27 Aralık 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
30 ARALIK 1988 KÜLTÜRYAŞAM CUMHURÎYET/5 ISMAİL GÜLGEÇ BiZ. RAHATıZ SINEMA ATILLA DORSAY HAYVANLAR i5iNfZ Bir kadın ve üç erkek Ağtt (Requiem) / Yönetmen: Zoltan Fabri / Senaryo: Z. Fabri / Goruntü: György tlles / Müzik: György Vukan / Oyuncular: Edit Frajit, Lajos Balazsovits, Laszlo Galffı, György Kalman / Bir Hungarojilm (Macar) yapımı / 97 dakika (Dünya, Moda) Emeğin yuceltilmesi, siyasalekonomik gucü elinde bulunduran sınıfların diğerlerinı sömurmesinin engellenmesi, insan gibi yaşama hakkının tüm toplum katmanlannda yaygınlaştırılması için başa geçtiklerinı söyleyen yönetimler, birey üzerinde yoğunlaşan baskı, teror eylemlerıne girişebilir, en kuçuk bir eleştiri getiren, düşünen ve konuşan bilinçleri işkenceyle, tutuklamayla, şiddetle susturmayı deneyebilir mi? Bir sosyalist ülkede (Macaristan'da) faşizm belasından kurtulmak içın 1945 öncesi savaşıma katılmış olan genç bir adam, Stalin'ci uygulamalar sırasmda "iceri" alımp işkence görurse, sosyalizme olan inancını hâlâ koruyabilir mi? Bir yıl boyu birlikte kaldığı "hücre arkadaşı"ndan sürekli bir kadının, Netti'nin ovgusunu dinleyen bir genç adam, hiç görmeden, yalnızca tanımlamasını, övgusunü dinlediği bu kadına çılgınca tutulabilir mi? Güzelliğini, "tum organlanmn birbirini tanımasından Zoltan Fabri'nin "Ağıt'% sinemada anlatılmış en güzel öykülerden biri ı. ON KİM KİME DUM DUMA BEHIÇ AK ~jhhı>, denmn. kHap oforktn / hhaf şfyltr fl/di. Olvjlararajı •fer karşı Otos/K 6(XJVVf®H«i ğ dvşonvyorclvm Esslı bir ders Macar yönetmen Zoltan Fabri'nin daha önce Sinema Günleri'nde de gösterilmiş olan "Ağıt" adlı yapıtı, "sanat eseri" katına yukselmeyı bilen bir sinema konusunda eşsiz bir ders. gelen bir uyum"dan alan kadın, hayatına kanşan uç erkekten hangisıne geîçekten tutkundur? Haksız yere tutuklanıp ıçerde yaşamını yitiren lstvan Hanover'in içerden yazdığı mektup yuzünden her dönemde gemisini kurtarmasmı bilen oportunist avukat Kari Agoston'la evlenrnesinin, kısır bir "varolma" kaygısından başka açıklanacak yanı var mıdır? Bu "yanlış" evliliğın yanlışlığımn anlaşılması için bir fırsat mıdır, "içerden" çıkıp gelen ve aynen tstvan'ın jestleriyle, hareketleriyle yemek yiyen, davranan, konuşan yuzti yaralı genç adam? lstvan ne denli kişilik sahibidir ki, yuzü yaralı genç adamı böylesine etkileyebilmiş, davranışlarını ona nakledebilmiştir? Ve üstetik hiçbir kadınla yatmamış, kompleksli bir genç adam için, sürekli güzelliği, bedeni, "o işi yapması" anlatılmış bir kadına karşı duyulan o tanımlanamaz duygu, o kadınla başbaşa kalınca nasıl bir tepkiye P t K N t K PİYALE M.4DRA dönuşebilir? Netti, yüzü yaralı genç adamla, onun onulmaz BBİ SIUIR gözuken bunaiımlarına, kişilik yoksunluğuna bir tur "tedavi" EfNEİC olarak mı yatar? Yoksa onun kişiliğinde bir kez daha özgür, utanmasız, tıpkı o yaz günü ırmak kıyısındaki gibi, lstvan'la yattığını mı düşler? Yuzü yaralı genç, bu "başkasının yerine konulma"yı kabuilenebüecek midir? Netti içinse, unutulmaz bir aşkın amsına karşı işlenmiş ihanetin bedelini, geç de olsa ödemenin zamanı gelmiş midir? •mJi Je t&KMür SiSTtMMr, iSrkige'de //A1m //Mt/y&t Kültür Bakanlığı ödülleri başarılı bir törenle verildi Odüller ve çelişkiler Kültür ve Sanat Büyük Ödülü'ne Lütfı ö. Akad'ın değer görülmesi, sinemaya gönül verenleri mutlu kıldı. Ama devletin en büyük ödülünü alan Akad'ın Yılmaz Güneyli filmleri hâlâ yasak ve nerede olduklarını bilen yok. Gerçekten etkileyici, güzel bir geceydi. Kültür Bakanlığı'nın sinema ve tiyatıo ödülleri, ilk kez görkemli, oldukça özenilmiş ve birkaç aksamaya karşın temelde başarılı bir organizasyonla verildi. Kültür Bakanlığı Sinema Ödülu için başvuran 15 filmden parçalar gösterilmesi, Timur Selçnk yönetimindeki orkestra ve Sezen Aksu'nun mınikonserleri, hepsi çok iyiydi. Gonul isterdi ki ödul kazanan filmlerin tüm sanatçılan (yönetmen ve oyuncular da dahil) sahneye çağrılsın, her şey TRT'nin "naklen >ayını"na göre ayarlanrmş olmasın, sanatçılara ıki söz etme hakkı tanınsın... Bakanlığın gelenekselleşmeye başlayan yıllık Kültür ve Sanat Buyük Ödulü'ne ilk kez bir sinemacının, Lütfi Ö. Akad'ın layık görülmesiyse biz sinemaya gönül vermiş olanlaıı gerçekten mutlu kıldı. Ancak devletin verdiği en buyuk ödüle layık görülen bir sanatçının filmleri konusundaki duyarsızbk, bu ödülle çelişmiyor muydu dersiniz? Akad'm en onemli kimi filmleri, sözgelımi "Ana" veya "Irmak" bugun nerde, bilen var mı? Ya Akad'ın yine sözgelimi "Kurbanlık Katil", "KızılırmakKarakoyun" veya "Hudutların Kannnu" gibi filmlerini, korumak bir yana, toplayıp yok eden, yine o devletin bir donemdeki temsikisi olan Istanbul Sıkıyönetim Komutanlığı değil miydi? (Başrollerde Yılmaz Güne> oynuyor gerekçesiyle!...) Bir sanatçının hem filmlerini yok etmek hem de ona en büyük devlet odulu vermek, herhaide ancak bizim gibi kültürel geri kalmışlıktan kurtulamamış toplumlara özgu bir olay... r T.C. ÜRVETURtZM BAKANUĞI 1987Î988 SİNEMA. S ODULLERİ Rlmlerf yok, Cdufü var Yılların usta yönetmeni lütfi Û. Akad. Kültür ve Turızm Bakanlığı'nın Kültür ve Sanat Büyük Ûdülu'nü aldı. Şimdi Akad'ın ödülü var, ama başrollerinde Yılmaz Güney'in oynadığı yapıtları ortada yok. iyi 5 filmi içinde yer almasını nasıl açıklamalı? Tıpkı geçen yülarda "Alev Aiev", "Hafız Yusuf Efendi" vb. filmlerinde olduğu gibi? Türker tnanoğlu, devletle olan ilişkilerinde şaşırtıcı bir beceri sahibi... Gunümuzde her alanda bu tür beceri sahiplerinin iş başında olduğunu görunce, sinemada da böyle olması aslında şaşırtıcı değil. Inanoglu'nun hiçbir sanat kaygısı taşımayan, yalnızca iş filmlerine yonelik yapım politikasının, devletin sanat amaclarına yonelik olması gereken, desteğine de sürekli "mazhar" olması ve her yıl, Kültür Bakanlığı'nın ünlü Sinema Başan Ödül Kültür Bakanlığı ödullerine "abone" olması, yine leri'ne gelince... Yıllardır jürisi, aday filmleri vs. de insanı irkiltiyor. Ama aynı İnanoglu'nun, "Haaçıklanmadan yapılan bu seçimde, bu yıl ilk kez fız Yusuf Efendi" adlı, iğrenç renkleriyle ve museçici kurul kamuoyuna açıklandı. Eee, Sovyetler samere düzeyindeki sinemasıyla her baktığımızda de bile "glasnost" yaşanıyordu. T.C.'de de biraz içımizi kaldıran filminin, geçen yıl yine Kültür Ba"açıklık" gerekmez mıydi? Boylece, ıçinde, haşa, kanlığı ödülunu almakla kalmayıp TRT'ye tam 400 hiçbir "sinema yazan" bulunmayan, yalnızca bü milyona (evet, yanlış okumadınız, 400 milyona) sarokrat ve sinema dernekleri temsilcılerinden oluşan tılmış olduğunu oğrenince söyleyecek bir şey kalbir jürinin yapısı da gözler önune serilmiş oldu. So mıyor. "tnanoğlu faktörü" bizce Kultur Bakanlınuçlar (seçilen filmler) aslında olumluydu da... ğı ödüllerinin ciddiliğinı ve güvenilirliğini zedeleAma yine artık geleneksel biçimde bir Erler Film yen bir olgu. "tnanoğlu fakıörii"ne ve bunun başka Turker Inanoğlu yapıtımn ("Kurtar Beni") yılın en örneklerine yine döneceğiz. Sorular, sorular.. Buyük Macar sinema ustası, "Macarlar" filminin unutulmaz yönetmeni Zoltan Fabri'nin "Ağıf'ı öylesine zengin, boyutlu ve "güzel" bir öyküye dayanıyor ki, öykü tum bu ve başka soruları da birlikte getiriyor. Sinemada anlatılmış en güzel oykujerden biri bu bence.. Bir kadının ve onun sahki bir odak noktası, bir ayna işlevini gördüğu uç erkeğın birbiriyle yumak yumak örulmuş öykülerinin, yazgılannın sineması.. Alabildiğine yoğun bir duygusallık içeren, ama bu duygusallığı ustaca denetim altına alınmış, hiç bir anında "melolaşmıyan" bir film. Ve o guzelım oyküsunu, ardında 30 yıllık meslek yaşamı bulunan bir buyuk yonetmenin kimbilir ne deneyimlerden suzülup gelmiş bılgelığiyle ve bunun getirdiği yalınhkla, sanki ilk filmini çeken bir genç yonetmenin coşkulu biçimciliğıni, anlatımoyunlannı dengelemiş bir uslupla anlatan. Seyirci için, insan duygularını kolayca sömüren bunca ticari filmden sonra geride kalmış olan (kalmış olacağı umulan) gerçek, öz duyarlığ] yeniden sınamak için benzersiz bir fırsat... Sinemacı olan veya olmak isteyen herkes içinse, gerçek, insana özgu bir sinema konusunda, hem duygulara hem bilince seslenen hem sorumluluk taşıyıp hem de "sanat eseri" katına yükselmeyi bilen bir sinema konusunda eşsiz bir ders... Sinema Günleri 88in bu güzel filmini kaçırmayın."Ağıt", belki de, ilginç filmlerle geçen bu mevsimin en iyisi olmayı hak edecek bir film... fflZLI GAZETECİ AĞAÇ YAŞKEN EĞİLİR KEMAL GÖKHAN GÜRSES TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ 4RIKA\ 30 Arahk 1947'DE SUGÜU, SOVYET YAPIMi M/GfS' JEr uÇAĞININ İLK UÇi/fU 8A$ARlYL4 7XMAMLANMIÇT1. JLOÛNYA SAYAÇl'UOAU SONRA 6£LıÇEM ASKE& HAl/ACtL/K TEKAJOLOTlS/MOE,S.S C.B BSLİRGİN 8/e USTÜMLÜK SAĞLAMIŞTt. MIKOYAN VE GUĞ ' /&)ŞT7GAt4 VE 6EJET MOTO/2UMU C*JCE MİG9'PA KUUANMlŞsAMA AtZD(NOAN GELEN Mİ6İS,ZAMAM/AJ/M TUM JET UÇAKLAe/NI <5ÖLS£PE &//ÇA*:M/ŞT~/. 135i E £>£<S/A/, SA77 &ÛA/Y/4S/ BU UÇAkTTAH HAgeeSrzp/. KOe£ SAI/AÇI SlRAS/A/O/4, M/SrS 'L€fS, HIZ (SAATTS İO7OKm\ t/E MA~M£(/£A ÜSruAJLÜGUyLE AMEISlKAL/LARI fAÇ/CfA/A ÇEf/&U/£T/. SOvrErL£etN EKS/fcLlGf, M/G15 HAVALANIYORL Bilinmeyenin dayamlmaz çekiciliğî SineJc (The Fly) / Yönetmen: David Cronenberg / Senaryo: Charles Edward Pogue, D. Cronerberg / Müzik: HoM/ard Shore / Görüntü: Mark Invin / özel efektler: Chris Walas / Oyuncular: Jeff Goldblum, Geena Davis, John Getz, Joy Boushel / Bir FOX fılmi / 96 dakika / (Site, Sinepop, Süreyya, Renk, Şafak, Nilgül) 1958 yılında Alman kokenli Amerikan yönetmeni Kurt Neumann'ın yaptığı özgün "Sinek" filmi, özeüikle "sinege dönuşmüş" kahramanının finalde dayamlmaz bir sesle haykırdığı "Help me... Help me Yardım edin, yardım edin" sözcukleriyle anımsanır. Bilimkurgusal gerilim fantezileri arasında alçakgönüllü de olsa bir yer edinmiştir kendisine bu film; cisimleri bir yerden diğerine "telenakıl" işlemine tabi tutarak zaman ve mekân kavramlarını altust etmeyi deneyen bir bilım adamı, sonunda aynı deneyi kendisine uygular... Ancak hücrede saklı kalan bir sineğin kafası, gensel moleküllerin yeniden birleşmesinde, kendi kafasının yerini alacaktır... Fantastik sinemanın özgün yaratıcılarından Kanadalı David Cronenberg, "Sinek" filminin yaklaşık 30 yıl sonra yenidençevrimıni gerçekleştirirken, George Langolaan'ın özgün oyküsunu oldukça değiştirmiş. İlk filmde günumüzun ünlu yazan James Clavell'in yaptığı uyarlamayı, bu kez Charles Ednard Pogue ile birlikte yonetmenin kendisi yuklenmiş. İlk filmi pek az anımsıyorum, ama sanıyorum ki Cronenberg'in yaptığı değişiklikler, yalnızca günumuz sinemasının çok daha ileri olan teknolojisini daha iyi değerlendirmekle kalmıyor, ortaya alabildiğine kişisel ve özgun bir "yeni film" koyuyor... leyerek yaptıklarını bir kitap haline getirmesini isterken, aynı zamanda kadına âşık olur. flişkilerinin geçici bir düşkırıklığı getirdiği bir akşam, Brundle'in deneyıni zamansız biçimde kendisine uygulaması, yukarda anlatıldığı biçimde bir felâkete neden olacaktır... lşte Cronenberg'in filmi, özellikle bu noktadan başlayarak farklı olmayı seçiyor. "Sinekle birleşme" olayını ilk filmdeki gibi, bir anlık bir "şok" olmaktan çıkanp, "tedricen" gerçekleşen bir olay halıne getirmesi, filme çok daha sürekli bir gerilim kazandırdığı gibi, iki kahramanın çok daha ayrıntılı biçimde çizilmiş ruhbilimsel portreleri ve boyutlu biçimde ele alınmış "aşk hikâyesi" filme daha zengin açıhmlar getiriyor... "Sinek", elbette gerçek bilimkurguyla ilişkisi tartışılabilecek ve daha çok fantastik ürün içinde ele alınması gereken bir sinema örneği. Ama ne örnek!.. Cronenberg'in senaryosu ve sineması, bize yalnızca birkaç görsel/işitsel şok ve bunlann getirdiği bir "ürperti" sunmakla kalmıyor, bunun ötesınde, gerçek bir "insan dramı" sunmayı ve Brundle'in kişiliğinde evrensel bir trajiğe ulaşmayı başarıyor. Brundle, Batı edebiyatının "Frankenstein" veya "Dr. Jekyll" gibi daha ilk fantastik örnekleriııden başlayarak çokça kullandığı bir kahramanın mirasçısı: Bilinmeyeni öğrenmek için önune geçilmez bir tutku duyan ve bunun için kendi ozbenliğini de tehlikeye atmaktan çekinmeyen bilim adamı, araştırıcı tipi... Film, çağımız sinemasının kolayca hakkmdan geldiği "değişinim" (mutation) sahneleriyle, bu geleneksel temaya çarpıcı bir gorsellik kazandırırken, Veronika'nın "sinek adam"dan gebe kalması, en "korkunçlaştığı" anlarda bile ona olan sevgisıni sürdurmesı ve özellikle finaldeki "tiıfek" sahnesiyle son derece insancıl bir içerik kazanmayı da biliyor. "Sinek" Time'a göre 1986'nın en iyi 10 filminden biriydi 60 YIL ÖNCE Cumhuriyet 30 Arahk 192» Ford mııessesesıne teslım edilecekiır. Bu antrepolardakı eşyanın Kuruçeşme anbarlanna nakli masrafı hakkında tuccar tarafmdan serdedılen ıtirazlar variı değildir. Çunku bu eşyanın nakliye masanfi Ticaret Odası tarafmdan tediye edilecektır." emanetin yeni sene buıçesının ihzarı hakkında müzekerat cereyan etmiştir. Her Belediye daıresı ve Emanef merkez şubelerı yeni sene butçesınin kendılerine ait kısımlan ıçırı tekliflerinı Emanete bildırmişlerdir. Bu teklifler birbirleriyle telif edilerek yeni butçeye ona gore tahsısat konulmaktadır. Atına 29 (Hıısusı) Mevsuk haberlere gore Ankara müzakeratı, musait bir safhaya girmışıır. Emlak meselelerine ait bazı noklalann halledilmemış olarak kalmakta olduğu hakkmdaki haberler resmı ve kaıı bir surette tekzib edilmektedır. Müzakerat butun mubadele meselelerinin tesfiyesme aıt olarak cereyan etmekle olup etabli meselesi Rum firariterinin emlak: meselesi, Yunamstandakı Turk emlakı meselesi iki memleket arasındaki muşlerek bir itilaf ıle halledilmektedır. tkı memleket munesebatı arasında yeni bir devir küşadı hakkında her ıki larafça temayuller gösterilmektedir. Bir TürkYunan misakımn imzası arlık "Sinek", turunde etkili, onem emniyetle beklenılmektedir. li bir örnek... Time dergisinin yılın (1986'nın) en iyi 10 filminden biri sayması boşuna değil. Ancak 13 yaşından küçuklere yasak • "Sinek. gerçek bilimkurguyla ilışkisı tartı filmin dışarda "13 yaşından kuşılabılecek ve daha çok fantastık turün ıçinde ele alınması gereken bir sine çüklere yasak" kaydıyla oynalıidıma örneğı. Ancak film dışarıda 13 yaşından küçuklere yasak" kaydıyla oy ğını anımsatır ve kuçük çocuklar Evkaf ıdaresi bazı camiteri natılıyor. lağvetmeye karar vermişlir. dan uzak tutmanızı öğutlerim. Kendini tumüyle bilime ve işine adamış genç doğabilimcı Seth Brundle, çalışmalarını görmesi için ev ine getirdiği guzel kadın gazeteci Veronika'dan, kendisini iz TürkYîman müsakerutı Tahdıde tabı tutulacak camiler lesbil edilmişıir. Bunlar 8590 kadardır. Lağvedılecek camilerin ekserisi İstanbul cihelindedir. Bunlann kıymeti larihiyeleri olmadığı gibi hepsi de ahşaptır. Bu camilerin memurlan dığer camilerde münhal oldukça nakledilecekler ve bu camiler de satılacaktır. Bu suretle satılacak camilerin memurlan açıkta kalmıyacaktır. Ford fabrikası Dun Ankaradan gelen Seyrısefaın Umum Mudürü Sadullah Bey tüccarın şikâyetlerinin variı olmadığını soyluyor. Sadullah Bey dun kendisıle goruşen bir muharrinmize şu izahatı vermıştir: " İdarenin bülçesi beş aylık tahsisatı munzama şeklinde olarak kabul edilmiştir. Bu bulçemız 2.119.825 liradır. Ford fabrikası hakkında lanzim edilen mukavelename bu hafla içinde Seyrisefain ile Ford mümessılı arasında ınıza ve lealı edılecektır. Tophane anlrepoları mukavelenin imzasından sonra azamı üç ay zar/ında lahliye ve Karagünırük tramvay hattı FatıhEdirnekapı hattının inşaatına havaların iyi gıtmesinden ıstifade edılerek devam olunmaktadır. Bir aya kadar hattın inşaatı bitecek ve Karagümruğe kadar tramvay işleyecektır. Azami bir ay sonra SirkecıKaragumruk hattmda ıramvay işlemeye baslıyacak, Edirnekapı hattı da büahare işleyecektır. Nazım Hikmet şehrimisde Ankarada rıiyet edilen muhakemesi neticesinde uç ay hapse mahkum edılerek ımiddeıi cezaıyesini ikmal ettiğinden dolayı tahliye edilen S'azım Hikmet Bey şehrimize gelınışlir. Emanetin yeni bütçesi Bazı camiler satıkyvr Dun Şehremanetinde muhasebeci Nuri Beyin rıyasetinde. Emanel merkez muhasiblenyle butun devairi beledıye muhasebecıtennın ıştırakıle bir ıçtiına aktedilmiştır. Bu içtimada
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle