19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURIYET/IO HAVA DURUMU Ineleoroloji Genel Uüdurluğu'nden îlınan bilgıye göre. batı kesmleri par:alı çok bulutlu. Trakya, Marmara, Ege. Batı Akdenız, Iç Anadotu'nun ba bsı ile Batı Karadeniz yer yer yağmurtu jececek. Yurdun doğu kesimlerinde sabah saatlerinde yer yer sis görüleMk. HAYA SICAKLIĞI: Butün yurtta artmaya devam edecek. RÜZGÂR Süney ve batı yönlerden hafıf ara sıra orta kuvvette. zaman zaman kuvvetlıçe. yurdun batı kesimlerinde yer r u ş u z a W ı a , 1 0 k m ^ mnÜ3 2s km. yer kısa Surelı fırtna şeklınde ese ^ V a n « Ğ | u n ( j e h a v £ p ^ , , ^ b u t u t j u ^ ^ Ruzgâr C8 ^' ? K ™ W£n, 9 u n e y w d ° f l u yöilerden hafif, ara sıra orta kuvvette esesından 35, zaman zaman &7 kuvve ^ 1 , G ö r u s ^ y ^ , 1 0 k r t l dolayında bulunacak. Bnde, saatte 1021, zaman zaman yaCmunu set *^ ort 2833 deniz mili hda esecek. DENİZ: MuteoH, yeryerkabadaigalıolup.göf HABERLERİN DEVAMI TÜRKİYE'DE BUGÜN y B B Y Y 8° •t°Emın)m S S 0°20°Eslı>5et»r B Y 8° 2°Gaaanlep B 8 15° 8°Giresun B V 14° 9°GümuîhaneB 8 4° 2° Hafckan 2°12°Samsun B 8° 4°Siirt Y 15°10°lspam 12° 8°Smop Y Baktesir Y 10° 7 teOntnJ B 13° 9°Sıvas Klecik Y 4° 0°İBHİr Y S 4°8°Kaıs •7° 24°1ek)nlaO Kngöl S 3°9° Kasamonu 8 7° 1°Wızon Bıfc S Y 8° 3°Kjyseri 4°8°lnceli Bolu Y Y 12° 7°Kırtfarei 10° 6P\&k Bursa S 9° 2°Van Çatıalrtale Y 10° 8°Konja B 8° 5°Ybzgat B 6°4°Kitahya Çorufli 6°8° ZongukJak Y Y 13° 9°Malatya DeniS 8 16° 4° Diyartıalor Y 12° 6°Edirne 8 12° 1°Eroncan 9° 3° Manisa 10° 7°K.Maraş 2° 9° Mersin 8° 27°Mu4ü 9° 4°Muş 10° 1° Nîjbe 13° 5°Ortu A aç* B ouMu K Ort S 95» Y 13° 9° 11° 0° 14° 6° 14° 10° 6° 5» 8° 0° 13° 6° 12° 5° 14° 6° 8°2° 10° 5° 3° 12° 10° 6° 12° 5» 5°7° 8° 5° 2° 12° 3°8° 12° 8° 27 ŞUBAT 1988 DÜNYA'DA BUGÜN Amstenlaıti K 3° Amman B 16° Atina Y 13° B 12° Barcdona B 13° K 1° Baaf Belgrat Berlın Bonn Briüeei Budapeşte Cenevre Cezayir CSdde Dutayi FranMun Giroe • Şam Kahlret Hdsmta Kahıre Kopenhag KMn Y B B K Y K Y K K Y 12° 25° 25° 1° 16° 4° 16° 2° 2° W Lemngrad K 5° B 5° Londra B 8° Madnd Y 4» Milano K 2° Montreaı K 3° K 2° Mınh NewYoft B 5° K 1° Osto K 3° Pans K 1° B 25° Rryad Y 6° Roma Y 8° Sofya 8 12° Şam fel Avrv B 9° B 12° lünus K 1° Vatşova Y 8° Venedik 8 7° Viyanj 7° Zunfı K 0° POUÜKA VE OTESI MEHMED KEMAL Daha Vakit Var... Bizim Ceza Yasasındaki 141'inci, 142'nci ve 163'üncü maddeler AT ülkelerinin hiçbirinde yok. Eğer bu maddeleronlarda da olsa hapisaneleri bizimkiler gibi dolar. Niye bizim hapisaneler dolu? Bu maddeler var da ondan! AT'ye girmek istiyoruz. Tezelden bu maddeleri ve benzerlerini yasalarımızdan çıkarmalıyız. AT'ye giren ispanya, Portekiz, Yunanistan gibi ülkeler daha girmeden önce yasalarından demokrasiye ve topluluğa aykırı olan maddeleri çıkardılar. AT'ye girebilmenin başlıca ölçeği vardır, düşünce özgürlüğünü kısan ceza yasasındaki maddelerin kaldırılması... Daha açık bir anlatımla sosyalist ve komünist partisinin kurulması... Komünist partisi kuruldu mu, bugün hapisaneleri dolduran insanlar çıkar, hapisaneler boşalır, mahkemelerde işler azalır. Bizim gazetede Süleyman Sarılar'ın incelemesi sonucu varılan şu sayılara bakın: 1980 yılından bu yana 141, 142 ve 163. maddelerden açılan davaiarda; sivil mahkemelerde 15 bin, askeri mahkemelerde 55 bine yakın kişi yargılanıyor. Buna bir de alınıp bırakılan kişileri eklersiniz sayılar nerelere değin uzar. Hem küçümserler hem de sosyalist ve komünist partisinin kurulmasına engel olurlar. Komünist partisinin kurulması bir ülkede oyla ilgili değildir. Siyasal ortama yeni bir düşüncenin girmesi, işçi sınıfı görüşünün gündeme alınması demektir. Sosyalist ve komünist partilerinin kurulması konusu ortaya atıldığında siyasal parti liderlerinin pek istekli görünmedikleri anlaşılıyor. İnönü, 'Her türiü düşünce serbestçe örgütlenmeli' derken, Demirel, 'Bu maddeler kalkabilir, herkes isterse biz karşı çıkmayız, diyor. Turgut Ûzal'a göre Daha vakit var' AT'ye girerken daha ne diye \akit var" deniyor? Abdülhamit'e de anayasadan söz edilirken 'Daha ulus olgunlaşmadı' yanıtını vermiyor muydu. Daha vakit erken... AT'nin kapısına dayanıldığı zaman ne denli geç kalındığı da anlaşılacaktır. Düşünmenin yasaklandığı bir ülkede bir düşünür şöyle diyor: "Düşünmeye düşünmeye halkımız, düşünmeyi nerdeyse unutur oldu." Bizde de öyle değil mi, düşünmenin yasaklanması karşısında kimse düşünemez oldu. Düşünce yasağı yanında bir çok yasağı da birlikte getiriyor. Kitap yasağı, kültür yozlaşması, toplantı, gösteri engeli... Yeni bir Sosyalist Parti kuruldu. Görüyoruz ki, Sosyalist Parti için kovuşturmaya geçilmiştir. Bir yandan AT'ye girmek istiyorlar, öte yandan yeni kurulmakta olan Sosyalist Parti'nin üstüne çullanıyorlar. Bu ne biçim bir demokrasidir? Sağı, solu olmayan demokrasi olur mu? Bir yerde demokrasi varsa sağı da solu da olacaktır. Bunca yıl sosyalizm savaşı veren Mehmet Ali Aybar, Sosyalist Parti için kovuşturmaya geçilmesini kınıyor ve şöyle diyor: ".. Batı demokrasisi sağ ile sol arasında birdenge rejimidir. Yani kapitalizmi savunan sağ partilehn karşısında sosyalizmi savunan sol partiler vardır: Sosyalist partiler, komünist partiler... Bizde cumhuriyet kurulduğundan bu yana bey ve paşalar takımı sola yaşam hakkı tanımak istemezler. Bey ve paşalar takımı gerçeklerden hoşlanmıyor. (...) Ama Türkiye'nin emekçi insanları uyanıyor. Sosyalistier baskılara boyun eğmezler. Birini kapatırlarsa yenilerini açarız. Sosyalist ve komünist partisiz demokrasi olmaz." Bir de anayasadan söz edenler, anayasanın sosyalist ve komünist partisi kurulmasına engel olduğunu söyleyenler var. Anayasanın hangi koşullar altında, nasıl halkoyuna sunulduğunu hepimiz bilıyoruz. Öyle bir ortamda halkoylamasına sunuldu ki, yazı da gelse tura da gelse askerler iktidarda kalacaklardı. Böyle olunca halkımız uyanık davrandı, askerleri iktidardan uzaklaştırmak için oyladı. Dünyamn neresinde cunta rejimi varsa oradaki oyiamalarda baskıdan yana olanlar kazanmışlardır. Yanıbaşımızdaki Yunanistan cuntasının oylamasında da öyle olmadı mı? Baskı rejimi artıklan temizlenmediği sürece demokrastde engeller olacaktır Gerçek demokrasiden yana olanlar bu molozları temizleye temizieye tepeye ulaşacaklar. 26 bin silaha ruhsat (Baftarafı 1. Sayfada) ANKARA'dan YALÇIN DOĞAN (Baştarafi I. Sayfada) modernizasyonu kapsayan"bir örteri götürecek. Bu, işin NATO ta rafı. Bir de işin "Yunanistan'a dönuk" yanı olacak Bruksel'de. Papandreu ile ikili göruşmede Davos sonrası gelişmeler ve "bundan sonra neyaptlabileceği" üzerinde durulacak. Davos'ta yayımlanan ortak bildirinin çok önemlı bir satırı var. Aslında bu satır "Davos görüşmelerinin ruhunu" içeriyor: "... Taraflar ortak bir zemine doğru hareket etmek için karşılıklı çaba gostereceklerdir..." cümlesi Davos görüşmelerinden çıkan en önemli ilke niteliğini taşıyor. İşte, bu ilkeden hareket ederek, Davos'ta Ûzal'ın Papandreu'ya ikili göruşmede aktardığı bir düşünce var. Ozetle şöyle: "Gerek Türkiye, gerekse Yunanistan birbirine karşı savunma amacıyla büyük harcamalarda bulunuyor. Oysa her iki ülkenin de kalkınması gerek. Savunma harcamalarının bu kadar yüksek miktarlara çıkması, kalkınmadan fedakârhk anlamına geliyor. O zaman karşılıklı olarak neden savunma harcamalannda bir indirime gitmiyoruz?" Papandreu'nun bu onertye yaklaşımı "Özal'la aynı doğrultuda". Yani, Papandreu da "karşılıklı savunma harcamalannda indirimden yana". İşte, özal Bruksel'de ikili göruşmede büyük bir olasılıkla Papandreu'ya altını çizdiği bu ilkeyi yeniden anımsatacak. Gerçekte, Özal "savunma harcamalannda kısrtlamaya gitmek" düşüncesine eskiden beri sahip. Bu düşüncesini de son dört yıl içinde bin kez yineliyor. Dolayısıyla, Türkiye açısından "yeni bir yaklaşım değil". Ama, bunun Yunanistan'la anlaşarak temel bir polıtıkaya oturtulması önümüzdeki dönemin en ilginç anlaşmalarından birini oluşturabılir. Bir gerçek daha var. Ankara'ya ulaşan bilgilere göre, böyle bir konu Belgrad'da Mesut Yılmaz ile Yunan Dışişleri Bakanı Papulias arasında "konuşulmuş değil". Özal Davos'ta açtığı bu konuyu Bruksel'de yeniden masaya getirmeyi düşüoüyor. Ustsiy siyasal düzeyde karşılıklı "iyi niyet yaklaşımlan" birbirini izlerken, her iki ülkenin burokrasisinde "birtıkanma" var. Karşılıklı siyasal adıma her iki ülkenin burokrasisinde "acaba bu iş bu kadar ileri giderse, doğru mu olur" türünden bir tutuculuk egemen. Yıllar sonra atılan adımlarda elbette dikkatli olmak zorunlu. Ama, her adıma bir taş koymak da izlenen politikayı ne ölçüde başarıya götürebilir, o da ayrı bir soru. Şu anda görünen o ki, belli bir süre "karşılıklı jestler dönemi" içinde geçecek. Istanbullu Rumlara 1964 kararnamesini kaldırarak eski mallarını kullanma hakkını verdikten sonra, şimdi sıra "Atina'nın bir jestinde". Bu da olsa olsa "uyum anlaşmasına Yunanistan'ın imza atmasından" geçiyor. Ne demek "uyum anlaşmasına Atina'nın evet" derrtesı?.. Turk mallarının Yunanistan'a girişjnde gümrük vergilerinden bağışık tutulması demek. Ankara böyle bir jest bekliyor. Bunun karşılığında Özal Bruksel'de "savunma harcamalarının karşılıklı kısıtlanmasından belki daha kolay" söz edebilir. Aslında, Atina'nın uyum anlaşmasını o getecek hafta sonuna dek imzalamasa bile, Başbakan yine de savunma konusunu açacak. Ancak imzalanması durumunda, daha kolay açabilecek. Savunma harcaması denildiğinde, bunun "nasıl'ı" üzerinde uzun uzun durmak gerek. Türk tarafı bir sureden beri "düşünce jimnastiği" yapıyor. Savunma harcamalarının kısıtlanması için uygulamada ne yapılabilir?.. Burada ilginç bir düşünce var. "Ege Ordusu'nun kaldırılması"... İzmir'deki Ege Ordusu ya da Dördüncü Ordu vaktiyle "Yunanistan'a karşı kurulmuş" bir ordu. Bu nedenle AtinaAnkara arasında gidip gelen çok sayıda yazılı metin var: "Sadece düşünülüyor ve sadece düşünce jimnastigınden öteye gitmiyor" böyle bir yaklaşım. Tanran gezisi öncesinde başkentte yoğunluk "Brüksel hazırlığına" kayıyor. NATO'yadönük genel senaaryoya ve Papandreu ile buljşmaya... Silahh yaşama biçimi "Cumburiyet"in sorularını yanıtlayan Kozakçıoğlu, "Kaçak silahlara nıhsat olanagı saglanmasının bolgcdeki silah dengesini degiştirip degiştirmedigiııe" ilışkin degerlendirmesini şöyle yaptı: "Bagüne kadar ruhsaU baglanmam\ş sllahlann ruhsata bagtanması ola>ı bölgedeki silah sayısını dejjiştinnemiftlr. Bu bölgede uzun siire kaymakamhk yaptım. Şunu gördiim ki özdtikle kırsal kesimdeki \«tanda$lar evinde ya da işyerinde kısa ya da uzun namlulu, iyi >ı da kolü, yeni ya da eski model bir silah bulundurur. Bu, bir aiışkanlık meselesidir. Bu, bir yaşama prensibi diyelim. Bu da bölge insanının süaha olan sevgisinden kaynaklanıyor. Bizim vatandaşımu süahı sever, silah bulundurmayı ve lasımajn sever. Bölgede zalen bir miktar silah vardı. Bu silahlann bir kunu ruhsata baglanmanuşü. Ruhsata bagianmayınca daima suç konusu olur. Vatandaş da daima suçlu pozisyonuna duser." Kozakçıoğlu'na göre kaçak silah bulundurmak, vuntasdevlet ilışkileriyle yurttaşların ^rttaşlarla Uişkilerini şu biçimde etkiliyor: "Kaçak silan bulunduran ihbar edfliyor. Evter, işyerleri aramyor. DolapUr boşaltılıyor. Yaüüt yorgan kaldınlıyor. Bunun sonucu güvenlik göçleri o ev halkı önünde sevimsiz dunıma dıişüyor. Evi aranan kişi o köy halkı önünde küçülüyor. Elbet ev halkı, gelen polise ya da jandarmaya kızıyor. Evi aranan kişi kendisini kimin ihbar ettigini üç aşagı beş yukan tahmin ediyor. Doğnı ya da yanltş olan bu tahmin sonucn yurttaşlar arasında düşmanlık dojjuyor. Evi aranan kişi de bu olay üzerine başkalannı ihbar ediyor. Köylüler arasında hava gerginleşiyor." Kozakçıoğlu, bu mekanizmayı anlattıktan sonra değerlendirmesıni, "Daima vatandaşımızı suçlu olarak görüyoruz. Vatandaşımız nerde bir polis, bir jandarma görse silahım saklıyor. Bir saJdmya maruz kalsa acaba bu silahı da kullanabilir miyim diye düşünuyor. tnsanlann meşnı olarak hem devlet güvenlik güçlerine, hem de diger kişilere bazen silah kullanma haklan var. Bu, insaıun canına, malına, namusuna yönelik bir saldın olması halinde Lsler jandarma ister polis olsun, eger üzerinde silah varsa bu silahım kullanabilir. Bu kişi o silahı zaman zaman kullanıyor. Kullansa bile meşnı müdafaadan beraat etse de nıhsatsız silah bulundurmaktan cezalandınlıyor" diye sürdurdü. Kozakçıoglu'nun incelemeleri sırasında kişinin hayalının ciddı bir tehlikeye maruz kalıp kalmayacağı, silah kullanmasını gerektirecek bir yaşam tarzj olup olmadığı gibi unsurlann da bulunduğunu; daha önceki ilişkilerinin de inceleneceğini; düşmanlıklan bulunuyorsa taşıma ruhsatı verilraeyip sadece bulundurma ruhsatı verileceğini; amaçlannın "silahı meşnı hale getirmek, bu silahlan suçlu pozisyonundan çıkarmak" olduğunu söyledi. Son basvunı tarihi olan 18 Ocak 1988'e kadar çok az sayıda başvurunun olması, ancak son birkaç gün içinde başvurulann hızlanması ve 26 bin silaha ruhsat almak için 25 Bin kişinin başvurması "bölgedeki tüm silahlar oriayı çıktı mı?" sorusunu gündeme getirdi. Olaganüstü Hal Bölge Valiliği birimleri içinde bulunan bir üst düzey güvenlik görevlisi, ruhsat olayında 100 bine yakın başvuru beklediklerini, ancak bunun gerçekleşmediğini söyledi. Üst düzey görevli, ruhsat olanağı saglanmaanın ancak 4 süahtan birini ortaya çıkardiğuu belirtirken şu görüşleri dile getirdi: "Ancak bu ruhsat olayının bir yaran oldu. 26 bin silahın balistik raporlan yapıldı. Herhangi bir olayın nıhsatlı mı nıhsatsız mı silahtan çıkan kurşunlarla meydana geldigi daha kolay saptanabilecek." Balkanlar'da Musavî: Ozal arabulucu değü (Baştarafi 1. Sayfada) gedeki tansiyonun azaltılması ve bir dostluk atmosferi ile diyalog ortamının yaratümasına önemli kaıkıda bulunduğu vurgulandı. Bildiride, Başbakan Özal'ın Yunanistan Başbakanı Papandreu ile Davos'ta buluşmasına ve Ankara ile Sofya arasında salı günü imzalanan protokole dolaylı olarak atıfta bulunulurken, "bazı Balkan ulkeleri arasındaki ikili ilişkilerdeki olumlu gelişmelerin memnuniyet verici olduğu" ifade edildi. Ortak bildiride Türkiye açısından en önemli konular 13. ve 14. paragraflarda yer aldı. Bu paragraflann ilkinde Balkan işbirliğinde insani boyutun önemi vurgulanırken, ikincisinde ulusal azınlıklann uyum, istikrar, dostluk ve işbirliğinin önemli bir unsuru olduğu kaydedildi. Türkiye1 nin Helsinki Nihai Senedi'ne atıfta bulunan bir paragrafın ortak bildiride yer almasına yönelik isteği ise Avrupa Güvenlik ve Işbirlığı Konferansı'na taraf olmayan Arnavutlukun karşı çıkması ile gerçekleşmedi. Ortak bildiride aynca Balkan ulkelerinin ekonomik ve ticari işlerden sorumlu bakanlannın bu yıl içinde Türkiye'de toplanmalan önerildT Bilındiği gibi Dışişleri Bakanı Mesut Yılmaz, çarşamba günkü açılış konuşmasında Türkiye'nin böyle bir toplantıya ev sahipliği yapmaya hazır olduğunu belirtmişti. Bu arada ulaştırma bakanlannın Yugoslavya'da, sanayi alanında işbirlığıni görüşecek uzmanlann Romanya'da, çevre sonınlanyla ilgili uzmanlann da Bulgaristan'da yine bu yıl içinde toplanmalan önerildi. Atinada kurulması önerilen Balkan Ekonomik Işbirliği Ensıitüsü ile ilgili önerinin 1989 yılımn ilk yansından önce ele alınacağı ortak bildiride yer aldı. Bu arada Romanya'nın üst düzey bir yetkilisinin Balkan zirvesine ilişkin önerisinin ortak bildiride "görüsölmek üzere yer almasına rağmen, toplantıya katılan taraflar arasında fazla rağbet görmediği bildirildi. Bunun nedeninin ise aralannda Türkiye'nin de bulunduğu birçok Balkan ülkesinin, üst düzeyli bir zirveden önce aşamalı olarak daha alt düzeylerde çeşitli toplantılann yapümasmdan yana olduğu gösterildi. TAHRAN (AA) İran Başbakanı Mir Hüseyin Musavj, Başbakan Turgut Özal'ın Tahran ve Bağdat'a yapacağı ziyaretlerin bir arabuluculuk girişimi olmadığını belirterek, savaşın, Irak saldırgan ilan edilinceye ve cezalandınlıncaya kadar sona ermeyeceğini söyledi. Musavi, "Sayın Özal da ba tulumumuzu biliyor. ancak Türkiye ile komşu oluşumuz ve çok geniş münasebetlerimiz dolayisıyla bu konuyu Türk kardeşierimizie daha detaylı ve açık olarak inceliyomz" dedi. Türkiye ile İran arasındaki petrol boru hattı projesi konusunda hiçbir muhalefetleri olmadığını da kaydeden Musavi, ancak "Projenin ekonomik ve teknik konulan üzerine daha fazla görüşme ve tartışmanın gerekli olduguna inandıklannı" söyledi. Başbakan Turgut özal'ın Tahran ziyareti öncesinde AA'nın sorularını yanıtlayan Mir Hüseyin Musavi'nin çeşitli konulardaki görüşleri şöyle: Savaş: Suriye'nin, öne sürüldüğü gibi 7 maddelik bir plan hazırlayacağını tahmin etmiyorum. Yabancı kuvvetlerin Basra Körfezi'nden çekilmden ile birlikte Iran'ın bölgedeki Arap ülkeleriyle ilişkileri düzeliyor. Bu ülkeler şimdi tran'la yakınlaşma ve diyalog için adımlar attüar. Türkiye ve Pakistan'la olduğu biçimde bu ülkelerle de dostane ilişkiler kurabiliriz. TürkiyeABDNATO ilişkileri: Bu konuda Türk kardeşierimizie açık ve samimi biçimde konuştuk. Dedik ki, ilişkilerimiz ABD ile ilişkilere göre veya önceden ABD'nin etkisiyle kurulan CENTO çerçevesinde belirlenmeraeli. Türkiyelran ilişkileri ABD ve NATO'nun nüfuz ve baskısı altında bulunmamalıdır ve son yıllarda da öyle olmuştur. tki ülke birbirini iyi anlamaktadır. Kıbns ve Bulgaristan: Biz, hem bölgenin hem de Türkiye'nin yararına olan banşın ve anlaşmanın adaya gelmesini istiyoruz. Biz, bütün dünyada Müslümanların çıkarlarını savunuyoruz. Bulgarlarla da konuştuk ve hiçbir ulkede Müslüman azınlıklann inanç ve kültürlerinin zorla değiştirilmelerine razı olmadığımızı şöyledik. Terorizm: TUrkiye ve Iran, coğrafi konumlan nedeniyle birçoklannın iştahını kabartıyor. tki ülke, ortak sınırlannın güvenliği ve uyuştunıcu trafığinin önlenmesi konusunda işbirliği yapmalı ve birbirlerinin topraklannda yönetim aleyhtan grupların faaliyetlerine izin vermemelidir. Petrol boru hattı: Petrol boru hattının kurulması konusunda hiçbir muhalefetimiz yok. Görüşbirliği içindeyiz ve konu bakanlar kurulumuzda görüşüldü. Ancak ben, projenin ekonomik ve teknik konulan üzerinde daha fazla görüşme ve tartışmanın gerekli olduguna inanıyorum. Kesin olarak proje anlaşmasını imzalayacağız demek istemera, çünkü imzalayamazsak, iki ülke arasında hayal kınldığı havası doğabilir. UĞUR MUMCU (Baştarafi 1. Sayfada) GOZLEM olanaksız. Niçin mi? O zaman "Incekum Öyküsu"nu anlatalım: Yeşilköy muhtarlığı, 11 Eylül 1985 günü Alanya Kaymakamlığı'na başvurarak, "ölükler mevkiindeki Incekum Motel ile Alara Motel arasındaki" kumluğu kiralamak ister. Kaymakamhk, 7Mart 1986 günü 168 saytlı yazı ile Yeşilköy muhtarlığına yanrt verir, "Olmaz" der. Neden? Çünkü, istek, yasalara uygun değildir. Kaymakamhk yazısında bu isteğin yerine getirilmesinin niçin yasalara aykırı olacağı anlatılır. Yazıyaf göz atalım mı? Atalım: :..Antalya Valiliği Defterdarlık Milli Emlak Müdüriüğü'nün 30.12.1985 gün ve MİLE 4/3 SB.MD 33146231/48451 sayılı yazılannda "3085 sayılı kıyı kanununa göre kıyılar devletin hüküm ve tasamrfu altında o/up herkesin eşit ve serbest olarak yarartanmasına açık bulunması, kıyı ve sahil şeritlehnden yarartanmada öncelikle kamu yararı gözetilmesi nedeniyle, söz konusu taşınmaz malların talep doğrultusunda kiraya verilmesine imkân görülmemiştir" denitdiğinden. Eh, artık burada "akan sular durvr" değil mi? İncekummuş, kalınkumrnuş, kimse dinlemez. Yoo, hayır. Köy muhtan Mustafa Baydar inatçıdır. Yeniden kaymakamlığa başvurur, aynı kumsalda İncekum Motel güneyindeki kumsalı kiralamak ister. Maliye ve Gümrük Bakanlığı Antalya Defterdarhğı Alanya Mal Müdürlüğü 29 Nisan 1987 gün ve 252 sayılı yazı ile yeniden "Olmaz" der. Niçin olmayacağmı da belirtir: z..Kiralama talebinde bulunduğunuz gayri menkul incekum Moteii'nin güneyindeki 18.400 metre karelik deniz kumluğu vasfında yer olup.. (..) Anılan kumluk sahaların kiraya verilmesinin mumkün olmadığı bakanlığımızın 30.12.1985 gün ve MİLE 4/3 SB.MD. 33146232/43451 sayılı yazıları ile bildirilmiştir. Bu, öykünün birinci bölümüdür. Şimdi geliyoruz öykünün ikinci bölümüne. Kumsalı da içine alan orman alanı, Tarım Orman ve K6yişleri Bakanlığı'nca 16 Ocak 1987 gün ve "Tur 0502" sayılı yazı ile Kültür ve Turizm Bakanlığı'na devredilir. Böylece 335240 metre karelik orman alanı, Kültür ve Turizm Bakanlığı'na geçer. Sonra ne olur? uzelleşiyoruz, şirketleşiyoruz, liberalleşiyoruz ya; işte bu yüzden olacak, bakanlık, bu kumsalı, 49 yıllığına bir anonim şirkete kiralar. Peki, adı neymiş bu şirketin? •T/TÂŞ"mış. Kimlermiş bu şirketin ortakları? Muzaffer Atamartmtş, Osman Öznur'muş, Azmi Denn'miş. Osman Oznur, Bonn Büyükelçiliğimizin zırhlı araç işlerinde görev verdiği kançılarya memuruymuş. Muzaffer Ataman Ûznur'un yeğeniymiş. Azmi Derin de Antalya Emniyet Müdür Yardımcısıymış şu anda. Derin, daha önce, Ankara ve İstanbul'da siyasi şube müdürü olarak görev yapmış. Başka ortakları var mıymış bu şirketin? İki Alman ortağı varmış... Kimmiş bu Almanlar? Birinin adı Dr. Schutte, ötekinin de Thienerimış bu Almanların. Neyle uğraşırmış bu iki Alman? Düsseldorf'da "Baykuş" adlı seks oteli işletir, aynca Dışişleri Bakanlığı'na zırhlı araç ve gereç satarlarmış bu iki Alman. Milli Savunma Bakanı Ercan Vuralhan da bir ara bu "TİTAŞ" şirketine ortak olmuş, eşi de şirkette bir süre çalışmış. Eee, sonra ne olmuş? Efendime söyleyeyim; Kültür ve Turizm Bakanlığı, İncekum'daki bu kumsalı 49 yıllığına 'TİTAŞ" şirketine kiraya verdikten sonra, kumsalda inşaat başlamış. İşlemler 11.9.1987 ve 21.9.1987 günü tamamlanmış ve böylece TİTAŞ şirketi, "Avşallar köyü, incekum mevkii, 6 pafta, 1228 parsel" sayıdaki kumsalı 49 yıllığına ele geçirmiş. Başlamışlar inşaata. Bu işlemler için şirket yetkilileri Antalya'ya bile gitmemisler, işlemler Ankara'da tamamlanmış. Köylüler İncekumu kiralamak isteyince "Hayır", "TİTAŞ" isteyince "Evetl"Pek\, niçin "Hayır" ve niçin "Evet." Ne güçlü şirketmiş bu "TİTAŞ"? Pes doğrusu, pes! Madenov: Göç anlaşması (Baştarafi l. Sayfada) melere uygun bir şekilde düzenlendığini söyledi. di. Mladenov, Bulgaristan'da Bulgaristan Dışişleri Bakanı, Bul"Türk azınlıg]" bulunduğu yolundagaristan'ın insan haklan ile ilgili tüm ki ifadelerin 1985'te ortaya çıktığını, uluslararası anlaşmalan imzaladığıoysa anlaşmalarda böyle bir kavranı ve onayladığını da vurguladı. ma yer verilmediğini belirterek, "O zaman bu göç anlaşmalan ile kendiAf örgütti raporu lerini Türk şuunında hissedenlere bu imkân tamnmıştı. Ancak göç süresi Bulgaristan Dışişleri Bakanı Mla1982'de sona ermiştir. Türk şuunındenov, Uluslararası Af örgütü'nün da olanlar zaten göç etmislerdir" diye Bulgaristan'la ilgili raporu konusunkonuştu. daki bir soru üzerine "Uluslararası Balkan Ulkeleri Dışişleri Bakanlan Af Örgütö, Türkiye hakkında da bu Konferansı'nın son gününde Belg , kadar şeyler yazmışnr, bu kadar rarad'da Türk gazetecüerinin sorulannı por göndermiştir, Türkiye'deki hapisyanıtlayan Mladenov, Türkiye ile hanelerdeki durum, Türkiye'deki Bulgaristan arasında imzalanan proazınlık haklannın çignendigini söytokolün "çok önemli bir belge" ollemiştir. Dünyamn birçok ülkelerinduğunu kaydederken, tam uygulande insan haklanna lecavüzler olduması Ue sorunlara çözüm bulunabiğunu beürtmiştir. Bulgaristan için, leceğini söy'ıedi. Mladenov, "Biz vargerçekleri aksettiren ölçat bu dıgımız mntabakatı tam bir şekilde değildir" dedi. uygulayacağız. Türk tarafı da o şekilde hareket edecektir" dedi. Türk azınlık Hinühan için 'kara kitap9 hazırlanıyor ANKARA (Cumimriye» BoroM ) SHP, Milü Savunma Bakanı Ercan Varaihan için "kara kitap" hazuiıyor. Kitapta VuraJhan'la ilgili yolsuzluk iddialan ve belgeler yer alacak. Kitap hazırhklanm Vuralhan konusunu TBMM gündemine Ok getiren SHP Balıkesir MületvekiU öader Kırh yürütüyor. Kara kitap tamamlandiktan sonra tüm SHP örgütttne ve kamuoyuna dağıtılacak. Kırh, kara kitapta Dışişleri Bakanlığı'na zırhlı araç aiınundaki işlemleri nedeniyle yolsuzlukla suçianan Vuralhan hakkındaki iddialann yanı sıra, belgeierin de yer alacagını belirterek, "Böylece TBMM'de gensoniKttz karsuadaANAPoytanvtakonmanVonikaa'M kajnaoytında dalu ryi Kıra, UtapU aynca Varalun'u iMUar karfuuda ventiii yetertiz yaaıüana da yer atea^iBl beürtti. Türkîye, maceraya (Baştarafi 1. Sayfada) bir maceraya girmemesidir. Bu ortak tatbikat bu anlama gelir demek istemiyornm. Fakat bu endişeyi partimiz her zaman taşır." Alkan, "tatbikattn ne anlama gelebilecegi" yolundaki sorumuza ise "Kuskusuz ki Türkiye, Mıar ordnlan Ue Akdeniz'de ilerde müşterek bir düşmana karşı hareket edeceklerdir demektir. Ancak şu anda Mısır ve Türkiye'yi rahatsız eden bir düşman yoktur. Akdeniz ülkderi De banş içinde yaşıyoruz. Herhalde Akdeniz'in ötesinde başka denizlerde düşmanlannuz var" yanıtını verdi. DYP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Dülger de yapılacak tatbikat konusunda açıklama beklediklerini beünerek "Dogu Akdeniz'de Mısır ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yapacagı talbikal hakkında açık bir fikrimiz yoktur. Neden icap etmiştir bHmiyonız. Bu konuda açıklama bekliyoruz. Acaba bu tatbikat nereden gelmiştir bilemiyoruz" şeklinde konuştu^ • Mısır Ue ortak manevra NATO'da sorun degil... Brüksel muhabirimiz Hadi Uluengin'in haberine göre, Türkiye ile Mısıı deniz kuvvetlerinin Doğu Akdeniz'de ortak manevra karan almış olraalarının, "bu asamada" herhangi bir şekilde NATO gündemine gelmesi beklenmiyor. Bunun iki ana nedeni ise hem ittifak üyelerinden herhangi birinin özerk askeri politikalar saptamasının NATO doktriniyle çelişmemesinden hem de Türk Deniz Kuvvetleri'ndeki gemilerin en önemli bölümünün NATO'ya tahsisli ohnamasından kaynaklanıyor. Bu konuda Cumhuriyet muhabirinin sorulannı cevaplayan bir NATO yetkilisi şu açıklamayı yaptı: "NATO üyesi ülkeler, ittifak merkezinden bagımsız olarak ve NATO üyesi olmayan ülkelerle askeri işbirligi yapabUirler. Bu askeri işbiriiginin içine, ABD'nin bemen her yerde, Fransa'mn Afrika'da. İngiltere'nin Asya'da yaptığı gibi bülün eylemler girer. Askeri manevralar da bu işbirtigine dahildir. Bu yıizden, teorik olarak NATO bunyesi içinde Uç kimse, "Türkiye neden Mısır'la ortak deniz tatbikab yapıyor" diye sonuaaz. Ankara isterse bu konnda NATO'ya bilgi verebilir. Öte yandan, Türk Deniz Kuvvetleri'nin önemli bir bölıimü NATO'ya tahsisli değildir. Yani Ankara, tahsisli olmayan donanmasıyla herhangi bir ülke ile ortak manevra gerçekleştirebUir. Konunun NATO bünyesinde tartışüması için, ittifaka tahsis edilen gemilerie böyle bir manevraya gidilmesi gerekir." tnsani sorunlar Mladenov, insani sorunlar konusunda ne gibi bir gelişme olacağı yolundaki soruya cevap verirken, bu sorunlann tüm ülkeler arasında mevcut olduğunu belirterek, "Türkiye ile Bulgaristan arasında da mevcut olması normaldir" dedi. Mladenov, Bulgaristan'dan Türkiye'ye göçlerle ilgiu görüşlerini de açıkiadı ve geçmiş yülarda bu konuda birçok anlaşmanın mevcut olduğunu belirtti. 1982'de Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in Sofya ziyareti sırasında, bir ortak bildirı yayımlandığuu hatırlatan Mladenov, daha sonra şöyle konuştu: "Bu betgede iki cumhurbaşkanı, iki ülke arasındaki mevcut göç anlaşmalannı sona erdirdiler. Eski anlaşmalar sona erdigine göre, yeni insani olaylar ortaya çıkabilir düşüncesiyle kendi iç mevzuatlan ve uluslararaa mevzuata uygun olarak, insani meselelerin halli için, iki tarafında gereken gayreti göstereceklerini belirttiler." Bulgaristan'ın bu belgeye tarnamen uyduğunu kaydeden Mladenov, "Göç anlaşması imzalanacak mı" sorusuna, "Böyle bir şey diyemem, çünkü devlet başkanlannın beyan ettikleri gibi iki ülke arasında göçler sona ennişfir" cevabını verdi. SHP'de beş sorun (Baştarafi 1. Sayfada) kişmelerı daha da ağırlık kazanan SHP'de baş ağnsına neden olan beş temel sorun ve bunlarla ilgili gelişmeler şöyle sıralanıyor: 1. PMMVKçekişmesi: MYK'nın aldığı kararların Parti Meclisi'nde eleştirilmesi ve bunlardan bazılannın bozulması yetki çekişmesini ortaya çıkardı. Daha önce MYK'nın görevden aldığı bazı örgütlerin PM tarafından görevine iadesi, bu konudaki tırmanışa yol açtı. tnönü bu gelişme üzerine PM'nin gürüük uygulamalara karışmamasını istedi. Ancak, delege seçimleriyle birlikte başlayan tartışmalar ve Yenimahalle ilçe örgütündeki üye yazımlan ve delege seçimleri konusundaki MYK karan üzerine PM, 18 üyesi tarafından olaganüstü toplantıya çağnldı. İnönü bu gelişmeye tepki göstererek önceki günkü MYK toplantısında bu girişimi eleştirdi. tnönü'nün bugün yapılacak toplantıda da bu konudaki tavnnı sert biçimde ortaya koyması bekleniyor. Ancak Parti Meclisi'nin üyderi tüzüksel yetkilerini kullandıklannı belirterek gerilemeyeceklerini dile getiriyorlar. Bu görüşü savunan PM üyelerinin toplantıda gerekirse, "Bizim yetkimiz yoksa bnraya hiç gelmcyeiim ve toplanmayalım" diye tavır koymaları bekleniyor. 2. Üye yazunları: 700 bin dolaymda üyesi bulunan SHP'nin bu üyelerinden pek çoğunun "naylon" olduğu, partililer tarafaıdan sık sık dile getiriliyor. Üye yazımlannın kongrelerde ve önseçimde etkin olmak için şişirildiği öne sürülüyor. Üst düzey parti yöneticileri bile 130 üyeleri olan köyden 11 oy alabildikleri gibi örnekleri sıralıyorlar. Bu sorunun çözümü için üyeliklerin yeniden gözden geçirilmesi ve aidatlı, kimlikli üye uygulamasının başlatılması tartışılıyor. 3. Delege seçimleri: Üye yazımlanyla ilgili itirazlar delege seçimleriyle birlikte daha da yoğunluk kazandı. Kongrelere ağırlığını koymak isteyen ÎNŞAAT Şirketine Muhasebe Yöneticisi olarak yetiştirilmek üzere, yüksekokul mezunu genç elemanlar almacaktır. Mecidiyeköy'e yakın oturmak tercih nedenidir. Tel: 174 04 63 173 11 58 grupların delege seçimleri öncesinde çok sayıda "naylon" üye yazımına gittikleri öne sürülüyor. Bu nedenle birçok yerdeki delege seçimlerine itirazlar yapıldı. Ankara, İstanbul, Izmir, Tekirdağ, Kars, Kocaeli, Kırşehir, Nevşehir, Rize gibi illerdeki itirazlar üzerine buralara parti denetmenleri gönderildi. Özellikle üç büyük kentte çok sayıda önseçira ve kongre delegesi seçildiği için itirazlar daha da yoğunluk kazandı. 4. Genel sekreterin tutumu: Genel Sekreter Fikri Sağlar'ın üye yazımlan ve delege seçinıleriyle ilgili itirazlara müdahalelerinin baş ağnttıgı öne sürülüyor. Sağlar'ın kendi seçim çevresi olan tçel'de örgütü görevden almak için yaptığı girişimler de tartışmalara yol açıyor. Sağlar gazetemize yaptığı açıklamada, "Bu tür girişimleri olmadığını" söyledi. 5. Genel başkanın tavn: Genel Başkan Erdal tnönü'nün bugüne kadarki olaylar ve özellikle Genel Sekreter Sağlar'ın müdahaleleri konusunda kesin bir tavır talunmaması da eleştiriye yol açıyor. Partililer tnönü'nün kurultay öncesi yoğunlaşan çekişmeleri ortadan kaldırabilmek için daha aktif bir tutum takınarak SHP'nin etkin muhalefet yapması için çaba harcamasını istiyorlar. İnönü'nün bu konudaki tavn zaman zaman TBMM grup toplantılannda miUetvekilleri tarafından da eleştiriliyor. Mladenov, konuşması sırasında Türk gazetecUerinin, Türk azınlığından söz ettiklerıni hatırlatarak, bu konudaki görüşlerini şöyle açıkiadı: "Başka yerlerde de bu mesele açılıyor, Türkiye Ue Buigaristan arasında anlaşmalar vardır. Bu anlaşmalann hiçbirinde (Türk azmlıgı) deyimi geçmemektedir. Bu anlaşmalarda, Türkiye'deki Bulgar azınlıklanndan söz ediliyor. Ama Bulgaristan'daki Türk azınlığından söz edilmiyor. İlk olarak Türk azınlığı ifadesi ilişkilerimizin gerginleştiği 1985'te ortaya çıktı, o zamana kadar yoktu. Anlaşmalar zamanında imzalanırken, gerçekten böyle bir azınlık olsaydı, bunhuın anlaşma kapsamına ahnmaması mümkün degildi." Bir gazetecinin, "O zaman kimler için göç anlaşmalan imzalamışsınız" sorusuna da Mladenov şu cevabı verdi: "Bulgaristan topraklannda yaşayanlar arasında tarnamen Türk şuurnnda olanlar tarmış ve o zaman bu göç anlaşmalan ile kendilerini Türk şuunında hissedenlerden göç etmek isteyenlere bu imkân tamnmıştı. Ancak göç süresi 1982'de sona ermiştir. Türk şuunında olanlar zaten göç etmişlerdir." Evren tatil içiıi Abant'ta YALÇIN ÇAK1R BOLU Cumhurbaşkanı Kenan Evren, dün beraberinde kızı Şenay Giirvit, damadı Erkan Gürvit ve torunu Ayça Gürvit ile birlikte BoluAbant'a geldi. Cumhurbaşkanı Evren, dün saat 16.00'da BoluAnkara il sınınnda Bolu Valisi Gökhan Aydıner tarafından karşüandı. Buradan, Bolu'ya40 kilometre uzakhktaki Abant Köşkü'ne gelen Evren ve beraberindekiler, şömine başında bir süre dinlenerek sohbet ettiler. Cumhurbaşkanlığı Basuı ve Halkla Üişkiler Müşavirliği'nden yapılan açıklamada, Evren ile kızı, damadı ve torununun ziyaretinin resmi bir amacı olmadığı, bu nedenle vilayet ve diğer resmi kuruluşlan ziyaret etmeyeceği belirtildi. YetkiUlerden alınan bilgilere göre Evren'in kaldığı Abant Köşkü, daha önceden özel tdare tarafından işletilirken turistik amaçlar nedeniyle Taksim Otelcüik Şirketi'nin işletmesine verildi. Evren'in köşkte bulunduğu sırada Foto Muhabirleri Derneği mensuplan, kendi müzelerine daha önce gene Evren tarafından hediye edilen fotoğraf makinesini verdiler. Makinenin iade gerekçesi olarak da Cumhurbaşkanının Abant'taki tatili sırasında fotoğraf çekmesi için verüdiği belirtildi. Cumhurbaşkanı Kenan Evren, bugün Turban Oteli Ue Abant Kartalyuvası'nı ziyaret edecek, daha sonra Gölköyu'nü gezecek. Evren, yann Kartalkaya Kış Turizm tesislerinde incelemelerde bulunduktan sonra, Termal Oteli'ni gezecek ve Ankara'ya dönecek. Iranla (Baştarafi 1. Sayfada) amaayia kaçarak, Türkiye'ye getenler var. Bunlar, mülteti tanımı kapsamına girmiyorlar. Ancak bunlar maddi durumlan kötüye gittigi zaman, Türkiye'de bazı suçlara yöneliyorlar ve sonın oluyoriar" diye konuştu. Türkiye ile Iran arasında suçlulann iadesine ilişkin bir anlaşmanın bulunduğuna da dikkat çeken yetkililer, "tran'da uygulanan ceza infaz sisteminin farklılıgının sorun yaratabilecegini" vurguladılar. lranda kısas sisteminin ruygulandığına işaret eden yetkililer. "Suçlulann iadesi konusunda şu yol izleniyor Eger iadesi istenen kişinin suçuna verikcek ceza Türkiye'de de tran'da da aynı ceza Ue eezalandınlıyorsa. bu kişi iade ediliyor. Ama bizde hapis cezaa öngöriilen bir suçtan aranan kişinin cezast tran'da eger idam ise o zaman iade edilmez" dediler. Yetkililer, suçlulann iadesi konusunda uluslararası hukuk kurallarına Türkiye'nin de uyduğuna dikkat çektiler. Bulgar mevzuatında degişiklikier Bulgar mevzuatında insani konularda değişiklikler olup olmayacağı yolundaki bir soruyu cevaplandıran Mladenov, "TürkiyVnin, sadece resmi temsilcilerinin degil, basın mensuplannın da insani haklar konusunda bu kadar Ugi gösterdiklerine gerçekten memnunuz. Bildiginiz gibi meseleye biraz vakından bakınca, Türkiye de bu konuda şiddetli eleştiriler almıştı. Hatla kendi müttefıkkri tarafından şiddetle eleştirilmişti. Bunu sadece bir hatırlatma olarak söylüyorum, dunyada değişiklikler oluyor. Bizi sevindiren bir demokratikleşme süreci >ardır ki o da insan haklanna riayet edilmesidir" dedi. Bulgaristan Dışişleri Bakanı Mladenov ülkesindeki rejimin insanlara daha iyi şartlan yaraunak için var olduğunu savunarak, mevzuatlannın Bulgaristan'ın üstlendiği vecibelere uygun bir şekilde yenilendiğini belinti ve uluslararası mevzuata ve geliş Öaç da yüzde 253 (Baftarafı 1. Sayfada) ye"de en çok satılan "Bactrim" adlı antibiyotik gördü. Bu ilacın fıyatına yüzde 53 zam yapıhrken, "Pivanol" adh damlanın fıyatı en düşük oranda arttı. Anılan listeye göre, şizofreni (erken bunama) hastalığının tedavisinde yaygın olarak kullanılan "Prolisin" adh ilacın fıyatı 2.300 liradan, 3.045 liraya çıkanldı. Daha önce 113 bin liraya satılan "Antreh" adh kanser ilacının fiyatı da yüzde 36 oranında arttınlarak, 147 bin 421 liraya yükseltildi. "Kontaklens" temizliğinde kullanılan "Allergan Preserved" solüsyonunun fıyatı ise yüzde 30 oranında antırıldığı belirlendi. Yine çok kullanılan bir ağn kesici olan "Panalgine''in fiyatı da yüzde 26 oranında zamlandı. ANKA'mn saptamalanna göre, anılan listede yer alan bazı ilaçlann eski ve yeni fiyatlanyla, zam oranlan şöyle: U M !• Panalgine OCr: kesid) tandatt (ka(p) Artjl (ramalizma) SstPlalinunn (lonsn) Uranam (rörtgnı) lâmbutbl iywtt) Benetnl (vttaırin) Vefct Enj (Vareet) tsopon (kalp) Afcfgan sd (tontaUens) LudKnnl (ruhanir) Tachospytan (kan kesid) Batbcon (anfesepftü. Ajıtreh (kanser) Protan (ruhan») Bactnm (antibiyolik} * , 500 1672 2925 36146 1362 4.275 1150 5400 16560 25.6O0 1819 4.777 7560 2 £40 500 111000 2300 2.275 9.682 630 3995 3.497 38660 4 478 5.675 1090 6610 20.000 34 000 5048 6.249 9575 1740 675 147421 1045 3500 9960 26 S 19 19 33 32 23 22 20 32 32 30 30 31 35 30 32 53 2
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle