Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/12 27 KASIM 1988 Anason vurgunu BURDUR (Cumhuriyet) Burdur'un Golhisar ilçesinde ortaya çıkanlan anason vurgununun boyutları genişlivor. Burdur Valisi Memduh Oğuz, Gölhisar'da 4 kişinin tutuklanmasından ve 13 Tekel deposunun muhurlenmesinden sonra, Denizli'de bulunan depoların da mühürlendiğini ve Tekel Gene! Mudürluğü'nce Denizli Tekel Başmüdürlüğü ve ilgili fabrikalarda soruşturmanın başlatıldığım bildirdi. Vali Oğuz, konuyla ilgili açıklamasında, adli ve idari soruşturmanın çok yönlü olarak sürdürüldüğünü belirterek, olayın ortaya çıkması üzerine Burdur'un Tefenni, Karamanlı ve Yeşilova ilçelerinde de bilirkişi incelemesi yaptırdıklannı vurgulad:. Oğuz, bir tuccardan 1.5 milyon lira ruşvet karşılığında anason alındığımn da saptandığını bildirdi. Göreve hazır Amerikan ordusunun yeni robotu "Manny", basına tanıtıldı. Manny, askerierın kımyasal silahlara karşı giydiklen koruyucu elbiselerin denenmesinde kullanılacak. Robota yerteştirilen özel aygıtlar, koruyucu giysilerın, zehırli gazı ıçeri kaçırıp kaçırmadığını dertial saptayacak (Fotoğraf: AP) ma ve Güçlendirme Vakfı Başkanı Semra Özal dün vakfın Yıldız Sarayı içindekı merkezınde Banko yarışmasında ust üste 5 kez Nrınci olan görmez Hale Bacakoğlu'nu kabul etti ve vakıf üyelerinin katkılarıyla Almanya'dan getirtıien elektronik okuma cıhazını Bacakoğlu'na armağan etti. Cıhaz, yazılı bır metni, uzerınde gezdınlen optık okuyucusu aracılığı ıle körfer alfabesıne çevıriyor Semra Özal, Hale Bacakoğlu'na gerekli testlerin yapıldığını ve çıkan raporlann ABD'ye yollanacağını belirtti Semra Özal dün ayrıca Istanbul şube mudurünün nıkâh şahıdı oldu. Gelın Sengul Özlem'e (44) üzen ıslemelı altın bır bilezik taktı (Fotoğraf AA) Bacakoğlu'na okuma cihazı lSKEıNDERUN (Cumhuriyet Giiney İlleri Bürosu) Iskenderun Devlet Hastanesi Başhekimi Yücel Yalçm'dan sonra SSK Hastanesi Başhekimi Fuat Yağcı da "Yorgunluk ve hasta yoğunluğu" gerekçesiyle istifa etti. SSK Hastanesi'nde Başhekim Fuat Yağcı istifa nedenıni hastane kapasitesini aşan yoğunluğun getirdiği yorgunluğa bağladı. Sağlıkİş Iskenderun Şube Başkanı tbrahim Gürün, Hatay'daki tek SSK Hastanesi olan tskenderun Hastanesi'nin BağKur'lulara da hizmet vermeye başlamasıyla daha çok zor durumda kalacağını belirterek, "Bugüne kadar hep özveriyle çahşıldı. Arna yine de bu ortamda sağlıklı poliklinik hizmeti verilebileceğini sanmıyorum" dedi. Hastanelere başhekim dayanımyor Öğrenciler yine sokakta Guney Kore'de siyasal yaşamın kopmaz bir faktöru halıne gelmeyı başaran öğrenciler, son olarak eskı Devlet Başkanı Chun DooWtıan'ın görevi sırasında ışledıği suçlardan ötürü cezalandırılması ıçin protesto göstenleri yapıyorlar. Polisın müdahalesıyte karşılaştıklannda da çatışma çıkıyor eski Devlet Başkanı, birkaç gun önce halktan özur dilemiş ve servetini devlet hazınesine bağışladıktan sonra eşiyle birlikte bır Budıst tapmağında inzivaya çekilmişti. (Fotoğraf: Reuter) HABERLERİN DEVAMI SHP ve Sosyal Demokrat Kimlıgı züne çıktı. 1981 yılında ingiliz İşçi Partisi'n(Baştarafı 1. Sayfada) "Türiaye'de bir kesim % 1OO'e yaklaşan bu den ayrılarak Sosyal Demokrat Parti'yi kuenflasyondan nasıl kurtulacağımızı, ekonomi ranlann lideri David Oven, Bayan Thatcher'ın izlemekte olduğu "serbest piyasa ekonoyi canlandırarak sanayileşmeye yeniden hız misi"ne karşı alternatif olarak "sosyal piyaverecek yatırımlan nasıl yapacağımızı kara kara düşünmeye koyuldu. ANAP'ın keyfi mü sa ekonomisi"n\ gündeme getirdi. ikisi arasında ne gibi bir ayrım var? dahaleci yaklaşımıyla ekonominin düzlüğe ç> kamayacağtnı, gelir dağılımının hiç düzeleme "Sosyal piyasa ekonomisi"nde ekonomi, "emredici" bir merkezi planın otoritesine bıyeceğini hep söylüyorduk. Şimdi bu gerçeği rakılmıyor; ancak tümüyte piyasa güçlerinin herkesin kabul ettiğini görüyoruz. Bu durum insafına da terk edilmiyor. "Sosyal piyasa ancak önerdlğimiz şekilde planlı bir devlet müdahalesi ile duzelir. Karma ekonomi dü ekonomisi" de "piyasayı" esas alıyor. Fakat zeniiçinde dengeli bir piyasa ekonomisi, baş onun kendi başına kalmasını ve keyfi bir yörüngeye kaymasını engellemek için devletin ka bir deyimle sosyal piyasa ekonomisi' çıdüzenleyici rolünü öngörüyor. Piyasada tekış yoludur. Özal'ın sözde serbest, aslında keyfi müdahaleci piyasa ekonomisinin alter kelleşmeleri önlemek ve ekonomide çoğulnatifi, planlı devlet müdahalesi ile dengelen cu bir yapıyı gerçekleştirmek, gelir ve sermiş sosyal piyasa ekonomisidir. Biz bunu uy vet dağılımındaki eşitsizlikleri azaltarak toplumsal dengeleri oluşturmaya çalışmak, gulayacağız." "sosyalpiyasa ekonomisi" kavramının için• Sayın İnönü, "sosyalpiyasa ekonomisi"r\ de yer alıyor. • den ilk kez söz etmemiştir. Gayet iyi anımBu kavramın SHP içinde soyut ve kavramsıyoruz, 1986 yılı ara seçim kampanyasında da bu kavramı dile getirmiştir. 4 Eylül sal tartışmalara yol açmaması beklenir. Sıfatı, ister "sosyal", ister "toplumsal" olsun; 1986'da bu köşede şu satıriar yayırnlanmış: bir sosyal demokrat partinin ekonomide ge"Bornova'nın Atatürk mahallesindeki bir kahvede Erdal İnönü; kravatı ceketi çıkarmış, nel olarak "piyasa" kurallarını benimsemeelinde mikrofon, her zamanki gibi sakin, tek si zaten doğaldır. Sayın İnönü'nün SHP için altını çizdiği düze ses tonuyla, heyecansız konuşuyor: "Batılı anlamda sosyal demokrat birparti" ile, 'Biz planlı ekonomi istiyoruz.' ekonomik model olarak tanımladığı "sosyal Bir süre susup devam ediyor: 'Ama yanlış anlaşılmasın, piyasa kuralları piyasa ekonomisi" birbiriyle tutarlıdır. Avruyine geçerli olacak. Bizim anlayışımız, mer pa Topluluğu'yla bütünleşmeyi programına kezi bir uygulama değildir. Gene piyasa eko koymuş bir partinin, politikada olduğu gibi nomisi, katılımcı bir planlamayla sosyal doğ ekonomide de tekelciliğe karşı "çoğulcu" bir yapıyı savunması doğaldır. rultuda gelişecektir." • Ama ne var ki gerek politikada çogulculuğu, yani demokrasiyi, gerekse insanlarımıNereden geliyor "sosyal piyasa ekonomizı hayat pahahlığının ve eşitsizliklerin bunalsi'' kavramı? İlk kez ikinci Dünya Savaşı sonrasında Ba tıcı kıskacından kurtaracak bir ekonomik dütı Almanya'da ortaya çıktı. Uluslararası sos zeni ülkemizde gerçekleştirmek, söylendiği yal demokrat hareket içindeki yerinin ise, gibi kolay değildir. özellikle Alman Sosyal Demokrat Partisi'nin SHP'nin, parti içine dönük anlamsız çekiş(SDP) 1959 tarihli Bad Godesberg progra me ve vıdı vıdılardan kendini bir an önce sımıyia ilişkili olduğu söylenebilir. Bu program yırması, muhalefetle zıpırlığı birbirinden ayırt la Alman sosyal demokratları "piyasa"yı te ederek, birlik içinde, Türkiye'nin büyük somel alan ekonomik modeli benimsediler. runlarının alternatif çözümlerine daha çok Bu kavram daha sonra İngiltere'de su yü zaman ayırması çok daha yerinde olacaktır. Kunıltay Topuz'la geçti (Baştarafı 1. Sayfada) caklaşmak üzeıe olduklarını, SHP'nin önümuzdeki gunlerde bir 12 Eylül tahlili yapmak zorunda olduğunu belirtti. Karakaş, ara rejimlerden çıkan tüm Akdeniz ülkelerinde sosyal demokrat partilerin bu rejimlerin bir değerlendirmesini yaparak kamuoyuna sunduklarını vurgulayıp, bunun Türkiye'de yapılmamasının SHP için "bir eksiklik" olduğunu dile getirdi. Karakaş konuyu "Ali Topuz olayına" da getirerek "tftiradır diyorum, kınıyorum. Sayın Topuz ilçe örgütlerine kurşunlayacaldar, ama yine gireceğim diyor. İlçe örgütleri açık. Öyle silaha kıilaha gerek yok. İnsanlar burada tartışmalar yapıyorlar. Biz toplantı saaüerini ilan ettik. Her milletvekilini çağırdık. Ama gelmedi. Burada yapılan tartışmalarda Kautsky'nin donek, Bernstein'in revizyonist olmadıgı oğreniliyor" dedi. Solda McCarthycilik yapılamayacağını, sosyal demokratların "çağdaşlaştığı" her dönemde mutlaka suçlamalar çıktığını. bunun örneklerinin "Kemal Satır" ve "Turhan Feyzioğlu hareketleri" olduğunu vurgulayan Karakaş, alkışlarla desteklenen konuşmasını şöyle sürdürdü: "İstanbul'da bir seçim kazandık, iptal edildi. Yeniden seçim yapıldı yine kazandık. Heraen arkasından görevden alınacaksınız söylentikri başladı. Referandumdan sonra yeniden ortaya çıktı, yoğunlaştı. Zalen Ali Topuz da söylüyor, "yeni bir dönem başlayacaktır" diyor. Ben SHP programına, tiizüğüne ve sosyaldemokral ideolojiye sapına kadar bağlıyım. Buna rugmen görevden alıyorlarsa buyursunlar alsınlar." Karakaş alkışlarla birlikte, Topuz'un istifa etmesi gerektiğini, bunun da "yeterli olmadıgım" kamuoyu önünde "Bu izleri silmek için özel programlar yapması" gerektiğini sozlerine ekledi. Bu arada salon dışından da "Topuz istifa" sloganları atıldı. Izmir tl Başkanı Kemal Karataş, Topuz'u savunduğu konuşmasında. "Hem birlikten söz ediliyor. Hem de bir hastalıga parmak basan Topuz'un kellesi isteniyor. tki giindür kendisini yargılıyoruz. Böyle şey olmaz" dedi. Küçük kurultayda parti sırlarının basının önünde tartışılmasından yakınan Karataş, sol kanat milletvekillerini de eleştirdi ve "Kendi kendilerine yönetime 4 ay sure biçen milletvekillerinin davranışı hatalı" diye konuştu. Topuz'u eleştirerek istifasını isteyen Kars tl Başkanı Necati Yakışırer ve Malatya İl Başkanı Feridun Diyarbakır'dan sonra tnönu, Fehmi Işıklar'a söz verdı. Işıklar, Topuz'un kurultay öncesinde söylediği "Partiyi 6 ayda iktidar yapamazsak kendimi Meclisin önünde asanm" sözünu anımsattı ve "Şimdi bir ay süresi kaldı. Ama ben kendisini asmasını istemiyorum. Çalışmalan yeterli bulmuyorum" dedi. Işıklar'dan hemen sonra kürsüye eleştirilerin hedefı Ali Topuz geldi. Topuz bir saatten fazla süren konuşması sırasında başta dışarda kapalı devre televizyondan toplantıyı izleyenler olmak üzere zaman zaman protesto edildi. Kendisini düşünceleri önünde engel gorenleri ikna etmesinin mıimkün olmadığını söyleyen Topuz, sakin bir hava içinde sürdurdüğü konuşmasında, küçük kurultayda çok farklı düşüncelerin ortaya konduğunu ve bir dil birliği de olmadığını bildirdi. ; 38 yıldır siyaset yaptığıru, ancak kendisi ile ilgli yanlış değerlendirmelerde bulunulduğunu anlatan Topuz, sırtında hiçbir yuk ve kambur taşımadan 12 Eylul'e geldiğini bildirdi. Topuz, "Gerçek katıksız bir sosyal demokrat" olduğunu söyleyince de dışarıdan ilk "yuh" sesleri duyuldu. Topuz bunun üzerine "Ben böyle toplantılara bu şekilde bindirilmiş kıtalar getirilerek baskı altında olmanın nasıl olduğunu bilirim. Ama o genç arkadaşlarıma üzülüyorum. Asıl kınadığım onlan tabrik edenler" diye konuştu. Topuz daha sonra sözlerini, "Kimseden solculuk dersi alacak degilim. Kimseden korkacağım da yok. Komplekslerim yok. Siyasal ihtiraslannı dondurmuş bir adamım. Sadece SHP'nin iktidara gelmesini düşleyen ve onun için çalısan biriyim" diye sürdürdü. Ve salon içinde kendisini dinleyenlerden yoğun bir alkış aldı. Topuz, parti, içinde krize yol açan açıklamasını anlatırken de böyle bir konuşmayı yapıp, basına yansıtarak siyasi bir hareket başlatma amacında olmadığını söyledi. Her hafta lstanbul'a gittiğinde eski partili arkadaşlanyla toplantı yaptığınj bu kez kalabalık olunca bir garajda bir araya geldiklerini anlatan Topuz, şöyle konuştu: "6070 partili arkadaşım vardı. 2 saat dinledim. Ondan sonra onlara karşı bir konuşma yapmak, kabaran hırslannı indirmek. partiye bağlanm sağlamak için telkinlerde bulunmaya karar verdim. Konuşmaya başlayacağım sırada Ankara'dan tanıdığım 2 gazeleci>' gördümJ" B u sırada dışarıdan yine yuh sesleri ve protestolar yükselince Inönu duruma müdahale etti. lnonu, dışarıdakilerin susturulmasını ya da dışarıya sesın kesilmesini istedi. Topuz ise "gerek yok" diyerek karşı çıktı ve " 3 * yılını partiye vermiş biri olarak buradan yalan söyleyeceğimi sananlan protesto ediyorum" dedi. Bu sırada, dışarıda 'Topuz istifa" sloganları atılmaya başlandı. Ancak içerde de alkış sesleri duyuldu. Topuz, konuşmasının uyansına rağmen yayımlanmasını "gazetecilik olayı" olarak değerlendirdiğini bildirirken de haberin başlığı ve bazı cümlelerinin olayı yanlış yansıttığını kaydederek "Haberin özii dogrudur. Ama, konuşmamı aynen yansıttığını söyleyemem." dedi. Sızmalar konusunda kaygılarını dile getirdiğini belirten Topuz, alkışlar ve protestolar arasında sürdurdüğü konuşmasında, SHP'nin üye yazım sisteminden yakındı. Sızmanın "Düşiinceyle olacagım" da belirten Topuz, bazı SHP örgütlerinin, partili olmayan kişilere sosyal demokrat ideoloji konusunda seminerler verdirmesini de eleştirdi ve partinin ideolojik olarak yeterince beslenmedığini soyledi. "Varsa içimize sızmış unsurlarla miıcadele etmemiz gerekmez mi?" diye soran Topuz, CHP'de ve bakanlığı sırasında özellikle doğu bölgesine yaptığı çalışmalan anlattı. inönü, birlik ve bütunluk istediği konuşmasında, kamuoyunun ilgisi nedeniyle toplantının büyük kurultay gibi geçtiğini söyledi. SHP lideri, "Burada genel başkan, genel merkezin talimatları eieştirilir. Ama, buradan gittikten sonra il başkanlan genel başkanın lalimatlanndan çıkmazlar" dedi. Halkoylaması sonuçlarının SHP için başan olduğu görüşünü yineleyen İnönü, "Biz eleştiriyi, özeleştiriyi her zaman yapıyonız. Buna da hevesliyiz. Çünkü biz politakaya kendimiz için girmedik. Halkımızın sorunlannı çözmek için girdik. Böyle yola çıkınca da yolun sonuna varamayınca yolda kazandığımız başarıları küçümsüyoruz" diye konuştu. İnönü'nün Topuz ile ilgili tartışmalara hiç değinmediği konuşmasından sonra küçük kurultay 2 gun süren çalışmalarını tamamladı. Daha sonra, parti meclisi kısa bir toplantı yaparak dağıldı. Parti meclisi bugün toplanarak gelişmeleri tartışacak. Parti meclisinde sol kanatın Topuz için güvenoylaması istemesi bekleniyor. Bu konunun Kemal Anadol tarafından Genel Sekreter Deniz Baykal'a da iletildiği ancak bir yanıt alınamadığı öğrenildi. CUNEYT ARCAYUREK yazıyor (Baştarafı 1. Sayfada) yal yaşamda etken sayılan kimi biçimleri değişık de olsa, aynı ka çevrelere sürekli güvence verme pıya açılıyordu. Topuz'un davra eğilımınde olması, yadırganıyornışı partiye zarar verecek nitelik du. İş çevrelerinden başlayan irteydi. Başta lider, yönetici kad delemeler, Topuz'a değin iniyor ronun çabaları, sozcüklerin se ve "aslında genel merkezde Toçiminde belki bir yumuşama puz'un 'zamansız ve erken çıkjş' sağlamıştı. Ne var ki, genelde yaptığına inananlar var" diye sükurultay, Topuz'u kınar, eleştirır rüyordu. ken somut bir sonuç arıyordu. IşÇünkü bilinen kesimlere "gügal suçlamasının temizlenebil vence verilirken", partide aşırı, mesi için kuşkusuz akla ilk baş bölücü sayılanların yerel seçimta Topuz'un görevinden ayrılma den sonra "temizlenmesinin sı geliyordu. planlandığı" söyleniyordu. Kimi Savların acımasızlığının yanı kulaklara planın asamalan fısılsıra; başka bir gerçek, Topuz' danmış, mart sonrası kongreleun bundan sonra, hele seçimler re kadar beklenilmesi istenilmışde bu örgütle nasıl olacak da bir ti. Kongrelerde rahatsızlık verdiği likte, anlayış birliği içinde çalışa söylenen isimler, onların bağlancağı idi. tılı olduğu parti içi alt kadrolar yöSeçim işlerine bakan yüksek netimlerden uzaklastırılacak, etki bir görevlinin, "sızmalarla alanları daraltılarak kimi çevremalul" diye tanımladığı örgütle lerin dilediği düzeyde bir parti hedef birliğinde buluşması ne kadrolaşması sağlanacaktı. Bu mantığa ne de partisel çalışma güvenceleri alanlar, şimdi merlara uygun düşebilirdi. Bundan kezde bir çevrenin Topuz'un zaböyle ne örgüt Topuz'a inanacak mansız çıkışından rahatsız oldune de Topuz örgüte inandırıcı ğunu öne sürüyor, yatıştırma çaolabilecekti. Ali Bey, kurultay so balarını bu nedene bağlıyordu. na ererken yapacağı konuşmaSonuçta İsmail Cem'in koyduda istifa ettiğini açıklamazsa, parti merkezinin bir operasyon ğu ölçülere geliniyordu. SHP haklıydı ve özünde güçyapması zorunluğu kendiliğinden gündeme gelecekti. Daha lüydü. Daha az "eski", daha çok doğrusu, işin doğası bu iki ola "yeni" olmalıydı. Kuşkusuz daha az "uyumun" sılıktan birinin gerçekleşmesini partisi, daha çok "değişimin" gerektiriyordu. Kulis verimli bir tarla. Topuz' partisi olmalıydı. Örgüt hazır. Merkez hokus pcla birlikte başka türden sorunların üzerine gidiliyordu. Yönetici kusları bırakarak ayak uydurabıkadronun ekonomide ya da sos l ı r s e GOZLEM UGUR MUMCU ŞHP: Curnhurb(Mşkanhgı için uzlaşma gerekli Haber Merkezi SHP Merkez Yönetim Kurulu'nun geçen haftaki toplantısından sonra yayımlanan raporda ANAP'ın toplumda sadece uçte birlik bir desteğinin kaldığına dikkat çekilerek, "Sayın Özal, kendisinin uygun göreceği bir ANAP'lıyı, ya da ANAP'ın kendi kendine kararlaştıracagı bir ismi cumburbaşkanı seçme girişiminden vazgeçmeli; bir uzlaşmaya gerek olduğunu kabul etmelidir" ifadesi kulianıldı. SHP MYK topiantısından sonra yayımlanan raporun cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilgili bölumünde şu görüşlere yer veriliyor: Bir başka gerginlik ve buııalım arttıncı konu da, cumburbaşkanlığı seçimi dolayısı ile gelişmektedir. Cumhurbaşkam seçimleri ile ilgili olarak anayasarnızda kural vardır. Cumhurbaşkanları parlamento tarafından, parlarnento oyuyla, parlamenlo çoğuniugu ile belirlenir. Bugiinkü parlamento çoğuniugu % 35'lik bir oy azınlıgı ile belirlenmiştir. °7o 35'lik oy azınlığının zaman içinde iktidann lehine geliştiğini düşiinmek de olanak dışıdır. Bugiinkü parlamentoda üçte ikilik bir çoğunluk halinde ortaya çıkan iktidar grubunun, toplumdaki desteği üçte bir düzeyindedir. Cumhurbaşkanlığı; bir ilçe başkanı, bir önseçim milletvekili adayı, bir parti için ya da sendikal mücadele için belki anlayışla karşılanabilecek olan sürtüşmelerin, çekişmelerin kurallan içinden çıkacak bir iktidar mevkii değildir. Cumhurbaşkanlığı Türk loplumunun genel uzlaşraasının simgelendigi bir makam olraak durumundadır. O nedenle, cumhurbaskanının öylesine sert tarüsmalann içinden; üçte bire hapsolunmuş bir oy azınlığının tertibiyle, onun karanyla, tek taraflı olarak seçilmesini kabul ctmek olanak dışıdır. Cumhurbaşkam toplumun genel kabulüne mazhar olmalıdır. Toplumun, tarnşma götürmez, rahatlıkla saygı duyabildiği, benimseyebildiği bir otorite merkezi, bir otorite mihrakı olarak ortaya çıkabilmelidir. Sayın Özal, kendisinin uygun göreceği bir ANAP'lıyı ya da ANAP'ın kendi kendine kararlaştıracagı bir ismi cumhurbaşkam seçme girişiminden vazgeçmeli; bir uzlaşmaya gerek olduğunu kabul etmelidir. Bu olursa Türkiye, cumhurbaşkanlığı sorununu çok rahatlıkla çözer. Yapay yöntemlere gerek kalmadan, zoriamalara gerek kalmadan Türkiye'nin 12 Eylül sonrası dönemi, demokrasiye doğru aşmasına imkân verecek bir cumhurbaşkanlığı oluşumu, demokratik bir cumhurbaşkanlığı oluşumu, bu yöntemle gerçekleştirilebilir. MERKEZ YÖNETtM KURULU RAPORU Salon duşı (Baştarafı 1. Sayfada) Delege olmamaları nedeniyle, kurultay salonurıa giremeyenler verdikleri onergenin sonucunu dün aldılar. Türkİş binasının girişine, salondaki konuşmalar monitör aracılığıyla naklen verildi. Bu "canlı ve heyecanlı" yayın "tam bir demokrasi örneği" olarak nitelendi. Ancak Rize 11 Başkanı'nın "12 Eylül tartışılmamalı" dediği konuşması, dışarda kalan "kanat"' tarafından "yuhalanınca" Genel Sekreter Deniz Baykal, yardımcısı Tufan Doğu'yu yanına çağırarak, yayımn kesilmesini istedi. Ancak daha sonra her nedense bundan vazgeçildi *** Kurultay ile SHP'deki "en taze kanat" olarak ortaya çıkan "salon dışı kanat" bol bol "istifa" ya da "yub" diye bağırdı. Mardin İl Başkanı, içerde Topuz'u istifaya çağırırken, dışardakiler, "Topuz istifa" diye slogan attılar. Bunu duyan içerdekiler ise sessizliği surdurduler... • •* Nevşehir tl Başkanı Fahri Ertik'in el kol hareketleriyle suslediği renkli konuşması bol bol alkış ve protesto aldı. CEZAE VLERIDIRENIYOR ANAP Milletvekilleri: "Talepler hakh", Van milletvekili İhsan Bedirhanoğlu: "Ölüm olursa, sorumlu hükümet". Sıirt Milletvekili Kemal Birlik: "Bu nasıl bir güçtür kı, koşullar düzelmiyor?", Bitlis Milletvekili Muhyettin Mutlu: "Cezaevindekilere hak veriyorum". Hasan Fehmi Güneş: "Tavrımız gecikti." Mehdi Zana'nm vasiyetı. DevYol davasından hükümlü Ruşen Sümbüloğlu'nun Bursa Cezaevi'ni anlatan mektubu. Sosyalıst Parti Genel Başkanı Ferit İlsever: "Kendisiyle görüştüm ve anladım. Bakan bir emirle çözer." ^ ^ •,:::::^:^,:;:::..*:::::,::=,:::.:. :,;Pj:=::^:::,::: ;::::,:„•:::,:.,:::;• 7 Bu Topuz kimm topuzu? Baykalcılar, Ali Topuz için ne dedi? Kemal Anadol ve Ercan Karakaş'ın yorumları. Topuz'un Aralık 1980'deki 12 Eylül değerlendirmesi. Topuz, Küçük Kurultay'da yalnız kaldı. 7 Talabani 2000'e Doğru'ya açıkladı: Kimyasal silahlarda Sovyet parmağı I Partilerde Çankaya'nın demokıatikleşmesi için uzlaşma. Bülent Akarcalı, Hasan Fehmi Güneş ve Hüsamettın Cindonık'un değerlendirmeleri. I Taksim toplantısmda Perinçek'in alternatif önerisi. • Necati Cumalı ölümünün 100. yılında Namık Kemal'i anlatıyor • Sendikacüann büyük suıavı: Grev dalgası kapıda. • Kemal Ilıcak: "Hükümetler fanı, bâkı olan devlettır.' • Deniz Gökçe, UEFA karanıu değerlendirdi: Küıçla yaşayan, küıçla ölüı. • 2000'e Doğru Venezuella'da: Seçim curcunası. • Cop biliminde yeni icatlaı: Kitle haıeketlerini bastırma teknolojisi. • Deng: "Ben, sönen bir güneşim." • Arbat Çocuklaıı: Ribakov'un Stalin yorumunu Atilla Ozkınmlı ve Oıal Çalışlat tarbştı. (Baştarafı I. Sayfada) Bambaşka bir dünyadır cezaevleri. soğuk ve acımasız. Koğuşlardaki hava, yakıcı asite benzer, kişiliklerı yok eden, değiştiren, başkalaştıran bir asit. O günlerin birinde cezaevinde DışB diye adlandırılan koğuşa bir tanıdık tutuklu gelmişti: Bizim Nuri. Nuri Çolakoğlu. Çolakoğlu, çocukluk arkadaşım Doğu Perinçek ile birlikte TİİKP davası sanıklarından biriydi. Aranınca bir süre kaçmış; sonra da üç yıl önce bir trafrk kazasında yitirdiğimiz tiyatro sanatçısı Erkan Vüce/ln evinde yakalanıp tutuklanmıştı. Tutuklanmadan önce de kontrgerilla işkencelerinden geçmiş ve bu işkencelere karşı yiğitçe direnmişti. Nuri ile birlikte aynı koğuşta kaldığımız gunlerde, basından, TRT'den hep yakınırdık. Basın kontrgerilla işkencelerinden hiç söz etmiyordu, TRT ise tek yanlı ve suçlayıcı yayın yapıyordu. TFIT'nin başında o gunlerde bir korgeneral vardı! Musa Oğün.. Haber Dairesı Başkanı da Doğan Kasaroğlu'yuu. TRT'nin bir başka yöneticisi, o şövalye ruhlu aydın Emil Galip Sandalcı da binbir türlü ışkenceden geçmiş ve sırtına işlemediğı suçlar yükletilerek cezaevine gönderılmiştı. Cezaevlerinin o sıkıcı havasını dağıtmak için o gunlerde aramızda şakalar yapar, fıkralar uydururduk. Aramızdakı şaka konularından biri, Hafız Burhan'\n söylediği "Kuş Sesleri" şarkısıydı. Cezaevinden TRT'ye gızlice haber yollar, "Dinleyid istekleri" programında "Kuş Sesleri"n\ çaldırtırdık. Radyoda "Hafız Burhan'm "Kuş Sesleri" şarkısı duyulunca da hep birlikte gülerek şarkıyı söyler, eğlenirdik. Yargılama sırasında bir ara salıverilmiştım. Saiınınca da Tuzla Piyade Okulu'nda yedeksubaylık eğitimine başlamıştım. Derken beni salıveren mahkeme başkanı değiştirilmiş, Remzi Şiretli adlı bir mahkeme başkanı albayın oyuyla o da oy çokluğu ile mahkum edilip, tutuklanmıştım. Tabıi üzerimde yedeksubay öğrencisi üniforması, doğru cezaevine... Prof. Uğur Alacakaptan ile birlikte Mamak Askeri Cezaev?' nin önünde tutuklu arabasından inince, DışB koğuşunun penceresinde koro halinde "Kuş Sesleri" şarkısı söylenmeye başlandı. Şaka ile karışık bir çeşit dayanışmaydı bu Arkadaşlar "hoş geldinız" diyorlardı. Profesör Mümtaz Soysal, Doğu Perinçek ve Nun Çolakoğlu^ nun yüzlerini fark etmiştım ilk bakışta... Çolakoğlu, elıyle birorkestra şefı gibi koroyu yönetiyordu. Prof. Alacakaptan ile birlikte yedi hafta hücrede tutulduktan sonra yeniden koğuşlara verilmiştik. Alacakaptan ve ben, Yargıtay kararı ile yeniden salıverildik. Ve yargılama sonunda aklandık. Nuri. TIİKP davasında mahkum oldu; 74 affı ıle de cezaevinden çıktı. Nuri ile birlikte çalıştığımız ANKA Ajansı'nda cezaevi günlerinı ve bu "Kuş Seslen" konusunu ara sıra anar ve gülerdik... 1 Çolakoğlu, 12 Eylül günlerinde Türkiye'den ayrılmış Londra da BBC Türkçe servisine gırmişti. O gunlerde cezaevi koşulları ve işkenceler ile ilgili haberlerı Nuri derler, toplar ve yayınlardı. Bugün Nuri. TRT'nin en güçlü adamlarmdan biridir. 12 Mart döneminde yargılanan ve aklanan deniz teğmeni Ali Kırca da TRT'de Haber Dairesı Başkanhğını yürütüyor. Bizim Nuri ve M'nin etkin oldukları TRT yönetimi, cezaevlerindeki işkence haberlerinı niçın yayınlamıyor? Bunlar 'haber" değıl mi? Haber değerı yok mu bunca kişinin giriştikleri açlık grevlerınin? Bu haberlerı vermemek, gazetecilığe mi sığıyor? TRT ilkelerine mi? BBC ilkelerine mi? Hangi kurala? Neye? Nereye? Kuş sesleri, ovalara yayılır/insan buna hayran olur, bayılır. Kuş sesleri değıl, paslı ve soğuk zıncır sesleridir bunlar, eski tutukluların vicdanlannda şakırdayan! Mevcut doğramalarınıza da Isıcam takılabilir. I sıcam yakıt israfını önler. Sağladığı tasarrufla kendi kendini öder. Pencereleriniz ister a h ş a p olsun; ister alüminyum, ya da plastik...