19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
JMHURİYET/6 30 EKİM 1988 Delikdeşikbir otomobil, 4 ceset ve4yaşamöyküsü Çakmakoğlu, ertesi gün şu demeci vehyordu: Istanbul Haber Servisi Fevzi Yalçın. lsmail Hakkı Adalı, Refa "Teroristlerin gerçekleştirmeyi pianladıklan Şen ve Kemal Soğukpınar, 7 Ekım eylemleri yalruzca duyum değildir, çeşitli 1988 günii saat 13.30 sıralannda, kaynaklardan öğrenilmiştir Ölü olarak ele geçirilen militanlar, TKP/ML TİKKO'nun elemanlarıdu." E5 karayolunun Tuzla koprüsü kesımınde öldürüldü. Dört kışıye llk gun basın da öldürülenlerın "militan" sıkılan 283 merminin tümü, polise olduklannı yazıyordu. Ancak bırçok nokta birçok kışıye garip gelmeye de başlamıştı. Cınayet an sılahlardan çıkma ıdi. soruşturmalarınm en basit ve önemlı kuralları Ttmi YatçM Son zamanlarm en lanışmalı tartışma konusu oluyordu. Örneğin, polis, savcı polisiye olayı oldu Tuzla gelmeden dort kisiyi otomobilden indiriyordu. operasyonu. Basın, avukatlar, ölenlerin aileleri, siyasi partiler an Ehliyetinin otomobilde bulunmasma karşın, Kemal arda sorular sordular olayla ılgih. Soğukpınar'ın kimlığı ı'ı gun sonra basına açıklanıyordu. Gazeteciler konu uzehnde çalışırken, Kanlı olayın üzermden bir aya MÎT ve Teror Dairesi'nin Istanbul polisini yanılttığı yakın zaman geçti. Gelişmeler noktası vurgulanıyor, olaytn "acil bir başanya neydi? gereksinim duyan polis mudurü Hamdi Ardalı ve Polis. gençlerin TtKKO militanı polisteki sağ kanadın"esen olduğu ilerisurüluyordu. olduğunu, otomobilde bombalar olduğunu söytemişti operasyonun tkinci, uçüncu gunlerde ölenlerin aileleri ortaya hemen ardından. "DEGC 7843" çıkarak, çocuklarının terörist olmadığını antatırlarken, hukukçular ve siyasi partiler, polisin plakalı otomobilde 283 mermi olayda yakalama değil öldürme kastı bulunduğunu, deliğinden henüz dumanlar bu tür olaylann yurttaşların yaşama hakkını tüterken, polis gazetecilere dört gencin, "Kartal polis lojmanları ve ortadan kaldırdığını vurguluyorlardı. Ölenlerin gömuldüğü gün açıklama yapan Hamdi Kadıköy Emniyet Amirliği'ne yönelik" saldırılara hazırlandığım Ardalı şoyle konuşuyordu: ^^ açıklıyordu. Yalçın, Adalı, Şen ve "Çtkti tabancayı, ateş ediyor polise. Şimdi bu terörist değildir diye mukabele etmeyecek miyiz? I. ttakkı Malı Soğukpınar'ın "terörist" Devletin otoritesini sıftra mı duşureceğiz orada? olduklanndan o kadar emindı ki polis Polise ates eden kim olursa olsun silahla mukabele şejleri, Emniyet Genel Müdürü Sabahattin gorur. Polis armut mu toplayacaktı.'' Tuzia olayı ilginçliklerle dolu olarak gelişiyordu. Olayın soruşturmasını yapan Kartal Savcısı, 20'den fazla polisin ifadesini aldı. Otomobilde bulunduğu ileri surulen sılahlarla ılgilı bir soruya Savcı, önce "bir silah var", ertesı gun ise "yok canım, iki silah bulundu" biçiminde yanıt veriyordu. Olaydan ıki hafta sonra Kartal Cumhuriyel Savcısı Cemal Çakar, uç sayfalık iddianamede 16 polis için 56 'şar yıl hapıs ısteytnce, Istanbul Emniyet Mudürluğu 'nde suratlar asılıyor ve moraller sıfıra iniyordu. Savcı, Başkomiser CeUü Demirtas, Komiser Abaullah Süzer, Komiser Fikret Isınkaralar, Komiser Yardımcısı lsmail Alıcı, polis memurları Efrahim Erkek, Mehmet Kulaç, Halil Yalçındağ, Metin Oztürk, Enver Aslan, Bayram Kartal, Fahrettin Meral, Enver Aytemur, Ali Çetkin, Hüseyin Demir, Taki Süme ve Abuzer Fidancı'yı "Kaç kişi olduklaruu bilmedikUri oto içerisinden kendüerine ates edihnis olması sonucu otoya ates açıp otoda bulunan dört kisiyi faili belli olmayacak şekilde öldurdükleri"diyerek suçluyordu. Bu arada, Hürriyet gazetesınde ilgınç bir telefon ihban yayımlanacaktı. Sava göre dort genç, hayali ihracata ilişkin bir konuda ıhbarlarda bulunmak uzere Savayla buluşmak ıçin Beşiktaş'a gideceklerdi. Ve gazetenin savında, dört gençten bırınm polisin ajanı olduğu yer alıyordu. Gazeteler, avukatlar, aıleler, mılletvekilleri ortaya birçok soru atttlar. Çok sayıda iddia tartışıldı. Orneğin, lsmail Hakkı Adalı'nm babası Ahmet Adalı, olay gunu eve arama yapmak için gelen polıslerin kâğıda sarılı bir tabancayı bir dolaba saklamak isterken yakalandığmı ileri sürüyordu. Arkadaşlarımız Gündüz tmşir, Esat Pala ve Taşkın Özier'in çalışmaları sonunda ortaya çıkan veriler, yeni sorulara da yol açıyordu: • Olayda delik deşik oian Opel otomobüin polis tarafmdan arandığt açıklanmıstı. Oysa çok sayıda görgü tanığı otomobüin olaydan önce 10 gün süreyle her gün Örnektepe karakolunun önütie park edildiğini söylediler. Polis, aradığı otomobili 10 gün boyunca kaldınmında gördüğü halde neden bir işlem yapmtyordu? • Fevzi Yalçın'ın bir komşusu, olaydan yaklaşık bir ay önce çeşitli otomobıllerden Yalçın 'ın evinin gözlendiğinisöyluyordu. Evi gözetleyen sıviller kimdi? • Polis yetkilUeri, kurşunlama olayından hemen sonra bomba uzmanlannm olay yerine gelerek otomobilde arama yaptıklannı bildiriyorlardı. Kartal Savcısı 'na verdikUri ifadelerde ise polisler, otomobilin Gayrettepe 'ye götürüldüğünü, burada yapılan aramada ikinci bir silahut daha bulunduğunu belirtiyorlardı. Uzman kişüerin yaptığı aramada bulunamayan tabanca, Gayrettepe'de nasıl buhınmustu? • Görgu tanıkları ve aileler, öldunilen kisilerden üçünün sabah saat 08.3009.00 aralannda evlerinden çıktığını söylerken, polisin, bu kişilerin Ankara tzmit'ten geldiklerini söylemesinde bir çelişkı söz konusu muydu? • tsmail Hakkı Adalı'nın ortağı Ruhî Gezici,ntden eüerinde fotoğraft bulunan polisler tarafmdan arandı? Ağabeyi, sivil kişiler tarafmdan bir otomobile bindirüip "aradığımız sen değiimişsin" denilerek neden Mecidiyeköy'de bırakıltyordu? Kimdi bunlar? • Operasyonu yürüttukleri, yonettıkleri belirtilen • » polis mudürten neden sanık listesinde yer almıyorduftç • Emniyet Müdürü tarafmdan yapılan açıklamada terfi ettiği belirtilen yetkilirun hangi özellikleri terfide göz önünde bulundurulmustu. Operasyondaki başansmm bunda payı var mıydı? • Olopsı raporunda olen kisilerden birıntn kaba etlerınde mermi bulunduğu yer alıyordu. Oturduğu otomobile yukarıdan açılan ateş sonucu ölen kişinin kaba etinde, kalçasmda nasıl mermi bulunabiliyordu ? Bir yandan bu sorular sorulurken, dığer yandan gelişmeler durmuyordu. Hiçbir sabıkası çıkmayan üç genç dahil, ölen dört kişi, TKP/MLTİKKO'nun yurtdışı yayınlarında "dört yiğit savasçınuz" diye nitelendiriliyordu. Kimdi Tuzla'da öldürulen dört kişi? "Dört yiğit savasçı" mı? Hiçbir şeyle ilgısi olmayan dört genç mi? Bu sorulann yanıtlarını bulabilmek için ölenlerin yakınlarıyla, çevrelerindeki kisılerie, ışverenleriyle, arkadaşlarıyla konuşup ayrıntdan yakalamaya çalıstık. Aşağıdaki öykü böyle ortaya çıktı. operasyontı ı GÜNDÜZ İMŞÎR ESAT PALA TAŞKIN ÖZLER Tuzla'daki operasyonda öldürülenlerden tek siyasi bağlantısı olan 28 yaşındaki Fevzi Yalçın'dı. Fevzi Yalçın TİKKO2 davasından yargılanmış, TCY'nin 168/2. maddesinden 10 yıla mahkum olduktan sonra Metris Cezaevi'nde 4.5 yıl yatarak cezasıru çekip salıverilmişti. Ancak Askeri Yargıtay, Fevzi Yalçın'ın mahkumiyet karannı bozarak beraatine karar vermişti. Içeride yattığı süre içinde birçok kez işkence gördüğüne ilişkin suç duyurusunda bulunan, ancak bir sonuç elde edemeyen Fevzi Yalçın, daha sonra 27.8.1987 ve 7.9.1987 tarihleri arasında Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıklan Hastanesi'nde "Psikosomatik" tedavi görmüştu. Aşın depresyon bulgusuyla hastanenin "Hl" koğuşunda yatarak tedavi gören Fevzi Yalçın'ın, olay gününe kadar içine kapanık bir yaşam içine girdiği, komşulan ve anne babası tarafmdan da doğrulanıyordu. Yalçın ailesi, 15 metre karelik bir odadan oluşan evde surdürüyordu yaşamını. Anne Şaziment Yalçın, oğlu Fevzi1 yi bize şu tümcelerle anlatıyordu: "Fevzi liseyi Istanbul'da bitirdi. Mali güçlüğümüz nedeniyle )iiksekokula devam edemedi. Çalışma hayatına başladı. Bir süre Topkapı Şişe Cam FabrikasTnda çahşü. Sıirekli çıkışııu veriyorlardı. Ve o hep yine degişik bir bölüme gjnneyi başanyordu. Cezaevine girişi de bir iftira yözünden oldu. Herhangi bir faaliyeti olmamasına rağmen, bir gün evimizi polisler bastı. Ve Fevzi') i göturdiüer. Fevzi Metris Cezaevi'nden çıktık Her ifadede, yeni sorular Pazarı. telefon kulübesi yanından aşağıya dogru gidilecek. Pazartesi saat 2'de Kadıköy Haydarpaşa Kıraathanesi." gım zaman bana da ilaç alıp gelirdi. Içki içmezdi. Olay gunü gece polisler eve geldiler. Kapıyı vurdular, kıracak bir halde kapıyı açtılar. Polisin bastıgını anlamıştık. Çünkü akşam televizyonda haberi duvduktan sonra acılara boğulmuştuk. Her tarafı aramaya başladılar. Her şeyi boşalttılar yerlere. Herhangi bir şey çıkmadı. Daha sonra da 'Eksik bir şeyiniz var mı' diye sorduktan sonra yok deyince çıkıp gittiler." Şaziment Yalçın "En çok nelerden şikâyet ederdi? Olay gunu sabahı konuştuklannızın tamamı neydi?" şeklindeki sorulanmızı ise şöyle yanıtlıyordu: "Perşembe akşamı evdeydi. 'Bir gun önce sınava girdik' dedi. Gittiği kursta sınavı vardı. Arkadaşı filan yoktu. Ama icabında dışandan tanışabilirler. Ne de olsa Anadolu insanı. İsmail'le (Hakkı Adalı) bizim köy çok yakın birbirlerine. Belki oradan da tanışmış olabilirler. Fevri hep 'Anne, anlayın beni, okuyayım, iyi bir yer tutalım, orada oturalım' derdi. Sürekli evden rahatsızdı. Ben bu evde oturamam, yeni bir ev tutalım diyordu. Olay günü sabahı beraber çıküğımızı birçok kişi gördü. Arkamızda bir nalbur var, onunla selamlaştılar hatta. Dun mahalleden koraşular burdaydı. Bana başsaglığına gelmişler. 'Gönnez olaydık sizi o sabah. Hâlâ gözümüzün önünde ikinizin gidişi' şeklinde konuşuyoriardı. Olay günü sabahı 'Bir arkadaşa 5 bin lira verecegim, ev bulmuş' dedi. Çiftlik'te 50 bin liraya ev bnlmuş; oraya mı yoksa yüz bia liralık eve mi gidelim, dinioe yandıgım şeklinde konuşmuştu. Ev dunımu yüzünden çıkü. Hastaneye gelecekti ki birlikte Beyazıt Çınaraltı'na gidip turisüerden alışveriş edecektik. Beni oraya götürecekti. Terlik falan alalım diye. Köye gitmeye hazırlanıyorduk. Bir hafta içinde köye gidip gelecektik. Çünkü ice Mahalle komşusu anlatıyor Daha sonra yaptığımız araştırmada, ismini açıklamak istemeyen mahalle komşusu bir genç ise bize Fevzi'yle ilgili olarak şunları anlatıyordu: "Fevzi'yi pek tanımazdım. Ancak öiüm haberinden sonra mahaHemiz acıya boguldu. Gerçekten de çok seviliyormuş. Herkes onun için iyi bir çocuktn diyordu. Ben kendisini bir kez gördüm. O da son dönemlerdeydi. Sakal bırakmıştı. Pek tanışıklığımız yoktu. Ancak bildiğim kadanyla, çok zaman evde sinir krizi geçirip eşyalan kırarmış. Babası da seyirci kalınnış. Ancak daha önemlisi, ben bir ay önce köye gitmeden önce, mahalle sakinleri, aralannda olay günü kullanılan arabaya benzer yerli plakalı bir otomobil de dahil olmak iizere, üç otomobilin mahalleyi gözlediklerini belirttiler. Hatta mahallemizden bir hanım komşumuz da bu kisilerden çekindigini bana ifade etmişti. Ben bu otomobil içinde yer alan kisilerden birini kofte alırken gördüm. Boylu, iri yapılı, sivil kılıklıydı. Köyden döndükten sonra otomobüli kişilerin bir daha uğramadıklarını öğrendim. Sonra bu olay patlak verdi." Fevzi Yalçın'ın adı daha sonra lsmail Hakkı Adalı'nın iş ortağı Ruhi Gezid ile yaptığımız görüşmede de geçiyordu. Gezici "lsmail bir gün Fevzi'yi yanıma getirip 'arkadaş rahatsızlık geçirdi, bizim atölyede ona iş verebilir miyiz?' diye sordu. Ben de kabul ettim" diyordu. önünde gördüğünu ve tsmail Hakkı Adalı'nın kendisine arabayı tamirciye götürmesi için teklifte bulunduğunu, ancak işleri yüzünden kabul etmediğini söyluyordu. tş ortağı Adalı'yı çok iyi tanıdığını belirten Ruhi Gezici'ye, olayın nedenini sorduğumuzda, çok ilginç yanıtlar verecekti: "Kaçak bir TİKKO'cn, Hacı Demirkaya var. TİKKO'nun azüı miiitanlanndan. O kaçmış. Bunun tstanbul'a gelecegi istihbaratı polise bildirilmiş olabilir. Bu arabayla kaçınlacağı ibaresi getirilmiştir. Silahlı olduklan ihban da yapılmışsa, yanlış bir istihbarat sonucu hepsini öldürmüş olabilirier. Ya da aralanndan biri polise veya MİTe istibbarat veriyorsa, diğer kişiler bunun farkına varmışsa, hepsini öldurme yoluna gidebileceklerini de düşünmek geretdr." Ruhi Gezici, olaydan bir hayli tedirginlik duyduğunu belirterek "Olaydan bir gün sonra eve sivil kişilerin geldiğini ağabeyimden öğrendim. Ellerinde benim resmim bulunuyormuş. Siz kimsiniz sorusu üzerine ellerinde kırmızı amblemli kartlannı göstermişler. Agabeyimi de yanlanna alnuş ve otomobtBe Mecidiyekoy'e kadar gitnüşler ve aradıgınnz sen degilsin diye serbest bırakmışlar. Bir gun sonra ise ben atölyeye gi283 KURŞUI Polisin açtığı ateş sonucu. yalnızca hedefe ısabet eden mermiler otomobili kalbura çevıriyor. delikterden henüz rerken, bir sivil kişi, benim yolumu keduman tüterken, emniyet dört gencin, Kartal Polis Loımanlan ve Kadıköy Emniyet Amiriiği'ne saldırılara hazırlandığım açıklıyordu. serek polis olduğunu söyledi. Ve olaydan uzak durmam için ayarıda "Ben toptanalığa başlıyonım, istersen ihracat ve çeşitli mallann pazarlan kildl. lsmail de işine ve ailesine agıriık bulundu" diyordu. atölyeyi sana devredeyim" deyince, ba ması ile şube açılması gibi etkinlik vermişti. Ben Bseye giderken, o bir konRuhi Gezici'nin anlattıkları arasında basıyla birlikte biriktirdikleri bir mik ler de yer alıyordu. Ticaret Odası' feksiyon atölyesinde çalışıyordu. Arkaoperasyonu ilgilendiren önemli noktatar parayla atölyeyi devralmışlardı. na ise 194885 numaralı dosya ile ka daşlıgımız ber zaman feodal bir şekillardan birisi de iki ortağın son olarak Ruhi Gezici, arkadaşı de sürüyordu. Hangi göruşte olduğunu tsmail Hakkı'nın babası Ahmet Ada yıtlıydı. birbiılerini gördükleri zaman yapuklan lı, oğlunun yaklaşık 5 yıldır giyim atöl nı, "Ezflen. sömüriilen ve tahakküm çözümleyemedim. Ama demokrat kişikonuşmalardı. Gezici konuyla ilgiii olayesi çalıştırdığını ve mahalle arkadaşı atüna ahnan insaniann yamnda. bas liği olan bir arkadaştı." rak şöyle konuşuyordu: Ruhi Gezici ile birlikte 4 ay kadar önce kıya karşı olan bir insandı" diye taÜniversiteyi bitirip makine mühendisi "Olaydan birkaç gün önce kendisini Topkapı Maltepe'de 'Sistem Makine Sa nımlıyordu. Gezici, Adah'yla olduktan sonra "dürüstkigünden" donayii ve Ticaret Limited Şirketi"ni kur "feodal" bir arkadaşhğı olduğunu layı tsmail Hakkı Adalı ile konuşup gördüm. Zaten ortak olduğumuz işyeduklannı belirtiyordu. Araştırmamıza belirterek, sözlerini şöyle sürdü paslanmaz çelik mutfak eşyası üreten rine, diger konfeksiyou işi de olduğu için ögleden sonra gelirdi. Kendisini bir işyeri açtıklannı söyleyen Gezici, orpersembe günü gördüm. Bana 'Ruhi betağı Adalı'nın iş çevresinin geniş oldunim bir işim var. Yurtdışından bir arğunu vurgulayarak, "Ticari açıdan lskadaş geldi. Birtakım inşaat yatınmlamail çok daha etkili bir insandı. Ben n yapüacak. Arsaya bakmaya gideceğiz' imalat potansryeünj biliyordum. o da iş şeklinde konnstu. Ondan sonra 'Cubaglanülannı saglıyordu. 3 aydır Kayamartesi gunü mutlaka işyerine gelirim. lar lnşaat'a çalışıyorduk. Yaklaştk 85 Zaten cuma akşamı evde olacağım' demilyon liralık bir iş. Sanayi tipi mulfak di. Gittigi yer konusonda kesinlikle bir japıyoruz. Maliye Lev'azım Okulu için. şey söylemedi. Ben de ona lsmailcigim, Oldukça araştıncı bir kişiydi tsmail. biliyorsun cuma günü yeni bir iş bağHer işte kesinlik kazandırmasım seven lantımız var. Burada olman lazım debir arkadaştı. İstihbaratı çok iyi olan dim. Kendisine bunu söylememdeki nebirisiydi" şeklinde konuşuyordu. den ise şirketin anlaşmalannda ikimiFederal Alman plakalı kavuniçi renk zin imzasımn bulunmasımn zonınlulnteki Opel marka otomobilde polisin aç guydu. Kendisinden kesin bir söz alatığı yaylım ateşi sonucu ölen Fevzi Yal madım. Bir de şirket olarak başka etçın'ı bir kez gördüğünu belirten Rulıi kinüklere haarlanı>orduk. Örneğin sagöre, şirket 28.7.1988 tarihinde tescil rüyordu. Gezici, daha sonra şunlan söyleyecekti: dece sanayi tipi mutfak degil de bazı inedilmiş, ilk şirket adresi GUrsel Mahal"tsmail'le, çelik çomak oynadığı"Fevzi ile tsmail bir gün vanıma gel şaat yaünmlanna da girmek istiyorduk. lesi Sevilen Sokak 159/A olarak gözü mız yaşlardan beri arkadaşız. Dü diler. lsmail, arkadaşının rahatsız oldu Zannediyorum buraya gelen arkadaşıküyordu. Bir başka onemli nokta ise rüstlüğüne inandığım bir arkadaştı. ğunu ve çahşması gerekligini söyledi. İş nın bu işe bir yatınmı da olacaktı. lnolaydan bir hafta önce iki ortağın, şir Sosyal alanda birtakım çalışmalan verebilir miyiz bizim atölyede diye so şaatını ve muteahhitliğini biz yapacakketin Esenler yolu Vatan Mahallesı Ba olmuştur. Ümraniye Halkevi'nde ru oca kabul ettim. Olaydan 15 gün ka tık. Hatta bu tip organizasyonlarla ilrut Sokak No: 7/2'ye taşınması için no kidernegin yanı sıra, Maden İş'e dar önce gelmişlerdi. Daha sonra Fevzi giii olarak, birtakım burokratik işlemtere başvurmuş olmalarıydı. bağlı Metalİş ve Otomobillş sen Yalçın bir daha atölyeye uğramadı." lere de başlamıştık. thracat yapmayi da Şirketin sermayesi 1 milyon liraydı ve dikalannda da bazı etkinükleri olRuhi Gezici, 4 kişinin içinde bulun düsünuyorduk. tsmail bana yurtdışın12 Eylül'le birlikte,biliyoriki ortak 500'er bin liralık hisseye sahip du. duğu kavuniçi Opel marka otomobili da benim tanıdık arkadaşlar var diyorti. Şirketin faaliyet raporunda ithalat, sunuz, herkes kendi kabuğuna çe bir kez Topkapı Maltepe'deki atölyenin du. Ben de kmail'e, tamam o zaman sen burokratik işlemleri tamamla, imalat potansiyelini biz kendimiz hazırlaru diye cevap verdim. İsmail Hakkı Adalı'nın yaşanu Tuzla'da öldürulen 4 kişiden biri de Tunceli Ovaak doğumlu 24 yaşındaki tsmail Hakkı Adalı idi. Çevresınde iyi iş bağlantılan olan bir insan olarak biliniyordu. Sekiz çocuklu Adalı ailesinin en büyüğü idi. Emekli polis memuru babası Ahmet Adalı, Urfa'dan Istanbul'a atandığında trafik kazası geçirip malulen emekliye aynlınca, 1978'den bu yana 10 kişilik ailesinin yükiinü taşunaya başlamıştı. Çocuklarından tsmail Hakkı'nın dışındakiler; Nilüfer, Nesrin, Mustaf a, Kemal, Hasan, Kürşat, Ali halen asker Nilgün ve Orhan Veli henuz okuyordu. Eğitimine Urfa Atatürk İIkokulu'nda başlayan tsmail Hakkı ise Istanbul Ümraniye Çakmak İlkokulunu bitirdikten sonra Ümraniye Lisesi ikinci sınıfında okurken, babasının kaza geçirmesi yüzünden okulunu yarıda bırakmak zorunda kalmıştı. Babasının malulen emekliye aynlmasından sonra da tsmail Hakkı Adalı, 16 yaşından itibaren çeşitli işlerde çalışmaya ve ailesine katkıda bulunmaya başlamıştı. Sultanhamam Demiray Han 1 da çalıştığı trikotaj atölyesinin sahibi i: Çok işkence yapılmıştı oğîuma, ama örtbas ediliyordu. Raporlar da sonuçsuz kaldu Elektrik teknisyenliği kursuyla ev arasında yalmz bir yaşam sürüyordu. tan sonra rahatsızdı. Tedavi için hastaneye gidiyordu. Çok işkence yapılmıştı ogluma. tşkenceler örtbas edildi. tşkence gördugüne dair raporlan da vardı. Hepsi sonuçsuz kaldı. O yüzden, son dönemde hiç çalışamadı. Bazen babasına yardımcı oluyordu. Metris'te ciğerleri de ezilmisti. Bu yüzden iki defa rapor da almıştı. Son 4 a> içinde elektrik teknisyenliği kurslanna devam ediyordu. Kurs ile ev arasında yalmz bir yaşam sürüyordu." Topkapı'daki Şişe Cam Fabrikası'ndan emekli olan baba Hamit Yalçın ise halen Anadolu Otogarı'nda jeton satarak ailesinin geçimini sağbyordu. Hamit Yalçın, oğlunun ölümünü TV'den, haberlerden oğrendiğini belirterek şöyle konusuyordu: "Oglum Fevzi, evinin dışında bir yerde kalmazdı. Eve gidiş gelişleri son derece duzenliydi. Evin geçimine katkıda bulunamadığı için sık sık duyduğu üznntüyü bana dile geıirirdi. Ben oglumun kesinlikle suçsuz olduğuna inanıyonım." riden çıküktan sonra hiç birlikte köye gitmemişük. Yakınlanmız onu görmek istiyoriardı. Olay günü saat 16.00'da alış verişe çıkanz diye planlamıştık." Evden aynlmadan önce Fevzi Yalçın1 ın devam ettiği elektrik teknisyenliği kursianyla ilgiii notlar arasında bulduğumuz bir ajanda sayfasında ise karalanmış, üstü çizik şekilde şu kısa notlar vardı: "Cumartesi pazar saat 5, Kadıköy, Haydarpaşa. Bağlarbaşı Daiiıi Adalı'nın ortağı Geziei: Polis, yanlış bir istihbarat sonucu, TİKKO miiitanlanndan Hacı Demirkaya'mn silahlı olarak bu arabada bulunduğunu öğrenmiş ve hepsini öldürmüş olabüir. SANIK POLİSLER ANLATIYOR Yasanvn verdiği yetkiyi kuüandık Kartal Cumhuriyet Savcısı Cemal Çakar'm iddianamesinde 16 polis görevlisi sanık olarak yer alıyor. Sanık polislerin Çakar'a verdikleri ifadelerde ortak noktalar bulunuyor. TUm sanık polisler. otomöbilden ateş edildiğini kesin olarak iddia ediyoriar. Santk polisler kendilerinin otomobilin îastiklerine ateş ettiklerini, ancak isabet kaydedip kaydetmediklerini bilmediklerini söylüyorlar. Yîne sanık polisler, ateş ederken Polis Vazife ve Selahivetleri \asası'nın kendilerine verdiği yetkiyi kullandıklarını vurguluyorlar. [sanık polislerin ifadelcrinden bölümier: • Sea*ir (polis memuru): ...lahminen beş metre mesafe kalınca birkaç el ateş edildi. Otoya eiimde bulunan zimmetli 14'lü tabir edilen Browning marka silah ile otonun Ust kaportasına doğru şimdi bitemeyecegim miktarda ateş ettim, Benden başkalan da ateş ediyordu. AII Ç«tkin (komiser): ...Bize tahminen 810 metre yaklaşmıştı ki otodan ateş edilmeye başlandı. Ben de MP5 K marka silahla otonun gerisinden otonun lastiklermi hedef almak suretiyle tahminen 10 el ateş ettim. îsabet kaydedip kaydetmediğimin farkında değilim. E a v r r AyteHİB' (polis menmru): ...Bize 45 metre yaklaşmıştı ki üzerimize doğru ateş açıldı. Ben de MP5 marka akrebin biraz b ü y ü p tabancamla otonun lastiklerinı hedef alarak tahminim 56 el ateş ettim. F a h r e t t t a M e r » l (polis memuru): ...Tahrninime göre 56 metre yaidaşınca otodan bize doğru silah sıküdı. Ben de Akrep tabir edilen silahla arkasmdan tekerleklerine nişan almak suretiyle zannederim 810 el ateş ettim. B a y r a n K a r t a l <komiser): ...Otodan ateş edilmeye başiandı. Sonra ben 14'lü tabir edilen 9 mm çaplı silahımla otonun arkasından iastiklerine nişan alarak tahminen 810 el ateş ettim. E a v e r A s l a a (polis memuru): ...Tabanca ile ateş edildi, daha doğrusu silah sesleri getiyordu, ne ile ateş edildiğini söyleyemem. Oto önümden geçmekte iken ön lastiğine doğru yandan 14'lü tabir edilen 9 mm.'lik tabancamla 1011 el ateş ettim. F i k r e t I ş ı a k a r a l a r (komiser): ...Bize ateş edildi. Ben de oto geçtikten sonra 14*lü tabir edilen 9 mm:iik tabancamla lastiklerine doğru saymadığım kadanyla 510 el ateş ettim. Mefcamt K a l a ç (polis memuru): Otodan tabanca ile ateş edümeye başiandı. Köprü üzerinden, yandan, yukarıdan aşağıya bana ait 16*lık Çekoslovak malı tabanca ile hatırlamayacağım miktarda otoya ateş ettim. A M a l i a l ı S ü z « r (komiser): Otodan silahla ateş edildiğini gördük. Arkadan otoya doğru, lastiklerine doğru Akrep tabir ediien tabancamla tahminen 510 el ateş ettim. Etrmhm E r k e k (polis memuru(: Oto yukanya doğru birkaç el ateş etti. Ben de üzerimde bulunan 14'lü zimmetli tabancamla otonun üzerine doğru durdurmak amacıyla 6 el ateş ettim. Bunu sonradan saymıştım. t s a u ı i l Alıeı (komiser yardıması): Sağ taraftan bize ateş edilmeye başiandı, tahminen 34 el ateş ediimişti. Ben de otonun lastiklerime doğru bende bulunan Akrep tabir ediien silahımla tahminen 1015 el ateş ettim. O anda otonun lastiklerinin patladığını gördüm. C e l a l O e a ü r t a ş (başkomiser): Otodan üzerimize doğru ateş edilmeye başiandı. Peş peşe ateş ediliyordu. Kaç el ateş edildiğini hatırlamıyorum. Ben de kalktım, üzerime zimmetli 14'lü tabir edilen Brownmg marka silahımla lasüklerirü nişan alarak otoya doğru tahminen 45 el ateş ettim. Ahmet Adalı anlatıyor "Sonunda herkes vicdamnın sesini dinleyerek konuşacak ve hainler cezasını bulacak" diyen İsmail Hakkı Adalı'nın babası Ahmet Adalı ise, "Gerekirse Avrupa'ya kadar gidip gencecik oglumun hesabım onlardan soracağım" diye konuşuyordu. Oğlunun hiçbir zaman "köslebek" veya "terörisl" olmadığını belirten Adalı yakınlanyla birlikte görüştüğümüz evinde sözlerini şöyle sürdürecekti: "Dört günahsız masum insanı kattettiler. Atatürk'ün bırakmış olduğu Tfirkiye'de böyle mi davranmalan gerekir? Ailenin bütün yükü Ismail'in üzerindeydi. Askere kasım ayında paralı olarak gitmek istiyordu. Üç ay yapıp gelecekti. tçkisi, sigarası olmayan temiz bir insandı, bekar kız gibiydi. Istanbul dışına pek çıkmazdı. Geçenlerde Tunceli'ye. köye gitmek istemiş. Annesi 'Orada çok asker var. Gençsin, gehr seni rahatsız ederler, boşver İstanbul1 da kal' demiş. tş çevresine karşın, çok sarnimi olduğu fazla arkadaşı yoktu." Tuzla'daki olaydan sonra gece geç saatlerde siyasi şubeye bağlı timlerin, halen oturdukları Ümraniye Sanayi Sitesi'ndeki evlerini bastıgını ve her yeri aradıklarım belirten Adalı, "tsnıaifin oturduğu odada kendine ve kardeşlerine ait bir kitaphk var. Kitaplann arasına bir polis tabanca bırakmak isterken, kardeşim ve bizim çocuklar görüyor, bunun üzerine silahı koyduklan yerden hemen alıyor. Biz fark etmesek, işte evinde tabanca bulundu, terörist bunlar diyecekler" şeklinde konuşuyordu. "Aman anne, dikkat" Yalçın ailesi, olay günü Fevzı'nin yanında bulunanlan kesinlikle tanımadıklannı belirtiyordu. Şaziment Yalçın oğlunun sürekli evde bulunduğunu komşulanrun doğrulayacaklarını vurgulayarak konuşmalarını şöyle sürdürüyordu: "Olay günü ben Samatya SSK Hastanesi'ne gidecektim. Parmagıma paslı çivi batmışta. Bu yüzden bana 'Aman anne, dikkat et, tetanoz olursun' uyansında bulunduktan sonra kendisinin de hastaneye gelecegini beurtti. Hatta babası n a SSK Saraatyanın yerini de sordu. Pek oyle tstanbul'un her yerini bilmezdi. Ben erken sıra almak için saat 08JO09.00 sıralannda oglum Fevzi'yle birlikte yola çıktım. Öglen Samatya SSK'da bekledim kendisini. Ancak gelen olmadı." Oğlunun cezaevinden çıktıktan sonra konuşmasının biraz değıştığıni, sınirli ve rahat olmadığını belirten Şaziment Yalçın, şöyle devam ediyordu oğlunu anlatmaya: "Sürekli vitamin haplan aiıyordu. Başka ilaç da içmezdi. 'Içerideyken çok okudum derdi' bana. ÖzeUikie tıp kitaplan. Bunun için neredeyse bir doktor kadar bilgisi vardı. Rahatsızlandı TANIK POLİSLER ANLATIYOR Otomobilden ateş edildiğini görmedik Tuzla olayında sivil tanık yok. tşçi, memur, şoför, genç, yaşb hiçbir sivil olayı görmemiş. Ya da gorenler ortaya çıkmıyor. SavcıLk soruşturmasında geriye tanık olarak yalnızca polisler kalıyor. Polisin tanığı polis. Tanık olarak ifade veren polislerin üzerinde birleştiği ilginç nokta, otomobilden ateş edildiğini gormediklerini savcıya söylemeleri. Örneğin Ali Rıza Atak. tfadelerden, Ali Rıza Atak ve Başkomiser Celal Demirtaş'ın yan yana durdukları anlaşıbyor, ancak Celal Demirtas, otomobilden ateş edildiğini gördüğünu söylerken, Atak, "Birkaç ei stlab sesi dnydum. bu silahlann otodan sıkıldığını söyleyemem" diye konuşuyor. Tanık polislerin ifadelerinden bolumler şöyle: Ali R ı z a A t a k (Siyasi Şube Müdür Yardımcısı): " D u r " diye polis ihtanm yapmama rağmen oto, durmayarak hızla üzerime doğru geldiği için, kendimi arkaya doğru attım. Bu sırada kesin hatırlamıyorum, birkaç el silah sesi duydum. Bu silahlann otodan sıkıldığını söyleyemem, yalmz bana atıldığını hissettim ve hatta silah sesi devam edince tarandığımı zannettim. E r e a n S e r t (Komiser): Tahminen 300 metre Uerde, köprünün altında silah sesleri geldi, atışlar bir süre devam etti. Kim attı bilemiyonız. Ş a b a a Cöaıert (Polis memuru): tlerde silah sesleri geldi, sayamayacağım miktarda çok silah sesi geldi. Ba.yrani O r s (Polis memuru): Otodakilerin de ekibe doğru ateş ettiklerini göremedim, ateş tahminen 2 dakika kadar sürdü. Mostafa A l t ı a ı ş ı k (Komiser): Benim olay yerinde bulunduğum yer biraz çukurda kaldığı için yalmz köprünün üzerini görüyorduk, köprünün altı görünmüyordu. I b r a h i m S a n k a y a (Trafik polisi): Araba önümden geçti, önde iki kişi gördüm. Arabanın içinde şoför mahallinde iki kişi gördüm, arkada oturan başka kimse görmedim. Burada bulunan kişiler vardı da yartı, gizlendiler mi onu da bilemiyorum. önde oturan kişilerin elinde silah, bir şey görmedim. Hatta otoda ben iki kişi görmüştüm; dört kişi nasıl olmuş, buna hayret ettim. B a k l Avcı (Polis memuru): O anda silah sesleri işittim. Kim, nereden, nasıl silah attı; farkında değilim. Mastafa D e a ı i r (Polis memuru): Araba geçip gittiğinde, yoğun silah sesleri işittim. Ben de yere yattım. Kim, kime, ne zaman ve nasıl ve hangi silahlarla ateş etti; onu bilemiyorum. StİRECEK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle