19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25 ŞUBAT 1988 • • • • CUMHURÎYET/13 Yeni Demokrasi dergisi toplatıldı lstanbul Haber Servisi Yeni Deraokrasi dergjsinin şubat 1988 tarihli sekizinci sayısı lstanbul DGM'nin 23 Şubat 1988 tarihli karanyla toplatıldı. Derginin Yazı Işleri Müdürii Sevim Karakuş hakkmda TCY'nin 143/3. maddesine aykınhktan dava açıldığı belırtıldi. Dergi yöneticilerine önceki gün tebliğ edilen toplatraa kararında, gerekçe şöyle açıklandı: "... Şubal 1988 sayısının 2930 ve 31 sahifelerinde yer alan Ulusal Sornn I, başlıklı yazıda; Kurt adını taşıyan bir zümreden söz edilerek bir bötün teşkil eden Turk milletinin farklı ırklardan meydana geldigini yaymak suretiyk TCY'nin 141/3. maddesinde yazüı 'Miili dnygulan yok etmek veya zayıflatmak için... propaganda yapmak' suçunu oluşturabilecek mahiyette bölümler yer aldıgıtHİan..." Mülkiyeliler Birligi söyleşisi ANKARA (Cumhuriyel Bürosu) Mülkiyeliler Birligi tarafından düzenlenen gelenekse! çarşamba söyleşüeri dizisinde bu hafta gazetemiz ekonomi bölümü şefi ve yazarı Osman Ulagay konuştu. "Son kararlardan sonra ekonomide durum değerlendirmesi" konulu bir söyleşi sunan gazetemiz ekonomi bölümü şefi ve yazan Osman Ulagay, kararlann başarıh olmasının ekonomide uygulamaya konan "dar ceket" politikasına bağlı olduğunu söyledi. Ulagay, 4 Şubat kararlarının uygulanmaya başlamasının ardından ilk tepkilerin olumlu olduğunu, ancak bunun nisan ve diğer aylardaki ekonomik göstergeler sonucunda nasıl değişebileceğinin bilinemeyeceğini ifade etti. estoran, pastane ve hazır yemek I sektörlennin ürunlerinin sergilendiği "Catering 88 Fuan" Kültür ve Turizm Bakanı Tınaz Titiz tarafından açıldı. Tltiz açış konuşmasında yatınm kadar turizmde eğitilmiş elemanın da önemli oJdug'unu vurgulayarak bakanlığımn bu konuda ciddi çalışma içinde olduğunu belirttı Buyuk bir kargaşa içinde gezılen fuarda en buyük ilgiyi Turk yemek çeşiOerinin sunukJuğu uzun masa gördü (Fotogral: Sina Koloğlu) l ftft Fliai*l Oteİ1 r UĞUR MUMCU (Baştarafı 1. Sayfada) GOZLEM ı için Sağmalcılar Cezaevi önünde açlık grevine başladıkları gerekçesiyle 3 yıla kadar hapisleri istenen 5'i tutuklu, 19 tutukJu ve hukumlü yakınının yargılanmasına devam edildi. Tutuklu kaldıklan 7 aydır tek tip elbise giymeyi ve mahkemede rfade vermeyi reddeden 5 sanıjın, sivil elbiseieriyle geldikleri duruşmada tutuksuz yargılanmalarına karar venldi. lstanbul DGMdeki dunkü dıımşmada 5 tutukiu ve hükumlü yakını suçlamaları kabui etmedi. Açlık grevi yapmanın yasadışı olmadıjını savunan sanıklar, cezaevlerindeki kötü yaşam koşullanna karşı duyarlı olmanın insanlık görevi olduğunu vurguladılar. I k l t l l k l l l V S l l f H 1 İ 2 H İ Cezaevlerindeki açlık grevlerini destek•«•»«•%•« p m ı ı ı u ı • temgk w jyguiamaian protesto etmek yg p HABERLERIN DEVAMI Sofya'yla Diyalog... "Türkiye'nin Bulgaristan ile temel tutumunda hiçbir değişiklik söz konusu değildir. Sadece 1984'ten beri savunduğumuz müzakere süreci açıldı." Gerçekten Ankara baştan beri diyalog yanlısı olmuştur. Sofya'nın en temel insan haklarını yok sayarak soydaşlarımızı "Bulgarlaşbrma" politikasına karşılık Türkiye, diyalog kapısını sürekli olarak zoriamayı yeğlemiş ve belli bir esneklik içinde gözükmüştür. Jivkov yönetiminin görüşme masasından kaçması ve tutumunda herhangi bir değişikliğe yanaşmaması üzerine, Ûzal hükümeti de konuyu aşamalı biçimde Batı kamuoyuna ve uluslararası forumlara taşımaya başlamıştır. ilişkilerde, olumsuzluğa dönük tırmanma sürerken bir kısır döngünün oluşumuna da tanık olunmuştur. Sofya, "Bulgaristan'da Türk yok, Müslüman var" diye özetlenebilecek katı tutumunda ıs(Baftarafi 1. Sayfada) Yumuşamanın nedenleri (Boftarafi 1. Sayfada) rar ederken, bir süre sonra günlük deyişle patırtı gurültunün bitip sorunun unutulacağını ve tarihe karışacağını düşünmüş de olabilir. Bilemiyoruz. Ama böyle bir düşüncesi varsa, yanıldığını şimdiden hatırlatmalıyız. Nasıl ki Batı Trakya'da Türkler yaşıyorsa, Bulgaristan'da soydaşlarımız vardır. Onlarla ilgilenmek, bir başka ülkenin "iç işlerine kanşmak" değildir. Bu ilginin, hem anlaşmalardan kaynaklanan bir yanı vardır, hem de yadsınamayacak insancıl bir boyutu bulunmaktadır. Türkiye'de ne iktidar, ne muhalefet, ne de kamuoyu bu olguyu göz ardı edebilir. Sorunların çözümü için görüşme masasına oturmak hiç kuşkusuz olumlu bir davranıştır. Ancak "diyalog" adına bazı temel ilkelerden vazgeçmek herhalde söz konusu değildir. işleri teknisyenleriyle giriştikleri görüş akşverişinin sonucu ortaya çıkan kanaatlerini şöyle Ozetlemek mümkün: 1. Sofya, Tttrkiye'nin Bulgaristan'daki Törk azınlık konusunn sürekli olar»k çeşitli uluslararası platformlarda ısrarla gündeme getirmesinden rahatsızlık duymaya başlamtşlı. Özellikle Birieşmiş Milletler nezdinde bu konuda bir rapor hazırlanması, konunun tslam Konferansı Örgülü'nün giindeminde bulunması, aynca ABD Dışişleri Bakan Yardımcıa VV'hilehead'in gecen günlerde Sofya'ya yaptığı ziyaret sırasında Türk azınlıgın durumuna deginmesi Bulgaristan'ın başının bu konuda agnmaya başlamasına neden otuyordu. 2. Türkiye ile Bulgaristan arasında gerginliğin ilk başladığı 1984 yılına kadar en üst düzeyli karşılıklı ziyaretlere varan çok yönlü bir ikili iliş kiler ortamı bulunuyordu. Bunun da getirdiği somut ekonomik yararlar vardı. Oysa, 1984'ten sonra bu ilişkiler kademeli olarak en alt düzeye indi. Bu durumu düzeltmek için bir adım atılması gerekiyordu. 3. Sovyetler Birligi'nin önciilüğnnde Dogu Avrupa'da başlayan perestroyka ve glasnost febefesi. Bulgaristan'da da yünıriügf konulmaya çalışılıyor, hatta bu çerçevede insan haklanyla ilgili kimi anayasal degişikliklerden dahi söz ediliyor. Bunun da dogal olarak Turk azınlıga bir şekilde yansıyacagı varsayılarak Türkiye ile tekrar uzlaşmaya gidilmesi için zamanın geldigi kantsı Sofya'da yaygınlaştı. Türkiye, Bulgaristan ile imzaladığı protokolde, "insani boyuta" ve Helsinki Nihai Senedi'ne atıfta bulunulraasını sağlamakla bir diplornatik zafer kazanıyordu. Ankara'nın Belgrad'da düzenlenen Balkan Dışişleri Bakanlan Toplantısı çerçevesinde amacı da aynı ülkeleri yann yayımlanması beklenen ortak bildiriye dahil etmek. Ancak Helsinki Nihai Senedi'ne atıfta bulunulmasına bu kez Arnavutluk'un karşı çıkmasından söz ediliyor. Nedeni ise Tiran'm söz konusu belgeyi imzalamamış olması. öte yandan ve özellikle Yugoslavya'nın Moskova eyaletindeki Arnavut asıllıların durumu açısından Tiran'm insani boyut ve bunun içerdiği azınlık haklan konusunun ortak bildiride yer almasına karşı çıkacağı zannedilmiyor. Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Nüzhet Kandemir ve Bulgar Dışişleri Bakan Yardımcısı tvan Ganev'in "lokomotif rol" oynadıkları ve 14 aydır balirli aralıklarla Cenevre'de sürdürülen gizli görüşmeler sonunda imzalanan protokolün ilk ürünleri arasında Dünya Halter Şampiyonu Naim Süleymanoğlu'nun Seul Olimpiyatlanna gitmesinde Sofya'nın bir engel oluşturmaması da yer alabüecek. Bulgaristan ile ilk adımlar (Baştarafı 1. Sayfada) mutabakata göre iki ülke arasında kurulacak siyasi, ekonomik ve kültür gruplan mayıs ayı ortalannda Ankara ve Sofya'da aynı anda toplanacak. Siyasi çalışma grubunun Sofya'da, ekonomik, kültürel agırbkh çalışma grubunun ise Ankara'da toplanması kararlaştırıldı. Beklenmeyen bir şekilde önceki gün bir araya gelip uzlaşmaya yönelik bir protokol imzalayan Türk ve Bulgar dışişleri bakanlan, dün sabah Balkan Dışişleri Bakanlan Toplantısı'nın başlamasından hemen önce Belgrad'da tekrar buluştular. Heyetler arası görüşmeler Belgrad Intercontinental Oteli'nde TSİ 10'da başladı. Görüşmelerden sonra Dışişleri Bakanı Mesut Yılmaz, ele alınan konular hakkında Türk gazetecilere bilgi verdi. Çalışma grupranna "komite" diye atıfta buhınan Yılmaz, şunları söyledi: "Bu iki komüeden, insani ve diger sornnlarla Ugilenecek olan siyasi komilenin dışişleri bakanlıklan müsleşarian başkanlığında ve dışişleri bakanhgı mensuplanndan oluşması konusunda mutabık kaldık. Buna mukabil çeşitli alanlarda işbiriigi konulannı göruşecek olan ikinci komilenin de bizinı tarafıımzda dışişleri bakanlıgı ekonomik işlerden sorumlu müsteşar yarduncısı başkanlığında olmasını Bulgar tarafındaki cş başkanın Lse bakan düzeyinde olması konusunda mutabık kaldık. Bu komitede ceşitli kuruhışlann temsüdleri de bulnnacak." Çalışma gruplanrun ilk toplantıIanmn 514 mayıs 1988 tarihleri arasında tespit edilecek iki günde Sofya ve Ankara'da ayru aynı anda yapılacağını, siyasi komitenin Sofya'da, ekonomikkültürel çalışma grubunun ise Ankara'da toplanacağını belirten Mesut Yılmaz, daha sonra şunları söyledi: "Bu ilk loplantılarda daha çok görüşülecek konulann belirlenmesi, giindemin tespiti gibi meselelerin ele ahnması, asıl somut çalışmanın ikinci toplantıda yapılması konusunda keza mutabık kaldık. Öngörülen, dışişleri bakanlannın zryaretlerinin de ikinci loplantayi takiben mubtemelen önümüzdeki temmuz ayı içinde yapılması konusunda uzlaşbk. Resmi ziyaret sırası bizde oldugu için muhtemelen ilk kez ben Sofya'ya gidecegim. Bu konuda Bulgar Dışişleri Bakam'nın daveüni kabul ettik." Vanlan mutabakatın mevcut sorunlara etkisi konusunda da başlatılan bu sürecin Türkiye'nin iki ülke arasındaki insani sorunlarla ilgili temel görüşlerini etkilemediğini kaydeden Yılmaz, "Temel göriişlerimizi aynen mubafaza ettigimizi belirttik. Buna mukabil Bulgar tarafı Helsinki Nihai Senedi çerçe\esinde Bulgar mevzuatmda anayasaları dabil, önemli bazı degişikliklerin gündemde olduğunu ve buolann aramızdaki soruniann çözumiine kalkıda bulunabilecegini ifade etti" diye konuştu. lannı düzenleyen diger belgelere lamaınen uygun şekilde davranmaktayu." Bulgaristan Dışişleri Bakanı Peter Mladenov da konuşmasında "Herhangi bir Balkan Ulkesinin ulusal çikarlan başka devletlerin pahasına gerçekleştirilenıez" dedi. Balkan yanmadasının sorunlanna yeni bir yaklaşım getırmenin zamanı geldigini belirten Mladenov bu yaklaşım çerçevesinde ağıruğın "Genel insani sornnlara verilmesi" gerektiğini bildirdi. Bulgar Dışişleri Bakanı bununla Ankaıa ile vanlan mutabakat çerçevesinde Türkiye'ye dolaylı yoldan olumlu bir diplomaük mesaj yolladı. Mladenov'un konuşmasında ilgi çeken bi dığer unsur da Balkanlar'daki silahsızlanmanm önemini vurgulaması ve "Kimi Balkan ülkeleri•in topraklannda bulunan toplu kıyım sibüdan başka Balkan ülkelerini bedef almıştır. banlardan biri de BolgarisUn'dır' şeklindeki sozleriydi. Bu sözlerden Yunanistan ve Türkiye'nin kastedildiği sanılıyor. Bulgar Dışişleri Bakanı'nın Yunanistan ile aralannda Balkanlar'da silahsızlanma konusunda mutabakata varüdığım söylemesi bu sözlerin daha çok Türkiye'ye yöndik oldugu belirtiliyor. Balkan dışişleri bakanlannın resmi temaslan basına kapalı olarak bugün y'apüacak. Bu arada yann yayınlanacak olan ortak bıldiriyi pazarlayacak komiteler de bugün seçilip çalışmalarına başlayacak. Türkiye azınlık haklan ve Helsinki Nihai Senedi'nde atıfta bulunan bir madde>i ortak büdiriye sokmaya çalışacak. Dışişleri Bakanı Mesut Yılmaz da bu çerçevede bugün Yunanistan Dışişleri Bakanı Karolos Papulias ile bir araya gelecek. İki dışişleri bakamnın ilk görüşmesi olan bu buluşmada ikili konular üzerinde derinlemesine fikir alışverişinde bulunulmadığı, görüşmenin daha çok bir "taruşma" niteliği taşıyacağı bildirildi. (Baştarafı 1. Sayfada) Inönü, yazılı açıklamasında kurulan komisyonlardan özellikle Helsinki nihai sırurı çerçevesinde insani konulan ele alacak komisyonun görüşmelere bir an önce başlamasmı beklediklerini kaydetti. Inönü, şöyle devam etti: "Bulgaristan'daki sovdaslanmızın uzun bir süredir karşı karşıya kaldıklan insanlık dışı davranışlann, çektikleri ıstırapların sona erdirilmesi için karşılıklı görüşme yolunun açılması şarttı. Şimdi bu kapı açılmış oluyor. Soydaşlanmıza yeniden insanca j'aşama olanagı verecek, dagılmış aileleri birleştirecek banşçı çöziime gecikmeden vanlmasını istiyonız. 3u cözümün iki komşu ülke arasında sürekli verimli işbiriigi ortamını yeniden kuracagına inanıyoruz." DYP Genel Başkanı Süleyman Demırei de gend idare kurulu toplantısının bitiminde gazetecilerin sorularını yanıtlarken şunları söyledi: "Türkiye ile Bulgaristan arasında Barışçı çözüm imzalanan protokol, eger Bulgaristan'ın Türkiye'ye yaptıklannın iistüne süneer cekecekse cinayet olur. O meseleyi açmak ve insan haysiyetine yakışır, insan haklanna yakışır bir durum getirmek gavretindeyse memnuniy«t duyanz. Ama protokoliin icini bir görelim. Ben olayın içini bilmiyorum. Ortaya iki şık koyuyorum." Başbakan Turgut Özal da, Bulgaristan'la olan ilişkilerin yeni bir safhaya girdiğini kaydetti. özal, özellikle insani sorunlann, Bulgaristan'daki Müslüman Turklerle ilgili olarak birtakım iyileştirmeler yapılması konusunda görüşmelerin başlayacağım bildirdi ve "Bu arada Bulgaristan'la kesintiye ugrayan ekonomik konular görüşülecektir. Hükümet kurulduktan bu yana ANAP iktidannın problemli olan sahalan halletmekte gösterdigi önemli başanlardan bir tanesi de Yunanistan ve Bulgaristan'la olan meselelerin bir düzene girmiş olmaadır" dedi. BRtKSEL (Cumhuriyet) Doğu Avrupa ülkelerinden doğru bilgi almakla tanınan Uluslararası Af örgütü'ne göre, Bulgaristan'da yaşayan Türk azınbğın temsilcilerinden doktor tbrahim Ismailov Arifov, diğer üç arkadaşıyla birlikte on yıl hapiscezasınaçarptınldı. Aförgütü'nün haberine göre, Doktor Arifov, Türk azınlıga karşı Bulgar otoritelerinin uyguladığı asimilasyon politikasını kınayan bildiriler bastığı, dağıttığı ve Türkleri, seçimleri boykota çağırdığı gerekçesiyle, 16 Haziran 1986 tarihinde tutuklandı. Gizli yapılan duruşma sonucunda, 48 yaşındaki Doktor tbrahim Ismailov Arifov ve üç arkadaşı, sekiz yılla on yıl arasında değişen hapis cezasuıa çarptırıldılar Doktor lbrahim Ismailov Arifov'u "ayın mahkumu" seçen ve Arifov'un eşi ve iki kızıyla birlikte bir aile fotoğrafını yayımlayan Uluslararası Af örgütü Belçika temsilciliğine göre, Sofya hükümetinin asimilasyon politikasına karşı ç;kan pek çok Türk şu anda Bulgar hapishanelerinde bulunuyor. Af örgütü bülteninde, Bulgaristan'da uygulanan asimilasyon siyasetini protesto etmek ve Doktor Arifov'un serbest bırakılmasını sağlamak için, Bulgaristan Komünist Partisi 1. Sekreteri Todor Jivkov'a ve bu ülkenin Belçika'daki Büyükelçiliği'ne mektup gönderilmesi çağrısını yapıyor. Öte yandan, "Uluslararası Af Orgütii"nün dünkü bülteninde, TKP ve TİP liderlerinin de Türkiye'de tutuklanması haberi yer alıyor. Haydar Kutlu ve N'ihat Sargın'ın hiçbir şiddet eylemine karışmadıkları bildirilen bu haberde, iki komünist önderin derhal serbest bırakılması talep ediliyor. Bulgaristan 4 Ttirkü mahkum etti Uluslararası Af Örgütiu Genel Müdürlük Kambiyo Sorumlusu M. Fethi Uygur ve Nakliyat Müdür Yardımcısı Uğur Vfene/in imzalarını taşıyan rapprda "Umaf kısa adıyta anılan "Umumi Mağazalar" şirketinde birçok yolsuzluk yapıldığı kanıtlanmaktadır. Raporun "Katma Değer Vergisi kaçakçılığı" bölümünde şu saptamalar yer almaktadır. Okuyalım: Hizmet faturalanmızın KDV tahakkuk ettirilmeden kesilerek KDV kaçakçılığı yapılmıştır. KDV Kanunu yürurlüge girmesinden bu yana tahakkuk ettirilmeyen KDV miktannın bir maliye teftişi halinde ortaya çıkması halinde üç kat kaçakçılık cezası ile temerrüt faizi ile cezalandınlmamız dolayısı ile 200 milyon mertebesinde bir riskle karşılaşmamız mümkündür... Raporun "vergi iadesi alacaktan" başlıklı bölümüne de göz atalım: Şirketimizin Avrupa'da yaptığı sefor harcamaJarı ile ilgili vergi iadesi (MWST) alacaklanmız 1984 yılından bu yana takip edilmemektedir... Bu bölümü okuduktan sonra "usulsüz komisyon ödemeleri" başlıklı bölüme de şöyle göz gezdirelim: Şirketin taşıdığı yükleri 3. vn 4. ellerden alarak olağanüstü komisyon ödemelerine maruz bırakılmıştır. Kaldı ki, bu ödemelerde, açıklık ve aleniyetten uzak mükerrer hamule senetteri düzenlemek gibi usullerle yürütülmüştür. Raporda, bu olayın ayrıntısına da yer verilmiştir, Umat kamyonları ile İzmir'den Iran'a 21.5.1985 günü ünlü "Raks" şirketinin 5.000 kaseti taşınmış; yük "Horoz Nakliyat" şirketinden alınmış; İran'a kaset taşıma işi ile ilgisi olmayan "Batı Taşımacılık Turizm ve 77c. Ûd." şirketine fatura kesilmiştir. Raporda, konunun Genel Müdür Necati Sepkerie iletildiği ve Genel Müdürden, "Ben Batı Nakliyatı biraz koruyorum" yanıtı alındığı da kaydedilmektedir! İran'a Raks şirketinin gönderdiği kasetleri, "Umaf kamyonlarına taşıtıp, yükü "Horoz Nakliyat" şirketinden alarak, faturaları "Batı İaşımacılık" şirketine kesmenin diğer taşımalarda da uygulandığını düşünürseniz, olayın ciddiyeti konusunda bir fikir edinebilırsiniz. Raporda daha başka olaylara da yer verilmiştir. örneğin "Ekontur" adlı şirketten "bekleme" ve "kilometre farkı" istenmemiştir. Konu Genel Müdürtüğe yansrtılmış ve "Sen şirketin murakıbı mısın?" yanıtı alınmıstır. "Şirket personelinden alacaklar" bölümünde şu saptama yer almaktadır. Bu bölümü de okuyalım: Şirketimiz lstanbul Şube Müdür Muavini olarak görev yapan Taner Baykara'nın Hannover/85 fuar görevlisi olarak aldığı iş avansının matluba uygun belgelerle kapaülmayan bakiyesi bu şahsın borcunu teşkil etmektedir. Adı geçen avansını kapatabilmek için üzerinde tahrifat yaptığı DM 303.75'lik Türkiye'de yurtdışı gideri olarak düzenlediği DM 811'lik şahsi hediye ve yemek giderieri karşılığı DM 820.80'lik olmak üzere toplam DM 4.173.55'lik harcama belgesini şirket giderteri arasına sokmak istemiştir. Raporun bu olay ile ilgili bölümü çok ilginçtir: Bu olay, genel müdüre bir rapor ile yansıtılır. Genel müdür, kambiyo sorumlusu ve hukuk müşavirine, Taner Baykara'nın "sınıf arkadaşı ve pırtanta gibi bir şahsiyet olduğunu" bildirir. Ve raporun geri alınmasını ister, rapor geri alınmaz. Bunun üzerine "tercüman ücreti" adıyla 2238 marklık bir fatura düzenlenir. Bu fatura, "Basak Sigorta" tarafından şirkete ödetilir. "Umat' ile ilgili başka istihbaratlar ve belgeler de var. Yönetim Kurulu üyelerinin yeğenleri, inşaatlar, vs. vs. "Umat" şirjceti murakıbı Selahattin Koçak, aynı zamanda, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Teftış Kurulu Başkanıdır. Sayın Koçak, "Teftiş ve murakebesi"ne bağlı bir şirkette "murakıp" olarak görev yapmaktadır. Hem devlet adına "murakabe" edecek hem de bu şirkette "murakıp" olacak! Umat genel kurulu, 18 marttadır. Bakalım, "murakaberaporu"nda ne gibi konular yer alacak? 12 Eylül'ün felsefesinden güç alarak, milli birlik ve beraberlik ruhu içinde hep birlikte şirketleşiyoruz, liberalleşiyoruz, özelleşiyoruz... İtirazınız mı var? SAFnin (Baştarafı USayfada) ratik olarak nitelendirilmekteydi. 1991 yılında yürürlüğe girecek olan karann, SAP aleyhtan toplulukhnn partiden ayrılmasına yol açıp açmayacağı henüz bilinmiyor. Toresson, bu konuda iyimser. Parti aleyhindeki fakıörler, seçmen desteğinde bü>1ik değişiklik yaratacak güçte değil. Palme'nin öldürülmesinin ardından başlayan "iç güvenlik" tartışmaları, çalışan kitlelerin ücret istemlerinin LO'nun arzuladığı düzeyde gerçekleşmemesi, Bofors şirketinin kanştığı yasadışı silah satışı gibi ana siyasi gündem maddeleri, SAP'nin yüzde 45 dolaylannda seyreden oy desteğini bugüne dek pek etkilemedi. 197682 dönemindeki sağ koalisyonlann ekonomik politikasının yarattığı bütçe açığının ve dış borçlanmanın "makul" düzeye indirilmesi, sürmekte olan güvenin belki de en önemli nedeni. Demirkent yenîden başkan Büyükelçi atamaları gündemde ANK.\RA (Cumhnriyet Bürosu) Uzun süreden beri merakla beklenen "Büyükelçiler kararnamesi"nin son aşamaya geldiği ve hükümet tarafından önerilen isimlerin Cumhurbaşkanı Kenan Evren tarafından değerlendirmeye alındığı öğrenildi. Aralannda, Moskova, Tahran, Paris, Bonn bü>Tikelçi!ikleri ile Birleşmiş Milletler Daimi Temsilciliğinin de bulunduğu birçok tayinin kısa bir süre sonra gerçekleşmesi ve bu önemli merkezlerdeki diplomatlann kiminin yer degiştirmesi, kiminin de merkeze dönmesi veya emekliye aynlması bekleniyor. Buna göre Dışişleri bünyesinde aşağıdaki degişikliklerin gerçekleşmesi bekleniyor: . Dışişleri Bakanlığı Yunanistan ve Kıbrıs Dairesi Başkanı Ömer Akbel Tahran Büyükelçiliği'ne, Tahran Büyükelçisi Volkan Vural, Moskova Büytlkelçiliği'ne, Bonn Büyükelçisi Oktay İşcen Dışişleri Bakanı Yüksek Müşaviri olarak merkeze, Dışişleri Bakanlığı Konsolosluk Genel Müdürü Reşat Anm Bonn Büyükelçiliği'ne, Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Üler Türkmen Paris Büyükelçiliği'ne, Belgrad Büyükelçisi Mustafa Akşin New York BM Daimi Temsilciliği'ne, Paris Bü>Tlkelçisi Faik Melek merkeze, Dışişleri Bakanlığı Müşaviri Tevfik Ünaydın Belgrad Büyükelçiliği'ne, Bern Büyükelçisi Haydar Saltık merkeze, Dışişleri Bakanlığı tkili Siyasi İşler Genel Müdür Yardımcısı Teoman Siirenkök Tiran Büyükelçiliği'ne, Tiran Büyükelçisi Bilal Şimşir Pekin Büyükelçiliği'ne.. Öte yandan Atina Büyükelçimiz Nazmi Akıman'ın bu görevini 1.5 yıl daha sürdüreceği bu sürenin sonunda Londra Büyükelçiliği veya Dışişleri Bakanlığı Müsteşarlığı görevlerinden birine atanabileceği de belir tiliyor. Ülkedeki sağ muhalefetin "üç başlı" olması (Muhafazakârlar, Liberaller ve Merkez Demokratlar), sağ alternatiflerin "güdiik" kalması. iş dünyası ile "ülkenin menfaati" çerçevesinde profesyonel bir uzlaşma içinde olan SAP'nin en büyük avantajı. Bu yoğun gücün kırılmasının iki koşulu var: Sağ kanat partilerinin vergi, enerji ve dış politika gibi alanlarda görüş birligi sağlaması ve/ya da 1960'lardan bu yana SAP iktidarını mecliste destekleyen komünist partisinin bu desteğini geri çekmesi. SAP'nin bütçesi bugün 10 milyar TL dolayında. Partinin şu ya da bu şekilde etkili oldugu kooperatifler, sigorta şirketleri, gazeteler, yayınevleri, seyahat acenteleri, reklam bürolan vslnin toplam yıllık cirosu 9 trilyon TL'yı buluyor. lstanbul Haber Servisi Gazeteciıer Cemiyeti Genel Başkanlığı'na yeniden Nezih Drmirkent getirildi. Seçimler sonunda belirlenen yönetim kurulu üyeleri dün toplanarak görev bölümü yaptı. Recep Bilginer ve Necmi Tanyolaç başkanvekilleri, Orhan Erinç genel sekreter, Rıdvan Yelekçi muhasip üye oldular. Yönetim kurulu, Dogan Yıldız, Vasfıye Özkoçak. Naü Güreli. Fatma Karaali, Acar Şölen, Rahmi Turandan oluştu. Ayhan \etkiner, tbrahim Özkao ve Yiiksel Bayar denetim kunılunda görev aLrken, SaduUah Usumi, Abbas Parmaksızoglu, Oktay Akbal, Erol Dallı ve Salim Bayar onur kuruluna, Muammer Tuncer, Faik Zafer Atay, Şoket Uygun. Asaf Ayçıl, Ulvi Yanardag, Demir Feyizoglu, Seraceddin Zıddıoglu, lurgay Oicayto ve Talay Eker balotaj kurulu üyeliklerine getirildiler. Almanya'dan (Baştarafı USayfada) KOLCUOĞLU Bu işi sanki yasadışı bir şeymiş gibi görüyorsunuz. Açın bakın, gümrük tarifelerinde bu maddenin yeri var. Akü, 'hurda kurşun ve döküntüleri' adı altında girmiştir. Peki hurda akiiniin çevreye zararian konusunda herhangi bir önleminiz var mı? İçinde asit oldngu da söyleniyor. KOLCUOCLU Sapla samanı birbirine kanştırmayın. Evet, akünün içinde sülfirik asit vardır. Ancak bu bosaltılmadan satın almayız biz. Asiti ile alırsanız suya para vermiş olursunuz. Bizim yaptığımız aslmda basit bir işlem. Aküyü al, fırına at, erit, rafine et ve külçe kurşun haline getir. Bütün iş bu. Çevreye zaran konusunda da biz önlemimizi aldık. Fütrasyon sistemimiz Avrupa ayarındadır. Ne zaman taktırmıştınız filtreyi? KOLCUOĞLU 810 yıl önce. Dokuz Eylül Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü öğretim üyelerinden Doç.Dr. Ertugnıl Erdin, lum çevre uzmanlarının aküyü tehlikeli artık olarak değerlendirdiğini söyledi. Akünün içindeki sülfirik asitin antılmasının son derece pahalı bir teknik olduğunu belirten Doç.Dr. Erdin, "Biz yıllardır akü, pil gibi artıklann diger çöplerden ayn toplanmasını isteriz. Çunkü bu maddeler agır metaller sınıfına girerler, içme suyu ve benzeri insan kullanımına açık maddelere kanşma tehlikesi büyüktür. Kurşun, bünyeye girince atılamaz, belli bir düzeye ulaştıktan sonra da insani ökJüriir" diye konuştu. Dışişleri konferansı Yılmaz, Dışişleri Bakanları konferansında yaptığı konuşmada ise özellikle azınlıklar konusunu işledi. Bulgaristan'ın adını anmadan azınlık haklarına gösterüecek saygının bölgesel işbirliğini gelişoreceğini vurguladı. Yılmaz "Helsinki Nihai Senedi'nin" "tnsani ve diger alanlarda işbiriigi"ni içeren maddesine atıfta bulunurken "Anlaşılabilir nedenlerden ötürii Avnıpa Güvenlik ve İşbiriigi Konferansı'nın önemini ve özeDiklerini Balkan konferansı'nın dikkatine sunmak istiyonım" dedi. Dışişleri Bakanı Yılmaz özetle şöyle konuştu: "Bu çerçevede uluslararası ve ikili belgelerle baklan güvence altına alınan azınlıklar sonınu ozel bir oncm arz etmektedir. Azınlıklar sonınu, üzerine cesaretle egilmemizi gerektirea tarihi bir mirastır. Her şeyden önce azınlıklan toptumlanmızı yakınlaşbracak olumlu bir unsur ve insani bir köpni şeklinde mütalaa etmemiz yararlı olacakür. Biz ülkemizdeki azınlıklara Lozan Anlaşm?»'nın ügili hükümlerini ve azınlık hak Kalenıi (Baştarafı Spor'da) lakoğlu ile "baş başa" görüşmenizin hemen ardından ağızlar değişti. Genel Müdür Kemal Kâmüoğlu ve Federasyon Başkanı Osman Solakoğlu, o ana kadar ligde takım adedini attırmaktan söz ederlerken, "Beşiktaş'ı kurtaramayız" diye beyanatlar vermeye başladılar. Aklımıza, "eski dostumuzdan" küme duşmeyi istediğiniz geliyor. Y'oksa planlandığı gibi toplantıya Ateş Çubukçu ve Battal Durusel ile birlikte giderdiniz diye düşünüyoruz. Sayın Başkan, basketbolun gücünü ve taraftarın basketbolda başarılı olmak istediğinı görmüyor musunuz? Futbol takımı her zaman iyi gitmeyebilir. Taraftarlannızın büyük Abiü Ipekçi Salonu'nda mutlu olmalarını, coşmalannı istemez misiniz? Bugüne kadar iyi bir basketbol yöneticisi ve bu şubeye bir "patron" bulamayışınızın acısını şubeyi ölüme mahkum ederek çıkartmayın. Bir Faruk Süren arayın, bir Fazıl Tokatlı arayın... Hemen kalemi kırıp basketbolu Beşiktaş'sız, Beşiktaş'ı basketbolsuz bırakmayın. 1979 YILIİCRA PL 467 TEDBİR UYARINCASK3ARA SAĞLIĞAZARARLIDIR
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle