneyi gerçekleştirmek olmuştur. Yazar, 1904 yılında Dublin'de yaşamış olan orta sınıf insanlannı ele alroakta, onlann o yılın haziran ayı başlannda, belli bir gıinde kentle dolanıp normal işlerini gönirlerken neler yaptıklannı yansıtmakla yetinmemekte, aynı zamanda kafalanndan geçenleri de dile getirmeye çalışmaktadır... Eğer Joyce, 'Ulysses'te uyguladığı tekniği geliştirirken içtenlikli davranmasaydı, o zaman sonuç ruhbilimsel açıdan yanıllıcı olurdu ve Joyce da seçtigi teknige sadık kaldığını soyleyemezdi. Böyle bir tutum, sanatsal bakımdan asla bağışlanamazdı... Joyce, tekniğine sadık kaldığı ve bu tekniğin zonınlu olarak beraberinde getirdiği sonuçlardan kaçmadıgı, kişilerinin aklından geçen her şe>i dürust olarak anlaltıgı içindir ki, bunca saldınya hedef olmuş, amacı çoğu kez yanlış anlaşılmış ve yanlış yorumlanmıştır. Çünkü Joyce'un izlegini içtenlikle ve durüstlukle gerçekleştirmek girişimi, kimi zaman onu genellikle müstehcen sayılan sözcükkr kullanmaya ilmiştir... Joyce'un uyguladığı teknikten boşlanmak ya da hoşlanmamak bir beğeni işidir. Ama bu tekniği, başka tekniklerin ölçülleriyle değerlendirmeyi saçma buluyorum..." Fransız yazan Jean Genel, gelecekte yerleşik geleneksel BULMACA SOLDAN SAĞA: 1/ Levrek balığının kilçiiğü. 2/ Din işlerini devlet işlerine kanştırmayan... Hac zamaru dışında Kâbe ve di|er kutsal yerleri ziyaret etme. 3/ Zambia'nın başkenti... Bir gıda maddesi. 4/ Ses... Türk müziğinde bir raakam. 5/ Gereğinde kullanılmak için saklanan tahıl... Yahya Kemal'in hece ölçüsüyle yazdığı tek şiiri. 6/ Hicap... Itırlı bir bitki. 7/ Asya'da bir ırmak. 8/ Cinsel içgüdünün belirtilerini gösteren, yaşama gücünün tümil. 9/ Bir sınırdan gevebilmek için verilen yazılı izin. 1/ Yarulsama. 2/ Fin hamamı. 3/ Kirli... Eskiden trajediye verilen ad. 4/ Kendini beğenmiş kimseler için kullanılan bir aiay sözü... Duman lekesi. 5/ Bir yağış şekli... Oyunda cezalı çocuk. 6/ Kıdemlilik bakımından başta gelen diplomat... Bazen üzerine un bile serilir. 7/ Parola... Meriç Irmafı'nın kollanndan biri. 8/ Bir çeşit keten patiska ya da basma... Osmiyum elementinin simgesi. 9/ Bir malın cinsini ve ederini gösteren küçuk kâğıt. YUKARIDAN A Ş A G I Y A : Genet 30 yaşında ve hapisteyken roman yazmaya başlar. Yazdıkları kısa zamanda hapishane duvarları dışında tanınır. Sartre, Cocteau ve Picasso, hem Genet'nin yazdıklarının yayımlanması hem de serbest bırakılması için girişimde bulunurlar. Genet'yi dünya yazınının unluleri arasına götürecek yol açılmıştır. Sonraki yillarda romanlar ve oyunlar birbirini izler. Ama Genet'nin ozgurlüğune kavuşmuş olması kitaplarının da özgür kalmış olması anlamına gelmez. Turlü sansür girişimleri ve davalar birbirini izler. "Querelk de Brest", "Bir Hırsızın Güncesi", "Gülün Mucizesi", "Çiçeklerin Meryem Anası" gibi romanlar bir yandan dünya yazınına, öte yandan da dava dosyalarına geçer. "Qtıerelle de Bresf'in Hamburg'da, Rovvohlt Yayınevi'ndeçıkması, bir davaya ve yayıncınm mahkumiyetine yol açar. Bu, hakkında dava açılan ilk Almanca çeviridir. 1962 yılında yine Hamburg'da, bu kez "Çiçeklerin Meryem Anası" adh romanın çevirisi aleyhine "ahlaka aykınlık" nedeniyle dava açılır. Ancak Başsavcı Buchholz, 31 Temmuz 1962 tarihinde, aşağıda alınular yaptığımız gerekçesiyle bu davanın reddini ister: tşlemişti. Bu olgulann dognıdan ve net biçimde betimlenmesinden urküluyordu... Ama bu tabu, yazınsal geüşme boyunca giderek ortadan kalktı. Yazarlar, cinsel yaşamı da gittikçe daha dolaysız biçimde betimlemeve başladılar, bu yönelim, erotik gerçekçilik diye adlandınimıştır. Bu yeni gerçekçiliğin amacı, cinsel doğayı dogru biçimde yansıtabilmektir. Bu erotik gerçekçilik... insan doğasının cinsel yanını ruhbilimsel gerçekliğin bir anlatımı niteligiyle sergileme çabasındadır. Bildiğiniz gibi, bu evrensel gelişmenin yolu, yazın davalanyla kaplıdır...Dünya yazını, adalet mekanizmasına karşı koyarak bu yoldan geçmiştir...Bütün bu davalar, yazının ozgurlüğune uzanan yolda birer dönüm noktası oluşturmuştur. Peki butün bunlara karşın Hamburg Savcılığının, Genet'nin 'Çiçeklerin Meryem Anası'na karış açtığı dava nasıl açıklanabilir?" Başsavcı Buchholz, yasalardaki "gençlerin zararlı yayınlardan korunması" gerekçesine değindikten sonra kendi açıklamalarına şoyle son vermektedir: "Anayasımızın 5. maddesi, açıkça sanatın özgürlügiınün gençliğin korunması için kısıtlanamayacağını öngörmekledir... Sanal, gençlik için (ehlike oluşturan yazılar lislesine konulamaz. Anayasamız, bukuksal değerleri tartmış ve sonuçta kesin bir karara varmıştır; buna göre sanatın özgürlüğü, gençliğin korunmasından daha önemlidir. Anayasamızın bu açık ve seçik karannı tümuyle onaylıyorum. Çünkü gençliğin korunması gerekçesiyle sınırlandınlacak bir sanatın sonu neye vanr?" BüGÜN • Özgün baskt Prof. Devrim Erbil, "Türk Sanatmda Özgün Baskı" konulu konferansı saat 14.00'te MSÜ Resim Heykel Müzesi'rtde sunacak. m Almanya'da Müzecilik Alpay Pasinli'nin "Almanya'da Müzecilik " konulu konferansı saat 15.00'te Arkeoloji Müzesi Kütüphanesi 'nde. • Graf ik üzerine Mengü Erıel'in saat 17.30'da Maçka Sanat Galerisi'ndeki söyleşisinin konusu 'grafık.' • Sabri Berkel sergisı Ressam Sabri Berkel'in resimlerinden oluşan sergi, Tem Sanat Galerisi'nde açılıyor. • 'Mimar Sinan' etkinlikleri TTÜ Mimarlık Fakültesi Taşkışla Binası'ndasaat 14.00'de 'Sinan Sanatı Sorunsalı' adlı panel, yine aynı saatte Karaköy Lioness Kulübü'nün Zincirlikuyu Yapı Meslek Lisesi'nde düzenlediği 'Mimar Sinan Sempozyumu' izlenebilir. Ressam Şemsi Güner'in 'Fotoğraflarla Mimar Sinan' sergisi, Tünel Emlak Kredi Sanat Galerisi'nde açılıyor. U VVenders'in filmi Federal Almanyalı yönetmen Wim Wenders'in "Berlin Üzerinde Gökyüzü" adh filmi, 15.00, 18.00 ve 21.00'de Fransız Küitür Merkezi'nde gösteriliyor. Film, Almanca, Fransızca altyazılı. 'Küçükleri koruma' Göruldüğu gıbi son iki yuzyıl boyunca yazın davaları, "ahlaka aykınlık" ve "küçükleri koruma" gibi yapay gerekçelere sığınan bağnazlık ornekleri niteligiyle ortaya çıkmıştır. Ancak sonuçta yazın ve sanatın özgurlüğü gelişmesini güçlenerek surdürürken, tartışma konusu yapılan yazınsal yapıtlar evrensel duşüncenin sonrasız varlıklarına dönüşürken, yazına cephe alan savcılar ve yargıçların adı unutulup gitmiştir. Bu arada Joyce ve Genel'yie ilgili davalarda yargıç ve başsavcıların bir sanat yapıtına yaklaşım bicimleri, özelh'kle de bu konudaki saygı, titizlik ve sanatın özgürlüğünü koruma amacı, ülkemizdeki bazı hukuk adamlarını herhalde düşündürmelidir. Sozlerimizi, Susan Sontag'ın ünlü "Pornografik İmgelem" başlıkh denemesinin son bölümunden bir alıntıyla noktalamak istiyoruz. Bu bölumde "pornografik yazın urünlerinin insan bilincini etkilemesi" sorununu irdeleyen Sontag, konuyu şöyle bağlamaktadır: "Burada asıl söz konusu olması gereken, bilincin ve bilginin yapısıdır... Toplumumuzda yaşayan insanlann çoğu, gerçek anlamda deli olmamakla birlikte, en iyi olasılıkla iyileşmiş ya da potansiyel delilerdir. Ama dunım böyle diye hep bu saptama doğrultusunda mı yaşamak gerekmektedir? Bunca insan cinayetin, cinsel yozlaşmaların ve çaresizliğin eşiginde yaşadığına gore, bu düşunce doğrultusunda davranmamız gerektiği takdirde, pornografinin ofkeli eleştiricilerinin düşlediklerinden çok daha radikal bir sansür gerekli olacaktır. Çunkü durum boyle olduğu takdirde, o zaman yalnız pornografi degil. ama ciddi sanalın ve ciddi bilginin tüm bicimleri başka deyişle 'dogru'nun tüm bicimleri tehlikeli demektir." Erotik gerçekçilik "... Eski yazın, insan yaşamının önemli bir bölümiiııü yani cinsel yaşamı yalnızca dolaylı, üstü kapalı olarak BtTTt
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle