25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER İmar Yasası'nda yapılmak istenen değişıklikler arasında bakın neler var: Tanımlarla ilgili 5. maddeye "şehir yenileme ve güzelleştirme bölgesi" adı altında yeni bir kavram eklenmek isteniyor. Böylece, "yenileme" "güzelleştirme" gibi, aslında tüm kent dokusu için geçerli olması gereken yaklaşımlann "özel bazı yörelerde" sınırh tutulmasına olanak sağlanıyor. Daha açığı, "dengesiz" gelismeye bağlı olarak kentlerimizde ortaya çıkmış bulunan "mutena serat" olgusunun bu kez "yasal bir konuma" getirilmesi için ortam yaratılıyor ve "ayncalıklı bölgeler" belirlenerek, geri kalan mahallelerdeki çıkarcı kentleşmenin çarpık ve yaşanılmaz sonuçları "meşrulaştınlmış" oluyor. Nitekim, önerilen tasanda, bu bölgelerin hangi uzman kurullarca ve ne gibi özelliklere bağlı olarak saptanacağı da belli değil. Büyük bir olasılıkla, kararı yine "kral" verecek ve kentin neresini "yenileyecegini" , neresini "güzelleştireceğini" bir gece "kafasında planlayarak" ertesi gün uygulamaya sokacak. Bilim kurumlan, meslek odaları ve demokratik öbür kamu güçlerine ise yine salt "ekştirnıek" düşecek. Süregiden yanlışlara yenilerinin eklenmesi sonucunu doğurabilecek böylesine tehlikeli bir kavram getirmek yerine, aynı ilkeleri şehrin bütünü için öngören bir yasa değişikligine gitmek daha uygarca olmaz mı? Aynca tasarıda, yürürlükteki yasada giderilmesi beklenen bir eksiklik olan, özellikle büyük şehirlerin nazım plan disiplini altında gelişmesini sağlayacak kurallara da yer verilmiyor. Dahası, genel ülke fiziksel planlaması içinde önemli ve zorunlu bir aşama olması gereken ve kentsel nazım planların "genel ilkelerini" belirleyecek olan "bölge planlannın" yapılmasında da DPT "serbest" bırakılıyor. Böylece, ülke ve kamu yararını gözeten bölgesel çapta plan kararlan olmadan, kentsel ve toplumsal gelişme yerine "özel çıkarlar sağlamaya yönelik" yöresel planlamalar yapılabilmesi daha da kolaylaştınlmış oluyor. Bu, bir imar yasası önerisi midir? Yoksa, kent toprakları, yeşi! alanlar, doğal ve kültürel değerler üzerinde bir "paylasım protokolü" müdür? Yerel yönetimlerde "toplumun demokratik denetiminden tiimüyle kurtulabilmek" yönünde alınmak istenen ikinci "önlem","İdari Yargılama Usulü Yasası'nda Önerilen Degişiklik" le ortaya çıktı. Kasım ayı başında, bu yasaya ilişkin tasan TBMM Komisyonu'ndan geçerken eklenen maddelerle, meslek kuruluşlannın, idari uygulamalara karşı "kamu haklannı savunma" niteliği taşıyan dava açma yetkileri ellerinden alınmak istendi. Bu yazının kaleme alındığı günlerde, öneri henüz TBMM'de görüşülmemişti. Ama, sonuç ne olursa olsun ki umarız yasalaşmaz getirilmek istenen yasal düzen, özellikle bilime ve hukuka aldırmayan belediye başkanlannın "yerel ' krallıklannı" daha da güçlendirmeyi amaçlamaktadır. Örneğin, Taşkışla'yı otel yapma girişimleri Mimarlar Odası'nın açtığı dava sonucunda alınan "yüriitmeyi durdurma" karanyla sekteye uğramıştır. Benzer şekilde, Ankara'da tercihli otobüs yolunun kaldırılmasına da aynı yontemle karşı çıkılabilmiştir. Kıyı yağmasından, özel çıkarları gözetmeye yönelik pek çok kentsel kullanım kararlarına kadar, genel olarak ulusal yararlanmıza aykırı düşen uygulamalara karşı, kamu adına görev yapan meslek kuruluşlannın "yüriitmeyi durdurma" istemiyle dava açabilmelerinden kaygı duymak ne anlama gelebilir? Böyle bir yasa önerisi de kısaca "kamu deneiiminden kaçmak" demek değil midir? 23 KASIM 1988 Yerel Yönetimlerde "Krallıklar" Stirecek mi? Referandumda "hayır" diyerek kazandığımız süreyi değerlendiremiyoruz. Belediyelerde "yerel krallıklara" son verecek, halkın demokratik istemleri doğrultusunda hizmet üretebilecek bir yönetim düzeni oluşturmak üzere gerekli yasa değişiklikleri için hiçbir çaba göstermiyoruz. Öte yandan, süregiden sistemden çıkarı olan çevreler ise gül bahçelerini daha "dikensiz" kılmak için boş durmuyorlar. Arka arkaya gündeme getirdikleri yasa önerileriyle, "demokrasinin kalelerindeki son burçları da yıkmanın" ve yerine, gösterişli şatolarını kurmanın yollarını arıyorlar... OKTAY EKİNCİ Y.Mimar, Mimarlar Odası 2. Başk. 19 Eylül 1988 günlü yazım şöyle bitiyordu; •'...referanduma "kentlerin gelecegi" açısından bakmalı, karanmm. 'bu geleceğin daha güzel ve yaşanabilir kılınması için gerekli yasal düzenlemelerin yapılabilmesine süre ayrılabilmesi' yönünde venneliylz. Ama marta kadar bu yöndeki çalışmalan da yapmak koşuluyla..." Referandum bu "düeğimize" uygun olarak sonuçlandı. Yüzde65'imizin "hayır" oylanyla yerel seçimlerin "aceleye getirilmesini" önledik. Ancak, "bu sonucun sağladıgı olanağı degeriendirmek" üzere etkin bir çaba göremiyoruz. Yerel yönetirilerin ülke ve karau yaran yerine, "özel çıkariara" yönelik iş yapmalarıru engelleyebilecek köklü yasal değişikliklerin marttan önce yürürlüğe girebilmesi için ciddi hiçbir girişime tanık olamıyonız. Oysa, şunun şurasında üç ay kaldı. 26 martta, ya bir kez daha "yerel krallar" seçeceğiz ve beldelerimizi akıllarına estiği gibi yönetecekler, yağma, spekülasyon ve düzensiz kentleşme alıp başını gidecek, ya da seçtiklerimiz "demokratik bir yöneünı biçimi" içersinde görev yapacaklar ve kentleşmeyi bilimsel kurallara bağlı, beldenin ve halkın genel yarannı gözeterek düzenlenmiş imar planlanm uygulayarak sağlayacaklar. Hangi seçeneği yeğliyoruz? Birinci seçeneği yeğleyenler, 26 mart günü "işbaşına" gelecek olanlann krallıklarmı daha da "özgiir bir ortamda" sürdürebilmeleri için, yürürlüktekileri de yetersiz bularak, yeni yasa önerilerini gündeme getirmeye başladılar bile. tlk eylem Iraar Yasası'nın değiştirilmesi olarak ortaya çıktı. Buna ilişkin haarlanan tasannın haberleri basmda yer aldı. Mimarlar Odası da seçenek (onların deyişiyle alternatiO bir yasa taslağı düzenleyerek, Devlet Bakanı Adnan Kahveci'ye, barolara, muhalefetteki partilere ve basına sundu. Ancaknedense kentlerimizin ve demokrasimizin gelecegi açısından son derece önemli olan bu konunun üzerinde hiç kimse yeterince durmuyor. Partiler, soruna salt belediye başkanlannın "kendilerinden olmaa" düzeyinde bakıyorlar. Oysa, seçilecek ba$kanlar, toplumcu ve demokrat kişiler de olsalar, yasalardaki denetimsiz yetkilerle sonuçta birer "kral" lığa aday olduklan sürece, kentlerimiz nasıl "demokrasinin kaleleri" olacaklar? PENCERE Büyük patron, Türkiye'ye borç verirken niçin verdiğini bilmeyecek kadar 'eşşek' değil ya!.. Büyük patron kaç ülkeyi parmağında oynatıyor? O işini iyi bilir. Borç vererek müşterisini pompalar, pazarını genişletir, veresiyeyi şişirir. Borçların faizi borçlu ülkeden patrona sermaye aktarımıdır. Borçlu, ödeme güçlüğüne düştü mü, daha beter bağlanır. Artık bağlanan ülkede iç siyaset büyük patronun dama tahtasında taş sürmesine dönüşür. • 1980'ler Türkiyesi'nde iktidara kim gelirse geisin, ilk yapacağı 'Ş: Borçları ertelemek ya da borçları ödemek veya yeniden borçlanmak için büyük patronun kapısını çalmak ve önünde boyun kırmaktır. Büyük patron bunu biliyor Borçlu ülkede siyaseti yönlendirmek için dama tahtasında hangi taşları oynayacağını düşünüyor. Planı nedir? Çeşitli varsayımlar öne sürülebilir, ama oyun daha çok ANAP üzerine kuruluyor. Nasıl? özal seçimleri bir yıl öne aldı, 1987'de gerçekleştirdi. Ekonominin kötüye sardığını biliyordu. Zamanı daralmıştı. 1966'da banknot matbaasını tam gaz çalıştırdı, açık bütçeyle devlet yönetti, soluk soluğa 1987'ye ulaştı, Seçim Yasası'nı da keyfince değiştirdi, yüzde 35 oy alabildi, ama Meclisin yüzde 65'i ANAP'lıydı. Yapabileceği ancak buydu. Ne var ki gümbürdeyen ekonomi büyük patronun canını sıkıyordu. IMF yeniden uygulanacak acı reçeteleri Özal'ın burnuna dayadı: Kemer sıkacaksın; sıkı para siyaseti gerekli; zam, zam, zamla bütçe açığı kapanacak; enflasyonu düşüreceksin; yoksa canırrH sıkarsın. 1989 kötü yıl.. ANAP iktidarı hem IMF reçetelerini uygulayacak hem yerel seçimler var hem cumhurbaşkanı seçimi... Ne yapmalı? Eloğlu diyor ki: Parlamento çoğunluğu ANAP'lı; Çankaya'da Evren'in süresini üç yıl uzatırım, 1992'yi bulurum. Ancak halkı bu işe yatırmak için korkutmak, yıldırmak, sindirmek gerekiyor. Nasıl? Biraz terör, biraz anarşi, biraz çata pata. Halk, EvrenÖzal ikilisinin şemsiyesi aitına toplanır. Sık sık televizyona çıkarak '12 Eylül öncesini mi istiyorsunuz?' diye tehdit gereklidir. Halk yıldı mı, özveriye yeniden katlanır, IMF'nin reçetelerini 1992'ye kadar temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp koyacak olan ANAP iktidarının alternatifsizliği kanıtlanır. • Peki, muhalefet? Büyük patronun Türkiye'nin içinde uzun kolları var; diyorlar ki: Sen onu bize bırak!.. Nasıl? » Ben önce muhalefetin anasından başlarım.. O ne demek? Muhalefetin anası, ana muhalefet demektir. Dalarım içine, solunu da sağını da kışkırtırım, birbirine düşürürüm; enayiler kapışırlar... Derken gerçekten de ana muhalefet partisinin genel sekreter yardımcısı konuşmaz mı: SHP aşırı solun işgali altındadır, büyük tehlike var, temizlik gerekiyor. Dinamit.. Bomba.. Kundak.. SHP parçalanıp ufalandı mı, alternatif olmaktan çıkar; ANAP yerel seçimlerde soluk alır; geisin IMF, 1992'ye kadar bastırsın reçeteyi; Evren Çankaya'da otursun, 12 Eylül 1990'lara taşınsın.. Sonrası Allah kerim. Dama!.. Sonuç Referandumda "hayır" diyerek kazandığımız süreyi değerlendiremiyoruz. Belediyelerde "yerel krallıklara" son verecek, halkın demokratik istemleri doğrultusunda hizmet üretebilecek bir yönetim düzeni oluşturmak üzere gerekli yasa değişiklikleri için hiçbir çaba göstermiyoruz. Öte yandan, süregiden sistemden çıkarı olan çevreler ise gül bahçelerini daha "dikensiz" kılmak için boş durmuyorlar. Arka arkaya gündeme getirdikleri yasa önerileriyle, "demokrasinin kalelerindeki son burçlan da yıkmamn" ve yerine, gösterişli şatolannı kurmanın yollarını anyorlar... "Ruhsat" verilecek mi? OKTftY AKBAL EVET/HAYIR OKURLARDAN olmuştur. Abdullah Cevdet, Refik Saydam, Adnan Adıvar, Tevfik Rüştü Aras ve benzerleri açık kamttır. Bunlar gibi Eski Türk DU Kurumu'nun bilinmesi gereken bir hekim de uzun yıllar genel yazmanhğmı ulusumuza Türkçe Sözlük'ü yapmış, birçok yayınına emek kazandıran Mehmet Ali vermiş Bay Ömer Asım Aksoy, Ağakay'dır (18931965). 1917 yeni baskı Türkçe Sözlük için yılmda hekimlik okulunu Cumhuriyet Gazetesi'nde, 1 ve bitirmiş, Kurtuluş Savaşı'na 8 Kasım 1988 günleri, derin katılmıs, savaştan sonra göz içerikli iki eleştiri yazısı saynhklan uzmam olmuştur. yayımlmadı. Bu ö'zlü yandan Türk dili üstüne yazdıklan şu bölümü almakla Atatürk'ün ilgisini çekince, yetineceğim: 1936 yılmda DU Kurumu'na "Yeni DU Kurumu, kendisinin girmiş burada Türkçe Sözlük'ü çalışma ürünii olmayan 'Türkçe hazırlamak gibi büyük bir işi Sözlük'ü, kimi sözcüklerini başarmıştır. Atatürk'ün değistirip, 'Yeni Baskı' diye, kurduğu eski Türk DU yayımlayarak, eskisinin yeni Kurumu 'nun 1983 yılmda biçimi imis gibi göstermekle yayımladığı ve Atatürk'ün yüce bilim ahlakına uymayan bir iş anısına adadığı, genişletilmiş 7. yapmıştır. Üstelik yapttğı baskı Türkçe Sözlük'ün İL değistirmelerde pek çok sayfasımn başında şu yanhslar ve çelişkiler vardır." sevindirici bilgi görülmektedir: Eski ve yeni Türkçe Sözlük 'leri "Türkçe Sözlük V/n daha önceki karsüastıran herkesin bu görüse baskılarında, Dr. Mehmet Ali katılmaması olanaksızdır. Ağakay, Surettin Artam, Ferit Atatürk Kültür DU ve Tarih DeveUioğlu, Prof. Dr. Hasan Yüksek Kurumu yapısı içindeki Eren, Prof. Dr. Hasibe Türk DU Kurumu'nun bu Mazıoğlu, Prof. Dr. Samim davranışı gerçekten üzüntü Sinanoğlu ve Dr. Mehmet vericidir. Ben, aynca bUim liığrul'un emekleri geçmiştir." ahlakına uymayan baska bir yön üzerinde duracağım. Yine bu sayfada 19741983 Bilindiği gibi, yeni Türk arasında ki sözlük kolu toplumunun oluşturulmasında başkanlannın, sözlük kolu hekimlerin büyük katkıları üiman ve görevlilerinin, Son SHP'de Yeni Bir Bunalım 'Türkçe Sözlük' üzerine "Partinin birçok ılçe ve il örgütü bu yabancı kuvvetlerin işgali altındadır. Birtakım sol mihrakların yönetimi altındadır. Buna karşı mücadele bayrağı açtım. Benim arkamdan gelin. Beni kurşunlayacaklarını bilsem bile üzerlerine gideceğim." SHP Genel Sekreter Yardımcılarından Bay Ali Topuz'un 'Hürriyet' Gazetesi'nde çıkan sözleridir bunlar... 'Emin Koç' imzalı bu haber, ne derece gerçektir bilemem? 'Hürriyet'in haber kaynaklarının doğru olduğu, o kaynaklar arasında devlet örgütlerinin de bulunduğu söylenir. Bu bakımdan Bay Topuz'un, SHP'nin yabancı kuvvetlerin işgalinde olduğu yolundaki sözlerini 'doğru' saymak zorundayız. önce akla gelen şudur: Bir partinin genel sekreter yardımcısı, üstelik bakanlık deneyiminden geçmiş, uzun yıllar milletvekilliği yapmış bir kişi kendi partisini, hem de bir önemli yerel seçim öncesinde nasıl bu biçimde suçlar? Bilmeyen ne düşünecektir. Demek SHP'yi 'aşırı solcu'lar ele geçirmiş, "yabancı kuvvetler' egemen olmuş, öyleyse bu partide iş yok, umut yok, ben niye oyumu vereyim, Özal'dan iyisi yok yine de "... Bir genel sekreter yardımcısının kendi partisini bu denli ağır, bu denli aşağılayıcı sözlerle suçlaması dünyanın hiçbir yerinde görülmemiştir. Hem şu 'aşırı solcular' deyiminden ne anlıyoruz, ne anlamaIryız? Kimdir bu 'aşırı solcular', partiye egemen olan 'yabancı kuvvetler?' Bay Topuz bu sözlerinin kaynağını da kanıtlarla açıklamalıdır. Nerden, nasıl öğrenmiş bu 'gerçekleri?' Yıllardan beri yerti yersiz kullanılan 'aşırı solculuk' suçlamasına sosyal demokrat bir partinin önemli bir yöneticisi de açık açık başvurduğuna göre durum gerçekten 'vahim' midir? Bay Topuz, hangi il ve itçe yönetim yerlerine girememiştir? Kendisine kim engel olmuştur? Şimdi 'kalkın ey ehli vatan' diyerek SHP'nin sağcı takımını peşine takıp, o il ve ilçelere girmeye çağırmasının anlamı nedir? Bu savaş çağrısını gerektirecek neler olmuştur? SHP'nin sol kanadı mıdır 'yabancı kuvvet' saydığı? Kimler? Hangi milletvekilleri? Hangi il ve ilçe başkanları, hangi MYK, MKK üyeleri? Kimlerdir bu işgalci'ler? Nasıl işgal etmişlerdir bu önemli yerleri? Bay Topuz çok kararlı, çok etkili, çok hesaplı sözler soylüyor, diyor ki: "Kanser vücudu sarıyor. Bir an önce önlem almalıyız. Partiyi parti yapacak hareketi Istanbul'dan başlatmalıyız. istanbul örgütü kötü örnek oluyor. Genel merkez yeni bir süreç başlatacaktır." Bu sözlerden anlaşılan, Genel Merkez, yani MYK, başta istanbul olmak üzere bazı il ve ilçe yönetimlerini türlü suçlamalarla görevden alacak, yerlerine kendi 'adamlarınf atayacaktır. Yeni süreç nasıl başlatılacak, işte böyle! Ama yurttaş, sosyal demokrasiye inanan, SHP'ye oy veren sekiz milyon seçmen şöyle düşünmeyecek mi? Bu il ve ilçe yönetimleri görev başına partililerin oylanyla gelmediler mi? Oyla seçilen kişiler nasıl 'yabancı kuvvet' ya da 'işgalci' olurlar? Gerçek 'işgal'ciler tepeden atanarak yönetimlerin başına getirüenler ya da getirilecekler olmayacak mıdır? İstanbul II Yönetimi üst üste iki kongrede çoğunluğu elde eden İstanbul SHP il yöneticileri neden kötü örnek olsunlar? Neyin kötü örneği? Kime göre? Hangi ölçüye göre? Bay Topuz'un kafasına göre mi? Bay Topuz bir defa bozdurttuğu İstanbul kongresinde ikinci kez yenilgiye düşmenin acısını tepeden inme değiştirmelerle mi çıkaracak? Gecen gün yazmıştım, SHP'yi bölmek, sonra da bu partiye egemen güçlerin istediği niteliği kazandırmak, onu sosyal demokrat kişiliğinden sıyırıp, bir çeşit Güven Partisi yaparak bir süreliğine iktidara getirmek!.. Başladığı söylenen süreç SHP'nin programında yazılı olan 'emeğe dayalı bir parti' olmak niteliğinden uzaklaştırmak, emekten, emekçiden korkanlara güven veren bir duruma getirtmektir. Oynanan oyun budur. Böl, yönet' oyunu gözlerimizin önünde bir kez daha oynanmaktadır. Ankara'da küçük kurultay toplanıyor. Bu toplantının tarihsel önemi büyük olacak. Genel Başkan İnönü'nün tutumudur SHP'yi küçük hesaplı politikacıların etkisinden kurtaracak olan... Sosyal demokrat bir parti olan SHP kendi programına 'ihanet' edebilir mi? Emeğe dayanan bir sol parti olduğunu unutabilir mi, halkımıza unutturabilir mi? Bunu yakında hep birlikte öğreneceğiz. CezaeVlerinde insan onurunu ayakta tutma mücadelesi veren ve onlan destekleyen tüm açlık grevcilerinin haklı, onurlu istemlerini sonuna kadar destekliyoruz. Iktidann ve muhalefetin duyarsız tutumlarını şiddetle protesto ediyor, halkınuzı cezaevlerindeki baskıya karşı ortak tutum içinde destek vermeye çağınyoruz. KENAN DEMİR (Avukat, SHP Burdur Merkez İlçe Başkanı), ALİ İHSAN KILINÇ (Avukat, SHP Burdur Eski II Baskanı), AYHAN ÇİFTÇt (Maden Mühendisi, SHP Burdur Merkez İlçe Y.K. üyesi), MEHMET ÖZTÜRK (Avukat), SÜLEYMAN YELİM (Kitapçı), HİDAYET AKAY (Kasap, SHP Burdur Merkez İlçe Y.K. Üyesi), MEHMET ASLAN (Muhasebeci, Burdur SHP Merkez İlçe Y.K. Üyesi), ÖMER AKÇAY (Taşaron), İBRAHİM KAVHAN (Emekli ögretmen, SHP Burdar İl Y.K. Üyesi), Fatma Keskin (Sekreter), VELİ AKŞİT (İşçi), SEOAT TENEKECİ (Büfeci), CEMAL SOYSAL (Büfeci), NEVRUZ GÖKCÜOCLU (İsçi), ŞÜKRÜ YÜCE (Issiz, Kanmanh SHP Örgütü Sekreteri). ÇAĞRI VE DESTEK Cezaevlerinde 1 Ağustos Genelgesi'nin kaldırılması, en temel insan haklannın sağlanması için tutukluhükümlü ve ailelerinin baslatmış olduklan açlık grevlerini destekliyoruz. tasanım diyen herkesi açlık grevleriyle dayanışmaya çağırıyoruz. İLERİCÎDEVRtMCtYURTSEVER VE DEMOKRATLAR ADINA Abdurrahman ERDOGAN Ali TARAKÇI Ayban ÇELİK Bülent SOLAR Engin KABAN Gürbüz ÖZKAYNAK Hidayet PINARBAŞI Fsraail MUTLU Levent AKBAY Metin BULUR Mebmet KÖROGLU N. Kemal ÜRESİN Nejdet KAHRAMAN Özkan ŞEN Şeref AVCI Sıhcı ÖREL Vedat YETİŞİR Yaşar ÇELİK Yücel İPEK Zeki KÖSELEY IstanbuTun göbeğinde sıdar akmıyor baskıyı denetleyenin adlart yazılmıştır. Yeni baskı Türkçe Sözlük'te, ne yazık ki bu değerbilir davranışı görememekteyiz. Böyle temel Gazetenizin 29.9.1988 tarihli bir yapıtm hazırlayıcısmın adını nüshasında yer alan "PTT'den almamak bilim ahlakı ile şikâyetçiyim" başlıklı yazı bağdaştırılamaz. incelenmiştir. Gazete yazısına RÜŞTÜ ERGUN konu olan mektup hakkında Emekli Işınbilimci (radyolog) yapılan araşttrmada mektubun ülkeye geliş ve alıcısma teslim kaydına rastlanümamıştır. Isviçre Posta İdaresi ile kuruluşumuz arasında yapılan anlaşma gereği taahhütlü gönderilen toplam sayılan üzerinden alınıp verildiğinden Istanbul'un Beyoğlu Tünel ve servislerimiz arasında da civarındaki Galipdede Caddesi aynı sistemle sevki Yörük Çıkmazı on yedi günden yapıldığından bu tür taahhütlü beri kaderine terk edilmiş mektupların kaybolması bulunmaktadır. Turistlerin olayının hangi ülke Galata Kulesi'ne gitmek üzere topraklarında meydana geldiği geçtikleri bu semtte mahalle tespit edllememektedir. sakinleri elinde plastik bidonlarla civar mahallelerden Bu nedenle, sözkonusu su taşımaktadırlar. llgililerle mektubun akıbetinin tespiti yapılan sürekli temaslardan amacıyla göndericinin isteği sadece kayıt numarası ile üzerine Isviçre Posta Idaresi'nce birbirine uymayan değişik düzenlenen haber isteme cevaplar alınmakta, formülü üzerinde göndericisine musluklardan bir damla su ortaklaşa ödenmek üzere adı akmamaktadtr. Yirminci geçen posta idaresine tazminat yüzyılda uygar bir ülkenin yetkisi verilmiştir. merkezi bir bölgesinde bu Bilgilerinize saygılanmızla arz görünümün sergilenmesi çok ederiz. üzucü. PTT Genel Müdürluğü HABİB GEREZ 1 Ağustos genelgesini kınıyor, buna karşı dirençle ve onurla savaşım veren insanlan destekliyoruz. AKDENtZ ÜNtVERSİTESt'NDEN BİR GRUP ÖĞRENCt ADINA FARUK HACIHAFIZOĞLU VE SALİH KAYA Posta idaresine tazminat yetkisi VEFAT Ankara eşrafından, eski Cumhuriyet Senatosu üyesi A. SABİT KOCABEYOĞLU 21 Kasım 1988 tarihinde Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi 23 Kasım 1988 Çarşamba günü (bugün) öğle namazım müteakip Hacı Bayram Camii'nden Cebeci Asri Aile Mezarlığı'nda toprağa verilecektir. Allah rahmet eylesin. BÜTÜN ÖĞRETMENLER İngiliz, Deneyimli ve Profesyonel AİLESİ tVEDt Londra'da 26 yıldır faaliyet gösteren Edgware AuPair acentesi güvenilir Ingiliz aileler yanında çalışabilecek kültürlü bayanlar anyor. Bilgi için 1 resim, özgeçmiş ve telefon numaranızla birlikte P.K. 117 AksarayIstanbul adresine yazınız. Ingiltere'de çocuk bakıcılığı yaparak hem Ingilizce öğrenebilirsiniz hem de para kazanabilirsiniz. Bu olanağı değerlendirin. Deniz Turizm Ltd. Şti. (1) 345 46 77 ÇAĞDAŞ TÜRKÜLERİMİZİN USTA YORUMCUSU Jhe EDİP AKBAYRAM ;»'« 1 "OZGURLUK T.C. Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanhğı ÖZEL EMSA DİL EĞİTİM MERKEZİ KURSU I I M Ç 5 Blok 5454 Unkapanıİstanbul Tel: 512 35 3031 BAYŞU MÜZİK ÜRETIM • OSMAN BAYŞU İSTANBUL Tel 147 09 83152 82 7172 Rumeiı Cad No 92 4 2ek. Bey Apı OsmanBey İSTANBUL ANKARA Seian.k Cad No 8 Kaı 5 Kı2ı:ayANKARA Tel 135 30 94135 23 97 VEE4T VE BAŞSAĞLIĞI Firmamızın değerli çahsanlanndan Bfileat Pehlivan'ın biricik annesi KAMUOYUNA DUYURU PERİHAN ÖZDİNÇ Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi 23.11.1988 çarşamba (Bugün) günü Fatih Camii'nde küınacak öğle namazmı müteakip toprağa verilecektir. Merhumeye Allah'tan rahmet, ailesine ve yakınlarına başsağlığı dileriz. TÜRKİYE KIZILAY DERNEĞt GENEL MERKEZİ'NDEN Türkiye Kızılay Demeği'nin 1988 yılı Olağan Genel Kongıesi açılış töreni 9 Aralık 1988 cuma günü saat 10.00'da Ankarada Karayollan Genel Müdürluğü Konferans Salonu'nda yapılacak ve çalışmalanna 1011 Aralık 1988 cumanesi ve pazar günleri de aynı yerde devam edecektir. Kongre, ilk gUnü çoğunluk olmadığı takdirde erıesi günü aynı yerde ve saatte loplanacaktır. TÜRKİYE KIZILAY DERNEĞt GENEL MERKEZ KURULU 1988 YILI OLAGAN GENEL KONGRE GÜNDEMİ: 1. Yoklama ve Genel Başkanın Genel Kongreyi açışı. 2. Ba$kanlık Divanı için bir Başkan, İki Başkan Vekili ve en az iki Sekreter seçimi. 3. Saygı Dunışu (Atatürk, Şehitler, Kızılaycılar) 4. Genel Başkanın konuşması. 5. Genel Merkez Kurulu ve Denetçiler kurulu Raporlannın takdimi. 6. Genel Merkez ve Denetçiler Kurulu Raporlarıyla. Bütçe Bilanço, Kati Hesap Cetvelleri, Dilekleri ve Tüzük talbikatlarıyla değişikliklerine taalük eden işleri incelemek üzere en çok onbirer üyeden teşekkul etmek üzere BUtçe, Dilek ve Tüzük Komisyonlarırun seçilmesi. 7. Komisyonların çalışmalarından sonra verecekleri raporlar üzerine. a) Genel Merkez Kurulu'nun çalışma raporunun bilanço ve kesin hesap cetvelleriyle, Denetçiler Kurulu Raporunun görüşülmesi ve Genel Merkez Kurulu'nun ibrası. b) 1989 Yılı Bütçe Tasarısı'nın incelenerek onaylanması. c) Genel Kongreye sunulmuş bulunan Şube dilekleriyie, delegelerin Ueri sürecekleri serbest dileklerin ve Genel Merkez Kurulu'nea yapılacak ceklıflerın Tuzük hükümlerine göre karara bailannıası 8. Genel Merkezce yapılacak tekliflerin görüşUlmesi. a) Madalya ile tailifleri teklif edilenler. b) Şube Kongrelerinin ve Genel Merkez Kurulu'nun terkin talepleri. 9. Genel Merkez Kurulu'ndan ayrılacak uyelerin yerine yenilerinin ve yedeklerının seçilmesi. 10. Beş kişilik Denetçiler Kurulu ile yedeklerinin seçilmesi. 11. Kapanış. S.A.S. TURtSTİK HÎZMETLER VE TtC. LTD. ŞTİ. KAMUOYUNA DUYURU Onurlu direnişimizle 32 gün süren açlık grevi sonucunda gaspedilen haklarımızı aldık. Ancak sorunun asıl çözümü "1 Ağustos Genelgesi"nin kaldırılmasıdır. KARABÜK DEMİR VE ÇELİK FABRİKALARI MÜESSESESİ MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN 1 ADET LOKOMOTİF VİNCİ SATIN ALINACAKTIR Şartnamesi, bedelsiz olarak aşagıdaki adreslerden alınabüir. 1 KARABÜK'te: Demir ve Çelik Fabrikalan Müessesesi Tedarik ve lkmal Müdürlüğümüz, 2 ANKARA'da: Ziya Gökalp Cad. No: 80 Kurtuluş/Ankara'daki Genel Müdürlüğümüz. Isteklilerin şartnamemiz esaslanna göre hazırlayacaklan kapalı teklif mektuplarını, en geç 21 Aralık 1988 günü saat 14.00'e kadar Karabük D.Ç. Fab. Müessesemiz Haberleşme ve Arşiv Müdürlüğü'nde bulundurmalan ilan olunur. ESKİŞEHİR ÖZEL TİP CEZAEVİ DEVRİMCİ YOL DAVALARI TUTUKLU VE HÜKÜMLÜLERİ ADINA ALİ KEMAL BİLGİNER Cezaevlerinde süren açlık grevini destekliyoruz ŞENİZ HALUK AĞIM EZGININ GINLIGI bahçedchi sandal GENEL DAfilTIM: MAJOR P I ^ K Ç I U K 512 SS 32
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle