18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18 ARALIK 1988 CUMHURİYET/7 Dabie Shan'dan Insan ve saıııaıı dolu yollarda Sbengyang» Pekrn Siyah çoraba özgürlük Şimdi çoraplar fantezi. Siyah giyiliyor ve motifleri var. 80'li yıllarda genel olarak cinsellik ve fanteziler ve fantazmalar daha özgür. Bu yüzden şimdi siyah motifli çoraplar giymek, damelli jartiyerler edinmek daha bir gözde. HADİ ULUENGİN BRÜKSEL Şimdi çoraplar fantezi. Siyah giyiliyorlar ve motifleri var. Motifler. kadınların bacaklarına, anatominin nesnelliğinden farklı bir subjektivizm kazandırıyorlar. Süreklilik vedönüşüm mevcut. Topuk. diz ve daha yukarısı. çorap motitleriyle, artık topuk, diz ve daha yukarısı değiller. Siyah ise her zamanki gibi fantazmaların rengi. Yeni muhafazakârlığa ve dinlerin yükselişıne rağmen, seksenlı yıllar yine de görece özgür cinselİiklerin yılları. Çok uzun dönemlerden beri, insanlann cinselliği hiç böylesine özgür olmamıştı. Ahlakçılar, hiç bu kadar tavız vermek zorunda kalmamıstı. Fanteziler ve fantazmalar, hiç bu kadar aleniyeı kazanmamıştı. Şimdi, Stephanie Meydanı'ndaki devasa reklanı panosunda. çok uzun bacakiı bir kadın. çok şuh bir pozisyonda, yüksek topuklu ayakkabıların üzerinde janiyer takıyor ve "fante/isi/ hayallar yaşamaya değer mi?" diye soruyor. Artık, siyah iç çamaşırlarını, jartiyerleri, bodyleri, cüıetkâr korseleri, büst sutyenleri, motifli çorapları edinmek için de önce sokağı kolaçan edip, yalnız müdavimlerin bildiği, Louise Caddesı'ndeki ve Laeken Sokağı'ndaki iki dükkâna girmek gerekmiyor. Bunlar şimdi, kötü şöhreti olmayan bütün mağazalarda ve harcıâlem marketlerin birinci kat reyonunda, gayet olağan bir biçimde satılıyor. Endamlı kadınlar, cüretkâr korseleri tezgâh başında evirip çevirmekte, sonra da herkesin önünde sıra yapıp parasını kasaya ödemekte sakınca görmüyorlar. Kimsenin, "Bu da mı hafif meşrep?" gibisinden yan gözle baktığı yok. Erkekler de mağazanın çıkışında bekleyip, dantelli bodyler alan kadınlara mal bulnıuv mağribi gibi saldırmıyor. /aten erkekler de öteki reyonlarda. Dior'un piyasaya yeni sunduğu ve rcklamında "faniazm.ı iksiri" ibaresi bulunan Fahrenheil losyonunu tecrübe ediyorlar. Sonra da, kendilerine, boksör tipi Amerikan külotlar seçiyorlar. Dünya çizgiromanının başkenti sayılan ve Wawre Şosesi'nden Hanedan Caddesi'ne kadar uzanan bütün dükkânlarda ise vitrinlerde Martin Veyron'un son albümü var. Liberatore'nin Ranxerox'u da var. Vitrinlerde, "fantazmalı birçizgiroman hediye edin, fanlazmalı bir yeni yıl geçirin" yazıyor. Veyron, her zamanki gibi, mahremiyetin "G noktasını" bulmaya ve kadınları anlamaya çalışıyor. New Yorklu robot Ran\erox ise Liberatorenin çok ger.ç k;zlara olan tutkusunu fiiliyata uygulayamıyor. Yine Wawre Şosesi'nin üstünde, Namur Kapısı'na doğru, Capitole Sineması'nda, yıl sonu bayramları münasebetiyle, yeniden "Gece Bekçisi" oynuyor. Önü kuyruk. Gişcnin yanındaki fotoğraflarda, Uirk Bogarde'nin Charlotte Rempling'i kınk camların üzerinde yürüttüğü, karyolaya bağladığı ve beraber ölmeye gittikleri sahneler var. Bir önceki seanstan çıkan genç kadınlar, sinemanın neonları altında, keııdilerini, ihtirasla, deri ceket giyinmiş genç erkeklerine öptürtüyorlar. Durakta, "Gece Bekçisi"ne yalnız gitmiş olan kadınlar, metronun gelmesini beklerken, bacak bacak üstüne atıyorlar ve derin cigaralar içiyorlar. Lumpen Faslı oglanlann, onları gözleriyle soymasından haz alıyorlar. Metro geldiğinde, cigaralarını yüksek topuklu iskarpinleriyle eziyorlar ve kalabalık vagonların ayakta mevkilerine seğirtiyorlar. Lumpen Faslı oglanlann arkalarından gelmelerini istiyorlar. Birlikte, arzu metrolarında, oyunlar oynuyorlar. Insanlar, vücutlarının ötesinde beyinleriyle de haz aldıklarından, kendi cinselliklerini yaşamaya başladıkları andan itibaren, fanteziler ve fantazmalar ürettiler. İnsanların bey ni ve toplumsal hayatlan geliştikçe, bireylikleri pekiştikçe, fanteziler ve fantazmalar, semboller ve fetişlerle cinsellikleri daha çok renkli kaldılar. Ancak otoriteler, dinler, devletler, ahlak mübaşirleri, yasaklar, günahlar, tabular, mekruhlar, sapıklıklar, ayıplar icat ettiler. Aslında her sosyal örgütlenme biçimine göre görecelik taşıyan bu kavramlarla, hazzı, dolayısıyla da cinsellikleri zincire vurdular. Totaliter ve nuriten ideolojiler güçlendikçe, kolektif değerler ağırlık kazandıkça, genel olarak cinsellikler, özel olarak da fanteziler ve fantazmalar ^zerindeki baskılar yoğunlaştı. Semboller ve fetişler, iki yüzlü ahlakçılar tarafından aforoz edildiler. Seksenli yıllar ise esas olarak yeni özgürlüklerin dönemi. Seksenli yıllarda, genel olarak cinsellik ve fanteziler ve fantazmalar daha özgürler. Bu yüzden şimdi, siyah motifli çoraplar giyinmek, dantelli jartiyerler edinmek, "fanlazma iksiri" reklamlı losyonlar sürünmek, Liberatore çizgiromanlar okumak, "Gece Bekçisi" filmler görmek, arzu metrolarında oyunlar oynamaic daha özgür. BrükseVden Stuttzarftan Dabıe Köylülerin harman yapacaklan tek boş alan, günde birkaç motorlu vasıtanın geçtiği yollar. Saman kalınlığı yarım dükleri ilk canlı yabancıyı. ycınek metreye varan yollarda, yerken merakla izliyor. Televizbitip tükenmeyen bir insan yonda gördükleri bir pandayı canlı olarak karşılarında bulmak give bisiklet trafiği var. ARAL OKAY DABIE SHAN Sonsuz bir deniz gibi uzanan Çin ovasının güneyinde Dabie Dağlan'ndayız. Pirinç bulamaeı ve sebze turşusundan oluşan kahvaltımızı yapıp cipe atlıyoruz. Cipimiz vadi içlerinden tepelere doğru yükselen yüzlerce çeltik terası arasında yol alıyor. Hasatı yeni yapmış hasır şapkalı köylüler, samanları yolun üzerine yığmışlar. Harman yapacak tek boş alan günde birkaç motorlu vasıtanın geçtiği toprak yollar. Cipimiz kalınlığı yarım metreye varan saman yığınları ıçinde yavaş yavaş ilerliyor. Bu samanlı yollarda bitip tükenmeyen bir insan ve bisiklet trafiği var. Öğle vakti bir köy lokantasında duruyoruz. Soya ezmesi, yer fıstığı ve domuz etinden oluşan yemeğimizi kaseler dolusu haşlanmış pirinç ile yerken, etrafımızı köy sakinleri sarıyor. Hepsi bu sakalla (YÖK kanunları Çin'de geçerli olmuyor!), uzun boylu değişik çehreli adamı. belki de bu gör bi bir şey bu. Yemekten sonra cipimiz bambu ve sedir ağaçları ile kaplı tepelere doğru yöneliyor. Yeni açılmakta olan bir yola giriyoruz. Yüzlerce erkek, kadın \e çocuğun çalıştığı bu yol, tek bir makine ve tek bir dinamit lokumu kullanılmadan yapılıyor. Erkekler ellerinde balyozlar ve uzun çelik kamalarla sert kayaları delip çıkartıyorlar. Kadın ve çocuklar ise çıkan bu kayaları ufak çekiçlerle kırıp, mıcır yapıyor \e yolun sathına döşüyorlar. Yumuşak kayalar ve toprak, küreklerle kazınıp sepeılerie ve elle çekilen arabalarla taşınıyor. İnsan bu inanılmayacak yol yapım tekniğini gördükten sonra Mısır piramitlerinin nasıl yapıldığını daha iyi anlıyor. Akşam kasabaya dönüyoruz \ e günün en zengin yemeğine oturuyoruz. 78 çeşit et, tavuk, ördek. balık ve sebze yemeğini bol pirinçle çubukluyoruz. Üstüne üstlük ahçımızın keyfi yerinde ve bize bir sürprizi var: Kafası, bacakları. derisi yerli yerinde ve çorba içinde yüzen buyük bir haşlanmtş kaplumbağa. Kristal gibi bir gece AHMET ARPAD VVilliam Lampert'in yönetmenliğini yaptığı "Pessach" adlı oyun, Hitler doneminde Yahudilere yapılan eziyetin ilk gunlerinde geçiyor. Düsseldorftan ^Aferin be komşü' İDRİS AKYLZ DÜSSELDORF Uçağa binen yolcular arasında, sigara "içiliriçilmez" tartışması, kabin amiri hostesin "uyan" anonsuyla sona erdi. Sigara içenler kuyruk tarafında, içmeyenler de ön bölümdeki koltuklarda yerlerini alıyorlardı. Istanbul Hava Yollan'na ait Boeing737/400 tipi uçakla, Federal Almanya'nın Düsseldorf kentine gitmek üzere Atatürk Hava Limanf ndan ayrılıyorduk. tHY'nin uçağı yeniydi ve fabrikadan çıktıktan sonra 6. seferini yapıyordu. "Boeing737/400" uçağı, birçok yeni sistemlerle donatılmıştı. Özellikle bilgisayarla yönetilmesi hayli ilgimizi çekiyordu. Bu merakımızı gidermek için "Cokpil"e (pilot kabini) girdik. Kaptarı pilotla. yardımcı pilot koltukları arasına monte edilmiş bilgisayar sistemini, küçücük bir ekran tamamlıyordu. Ekranda uçağın o andaki uçuş biçimi ve değerleri yazıyordu. Kaptan Pilot Fethi Gülbaran, fazla teknik olmayan cümlelerle bizi aydınlatmaya çalışıyordu. Kaptanın anlattığına göre, uçuşla ilgili her türlü bilgiler ve meteorolojik değerler bilgisayara programlanıyor ve kendilerine sadece, "ekran" üzerinden sistemi kontrol etmek kalıyordu. Koca uçağı, bu sistemin nasıl yönettiğini hayranlıkla izlerken, Kaptan Gülbaran bir ara, "Giiney Kulbu'na ne kadar uzaklıkta olduğumuzu merak ederseniz, onu da soralım" diyor ve birkaç saniye sonra bilgisayarın ekranında "8 bin 160 mil" yazdığını okuyorduk. ve bazı sorular soruyordu: Komsi, uçağınız "Caravelle" mi? Hayır, Boeing737 Boeing737/200 mü, yoksa 300 mii? Ikisi de değil, Boeing737/400. Son yanıtı duyan, telsızin ucundaki Bulgar görevli bu kez kötü sayılmayacak bir Türkçeyle "Aferin be komsi" deyince, herkes gülümsüyordu. Kaptana "Neden böyle bir şey söylemeye gerek duydugunu" ^orduğumuzda ise. uçağın halen "dünyanın en az gürültü çıkaran" uçağı olduğunu ve bunun da Avrupa'da ilk kez kullanıldığını öğreniyorduk. Doerusu bu da bizi keyiflendiriyordu. Düsseldorf Havalimanı terminalinden dışarı çıkıyorduk. Kapıda, "Biz bize benzeriz" örneği bekleyenlerin Türk olduğunu anlamamak olanak dışıydı. Aralarından biri, "hiç lereddül elmeden" yanımıza yaklaşıyor ve "Hoşgeldiniz agabey, nereye gidecekseniz götüreyim" diyordu. Yalnız yandaki "cafe"de biraz beklememizi ve birkaç kişi daha alıp, öyle hareket edebileceğimizi de ardından ekliyordu. Düsseldorf'un merkezi sayılan "Bahnhor1 bölgesinde kalacağımız otele doğru yol alırken, sohbete devam ediyorduk. Adının yazılmaması kaydıyla Sıvaslı gurbetçi yurttaşımız anlatıyordu bize: "Alman. altı ay önce işime son »erdi. Bu sıralar. çaktırmadan taksicilik yapıyorum. Bir yandan da, işsizlik sigortası alıyorum hükümetten. Emekliliğime az kaldı. Buradan emekli olmak isiiyorum. Türkiye'de olsam, buradan alacağım tazminatın onda birini alamam. Şimdi yeni iş lcklif edecekler ve istemesem de birini kabul elmek zorunda kalacagım." 9 Kasım 1938 gecesi Almanya'daki bütün sinagoglar yakılmış, başta Berlin olmak üzere bütün Yahudi dükkânları yağma edilmişti. Kara mizahı seven Berlinüler, Alman tarihinde birleke olarak kalan o geceye, yükselen alevlerde pırıl pırıl ışıldayan cam kırıklarım kristale benzeterek 'Kristal gibi bir gece'adını vermişlerdi. ları yağma edilmiş, ateşe verilmişti. "Kristal gibi bir gece" adını verSTLTTGART "Pessach", mişti, karamizahı seven BerlinliMısır'dan çıkarak bütun dünyaya ler, Alman tarihinde bir leke olayayılan Yahudilerin uç bin yıldır rak kalan o geceye. Yükselen alevlerde pınl pırıl ışıldayan cam kıkutladığı dini bir bayram. rıklarım krisıale benzeterek. NVilliara Lampert'in rejisörlu70 milyonluk bir ülkede 525.000 ğünü yaptığı Yahudi Tiyatrosu geçenlerde Aaron Klug'un Yahudi azınlığından çekinen Hit"Pessach" adlı oyununu Stutt ler, Göring ve Goebbels üçlüsü, o gart'ta sundu. Hiller'in 9 Ka tarihten sonra çıkardığı ya da desım 1938'de Yahudi soykırımı ğiştirdiği yasalarla bu insanlann na başlamasının 50. yılında çok elinden her şeylerini teker teker alyerinde seçilmiş bir eser. Hele ül mıştı. Alman vatandaşlarına tanıke politikacıları ve çeşitli resmi ku nan birçok hakkı yitirdikleri gibi, ruluşlann o kötü günleri tekrar mal ve mülklerine el konmuş, biranımsadığı şu sırada. Özellikle ül çok mesleğin dışında tutulmuşlarke gençlerinin tarihten ders alma dı. Dükkânları yıkılan ve yağma ları isteniyor. edilen kişilere, sigortaların ödediği Büyük bir başarı ile sahnelenen paralara da el konmuştu. oyunda, Yahudilere eziyetin ilk Hitler'in korkusu, azınlıkta yagünleri de alınıyor. Olaylar. parçalanmaya başlamış Avusturya şamalarına rağmen çok önemli monarşisinde geçiyor. Zengin ve mevkilerdeki Yahudilerin, düşledihatırı sayılır bir Yahudi avukat ile ği Almanya'nın gerçekleşmesine ailesinin çöküşü, onlara yapılan engel olacağı idi. Toplumda Yahubaskılar. kötülükler bütün gerçek di avukat, doktor, gazetecı, yazar, tiyatro sanatçıları önemli rol oyçiliği ile veriliyor. Hitler'in 1938 kasımında bir ge namaktaydı. Hele başta film ve ceyarısı başlattığı soykırım, savaş muzik olmak uzere bütün sanat ta milyonların ölümü ile iot\ bul dallarına yayılmış üç bine yakın muştu. 7 Kasım 1938 akşamı Pa Yahudi, Alman kültür yaşamında ris'te Polonyalı Yahudi delikanlı etkiliydi. sı Herschel'in, Almanya BüyükelHitler'in 1933'te Almanya'nın çiliği sekreterlerinden Ernst von yönetimini ele geçirmesi ile YahuRalh'ı öldürmesini bahane eden diler ülkeyi terke başlamıştı. Göring, 9 kasımı 10 kasıma bağ I937'de sayılan 180 bini bulmuşlayan gecede bütün Almanya'da tu. Artan baskılar, savaşın ilk gün"Yahudilere saldın" emrini ver lerine kadar 118 bin Yahudinin damişti. Bu, çoktan hazırlanmış ve ha gitmesine neden olmuştu. Heplanlanmış bir hareketti. le kasım 1938 katliamından sonO gece ülkede ne kadar sinagog ra bu insanlar apar topar Almanvarsa, yakılmış, başta Berlin ol ya'yı arkalarında bırakarak kaçıp mak üzere bütün Yahudi dükkân gitmişlerdi. Stockholm'den İsveç'in kuzey yörelerinde kök salarak yerleşen amansız hastalık "Şezuan Gribi" Bu, Noel'e Orta Avrupa olarak adlandırılıyor. YAVUZ BAYDAR STOCKHOLM İsveç, yatağa düştü. Ülke tarihinde eşi görülmemiş derecede, rekor düzeyde bir grip salgını, iki haftadır ülkeyi kasıp kavuruyor. Yalnızca Stockholm'de hafta boyunca yorgan döşek yatanların sayısı 73 bini buluyor. Başkentte hasta düşenlerin sayısı geçen yıla göre 30 bin, ülkede ise 100 bin daha fazla. Ülkeye kuzey yörelerinde kök salarak yerleşen amansız hastalık, "Şezuan Gribi" olarak adlandırılıyor. Son yıllarda Avrupa'yı sarsan grip salgıniarının en şiddetlisi olarak tammlanan Şezuan, işgal ettiği bünyelerde varhğını yüksek ateş, eklem ve kaslarda ağrı ve titreme ile gösteriyor; daha sonra kuru öksürük, mide bulantısı ve boğaz şişmesi ile sürüyor. Bazı durumlarda akciğer iltihaplanmasına da yol açıyor. Yatan, 10 gün kadar kendine gelemiyor. »ezuan ın kotıı vırusu Atina'dan ülkelerinden de fazla önem veren İsveçli için başa gelecek en büyük felaketlerden biri. Doğal olarak hiç kimse Noel ile yılbaşı arasınBu arada, Bulgaristan hava sahasından geçiyordaki tatili yatakta ateşler içinde duk. Sofya hava trafik kontrol kulesi görevlisinin kıvranarak geçirmek istemiyor. telsiz kanalından sesi duyuldu. İnailizce konusuvor Ne yapmalı? Devlet Bakteriyoloji Laboratuvan'ndan (SBL) bir görevlinin "Aşı olunsa iyi olur, ama..." diye başlayan cümlesi tamamlanmadan, aşı merkezleri binlerce insanla doluverdi. Görevlinin cümlesi, "...Ama yalnızca kalp ve ciğerlerinden rahatsı/ olanlara aşı olmasını öneriyonız. Sağlıklı olanlara degil" biçiminde sürüyordu. "Aşı olup Noel'i kurtaralım" heyulası içinde. İsveç'in elindeki grip aşısı stokları iki günde tükeniverdi. 200 bin İsveçlinin bağışıklık kazanma savaşımından zaferle çıktığı öğrenilirken, aşıya gerçekten gereksinim duyan zayıf bünyeli, yaşlı, kalp hastası birçok insan "Ne yazık ki elimizdeki stoklar tukendi. haftaya gelin" açıklaması ile karşılaştı. Roma'dan New York'tan WaU Street'in zenci hapishanesi İVevv Yorklular'ın "mezar" olarak adlandırdıkları Wall Street'in orta yerinde ki cezaevinde hemen herkes zenci. Zenci olmayanlar da Porto Rikolu. ŞEBNEM ATİYAS NEVV YORK Wall Street'in orta yerindeki kapkara pencereleri, demir parmaklıklı binaya girildiğinde tuhaf bir havasıziık ve ilaç kokusu irkiltiyor insanı. Güvenlik çeperinden geçtikten sonra, kontrol odasından açılıp kapanan çelik kapmın üzerindeki tabela dikkat çekiyor: "Buradan içeriye silahla girmek yasaktır." Duvarda arananlar listesinin yanında, parmağını ders verircesine sallayan, babacan görünümlü şişman zenci polis resminin altında, "lrza geçmek bir oyun değildir" yazılı siyah büyük harflerle. zı bir topla ovnamava başlıyorlar. Bu arada hapishane görevlisi açıklama yapıyor: "Tutuklular her gün bir saat aileleri ile göriişme imkânına sahipler. Biz bu tiir göriişmeye 'dokunma görüşmesi' diyoruz. Çünkü gördüğünüz gibi aralannda bir engel olmadan rahatça bir arada kalabilmekteler." 150 milyara yayınevi STELYO BERBERAKİS~ ATlNA Yunanistan'da PASOK hükümetini ve genel olarak siyasi ve sosyal yaşımı kökünden sarsan Koskotas skandalının patlak vermesine neden olan unsurlardan, banker Yeorgios Koskotas'a ait "Grammi" yayınevini gezme olanağım bulduk. Avrupa'mn en modern yayınevi olarak nitelenen "Grammi" beş dergi ve üç gazete çıkarıyor. Ayrıca "Sky" adlı bir de özel radyo istasyonu var. Grammi'nin babası Koskotas, Atina'nın 25 kilometre dışındaki bu dev basın tesisini tam 14 milyar drahmiye (150 milyar Türk Lirası) kurmuş, Koskotas yine kendisinin sahip olduğu "Girit Bankasf ndaki yolsuzlukları sayesinde "Grammi" Yayınevi'ni yaratmıştı. Koskotas gibi genç birinin böylesine milyarlarca drahmi harcayabilmesi ve üstüne üstlük basın dünyasına böylesine sızabilmesi, Yunanistan'daki diğer gazete sahiplerini endişeye düşürmüştü. Ancak skandal olayları patlak verip Koskotas soluğu Amerikada alınca bütün kuruluşlan bunalıma düştü. Bunun sonucu olarak "Grammi" Yayınevi önümüzdeki günlerde kapatılacak. Grammi'de çalışan 1.800 kişi de işsizler ordusuna katılacak. "Sky" Radyosu yöneticisi, geçen hafta Atina'da görevli üç gazete muhabirini davet etti. TürkYunan ilişkileriyle ilgili program canlı o'.arak yayımlandı. Koskotas'ın, yayınevi içindeki dev bilgisayar merkezinin yanında şahsına ait geniş odasından nasıl kaçtığını anlatıyorlar. Dışarıda kendisine nezaret eden yüz kadar polisi, odasından bodrum katına inen gizli bir asansörle inerek atlattığını ve bodrumda kendisini bekleyen bir kamyonetin arkasına atlayarak belki de bir daha göremeyeceği dev tesisleri bırakıp kaçtını söyluyorlar. Hastaneler ve sağlık merkezleri de bugünleıde ağzına kadar dolu. Hastaları muayene edeceğiz derken pek çok doktor ve hemşirenin de yatağa düştüğü gelen bilgiler arasında. Talebi karşılayamayan sağlık görevlileri, çareyi, radyo aracılığıyla grip adaylarına kilolarla vitamin, bol sarımsak, Özel arabalar Roma'da en fazla 16 km. yapabiliyorlar. Bu rakam bazen işten çıkış saatlerinde 5 km.'ye dek inebiliyor. Trafik kanunları yerine orman kanunlarıkonyak ve sıcak banyo önermek nın geçerli olduğu bu keşmekeşte taksi bulmak pek az talihlinin erişebildiği bir düş oluyor. te buluyorlar. Şezuan salgını, öteden beri hastalık düşüncesi karşısmda gelişmiş bir endişeyi bir tavır olarak benimseyen, ölümü bir saplantı olarak yaşayan İsveç Lüteryenizmini de bir kez daha açıkça gözler önüne serdi. Grip bulaşmasının dile getirdiği şikâyetleri özetle ölçüde yetersiz kalan otobüslerle kent" diye tanımladığı ebedı Royarattığı korku öyle boyutlarda NİLGÜN CERRAHOĞLU mekten öteye gitmiyor. Örneğin sınırlı kalıyoı. Bütün bunları göz ma'nın dertleri trafikle bitmiyor. ki, birisine "geçen gün gripli biROMA "Egzoz gazlarının kent yaşamını felce uğratan tra önüne alarak, daha 60'lı yıllarda Özellikle Kuzey İtalya'nın Milarinin evinin önünden geçlim" de dumanları altında boğulan, ce fik ve ulaşım sorunu bu şikâyet Roma'nın, yüzyılın sonuna var no, Torino gibi "Avrupai" merseniz, neredeyse "Hay Allah! hennemi trafikle felce uğrayan lerin başında geliyor. İtalyan Sos madan mutlak bir trafik felcine kezlerinden buraya taşınan İtalCüzdanımı Avustralya'da unut Roma, artık çürük, çöken bir yal Etü'.ler Merkezi "CENSIS" uğrayacak ilk Batı başkenti ola yanlar, başkentin kamu hizmetlemuşum. Bir koşu alıp geliyonım" kenttir. Bir yanda frenlenemeyen in verilerine göre kent içi trafik cağını ileri süren ünlü Amerikalı rini bir Üçüncü Dünya ülkesi dütürunden bir yanıt bekler hale ge anarşi ve yozlaşmayla gelen ahlaki te, daima özel arabaların istilası iktisatçı John Kenneth Galbrazeyınde buluyorlar. Örneğin kenliyorsunuz. çöküntü, öte yanda tarihi eserle na uğrayan özel otobüs yolların ith'in bu erken teşhisine rağmen, tin tarihi msrkezindeki bazı eski Şezuan'ın ettikleri yetmiyormuş rin uğradığı hasarın getirdiği fıziki da, otobüsler saatte en fazla 21 yıllardır inanılmaz bir hareketsiz binalara henüz şehir suyu bağlançöküntü var. Bu gidişle akılcı tek km. yapabiliyor. Özel arabalar lik gösteren kent otoriteleri, aragibi, 10 gün kadar önce, İskandimadığından depo suyunun bitmenavya'da bir başka hastalık baş çözüm yolu, başkenti başka yere için 16 km. olan bu rakam bazen lık başından beribaşlayan Noel si ya da aniden elektriklerin kesiltaşımak olacak." Bu sözler 73 ya işten çıkış saatlerinde 5 km.ye dek telaşı ile artık buhran noktasına gösterdi. Ancak, bu hastalık öymesi gibi tehlikeler söz konusu le ateş, öksüruk vesaireyle gelip şındaki Cumhuriyetçi Parti'den inebiliyor. Trafik kuralları yerine ulaşan sorun karşısmda şimdi ça olabiliyor. Başkente yeni taşınan Torinolu milletvekili Profesör Lu orman kanunlarının geçerli oldu reyi tekçift plaka uygulamasına geçmiyor, yakaladı mı, en gee 20 birine telefon bağlanması bir yılsaat içinde insanı öbür dünyaya igi Firpo'ya ait. Italyan parlamen ğu bu keşmekeşte taksi bulmak geçmekte buluyorlar. Ne ki Noel dan fazla zaman alabiliyor. Hertosundabaşkentin tarihi eserleri pek az talihlinin erişebildiği bir öncesinde 10 gün boyunca bir test yolcu ediyor. Bugüne kadar ölenhangi bir telefon konuşması sıralerin sayısı 33. Bunlardan 23'ü ni onarmak için ayrılacak kaysında hatların karışması ya da Norveç'te, 9'u İsveç'te, biri ise naklar tartışılırken söz alarak bu düşmesi olağan karşılanıvor. Hele öneriyi dile getiren Firpo'nun söy Romalılar 6O'lı yılların büyüleyici "Dolce Finlandiya'da yaşamını yitirdi. telefon şirketi SlP'ın onarım çaHastalık, bildiğimiz streptokok levi, kısa süre önce Almanya'da Vita" kentini artık bir düş olarak hatırhyorlar lışmalan yaptığı sırada, kent teParlamento Başkanı Jenninger'basilinin bugüne kadar rastlanve başkentlerini sık sık "Ortadoğu'njun gerçek lefonlarının yarısı felce uğruyor. mamış ölçüde saldırgan bir türün in yarattığı boyutlarda bir polemiğe yol açtı. Romalıları ayrıca başkenti Roma'dır" veya "Afrika Roma'da Ekspres mektupların ulaşması orden kaynaklanıyor. Nasıl bulaştalama 1015 gün alabiliyor. Bir tığı konusunda henüz bir fikir "kendini beğenmiş, yoz ve baya başlar" sözleriyle tammlıyorlar. sosyal sigorta doktorıından ranyok. Ölenler arasında bir doktor ğı" olarak tanımlayan, klasik kulda var. Bu doktorun çalıştığı has türüyle tanınan aydın politikacı duş oluyor. Yasak yon, kırmızı olarak uygulanacak bu sistenı, de\u almak içinse 200 gün bile taneden yapılan açıklamaya göre, Firpo'nun sözleri gerçek bir bom ışık gibi kavramların tamamen daha şimdiden uzun bir ayrıcalık beklemek gerekebiliyor. Devlet bu basile yakalanmak tümüyle ba etkisi yaptı. Basında ve televiz anlamını yitirdiği bu ortamda, lar listesini uygulamadan muaf hastanelerinde boş yatak bulabilrastlantıya bağlı. Bir çeşit antipi yonda yer alan tartışmalar bun pislik, fareler ve uyuşturucu kul tutuyor. Taksilerin yanı sıra res mek içinse çoğu* kez belli siyasi yango yani. Kana karışan basil ca yıldan sonra İtalyan başkenti lananların yuvası haline gelen ait mi arabalar, motosikletler, kamu partilerden birinin "teskere"sini ler. 89 saat içinde iç kanamalara ni taşıyıp taşımamak üzerinde de geçitleri kullanmayan ynyalar da yoneticileri, parlamenterler, gaze taşımak zorunluluğu doğu>or. yol açıyor, hastayı yoğun bakım ğil, Roma'nın bu ağır eleştiriye karşıdan karşıya, istedikleri yer teciler. diplomatlar ve din adamRonıalılar, 60'lı yılların büyübile kurtaramıyor. Ancak, strep gerçekten layık olup olmadığı üze de ve anda geçiyorlar. larının bu lisleye alındığını ve Ro leyici "Dolce Vita" kentini artık tokokların herhangi bir salgına rinde odaklaşıyordu. Öte yandan 3000 yıllık tarihini ma'nın içinde 25 bakanlığın Va bir düş gibi hatırhyorlar. Baü'nın yol açacağı sanılmıyor. Başta Roma'nın Hıristiyan De korumaya çalışan ve yer altında tikan'ııı FAO, İtalyan hükümeti bcşinci sanayi gücünün başkenti Salgın olduğu kesin olan Şezu mokrat Belediye Başkanı Pietro 7 ayrı kata yayılan antik tiyatro nezdinde heı ulusa ait iiçer sefa olmasına rağmen İtalyanlar sık an ise, henüz hiçbir sektörde felç Giubilo olmak üzere siyasi çevrc lar, forumlar ve tapınaklara do retin bulunduğunu göz önüne sık başkentlerini; "Roma, bir tayaratmış değil. Ancak, Stock lerde tepkiyle karşılanan ve der kunmadan 3 milyon insanın ya alan uzmanlar. bu yöntemin de ne Avrupai mahallesi olmayan tek holm'de okullarda. postanelerde hal "Kuzeyli bir İlalyan polifika şadığı başkente hi/met verebilecck netice vermcyeceğjni ileri sürüyor Lçüncii l)ıın>u başkentidir", ve toplu taşımacılıkta gripli sayı cısının güneye karşı gösterdigi ırk bir metro sistemi kuramayan Ro lar. "Ortadoğu'nun gerçek başkenti sının hızla arttığı söyleniyor. No çılık" çerçevesinde yorumlanan ma'da, kamu taşımacılığı da tıkaAslında unlü \azar Alberto Roma'dır" ya da "Afrika Roel, kendisini Şezuan'ın pençelerin "Firpo olayı" aslında Romalıla nık trafik yüzünden tamamen Moravia'nın "Sonunda daima ma'da başlar" gibi tümcelerle tarın büyük çoğunluğunun, her gün keyfi tarifelere tabi olan ve büyük ayakta kalmayı beceren çökünlü mmiıyorlar. den kurtarmaya çalışıyor. Olmekte olan başkent Tutukkıların görüş salonu bu kapının arkasında. İçerde, sandalyelerde oturan tutuklular, arada bir engel olmaksızın gelen vakınlarıyla koyu bir sohbete dalmış görünüyorlar. Görüştekilerin hepsi zenci. Tutukluların hepsinin üstünde gri bir tulum djkkati çekiyor. Aynı tulumun beyazını giymiş. kafasında takkesi olan ve Müslüman olduğu anlaşılan bir tutuklu, kıvır kıvır saçlı iki ya da üç yaşındaki kız çocuğuna su içiriyor. Daha sonra birlikte kırmı Bu hapishane daha çok kısa süreli tutuklamalar için. Tutuklu, mahkemesi devam ettiği sürece "mezar" da kalıyor. 350 tutukluyu barındırabilen hapishane "mezar" adını, eski yapısı nedeniylealmış. 1980'den sonra yenilenen hapishane, daha önce penceresiz bir mezan andırmakta Burası New Yorkluların imiş. Şimdi tümüyle modernize "mezar" olarak adlandırdığı, edilmiş ve o gün bugündür hiç fiManhattan'ın tek hapishanesi. On rar olayı yaşanmamış. bir katlı, kahverengi binanın resHapis yatanlar en az 18 kez suç mi adı "Metropolitan Islahhaneişledikten sonra ya da kefaletini si." Görüş yeri dışında, dışardan ödeyemediklerinde buraya gelikimsenin sokulmadığı binayı geyor. Yani en hafif suçlular bile bir zen ilk yabancı grubu, İnsan Hakhayli suçlu. Yine de hapishanenin ları Günü'nün kutlanması amailk üç katı hafif suçlulara, orta cıyia New Y'ork'ta bulunan insan katları daha ağırca suçlulara, üst hakları gözlemcileri. Türkiye'den katları ise tehlikeli olarak adlanİnsan Hakları Derneği Başkanı dırılanlara ayrılmış. Ona göre güNevzat Helvacı, "Hep onlar bivenlik ve muamele değişiyor. zimkileri gezecek değil ya. bir de biz onlarınkini gezelim bakalım" Görüş yerinden, önceden üst diyor. Arada biz de gazeteci oldu katta, üstü kafesle kapatılmış ğunu hapishane yetkililerine be olan açıkhava sahasına çıkarıhyolirtmeden, silahsız girilen demir ruz. Açıkhava bölümü bir basket kapıdan içeri giriyoruz. sahasından oluşmakta. En üst kaÖnce herkesin eline görünme tın niye kafesle kapalı olduğu soyen hapishane damgası vurulu rulduğunda. görevli "Helikopterle yor. İçeri girdikten sonra, başka kaçmaya kalkmalannı engellemek bir çelik kapıyı geçince, gorünme için. Şaka değil, daha önce denenyen damgayı kapı aralığında, hiç di böyle bir girişim" diye cevapde pratik olmayan bir yerde du landırıyor. ran mavi ışık okuyor. Kütüphaneden hücrelerin olduğu bölüme geçerken yandaki odalardan birinde Müslüman siyahlar ikindi namazı kılıyor. Kapıda "Muslumanlar için ibadet yeri" yazısı var, hemen bitişiğindeki oda ise kilise. Kilisede kimse yok. Kilisenin karşısındaki odada, "Uyuşturucu İle Mücadele Merkezi" yazılı. Onun yanındaki oda ise doktor kabini. Aynı koridorun öteki tarafı hücrelerin bulunduğu salon. Tutuklular hücrelerin olduğu salondan dışarı gardiyanın izniyle çıkıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle