Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Bir bütün olarak ele alındığında, kurumu, gerek kuruluş düzeni ve gerekse personelin nitelikleri bakımmdan, çok daha ağır bir tempo ile işleyen öbür devlet daireleri ile bir tutmak haksızlık olur. Ancak bürokrasi çarkının dışında kalması amaçlanan kurumun, zamanla tipik bürokrat bir örgüte dönüşmesi önlenememiştir. Öyle ki, bütçe ödeneklerinin büyük bir kesiminin araştırmalara ve araştıncılara yönlendirümesi gerekirken, kurumda ya da yan kuruluşlarda görevli personel ücretlerini ve harcamalannı karşılamak için kullamldığı görülmektedir. Türkiye'de araştnma yapan ve araştırma yöneten bilim adamlannın sayılan sımrlıdır. Bu nedenle, çalışmalannı yurtdışındaki profesyonel bilim dergilerinde yayırnlayan bilim adamlannın öncelikle desteklenmesi gerekirdi. Başlangıçta uygulanan ve nesnel dlçüllere dayanan bu tutarh yaklaşun zamanla bir tarafa bırakıldı. TÜBİTAK'ın özerk niteliğinin çekirdeğini oluşturan Bilim Kurulu, bilimsel gelişmelerin ve yeni teknolojilere açık değişik görüşlerin tartışıldığı ve kurumda ilke kararlarının alındığı bir topluluk olmaktan çıkmış, özellikle son on yılda, yöneticilikmühendislik yönü ağır basan, aynntılarla uğraşarak kapalı devre çalışan bir çıkar kurulu durumuna getirümiştir. TÜBlTAK, hava ve deniz kirliliği gibi güncel konularda, tanm, orman, hayvancılık vb. yerel sorunlar üzerinde yararlı projeler desteklemiştir. Bu araştırma sonuçlanrun yeterince değerlendirildiği söylenemez. Yan kuruluşlann, özellikle Gebze Araştırma Laboratuvan'nın amaçlan, uğraş alanlan ve işlevi iyi tanımianıp belirlenmemiştir. Bir yandan, bilimsel yanı ağır basan endüstri dallarındaki büyük gelişmeler (katıhal teknolojisi, farmakolojik ürünler, petrokimya, sentetik plastik, fiber ve kauçuklar, metalurji, elektroruk vb.), öbür yandan endüstnnin dünyaya açılması zorunlulufu, TÜBİTAK'ı teknolojik araştırmalara yöneltmektedir. Bu tür araştırmalann TÜBlTAK laboratuvarlannda yapılabilmesi için araştırma projelerinin ilgili endüstri kuruluşu tarafından tanımlanrnası, belirtilmesi ve desteklenmesi gerekir. Bilimsel araştırma yaptırmak isteyen endüstri kuruluşlarındaki uzmanlann, genellikle TÜBlTAK laboratuvarlannda çalışanlardan daha iyi yeüşmiş olduklan ve daha iyi donatılmış laboratuvarlarda çalıştıklan bilinmektedir. TÜBİTAK laboratuvarlanrun endüstriye hizmet verebilmesi için, ileri uzmanlık aşamasındaki araştırma projelerini yürütebilmesi gereklidir. Oysa TÜBlTAK projelerinin düzeyi, genellikle analiz ve etüt çalışmalarının ilerisine geçememiştir. Gelişmiş ülkelerde bilim altın çağını yaşıyor. Günümüzde, Kuzey Amerika'mn ardından Batı Avrupa, Japonya, Sovyet Rusya ve bazı Doğu Avrupa devletleri bilimsel gelişmelerde öncülük ediyor. ödemeler dengesi bozulan ülkeler bilim ve teknoloji alanlannda yeni düzenlemelere gidiyorlar. Ülkemizde de bu yönde bir derlenip toparlanma beklenirken tam tersi bir durumun ortaya çıktığını görüyoruz. Birkaç yıl önce Başbakanlık fitora Enerjisi Kurumu'nun başına geldiği gibi, TÜBİTAK'ın da sıradan bir devlet dairesi haline sokularak kişiiiğini yitirdiği anlaşüıyor. TÜBİTAK'ı yönetmek üzere atandığı bildirilen dokuz üyeli kurulda bilimsel çalışmaları ile tanınmış bir tek kişi yoktur. (•) Bu üyelerin ne dünyada ne de Türkiye'deki bilimsel çalışmaları izleyip değerlendirecek ve memleketimizdeki araştırmalan yönlendirecek deneyime sahip olduklannı sanmıyoruz. Tt BİTAK Nitelik Degiştirdi Birkaç yıl önce Başbakanlık Atom Enerjisi Kurumu'nun başına geldiği gibi, TÜBİTAK'ın da sıradan bir devlet dairesi haline sokularak kişiiiğini yîtirdiği anlaşıhyor. TÜBİTAK'ı yönetmek üzere atandığı bildirilen dokuz üyeli kurulda bilimsel çalışmaları ile tanınmış bir tek kişi yoktur. PENCERE Utanmak!.. 12 NtSAN 1988 Prof. Dr. BAHATTİN BAYSAL TÜBİTAK kısa adı ile tanınmış olan Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu, 11 Kasım 1987 günü çıkarılan bir 'kanun hükmünde kararname' ile bilimsel ve özerk statüsünü geniş ölçüde yitirmiş ve sıradan bir devlet dairesi durumuna getirilmiştir. Kararnamenin yayımlanması sırasında memleket seçim çalkantıiarı içinde bulunuyordu. Getirilen değişikliğin ülkede yeterince anlaşılıp değerlendirildiğini söylemek güçtür. Bu nedenle, TÜBİTAK Yasası'nın 25 yıl önce nasıl hazırlandığım ve kurumun bugünkü duruma nasıl getirildiğini belirtmenin yararlı olacağını sanıyorum. ' rüşmüş ve daha sonra çeşitli üniversitelere bağlı bilim adamlanndan meydana gelen bir komisyon kurmuştur. 6 Mart 1961 günü Ankara'da Devlet Planlama Dairesi'nde toplanan bu komisyona katılan bilim adamlan, Ord. Prof. Cahit Arf, Prof. Cengiz Uluçay, Prof. Hikmet Binark, Prof. Besim Tanyel, Prof. Erdal tnönü ile bu makalenin yazarıdır. Komisyon, çeşitli ülkelerin araştırma konseylerinin statülerini incelemiş, başka uzmanlann göruşlerinden yararlanarak, iki ay içinde bir araştırma kurumu yasa tasansı hazırlamıştır. Bu tasannın yasa tekniğine uygun olarak yazılmasında, Başbakanlık Kanun ve Kararlar Dairesi Müdürü Sayın Günhan Arkan yardımcı olmuştur. Kurumun bürokrasiden olabildiğince az etkilenmesi ve mali hususlarda işlerlik kazanması için eski başbakanlardan Sayın Süleyman Demirel ve Başbakan Sayın Türgut özal'ın önernli katkılan görülmüştür. Hazırlanan bu tasan, daha sonra çeşitli komisyonlarda görüşülmüş, tasannın bilim adamlanrun önerdigi şekli ile 1963 yılında yasalaşmasında, o yıllarda Büyuk Millet Meclisi'ndeki her partiye mensup milletvekili ve senatörlerin ve konu ile ilgili hükümet yetkililerini büyük yardımları olmuştur. Duyulan gereksinim Bilimsel araştırmalann, özellikle îkinci Dünya Savaşı'ndan sonra, üniversite çevrelerioin dışına taştığı ve toplumlann en ileri uğraşı alanlarını içine aldığı bilinmektedir. O yıllarda atom enerjisi konularında araştırmalar yapacak bilim adamlarıran yetiştirilmesini amaçlayan çabalar, memleketimizdeki çalışmalann odak noktasım oluşturuyordu. Hemen bütün illkelerde olduğu gibi, Türkiye'de de bir ulusal araştırma konseyinin kurulması fîkri, 1950'li yıllarda Türk bilim adamlarınca düşünülüp işlenmiştir. Bu konuda ilk girişimler, 195560 yıllarında UNESCO Türkiye Ulusal Komisyonu, NATO Fea Komitesi ve özellikle Dçişleri Bakanlıgı'nın çeşitli dairelerince yapılmıştır. TÜBlTAK Yasası'run hazırlanması üzerindeki sistemli çalışmalar, 1961 yılı başlannda, 27 Mayıs 1960 Devrimi'ni gerçekleştiren subaylardan Milli Birtik Komitesi Sosyal tşler Komisyonu Başkanı Sayın Sami Knçük taranndan başlatılmıstır. Sarni Kuçük, önce o sıralarda mutevelli heyeti üyesi bulunduğu Orta Dogu Teknik Üniversitesi'nden Prof. Cengiz Uluçay, Prof. Erdal tnönü ve Prof. Bahattin Baysal ile gö Üç başkana karşın!.. Çarpıa ve düşündüriicü bir rastlantı! Büyük Millet Meclisi'nde gruplan bulunan üç büyük partinin başkanlannın katkılan ile hazırlanan bir yasa uyannca, büyük ümitlerle kunılup geliştirilen bir kurum bu duruma nasıl geldi? Sanıyorum kuruluş yıllannda, araştırma kurumuna, bir çeşit deneme niteliğinde yön verilirken yapılan yanlışlar bu olumsuz sonucu hazırlamıştır. Bilimsel araştırma gdeneği olmayan bir ülkede, bilimsel araştırmalarla teknolojik uygulamaların birlikte yürütülme denemesi, hareketi başansızlığa götürmüştür. Temel bilimlerde yeterli birikime ulaşmaksızın teknoloji alanlannda yenilik ve ilerleme sağlamak, ekonomik ve çekici bir yol gibi görülebilir. Ama dünyada boyle kestirme bir yol izleyerek endüstri toplumu haline geçen bir ülke görulmemiştir. Bu kestirme yol, günümüzde "çağ atlamak" sloganı ile simgdeniyor. TÜBlTAK gibi güçlü bir kuruluşun yukanda belirtilen kararname kurumuna dönüştürülmesi ile endüstri toplumlan arasına girebilmek sadece bir özlem olarak kalacaktır. (*) Kararname, maddc'5: Yânetim kurulu ayefiklcrine aunacak Türkçede utanmak diye bir sözcük var, fiilin çekimi hepimize düşer: Utandım.. Utandın . Utandı.. Utandık.. Utandınız.. Utandılar.. Hep birlikte, hep bir ağızdan, utandığımızı yüksek sesle söylemek zorundayız. Neden? • Dicle Üniversitesi'nden beş kız öğrenci pankart asmak iddiasıyla polis tarafından gözaltına alınıyor. Güler Sanhançer, Güldane Çelik, FerıdeAkın, Canan Tanrıkulu, Sakine Fidan geceleyın yarbakır Kadın ve Doğum Hastanesi'ne bakire olup olmadıkları saptansın diye sevk ediliyor. Öğrenciler muayene ediliyorlar; "adli vakaT olarak kayıt defterine geçiriliyorlar:'Adıgeçenin muayenesinde kızh zarı sağlam bulundu. Fiili livataya ait bir iz bulımmadı.' Polisin b olaya ilışkın açıklaması şöyle: 'Kızlar ilerde polise iftirada bulunabilirler, onun için boyle bir kontrolden geçırilmişlerdir' Dıyarbakır V 'Şartlar elveriyorsa böyle tedbirler alınabılir' diye açıklama yapıyo (10 Nisan 1988 günlü gazetelerden.) Son on yıldaki gerileme ve nedenleri TÜBlTAK, Türkiye'de bilimsel ve teknik araştırmaları desteklemek, teşvik ve koordine etmekle görevli bir devlet kunıluşu olarak büyük bir boşluğu doldurmuş ve genç bilim adamlannın yetiştirilmesinde, bilimsel çalışmalann her aşamada düzenlenmesinde özellikle kuruluş yıllarında başarılı olmuştur. Son on yıl içinde TÜBİTAK'ın bu başarısını sürdüremediği görülmüştür. Bu başansızlığın başhca nedenlerini şöyle sıralayabiliriz: lann... eser, araşlırma ve buhışlanyla tanınmış olmalan şarttır. HESAPLAŞMA BURHAN ARPAD Şarltfnun Gözyaşları Sessiz film dünyasının dev sanatçılan arasında bir Lon Chaney vardı. Akperdede görmemiş olanlara sözle ve yazıyla anlatılması olanak dışı bir sanatçıydı. Lon Chaney'ın çoğufilmlerinigördüm. Değişik ve korkunç yüzlü kişileri caniandırırdı. Bundan ötürü yüz suratlı aktör derlerdi. Sesli filme geçişte çevirdiği tek filmde emekliye ayrılmış bir lokomotifçinin torunuyla birlikte trencilik oynanışını canlandırmıştı. Lon Chaney'in, korku filmleri dışında da filmleri vardı. Uçler Çetesi, Kara Kuş, Palyaço gibi. Kötü bir Türkçeyle "Şaklaban'ın Gözyaşları" diye akperdeye gelmiş olan filmde o günlerin ünlü yıldızları Norma Shaerer ve John Gilbert'le birlikte oynar. Ünlü Rus yazan Leonied Andreyev'in bir oyunundan alınmıştır. Sonraki yıllarda istanbul Şehır Tiyatrosu'nda "Tokat Yiyen Soytarı" adıyla oynanmış ve başrolü Galip Arcan oynamıştır. Lon Chaney'den ve 60 yıl öncesınin palyaço konulu sessiz filminden söz açmanın altında bir çağrışım yatıyor. Bir süre önce birkaç Şarlo filmı gösterısini izlemış olmamın etkisi The Kid (Yumurcak), Altına Hücum, Sirk, Şehir Işıkları, Büyük Diktatör, Monsieur Verdoux, Sahne Işıkları'nın çoğu sahneleri, hatta bölümleri gözümün önünden geçti. Şarlo, hüzünle mutluluğu, iç ıçe denebilecek bir uyumla sunabılrruş gerçek sanatçıların başında gelir. Sinemayı doruklaştırarak 'Yedincı Sanat'ı yaratmış çok az sayıda sanatçıdan biridir. Guleryüzlülüğü altında çekingenlik ve çocuksu bir duyarlık yatar. En gülünç durumlarda bile! Oxford Üniversitesi'nin doktorluk unvanı töreninde izlediğim Şarlo yüzünü görmüş olmanızı isterdim. Salonu dolduran bir şu kadar insan ayakta alkışlıyor ve Şarlo ağlıyordu. Göz pınarlarında toplanan yaşlar yüzünü ıslatıyordu. Mutlulukla hüznün böylesine uyumlu karışımı görülmemiştir diyebilirım. Şarlo, seksenlik yaşamının en mutlu gününde gülmek istiyordu. Oyunlanyla mutlu kıldığı mılyonlarca insan, küçük küçük insancıklar az buçuk mutlu olsun diye güldürmek ve gülmek istiyordu Gülmek için zorlanırken dudakları titriyordu, gözyaşları yüzünü ıslatıyordu. Sirk'in kazandığı büyük başarıdan yüreklenerek 'Şehir Işıkları'nın hazırlıklarına başlamıştı. Sessiz film olarak çevirmeyı tasarlıyordu. Oysa ilk sesli ve sözlü filmler olan Amerikan yapımı 'Caz Şarkıcısı' ve Broadvvay Melodisi' büyük ilgi toplamıştı. Şarlo tedirgindi. Bu ilk sesli filmleri seyircınin nasıl karşıladığını anlamak için Hollyvvood'un büyük sinema salonlarında gizlıce izliyordu. Bir yandan da kendi stüdyosunda kimi sesli film denemeleri yapıyordu. Sonunda başına bir açıklama yaptı: "Sözlü film mi? Sözlü filmden nefret ettiğimi söyleyin okurlarınıza. Zira sözlü film, dünyanın en eski sanatı olan pandomimi yok ediyor. Sesli film, sessizliğin eşsız güzelliğini tahrip ediyor. Gunümüz sinemasının görkemli yapısını yıkıyor. Şehir Işıklan'nı sözlü çevirmeyeceğim. Hıçbır filmimı sözlü çevırmeyeceğim. Zira söz, yaratmak istediğim 'ılüzyon'u parçalar: Kişisel nedenlerden ötürü konuşmalardan kaçınıyorum sanmayın. Sanat hayatıma tiyatro oyuncusu olarak başladım. Ne var ki pandornim sanatı, konuşulmuş resimaltı yazılarına yenik düşsün istemiyorum. Konuşulmuş resimattları bana yetıyor." Şarlo inançlı bir bar,şseverdı. Milletlerarası barış ödülünü kazanması dolayısıyla 5 Haziran 1954 günü yaptığı konuşmada şöyle dıyordu: "Barış isteği dünya'yı sarmış bulunuyor. Banş isteği Doğuda ya da Batıda doğru bir yolda atılmış ilk adımdı. Buna yüzde yüz inanıyorum. Bundan onurlanıyorum. Bu nişanı aldığım için çok mutluyum. Barışı tehdit eden bütün sorunlara çözüm bulduğumu hayal etmiyorum. Fakat bildiğim bir şey var: Milletler bu sorunları bir nefret ve kuşku atmosferınde hiçbir zaman çözemezler. Atom bombası atmakla gözdağı vermek de bir çözüm değildir. Umutsuzluktan görmez olmuş bu sağlıksız atmosferden kendimizi kurtaralım ve başkalarının sorunlarını kendimizin bilelim!" Şarlo'nun gözyaşları ağlatmaz, gülümsetir! Kadıköy BehdiyesVne teşekkür Şubat 1988 günlü Cumhuriyefu, halkm sağlığı ile ilgili birkaç ohımsuzhığun OKURLARDAN gtderilmesi istenmifri. Bunlardan: 1 Feneryolu durağı yakmındaki "Burada radarla trafik kontrolü yapılmaktadır" yazılı büyük levha yükseltilerek başa çarpma dokuncası giderümiştir. 2 Bostancı'da Prof. Ali Nihat Tarlan CaddesVndeki, kaldmmda kalmış odun telefon direkleri de yok edilerek, gelen gidenin ayaklarına takılma dokuncası ortadan kaldınlmıştır. 3 Kadıköy'deki Bostancı Göztepe dobnuf durakları alamndaki çok sayıdaki demir boru kahntılarından uzun olan birkaç tanesi yok edilmiştir. Kadıköy BelediyesVne ve yararlı bir görev yapan Cumhuriyet Gazetesi'ne, ne dentt teşekkür edilse azdır. Bir Kadıköylü Bankacılıkta a c ı k l ı k Mevduat 785,4 mflyarTL Kredfler 454,7 milyar TL Kâr 28 milyar TL Özfcaynaldar 110 milyar TL : Büyüme % : Büyüme % 93 63 : Büyüme % 112 : Büyüme % 104 Dış işlem hacmi 1,7 milyar $ : Büyüme % 124 Tahsüi gecikmiş alaeakiar (Net) 3,7 milyar TL : Küçülme % Olayı gazetelerde okuyunca utandım.. Kimden? Öğrencilerden.. Polisten.. Valı Beyden.. Dide Üniversitesi Rektöründen.. öğretim uyelerinden.. Diyarbakır'da Dört Ayaklı Cami karşısındaki kebapçıdan.. Başkentte en yüksek devlet görevlisinden tutun da toplumdaki en sıradan yurttaştan.. Herkesten.. Kendimden.. Kimı olay bir kez yaşandıktan sonra, yaşayanlar birbiıierinin yüzüne bakamazlar. Bu gidişle Türkiye'de kimse k>msenin yüzüne bakamayacak; günler geçtikçe yaşanan olayların utancı vicdanlara yüklenmekte, insanhgımızı silip supürmekte, yüreğimize lök gibi çökmektedir. * Erdal Atabek'in Can Y&y/n/a/v'ndan çıkan "Sözum Sanadır" adlı kitabını okuyordum. Mahpushane anıları, duyguları, yorumları, olayları arasında 96'ncı sayfaya geldığimde durdum Erdal Atabek 1985'te "Banş Davas/"ndan tutukludur, dört duvar arasındadır, sorgusu yapılırken bir genç kızın ırzına geçildiğini gazetelerde okur, (ki bu olay gerçektir) ve yazmaya başlar: "Bir genç kızın ırzına geçmişlerdi. Beynim kızgın bir demirle dağlandı. Kemiklerim birbirinden ay dı. Canım bedenımden uçtu gitti. Irzına geçılen kız, benim kızımdı, bizim kızımızdı, hepimizin kızty dı. Irzına geçilen bendim, bizdik, hepimizdik. Kim ırzına geçilen kızın başını yerden kaldıracakt? Kim onun yaşadığı utancı paylaşacaktı? Kim onun elinden tutacaktı?" Erdal Atabek kıza sesleniyor: "Bağışla beni kızım Seni koruyamadım Seni kurtaramadım Kaldır başını utanma Utanmak bize düşüyor kızım." * Hayır, sağ sol sorunu değil bu, ahlak sorunu, insanlık sorunudur... Ve utanmak bir erdemdir. Eğer utanmazlığın kol gezdiği bu toplumda utanmasını unutmuşsak utanalım. ANMA TAZA C E i N G I Z i ii mz ölümünün 10. yılında tüm dostlanyla birlikte sevgiyle anmak için 13 nisan çarşamba akşamı "Münih'"te toplanıyoruz. ARKADAŞLARI BAŞSAĞLIĞI Yönetim Kurulumuzun eski uyelerinden ve sendikamızın uzun yıllar 2. başkaniığını yapan Sayın ŞEVKET RADO'nun vefatından duyduğumuz üzüntüyü bildirir, kederli ailesine ve dostlarına başsağlığı dileriz. TÜRKtYE GAZETE SAHİPLERİ SENDİKASI YÖNETtM KURULU BENCEBUNLAR VAIANDAS tCİN BÜYÜK GARANT1" Bu bilanço, Garanti'ye duyulan güvenin, Garanti'nin tasarruf sahiplerine sunduğu kârlı olanaklann somut bir göstergesidir. Garanti Bankası'nın 1987'deki gelişimini dikkatle inceleyin. Paranızı, işinizi, geleceğinizi Garanti'ye alın. "Mevduaü, kredileıi artmıs, kân büyümüs, VEFATLAR İÇtN Yuniçi, yurtdışı cenaze nakledilir, cenaze ılaçlama, malzeme, labut, butün işlemler, hassasiyetle, süratle yapılır. Işletmede aynca 18 ambulans mevcuttur. Cenaze ilanlarında hizmet bedeli alınmaz. tSLAM CENAZE İŞLERİ 147 20 06140 68 86 tLAN ÇAN KADASTRO MAHKEMESİNDEN Davacı Biga Orman Işletme Müdürlüğü tarafından davalı Mehmet Bulut ve Emin Sirkeci mirasçılan aleyhine açılan tespite itiraz davasımn mahkememizde yapılacak açık yargılaması sonunda mahkememizın 14.1.1982 tarih ve 1979/26 esas, 1982/10 karar sayılı ilamı davalı Emin Sirkeci mirasçüarından Zekiye Sirkeci'ye tebliğ edilememiş olup, Çan Altıkulaç köyü 600 parsel nolu taşınmazın Devlet Ormanı olarak tapulama harici bırakılmasma karar verildigınin, adı gecene, karar tebligine geçerli olmak üzere ilamndan itibaren 7 gün sonra tebliğ yapılmış sayılarak bu süreden başlayarak 15 gün içerismde temyiz etrnesine aksi takdirde ilamının kesinleştirileceğinin bilinmesi ilanen tebliğ olunur. Basın: 16913 Grafiker genç, deneyimli bay aranıyor. 170.000 maas + yol 528 53 62 lngiltere'de Ingilizceyi ucuz öğrenme imkânını şirketimiz sağlar. Oerin Limited 1158 53 42 lngiltere'de AuPairlik organizasyonu bizim işimizdir. Derin Limited Şirkeli 1158 53 42/4213 68 67 1987 yılında, Garanti Bankası'nın mevduatı 785, kredileri 454 milyan aştı. Kân 28 milyar liraya ulaştı. ACI KAYBIMIZ Merhum Deniz Albayı Çengelköylu Şevket Ürkün ve merhume Emine Ürkün'ün kızı, merhum gazeteci Adnan Akın'ın baldızı, Behiye Akın'ın kardeşi, Tekirdağlı gazeteci Fahir Taner'in sevgili eşi, Yaman Taner'in biricik annesi, Marian Taner'in sevgili kayınvalidesi, Tekirdağ Namık Kemal Lisesi emekli coğrafya oğretmenlerinden SABİHA TANER 10 Nisan 1988 Pazar gunu Hakkın rahmetine kavuşmuşlur. Cenazesi 13 Nisan 1988 Çarşamba günu (yann) oğle namazmı müteakip Tekirdağ Orta Camii'nden kaldırılarak ebedi istırahatgâhına tevdi edılecektir. Allah rahmet eylesin. EŞİ VE OĞLU GARANTİ BANKACILIKTA