19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER sonra, bölge idare mahkemelerinde davalar açtılar. îdare mahkemeleri, sıkıyönetimin geçici olduğu görüşünden hareketle, temel hukuk kurallarını ve insan haklarım da göz önünde tutarak, 1402 sayılı yasaya göre görevlerinden uzaklaştırılanların eski işlerine dönmeleri gerektiği yonünde kararlar veriyor. "Ülkede yargıçlar var" dedittecek kadar etkisiz olan bu kararlar, ne yazık ki, Danıştay tarafından, oy çokluğu ile ve esastan reddediliyor. Özetle, 1402'liklerin yargı yoluyla üniversiteye dönmeleri olanağı bulunmuyor. Ancak, sorun, yalnızca 1402'liklerin dönüşü sorunu değildir. Sorun, ür.iversitelerin gelişmesi, bilimsel araştırma ve yayımlarıyla toplumda belirli bir konuma gelmeleri ve etkinliklerini arttırmalandır. mez temeli, önkoşuludur. Üniversite özerkliği, özellikle bir kısım düşüncelerin suç sayıldığı toplumlarda, ayn bir önem kazanmaktadır. Kaldı ki, ekonomik ve toplumsal gelişmeyi, araştırma ve yayımlarıyla, eğitim ve öğretim çalışmalarıyla güçlendirmesi gereken üniversitelerin, siyasal iktidarın oyuncağı yapılması, özünde, bilimsel çalışma kavramıyla bağdaşmaz. Gerek öbür ülkelerin, gerekse ülkemizin deneyimleri, siyasal yönetimin güdümünde, yönetimin sözcüsü ya da kölesi gibi çalıştınlan bir üniversite düzeninin, sonuçta o siyasal yönetimin de işine yaramadığını kamtlamaktadır. Gunümüzde, hükümete düşen çok önemli bir görev vardır: Hükümet, 1980 sonrasında UniversiteLrden uzaklaştınlan ve aynlmak zorunda kalan öğretim üyelerini hiçbir ayınm ya da çekince göstermeden, tüm özlük baklanyla, bir an önce eski görevlerine cagırmalıdır. Ülkenin, bilimsel yasaklılar ayıbından kurtulmasımn başka bir yolu yoktur. Üniversiteler öğretim üyesi eksiği çekerken 1200 dolayında öğretim üyesinin en kutsal ve vazgeçilmez hakkı, çalışma ve mesleklerini sürdürme hakkı ellerinden alınmışken, yurtdışında bulunanlara çağn çıkarılması, çelişik bir tutumdur. Hükümete düşen bu büyük ve önemli yanlışı bir an önce düzeltmektir. Bilimsel Yasaklar Sürdürülüyor fllkemizde, bilimsel ve teknolojik gelişmenin yeniden bir ivme kazanması için yineleyerek belirtelim, hükümete iki görev düşüyor. Bunlardan biri, üniversite özerkliğinin tüm boyutlarıyla sağlanması, ikincisi de 1980 sonrasında üniversitelerden uzaklaştınlan ve aynlmak zorunda bırakılan öğretim üyelerinin eski görevlerine çağrılması. Bu iki önkoşul yerine getirilmedikçe, bilimsel gelişmeden, sağlıklı bir üniversite düzeninden ve demokrasiye geçişten söz edilemez. PENCERE Çukur?.. 25 ŞUBAT 1988 PROF.DR. YAKUP KEPENEK Geçen eylül ayında yapılan halkoylamasıyla, ülkemizde siyasal yasaklar bir ölçüde de olsa kaldınldı. Bu olumlu adım son aylarda, hükiımetin özgürlüklerie ilgili uluslararası sözleşmeleri benünsemesiyle tamamlanıyor. Yerli ve yabancı kamuoyuna, insan haklan ve özgürlükleri alanında olumlu adımlar atıldığı izlenimi veriliyor. Ancak, 1980 sonrasında yapılan üniversitelerle ilgili işlemlerin düzeltilmesi yönünde bir çaba görülmüyor. Siyasal yasaklar kaldınlırken bilimsel yasaklar sürdürülüyor. Bu çelişik tutumun tartışılması gerekiyor. yapmadı; resmi suskunluk gunümüzde de sürdürülüyor. Burada vurgulanması gereken ilk önemli nokta, öğretim üyelerinin görevlerine neden son verildiğinin, özel olarak kendilerine de genel kamuoyuna da açıklanmamış olduğudur. İnsan haklanna saygıdan, hak ve hukuktan bunca söz edilmesine, demokrasiye geçüdiğinden dem vurulmasma karşın, öğretim üyelerinin onca emek ve çaba sonucu elde ettikleri asıl işlerini yapmalannın neden zorla ellerinden alındığının açıklanmaması, tek sözcükle korkunçtur. Türkiye üniversitelerinin, gerçekte çok sınırlı olan öğretim üyesi olanaklanna bu ağır darbenin vurulması, ek olarak, toplumsal ve ekonomik maliyeti çok yüksek bir kayıptır. YÖK, 1402 uygulamalan ve aynlmalar, ülkemizde bilimsel gelişmeyi büyük ölçüde geriletmiştir. Son beş yılın gelişmeleri, hem bilimsel araştırma ve yayınlar hem de salt öğretim duzeyi bakımından, yeni dönemin eşkiye gore başanh olamadığını göstermektedir. Öğrenci sayısı artmış, ancak öğretimin niteliği çok büyuk ölçüde düşmuştür. Yansız bir tutumla yapılacak bir inceleme, Türkiye üniversitelerinin, hiç de başanlı sayılamayacak bir düzeyde olduğunu kolayca saptayabilir. Üniversitelerden uzaklaştınlan öğretim üyeleri, bu işleme karşı, özellikle sıkıyönetim kalktıktan Siyasal çözüm mü? Son günlerde basında yer alan iki haber, üniversite sorununun gündeme getirileceğini gösteriyor. Devlet Bakanı Sayın Adnan Kahveci, YÖK'ü yeniden duzenleyen bir yasa tasarısının mayısta TBMM'ye sunulacağını ve 1402 sayılı yasa ile işlerinden uzaklaştırılanların eski görevlerine dönmelerine olanak verileceğini açıklıyor. Bir başka haber de, Bakan Kahveci'nin, ABD'de bulunan Turk öğretim üyelerine, ülkeye dönmeleri için çağnda bulunduğunu bildiriyor. Çok geç kalınmış da olsa, üniversite konusunun gündeme getirilmesi, kuşkusuz, olumlu bir gelişmedir. Ancak, sorunun çözumu, yüzeysel ve göstermelik tutulmayacak kadar ciddi ve önemlidir. Öncelikle belirtelim ki, bilimsel çalışma, her seyden önce, bir ortam sorunudur. Anayasa profesörlerinin bile, işinden uzaklaştınlabildiği, neden görevden uzaklaştınldığının acıklanmadığı, haklarını arayamadığı bir güvensizlik ortamında, bilimsel çalışma olmaz. Bilimsel çalışma için en uygun ortamda düşünce, çalışma ve araştırma özgürlüğünün tum boyutlarıyla geçerli olmasıdır. Hükümet yetkililerince açıklandığı gibi YÖK Ue ilgili bir yeniden düzenlemeve gidilecekse, yapılması gerekea üniversite özerkliğini geçerli kılmaktır. Üniversitelerin, bilimsel, yönetimsel ve parasal özerkliği, sağlıklı bilimsel gelişmenin vazgeçil Bilimsel gelişmeye vurulan darbe Hatırlanacağı üzere, bundan yaklaşık beş yıl önce, 1983 yılı başında, YÖK ve 1402 Sayılı Sıkıyönetim Yasası'nın üniversitelerden öğretim üyesi uzaklaştırma işlemleri birlikte uygulamaya konuldu. 1402 sayılı yasa, yalnız akademik unvanı profesör ve doçent olanlar için uygulandı ve 74 öğretim üyesi bu yöntemle görev Ierinden uzaklaştınldı. YÖK ya da yönetim kararı ile de, öğretim görevlisi, asistan ve doktor asistan unvanlı 253 öğretim elemanının görevine son verildi. Bunlann dışında, 860 dolayında öğretim üyesi de, var olan koşullarda görev yapamayacaklannı belirterek, onurîu bir tutumla, üniversitelerden ayrıldılar. Hemen belirtelim ki, bu sayılar, oldukça düzenli bir çalışma ile Bilim ve Sanat Dergisi tarafından saptandı ve derginin 38. ve 40. sayılarında yayımlandı. Hiçbir hükümet sorumlusu bu konuda bir açıklama Sonuç Üniversite sorunu, en önemli toplumsal sorunlardan biridir. Çoğulcu demokrasiye "geçiş" sürecinde, universite sorununun tüm boyutlanyla tartışılması, gerekli ve zorunludur. Çağımızın teknoloji çağı olduğu gerçeğinden hareketle, soruna çağdaş çözumler getirilmelidir. Ülkemizde, bilimsel ve teknolojik gelişmenin yeniden bir ivme kazanması için yineleyerek belirtelim, hükümete iki görev düşüyor. Bunlardan biri, üniversite özerkliğinin tüm boyutlanyla sağlanması, ikincisi de 1980 sonrasında üniversitelerden uzaklaştınlan ve aynlmak zorunda bırakılan öğretim üyelerinin eski görevlerine çağnlması. Bu iki onkoşul yerine getirilmedikçe, bilimsel gelişmeden, sağlıklı bir üniversite düzeninden ve demokrasiye geçişten söz edilemez. OKTAY AKBAL EVET/HAYIR : Kitap Düşmanlığı Sürdükçe... .. BODRUM GOKÇEBEL YALIS^NDA dinlenmek, eğlenmek, denize girmek, güneşlenmek, spor yapmak... hayatı daha renkli boyutlarda yaşamak için, incelikli, güleryüzlü dost bir ortamda, renklerin en canlı, doğanın en cömert davrandığı güzellikler diyarı Gökçebel Yalısı'nda devre mülk almak için, Yine aynı hastalık: Kitap düşmanlığı! Zaman zaman nükseden bir hastalıktır bu. Kimlerde mi? Birtakım yöneticilerde.. Adam gönderir, evlerden, dükkânlardan kitap toplatırlar. Genelge yayımlayıp kitaplan yasaklatırlar. TV ekranlarmda suç öğesi diye gösteririer. Bakarsınız, suçlu sayılan yapıtlann biri bile 'yasaklı' değildir. Ama bırtakım yöneticiler kitap denilince kırmızı bez görmüs boğalara dönüyorlar. Yıllar geçer, yöneticilerimizgider, insan haklarıyla özgürlükle, kültürle, sanatla ilgili anlaşmalara imza atar, ama kafa değişmez, kitap düşmanlığı olanca hızıyla sürer gider!. Ankara C. Savcılığı'nın İlhan İlhan Kitabevi'nden 54 tane kitabı aldırdtğı haberini geçenlerde gazetelerde okudunuz. C. Savcılığı bu kitaplan inceletecekmiş! Üç görevli gelmiş kitabevinden yapıtları alıp gotürmüş. Savcıiık inceleyecek!.. Nasıl inceleyecek? Herhalde bilirkişilere verecek, "Şunlan okuyun, nasıl şeyler, toplum için zararlı mıdır değil midir?" diye rapor vermelerini isteyecek... Marx'ın 'KapitaH, 'Fransa'da Sınıf Savaşımlan' vb; Engels: in, Lenin'in, Politzer'in, Oarvvin'in, Russel'ın, Hegel'in, Gramsci'nin, Glasneck'in kitaplan... Bu arada Türk yazarlarının yapıtları da var: Taha Parla'nın 'Türkiye'nin Siyasal Rejimi', Neyyire Özkan'ın 'Cezaevi Cezaevi' Halit Çelenk'in 'idam GecesiAnılan'\, Muzaffer İlhan Erdost'un 'ilhan ilhan'\ vb... Bu son üç kitabı da beğenerek okumuştum, yazılarımda da söz etmiştim. Şimdi ben 'zararfı' kitaplan övmüş mü olacağım, savcılığın incelemesi olumsuz sonuç verirse? Marx, Engels, Russel, Darwin vb. insanların yapıtları ölümsüzlük çizgisine ulaşmıştır. Hepsi elbette ki tartışmalara açıktır, eleştirilere açıktır, ama zararlı sayarak onları ortadan kaldırmak yersizdir. epey de gülünçtür. Böyle büyük düşünürler insanlık tarihinde yerlerini almışlardır. Hiçbir savcıiık ya da bilirkişi kurulları bu yapıtları "yasaklayamaz', 'zararlı' sayarak Türk insanlarının okumalannı önleyemez. Üstelik de Avrupa Topluluğu'na girmek için can atan bir yönetim işbaşında iken, çoğulcu demokrasiden yana olduğumuzu iktidarıyla muhalefetiyle durmaksızın yinelediğimiz bir dönemde... öyteyse nedir bu yapılanlar? Kitaba kar>ı düşmanlık, özgür düşünceye, bilime, kültüre düşmanlıkiır. Atatürk "Fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür" kuşakların yetişmesini isterdi. Dünya klasiklerinin dilimize kazandınlması bu alanda atılan bir ileri adımdı. Yetişen kuşaklar bilimde, sanatta neler yapılmış, neler yazılmış; kimler neleri düşünmüş, neleri yaratmış? Türk kuşaklan bunları bilmeyecek, öğrenmeyecek de neyi bilecek, ögrenecek? Yalnızca Hafızı Kuranlar yetiştirmek, bunları birbiriyle yarıştırmak yeterli midir? Üstelik bu hafızlar ezbere okuduklarını anlamayacak durumda iseler!. Şaştığım bir şey de, Ankara C. Savcılığı'nca gözaltına alınıp, inceletilecek kitaplar arasında Alman yazarı Glasneck'in "Kemal Atatürk ve Çağdaş Türkiye" adlı inceleme yapıtının da bulunması! Gide gide Atatürk'le ilgili kitaplan da mı yasaklayacaklar? Atatürk'ü ve yarattığı devrimci Türkiye'yi yorumlayan, değerlendiren kitapların, yazarların işbaşındaki kimi kişiler ve çevrelerin gözünde olumlu işler sayılmadığı ortada!.. Oyle olmasa 1980'den sonra Dil, Tarih Kurumları, CHP, Halkevleri gibi çağdaş uygarlığın kaleleri birer birer yıkılır mıydı? Atatürkün vasiyeti bile saygısızca bir yana itilir miydi? Darvvin'e, Russel'a düşmanlık, Marx'ı Türk gençlerinin okuyup öğrenmelerini önlemek, ülkemizdeki gerici eylemleri, davranışlan açıklayan incelemeleri 'suçlu' saymak içinde yaşadığımız toplumda demokrasinin neden kurulamadığını, neden birtürlü dünyanın gözünde 'uygar1 bir toplum sayılamadığımızı kanıtlamaya yeter... Kâğıda zam üstüne zam, kitaptan KDV almak, kitap, dergi, gazete, PTT giderlerini sürekli arttırmak, zaman zaman evlerden, dükkânlardan gelişi güzel bir uygulamayla kitaplan toplayıp götürmek, bütün bunlar hangi uygar ülkede vardır? Ya bu 'zararlı' sayılan kitaplan incelemekle görevli insanlara ne demeli? Bu gibiler hiçbir sıkıntı duymazlar mı Marx'ı, Darvvin'i, Russel'ı vb. incelemeye kalkışmaktan? Kişi haddini bilmeli, 'kendini bilmek gibi irfan olamaz' sözünü boşuna söylememişler!.. DEVRE MÜLKTE FARKLI ve SEÇKİN olanı tanımak için GECİKMEYİN! tur$em İNGİÜZÜSAN0KUL1ARI DANIŞMAMERKEZİ CumfunyetCad 173/1B Elmadağ 80230 Isianbul Hılton Otelı Karşısı Ünlü bir Amerikan bilmecesi vardır: Içinden alındıkça büyüyen nedir? Yanıt: Çukur!.. Bizim dış borçlar da bu Amerikan bilmecesinin Turkçesine dönüştü: ödendikçe artan nedir? Dış borçlarımız!.. İktidarın dalkavukları istedikleri kadar borç ödemedeki yetkinliğimizden dem vursunlar; borcu borçla ödedin mi borç artar; bir kez bu sarmala dolandın mı artık işin içinden çıkmak çok güçtür; çırpınır durursun. Zaman da öyle hızlı geçiyor ki bir bakıyorsun 87 yılındasın, derken takvim yapraklarında iki tane şişko 8 sırıtmaya başlıyor; bir bakıyorsun dış borç toplamı 32 milyar dolar; aman zaman demeye kalmadan 37 milyara ulaşıyor, ardından 40 milyara bayrağını dikiyor. Ülkemizi ziyaret eden Amerikalı ünlü işadamı David Rockefeller cenapları bu konuda demişler ki: ' Türkiye'nin dış borçları bizim görüşümüze göre hahn 38 milyar dolar dolayında. Ancak kısa bir süre sonra bu rakam 40 mityar dolar sınınnı zorlayacaktır." (Hürriyet, 24.2.1988). Oysa bizimkiler dış borç toplamını 35 milyar gosteriyoriarmış; gerçek sayıyı pâtrondan öğrenmişler. • Peki, bu 40 milyar dolarlık dış borcun faizi acaba ne kadar tutuyor? Hesabı çok zor... Çünkü kısa, orta, uzun vadeli faiz oranlan değişik olduğu gibi ertelenen dış borçların birbiri üstüne bindirdiği oranlarda değişiyor: "Zamana yayılan bolük pörçük borçların son aşamalarda toplam faizi ne olacak?" sorusu bir uzmanlık konusunu gündeme getirebilır. Söz gelimi 1988'de Türkiye'nin 7 milyar 265 milyon dolar borç ödemesi gerekiyor. Bu sayının içindeki faiz miktarı 2 milyar 950 milyon dolar tutarındadır. Yuvarlak rakamla anapara 4 milyar, faiz 3 milyar dolar... Ama 1988'de bu borcu ödemek için en azından 3 milyar dolar yeni dış borç bulmak gerekiyor. Demek ki yalnız bu yıl odeyeceğimiz faiz 3 milyar dolar ve dışarıdan yeniden 3 milyar borçlanmak zorundayız. Peki, bulacağımız 3 milyar doların faizi ne olacak? • Ekonomi yeni bir bilim dalıdır; konulara sosyalistce baktığında renkleri cancanlıdır; kapitalistçe baktığında şanjanlıdır, bu nedenledir ki dış borcun ne demek olduğunu belirlemek için doğrudan "Ak Iktisat Ansiklopedisi"ne başvuruyorum; "borçyükü" maddesinde diyor ki: "Dış borçlarda borç yükü, milli gelir seviyesinde bir azalış şeklinde ortaya çıkar. Şöyte ki; dış borçlarda gerek borcun ana kısmının gerek faizinin ödenmesi döviz ile olacağından, ekonomiden dışanya net bir satın alma gücü transferine (aktarılmasına) yol açar. Bcylece dış borçların itfası (ödenmesi) esnasında (sürecinde) ekonomi üzerine net bir yük biner. Bu yük ekonomiden dışanya yapılan net gelir transferine eşittir." Bu yaklaşımın bir karşıt fikri de olduğunu belirten kitap, tartışmasız olan gerçeği şöyle vurguluyor: (Dışanya ödenen) "faiz miktarı milli gelirden net bir tmnsferi ifade eden" • Yalnız bu yıl milli gelirden 3 milyar dolarlık net bir transfer yapıyoruz. 40 milyar doların faiziyle yurtdışına aktarılan miktar ne olacaktır? Biz, dışarıdan yabâncı sermaye beklerken, dışanya kaç milyar dolar gidecek? 29 Subat 1988'e kadar % 25 indirimli olan fiatlarımızdan YARARLANIN!.. Tel 11)148 39 77148 79 43 1329684 Tlx 27498 TUSM TR Fax (1)132 97 29 Uluslararası Turizm. P.t/jrlam.ı. f ndustrı \e Tıcaret \.Ş H « t e £ Tııytfı Hasan Paşa CaO Rotaş Han Uo 9 Kat 2 Aksanç.lSTANBUL Te! 5258396 524 653552135 99 Vx 23601 BAO TR Şube : Ankaıs Caü Cağaloğb Yokuşu Saadet Işhant No i2 Kat 2 No 212213214 Tel 522 66 89 Cağaloğlu,lSTAHBUL Nol: Her hafta Cuma akşamları Bodrum inşaai alaTirnızı görmek U2ere uzel turlar duzenlenmektedır Katılmak ısteyenler rez«r.asyon yaptırabıiırter nıııııııır TURPEM Bir öncü çevirmen ve yazarı, Toplumcu düşün ve yazını dilimize ustalıkla kazandıran Ağabeyimiz Ingıltere'de tngilizceyi ucuz oğrenme imkânını şirketimiz sağlar. Derin Lımıted 158 53 42 Ingiltere'de lngılızce Turizm Otelcilik Sekreterlık Ithalat Ihracat BARAT 147 44 88 148 43 57 Çorum Sungurlu'dan aldığım kimliğimi kaybettim. HükUmsüzdür. MÜSADE TAHANOĞLU Ingıkere'de Ingilizce Hattacla 94 •paund'dan itıbaren BARA T 147 44 88148 43 57 ATTİLA TOKATLI'yı yitirmenin acısı içindeyiz. Anısı önünde saygıyla eğiliyoruz. MEHMET EMİN YAVUZ Tutsaklık koşullanndaki açlık grevi ve ölüm oruçları mücadelesinde bir şehit daha verdik. Onurlu bir yaşam ve siyasi kimlik için, baskı ve sömürünün olmadığı bir ttlke için mücadele eden Mehmet Emin Yavuz'u kaybettik. Tüm dava arkadaşlarının, ailesinin, devrimciyurtseverlerin ve halkımızın başı sağolsun. Anısı yasayacak. Metris'teki Devrimci Sol davası tutuklulan adına D U R S U N KARATAŞ SİNAN KUKUL BEDRt YAĞAN ALAN YAYINCILIK M.Emin Yavuz ANMA Trafik kazasında yitirdiğimiz ACI BİR KAYIP SOYDAN ERBUĞ'u Ölumünün ikinci yılında sevgi ve özlemle anıyoruz. Orhan A. ERBUĞ, Eşi ve Kızları yitirdik. Cenazesi bugün öğle namazından sonra Teşvikiye Camisi'nden alınarak Yeniköy Mezarlığı'nda toprağa verilecektir ATTİLA TOKATLFyı Sevgili eşim, Çevirmen, Yazar, Yönetmen Eşt DURCAN TOKATLI Değerli dostumuz, çalışma arkadaşımız Emin Çölaşan'ın s her pazar günü Hürriyet'te v zevkle okuduğunuz Pazar Sohbetleri, şkndı kitap olarak topluca elinizde... Fatin Rüştü Zorlu'nun yasak aşkı Vesamet Kutlu'dan tarikatçılara, Ermeni olaylarından fulbolculara, işkencecilerden ağalara; Kıbrıs Harekatı'nda Kocatepe Muhribimizi batıran pilotlara kadar her şey... Tam 24 adet seçkin röportaj. KADIKÖY İKİNCt SULH HUKUK HÂKİMLtGİNDEN 1987/628 Halen Acıbadem Çamfısuk Sokak No: 2224 sayılı adreste ikamet eden ALt ALTUNEL, aynı adreste ikamet eden oğlu HÜSEYİN ALTUNEL'e vasi tayin edilmiştir. ATTİLA TOKATLI'yı yitirmenin derin üzüntüsü içindeyiz. Tüm sevenlerine başsağlığı dileriz. SOR BAKALIM!. EMİN ÇOLAŞAN MAY A.Ş. İSTANBUL BÜYÜK ŞEHİR BELEDİYE BAŞKANLIGFNDAN lRumeli yakası muhtelif yollann asfaltlanması, PTT menholü, baca yağmur suyu ızgarası yukseltilmesi ve onanm'ışi; 4.000.000.000 TL + KDV keşif bedelle ihale olacaktır. Geçici teminatı: 120.000.000. TL'dır. 2Park ve Bahçeler MOdürlüğÜ'nün çocuk parkları düzenlenmesinde kullanılmak üzere dinazor heykeli, kaydırak, yunus heykeli tahtaravalli, çatanadan oluşan 10 lakım oyun seti; 132.000.000. TL + KDV tahmin bedel dahilinde satm alınacaktır. Geçici teminatı; 3.960.000. TL'dır. 3Mezarlıklar Müdürlüğü ihtiyacı 250.00 metre beyaz (kasarlı) patiska; 387.500.000. TL + KDV tahmin bedel tahilinde satın alınacaktır. Geçici teminatı; 11.625.000. TL'dır. Yukanda yazılı işler 15 Mart 1988 günü saat 11.00'de lstanbul Büyük Şehir Belediye Encümeninde 2886 sayılı yasanın 36'ncı maddesine göıe kapalı zarf eksiltmesi usulü ile şartnameleri veçhile ayn ayrı ihale olacaklardır. Tnci işin 360.000. TL. bedelle Yatınm Planlama Md.'den, 2'nci işin 20.000. TL. bedelle Araç Gerec Satın Alma Md.'den, 3.'ncü işin 44.800 TL. bedelle Levazım Md.'den şartnameleri satın alınabilır. thalelere katılmak isteyenlenn, geçici teminatları ile l'nci iş için ihale, tatil, dılekçenin verildiği günler hariç olmak üzere, ihale tarıhinden en az 5 İ5 günü önce belediyeye dilekçelerine ekli olarak verecekleri belgeler sonucu alınacak ihaleye iştirak belgeleri ve şartnamesinde yazılı diğer belgeler, diğer işler için şartnamelerinde yazılı beıgelerle her üç iş içinde ayrıca teklifierini içeren kapalı zarfları ihale günü saat 10.00'a kadar lstanbul Büyük Şehir Belediye Encümenine vermeleri lazımdır. Basın: 13172 ORHAN APAYDIN'ı Anma Toplantısı Demokrasi, hukuk, emek ve insan haklarının yılmaz savunucusu lstanbul Barosu Başkanlarından Avukat ORHAN APAYDIN'ı ölumünün 2. yılında saygıyla anıyoruz. Yer: Gazeteciler Cemiyeti Burhan Felek Konferans Salonu Tarih: 28 Şubat 1988 Pazar, saat 14.00 Panel: İnsan Haklan Açış konuşması: İlhan Sdçuk Katılanlar: Ugur Mumcu, Gülçin Çayhgil, Dr. Erdal Atabek Yöneıen: Oktıy Kurtboke Ingiltere'de Ingilizce 1016 yaş grubu çocuklara BARAT 147 44 88148 43 57 Değirmısaz, Tunçbilek, Çan, kömürleri 155 29 00 156 04 68 1727 yaşlannda bayanlar, Ingiltere'de çocuğa bak, karsılığınua Ingilizce öğren. 158 53 42
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle