19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25 ŞUBAT 1988 KÜLTÜRYAŞAM CUMHURİYET/5 Bir bağışıklık direnişi Defter / Agota Kristof / Çeviren: Ayşe Kurşunlu Ortaç / Afa Yayınları / 153 sayfa. EVRAK ELDEM ~ Dogu Avnıpa ülkelennin edebiyatları söz konusu olduğunda, anlaşılması güç bir "demirperde" ile karsılaşıyoruz nedense. Üstelik bu "dearirperde", bizzat o soğuk kavramı yaratan McCarthy'ci "Baü sdylemi" ve ideolojisi tarafından biçimlendiriliyor; tümüyle yapay, ama fazlasıyla etkili. Macaristan, Çekoslovakya, Poionya gjbi Ülkelerin edebiyatı üzerine biktikkrimiz, Ikinci Büyük Savaş sonrası ohışan konjonktürel değişim nedeniyle bölük pörçük bir görilnüm sunmaktan ve nalıncı keseri ölçütlere bağlı, kerameti kendinden menkul bir "fetektif" yöntemin süzgecinden geçmekten kurtulamıyor. Çünkü dünya edebiyatı ile tanışıklığımızı saglayan çeviri yapıtlan Batı dilleri aıacılığjyla ediniyor ve "hir dflnya" gözlükleriyle bakarak seçilmiş Doğu Avrupâlı yazarlarla yetinmek zorunda kalıyoruz ki bu da bir tür "mülteci edebiyıtı"nın fazla dışına cıkamamamıza yol acıyor. Agotı Kristof adı da Macar yazarlanna ilişkin bilgilerimiz fena halde sınırlı oldugundan, Türkiyeli okur için yabancı. Acaba Kristof 1956 ayaklanması sonrasında Batı'ya göç eden mOlteciler kervanından olmasaydı şimdi onu tamyor olur muyduk, o da ayn bir tartışma konusu tabii. Ama öyle ya da böyle, Doğu Avnıpa edebiyatına ilişkin dağarcığımıza, Kristofun Ayse Ortaç çevirisiyle yayımlanan "Büyük Defter'M sayesinde bir yazar daha eklemiş bulunuyoruz. Kitabın önemli bir özelliği, bugune dek karşılaştıgımız antimilitarist ideolojilerin edebi yannmalan dognıltusunda kaleme almmış romanlardan oldukça farklı bir soluk tasıması. "Biyiik Defter", acıya, ölOme, baskıya, insanı insan olmaktan çıkaran fiziksel ve psikolojik etkenlere karşı direnişi, bir tür "bafışddık deneyhni" ile cann zaman ve mekândan bağımsız "sahık trajedi«i"ni ortaya koymaya yönelik. "Sa»aş" nedeniyle yaşanan yokluldar ve acılarla karsılaşıyorsunuz ilkin; ardından "bizjmtdkr"in mütteflkleri tarafmdan yaratılan yapay dengeler ve "9gmnu"nm yarattığı kaçınılmaz angaryalar geliyor. Derken "ijgaJci" diger birlikler ve "kortana" gliçlerin istekleri dognıltusunda devreye giren yeni yaşam biçimi alıyor sırayı. Siz, siz dcgilsiniz artık. Dışınızda gerçeklesen süreçlerin bilinçsiz ve direnme gUcünden yoksun izleyicilerisiniz yalruzca. "Ne olnyor?" diye kafanızı kaldırdıftuuz anda fiziksel ve nıhsal baskılara maruz kaîacağınızı bilmeniz gerek. Peki ya "direoij?" Gerçekten de mümkün degil mi? "Biryük Defter"in kahramanları, yaşama karşı tavırları ve gözlemleri sıradışı özellik gösteren, işin garibi henüz ergenlik çağım bile yaşayamamış olan iki "küçük" çocuk. Savaş başladıktan sonra onlaruı maddi gereksinimlerini karşılayamayacagı düşünceayle çocuklannı anneannelerine bırakan "sıradan" bir annenin ikiz evlatları. Güçlü olanın ve ezmeyi bilenin varhğuu koruduğu bir dünyada çıkarlanna tutsak düşmüş anneanneleriyle kaJan çocuklar. biraz da "iktrier mitosu"na yakışır bir tarzda, "hayata karjı" korunma yöntemleri geliştiriyorlar roman boyu. Bıkmadan, usanmadan, "acıya karşı bagı^ldık" ilkesine sarılarak, kendilerini eğitiyorlar. Bu Oyle bir nok. taya vanyor ki en sonunda, dayak, hakaret, aşaAgota Kristof Zaman ve mekândan baflırnsız. ğılanma, işkence, ölüm gibi kavramlar, ikizlerin kıştıran açıkçası tüyler ürpertici özgün bir de gözünde hayata Ozgu ve insanla özdeş olgular olarak kanıksanıyor Ve tüm direnişlerini insarun bancme. Acı çeken insanın, acının kaynagına doğşına gelebilecek kötü olaylara alışarak, onlan kavru gerçekleştirdiği yürekli bir "kontratak". rayarak biçımlendiren ikizler, bir tür "bagtşıklık Zaman ve mekâna ilişkin verilerin bilinçli bir desUnı" yaratıyorlar. tavırla bulanık bırakılması, romanın "aşikir" bir tarih ve bölgede geçen olaylan konu almasından Kitabın tamamı bir türlü roman diyemiyorumkaynaklanmıyor yalruzca. Kişi, iilke ve kent ad çocuklann yaşadıkları olaylan alabildiğine lan verilmese de zaman belirtümese de okur ro "nesnei" bir gerçekçilikle kaleme aldıklan "ıgmanın tkinri Büyük Savaş sırasında Macaristan'da lama duvarlarT'na, yani "Büyük Defter"lerine gerçekleşen olaylara yönelik bir deneme olduğu yaslanıyor. Belki romandan çok bir senaryo esnu tabii ki anlayabiliyor. Ama Kristofun bilinçli kizini andınyor kitap, ama kabul etmek gerek ki tavrı, kozmik takvimin beürli bir evresinde, yerher bölümünde, her sayfasında, hatta her satınnda kürenin şu ya da bu bölgesinde olabilecek olaylatitizlikle uğraşılmış, "tüyler iirpertfci" bir yapıt. YAYIN DÜNYASENDA SANAT/EDEBİYAT HAYVANLAR İSMAİL GÜLGEÇ PtKNtK PtYALE MADRA ÇOK SEVİMÜ D6ĞİL A/tff HIZU GAZETECl NECDET ŞEN YURBK NERP£ 7 5 eİT UYU PA &C , UNUT HİÇ P"L I fAU'YA PÛU& V rriJM V/l(?1 / fptoe /nTı'n George Thomson'ın "însanın özü" kitabını kimler okumalı? YAYIN RAPORU insanı merak edenler İntanm özü / George Thomson / Çevirerv Celal Üster / Payel Yayınlan / 150 sayfa. Dr. ERDAL ATABEK ~ Güney Afrikalı taş kıncılannın türkusü şöyledir: "Bize kötü davranıyorlar, ehe! / Bize hiç aamıyorlar, ehe! / Kahvelerini içiyorlar, ehe!/ Bize hiç vermiyorlar, ehe!" " Y « l Zdamia'dak] Maorflerin Mr patates dans vardı. Körpe ürüolcrin dogu rüzgirlaruıdan zarar görmesi söz konusuydo. Bunun için, tartolanla çalışan kadmlar dans ederkr, gAvdderiyle riizgann esijini, yag•nniB yagtfinı. ekinJerin bnyüyiip ycscraacsiııi yaasıbrlar ve bu arada tirkü iöyteyerek ekiBİerin de kendilerine uyottsını dilcrlerdi." Söz, türkü, dans. İnsanın bu toplu eylemlerinin temelinde hep çalışma vardır. Çalışma, üretme ve temelinde emek. George Thomson, çalışmalannı Yunan aili ve edebiyatı alanında yoğunlastıran bu bilge araştırmacı, "tnsanın Öza" adlı yapıtında sanatın ve bilimin kaynaklannı inceliyor. Hayvanla insanın aynmıru Mara'tan yaptığı şu alıntıyla belirler: "Hayran, kendi yaşam etkinügiyle 4olayszca özdcsiir. Kendini yaşam etkloligiııdea ayırt etmez. İnsan ise, yasam etkinliginin kendisini istemiBİn vt bOİDCinin nesnesi yapar. tnı bilinçli bir yaşam etkJnlifi vardır. Hayvandan insana dönüşümde beyinel uyumu özel bir önem taşır. Beyin düşünOr, karar verir, el yapar, uygular. İnsan, sürekli öğrenme eylemiyle yaşar. öğrenmenin özü. koşullu tepkelerdir. Bir koşul yaratılır, koşula bağlı tepke, düşünmeye gerek kalmadan gerçekleşır. G. Tbomson, insanın toplumsal eylemlerini inceler; sözler, türküler, danslar. Hepsinin temelinde de çalışmayı bulur. Çalışmayı, üretmeyi, emeği. Bilginin oluşumunu, doğa felsefesini, sonra büyüden sanata geçişi inceler. Sonra, modern bilim ve felsefeyi irdeler. " ö z ve Bicim" adını taşıyan bölümde "bflimsH ve sanatsal yarab$"ı şöyle açıklar: "Bilim adamı da sanatçı da dünyayı dtgistinDeye nğraşır. Bilim adamı, insanın dogayla olan nesnel ilişkflefinin dış dunyasını degiştirmeyi n n j h r . Sanatçı ise insanın öteki inMnlaria olan öznel Uişkilerinin iç dünyasııu degiştinneye çahşır. Bilim adamı, dış dünyayl» Ogili bUincinde bir çelişrne bulup çıkanr ve onu biUmsd bir varsayım içinde çözer. Sa•atçı ise iç düıryaya iiişkin bilincinde bir çeiişme bulup çıkanr ve onu bir sanat yapıtı içinde çözer." Son bölümü "Aydınlar ve hmekcUer"e ayırmıştır G. Thomson. "Evet, biz kentsovtu ahbkım reddedtyoruz. Ama bu kentsoylu kiiltüriinü reddettigimiz anlamına gelmez. Burada, kentso>1uluğun ikiU niteütiııi göz önüne afaırak, bir aynm yapmabyız. ... iüüdı ki loplurocnluğun kendisi 'anamalcılık ko$Ullannda biriktirilmis insan bilgisinin somut temeline dayanır'. Emekçiler bo bügiyi red İNSANIN ÖZÜ GEORGE THOMSON İnsamn bugünlere nasıl geldiğini merak edenler, insanlık tarihinin rakam ve adların yan yana sıralanması demek olmadığını düşünenler bu kitabı okumalı diye düşünüyorum. Bir de okuma meraklıları, "İnsanın özü"nü zaman zaman yeniden okunacak kiîaplar listesine almalüar. rak edenler, insanlık tarihinin rakamlann ve adların yan yana sıralanması demek olmadığını düşünenler, ozellikle bu kitabı okumalı, diye düşünüyorum. Bir de, okuma meraklılan bu kitabı "zanuM zaman yeniden otraaacak kitaplar" listesine almalüar. Yeniden, tadına vara vara, her okuyuşta yeni satırlar bulurcasına kitabı okumalılar. Değer. Yapıtı dilimize kazandıran Ceiil Üsler'i kutlarım. Çevirilerin bir yapıtın değerini nasıl etkilediği düşünülürse, dilin zorlanmadığı, akıa bir çevirinin önemi daha iyianlaşılacaktır. BlR MUTSUZLUK ÖYKÜSÜ / Petrus Abelardus / Çeviren: Betül Çotuksöken / Remzi Kitabevi / 180 sayfa. Skolastik dönemde yaşamasına karşın, sofizme kaçmayan tartışmacılıgı ile düşünce tarihinde önem kazanmış hoşgörülü ve bilge bir filozof olan Abelardus'un yapıtlan Türkçede ilk kez yayımlanıyor. Betül Çotuksöken'in dilimize kazandırdığî "Bir Mutsuzluk öyküsü" (Felaketler Tarihi) Abelardus'un iki yapıtından olusuyor: "Felaketler Tarihi" (1130) ve "Filozof Yahudi ve Hıristiyan Arasında Diyalog" (114042). Abelardus, bir dostuna seslenen mektup biçiminde yazdığı "Felaketler Tarihi"nde kendi yaşamını dile getiriyor. "FUozof Yahudi ve Hıristiyan Arasında Diyalog"ta ise, iki din ile felsefenin, inanç ve akıl sorunsaltığmda, Tann, insan, mutluluk, erdem gibi kavramlan nasıl değerlendirdiğini gösterme>i amaçlıyor. GÜVERCÎN / Patrick Süskind / Çeviren: Tevfik TUran / Can Yayınları / 92 sayfa Genç Alman yazan Patrick Süskind, "Das Parfum" adını verdiği ilk romanında, 18. yüzyıl ortalannın leş kokulu Paris'ini ve güzel kokulu 24 kadının canına kıyan bir katili anlatıyordu. "Das ParfunTun tüm Avnıpa'da gördüğü ilgi ki ülkemizde de Can Yayınları tarafından "Koku" adıyla geçen aylarda yayımlandı dağılmadan Süskind, uzun hikâye biçimindeki yeni kitabını yayımladı: "Güvercinr Süskind'in yeni kitabı yine Can Yayınlan arasında ve yine Tevfik Turan'ın çevirisiyle yayımlandı. Süskind "Güvercin"de, görünüşte yitirilmiş tümüyle yoksullaşmış bir yaşamın iç trajedisini anlatısının kahramanı banka bekçisi Jonathan Noel'in kişiliğinde somutlaştırıyor. YETER Kİ SONUİYİ BİTSİN / Shakespeare / Çeviren: Özdemir Nutku / Remzi Kitabevi / 184 sayfa. ÇtZGtÜK KÂMtL MASARACI detmez; tam tersint, onn devrahr, geiiştirir ve insanhgın yaranna kollanılmasını sagiar." "İnsanın özü", insanın ilk oluşumundan baslayarak toplumsal yaşama serüveninin can alıa noktalannı birlestiren kalm hatlı bir çizgidir Küçük bir hacimde insanın psikolojik, sosyolojik, ekonomik, biyolojik evrimi içinde bilim ve sanatı irdelemek. Işte, George Thomson'un başarısı burada. Bu kitaİM özeiliklc kimler okumab? diye düşünüyorum. Ozellikle, insanı merak edenler, insanın bugfinJere nasıl geldiğini me AĞAÇ YAŞKEN EĞİLİR KEMAL GÖKHAS SüreklîBir ükbaharlda Kdltor Servisi Nurer Uguriu, son kitabı "Sürekli Bir Ükbahar"da Aragon'un, Nazım Hikmet'in, Pablo Nernda'nm, Mayakovski'nin, Yahyı Kemal'in, Fozvli'nin, Karacaoglan'ın, başka bir deyişle çok farklı ortam ve çağlardan şiır ustalannın dünyasında gezinen bir denemder dizisi sunuyor. Ozanlardan şiir örneklerinin de yer aldığı "Sürekli Bir hkbahar"! yazanna sorduk. Neden "Sureli Bir hkbahar?" UĞURLU "Sürekli Bir hkbahar" sözü benim degildir. Onu Aragon'un bir yazısından aldım. Daha doğrusu "Bir Sürekli tlkbahar" sözü Shakespeare'indir. Roma Imparatorluğu'nun 53 yaşındaki hırsh ve ihtiraslı kumandanı Antonius, delicesine scvdiği ve kıskandığı, coşku, canlılık ve şehvet simgesi Mısır'ın 38 yaşındaki kraliçesi Kleopatra'ya, o ünlü tragedyada, şöyle seslenir: "Aşka doymak diye bir şey yok sende/Hazza ulaşügın an bile terülazesin/ Sanki kollarımın arasında sen/Bir sürekli Bkbaharsın." Yalnız; "Bir Sürekli llkbahar" bende, "Sürekli Bir İlkbahar"a dönüşmüştür. Burada benim için önemli olan "Hkbahar"m sürekli olmasıdır Çünkü "Hkbahar", sevmek, sevilmek denen o güzel insancıl duygudur. Bu duygunun insanın yüreğinden hiç çıkmaması, her zaman ve her yerde var olması, yaşanırlık kazanmasıdır. Kitap, denemelerden olusuyor. Ama bir roman kurgusa ağır basıyor ve aşk teması öne çıkıyor... UCURLU Kitap, duygusal düşüncelerin yaşanmışlığını sergileyen bir denemeler toplamıdır. Ama bu denemeler, bir roman havası ve kurgusu içinde verümistir. Onun için kişüer ve olayla/ birbiri içine girmiş gibidir. Kimdir bu romanın kahraman Nurer Uğurlu'nun denemeler dizisi TARtHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN , itifki kı/rduğu Jullarelai) f görvlüyoc Yanda ise bmn/armm h / 25 Şubat 1321 [>B &U6ÜM, ÜNLÜ KAPJH KATİLİ HENRt OESİRE LAUD&U, PAHlS'TE £/yOT/A/L£ İDAM eOİLMİŞTİ. BİLİKIEtJ KUK6ANLA&Ij 1O PUL KAPtN HE" ONLA&DA'M 6iRİUIN İ6 YASINO/IKİ OĞLUYOU. ESKi B't£ POlANCHRtO OLAN LANORU, GAzerEYE VBflDtĞİ EVLiLtfC UMUDU UYANDIKAN İLANLARLA PUL KADİNLARl ALl PATtYOK., PARALA&IHA EL ICOyDt/KT7 W SOAS/B4 ÖLPÜRÜP f=//?Wt>A YAKfYOKÛU !. KAPlNLARLA PA&İS'rE BULUÇUYOR, KBNTitJ GcJNEYİNDBKİ İTİLLASfA/A SÖTÜGÜ&KEN KENDİSİ /ÇİAİ SİDİSDÖAjÛf, ONLAg İÇiM İSE YAUİİZ GİDİÇ 8'LETİ ALIP 7KENE BİNİYOGŞi TARAF/HDAU İH&4R EDiLEREK YAKALAMAN LANDKU, YARSlLANDIĞt SÜRECE MASUM OLDUĞUHU SÖYLEMİŞ, İUFA2DA BİLE SOĞUKKANIILI&NI KOSUMUÇTU. DUÖLDüeOÛĞÜ KAPINLARDAH BrSlMiN Kt2A£AR£>E L4NDRU GfYOT/NDEf. Sürekli /Ikbahar Nurer Igarlu .Bir lan? Bunlar, Elsa ile Aragon'dur. Nazım ile Piraye ve diğerleridir. Lili Brik ile Mayakovski'dir. CeHe Hanım ile Yahya Kemal'dir. P. Nenıda'dır. Fuzoli'dir, Karacaoglan'dır. Onların yaşamaları, aşk anlayışlan, bu doğrultudaki dünya görüşlerı ve felsefeleridir. Çünkü ask, bir felsefedir. Soyut anlamda 4a böyle, somut nitelikte de. Aşk, kavram olarak da, yaşama anlayışı ve felsefesi olarak da çok değişik ve yoğun bir duygu ve düşünce birikimidir. O zaman, bireyselden toplumsala gjden bir aşk kavramı çıkıyor ortaya... UGURLU Bireysel ve toplumsaJ aşkların her türlüsüne çok saygıhyım ve yakınlık duyanm. Bilinmektedir ki, bireysel aşkın olmadığı yerde toplumsal aşk da yoktur, olamaz. Türk halkı, gerek yaşamında, gerek sanatında aşka gerçek anlamını vermiştir. Bu, edebiyat, müzik, raks, minyatür, mimarı gibi güzel sanatlarda olduğu gibi, felsefede de böyledir. Türk insanınagöreaşk, soyut bir duygu oimasınaragmen,gerçekte somuttur. Yaşamasının bir parçası, giderek özüdür. Yoksa Mecnun, Ferhat, Kerem, Leylâ, Şirin, Asb günümuze kadar o güzellikleri ve etkinlikleriyle nasıl gelebilirlerdi. Eğer bir insanın yüreğinde Sürekli Bir Ilkbahar'ın tazeliği ve sıcakhğı yoksa, o insan bana göre, yalnızca bir canlıdır, o kadar. "Yeter ki Sonu lyi Bitsin", Shakespeare'in "All's Well That Ends Well" adlı yapıtının ilk Türkçe cevirisi. Yapıtı dilimize kazandıran özdemir „ Nutku, Shakespeare'in bu komedyasınm, öteki komedyalannda gördüğümüz şenlikli oğeleri içermediğini belirterek, "Bu oyunda, neşeli çıkışlar, eğlendirici ezgiler, kemanlar eşliğinde aşk sahneleri, çekici dans sahneleri, oyun içinde oyun, cümbüşlü gecişler yoktur. Bu da gösterir ki, Shakespeare'in bu komedyadaki amaeı, öteki komedyalanndakinden daha degişiktir. Yazar, mutlu bir komedya degil, daha değişik etkileri sağlayacak bir komedya yazmayı duşünmüş olamaz mı?" diyor. "Yeter ki Sonu lyi Bitsin" adıyla dilimize çevrilen bu komedya, ilk kez 1623 yüında yayımlandı. Shakespeare incelemecileri, oyunun 1602 ile 1604 yıllan arasında yazılmış olabileceğine dikkat çekiyorlar. Shakespeare'in son olgunluk dönemi yapıtlanyla bir tutulan "Yeter ki Sonu lyi Bitsin", bir aşk seruveni ile taşlama kutuplan arasında gidip gelen, ayrıca, büyü ve olağanüstü rastlantılarda anlatım kazanan yaşamın iyi, güzel yanları ile saçma ve yozlaşan yanları arasında bir gelişim izliyor. BlR MAHKÛMUN ANILARI / Namık Kemal Behramoğlu / Yalçın Yayınlan / 80 sayfa Namık Kemal Behramoğlu "Mezarda Yaşayanlar" altbaşlığıyla yayımladığı "Bir Mahkumun Anılan" adlı kitabında bugün yasamayan (öldürülen) Ömer Hulusi Kuyar'ı anlaüyor. Cumhuriyet Savcısı Hasan Basri Akgiray'ın "önsöz yerine" başlıkü yazısıyla sunulan yapıtta "ümer Reis'in ilk hapishane deneyi, cezaevindeki koşullar, yöneticilerin tutumlan, işkenceler, metin aralanna yerleştirilen şiirlerle aktanlıyor. 50 YIL ÖNCE Cumhuriyel 25 Şubat 1938 tamamlamak, harb sanayiinin daha ziyade inkişaf ve tevsii için alman tedbirlere devam edilmek ve endüstrilesme mesaimizde ordu ihtiyacını ayrıca göz önünde tutmak bütün tayyare ve motörlerimizin memleketimizde yapılması imkânlannı hazırlamak, hava kuvvetlerinin aldığı ehemmiyeti gözönünde tutarak bu mesaiyi plânlaştırmak hususunda vermiş olduğu yüksek direktifler hatırlardadır. Vekiller Heyeti 2221938 tarihinde Genelkurmay Başkanı Maresal Fevzi Çakmakın huzurile toplanarak, selahiyettar makamlann bu direktif ve esaslar dahilindeki hazırlık ve tekliflerini telkik etmistir. Dün de Başbakan Celal Bayann 19381988 reisliği altında Maliye ve Milli Müdafaa Vekillerimizden mürekkeb hususi encümen toplanarak beş senelik yeni bir milli müdafaa programı tesbit edilmiştir. Balkanh misafirlerimiz dün gece geldiler ve karşılandılar Balkan Antantı konseyine iştirak edecek olan büyük misafirlerimiz Yunan Başvekili M. Metaksas, Yugoslavya Başvekili M. Stayadınoviç ve Romanya Hariciye Nezareti Müsteşan M. Comnen dün sabah saat 10'da hududumuza muvasalat etmisler ve orada merasimle karşılanarak emirlerine tahsis edilen hususî trenle dün gece saat 20'de Sirkeci istasyonuna gelmişlerdir. Muhterem misafirlerimiz hududda Rıfkı Refiğin riyasetindeki hariciye protokol heyetile Yunan elçisi M. Raphael, Yugoslavya elçisi M. Acemoviç ve Romanya elçisi M. Telemague tarafından karşuanmışlardır. Misafırlerimizi hâmil bulunan hususî tren Alpullu istasyonuna muvasalat edince, Trakya umum müfettişi General Kâzım Dirik dost ve müttefık devlet ricalini selamlamıştır. Beş senelik bir Millî müdafaa plânı upıldı Ankara 24 düyük Şefın kamutayı açış nutkunda "Türk birliğinin Türk kudret ve kabiliyetinin, Türk valanseverliğinin çelikleşmiş bir ifadesı" olan ordumuzun teslihat ve teçhizat programını CUMHURIYET KİTAP KULUBU'NDEN R4BERLER AYIN EN ÇOK SATAN KİTAPLARI 25.1.198823.2.1988 Sıra 1 3 4 5 6 7 8 9 10 İSTANBUL BÜYÜK ŞEHİR BELEDİYE BAŞKANLIĞI'NDAN Büyükada Belediye Konuk Evi'nin amaca uygun olarak restorasyonu ve işletilmesi işi: 500.000.000. TL. takribi bedelle 10 Mart 1988 günü saat 11.00'de lstanbul Büyük Şehir Belediye Encümeninde yapişletdevret usulü ile 2886 sayılı yasanın 51/g maddesine göre şartnamesi vechile ihale olacaktır. Gecici tçminatı: 15.000.000. TL'dır. Şartnamesi 140.000. TL. bedelle yatınm Planlama Md.'den satın aiınabilir. Ihaleye katılmak isteyerüerin, gecici teminat mektup veya makbuzlan ile ihale, tatil, dilekçenin verildiği günler hariç olmak üzere, ihale tarihinden en az 5 tam gün önce Belediyeye dilekçelerine ekli olarak verecekleri belgeler sonucu alınacak ihaleye iştirak belgeleri ve şartnamesinde yazılı diğer belgelerle birlikte tekliflerini içeren kapalı zarflan ihale günü saat 10.00'a kadar lstanbul Büyük Şehir Belediye Encümenine teslim etmeleri lazundır.. Basın: 12880 2 Kod 156.006 217.002 087X65 011.031 079.042 281.032 (M7.495 066.060 117.219 022.286 Kitabın Adı/Yazan GlasnostAsıl Neyi İstiyorum/Mihail Gorbaçov TurMye işçi Partisi (T1P) Taritıi/Mehmet Ali Aybar idam Gecesi Anılan/Halit Celenk Kadının Adı Yok/Duygu Asena Biz Dwar Yazısıyız/Derieme 12 Eyiülculere 1000 Soru/Bulent Habcra Mayır/Adalet Ağaoğlu Yaşam Başka Yerde/Müan Kundera Uyanın Heeey/Mustafa Ekmekçi Eyiöl Deyişlefi/Gulsum Akyuz Türu Belge Anı Anı Deneme Belge Belge Roman Roman Deneme Şiir
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle